@cekulandin
|
Bu gecede yine bir ortaklığı kutlama günüydü. Babamın şirketinde bir kaç toplantı yaptıktan sonra kaynaşmışlardı.Bunun sonuda ortaklıktı. Bende oradaydım, o kutlamada ama bir kaç dakika sonra olmayacaktım. Zaten yaklaşık 2 saattir buradaydım.
Babam Ferit Beyle konuşurken ben masada oturuyordum. Annemle ablam Funda Hanımla konuşuyor. Bense en uygun zamanı bekliyordum. Abimde babamın yanına isteksizce geçince sadece beklemek kalmıştı.
10-15 dakika sonra etrafa göz gezdirdim.Yine herkes meşguldü. Abim aradan sıyrılmaya çalışıyordu ama babam bırakmıyordu. Tuvalete gittim ve üstümü değiştirdim. Arka kapıdan çıkarken elimde silahla etrafı kontrol ede ede arabamın yanına vardım. Sıra korumalara gelmişti.Tek seçeneğim vurmaktı, hiçbir zaman ikinci seçeneği düşünen biri değildim. Evet benim vurduğum anlaşılacaktı ama zaten kaçtığımı eninde sonunda anlayacaklardı. Tamı tamına 7 adamdan sonra arabama bindim ve ilerlemeye başladım. Kurtulmuştum. Son hız giderken önümdeki insan bedeniyle duraksamıştım. Bir sere öylece kaldım ve arabadan inemedim. Durumun farkına varınca hızlı bir şekilde indim. Adamın yanına gittiğimde yüzü gözü dağılmış, kan içindeydi. Sol göğsündeki kesiğide görünce yanıma almaya karar verdim. İlk başta tereddütte kalsamda cani bir insan değildim, hiç olmadım.
Aras Doğaç ULUSOY... 1 haftadır buradaydım. Evet tamı tamına 1 hafta, 7 gün,168 saat, 10.080 dakikadır buradayım. Bu depoda yani neredeyse tüm mafyalarda hatta bende bile olan o depoda.
Şuan bana yapılan işkenceyi kaç kişiye bende kendi depomda yapmıştım acaba. O an sayamayacağımız düşündüm, ve öyle de oldu. Sayamadım... Belki de bir defter tutmadığım sürece saymam imkansızdı.
Karşımda oturan Selim'in ise keyfi gayet yerinde gibiydi. Bana bakıp pis pis sırıtıyordu. Ben onun leş suratına göz ucumla bile bakamıyordum. Abisini aradı, gözlerimin içine nefretle baka baka yaptı bunu. Selim: Alo abi naber ya. Sesinin neşeli çıkmasının nedeni karşısında bağlı bir şekilde duruyor olmam mıydı? Büyük ihtimalle.Ya da muhtemelen darmadağın olmuş, kanlar akan suratım? Ömer: İyidir aslanım. Sizden? Telefon hoperlördeydi. Onunda sesi haddinden fazla neşeliydi. Selim: Abi ben iyiyim de, Aras'ın durumu malum. Şen bir kahkahadan sonra konuşmaya başladı. Ömer:Ben birazdan oradayım abim,sen şu iti biraz daha zaptet. İt mi? Ben miyim it? Gerizekalı itmiş sensin it. Yediğim lafla kaşlarım ister istemez çatılmıştı.
Selim kaşlarıma bakıp pis pis sırıtmaya devam etti. Selim: Tamamdır abi. deyip telefonu kapattı. Ardından bana döndü ve... Selim: Üzülüyorum sana aslında biliyor musun Arascık?... Şen bir kahkaha daha patlattı. Bu depo ortamında. Ardından devam etti… Ama bizi dinleseydin bunların hiçbiri olmazdı. Ne sen üzülürdün ne de biz. Sadece uyarımızı dikkate alacaktın. dediğinde "Bu hale gelmeyi tercih ederdim,kimse bana uyarı yapamaz." dedim. Şen bir kahkaha daha patladı ve hemen ardından kapı açıldı. Gelen Ömer'di. Bana bakıp aynı Selim gibi sırıttı. Kardeşden çok analı kızlı gibi duruyorlardı ama neyse. Ömer: Arabayı hazırladım gidiyoruz. dediğinde kafam Selim'e döndü. Yanıma gelmişti bile ilk önce ayaklarımı ardından ellerimi açtı. Sol elimi sağ bileğimde, sağ elimide sol elimin bileğinde gezdirdim. Ama Selim'in beni sert çekişiyle artık yürümeye başlamıştım. Arabanın yanına geldik Selim bagajı açtı ve bir ip aldı. Yine ellerimi bağlayacaktı. Bağladıktan sonra beni sertçe içeri itti ve eli bagaj kapağına uzandığında... -Sessiz ol. dedi. Burdan kaçmam gerekiyordu ama nasıl kaçacaktım. İlk başta tekmelemeyi denedim. Ama olmamıştı tekme yeterli bir güç değildi. Zaten ayaklarımda bağlıydı. Etrafıma bakmaya başladım bu sefer küçük bir cam parçası vardı yanımda, ilk gün kafama vurdukları şişeden olmalıydı işime yarayabilirdi. Elime almayı denedim giderken ter atmıştım, tipimi söyleyemiyordum bile. Uzun uğraşlar sonucunda sağ elimle ipi kesmeye başladım.Söküldüğünü hissediyordum ama bu da bir zaman dilimiydi. Bir süre sonra hala ipi çözmeye çalışırken durmuştuk. Sarsıldığımı ve camın elime battığını hissettim. Ama acımamıştı 1 haftadır gördüğüm işkencelerin 4'te 1'i bile değildi bu. Ömer ve Selim arabadan inince arabayı kullanan adama sordum. "Nereye gittiler?" dediğimde ters bir bakış attı aynı zamanda da cevap vermedi. Bende hem camın elime batmasıyla, hemde vücudumdaki acıyla arkama yaslandım. Ölecek miydim acaba? Saçmalama Aras. Ama kesik kesik nefes alıyordum. Can çekişiyorum resmen. Yaklaşık 20-30 dakika sonra geldiler. Gülüyorlardı gerçekten gülüyorlardı 1 haftadır bana yapmadıkları kalmamıştı. Bir şey iyi gitse şaşardım zaten. Ne iyi gittiki bugüne kadar, iyi gitmesini bekliyorsun Aras. Ben cidden 20 dakika arkam yaslı can mı çekişmiştim? Orhan duysa ne gülerdi şimdi. Yola devam ederken hala ellerimi açmaya çalışıyordum. Ara ara mola vererek yapıyordum bunları. Zaten sanırım gördüğüm işkenceler kulağımada etki etmişti. Selim telefonla konuşuyordu ama duyamıyordum. Telefonu kapattığında onun kısık sesle konuştuğunu anladım. Ve aniden elimdeki ipler kesildi. Evet...olmuştu...başarmıştım ellerim artık serbestti. Ve Ömer bir anda -Kaç saat oldu? diye sordu. Selim'in verdiği cevap beni bile etkilemişti. Selim: 2.30 Yüzüm oldukça garip bir ifadenin içindeyken. Ömer'in suratınında benimkinden farklı olmadığını anladım. -Biz bu hızla 2 haftaya anca gideriz. dedi Ömer suratındaki ifadeyle.Şimdi sıra ayaklarımdaydı bir postada ona uğraşacaktım.Bu sefer camı ve ellerimi aynı anda kullanıyordum.Ama ayaklarımı kat kat sarmıştı.Bir kaç defa yani,çözmeye devam ettim.Ara sıra mola veriyordum yine ama susamıştım.Sertçe yutkundum.Ardından şoför konuştu. -Susadın mı? dedi.Başımı ağır ağır salladığımda. -Mallar için durucaz birazdan istersen alırım. Hiç bir hareket yapmadan soru sordum bu sefer "Biz niye zırt pırt duruyoruz öldürcekseniz öldürün bitsin." dedim.Bu sefer Ömer cevapladı. -Zırt pırt felan durmuyoruz ilk duruşumuzun üstünden 40 dakika geçti.Orda zaman geçmiyor heralde. dedi sırıtarak Selim'de ona eşlik etti.Ama gerçekten geçmiyordu 40 dakika geçtiğine inanması normal bir insan için bile güçtü.Ben bunu düşünürken hala ayağımla uğraşıyordum.Ve arabanın ani duruşuyla kafamı çarptım.Niye her bir tarafımı çarpıyordum bugün.Zaten çarptığım yetmemiş miydi? Selim ve Ömer arabadan indiler bu arada gözüm şoföre kaydı.Su isteğimi hatırlatmak istemiştim. -Hemen geliyorum. dedi ve indi.İşte şimdi kaçmanın tam sırasıydı,zaten ayağımda sadece bir kaç ip kalmıştı.Onlarıda çözdüm ve önümdeki koltuğu ileri doğru yatırdım.Şimdi sıra kapıdaydı acaba kitlenmişmiydi herhangi bir ses duymamamıştım buna dair bu yüzden kapıyı açtım.Ve temiz havayı içime çektim.Kurtulmuştum,ardından sağa sola rastgele yerlere koşmaya başladım.Bir yol vardı ana yola çıkıyordu o yöne koşmaya başladım.Varlığımı fark etmiş bile olabilirlerdi. O gün o bar kavgasına girdiğime o kadar pişmandım ki kaçarken.Saat geç olmuştu etraf karanlıktı insanların beni görebileceğini düşünmüyordum.Ama yinede şansımı denemeliydim.Koşarken ayağım takıldı ve düştüm,ardındansa sol göğsümdeki yaranın derinleştiğini gördüm.Evet orda zaten bir kesik vardı yere düşüşümle daha da derin olmuştu.Buna rağmen pes etmedim,ana yola yürümeye başladım.Göğsümü tutarken o kadar inançlıydım ki beni bulamayacaklarını düşünüyordum.Yürürken göğsümdeki acı daha da katlandı ve yolun sağ şeridine yığıldım.Kalkmayı denesemde olmadı,çok kan kaybediyordum. Son gördüğüm şeyse bir arabanın göz yakan beyaz farları ve arabadan inen yeşil keskin gözlü bir kızdı.Kurtuluşum yeni başlıyordu. |
0% |