@cemre4133
|
Selamun aleyküm yazım yanlışları için kusura bakmayın iyi okumalar..
Ayça Özefe - Yıkılmam Asla
"Durumu nasıl? İyi olucak mı?"
"Merak etmeyin. Endişelenecek bir şey yok. Sinir kirizi sonrası beklenen bir durum. Serum dan sonra kendisine gelecektir sinir ve sitres den olabildiğince uzak durması önemli tabii ki." "Anladım.Teşekkürler."
Uzaktan gelen seslerden biri kadına biri erkeğe aitti. Azat olduğu seçmiştim ama kadını tanımıyordum. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Önce beyaz bir tavanla karşılaştım. Gözümü etrafta gezdirince bir hastane odasında olduğumu anladım. Azat sandalyeye oturmuş dirseklerini dizine koyup, başını birleştirdiği eline yaslamıştı.
"Azat..." diye mırıldandım. "Nehir! Çok korktum sana bir şey olucak diye. İyi misin? " iyiyim iyiyim." Niye bu kadar sitres yaptın be kızım. Olan yine sana oldu."
Haklıydı olan yine bana olmuştu. Yıllar önce beni terk edip girdiklerinide de olan bana olmuştu. Yıllar sonra karşıma çıkıp, bir de yüzsüz gibi bana bahane uydurup affetmemi istediklerinde yine olan bana olmuştu. Sahi olan hep bana oluyordu..
"Haksızmıyım Azat?"
"Haklısın çizgili lalem . Haklı olduğun için bir şey diyemiyorum sana." "Hastaneden ne zaman çıkıcağım."
Azat bana bakıyordu. Sevgisi ni okadar iyi his ettiriyordu du ki. Kuzenim olmasa nikahı direkt basardım.
"Serum bitmiş. Ben taburcu işlemlerini halledeyim."
Kısa süre sonra odaya bir hemşire gelmiş, serumu çıkartmıştı. Yavaş adınlarla odanın lavabosunda doğru ilerledim. Aynadan kendime baktığımda pek de farklı olmadığımı gördüm. Yüzüme su çarpıp kendime geldik den sonra odaya geri döndüm. Azat'ın odada olmadığı görünce koridora çıktım. Danışmanın orda olduğunu görünce yanına doğru adımladım.
"Çıkış işlemlerini halletcem. Çıkabiliriz." dedi Azat.
Sadece kafa sallamakla yetindim. Arabayla gelmiş olmalıydık ki otoparka indik. Üstünde dehşet bir uyku vardı. Kendimi usulca arabanın koltuğuna bıraktım. Araba ilerlemen hafif hafif sallandığı için iyice mayışmışdım. Biraz kestirmek üzere gözlerimi kapatdım.
Biraz süre sonra gözlerimi aralamam Azat'ın bana seslenmesi ile olmuştu.
"Nehir uyan güzelim hadi. Geldik."
Tutulan boynumu sağa sola çevirerek rahatlamamı sağladım. İçerinin ışıklarının açık olduğu olduğu fark etmem Le sıkıntı bir nefes aldım. Umarım birisi su almaya kalkmıştır.
Azat ile içeri girdiğimizde gül kadro salonda oturmuş bir şekildeydi. Kendimi tutamayıp göz devirdim. Onur ayaklanıp kolarını belime doladı. Karşılık vermedim, veremedim.
Onur'a karşı karşı içimde kızgınlımtan ziyade kırgınlık vardı. Ve kırgınlık, kızgınlık kadar kolay geçmiyordu. Onur konuştu.
"Nerdeydiniz Nehir? Öldük meraktan. İkinizinde telefonu kapalıydı." "Nehir-" Azat söze gireceği sırada lafını kestim. "Yürüğüş yapmaya çıktık" dediğimde şüpheli gözlerle bizi süzüyor du.
"Bu saatte mi" "Evet Onur bu saatte. Sen nasıl bana sormadan bir şeyler yapabiliyorsan bende yapa bilirim değil mi?"
Asrın Kara'nın sıkıntılı bir nefes aldığı ilişti kulağıma. Çok geçmeden sesi duyuldu.
"Abim doğruyu söyle bize. Neredeydiniz bunca saattir. Üç saat dir yürüğüş yapmış olamazsınız."
İçimdeki öfke tekrar ortaya çıkıyordu. Tahammül edemiyordum. Bunca zaman bir kere bile umurlaeında olmadıktan sonra şimdi çok umurlarındaymışım gibi davranmalarına tahammül edemiyordum. Her şeyin bu kadar sahte olmasına tahammül edemiyorum. Ben bu güvensizlik hissine dayanamıyordum.
"Şimdi de beni sorguyanmı çekiceksin Asrın Kara? "
"Saçmalama Nehir." dedi Arel. "Hadi ya. Söylesene bana önceden neredeydin sen? Veya siz. Şimdi mi geldim aklınıza. Ne oldu Asrın Kara başına saksı falan mı düştü? Ne demişti Arel çok mu umurundayım şu an?"
Artık bağırıyordum.
"NE DEYİŞTİ LAN SÖYLEYİN BANA. SÖYLE KAYA,SÖYLE BANA GÜVENEBİLİR MİYİM SENCE SANA. NEFRET EDİYORUM. ETİMLE KEMİĞİMLE NEFRET EDİYORUM SİZDEN. ÖNCEDEN YOKTUNUZ ŞİMDİDE OLMAYIN. ALIŞTIM BEN YOKLUĞUNUZA FAZLALIK OLMAYIN, SİKTİR OLUP GİDİN HAYATIMDAN."
Göz yaşlarım benden bağımsız akmaya başladı. Biliyordum üzüntüden deyil sinirden akıyordu bu yaşlar. Azat kolarını bedenime dolayıp başımı görsün yasladı.
Kısa bir süre sonra Azat dan ayrılıp odaya kısaca bir göz gezdirdik den sonra odama gitmek için merdivenlere doğru adımladım. Beni durduran Onur'un kolumu tutması olmuştu.
"Nehir bir dinle lütfen." hızlıca kolumu elinden kurtardım. "Sakın dokunma bana." dedim dişlerimi sıkarak. "Herşey senin halt Yemen'den oldu o yüzden daha fazla konuşma." "Allah belamı versin evet benim yüzümden oldu ama hal edelim. Hallederiz."
"Kusura bakma Onur. Kırgınlıklarım, kızgınlıklarım, acılarım, yaralarım bunların hiç biri konuşmakla geçmeyecek. Hisetdiklerim bir iki güzel sözle geçmeyecek. Çok da umrunda olmaz ama neyse."
Kısa bir bakış atıp merdivenleri çıkıp odama vardım. Yatağıma doğru ilerleyip pikeyi kaldırmadan üstüne yatıp yastığıma sarılarak cenin pozisyonu aldım.
Kapımı kilitlemeyi unutmuş ve şuanda kalkıp onu kilitleyecek halim yok du.
Aşağıda usulca akan göz yaşlarım daha şidetli bir hal alarak devam etti. Hıçkırıklarım odanın duvarlarına çarpıyordu. Duvarlar bile halime feryat etti. Hayat masallardaki gibi mutlu ve huzurlu deyildi. Hep acı vardı..
Bu düşünceler ve ağlamanın getirdiği yorgunluk ile uyku iyice bastırdı. Uyku ile uyanıklık arasında kapı sesi geldi. Adım sesleri bir bir yaklaşıyordu. Bir el usulca okladı saçlarımı. Büyük ama huzurluydu bu eller. Yavaşça üzerimi örttü. Ardımdan saçlarımdan öpüp kokusunu içine çekti.
"Özür dilerim herşey adına. Özür dilerim geçmiş ve gelecek adına. Dönerim dönemem belli değil. Ben ardımda bekliyenin olsun çok istedim. Karşına çıkmak seni bulmak çok istedim Nehir. Dönebilirsem affetsiticeğim kendimi sana yemin ederim. Hani ölüm var kalım var. Bir daha görüşürüz görüşemeyiz. Hakkını helal et be Nehir."
Helal olsun diye geçirdim içimden. İçimden geçenler dudağıma ulaşmadı.
"O zaman Allah'a emanet Nehir'im." Didi be son sözleri bu olurken odadan çıktı.
O odadan çıkınca gözlerim usulca açıldı. Tüm acıma rağmen mırıldandım. "Allah'a emanet Asrın Kara."
..... Bir saat olmuş ve ben geri uyuyamamışdım. Yatak dan kalkarak komidin de duran telefonumu alarak saate baktım. Saat 02.34.
Odadan çıkıp aşağı mutfağa inip su katdım. Elime bardağı alıp bahçedeki minder lerin oraya doğru ilerleyip suyumu içerek yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Ama düşündükçe başım ağrıyor du.
Bardaktaki son yudumu da içip bardağı geri mutfa bıraktım. Odama çıkıp telefonumu alarak abime yazdım
Abim olucak yaratık no 4(hakan manevi abilerden)
Abiii napıyosun? Be
Elinin körünü yapıyorum sen ne halt yiyorsun?
Ayıp ayıp . Dağ ayısı seniiii
Nehir seni bir dağ ayısı yaparım ebinkini tersten görürsün benim asabımı bozma!
Abiiii ben neyaptım şimdi yaaa
Bayadır arayıp sormuyorsunuz varsa yoksa çınar ve furkan abim nedenseh
Hiçte bile sizinlede konuşuyorum
He yani konuştuğunu kabül ediyorsun
Abi kabul ediyim mi etmiyim mi karar ver
Abi birşey sora bilirmiyim???
Sor abicim sor gülüm sor
İngilizcede butterfly kelebek anlamına geliyor. “Butter” tereyağı demek, “fly” da uçmak anlamında, o zaman kelebekler uçantereyağları mıdır?
Allah ım sen bana akıl fikir ver yarabbim
Nehir abicim yazma tammı bana bir süre git başkasıyla uğraş lütfen bak rica ediyorum
Dur lan! Saat kaç sen niye uyumadın
Sen niye uyumadın Hakan abi?
Ben uyuyordum acıkdım uyandım. Sen?
Ben de susadım su içmek için kalktım geri uyuyamadım dedim abime yazıyım her gece aynı saat uyanıp yemek yediğin için
Sus kız vallahi furkan abime söylerim seni bu kız gece saat kaç uyumamış derim
Abi.. Diyicek bir sözüm yok, dur ya da var
Boğazında kalsın 😁
Adii yaratık senii
(Görüldü)
Telefonu yatağın üstüne bırakıp Azatın odasına doğru ilerledim. Kapıyı açıp tam içeri giriyorken ayağımı kapıya çarpmam ile birazcık ses çıkmıştı. Azat ında uykusu hafif olunca hemen uyandı.
"Miniğim ne oldu" "Uyuyamadım da beraber yatalım mı diyeciktim. " "Uyuyalım güzelim benim.. "
"Nehir.. Nasıl hisediyorsun?" "Ruhen mi ? Yok sa fiziken mi? " "Ruhen" diyince sertçe yutkundum. Azat beni kucağına çekmiş, arkadan saçımı okşarken cevapladım.
"Ruhum çok acıyor Azat. Ruhumla beraber kalbim de acıyor. Kabuk bağlamış yaralarım tekrar kanamaya başladı.. O akan kanları kalbimde hissediyorum...Azat ben bu yaraları nasıl iyileştiricem"
"Papatmam, güzelim ,miniğim benim.. İyileştirmek için önce yaralarını sarmamız lazım biz o yaraları sararken onlar kendiliğinden iyileşek...Bu sefer tek deyilsin bu yolda beraberiz ben sana yaralırı zamanda yardım edicem. Ben herzaman senin yanında olucam."
"Azat.." "Söyle minik papatyam" içtenlik ile gülümsedim. "İyi ki varsın" "Sende meleyim sende iyi ki varsın"
Azatın kokusu iyice beni mayıştırmıştı. Uykuya dalmadan önce son hatırladığım Azatın anlımdan öpmesi olmuştu...
|
0% |