Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm~ Böcek Kampta

@cemre___

İyi okumalar.

...

Korkarak birbirlerine baktılar.

Azra bir cesaretle arkasını döndü. Bu parstı.

"Yolculuk nereye?"

Azra gözlerini kıstı. "Acımasız bir şekilde zindanda yaralı bıraktığın askerin yanına."

Pars sesini yükselten Azranın susması için işaret yaptı.

"5 dakika sabredip bekleseydin gelecektim zaten yanına doktor. "

Azra şaşkınlıkla gözlerini açtı.

"Sonra sana bunun hesabını soracağım." Dedi Pars. "Kaybedecek zamanımız yok."

Karınca zindanın içinden çıktı etrafı kontrol etmek için. Pars ve Azranın geldiğini görünce fısıldadı. "Ölecek artık hadi gelsenize."

Pars ile Karınca içeri girip askeri kucakladılar.

Asya ile Azra şaşkınlıkla onlara bakıyorlardı. Bunlar neden bir askere yardım ediyorlardı?

"Doktor izlemeye devam edeceğine gelsene!" Dedi Pars. Azra düşüncelerinden sıyrılarak onları takip etti.

Pars ve Karınca askeri hasta yatağına yatırdılar.

"Karınca, Asya siz gelen giden var mı diye gözetleyin. Ben doktora yardım edeceğim." Dedi.

Azra gözlerini Parsın üzerinden alamıyordu. Ne yapıyordu bu adam? Neden yardım ediyordu?

"Doktor. Hadi hadi ne bakıyorsun?"

İşine odaklanmaya çalıştı ve "makası verir misin?" Dedi. Pars makası uzattı. Askerin yarasının olduğu kısımdaki kıyafetini kesti. Sonra

Pars ne lazımsa Azra söylemeden ona uzatmaya başladı.

"Sen işi baya biliyorsun heralde?" dedi Parsa."Nerede ne kullanılacak falan."

"Senin gibi 6 yıl okumadık ama burada her gün birileri yaralanıyor, stajımızı iyi yaptık yani."

Azra şaşkınca bir ona bakıyordu bir yandan da işini yapıyordu. En sonunda dikişi attı ve üzerini sargı beziyle kapattı. Sonra bir serum bağladı.

"Bitti." Dedi Parsa bakarken.

"Eline sağlık." Dedi Pars gülerek. Asya Azraya sarıldı. "Kahraman ablam benim. "

"Evet kahraman... Herkese kahraman olan ablan bana gelince Azrail kesiliyor."

Azra onun laf sokmasını ciddiye alamadı. Çünkü hala yaşadığı şeyin etkisindeydi. Biraz sonra

asker ayılmaya başlamıştı. Gözlerini hafifçe araladı.

"Siz kimsiniz?" Dedi Zar zor.

"Ben doktorum. Yaralanmıştın kurşunu çıkarttım ve yaranı güzelce temizledim. Merak etme."

"Neden... Yardım ediyorsunuz bana? Kimsiniz gerçekten?"

"Karınca hadi götürelim onu."

Karınca ve Pars askeri tekrardan taşımaya başladılar.

"Nereye götürüyorsunuz?" Dedi Azra.

"Doktor sen etrafı topla ve gün doğmadan mağaranıza gidin. Teröristler uyanmadan."

...

"Nasıl kaçtı adam ya?"

"Zindana atmadın mı Pars?"

"Attım attım da karıncaya kilitle demiştim kilitlememiş."

"Hay senin yapacağın işe karınca."

"Ya ne yapayım o kadar saldırıdan sonra olaydan sonra akıl kalmamış işte."

"Sen de akıl mı vardı ki kalsın?"

"Düzgün konuş olum benimle."

"Tamam beyler sakin olun. Yapacak bir şey yok."

Akrep anlatılanlara asla inanmıyordu. Kesin Pars geri götürmüştü askeri. Kurtarmıştı. Hatta yarasına bile bakmış olabilirdi. Çünkü yarası kötüydü o asker iyileşmeden gidemezdi. Akrebin kötü bakışlarını Pars fark etti.

"Ne bakıyorsun sen öyle?"

Kafasını iki yana salladı Akrep. Ona güvenmiyordu asla. Böcekle bir daha görüşmeliydi. Pars hakkında elindeki deliller çoğalıyordu. Pars yüzünden hepsinden de baskın yiyorlardı. Sonra yaralı asker kaçıyordu. Hepsinin Parsla ilgili olduğundan emindi. Hatta artık yeni bir fikir daha vardı aklında. Akrebin ondan şüphelendiğini bildiği için iki seferde de onu hedef aldırtarak öldürtmeye çalışıyordu. Çünkü onun gerçek yüzünü ortaya çıkarma ihtimali vardı.

"Pars en kısa zamanda sınır karakoluna biz de iade-i ziyaret yapalım."

Pars başını olumlu anlamda salladı sonra konuştu.

"Dünkü baskından sonra benim böcekle görüşmeye gitmem gerekiyor. Önce polis sonra karakol baskını. Böcek bizi gebertmezse iyidir. Böceğe iletmek istediğiniz şeyler varsa söyleyin."

"Yok Pars."

"O zaman dağılabilirsiniz."

Herkes dağılmıştı ama Akrep kötü gözlerle Parsa bakıyordu. Bir geberememişti bu herif. Bu işi içeriden halledecekti artık.

"Bana öyle bakmaya devam edersen aşık olduğunu düşünmeye başlayacağım Akrep."

Pars arkasını dönerek Azraların mağarasına yöneldi.

Tüm olup bitenleri Azra ile Asya kapıyı aralamış şekilde izliyorlardı.

"Buraya geliyor" diye mırıldandı Azra. Hızla kapının arkasından uzaklaştılar ve Pars kapıyı sertçe açtı. Ardından Karınca da girdi.

"Siz bizi mi dinliyorsunuz?" Dedi Pars Azraya bakarak." İki polis kızı olarak maceraya atılalım diyorsunuz galiba?"

Azra kaşlarını çattı.

"Ne oldu doktor? Ne yapsam da kaçsam diye düşünüyorsun?"

Azra kinayeyi anlamıştı. Ama bir şey demedi. Aklı hala dün gecedeydi. Pars, teröristlerin başı... bir askere yardım etmişti ve onu geri karakola götürmüşlerdi. Kimdi bu adam? Ondan korkmalı miydi? Ona güvenmeli miydi? İyi miydi kötü müydü? Melek miydi şeytan mıydı?

"Ama dur senin için mermiler yağması lazım sonra sen o mermilerin altında yürek yemişsin gibi durup 'imdaat bana yardım edin' diye bağırman gerekiyor. Öyle bir ortam oluşturmak gerekiyor sana. Pardon." 'İmdat' kısmında Azranın taklidini yapmıştı.

Azra aklındaki düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı.

"Ne yapayım senden kaçmak için her türlü fırsatı deniyorum."

"İstediğini yap." Dedi bir adım ona yaklaşırken. "Ama kendini tehlikeye atmadan yap. Ya gece zindanın orada ben değil de başka biri olsaydı arkanızda? Adamlardan seni zor kurtardım. İki dakika daha sabredip dursaydın burada ne olurdu?"

"Ya sen kimsin bana fırça çekiyorsun? Konuşmalarına dikkat et. "

"Bana bak doktor. " Dedi bir adım daha atarak.

"Bundan sonra benim dediğimin dışına çıkmayacaksın."

"Ben senin dışarıdaki hayvanlarından biri değilim yalnız Pars efendi. Bana emir veremezsin ben senden emir almam. Ben senin söylediğin hiç bir şeyi kâle bile almam ne emir alması." Dedi yüzünü buruşturarak.

Pars derin bir nefes aldı. Hayatında böyle bir inat görmemişti.

...

Böcek terörist kampının önünde arabasını park etti ve arabadan indi.

"Bakalım Azrayı buldun mu Pars."

Normalde buraya gelemezdi, diğer teröristlere görünemezdi sadece çok zorunda kalırsa ses değiştirici bir aletle ve maskeyle girebilirdi. Ve şuan çok zor durumdaydı. Bukalemun birilerinin Azrayı koruduklarını anlamıştı ve Azrayı bulmak istiyordu bu konuda da Böceği çok sıkıştırıyordu.

Karınca uzaktan gelen yabancı arabayı görmesiyle şüphelendi. Kimdi bu gelen?

Aynı arabayı Akrep de görmüştü.

Böcek sürgülü kapıyı açarak içeri girdi. Böceği etraftaki teröristler görünce irkildiler. Hemen silahlarına davrandılar.

"Kimsin sen?"

"Ben böcek. " Dedi ses değiştirme aletini kullanarak.

Herkes bir anda resmen saygı duruşuna geçtiler. Herkes şaşkınlıkla birbirine baktı. Böceğin burada olması hiç hayra alamet değildi.

"Efendim hoşgeldiniz." Dedi içlerinden biri.

Pars dışarıda böceği görünce eli ayağı birbirine dolaştı. Hemen mağarasından çıktı.

"Biliyorum. Benim burada olmamam gerekiyor. Ama Pars ile görüşmem gerekiyordu acilen. Ayrıca sizleri de kontrole gelmiş oldum. İyi oldu." Dedi ses değiştirici aleti kullanarak.

"Umarız kötü bir şey yoktur. " Dedi içlerinden biri.

"Çözülürse iyi olacak. Çözülmezse hepimizin başı belada."

"Baskınlarla ilgili mi?"

"Onlar da var ama asıl konu daha önemli."

Akrep hızla meydana geldi. Böcek ayağına gelmişti! Onu nasıl göreceğim diye düşünürken o gelmişti.

Pars çok telaşlanmıştı. Bu adam buraya neden gelmişti? Normalde gelemezdi. Ve... Azra yan mağaradaydı. Hemen onların mağarasına baktı. Kapı aralıktı ve yandan bir çift mavi göz gözüküyordu.

Hızla kapılarına geldi ve kapıyı tutup sertçe kapattı.

"Ne yapıyorsun lan?" diye bağırdı Azra içeriden.

"Abla. Galiba içeride durmamızı istiyor."

"Ben neden onun istediğini yapayım?"

"Abla bi kere dinleyelim adamı ne olacak? Ayrıca geçen geceden sonra hala mı fikrin değişmedi? Resmen yaralı bir askere yardım edip geri bıraktılar sabahına da herkese yalan söylediler Karınca kapıyı kilitlemeyi unutmuş diye. Hala niye güvenmiyorsun bu adama? Tamam hadi güvenmedin bari bi kere dinleyelim sözünü. "

Azra oflayarak durdu.

Ama kapıya kulağını dayadı ve duymaya çalıştı.

"Hoşgeldiniz efendim." Dedi Pars Böceğe.

"Hoşbulduk Pars. Odana geçelim." Pars eliyle diğer mağarayı gösterdi.

Böcek ilerlerken Karıncaya fısıldadı. "Azranın yanına gir kapıyı kilitle. "

Karınca hızla içeri girdi ve kapıyı kilitledi. Çok gergindi.

"Noldu Karınca?" Dedi Asya merakla.

"Buradan dışarı çıkmayacağız bir kaç saat. Tamam mı?"

"Neden?" Dedi Azra.

"Gelen kişi çok tehlikeli bir kişi bacım. Sizi görmemeli. Bu kadarını bil gerisini boşver."

...

"Efendim, baskınlar nasıl oldu ben de anlayamadım. Polis baskınında sanki yerimizi biliyorlar gibilerdi. Bir anda geldiler nasıl olduysa anlamadım. Karakol baskını da arada olan şeylerden biri zaten biliyorsunuz."

"Yerimizi biliyorlar gibiydi derken ne demek istiyorsun, bir ajan mi var?"

Parsın aklından Akreple ilgili başka bir fikir vardı artık. Kendisini ajan göstermeye çalışan bir ajan olduğunu Böceğe kanıtlayacaktı ve böcek kendi elleriyle onun cezasını verecekti.

"Evet efendim. Ben Akrepten şüpheleniyorum. O gün polis baskınında çok telaşlıydı ve sürekli gizli gizli telefonla konuştuğunu gördüm. Sanırım yerimizi belli ediyordu."

"Vay şerefsiz. Bir dahaki görüşmemize kadar gözlemlemeye devam et. Kesinleşirse hallederiz işini."

"Olur efendim."

"Bu arada..." Dedi gözlerinin içine bakarak. "Burada asıl olma nedenim sana söylediğim kadın. Onunla ilgili bir iz bulabildin mi?"

Pars zorla yutkundu. Azrayı soruyordu. Gelmemesi gereken yere kuralları çiğneyerek sırf Azra için gelmişti.

Bölüm sonu.

Umarım beğenmişsinizdir.

Loading...
0%