@cemre___
|
İyi okumalar. ... Karınca Azrayı görünce gerildi. Ama Asya gülmeye devam etti. Asyaya olan ilgisinden Azranın rahatsız olduğunu biliyordu. "Bacım ya... şey yemek yapı..." "Yardım ediyorum ona abla." Azra derin bir nefes aldı. "Kime yardım ediyorsun Asya?" Dedi ve elindeki Patlıcanı çekip aldı. Asya ciddileşti. "Abla bir şey yapmıyorum o mağarada dur dur canım sıkıldı yardım etmek istedim." "Kime yardım ettiğinin farkında mısın peki Asya?" Azranın sesi de ciddileşmişti. "Ben sana düşüncelerimden bahsettim abla." Azra sesini yükseltecekti ki arkadan bir ses geldi. "Yemedi ya kızı." Azra gözlerini devirdi. "Serumun bitmiş." "Ne bağırışıyorsun doktor? Ben bile burada bu kadar despot değilim be." Dedi sırıtarak. "Bacım Allah aşkına ya. Haksızlık ediyorsun. En başından beri ikimizden bir zarar görmedin. Niye genelleme yapıyorsun? İçin rahat etmeyecekse sen de burada dur." Azra sinirle bir tabureye oturdu. "Bak biz Asya ile bir oyun bulduk isim tahmin etmece. Şimdi anlayacağın üzere bizim isimlerimiz gerçek isimler değil. Asya benim gerçek ismimi tahmin etmeye çalışıyordu sen de Pars abiminkini tahmin et." Pars gözlerini devirdi. Azra şöyle bir Parsa baktı. "Ne bileyim ben ismini onun." Dedi umursamayarak. "Bacım zaten bilmiyon oyun eğlencesine." Azra aklına gelen ilk ismi söyleyerek salladı. "Şehabettin." Karınca ile Asya kahkaha patlattılar. Pars da güldü. "Tam da Şehabettin tipi var abimde ya bacım." "Necmettin belki." Yine güldüler. "Ay bacım ya. Komiksin." "Of ne bileyim ben Allah Allah. Saçma sapan şeyler." Azra gözlerini kaçırıyordu Parstan. Neden bilmiyordu ama baktıkça bakası geliyordu yüzüne. Sonra kalbi hızlanıyordu, gereksiz yere heyecanlanıyordu. O yüzden bakmamayı tercih ediyordu. Pars ise gülümseyerek onu izliyordu. "Sana bir kod adı gerekse bir gün. Sen ne olmak isterdin?" Bu sefer sırıtan Azraydı. "Azrail." Pars da güldü. "Zaten O'sun. Da ben hayvan isimlerinden kastetmiştim." "Bana niye kod adı gereksin? Sizin gibi terörist mi olacağım?" Pars tezgaha yaslanıp Azraya bakmaya başladı. Azra ise gözlerini kaçırmaya devam ediyordu. "Bence Asyaya gerekirse bir gün Kedi diyebiliriz. Kedi gibi çok tatlı ve insanların iyi mi kötü mü olduğunu anlayıp ayırt edebiliyor. Kediler öyledir bir insanın iyi kötü olduğunu hissederler. (YAZAR NOTU:Benim kedilerim böyle, hissediyorlar:)) Asyanın yine yanakları kızarmıştı. "Ben buldum doktorun ne olduğunu..." Dedi Pars. Yine gülüyordu. Gülme artık adam kadının içi gidiyor! "Bence sen keçi veya... eşek olabilirsin. Senin inat anca onlarda vardır." Azra gözlerini devirdi. "Çok komiksin. Sen teröristliği bırak komedi programına katıl harcanıyorsun buralarda." "Ne var doktor yalan mı söylüyorum?" Azra yüzüne bakmamak için yere baktı. Onu gülerken görünce çok garip hissediyordu. "Ama bence asıl sana uğurböceği demeliyiz. Bize uğur oldun... buraya... Bana uğur getirdin. " Azra yere baktığı gözlerini onun üzerine çevirdi hızla. İltifat... mı etmişti? Peki... neden kalbi hızlanıyordu? Pars gülümseyerek onu izledi. ... Gece olmuştu ve Asya ile Azra yataklarına girmeye hazırlanıyorlardı. "Asya. Bugün sana biraz sert çıktım. Özür dilerim." Asya gülümseyerek Azranın yanına geldi. "Ablam biliyorum beni düşündüğün için öyle dedin özür dilemene gerek yok. Sadece ben onlara güveniyorum. Onlar en başından beri bize hiçbir şey yapmadılar ve bize bir şey olmasına izin vermediler. Tek istediğim senin de biraz ön yargılarını kırman." "Yapamam Asya. Annemi senin babanı ülkede her gün askerleri polisleri öldüren bu teröristlere güvenemem. Benim için onlar kötü. Başka hiçbir şey olamazlar." ... "Anne... Anne... Anne... Anne gitme... Anne beni bırakıp gitme... nereye gidiyorsun?! Ben naparım sensiz annem... Anne hayırr Anne Anneeee!" Azra sıçrayarak uyandı. Rüya olduğunu anlayınca derin bir nefes aldı. Elleri titriyordu. Titreyen elleriyle gözlerinden akan yaşları silmeye çalıştı. Uzun zamandır annesini rüyasında görmüyordu. Ağlaması giderek artıyordu ve nefes alamamaya başladı. Asyayı rahatsız etmemek için kendini dışarı attı ve kapının dibinde yere çöktü. Elleriyle yüzünü kapattı ve bacaklarını karnına çekti. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Pars tam uyuyacağı sırada dışarıdan ağlama sesi duydu. Birinin kızlara bir şey yapabileceğini düşünerek telaşla dışarı çıktı. Azra yere çökmüş ağlıyordu. Hızla yanına gitti ve yanına oturdu. "Azra, iyi misin?" Dedi telaşla. Bir tarafına bir şey mi oldu diye ellerine kollarına bakmaya başladı. Azra başını kaldırarak ona baktı. Niye bu kadar endişelenmişti? "Azra bir şey mi oldu diyorum biri bi şey mi yaptı sana? Anlat hangi pislik? Yoksa Akrep mi? Ağzını burnunu kıracağım onun artık bekle sen burada." Pars hızla ayağa kalkacaktı ki Azra elini tuttu durması için. Parsın içi titremişti eli eline değince... "Kimse bir şey yapmadı dur durduğun yerde." Sonra Azra elini çekti ve akan gözyaşını sildi. "Neden ağlıyorsun o zaman?" Azra merakla ona bakan adamın gözlerinin içine baktı. Onun hakkında ne düşünmeliydi ne hissetmeliydi bilmiyordu. Ela gözlerine bakınca içi gidiyordu hele bir de gamzesini çıkaracak şekilde gülünce ona dalıp gitmeden duramıyordu. Ama bir yandan da onun terörist olduğu aklına geliyordu ve kalbi nefretle doluyordu. Kalbinin nefretle dolduğu bir anda gelip bir şey yapıyordu ve yine yumuşuyordu yine şüphelenmeye başlıyordu. Ne yapacaktı bu adamla? "Aslında yaptınız." Dedi ağlayarak. "Sizin gibiler belki de buradaki adamlarından biri belki de sen bilmiyorum senin gibi biri benim annemi benden aldı. Benim çok mutlu güzel hayatımı mahvettiniz. Ben nasıl hayatta kalacağımı bilemedim. Kaç kere intihara kalkıştım. Hepsinden beni Serkan kurtardı. Tam toparladım hayatımı öyle böyle yoluna koydum. Bu sefer kaçırdın beni. Bu boktan yerin içine getirdin. Mahvettin hayatımı. Hayat kalmadı." Parsın içi sızladı. Ona bu hayatı yaşattığı için çok üzülüyordu. 'Her şeyin senin için olduğunu keşke bilsen...' diye geçirdi içinden. "Ne bakıyorsun öyle?" "Nasıl bakıyorum?" 'Sanki bunu yapmaya zorundaymışsın gibi...' diye düşündü Azra. Sonra saçmaladığını fark etti. Hızla ayağa kalktı. "Bir şey yok. Kötü bir rüya gördüm sadece." Azra mağarasına girecekken Pars kolundan tuttu. "Bekle." Azra ona baktı. Yine heyecanlanmıştı. Pars elalarını mavilere dikerek yumuşak bir sesle konuştu. "Göğe çıkmak ister misin?" ... Bölüm sonu. Umarım beğenmişsinizdir. |
0% |