Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm~Akrep ile Yılan Parsın Peşinde

@cemre___

İyi okumalar.☺️

...

Akrep kamptan ayrılalı 2 gün olmuştu. Çatışmadan sonra ilk hedefi böceğe gitmekti. Böceğe Parsın gerçek yüzünü anlatacaktı. Onun hain olduğuna artık emindi. Kamptan kaçmıştı resmen. Böceğin nerede olabileceğini bilse bilse Yılan bilirdi. İlk işi Yılanın kampına gitmekti.

Kamptan ayrıldıktan 3 saat sonra Yılanın kampına geldi.

Kapıdaki nöbetçi teröristlere kendisini tanıttıktan sonra içeri girdi.

"Yılanla görüşmek istiyorum."

"Takip et beni."

Yılan da bu kampın başıydı. Her kampın bir başı vardı ama tüm kampların başındaki kişi Parstı.

Yılan Akrebin geldiğini gördü.

"Akrep? Senin ne işin var burada?"

"Yılan seninle görüşmem gerekiyor."

Yılan odasını gösterdi. Beraber içeriye girdiler.

"Böceğe nasıl ulaşabilirim?"

"Ne yapacaksın Böceği?"

"Detayları sorma Yılan. Soruma cevap ver."

"Babamla Böceğin buluşma yerleri farklı farklı mekanlar oluyor. Her zaman aynı mekanda buluşmazlar. Ama sık buluştukları bi kaç mekanı biliyorum."

"Tamam söyle."

"Akrep Böcekle direkt görüşemeyeceğimizi biliyorsun değil mi? Ne derdin varsa git Parsa söyle."

"Pars derdim Pars!" diye bağırdı Akrep.

Yılan anlamamıştı.

"Ne derdin var Parsla?"

"Yılan detay sorma dedim. Ver şu mekanların adresini."

"Parsla ilgili kötü bi mesele mi var?"

"Anlatsam anlayacak mısın? Parsa olan aşkın senin gözlerini kör etmiş halde."

"Ne diyorsun ya?"

Akrep bir adım Yılana yaklaştı.

"Pars diyorum sandığın gibi biri değil. "

"Nasıl biri?"

"Yakında öğrenirsin. Şimdi mekanların adını ver."

Yılan paltosunu alıp Akrebe baktı.

"Beraber gideceğiz."

Akrep şaşırmıştı.

"Sen niye geliyorsun?"

"Ne çevirdiğini görmek istiyorum."

"Yılan gelemezsin."

"Sana fikrini sormadım Akrep. Başka şansın yok. Ya ben geliyorum ya da mekanlara gidemiyorsun."

Akrep gözlerini devirdi. Yılandan başka şansı yoktu.

...

"Burası ilk mekan."

"Tamam sen kal. Ben giderim."

Akrep arabadan inecekken Yılan kolunu tuttu.

"Korumalar ancak beni görürlerse bir şansın olur Akrep. O yüzden benimle şansın var."

Akrep yine gözlerini devirdi. Haklıydı da. Bukalemunun kızı olduğu için ancak bir yerlere onunla girebilirdi.

Arabadan indiler.

"Beni takip et."

Yılan ile Akrep labirent gibi dolambaçlı bir yerin içine girdiler.

En sonunda bir kapının önüne geldiler. Kapının önünde korumalar vardı. Korumalar ters ters Akrebe baktılar.

"Yılan Hanım?"

"Böcekle Babam bugün buraya geldiler mi?"

"Yanınızda biri varken bu bilgiyi size veremeyiz."

"O bizden biri."

"Gelmediler efendim. Bugün diğer mekanlardan birinde olacaklar."

Akrep söze girdi. "Hangi mekan?"

"Sanane kardeşim. Kuralları bilmiyor musun? Ancak Parsla görüşebilirsin."

"Parsla görüşemem işte sıkıntı orada. Parsa güvenmiyorum. Pars..." Akrep yılana bakarak konuştu. "Onun hain olduğunu düşünüyorum."

Yılan gözlerini kocaman açtı. Çok şaşırmıştı.

"Ne diyorsun sen Akrep?"

"Ne haini kardeşim."

"Böcekle görüşmem gerekiyor o yüzden. Bana yerini söyleyin."

"Akrep saçmalıyorsun şuan. Bunun için mi mekan mekan gezeceksin?" Dedi Yılan sinirle. "Pars öyle bir şey yapmaz."

"Sana kanıtlamaya ayıracak vaktim yok Yılan. Sen ona aşıksın ve aşk insanı kör eder."

Yılan somurttu.

Korumalardan biri bir adres yazdı. "Bugün Bukalemunla Böcek buluşacaklardı."

Sonra diğer koruma konuştu. "Eğer Pars hain değilse ölürsün biliyorsun değil mi?"

Akrep sinirle kağıdı aldı. "Biliyorum. Sağol."

Sonra hızla yürümeye başladı. Yılan da peşinden koştu.

"Akrep iyice saçmalamaya başlamışsın sen."

"Yılan bundan sonra peşimden gelmek zorunda değilsin. Sevdiğine hainliği konduramazsın şimdi."

"Hayır." Dedi önüne geçerek. "Geleceğim. Ve Parsın hain olmadığını beraber öğreneceğiz."

Akrep ofladı. Yılanın yeşil gözlerine baktı. "Ne aşkmış be. Nelere kadir bu aşk."

...

Bu seferde sürekli merdivenlerden aşağıya indikleri bir yere gelmişlerdi.

"İn in nereye kadar?"

"Daha ineceğiz."

En sonunda merdiven bitti ve düz bir koridor çıktı. O koridoru da ilerlediler. Sonunda bir kapıya vardılar. Burada çok koruma vardı. Hepsi Yılanı görünce saygı duruşuna geçtiler.

"Yılan Hanım, babanız şuan bir toplantıda."

"Kiminle toplantısı?"

"Böcek Beyle."

"İyi. Biz böceği bekliyoruz zaten."

"Bu adam kim Yılan hanım?"

"Sizden biriyim ben. Asıl içinizde sizden olmayan kişiler var."

Yılan gözlerini devirdi.

"Parsin hain olmadığını öğrenince canından olacaksın gerçekten. Niye canını tehlikeye atıyorsun?"

"Çünkü Pars hain. Biliyorum. Gözlerime gördüm Yılan. Kaç tane akla mantığa uymayan bir sürü şey yaşadım. Herkes, başta sen de olmak üzere herkes Parsa aşık, hayran olduğu için herkes bana karşı çıktı. Ama ben eminim. O gizli görevdeki bir asker."

Yılan "Ne gördün?" Dedi korkuyla.

"Bir askeri kurtardı. En son çatışmada bir askeri nişan almıştım öldürecektim Pars onu korumak için önüne atladı. Vuruldu. Bu en son emin olmama neden olan olaydı. Daha önceki polis baskını o bu... Adam en tepeye vardığı andan itibaren görevini gayet iyi bir şekilde yapmaya başladı. Bir kere kampta bir askeri esir almıştık. Zindana attık. Sabahına asker kaçmıştı. Nasıl kaçtı dedik. Karınca iyi kilitleyememiş Dedi. Biliyorum o kaçırdı onu. Asker yaralıydı hiç kaçmaya hali yoktu. Eminim doktora onu tedavi ettirdi ve kaçmasına yardım etti. Karınca da onun yardımcısı. O da ajan."

Yılan şok içinde onu dinliyordu.

Olabilir miydi? Pars... hain olabilir miydi? Bunca zamandır kendisini kandırıyor muydu?

O sırada Böcek içeride Azra hakkında Bukalemundan fırça yiyordu. Yeni görevi tüm kamplara teker teker uğrayıp tüm teröristlere onun bulunması için emir vermesiydi. Bu akşam tüm kamplara uğrayacaktı.

Böcek kapıdan çıktı sinirli bir şekilde. Yüzünde yine Böcek maskesi vardı. Dışarıda hep o maskeyle gezmek zorundaydı. O sırada orada oturan Yılan ve Akrebi gördü. Hemen ses değiştirme cihazını çıkarıp ağzına yaklaştırdı.

"Sizin ne işiniz var burada?"

Akrep hızla ayağa kalktı. "Efendim özür dilerim. Kuralları çiğneyip geliyorum buraya. Ama Pars..."

Böcek gözlerini devirdi.

"Yine mi Pars Akrep? Ben sana ne dedim? Bi daha bu konuyu açarsan..."

"Artık eminim efendim. Bir askeri kurtardığını gördüm. Nişan aldığım bir askeri vuracağımı anlayınca onu kurtarmak için kendini ateşe attı vuruldu. O gizli görevdeki bir asker. O bir hain efendim." Dedi Akrep sözünü keserek.

Böcek gözlerini devirdi.

"Çıkalım şuradan. Arabada konuşalım."

Yılan "siz gidin ben geliyorum." Dedi. Ve kapının arasından babasına baktı.

Ne degişikti insanın babasının yüzünü bilememesi. Ve ne degisikti babası dediği adamın aslında annesinin katili olduğunu bilmesi. Doğduğu evin kaderi direkt yazılmıştı üzerine, değiştiremiyordu. Bukalemunun kızı olarak kaderini değiştiremezdi ki. İstemiyordu Bukalemunun kızı olmak. Ondan nefret ediyordu.

Gözünden yaşlar akmıştı. Hızla Akreple Böceğin yanına gitti.

"Eminim diyorsun yani."

"Eminim efendim."

"Gizli görevdeki bir asker öyle mi?"

"Öyle."

Böcek asla inanmıyordu Akrebe. Hayatının son günlerini yaşayan bir adamın böyle bir hainlik yapacağına asla inanmıyordu.

"Ben bi kaç güne tüm kamplara uğrayacağım. En son Parsın kampına uğrarım."

"Efendim. Beni açığa vermezsiniz değil mi?"

Böcek elini Akrebin omzuna koydu.

"Tabi ki vermem Akrep. Sen içimizdeki haini buldun."

İçinden ise 'serefsiz' diyordu çünkü Pars daha önce Akrebin ajan olduğu fikrini Böceğe yüklenmişti.

Yılan ise Böceğin tavırlarının değişik olduğunu anlamıştı. İnanmadığını sezmişti. Akrebin başı her türlü belada olmalıydı.

...

Bölüm sonu. Umarım beğenmişsinizdir.

Loading...
0%