@cemreistee
|
4. Bölüm
TANIDIK OPERASYON
"Yarınlar hep güzel olacak denir.
Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?"
~ Victor Hugo ELVAN GAZEL DÖNE Ekrana dolu gözlerle bakıyordum. Aklımda hep şu söz geçiyordu; Çünkü ben sevdim. Yanımda birisinin varlığını hissediyordum. Sağıma baktığımda Yiğit'i gördüm. O ise bana bakıyordu. Ağladığımı son anda fark ettiğimde hemen gözyaşlarımı sildim ve ona döndüm. "Neredeydin?" dedim sert sesimle. Ağladığımı fark etmemesi gerekiyordu. Birşey demeden elindeki şeffaf poşetleri gösterdi. Sanırım ilaçlarımı almaya gitmişti. Poşeti arkasındaki tezgahın üzerine koyup bana döndü ve göz temasını kesmeden bana doğru yürümeye başladı. O bana öyle baktığında hafiften gözlerimi kaçırdım ve kucağımda duran ellerime bakarak onlarla oynamaya başladım. Az sonra yanıma kuruldu. Biraz bana bakarak durdu. Sonra çenemde bir el hissettim. Hafifçe kafamı kaldırarak ona bakmamı sağladı. "Eğme kafanı," dedi bana bakmaya devam ederek. Sonra diğer boşta kalan eliyle gözyaşlarımı silmeye başladı. Neden bana bu kadar yardım ediyordu ki? Komutanım olduğu için birşey demesem de yine de bana göre bu kadar fazla ilgi alışılmadıktı. Hayatımda hiç birisi bana bu kadar fazla ilgi göstermemişti. "İyi misin?" diye sordu. Tam cevap verecekken yüzüme bir saçımın parçası düştü. Elimi kaldırıp saçımı arkaya atacaktım ki o, çenemi tutan eliyle saçımı arkaya attığında daha fazla dayanamadım. Gözümden tekrar bir damla yaş düştüğünde diğerleri de arkasından geldiğinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Neden bilmiyorum ama ağlamaya başladım. Yiğit de beni kendi göğüsüne çektiğinde gözyaşlarımı durdurma zahmetine girmeden ağlamaya devam ettim. Kollarımı ona sardığımda onunda elleri benim belimi buldu. Saatlerce ağladım. Durmadan, sıkılmadan Yiğit'in göğüsünde ağladım. Hatta bir ara Yiğit sırtüstü yattığında bende ona yapıştığım için beraber koltukta yattık. Ağlamalarım yavaşladığında odada sadece burun çekmelerim ve iç çekişmelerimin sesleri duyulmaya başladı. O sırada Yİğit,, bir eli belimdeyken diğer eli saçlarımdaydı. Belimdeki eli arada sırada okşamak için haraket etse de, saçımdaki eli hiç duraksamadan saçlarımı okşuyordu. Ağlarken yorulduğum için şuan Yiğit'in göğüsünde dinleniyordum. Yavaşça gözlerim kapanmaya başladığından Yiğit'e sarılan kollarım da gevşemeye başladı. O da büyük ihtimalle bunu fark etmişti. "Elvan," diye fısıldadı. Elvan olduğumu onaylayan mırıltılar çıkartım. "Uyumadan ilaçlarını içmen lazım." dedi. Hafifçe gevşeyen kollarımdan faydalanarak benden ayrıldı. Tekrardan bileğini tutmak istesem de şuan hiç mecalim yoktu. Birkaç dakika sonra yanımda varlığını hissettim. "Gazel, şunu iç sonra yatarsın." dedi Yiğit. Hafifçe gözlerimi açtığımda karşımda, elinde bardakla duruyordu. Kalkmama yardım ettiğinde bana uzattığı suyu içip tekrar geri yerime yattım. O da bardağı tezgaha koyup tekrar yanıma yattı. Yanıma kurulmasıyla onun göğüsüne sokuldum ve beraber uyuyakaldık. ... "Geçmiş olsun Elvan komutanım" diyen Kerim ve Caner'e "Teşekkür ederim." diye kısa bir cevap verip askeriyenin içerisine girdim. Geçen hafta Yiğit benim evimde birkaç gün kalmıştı. Kendimi daha iyi hissettiğimde onu evimden kovup evde kendi iznimin bitmesini bekledim. Tabiki Yiğit arada sırada bana 'İlaçlarını içtin mi?' diye sıkıcı mesajlar atıyordu. Mecbur cevap vermek zorundaydım çünkü tekrar evime gelmesini istemiyordum. Çünkü bağlanmaktan korkuyordum. Askeriye girdiğimde toplantı odasını bulmam dakikalarımı almıştı ama koridordan geçen birkaç askerlerden yardım alarak bulmayı başarmıştım. Kapıyı tıklattığımda birkaç saniye sonra içeriden "Gir" komutu geldiğinde kapıyı açıp içeri girdim. Toplantı odasında Yiğit komutan ve bir tane Albay vardı. Daha askeriyeye yeni geldiğimden çoğu kişiyi tanımıyordum. Daha doğrusu tim dışında kimseyi tanımıyordum. Oda biraz büyüktü. Ortada oval çeklinde neredeyse tüm odayı kaplayan bir masa duruyordu. En başında Albay oturuyordu "Beni çağırmışsınız komutanım." dedim Albaya doğru. "Evet Elvan, geç otur şöyle." dediğinde tereddütle Yiğit'in karşısına oturdum.Albay, önündeki dosyalarla ilgilendiği için ses çıkarmadım ama sert bir şekilde dosyayı kapattığında irkildim. "Nasılsın Elvancığım, daha iyi misin?" sinirine hakim olmaya çalışıyordu Albay. "Sağolun komutanım. Daha iyiyim." dedi gür bis sesle. "Güzel," dedi. "Daha iyi olduğuna göre artık bundan sonra operasyonlara girmeyi düşünüyorsundur. Değil mi?" "Tabiki komutanım, artık operasyonlara ve göreve hazırım." dedim. "Güzel," dedi. Daha sonra önündeki telsizden konuşmaya başladı. "Rüzgar Timi'ni topla, toplantı odasına gelsinler." Birkaç dakika sonra kapı tıklatıldı. Albay "Gel." dediğinde kapı açıldı ve içeriye timdeki diğer askerler dolmaya başladı. Onlarda ayakta dikildiler ve izin aldıklarında sırayla masalara oturdular. "Evet, hazırsanız sıradaki görevinizi açıklıyorum." dedi Albay. Önündeki dosyanın birkaç sayfasına daha göz gezdirdiğinde başını dosyadan kaldırdı ve ciddiyetle bize döndü. "Hakan DÖNE Operasyonu..."
Selam asklarımmm. Öncelikle bir konu üzerine değinmek istiyorum. Neredeyse 200 okunma alacağızz Bu kitaba başlarken bu kadar ilerleyeceğimizi hiç bilmiyordum. Şimdilik hedefim 500 okunma. Yorumlarınızı eksik etmeyin<3 Oy verirseniz çok mutlu olurumm
|
0% |