Göz kapaklarım yorgunlukla açılmayı reddediyordu. Bedenime sarılı bir şey vardı ama sarılı olduğum şeyin altındaki çıplak bedenim rüzgarın etkisiyle beni üşütmeye yetiyordu.

Kulaklarımda bitmek bilmeyen bir uğultu, başımda ise yoğun bir ağrı vardı.

Neydi bunların sebebi?

Yorgunluğa inat, gözlerimi açtım. Üstümde bir yorgan örtülüydü, yorganın altında ise kısa şortlu bir takım vardı üstümde.

Dün 2. Biramdan sonrasını hatırlamıyordum. Etrafıma baktığımda burasının benim evim olmadığını gördüm.

Allah kahretsin acaba başıma yine ne dert açtım?

Yorganı köşeye atıp ayağa kalktığımda olduğum odanın çok güzel organize edilmiş olduğunu gördüm.

Tamamen siyahtı ve lükstü.

Erkek odası olduğunu, odanın içindeki hafif odunsu ama güzel kokudan anlamıştım.

Acaba hangi parfümü kullanıyordu?

Hey! Neler düşünüyorum ben?

Bağırıp çağırmadan odadan çıkmaya karar verdim. En azından neler oluyordu öğrenmiş olurdum.

Odadan çıktığımda merdivenlerin olduğunu gördüm ve oradan aşağı indim. Burası da siyah döşenmişti.

Merdivenden indiğinizde sizi direkt oturma odası ve mutfak karşılıyordu.

Mutfaktan gelen kokuları takip ettim.

Tabii ki üstsüz bir şekilde bir şeyler hazırlayan Kutay'ı beklemiyordum.

Birden öksürüğüm boğazıma kaçınca, Kutay anında bana döndü.

"Noldu? Gerçekte klavye başındaki gibi değilmiş değil mi?” dedi. Ona göz devirmekle yetindim.

“Kıyafetlerim nerede?”

“Makinada. Akşam onları bastırdığın için Melis'in kıyafetlerinden verdim. Sende giydin.”

Başımı salladım.

“Melis'in başka kıyafeti yok mu?”

“Neden ki? Böyle benim açımdan gayet güzel” dedi beni izlerken.

Ona sinirle bakarak, “Gitmek istiyorum. İstersen böyle de çıkabilirim.” deyip kapıya ilerledim.

Beni eliyle durdurdu. “Tamam gitme, bir oturup konuşalım. Sonra kıyafet veririm, ve seni eve bırakırım.”

“Nasıl hiç bir şey olmamış gibi davranabilirsin? Aklım almıyor!”

“Ben buyum işte. Seni kırmaktan korkuyorum anlamıyor musun Hilay? Duygularımla çelişiyorum.” dediğinde ona anlamaz gibi baktım.

“Nasıl yani? Sen daha bana karşı ne hissettiğini bile bilmiyor musun?” diye çıkıştığımda karşı koydu.

“Hayır yanlış anl-”

“Neyi yanlış anladım Kutay. Allah aşkına. Sen beni kullandın mı sadece? Ben sen bana sinirlendin sırf, yanlış anlama diye onurumu hiçe sayıp o attığın haber için açıklama yaptım ya! Bu kadar mıydım gözünde?” diye fısıldadım sonunda.

Ve bir kez daha gözlerinin içine bakarak, “Bu kadardım.” dedim ardından tuvalet olduğunu gördüğüm yere gidip, çamaşır makinesinden kirli kıyafetlerimi çıkardım, ve üzerimdeki şortlu takımı çıkarıp onları giydim.

Ardından elimi yüzümü yıkayıp dışarı çıktım. Evden çıkacakken, “Bak gel oturalım konuşalım. Bilmediğin şeyler var.” dedi fakat onu dinlemedim ve onu arkamda bırakıp, evden çıktım.

...

Yazar'dan

Arkadaşlar tam bugün 20 bölüm oldukkkk❤️‍🩹

Aslında bölümler kısa deniliyor fakat neredeyse 1,5 haftada 20 bölüm yayınladım. O yüzden bence iyi. Yani bölümler kısa olabilir fakat atabildiğim ve yazabildiğim her fırsatta yazıp, bölümü yayınlıyorum.

Ve sizden gelen tüm soruları yorumları okuyup değerlendiriyorum.

1,5 haftada 5-6k ise belki yakında 10k yada 15k diye ilerlemeye başlarrr🤍

Umarım öyle olur. Çünkü gerçekten çabalıyorum, ve çabamın karşılığını almak da istiyorum. İnşallah sizlerinde desteğiyle o günler gelecek. Sizleri seviyorum ve bol bol öpüyorummmm✨Ha bir de buraya bir kaç soru bırakayım :

-Favori karakteriniz kim?

-Kitapta sizce Kutay, "aklın beni unutmuş fakat belli ki kalbin hala unutamamış" sözünü neden söyledii?

-Sizce kitapta ne gibi sırlar varrrr(aha sırlar var dedim spoiler verdim kfkfkd)