
Çok farklı bir kurgu ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar 🤍
Ayy, hadi açıl açıl" diye kaçıncı kez bilgisayarın düğmesine basışımdı bilmiyorum. Daha hızlı basmaya başladım. Sanki hemen açılacakmış gibi..
Annem yanıma gelerek heyecanla "Açıklandı mı sonuçlar" dedi.
Sıkıntılı bir nefes vererek
"Yok yaa, çöktü heralde bilmiyorum anne" dedim.
Bugün kpss sonucum açıklanacaktı. Bütün yıllarımı bu sınava vermiştim.. Elimi anneme uzattım heyecanla
"Anne elim tut" dedim. Annem elimi tuttu. Her gergin heyecanlı anım da Elimi tuttu an güç alırdım annemeden, küçüklükten beri böyleydi bu. Heyecanla bağırdım
"Aaaa açıldı. Açıldııı" heyecandan yerimden zıplamıştım. Bilgilerim tek tek geldiğin de altta ki Bursa /Gemlik yazısı gördüğüm an, sevinç çığlıkları attım.
"ATANDIM ATANDIM" diyerek sevinç çığlıkları atıyordum. Sandalyeden kalkarak anneme sarıldım.. Bu süreçte hep annem yanımda olmuştu. Varı yoğu ne varsa bana harcamıştı. Babam küçük yaşta öldüğü için annem ile ikimizden başka kimsemiz yoktu. Annem yemek yaparak, örgü işleri yaparak para kazanıp beni bu günlere getirdi.
Annemden ayrılarak kafamı yukarı kaldırdım derin bir nefes verdim
"Allah'ım çok şükürler olsun." dedim.
Annem gururla "Tebrik ederim kızım biliyordum yapacağını." Cümlelerinin sonunda annemin gözleri dolmuştu.
Annemle birbirimize buğulu gözlerle bakıyorduk.
Titreyen sesimle "Annem, asıl ben teşekkür ederim sana bunca yıl benim için çabaladın varın yoğun neyin varsa benim için harcadın. Hakkını helal et olur mu? "
Annem titreye dudaklarıyla konuştu "Sen benim evladımsın kızım, tabii ki varım yoğum senin olacak" dedi. Gözlerim masamın üzerinde ki küçükken çekilmiş aile resimine takıldı.
"Anne keşke babam da bugünleri mi görebilseydi."
Annem 'in gözlerin de her zaman olduğu gibi öfke vardı.
Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.
Ardından neşeli sesimle "Atandım ben atandım hadi bakalım biraz gül" dedim.
Annem de gülerek bana katılmıştı.
Resmen şuan arka fonda. Recep ivedik gibi
Allah gerçek eğlenceee diyerek oynayasım vardı.
Bu mutlu anı mı babam'ın konusuyla mahfetmek istemiyordum.
Aydınmış gibi "Eyvah ben Sıla'ya haber vermedim" dedim.
Sıla lise arkadaşımdı.. Aynı üniversiteyi kazanmıştık fakat bölümlerimiz farklıydı
Ben eğitimciydim Sıla ise sağlıkçı hemşireydi.
Sınav zamanın da bana hep "Bak ders çalışmazsan cız yaparım" derdi.
Ve o da Bursada'ydı başımın etini yemişti Bursa yaz diye, o hemen atanmıştı Bursa'ya
Hızla telefon alarak bahçe'ye çıkarak Sılayı aradım birazcık şaka yapmak fena olmazdı.
Dördüncü arayışımda açtı "Naber bal'ım" dedi.
Sesimi kötü çıkartarak "Kötü" dedim.
Biraz sessiz durdu "düşündüm şey değil dimi? " dedi.
Derin bir nefes aldım..
Sitemle Sıla "Şaka yapma simayyy" dedi.
Sesimi ağlamaklı çıkararak "Başaramadım" dedim.
Sıla "Şaka yapmaa Simay! Şaka'nın sırası değil. " dedi.
Gözlerimi devirdim ses tonundan hemen anlıyordu.
"Şaka yapılmaya gelmiyor haa, Evet kazandımmm!!" dedim.
Sıla sevinçle "Biliyordum!!" dedi.
"Veeeee Bursaaa" dediğim an öyle bir çığlık attı ki telefonu kulağımdan uzaklaştırdım..
Sıla "Kapat kapat, hemen ev ilanlarına bakıyorum" dedi. Ve yüzüme kapattı.
Arkamdan annem gelerek "kızım alt katta ki komşumuz Hatice teyzen geldi sınav sonuncu merak etmiş."
Gözlerimi devirerek " Beni gördüğü yer de bana yavşayan oğlu olan mı?" dedim.
Annem uyarı dolu bir sesle, "Kızım! " dedi.
Ne der gibi kafa salladım.
Annem "Sadece sana karşı ilgisi var ne var bunda taş gibi kız doğurmuşum.Tabi tüm erkeklerin bakışı senin üzerin de olacak."
Yüzümde ki gurur duymuş ifadeyle memnuniyetle gülümsüyordu.
Salona girmeden önce. "Anne oğlan Akrep burcu yaa" dedim İma dolu bir sesle.
Annem net sesiyle "Ben burç murç anlamam!" dedi.
"Akrep Benim ise İkizler . "
Derin bir nefes alarak salona geçtim.
Yapmacık bir gülüşle "Hoşgeldiniz" dedim.
Hatice teyze "Hoşbulduk, Hoşbulduk " dedi.
Hatice teyze "Ayy maşallah nasıl da güzelleşmişsin"
"Hatice teyze aynı binadayız her gün bizden çıktın mı var da sanki."
Annem araya girerek "Haha kızım yine komiksin, atandı yaa mutluluktan" Bana gözlerini kısarak gitsin bir sana soracağım der gibi baktı.
Hatice teyze merakla "Aaa öyle mi, nereye?" dedi. Benim son söylediklerimi duymazdan gelerek
"Bursa" dedim.
"İyi iyi çok ta uzak değilmiş " dedi.
"Yoo uzak Rize nerede Bur-"
"Kızım! " diyen annem baktım.
"Hadi bize kahve yap " dedi.
Buda demekti ki, bir gitsinler sana göstereceğim oluyordu. Bu iki olmuştu sussam iyi olacaktı. Yoksa bu benim için iyi olmayacaktı.
Kalkarak mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağa girdiğim an kendi kendime söylenmeye başladım.
"Oğluna alacak yaa, nasıl da yapmacık yapmacık davranıyor, salak var sanki karşında " dedim fincanları sinirle sertçe tezgah bırakırken. Cezveyi ocağa koyarak kaynamasını bekledim.
"Yine bekleriz Hatice'cim" dedi annem
Hatice teyze "Siz de gelin çekinmeyin" dedi. Babet plastik ayakkabısını giyerek
Annem neşeli sesiyle "inşallah geliriz" dedi.
Aşağı doğru giderken annem kapıyı kapattı.
"SİMAY! " dedi sinirle
Neşeli sesimle "Benim" dedim.
"Kızım, niye kadına öyle davranıyorsun?!! "
Bıkmış bir şekilde "Ufff anne sanki bütün bina bilmiyor oğlunu bana yamamak için bin takla attığını."
Annem "Yanii fena mı kızım oğlan mühendis h-" dedi. Lafını keserek konuştum
"Yanii mi? Annecim ben İstemiyorum. hem zaten yakında gideceğim." Derin bir nefes aldım ve nefesimi sert bir şekilde verdim.
"Ben eşyalarımı toplamaya gidiyorum" dedim hızla odama çıkarken
****
"Annecim yaaa, ağlama ama sen böyle yaparsan ben gidemem."
Ben de ağlarken otogarda gitmeden önce annemle vedalaşıyordum.
Titreyen sesiyle "Napim kızım zor senden ayrılmak" dedi.
Göz yaşlarını silerek "Gidince haber vereceğim söz. Zaten Sıla beni alacak. Zaten tam yerleştiğim de seni yanıma alacağım."
Ardından sanki bir sır verir gibi yakınlaştım
"İnanabiliyor musun? Üç gün de ev buldu." dedim.
Annem bu dediğime gülerek yanıt verdi.
" Sen bir sapa sağlam git yerleşte sonrasına bakarız."
Arkamda ki otobüse bakarak "Gitmezsem, öğrencilerim öğretmensiz kalacak" dedim.
Annemle son kez sarıldıktan sonra otobüse binerken son basmağında durdum.
Arkama son kez baktım anneme elimi salladım. Annem de bana salladığın da önüme dönerek bindim otobüse.
Cam kenara oturarak dışarıyı izledim.
Artık heyecanlandığım da ve ya zor bir durum da olduğum zaman annemin elini tutamayacaktım. Belki de Sıla'nın elini tutardım. Yanımda bir hareketlilik olunca bakışlarımı yanıma çevirdim.
Koyu kahverengi saçlı ela gözlü beyaz tenli bir erkekti Alacakaranlıktan çıkmış gibiydi. Edward cullen benziyordu.
Mahcup bir şekilde baktı bana "Kusura bakmayın rahatsız ettim" dedi. Elinde ki kağıda bakarken.
"Sorun değil " dedim.
Elini uzatarak "Rüzgar" dedi.
Elini sıkarak "Simay" dedim.
Etkilenmiş bir şekilde "Güzel isim " dedi.
Tebessümle "Teşekkürler" dedim.
Uzun bir sohbetten sonra Bursa'ya gelmiştik. Otogara girmeden önce
"Çok memnun oldum" dedim.
Valizini alarak "Ben de" diyerek ayrıldık.
Telefonu çıkararak Sıla'yı aradım anında açmıştı.
"Geldin miii?" dedi heyecanlı sesiyle
"Evettt soluna bak " dedim elimi sallarken
Soluna baktı an telefonu unutup bana doğru koştu.
Elimde valiz zar zor ben de ona koştum.
Sarıldımız an "Çok özledim seni."
"Ben daha çok."
Sıla heyecanla "Gel seni eşyalı evine götüreyim çook güzel bir ev emin ol sen de çok seveceksin."
Kendimden emin bir şekilde "Sen bulduysa elbette güzeldir" dedim.
Sıla ise 'ne sandın bakışı attı'.
Sıla'nın arabasını bindiğim an, her yer simsiyahtı
Sitemle "kızım senin için hiç mi darılmıyor bu, araba, benim daraldı" dedim.
"Ben seviyorum kardeşim. Sen sevmiyorsan ben napim" dedi.
Cidden de öyleydik Sıla siyah insanıydı ben ise renkli..
Hem telefondan anneme mesaj attım geldiğime dair.
Radyo da Güneş dua şarkısı çalınca eşlik ederek eve geldik.
Eve geldiğimiz an Cidden de, anlattığı gibiydi çok güzeldi.
Hayranlıkla "Sıla bura çok güzel" dedim.
Gururla "Çünkü ben buldum " dedi.
Aklıma yarın okula öğretmen olarak başlayacağım geldi çantamı odama koydum Sıla'nın yanına gittim.
"Sıla"
"Hı"
"Hıı ne be" diye çemkirdim.
Bıkmış bir şekilde nefes verdi.
"Efendim Simay"
Duygusal bir şekilde
"Şimdi ben öğretmen mi oldum" dedim.
O da aynı bir şekilde "Yaa eveettt" dedi.
Burnumu çekerek sarıldım..
İnanmayarak "Öğretmen oldum ben" dedim.
Sıla benden ayrılarak "Hadi daha kalan işleri halledelim" dedi.
Kafamı olumlu anlamda sallayarak kalan işleri halletmeye başladık.
*****
Sabahın köründe alarm çalmasıyla uyandım.
"Anne beş dakika dahaa" diyerek bağırdım.
Ses gelemeyince annemin olmadı aklıma gelince içim de bir burukluk hissettim.
Ve bugün okul vardı ben ilk günden geç kalacaktım. Hırsla üstümde ki yorganı attım dün iş güç derken yorulmuştum.
Hızla usuluplü bir şekilde giyerek koluma gold saatimi taktım kahve rengi saçlarımı da açtım hızlı bir şekilde makyaj yaptığım da hemen evi kontrol ettikten sonra okula koşmaya başladım. Allah'tan uzak değildi.
Koşa koşa okula girdiğim an birini ani bir şekilde çarpmasıyla "Çüş." dedim
Sinirle bağırdım "Kardeşim görmüyor mus-?" gördüm kişiyle cümlemi tamamlayamıştım.
O ise elleri cebinde bana bakarak "Günaydın Simay" dedi. Elini uzatarak ikinci bir şoku yaşadım "Matematik hocası Rüzgar sayer"
Şuan otobüs te tanıştığım kişiyle aynı okulda meslektaştık.
O an ki şoktan çıkarak "Kusura bakma Rüzgar " dedim. Derin bir nefes alarak ben de onun gibi "Türkçe öğretmeni Simay Saraçoğlu"
"Çok memnun oldum, Simay hocam " dedi.
Gülümseyerek "Ben de, ben de" dedim.
Sağ eliyle öğretmenler odasını işaret etti.
"Teşekkürler" diyerek öğretmenler odasına girdim.
Bir kaç öğretmenle tanıştıktan sonra eşyalarımı dolabıma koyarak sınıfıma doğru ilerledim.
Sınıfa girmeden önce derin bir nefes aldım. Kalbim çıkacak gibi hissediyordum. Kapıyı açarak sınıfa girdiğim an hepsi ayağa kalmıştı hepsi.
Sevecenle "Oturabilirsiniz" dedim.
Hepsi oturduğun da tanışma faslına geçmiştik.
Zil çaldığı an kalemin bıraktım sınıf defterini köşeye koyarak "Ödevlerinizi yapmayı unutmayın!" uyarısını yaptıktan sonra
"Çıkabilirsiniz" dedim an hepsi sınıftan koşarak çıkmışlardı.
Arkalarından da en son ben çıkmıştım.
Arkamdan "Simay hocam" diye ses
duyunca arkamı döndüğüm an Rüzgar olduğunu gördüm.
Sorgulayıcı bir şekilde "Rüzgar hocam? " dedim.
"Gittiğiniz yere kadar bırakabilirim "
bu teklif mantıklı gelmişti. Şimdi taksi falan hiç uğraşamazdım.
Düz bir sesle "Olur" dedim.
Okul'un bahçesinden arabaya binerek çıkmıştım ki, arkada bir, silah sesi duymamızla olduğumuz yer de, kala kaldık
Korkuyla Rüzgara baktım. Rüzgar bir şey yok der gibi gözünü açıp kapattı.
Merakıma yenik düşerek
"Bakacağım ben" diyerek atıldım.
Arkamdan Rüzgar "Simay!" diye bağırdı.
Bir kaç adım atarak Hafifçe kafamı eğdim esmer simsiyah gözleri, siyah saçlarıyla maksimum 28-29 yaşlarındaydı. resmen korkutucuydu.
Kolumdan çekilmemle tam çığlık atacakken ağzımı kapatıldı. Duyduğum sesle rahatladım rüzgardı
Elini ağzımdan çekti sinirle "Başına bela mı almak istiyorsun sen!" dedi.
Elini ağzımdan hırsla çektim.
Umursamazca "Merak ettim" dedim
"Merak etme, böyle bir durumları merak etme.!! "
Sessiz kaldığımda rüzgar sessizliği bozdu.
Rüzgar "Kusura bakma, ama böyle bir şeye göz yumam" dedi.
Derin bir nefes aldım "Tamam her neyse görüşürüz" dedim.
Tam bir adım atacakken önüme geçti.
"Bir dakika bir dakika ben bırakacaktım " dedi.
Bıkmış bir şekilde "Gerek kalmadı sağ ol" dedim.
Sağ doğru bir adım atmıştım ki yine önüme geçerek engelledi.
Rüzgar şüpheci bir sesle, "Az önce resmen bir katili gördün. Onların senin peşinden gelemeyeceği ne malum" dedi.
İç sesim "Zeki çocuk başka oluyor" dediğin de onu susturarak konuştum.
Tüm ciddiyetimle konuştum. "Bu yaşıma kadar başıma bir şey gelmediyse, bir, daha gelmez" dedim.
Bana doğru bir adım attı aramızda santimler vardı. "Geliyorsun.. İtiraz yok"
Bir kaç adım geri atarak bileğimden tuttu.
Artık sabrı kalmamış olacak ki, bıkmış bir sesle konuştu.
"Hadi Simay hocam hadi"
Arabaya bindiğimiz an yine iç sesim olaya el attı
İç sesim "Ayy ilk günden de başına bela almazsın be Simay" dedi.
Sus iç ses sus dedim. Zorla susturarak
Ani bir frenle öne savruldum. Baktığım da bir çocuk elinde ki elma şekerle bize korku dolu gözlerle bize bakıyordu..
Elma şekeri.. Babamın gitmeden önce ki bana verdiği son şey. Bir, daha elma şekeri yiyememiştim. O an anılarım aklıma geldiğin de gözlerim doldu.
Anniii. Annii. Annii anemin ısrarla eteğini çekiştiriyordum..
"Efendim kızım " dedi Sitemle
"Babam bana eyma şekeyi alsınnn"
Annem yüzümü avuçlayarak konuştu. "Kızım baban zaten sana alıyor her gün her gün bugün de yemesen mi?
Annem böyle diyince hemen babamın yanına gittim
Baba baba baba." Eyma şekeyi al bana "
Babam ilk ne, kadar olmaz! Desede kıyamayıp beraber dışarı çıkarak almıştı.. Eve doğru büyük adımlarla gelirken. Arkamdan da babam geliyordu. Arkamdan ateş sesleri gelince elimde ki elma şekeri yere, düşmüştü.. O elma şekerinin üstü hep toprak olmuştu.. Artık o elma şekeri bana hiç bir zaman tatlı gelmemişti.
Rüzgar'ın sesiyle kendime geldim.
Emniyet kemerini açarken korku dolu sesle konuştu
"Çocuğa bir şey olmadı dimi?"
Göz yaşlarımı silerek Titreyen sesimle "Bilmiyorum, bakalım". dedim.
Çocuğa baktığım da elinde ki elma şekeri düşmüş toz, toprak olmuştu. Korkudan gözleri dolmuş ürkek gözlerle bize bakıyordu.
Çocuğu böyle görünce içimde bir şeyler kopmuştu.
Çocuğun yanına gittiğimiz de ağlıyordu. Büyük ihtimalle korktuğu içindir diye düşündüm ama çocuk "O benim son elma şekerimdi" dedi..
İçimden bir şey kopsa da bunu belli etmedim.
Rüzgar çocuğa "İyi misin?" Çocuk daha çok ağlayınca
Çevrede ki bir kaç kişiye sorduğum da belki tanıyan vardır diye hiç biri olumlu cevap vermemişti.
Net bir sesle konuştum."Eminiyete gidelim"
Rüzgar da hızla kafasını sallayınca çocuğu arabaya bindirip emniyete götürdük.
Rüzgar'ın sesiyle kendime geldim.
"İyi misin sen, yoksa benim dediğime mi, takıldın?"
"Yok yok sadece aklıma bir şey geldi de neyse sonra anlatırım" diyerek geçirdim.
*****
Adının Emre olduğunu öğrendim çocukla konuştum. "Tamam bak polis abin burada biz de buradayız korkma " dedim. Emre'ye teselli vermek için.
Burununu çekerek konuştu Emre "Annem gelecek mi?"
Hemen cevap vererek "Tabii ki" dedim.
Saniyelik burağa baktım da gözlerinden bir hayal kırıklığı geçtiğini gördüm.
Rüzgar " ona kadar saymayı öğrenmiştik yaa, hadi ona kadar say annen gelecek" dedi.
Emre küçücük parmaklarını açarak saymaya başladı.
Rüzgar'ın yanına oturdum yorgunlukla
"Bir an önce gelselerdi"
Telefondan saatte baktım da yediye geliyordu.
Rüzgar'ın gergin bir şekilde
"Gelirler birazdan " dedi.
"Bugün ki o sila-" Rüzgar'ın bana neredeyiz bakışını yakalayınca sustum.
"Oğlum!!" diye bir kadın sesi duydum kapıya baktım, Ağlamaktan harap olmuş bir kadın Emre'ye doğru koşuyordu.
Emre "Annee" dedi kolunu açıp koşarak
Kadın sıkı sıkı sarıldı Emre'ye ayrıldığın da sulu gözlerle "Oğlumm, niye dayını beklemiyorsun. Bak nasıl korktum." dedi.
Emre başını eğerek "öcüy dileyim" dedi.
Kadın Emre'nin saçını öptü. Ardından bize bakarak. "Allah razı olsun, buraya getirmişsiniz.
"Yok yok önemli değil, Ardından Rüzgara bakarak" Gidelim mi? " dedim.
Kafasını olumlu anlamda salladı.
" İyi günler" diyerek emniyetten çıktık.
Sessiz geçen araba serüven'in de Rüzgar'ın neden Emre 'Anne' dediği an gözlerinde ki hayal kırıklığını sormak istedim ama bunun şuan yeri olmadığını hatırladığım da vazgeçtim.
Rüzgar'ın konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.
Yola bakıyordu. Ama dikkati de bendeyken konuştu. "evin nerede? "
Derin bir nefes alarak tarif ettim. "İlerde ki sokağı geçince sağda ki apartman"
Kafasını eğip apartmanlara baktı.
"Hangi apartman"
Önümüz de dört tane bina olduğu için haklıydı sormakta
Elimle en arkada ki bina'yı işaret ettim.
"En arkada ki gri renkli bina"
Arabayı durdurarak. Bana döndü vee dudaklarından şu cümle döküldü.
"Ben de o bina da oturuyorum."
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız🤍
Seviliyorsunuzzzz 🌸🌼
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |