21. Bölüm

19. BÖLÜM

Cemre
cemreyldrm_

İYİ OKUMALAR 🤍

Sıla'dan..

En yakın dostum, sırdaşım Simay. O benim ikinci kardeşimdi. İlla kan bağına gerek yoktu ki, biz kardeştik.. Küçükken bir kardeşim ölse de, Simay onun yerini doldururdu. Her zaman.. Arabanın arkasından giden Simaya baktım. Artık onu mutlu görmek istiyordum. Her zaman baba acısı çekti. Şimdi ise daha beter şeyler yaşıyordu.

Araba gözden kaybolunca, hüzünle derin bir nefes aldım.. Çiseleyen yağmur da fazla durmamak için arkamı döndüm. Tam acilden girmiştim ki.

Arkadan dengesiz bir şekilde biri bana bağırdı.

"Hemşire hanım!!" Arkamı dönmemle bunun Rüzgar olduğunu gördüm şaşkın ifadeyle süzdüm. İçmiş miydi bu? Ona bir çöpe bakarmış gibi baktım. Yaklaştıkça o ağır içki kokusu daha çok geliyordu. Peltek adımlarla karşıma geldi.

Sağ sola gidip geldi. Dalga geçer gibi "Ooopsss bak düşüyordum" dedi gülerek.

Ona aynı ifademle " Ne istiyorsun!? Sen hâlâ yaaa" dedim. Çirkeflikle

Gereksiz bir şekilde kahkaha attı, sesini yükselterek "Ne istiyorum öyle miii?" dedi.

Kafasını aşağı yukarı salladı ciddileşerek. Tekrar bir adım daha attı. "Simayı" Bu sefer kahkaha atmak sırası bendeydi.

Alayca Gülerek "Simay öyle mi?" dedim.

Yavaşça ciddileştim. "Çok beklersin, sen kıza suikast kur, kızın hayatını alt üst et Simay de" dedim.

Yine alaycı bir ifadeyle "ketçapla mayonez de olsun mu?"

ciddileşerek "Yürü git ya, bir de gelmiş yüzsüz yüzsüz konuşuyor"

İşaret parmağını bir dakika der gibi kaldırdı. "Ben, orada Simayın olduğunu bilmiyord-"

lafını keserek sinirle "Kes yaa, bir de ciddi ciddi seninle konuşuyorum" dedim.

Arkamı dönüp tam gidecekken kolum tutmasıyla bir eline bir ona baktım.
Tek tek her kelimesine basarak.

"Simay.. Nerde" dedi

Sinirle "Cehennemin dibinde " dedim.

Hızla konuşarak "Oraya da giderim" dedi. Devam etti. "Simay varsa giderim"

yüzümü ona doğru yaklaştırdım. "Siktir git" dedim.

Dediklerime sinirlenmiş olacak ki, kolumda ki elini sıkılaştırdı. Yüzüne bakarak "Güvenlik!! Sağlıkçıya şiddet var!!" dememle bir hışımla kolumu bıraktı..

Gitmeden önce "Bulacağım onları" diyerek cebinden telefonu çıkararak. arabaya doğru ilerledi.

Güvenlikler "İyi misiniz Doktor hanım?" derken.
Kafamı aşağı yukarı salladım. "İyiyim" dedim. Hırsımı onlardan çıkarmazdım.

Derin bir nefes aldım. Etrafta ki hemşirelerin "iyi misiniz? " sorularına "İyiyim" cevabını verdikten sonra acilin içine doğru girdim.

İleride ki, su sebilinden plastik bardakla soğuk bir su içtikten, plastiği bardağı atarak, çantamı ve eşyalarımı koyduğum odaya girdim.

Derin bir nefes aldım. Çantamdan kiraz çiçeği kolanyasını çıkardım, ilk temkinli bir şekilde kokladım. Dudaklarımdan bir tebessüm oluştu. Kardeşim ölmeden önce üstünde buna benzer bir koku vardı, o gün sadece kardeşimi bir abla olarak parka götürmek istemiştim. Ona balon almak için arkamı döndüğüm de yoktu parkta.. Çöp konteynerın yanında giysileri vardı..
Gözlerim doldu, genzim de bir acı hissettiğim de yutkunurak bu acıyı umursamamaya çalıştım.

zaten onun içinde sağlıkçı olmuştum. parfümü bir kaç kez üzerime sıktığım da hemen geri koydum. Rüzgar yüzünden üstüm başım alkol kokuyordu. Üzerime çeki düzen verdikten ellerimi önlüğümün cebine koyarak Odadan çıktım. Çenemi dikleştirerek, büyük adımlarla hasta kayıt yerine giderek.

Tebessüm "123 numaralı hastanın dosyasını verir misin?" dedim.

Kahve rengi gözlü esker bir kız "Tabii" dedi.

Bir kaç dakika sonra verdiğin de göz gezdirdim, yakamdaki kalemi alarak gereken şeyler yazarken, aklıma Rüzgar'ın dedikleri geldi. "Bulacağım onları göreceksin!" içimi bir korku kaplarken içime kötü bir his düşmüştü.

Kalemi bırakarak hasta kayıtta ki kıza "Kalsın bunlar geleceğim" dedim.

Bir kaç adım uzaklaşarak Simaya üst üste mesaj atmaya başladım. Son görülmesi buradan çıkmadan önceydi. Telefonu hızla cebime koyarak dosyaya doğru ilerledim. Dosyada ki gerekenleri yaparken aklım hala Simaydaydı. Hâlâ dönmemişti. Son kez dosyayı kontrol ettikten sonra, Tebessümle "Alabilirsin" dedim.

Elimdeki dosyayı vererek. Simaya yine yazdım ama yine dönmemişti. Tam bir şey daha yazacaken

"Yaralanmaaa!" ses duyunca telefonu cebime koyarak koşarak hastaya doğru ilerledim. Sedyede ki omzundan kurşun yemiş adama baktığım da baya kötü olduğunu gördüm. Asistan Bilgilerini söylerlerken,

Emrivaki bir sesle konuştum "Ali, ameliyathaneyi Hazırla kurşunu alacağız. Melis sen de yavuz hocaya haber ver" dedim.

Adamı hızlı ameliyata hazırlamıştık. Yavuz hoca geldiğin de "Hocam silahlı yaralama derin gözüküyor" dedim.

Yavuz hoca kafasını aşağı yukarı salladı. Tam ben de yanında gidecekken. "Sıla istersen sen girme çok yorgun görünüyorsun, arkadaşın falan derken"
itiraz edecekken, omzundan tuttu. "Dinlen bugün sen, ben izin veriyorum" dedi.

Tebbesümle "Teşekkürler hocam" dedim.

Yavuz hoca ameliyata girdiğin de ben de mavi sandalyeye oturdum. İki saniye gözümü kapatsam ne olurdu ki? Hem gerçekten çok yorgundum.

Ama bu dinlenmem iki dakikaydı. "Sıla hemşire" diye dürten biri vardı.

Yarım yamalak gözümü açtığımda beyaz ışık gözümü aldığı için yüzümü buruşturmadan edemedim.

"Efendim. Gül" dedim.

Gül yeni gelmişti staj yapıyordu. Aralarından en lisanslı, ve kıdemli ben olduğum için herkes bir şey olduğun da bana gelirdi. Ayakta bana bakıyordu. Ben de ayağa kalkarak "Efendim canım " dedim.

Stajer olduğu için üstüne fazla gitmek istemiyordum. Kızamazdım ki ben.

Elinde ki kağıdı bana doğru uzatarak. "Şurada ne yapmam gerekiyor" dedi.

Buna baktığım da kan sonuçlar kısmını gösterdiğini anladım. Yakamda ki kalemi alarak tek tek anlattığım da aydınlanmış gibi "Tamam çok teşekkür ederim" dedi.

Tebbesümle "ne demek, her zaman"dedim.

Arkasını dönerek gittiğin de ben de arkasından baktım. Hiç kıyamıyordum stajyerlere bazı doktorlar hemşireler oluyor azarlıyorlardı.
Derin bir nefes aldım. Bir kahve almak için kantine inmek için hareket ettiğim de

bir kaç hemşirenin aralarında konuşmalarını duyduğum an olduğum yerde çakılı kaldım.

" Hastane'nin sahibi Akın demir ve sevgilisi kaza yapmış"

" Gerçekten onlar da bir şey var nazar mı ne hastaneden bir türlü çıkamadılar. "

" Kızın eski sevgilisi yaptırmış diyorlar"

Diğer hemşire "Nasıl yani?." dedi.

"Adamın kolu uzunmmuş hemen bulmuş baksana"

Başka bir hemşire " Sevgilisi zaten gelmiş buraya Sıl-" beni görmeleriyle Aniden ciddileştiler.

Sarışın bir hemşire "Şey kusura bakmayın. Biz bir an boş bulunduk bir de haberi görünce"

Kaşlarımı çatarak şüpheyle "Ne haberiymiş o" dedim.

"Kaza yapmışlar haberiniz yok mu?" dedi erkek hemşire.

Bütün ciddiyetimle "Kimden duydunuz bunu" dedim.

İçimi korku kaplarken, sert durmaya çalışıyordum.

Aynı hemşire "Daha yeni olmuş. Herkes bunu konuşuyor" diyerek telefonu ekranını bana doğru uzattı.

Telefona baktığım da bir araba ağaca çarpmış bir şekilde ve araba pertti.

Dudaklarımdan "Simay" çıktı.

Sarışın hemşire "Kusura bakmayın" dediği de telefonu çekmişti. İlk fotoğrafı algılayamadım için hiçbir şey diyemedim şoktayım.

Gerçekten kaza yapmış mıydı? yalan haber miydi?.

İçimi buram buram korku kaplarken

Hemşirelere birşey demiyerek büyük adımlar ameliyathane'nin boş kolidorunda büyük adımlarla ilerledim. Simayı aradığım da direkt meşguldü korku vücücumu esir alırken Aklıma Araf geldi. Bunu, Araf sorsam daha iyiydi.

Cebimden telefonumun çıkararak Arafı aradım. Bir yandan da korkudan tırnaklarımı yiyordum.

Araf bir süre sonra açmayınca elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Elimle destek almak için duvara koydum. Yavaş yavaş yürürken tekrardan Arafı aradım. Yine meşgul attı. Birkaç hemşire yanıma gelerek halimden anlamış olacaklar ki. "İyi misiniz?" diyere su verdiler. Titreyen ellerimle suyu içtim Kafamı aşağı yukarı salladım. "Teşekkür ederim" diyerek plastik bardağı tam uzatmıştım.

Arkadan bir ses duyuldu. Bir sedye sesi ve bir doktor sesi.. "Simay saraçoğlu 27 yaşında ağır yaralı"

Ardından Akının sesi " biraz daha hızlı olsanıza!! "

O an beynimden vurulmuşa döndüm . Bir süre o anki şokla hareket dahi edemedim. Sadece kulağıma Akının "Şu sedyeyi biraz daha hızlı sürün..sevgilim ölüyor" sesleri duyuyordum. Etrafımda ki hemşireler bir şeyler söylüyordu ama anlamıyordum. dengemi sağlayamayıp tam dengemi kaybedecekler bir el beni tuttu.. Ürkek bakışlarımı çevirdiğim de bunu Araf olduğunu gördüm.. Bana çaresiz bir şekilde bakıyordu. Sanki ağlamamak için zor tutuyormuş gibiydi.. Titrek sesimle. Dudaklarımdan şu cümle çıktı.

"Simay öldü mü?" Araf bana buğulu gözlerle baktığın da kafamı hızla iki yana salladım.

Nefes alışverişim de değişmişti Yüksek sesim "Hayır! Hayır hayır!! Ölmez ölemez!! "

Büyük adımlarla karşı tarafta ki ameliyat haneye doğru ilerlerken Araf kolumdan tuttu benii.

"Sıla" dedi Titreyen sesiyle kolundan kutularak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. İşaret parmağımla ameliyathaneyi gösterdim. "Ar.. Af orası soğ..uk kansız o..üşür"

Tam ameliyathaneye büyük bir adım atmıştım ki, arkamdan kollarıyla beni sardığında çaresizce bütün hastaneyi inletecek şekilde bağırmıştım.

"SİMAY!!!!"


🧚🧚🧚

AKIN'DAN.

"Simay, hayır hayır hayır bırakma beni " dediğim de, kafası sağ doğru düşmüştü. Korku ve endişe vücücumu esir aldığında

yüzünü avuçlayarak "Simay gözünü aç nolur yalvarırım" Ormanın için de "SİMAY!!" diye bağırdığım.

Hızla Ayağa kalkarak etrafta çaresizce araba ardım. Arabayı geçtim uçan kuş yoktu.

Tekrardan Simayın yanına gittim. "Güzelim, hadi aç, o güzel gökyüzü mavisi gözlerini" bekledim açmasını ama açmadı.

Etrafa baktım. Kimse yoktu.. Omuzlarım düştü. Çaresizce kafamı ağaca yasladım. Ben ilk defa çaresiz kalmıştım. İlk defa yenilmiştim.

Gözlerim Simayı bulduğun da saçları dağılmış dudakları kurumuştu.

Kafamı boyununa gömerek "Simay ne olur uyan lütfen, bırakma beni " dedim. Cansız bedenine sarılıp ağlarken.

Annemden sonra ilk defa bir kadın için ağlamıştım.

Arkamdan "Buradalar!!" sesini duyduğum da, hızla kafamı kaldırıp baktığım da bunun Araf olduğunu gördüm. El feneriyle etrafa bakıyordu.

Bağırarak "Araf, hızlı ol hemen gel!!"

bir kaç dakika sonra Araf ve bir kaç sağlık çalışanı geldiğin de,

doktorlara çaresizce "Lütfen, sevgilim ölecek yardım edin" dedim.

Sedyeyle yavaşça Simayı koyduklarında doktor nabzına baktı. Arkasında ki doktorlara bakarak. "Nabzı yok denecek kadar az" dedi.

Topraklı bir alan olduğu için sedye taşlara takıla takıla yavaş gidiyordu. Sinirlenerek sedyede ki Simayı kucakladım. Koşarak ayağıma takılan taşları umursamadan ambulansın yanına gittim. Arkamızda bir süre sonra sedye gediğine ilk sedye ambulansa koyuldu, ardından kucağımda ki Simayı dikkatli bir şekilde koydum.


Araf"abi istersen benim arab-" lafını keserek" Simayı asla tek bırakmam! " dedim.

Araf başını olumlu anlamda salladığında Ambulansın kapıları kapanmıştı. Buram burma ilaç kokuyordu. Ve bir sürü değişik aletler vardı.

Yanına oturarak sağ ellerimi bal renginde ki saçlarında gezdirdim. En şefkatli sesimle "Güzelim" dedim.

Hareketsizce uyuyordu. Sol elimle elini aldım dudaklarıma götürdüm. O an Doktorun sesi yankılandı.

"Nabız yok! Hasta ölüyor!!"



Ambulans hastanede durduğun da kapılar hızla açıldı bir çok doktor vardı. "Yavaşça yavaş indirin hastayı" dediler.

Simay sedyeden indiği an herhangi bir kadın doktor "durumu ne?" dedi.

Asistan doktor " Simay saraçoğlu 27 yaşında Ağır yaralı, nabız yok" dediği an kadın doktor
sedye'nin üstüne çıkarak kalp masajı yapmaya başlamıştı hastaneye girdiğimizi de "Ameliyathaneyi hazırlayın çabuk!!" dedi.

Acile girdiğimiz de, "Şu sedyeyi biraz daha hızlı sürün!!" sevgilim ölecek yardım edin lütfen" dedim. Sona doğru sesim çaresiz çıkmıştı.

Ameliyata girildiğin de, ameliyathane'nin kapısına bütün gücümle vurdum "Simayı yaşatmadan sakın oradan çıkmayın!! " son bir kez daha hırsla vurdum. "Sakın!"

İçimde ki öfkeyi atamadığım için elimi duvar da asılı olan hastane tabelasını geçirdim. Tablo düşerken bir kez daha sandalyeye tekme attım. Sağ sola volte atmaya başladım.

Hayır Simaya bir şey olmayacaktı. İyi olacaktı o, yine o gökyüzü mavis gözleriyle bana bakacaktı.


İleri tarafta bağrış sesleri gelince dikkatimi oraya verdim. Bir çok hemşire oraya toplanmıştı.

Araf bağırıyordu "Bakmayın öyle yardım edin!!"

Araf? Eyvah Sıla'nın da haberi olmuştu. Büyük adımlarla kalabalık yerleri açtım. Yerde yatan baygın bir Sıla vardı, ve onu kucaklayan Araf. Sedye geldiğin de Sılayı bir odaya doğru götürdüler.

Haklıydı kızda, arkadaşının o kadar durumuna şahit olmuştu. Şimdi ise, ameliyatta ölümle burun burunaydı.. Herkes mırıldanarak konuşurken Arkamı dönerek en keskin sesimle "Kimse ağızını açmayacak bu konuda, aranızda konuşmayı kesin ve işinize bakın!!" Herkes yavaştan yavaştan dağılmaya başladığında Hasta kabulde çalışanlar da ürkek şekilde bana bakıyordu. "Siz de işinize bakın!!" Yanda ki duran sandalyeye bir tekme atarak. Ameliyathaneye doğru ilerledim. Sandalyeye oturduğumda ellerimi saçlarımın arasından geçirdim.

Onu o evde Öldürecektim.. Dövmeyecektim.

Öfke, korku, endişe.. Hepsini yaşıyordum.

Araf bana 'Yeter bu kadar' demeseydi onu orada öldürmeliydim. Şimdi Simay bu halde olmazdı.. Kafamı arkaya doğru attım. Şakalarımı ovalamaya başladım, sanki şuan biri balyozla vuruyordu..






Ne kadar gözlerim kapalı kaldı bilmiyorum. Saat kaçtı, Simay kaç saattir ameliyathanedeydi ?Araf ne yapmıştı? Hiçbir şey bilmiyordum.

Yanımda olan hareketlilikle gözlerimi açtım yandan bir bakış attım. Elinde ki suyu bana doğru uzattı suyu alarak büyük bir yudumla içtim. Sessizlik hakimdi. Simayın o hali gözümün önünde canlandı. Son dedikleri, beni sevdiğini söylemeye çalışması. Sağ gözümden bir yaş aktı. Hızla sildim, tekrar sert ifade mi takındım.

İkimiz de karşımızda tablosu düşen duvara bakıyorduk kimse konuşmuyordu.

Sadece hasta ve hemşirelerin sesleri vardı.

Sessizliği Araf bozdu. "senin telefon konumundan bulduk sizi"

Ellerimi sertçe saçlarımdan geçirdim. Demek ki telefonu fırlattım an düşmüştü mesaj

Başımı aşağı yukarı salladım. " Biraz daha geç gelseydiniz.." dedim.

"Akın.. " dedi sesini sert çıkarmaya çalışarak.

Sıkıntılı bir nefes aldım.

Bir süre yerde ki zemine bakarak düşündüm. "Araf.. O Rüzgarı bana bul! Bütün deliklere tek tek bak,bana onu bul! Hangi cehennem de bul!!" sesim git gide yükselmişti.


Kafasını olumlu anlamda salladı. "Herkese söyledim. Herkes arıyor" dedi.

Kafasını bana çevirdiğin de gözlerinin buğulu baktığını gördüm.
Sıla için mi bu kadar endişe etmişti

Anlamış olacak ki,

Titreyen sesiyle konuştu. "Çok korktum. onu öyle baygın görünce.. "

işaret parmağını kabine götürdü. "Sanki bıçak saplandı" acı çekiyor gibi yüz ifadesi vardı.

Sevdiği kadın için endişe ediyordu o da benim gibi.

"Abiii Simaya da bir şey olmasın" dedi.

Sustum hiçbir şey diyemedim.

Biz arafla çift yumurta ikiziydik. Sadece acı çektiği an bana Abi derdi.

Elimi omuzuna koyarak "Olacak, olmalı" dedim.

Araf onaylarcasına kafasını aşağı yukarı salladı.

Araf sertçe burnunu çekti, göz yaşların sildi. Yanında ki kendi suyunu alarak. Büyük bir yudum aldı. Suyun kapağını kapattığında oda benim gibi kafasını arkaya doğru attı. Bir süre kare beyaz ışıkla bakıştı. Derin bir nefes aldım. Tam ayağa kalktığım da ameliyathaneni kapısı açıldı.

Doktor çıktığın da hızla yanına giderek "Nasıl iyi mi Simay, bir şeyi var mı" dedim.

Arkamdan arafta geldiğin de "görebilecek miyiz?" dedi.

Doktor elindeki eldiveni çıkardığın da derin bir nefes alarak konuştu. "Çok riskli bir ameliyattı. Bir çok Kez kalbi durdu, tekrar çalıştı. Şuan durumu hakkında bir şey diyemiyorum. Yoğun bakımda kalacak bir süre"

Derin bir nefes aldım ölmemişti. "Ölmedi Araf " dedim sarılarak.

Arafta beni onayladı.

Ayrıldığımız da Araf doktora "Görebilecek miyiz peki?" dedi.

Doktor en net sesiyle konuştu. "Maalesef şuan hayati tehlikesi var, hemşireler zaten sizi bilgilendirecektir."

Kafam aşağı yukarı salladım. "Teşekkürler" dedim.

Neyse ki, ölmemişti. Yaşıyordu.

Kafamı yukarı doğru çevirdiğim derin bir nefes vererek "Çok şükür" dedim.

Araf koluma dokunarak "İnatçı çıktı senin ki" dedi.

Hafif bir tebessüm ettim. "Öyledir" dedim. Simay çıktığın da, üstünde mavi önlük vardı dudakları kurumuştu teni ise bembeyaz..

Simay gözden kaybolana kadar sedyeden arkasından baktım.

Gözden kaybolduktan sonra tekrardan oturarak ellerimi saçlarımdan sıkıntılı bir şekilde geçirdim.


İleriden gelen "Simay.. Simay!" sesiyle ikimiz de kafamızı aynı anda çevirdik.

Sıla. Bir koluna hemşire girmiş. Serumla buraya geliyordu. Çökmüştü halsizdi..

Araf hızla yanına gittiğin de Sıla konuştu. "Simay iyi mi?"

Araf Hemşireye "sen gidebilirsin" dedi.

Ardından Araf sandalyeyi göstererek "Şöyle otur bir ist-"

Sıla baygın bakışla "Araf Simayın durumu ne!?" dedi. Tüm kelimelere basarak.

Yorgun görünüyordu. Ama sesi bir o kadar da keskindi.

Lafa atlayarak "Ölmedi.. Yoğunbakımda" dedim. Yanlarına giderken.

Yüzünde tebessüm ve üzüntü ifadesi vardı. Ölmediği için mutluydu. Ama Yoğunbakımda olduğu için de üzgündü.

"Han..gi Yoğunbakım" dedi. Sesi titriyordu.

Araf"Onu gerçekten bilmiyoruz" dedi. .

Sıla hızlı kafasını olumlu anlamda salladı. "Ben öğrenirim onu" dedi. Tam arkasını gitmek için döndüğü an,

Araf endişeyle" Dur nereye, hem sen niye böyle geldin? Serumunda bitmemiş "

Sıla en net sesiyle" Araf.. Simayla ben ilgilenmeliyim"

Araf" Tamam ilgilen yine, ama dur be güzelim şu serumun bitsin" dedi. Sabırsızca

Daha fazla yanlarında durmamak için dışarıya doğru ilerlerken

Merakla Araf" Nereye? " dedi.

Arkamı dönmeden "Hava almaya " diyerek geçirdim.

Koridorlardan geçerken bazı asistanlar, hemşireler bana bakıp gözlerini kaçırıyorlardı. O kadar bağırıp çağırmıştım. Acilden çıktığım da derin bir nefes aldım. Soğuk havayı ciğerime çektim. Kabus dolu bir gün oluyordu. Ve hepsi o rüzgar denen şerefsiz yüzünden, aslında şerefsiz kelimesi bile az kalıyordu da, neyse. Cebimden sigara ve çakmağımı çıkararak yaktım. Havaya doğru üflerken,

Aklımda Simay vardı. İyileşecek miydi? Bir şey olacak mıydı? Yoğumbakımdan çıkabilecek miydi?.

Bunları bol bol düşünecek zamanım olacaktı. Tekrardan derin bir nefes çekerek yere attım. Ezerek tam acile Simayın yanına gitmek için arkamı dönmüştüm ki,

İlerde telefonla konuşarak arabasına binen Cem ilişti gözüme, Arabası yakın olduğu için. Az çok sesi geliyordu. Cemi süzdüm. Neden bu kadar Simayın etrafındaydı? Bunu sonra düşünecektim.

Tam acile girecekken duyduklarımla çakılı kaldım. Arabasına binmeden önce. Dedikleriyle bir kez daha neye uğradığımı şaşırdım.


"Tamam Rüzgar Simay ben de merak etme Akını da yakında hallederiz "


Selaaaammmm nasıldı bölümümüz 🌸🦋🌺❄️

Beğendiniz mi? 🧚🌸

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🌺🌸🦋

Bölüm : 06.03.2025 20:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...