
İYİ OKUMALAR 🤍
Okuduklarımla vücücumu korku kaplarken, kapı'nın aniden açılmasıyla irkilerek hızla elimde ki kağıdı arkama sakladım.
Akın beni bir süre süzdükten şüpheci gözle " İyi misin sen yüzün kireç gibi olmuş" dedi.
O kadar mı korkmuştum.. Bir süre yüzüne baktım.
Aklıma gelen şeyle "Yok Aniden açınca kapıyı korktum"
beni tekrardan süzdü.
Gözleriyle arkamda ki sakladığım notu gösterdi "Ne var arkanda?"
Sol melek " hazırım yolla" dedi.
"Sılanın eşyası yaa, ayak ucuma düşürmüş onu aldım, ben veririm"
Biraz şüpheyle kafa salladı, gözleri kar küresine değdi kaşları çatıldı
"Bunu kim aldı? Ben çıkarken yoktu. "
"Okulda ki hademe Hasan abi getirmiş sağ olsun"
Gözleri benle, kar kürenin arasında gitti geldi. Eline aldı küreyi incelemeye başladı.
Acaba sihirle annemde ki dudu peri gibi bir şey mi görüyordu da ben bilmiyordum?.
Gözlerini kar küresinden, çekmeyerek
Şüpheci bir sesle "Simay ben bu kar küresinin aynısını Rüzgar'ın evinde de gördüm." dedi.
İç sesim "what dedin, gülüm?" derken,
sağ melek ise "anlamadım kar tanesi? "
Ben ise" nasıl yani? " dedim.
Sol elini arkamda ki sakladığım notu alacakken, notu sıkı sıkı tuttum. Akın ise kağıdı çekiyordu?.
Akın sabırla dişlerinin arasından konuştu.
" güzelim, zorluk çıkarma bırak"dedi.
Ben ise sadece kapkara gözlerini bakıyordum ki, bir hışımla çekerek aldı.
Buruşuk olan kağıdı açtığın da kağıda bir süre baktı baktı.. Okuduklarıyla yüzü kıpkırmızı olurken alnında ki damarlar belli olmaya başlamıştı.. Elinde ki kağıdı fırlattı..
Bana ateş saçan gözlerle döndü " Ne zaman aldın bu notu!?" dedi.
Korku dolu bir sesle "Şey, ilk bir sak-"
"Simay belli ki, bu planlanmış bir şey, kim ve ne zaman geldi bu not!?"
Sinirlenince de içimden canavar çıkıyordu.
"Çantanın içinden düştü yemin ederim " dedim.
yerde ki çantayı aldı. Ters çevirerek salladı, ama hiçbir şey düşmemişti içinden,
büyük adımlarla yanıma geldiğin de, diz kapağımını üstünde ki kar küresini aldı, alt tarafına baktığın da, direkt kar küresini yere doğru fırlattı. Kar küresi tuzla buz olurken oturdum yerden korkudan kendimi geriye doğru gittim..
İç sesim "Ayy en sonunda adam kafayı yedi" dedi.
Katılmıştım iç sesime,
Akın bana doğru dönerek "Verici yerleştirmiş, şerefsiz" dedi.
Bocalamış bir şekilde "n-ne" dedim.
Ellerini saçlarının arasında geçirdi. Derin bir nefes aldı. Konuşacağı sıra kapını çalınmasıyla ikimiz de birbirimizi baktık.
Rüzgar mıydı ki? Akın kendinden emin bir adımlar attı kapıya kadar elini silahın attı.
Otoriter bir sesle"gel " dedi.
Kapı yavaş yavaş açılırken ikimiz de meraklı bir şekilde kapıya bakıyorduk.. Arafın girmesiyle derin bir nefes aldık.
Araf bir bana bir Akına bir yere baktı.
Sorgular bir ifadeyle" N'oluyor? " dedi.
Akın sinirle bir hışımla yerde ki notu aldı. "Al bak neler oluyormuş! "
Araf notu alarak okuduğu an ciddi bir ifadeye büründü.
Endişeli bir şekilde baktı bana, ardından Akına bakarak konuştu. "Şuan Rüzgarı elinden kaçırdığın için çok sinirlisin farkındayım, ama bu sinirini Simay dan çıkaramazsın.!"
Arafın beni savunması hoşuna gitmişti..
Akın Arafa doğru bir adım attı.
"Simay tehlike de anlamıyor musun?! Onu koruyamıyorum."
Araf "Saçmalama! Onca koruma ne güne duruyor" dedi.
Akın büyük bir adım attı Arafa "O zaman işlerini adam akıllı yapsınlar!"
Araf tam bir şey demek için hazırlanıyordu ki Sıla girdi içeriye ve tam olmuştuk.
Sıla "Neler oluyor burada, sesiniz dışarıya kadar geliyor" dedi.
Sıla da girince tam olmuştuk. Birazdan Hasan, abi elin de yumoş kolisiyle girerse şaşırmazdım.
Araf Sıla'ya baktı göz ucuyla şuan ortam çok gergindi. Çıt sesine bile herşey olabilirdi, diye düşünürken odada bir ses belirlendi.
Hasan abinin sesi. Elinde poşetle yanıma geldi.
İç sesim "En azından yumoş kolisi yok" dedi.
En sevecen haliyle "Kızım acıkmışsındır. Diye kek meyve suyu getirdim" dedi.
Hasan abi ama sen çok fazla iyisin. Akının gür sesi odayı doldurdu. "Okula da ki hasan siz misiniz?"
Hasan abi, tedirgince baktı. "Benim" dedi.
Akın Arafın elinde ki kağıdı alarak ciddi bir sesle "Bu kağıdı kim ve ne zaman verildi." dedi.
Hasan abi kağıdı aldı yakını görmediği için kağıdı uzaklaştırarak okudu. "Hiç bilmiyorum bu kağıdı" dedi.
Akın ya sabır çekti. Sabırla konuştu "Hasan abi, hediyenin içinden çıktı bu kağıt, bunu sana kim verdi."
Hasan abi, bir kaç saniye düşündü. Ardından aydınlanmış bir şekilde "Haaa hediyeyi alırken Rüzgar hoca vardı. O fiş attım demişti demek ki fişle kağıdı karıştırmış"
Hepimiz birbirimize baktık.
Akın "Tamam abi sağ ol" dedi.
Hasan abi bana endişeli gözlerle bana baktı.
"Önemli bir şey yok abi, merak etme." dedim.
Sol melek "Bu yalanı da söylemezsin bee!" diyerek yükseldi.
Sağ melek "Şu yalanları söyleyeceğine biraz oruç tut, zekat ver" diyerek kınadı.
Hasan abi ikna olmuş olacak ki, "Tamam kızım ben yine gelirim." dedi.
Kafamı olumlu anlamda salladım.
İç sesim "başımıza ne geldiyse yumuş kolisi yüzünden geldi ama neyse." dedi.
Haklıydı iç sesim. Bu konuyu nazik bir şekilde konuşmam gerekti. Hem de en kısa zamanda.
Hasan abi gittiğin de Sıla keskin bir sesle konuştu.
"Artık biriniz bana burada neler döndüğünü anlatacak mı?"
*****
Sıla koltuğa oturmuş elleri ağzında boşluğa bakarken Arafı dinliyordu.
Sıla şaşkınlıkla kafasının iki yana salladı.
"İnanamıyorum. Gerçekten inanamıyorum" dedi.
"Ben de öyle " diyerek katıldım.
Sıla merakla"Ee ne yapacağız şimdi?" dedi.
Hemen konuya atladım.
"Aslında benim bir fikrim var ama. "
üçü de bana meraklı gözlerle bakmaya başladı.
"Şimdi ben hafızamı kaybetmiş gibi konuşsam bu vericiye sanki hiç bulmamışız gibi"
Akın "Mantıklı" dediğin de.
İç sesim "Biz de deriniz, öyle şey yapma bizde de var derinlik" dedi.
Araf lafa atladı " biz de elinizden kaçırdığınız. Rüzgarı tekrardan bulsak, nasıl olur?"
Akın akılına yatmışçasına kafasını olumlu anlamda salladı.
Sıla "iyi de, artık bizi duymadımı bu burada bütün konuşmaları"
Akın lafa girdi. "Kırmadan önce kapatmıştım ben"
Yerde ki vericiydi aldı otoriter bir sesle "Kapalı hala çalışıyor?"
Herkesin gözü benim üzerimde olunca
kendimi çok tedirgin hissettmiştim.
Sıla endieşeli bir şekilde Arafa döndü "Simaya bir şey olmayacak dimi, bir zarar gelmeyecek."
Araf en şefkatli sesiyle " Merak etme, Simayın saçının teline zarar gelmeyek"
Sılanın korku dolu bakışları beni buldu.
Tekrardan Arafa baktı Çaresizce" Başka bir yolu yok mu, Simay olmak zorunda mı? "
Akın bir hışımla arkasını döndü. "Valla ben de zevk almıyorum,sevgilimin o ruh hastasıyla konuşmasından Sıla"
Sıla Akının böyle çıkışmasını beklemediği için bocalamıştı.
Araf "Akın..Hepimizin sinirleri gergin. " diyerek uyarasını yapmıştı..
Araf sılanın koyu kahverengi saçlarını geri attı.
"Güzelim , Rüzgar elimizden kaçtı. Bu bizim için çok büyük bir fırsat"
Sıla "Çatalaşmış sesiyle " Simaya bir şey olmasın ama" dedi.
Araf Sılaya sarılarak güven veren bir sesle "Olmayacak " dedi.
Akın büyük adımlarla yanıma gelerek oturdu.
elleleri saçlarıma gitti. "Rüzgarı tekrardan bulmamız için bunu yapmamız gerekiyor."
boşluğa dalmış bir şekilde kafamı aşağı yukarı salladım.
dudaklarımdan istemeye istemeye "Peki" çıktı.
sevdiklerim için yapardım.. Akının alnıma uzun buse kondurdu .
Geri çekilerek
sakin bir sesle " Sıla" dedi.
Sıla ürkekek gözlerle Akına baktı.
Akın "Bir kağıt kalkem getir Simayın neler diyeceklerini yazalım "
Sıla bana baktı. iki saniyelik, gözlerinden şüphecilik geçti.
sılaya bakarak 'sorun yok' der gibi Gözlerimi açıp kapattım.
Sıla kendine çeki düzen vererek ayağa kalktı.
Otoriter bir sesle "Getiriyorum" dedi.
Tedirgin olmuştum. sıkıntılı bir nefes verdim.
Bir şey yapmyacaktım ki, sadece konuşacaktım..
Ee hadi gelirse yanıma bunları düşününce vücuduma korku iyice yayılmıştı.
Hayır Simay sakin ol Akın vardı yanında.
Ben buları düşünerek Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ki,
Araf şaşkınlıkla bir küfür mırıldandı. İkimiz de şaşkın bakışları. Arafı buldu.
Araf o an ki şaşakınlıkla Akına baktı.
Şaşkınlığı sesinede yansımıştı."Akın aradığımız kişi burnumuzun dibindeymiş"
Akın sinirle "ne oluyor Araf yine" dedi.
sesinde ki tedirginlik vardı.
O sıra Sıla girdi an, Araf konuştu.
"Annemizin katili Rüzgarın babasıymış."
Sılayla şaşkınlıkla birbirimize baktık.
iç sesim "Sıçtık cafer bez getir " dedi.
Akın bir hışımla ayağa kalktı. "NE SAÇMALIYORSUN LAN SEN" dedi.
Pardon kükredi.
içimi korku kaparken ne yapacağımızı da bilememiştim. Bir şey demeli miydim.?
gerçekten oruç tutsam işim daha fazla yolunda giderdi.
Akın Arafın konuşmasını beklemeden "HEMEN, HEMEN BANA O ADAMI ARAŞTIR RÜZGAR'IN BABASI İSE, RÜZGAR DA BİLİYORDUR. " dedi.
Sılayla tekrardan birbirmize korku dolu bakışlar attık.
Sıla korkumu anlamış olacak ki,lafa girdi.
Sıla"Araf, şuan sırası değil he-"
Araf"SILA BU ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU BİZ İKİ KONUYUDA HALLEDERİZ MERAK ETME"
Böyle aniden çıkılması kaşlarımın çatmama neden olmuştu.
Arafı İlk defa bu kadar korkutucu görüyordum. Ama sılaya bağırması canımı sıkmıştı.
Sılaya bile bu kadar baırdıysa gerçekleri öğrendiğin de ..Eyvahlar olsundu.
Sıla bozulmuştu belli etmmemeye çalışmıştı ama. Ben arkadaşımı bilirdim.
Sıla Arafın önünden geçti yüzüne bile bakmayarak elinde ki kağıt kalemi yaınımda ki sehpaya koydu.
En huysuz sesiyle "Kolay gelsin size " dedi.
çıkmadan önce bana baktı 'özür dilerim' der gibi,
kafamı iki yana salladım.
kapıyı açarak çıktı.
kapı kapandığı an Araf sıkıntılı bir nefes vererek ağzından bir kaç şey mırıldandı. O da çıkmıştı.
Akına baktığımda yüzü sıvazladı. Bir nevi ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Masanın üstünde ki kağıt ve kalemi alarak yazmaya başladı.
******
Derin bir nefes alarak vericiye son kez çaresiz bir sesle konuştum. "Ben bir şey hatılamıyorum rüzgar bana yardım et"
Akın oturduğu yerden elimden vericiyi alarak çekmeceye koydu.
Akın sıkıntılı bir nefes verdi. "Tamamdır. Dur bakalım dönecek mi sana " dedi.
Araf ta bir kaç saat önce gelip bana bir yüzük vermişti. Takip cihazıymış sanırım.
Akının Gözleri tekefonumdayken. Ben de yüzüğümle oynuyordum.
Sustum.. Çünkü biliyordum. Gelecekti. Akın da biliyordu geleceğini. Ama ikimiz de susmayı tercih etti.
Sessizliği ben bozdum. Annesini soracaktım.
Ya tarih yazacaktım ya da tarih olacaktım.
"Akın, cidden o adamı araştracak mısınız?"
Akın bana umursamazca yandan bir bakış attı. " Tabii ki Simay" dedi. Huysuzca
"Soyağacına kadar mı, yani dedesinin desinine kadar mı."
Kaşlarını çattı ayağa kalkarak. Bana bir adım yaklaştı.
keskin bir sesle " Gerekirse" dedi.
Kafamı olumlu anlamında salladım.
Ne diyeceğimi bilememiştim.Her laftan bir şey anlayabilirdi. Sonuçtada adam tehlikenin taa kendisiyim diyordu.
konuyu değiştirerek,
işaret parmağımı ona doğru tehtitkar bir şekilde uzatarak konuştum.
" Bu arada, o kıymetli kardeşin mıdır? yoksa ikizin mi bilemem. Ama Sılanın kalbini kıramaz, ve emin ol ki Akın, kardeşinin öyle bir kalbini kırarım ki, hayatında kimse o kalbini tedavi edemez..Anladın mı beni!."
dediklerimle ben bile korkarken Akın böyle bir şey beklemdiği için affalamıştı.
Akın "Ama Sıla da yerine konuşmalı" dedi kardeşini savunurken
Sinirle konuştum "O zaman, senin kardeşin de, benim arkadaşımın etrafında çok gezmeyerek yerini bilsin. Burada ki herkes biliyor Sılaya ne kadar takınıtılı olduğunu!"
Akının boynunda ki damarlar belirginleşirken,telefonumu çalınmasıyla ikimizin de bakışlarımız telefona kaydı.
RÜZGARDI.
Akına baktığım da yüzü kıpkırmızı olmuştu. Alnında ki damarlar bile belli olmuştu. Esmer halinden eser yoktu.
artık cidden damarlarının patlayacağını düşümemiş değildim
soğuk bir ifadeyle "Aç ve hoparlöre al" dedi.
ciddi bir ifadeyle elinden sertçe aldım telefonu.
Açtığımda direkt rüzgarın sesi geldi.
"İyi misin Simay? " dedi.
Sesi endişeliydi. Bilmiyorum belki de iyi rol yapıyordu.
Akına ters bir bakış atarak en huysuz sesimle " Değilim" dedim.
Telefondan bir kaç hışırtı geldi. "Çok özür dilerim. Ben o arabada sen olduğunu bilmiyordum. Gerçekten."
sustum.. Yapacak bir şeyim yoktu.
Rüzgar"Hastaneye gelemem, ama bir arkadaşımı göndereyim.O alsın seni,son kez görüşelim."
Akına baktım. Emin olamamış şekilde bana bakıyordu.
şaşakınlıkla "Son kez mi" dedim.
ağzından onayladığına dair mırıltılar çıkardı.
Akının bakışları öfekeli bir hal aldı. Sanırım kaçmasından korkuyordu.
Hiç düşünmeden direkt "Tamam"dedim.
Akın sert bakışlarını bana gönderdi. Omuz silktim.
Rüzgar neşeli sesiyle "Tamam hemen gönderiyorum" dedi.
Hiçbir şey demiyerek yüzüne kapattım.
Akın bana doğru büyük bir adım atarak
"NE YAPTIN SEN" dedi.
Sinirle konuştum. "YAA,BENİM KAYBEDECEK NEYİM KALDI HAAA, BACAKLARIM ,SAĞLIĞIM, MESLEĞİM HERŞEYİM ALINIDI ELİMDEN. O YÜZDEN SORGULAMA"
Aniden bağırdığım için boğazım acımıştı.
Akın sinirle elini duvara geçidi.
Akın duvara bakarken konuştu.
"Simay,simaay dua etsin ki sana bir şey olmasın." dedi.
Ruhsuz bir şekilde konuştum. "Bana daha ne olsun ki?"
Akına bana doğru döndüğün de, gözlerinde ki hüzünü gördükten sonra, bakışlarımı kaçırdım.
Kapının tıklatılmasıyla Akın lavaboya saklandığı an "gir" dedim.
içeriye kahverengi saçlı siyah gözlü yirmilerin ortasında bir erkek girdiğin de konuştu.
"Simay hanım,beni Rüzgar bey gönderdi sizi almam için."
İleride ki tekerlekli sandalyemi gösterdim. "Getirirseniz"
Sandalyeyi getirdiğin de zoraki bir şekilde oturdum.
Tabii gizliden de Sılaya mesaj atmayı ihmal etmemiştim.
Adını bilmediğim oğlan beni hastaneye çıkışına götürürken içimden de ki tedirginlik git gide kendini belli ediyordu.
Sılayla göz göze geldik, ilk tedirgin olsa da, kaş göz yaparak Akınlarla gelmesini söylemiştim.
Sıla ise onaylamıştı. Acilden çıktığımızda Beyaz range rover bir arabaya bindirilmiştim.
Arkama bakamadığım için. Bu benim tedirgin olmama neden oluyordu.
Ama Akın ve Araf bıraksa bile, Beni Sıla bırakamazdı ki..
Elimden geldiğince dikiz aynasından bakmaya çalışmıştım. Ama şüphe etmemeleri için fazla bakmamaya özen gösteriyordum.
Parmağımda ki takip cihazlı yüzüğe baktım. Tedirginliğimi unutmak için gözlerimi kapattım. Derin derin nefes alıp verdim.
Sadece son kez görüşecektim.
Araba durduğu an gözlerimi açtım, hiç görmedim tekin olmayan bir yerdi burası..
Kapım açıldığın da, zoraki bir şekilde tekerlekli sandalyeme oturmuştum.
Rüzgara doğru giderken her yaklaştıkça yüzü daha da belirginleşiyordu , ve benim ise korkmama neden oluyordu. Sandalye durduğunda aramız da bir ve ya iki metre vardı.
İki kollarını açmış, en gevşek gülümsemesiyle yanıma geldi aramızda ki mesafeyi azalttı.
En ukala ses tonuyla "Özleştik haaa" dedi.
Öfkeni kontrol et Simay öfkeni kontrol et o seni hafızanı kaybettin diye biliyor.
Kafamı aşağı yukarı salladım. Saçımı önümden çekmek için kulağımın arkasına attığım an
Ciddi bir sesle "Yüzüğün yeni mi?" dedi.. Bakışkarı donuktu.
Ne, yüzük mü?.
Korkma Simay anlamasın.
Soğuk kanlı bir şekilde "Evet, Sıla aldı geçen" dedim.
Bakışları öfkeli bir hal aldı.
Tekrardan gevşek bir şekilde güldü. "Sıla aldı öyle mi?" dedi.
Ardından ciddileşti. Soğuk bir sesle "Başka biri olmasın" dedi.
Salaklığa yatarak "Kim?" dedim.
Yüzünde ki mimikleri ukala bir hal aldı. "Bak sen bile kim olduğunu bilmiyorsun boş ver" diyerek
bir çırpıda parmağımdan alarak.
Ağaçlık alana attı.
Şaşkınlıkla yüzüğü attığı yere baktım. Şimdi en yapacaktım ben, şuan çaresizliği ve korkuyu buram buram yaşıyordum.
Kafamı Rüzgara doğru çevirdim.
Yüzü yüzüme gelecek şeklinde bana doğru eğildi. "Şimdi baş başayız" dedi.
Korkumu Belli etmemeye çalıştım.
"Anlamadım başka kim var ki?"
Benden uzaklaşarak kahkaha attı.
Ciddileşti "Sen beni. Salak mı sandın haaa! Hastane de durumunu seni getiren çocuk öğrenemedi mi sanıyorsun.!!"
Sinir dolu bir kahkaha attı. " O Akının da geldiğini biliyorum. Senin hafızanın kaybetmediğini de, o yüzden takip cihazı olduğunu da"
Dedikleriyle onu şaşkınlıkla dinlerken.
Etrafımızı takım elbiseli adamlar ve siyah arabalı arabaları çevirilmişti.
Dehşete Rüzgara baktım. "Sen mafya mısın?" dedim.
Ayağa kalktı bir iki adım geri attı. Kollarını iki yana açarak "Babam sayesinde ben de bir şeyler biliyorum" dedi.
Ona dehşet dolu bir şekilde bakarken
Gür bir kahkaha attı. Ve konuştu.
"CEHENNEMİME HOŞGELDİN"
Ben ona şok olmuş bir şekilde bakarken telefonun çıkararak bir şeyler yaptı.
bana doğru eğildi, telefonu bana gösterdiğin de, ekranda annem ve mantık dükkanımız vardı.
Rüzgarın konuşmasıyla bakışlarımı ona çevirdim.
En keskin sesiyle konuştu. "Şimdi yaa benimle gelirsin, ya da annen havaya uçar."
"Karar senin! "
Selammmmm. 🧚
Nasıldı bölümümüz 🦋
Beğendiniz mi 🌺
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.🌼
SEVİLİYORSUNUZZZZ 🩷
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |