
Geç geldi özür dilerim. 🥹
İYİ OKUMALAR 🤍
Ortamda ölüm sessizlik varken, kimse konuşmuyordu herkes şoktaydı, ben de dahildim buna, ölmemiş ne demekti, üç hafta önce haberi gelmişti.
Ölen kimdi?
Kimin cenazesi kalkmıştı?
Miray neredeydi?
Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrenmişti?
Son düşündüğüm soruyu es geçtim.
Aklımda bir sürü soru vardı.
Rüzgarın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Rüzgar bir kaç adım attı. Attığı her adımlarda yaprak sesi çıkıyordu.
iğneliyici bir ton da konuştu.
"Ne diyorsun lan sen!!"
Bu gergin ortamda yutkunmadan edemedim.
Şuan ben bile inanamazken Rüzgar nasıl inanana bilirdi ki,
Araf gözünü kapatarak derin bir nefes aldı. Rüzgara doğru bir kaç adım atmıştı ki, Rüzgar'ın korumaları direkt silah doğrultarak önlerini kesmişti.
Bu hareketleri beni korkuttu için ben de tam bir adım atacakken.
Rüzgarın sesiyle durdum.
"Bırakın.. Konuşsun!"
Koruma "Ama efen-"
Rüzgar "SANA BIRAK DEDİM!! "
Kükremesiyle ben dahil herkes ürkümüştü. Korumalar hızla Arafın önünden çekilirken,
hâlâ, silahlılardı.
Araf olduğu yerden kımıldamayarak soğuk bir ifadeyle.
"Benim de bugün haberim oldu, ölen başka biri Miray şimşek"
Rüzgar Arafın yüzüne bir süre baktı.
Ve kahkaha attı.
Şuan gerçekten delirmiş gibi görünüyordu.
Rüzgar Anında ciddileşerek "Lan sen benle dalga mı geçiyorsun haaa!!" dedi.
Bu halini görmemle tam geriye doğru bir adım atmıştım ki, kurumuş yaprağa basmamla yapraktan ses çıkmıştı
Rüzgar'ın bakışları bana döndü.
İşaret parmağıyla olduğum yeri gösterdi.
Bana ateş saçan gözlerle bakarak konuştu.
"Orada bir santim bile kımıldamıyorsun!" dedi.
Ben olduğum yerden çivi gibi çakılı kalırken
Araf konuştu. "Ablan zaten hastaneye gittiğin de nabzı çok azda olsa varmış, bir süre yoğumbakımda kalmış ve.."
Rüzgar delirmiş gibi konuştu.
" Vee ne lann Vee ne devamını getir şunun" diyerek
Araf'ın yakasına yapışarak arkada ki ağaça yasladı.
Ben dahil bütün Arafın korumaları atağa geçmişti.
Ama ben en arkada kalmıştım.
Ortalık karışırken her iki koruma da ikisini ayırmaya çalışıyorlardı.
Ben bir çare aramayı düşünürken, zorla kurtardılar Arafı.
Rüzgar bir kaç geri adım atarak ellerini sinirle saçlarından geçirdi.
Arkasını dönerek hızla kafasını iki yana salladı.
"Olmaz.. Olamaz öldü benim ablam, cenazesini gömdüm, toprak attım. " sona doğru ses titremişti.
Kendi kendine konuşuyor gibiydi.
Hızla bize döndü.
" YALAN SÖYLÜYORSUNUZ!! ÖLDÜ ABLAM AKINI KURTARMAK İÇİN BÖYLE DİYORSUNUZ! "
Araf" ABLAN KAÇIRILDI.. VE ÖLDÜ OLARAK GÖSTERİLDİ KAÇIRAN KİŞİ DE BABANIN EN BÜYÜK İKİNCİ DÜŞMANIN...
Rüzgar kafa tutarak "KİMMİŞ!" dedi.
Araf bir kaç saniye durarak konuştu.
MURAT KARA! "
Rüzgar duyduğu isimle şoka girmiş gibiydi.
Rüzgar bir süre Arafa baktı.
Donuk bir ifadeyle kafasını iki yana salladı.
" Üç sene önce ben onu kendi ellerimle öldürdüm. Olmaz!! "
İç sesim" Öldürmeyen Allah öldürmüyor bee " dedi.
Araf ise lafa girdi.
Kafasını umutsuz bir vaka gibi salladı.
" yurt dışında tedavisini gördü. "
Rüzgar ciddiyetle " yalan söylüyorsun! " dedi.
Araf bıkmış bir ifadeyle cebinde ki telefon çıkararak bir şeyler yaptıktan sonra.
Telefonu Rüzgara verdi..
Rüzgar hızla elimden telefonu aldı.
Rüzgar gördüğü görüntülere boynunda ki bütün damarlar belli olmuştu.
Rüzgar fazla dayanamamış olacak ki hızla telefonu yere fırlattı.
Lan o telefon ıphone 17 max..
Ellerimi dizlerime vurarak gitti milyarlık telefon diyerek ağıt yakmamak için zor tutum kendimi.
Çünkü dizime vuramazdım.
Acı ama gerçekti.
Rüzgar derin bir nefes aldı. "Ölmemiş, ÖLMEMİŞ" dedi kendi kendine.
Evet kanka ölmedi bee artık anlaaaa!
Araf'ın konuşmasıyla dikkatimi ona verdim.
Araf" Evet, ölmedi anla artık! "
Dışımdan mı söylemiştim lan ben onu..
İç sesim" Yook bee, içimiz dedik... Yani sanırım "
Derin bir nefes verdim.
Allah'ım en sonunda kafayı yiyordum.
İç sesim" kafayı yemek falan ayıp oluyor reis " derken
Ben ise iç sesimi uyumursamayarak konuya odaklandım.
Rüzgar işaret parmağını Arafa doğru kaldırıp tam bir söyleyecekken sustu.
Elini indirip tekrar arkasını döndü.
Ağaca yumruk atmaya başladı.
"Ölmüştü lan o ölmüştü.. Ölümüştü.. "
Kimseden çıt çıkmazken Rüzgar ağaçtan elini çekti.
El eklem kemiği kanarken bunu umursamayarak bize döndü..
Kin dolu bir bakışla "Nerede o.. " dedi.
Hiç kimseden ses çıkmazken ben ise Arafa baktım.
Araf umursamaz bakışlarını benden çekerek Rüzgar çevirdi.
En umursamaz sesiyle "Bilmiyorum. Bir zahmet onu da sen araştır" dedi.
Rüzgar hızla arkasında ki korumlara dönerek emrivaki bir sesle konuştu.
"O ŞEREFSİZİN NERDE OLDUĞUNU BULACAKSINIZ!! YER YARILIP İÇİNE GİRSE BİLE BULACAKSINIZ!"
Bütün korumlar "emredersiniz" diyerek Rüzgar dahi arkalarını dönmüş giderken
En sert sesimle konuştum.
"RÜZGAR.. DUR!"
Rüzgar kafanın çevirerek kuşku dolu bana baktı.
Büyük ihtimalle ne diyeceğimi merak ediyordu.
Bana 'n'oluyor' bakışını atarken
ben konuştum.
Dudaklarımı ıslatarak direkt konuya girerek konuştum. "Akını çıkaracaksın!"
Arafa göz ucuyla baktığım da şaşkınlıkla bakıyordu.
Aslında ' ne yapıyorsun sen!' bakışı atıyordu.
Rüzgar bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra büyük bir kahkaha attı.
Yıllarca bu anı beklemiş gibiydi..
Kahkaha arasında "Güzel espiri sevdim" dedi.
Gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim.
Meydan okurcasına konuştum " Biz sana, burada ablanın ölmediğini yaşadığını ne hal de olduğunu söyledik. Bence bunun da bir karşılığı olmalı di mi?"
Alaycı yüz ifadesi giderken ciddi bir ifadeyle yüzümü inceledi.
"Akını bu kadar sevdiğini bilmiyordum" dedi.
" Bir serçenin göz yaşı kadar sevdiğimi söyleyebilirim."
Yapmacık bir kahkaha attı. "O kadar mı az?"
Ciddi bir ifadeyle konuştum. " Serçeler ağladı zaman ölür"
Kahkaha dolu ifadesinde ki yüzü donuk bir hâl aldı.
Zoraki bir şekilde bir adım attım.
Bütün kelimelerin üstüne basa basa konuştum.
"ŞİMDİ.. AKINI.. ORADAN ÇIKARACAKSIN!"
Aynı şekilde yüzümü inceledi ciddi miyim diye ciddi olduğumu anlamış olacak ki.
Burunundan soluyarak gözlerimi saniyelik kapatıp açtı.
Sanırım bu da 'tamam' demekti.
Büyük adımlarla bir kaç kez ona doğru adım attım.
Sankince elinde ki flaşı alarak
Rüzgara bakarak konuştum.
Kafamı aşağı yukarı salladım.
"Güzel.. O zaman anlaştık. Hadi Araf gidelim."
Hızla arkamı dönerek yürürken,
yanıma Araf geldi.
Kulağıma doğru mırıldanarak konuştu.
Araf"Oha aşırı havalıydın, sakın arkana bakma "
Yüzümü ekşiterek konuştum." Abartı olma di mi? "
Araf aynı şekilde" Saçmalama şimdi havalı bir şekilde yürü" dedi.
Yürüyüşümü dikleştirirerek Arafın dediği gibi havalı bir yürüyüş yaptım. Zor da olsa,
kapkaranlık yolda yürürken hiç görmedim bir arabayı gördüm, Arafa şüpheyle baktığım da,
Araf rahat bir şekilde" Bizim araba korumalar çağırmış " dedi.
Bu dediğini duymamala rahatlamıştım. Artık her an bir şey bekliyordum.
Araba'nın yanına gittiğim de otomatik kapı açılırken zor da olsa Arafın desteğiyle ben bindim.
Aynı yerime oturduğum da saçımı arkaya doğru savurdum. Sıcak bastığı için
Araf ta önüme oturduğun da, arabanın kapısı yavaş yavaş kapanırken rahat bir nefes aldım.
Ellerimi yüzüme kapatarak "Çok şükür" dedim.
Bir kaç saniye öyle kaldım. Ellerimi yüzümden çektiğim de,
"Çok şükür, bundan da kurtulduk" dedim.
Arafa baktığım da gülüyordu..
Araf eğlence dolu bir sesle "Ama, harbiden lan, baya havalıydın haa" dedi.
Bu dediğine kahkaha attım.
Kendimden emin bir şekilde "Tabii sonuç ta, ben AKIN DEMİR'İN SEVGİLİSİYİM" dedim.
Saçımı bir kez daha havalı bir şekilde arkama savururken
Araf ise kaşlarını kaldırmış bir şekilde.
'bak sen' bakışı atıyordu.
Aklıma gelen şeyle bir kaç saniye durdum.
Gerçekten nereden biliyordu Rüzgar'ın düşmanının isimini.
kuşku dolu bir sesle "Araf " dedim.
Araf sesimi duymasıyla bakışlarını dışarıdan çevirerek bana baktı.
Şüpheci bir şekilde konuştum.
"Rüzgar'ın babasının, düşmanın adını nerden biliyorsun?" dedim.
Araf alay dolu bir yüz ifadesiyle konuştu.
"Ne bilim attım tuttu"
Bu dediği boşluğuma geldi için. Kahkaha atmıştım.
Arafın bakışları hafif bir tebessüm halini alırken.
" Simay, çok teşekkür ederim, sayen de yani,belki de abim çıkacak"
Konuşurken bile gözlerinin içi parlıyordu.
Elimi sağ koluna koydum dostça
Kendimden emin bir şekilde konuştum.
"Emin ol Akın için herşeyi yaparım."
İçten bir şekilde tebessüm ederken
Ben de tebessümüne karşılık verdim.
*****
Üç gün sonra..
"Şimdi derin bir nefes alıyoruz " diyen bilgisayarda ki yoga hocasının dediğini yaparak derin bir nefes aldım.
Şimdi ne mi yapıyordum. Yoga o kadar bir sürü olay yaşamıştık ki artık mentalim hiç bir şey kaldırmıyordu.
Sıla yoğum bakımdan çıkmıştı normal odaya almıştılar.
Tabii Araf bunun haberini alınca ücretsiz lokma döktürmüştü.
Akın ise.. Flaşı vermiştik karakola arıyorlardı bazen, ama çıkacak diye ümit ediyorduk.
Vee ben de çareyi yoga da bulmuştum.
Tabii oturma tarzımı yapamamıştım ama bu da bir gelişmeydi sonuçta..
Kapının ani'den açılmasıyla irkilerek gözümü açtım..
Araftı..
Araf bir bana bir bilgisayara baktı.
O da baya bir şaşırmış olacak ki, sanki
uzaylı görmüş gibi tepki vererek konuştu.
" Ne yapıyorsun sen?" dedi.
Baygın bir bakış atarak " Oradan bakınca ne gibi duruyorum." dedim.
Boş bir bakış atarak "Ne bilim" dedi.
Bilgisayarda ki kadın derin nefes alırken
Ben sıkıntı bir nefes verdim.
Konuşarak tane tane anlattım.
" Yoga, malum ne zamandır beri normal bir şey yaşamıyoruz ki, mentalim kaldırmıyor artık?"
Araf "Dua etsene onun yerine" dedi.
Bu oğlandan bir şey olmaz der gibi
Sağ elimi alnıma vurdum..
Elimi alnımdan çekerek Arafa baktım da.
Aynı pozisyonu alarak yanıma gelerek oturdu.
Bilgisayarda ki kadın "namaste" dediğin de
Araf işaret parmağıyla bilgisayarı göstererek.
"Bak kadın bile namaz kılın diyor" dedi.
Artık yettiği için bilgisayarı durdurma tuşuna sertçe basarak durdum.
Sabırla "Efendim Araf, ne diyorsun Araf" dedim.
Araf iki elini havaya kaldırarak konuştu.
"Sakin ol şampiyon"
Derin bir nefes aldım.
"Tamam sakinim söyle" dedim.
Araf bana şüpheci bir şekilde baktı.
"Emin misin?"
"ARAF.. Eminim canım arkadaşım" dedim.
Sakin kalmaya çalışıyordum.
Araf "İyi bee, tamam aşağıda sen bekleyen var?"
Duyduklarımla iki kaşımda havaya kalktı.
Şaşkın bir şekilde "beni bekleyen mi?" dedim.
Düz bir sesle "Evet" dedi.
Gözlerimi kısarak düşünmeye başladım.
Hasan abi mi yoksa. Hasan abi demek, yumuş kolisi demek, yumoş kolisi demek başıma herşey gelecek demek.
Çünkü ne geldiyse başıma o koliden sonra gelmişti.
Lanetli koliydi o..
Neyse koli yoksa sıkıntı yoktu.
"Alooo kime diyorum" diyen Arafa
Düşüncelerimden sıyrılarak
"Efendim" dedim.
"Gittin gene"
"Haa yok hasan abi mi onu merak ettim."
Genişçe güldü "Gel gör" dedi.
Beni ayağa kaldırdın da destekli bastonla yürüyordum.
Bir yandan da Arafa söyleniyordum.
"Cidden Araf şöyle rahatça sessizce kafa dinlemek istemiştim. "
Araf " Ee kadın zaten namaz kıl diyordu"
Ters bir bakış attım.
Sabırla konuştum.
"O bir kere namaz kıl değil nam-"
Gördüğüm sülietle neye uğradığımı şaşırdım.
Çünkü karşımda iri cüssesi kapkara gözleriyle
Akın duruyordu.
İçime dolan heyecanla" Akın! " dedim.
Akın yanıma gelerek kokumu içine çekerek sıkıca sarıldı bana, ama öyle sarılma değil. Kemiklerim kıracak gibi ki, benim de ondan bir farkım yoktu.
Her ne kadar sarılırken deyneğim düşse de Akından tutunduğum için ayaktaydım.
Yıkılmadım ama ayakta da değilim misali.
Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekildiğimiz an dudaklarını derin bir öpücük kondurdum.
O da aynı şekilde bana karşılık vermişti.
Tabii bu anı Arafın öksürük sesi böldü.
Tekrardan ayrıldığımız da ben kıpkırmızı renkten renge girerek Akın sanki hiçbir şey olmamış gibiydi..
Araf "Aile var aile" dedi.
Akın "Ben sana.. " Bana baktı.
Tekrardan Arafa bakarak
"Ben sana aileyi çok nazik bir dille anlatacağım" dedi.
Sesin de baya baya tehdit vardı.
Araf sertçe yutkundu.
Sanırım birazcık Korkmuştu.
Evet biraz fazla Korkmuş olacak ki,
korkudan kekeleyerek
"O- o zaman ben şey yapim bahçeye çıkayım" dedi.
Akın donuk bir ifadeyle "Bence de" dedi.
Araf salondan Işık hızı ile yok olurken
Gözlerim Akını buldu.
Şu üç hafta da çökmüştü. Ama öyle kötü değildi.
Yorgundu ve bitkin gibiydi. kirli sakalları bir tık fazla uzamıştı.
Sağ elim sakallarına gitti.
Ona dokunmamla gözlerini kapattı.
Aramızda bir süre sessizlik oldu.
Sessizliği bozan ben oldum.
Çaresiz bir sesle konuştum.
"Yorgun görünüyorsun"
genzimde bir yumru oluşurken titreyen sesimle tekrardan konuştum. "Benim yüzümden"
Gözlerini ani'den açtı.
Kapkara gözleri benim masmavi gözlerimle buluştuğun da yüzümü inceledi bir süre
İki elleriyle yüzümü avuçladı. Dudaklarını ıslatarak konuştu.
"Senin için herşeyi yaparım. Öl deseker ölürüm"
Ona "saçmala ' der gibi baktım.
Omzuna sertçe yumruk attım, ama en çok benim elim acımıştı.
Adam kas yığınıydı.
Sitemli sesimle "Allah korusun!" dedim.
Bu dediğime genişçe gülerek tepki vermişti.
Bir süre birbirimizin yüzünü inceledik, bu yüze haftalarca değil de, sanki yıllardır ayrı kalmış gibiydim.
O da büyük ihtimalle benim gibi düşünüyordu.
Yüzünü bana daha da yaklaştırdığın da , bu hareketiyle bu sefer gözümü kapatan bendim ki,
Araya ani'den giren sesle gözümü açtım.
"AKIN!!"
Eveet bu güzel anı yine Araf batırmıştı.
Ben yine utanırken Akın artık sinirlenmişti.
Akın sinirle "Ne var lan ne!!?" diye çıkıştı.
Araf yanımıza geldi. "Biliyorum büyük ihtimalle bana sövüyorsunuz. Ama bu anı bozmak zorundayım"
Akın "Araf, umarım geçerli bir sebebi vardır" dedi.
Araf "Yanii bence" dedi.
Araf bir nevi kendinden emin değil gibiydi.
Akın ya sabır der gibi konuştu.
Akın "Dökül!"
Ben onların muhabbetine katılmayarak etrafı inceliyordum umursamazca
Araf"Sana anlattım Miray konusu vardı yaa, hani Rüzgar ablasını kurtarmaya uçakla yola çıkmıştı. "
Sert sesiyle Akın" Saadete gel! " dedi.
Ben ise konu Rüzgar olunca umursamaz mooduna geçtim..
Zaten yeni kurtulmuştum, bir daha başıma bel-
Duyduklarımla düşüncelerimden sıyrıldım.
Bakışlarımı kapalı olan televizyondan çekerek Arafa baktım.
Son dedikleriyle neye uğradığımı şaşırmıştım.
Araf" Uçakta düşmüş.. "
Derin bir nefes aldı. Tekrar konuştu.
" İçinde babası Sinan da varmış. "
BÖLÜMÜMÜZ NASILDI?. 🤩
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ. ❤️
DÜŞÜNCELERİNİZİ DE PAYLAŞIN.. 🧚
UNUTMAYIN. SEVİLİYORSUNUZZZZ 🦋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |