38. Bölüm

36.bölüm

Cemre
cemreyldrm_

Helllooooo ballarım nasılsınızzz🍯

Size upuzuuun bir bölüm getirdim. 🌸

Aslında iki bölüm üst üste gelmeyecekti. Fakat bir önce ki bölüm öyle yoğun bir ilgi aldık ki.

Bir kereliğine mahsus iki bölüm atmak istedim. 🥹

Yine oy ve okunma çok gelirse bol bol bölüm gelir. 🧚

İyi okumalar 🤍

 

Ağlamam daha da şiddetlenirken, elim ayağım titriyordu.

Merdivenin basamağına oturarak bir noktaya odaklandım.

Kendimi ileri geri sallıyordum..

Gözlerimi kapatarak Kafamı iki yana salladım.

Ağlıyarak boğuk sesim konuştum.

"Hayır hayır yaşıyor hayır.."

Biri kollarımı tuttuğunu hissettiğim de gözlerimi açtım.

Gördüğüm kişi Akındı..

Ama çok bulanık şekilde görüyordum.

"Simay, emin ol Defneye hiç bir şey olmadı. Tamam mı, onun burnu kanamayacak sana söz veriyorum."

Arkadan Arafın ses yükseldi.

"BIRAK YAA ŞU KIZI!"

Ağlamam daha da şiddetlendi.

AKIN "ARAF GİT HIRSINI BAŞKA YERDEN ÇIKAR, GÖRMÜYOR MUSUN SİMAY DA PERİŞAN HALDE"

Araf "Şu kızı savunduğun kadar hiçbir şeyi savunmadın!!" diyerek kapıyı hızlı çarparak çıktı.

Akın derin bir "Offff" diyerek ellerini saçından geçirdi.

Artık burada durmamam gerektiğini anladığım için.

Kalkarak merdivenlere ilerlemeye başladım.

Akın düz bir sesle "Nereye?" dedi.

"Lavobaya"

Akın sıkıntı bir nefes vererek, önüne dönerken, ben de lavaboya doğru ilerledim.

İçimde öyle bir öfke vardı ki...

Lavobaya girdiğim de kapıyı kilitledim, anahtarı bir Köşeye koydum. Elime yüzüme bir su çarptım..

Tezagın kenarlarından tutunarak aynada kendime baktım..

Çökmüştüm, omuzlarım çökmüş, saçlarım dağınık zayıflamıştım iyice..

Derin derin nefes aldım sakinleşmek için..

Ama Arafın dedikleri zihnimde tekrarlayıp duruyordu..

Belayı geldiğin gibi çektin.

Mutlu musun

Herşey senin yüzünden..

"Hayır benim yüzümden değil, ben elimden geleni yapıyorum."

Zihnimde ki sesler susmayınca iki ellerimi kaldırırak çığlık atarak aynaya vurdum.

"HAYIR BENİM YÜZÜMDEN DEĞİL!"

BENİM YÜZÜMDEN DEĞİL!! "

DEĞİL.. DEĞİL..

Her defasında daha sert vuruyordum.

Kapının arkasından da Akın kapıya vurarak bana bağrıyordu.

Akın" Simay!! Kapıyı aç Simay!! "

Kapı kulpunu iki üç kez aşağı indirdi.

Açılmayınca" yedek anahtarı getirin" dedi.

Kapı'nın arkasından biri.

"Yedek anahtar yok Akın bey" dedi.

Akın "Nasıl olmaz!!" diyerek kükredi.

Ama ben hiç birşey duyuyordum.

Sadece zihnimde ki sesler vardı.

İçimde ki öfkeyi Ağlayarak ve çığlık atıyordum.

Ellerimden kırımızı sıvı aktığını gördüğümde daha da vuruyordum ki,

Kapı'nın kırlmasıyla içeriye Akın girdi..

Ben aynaya vurmaya devam ederken

Yanıma gelerek kollarımı tutmaya çalıştı..

Akın endişeli sesiyle konuştu.

"Simay bana bak Simay "

​​​​​​" BENİM YÜZÜMDEN DEĞİL!! "

Akın" Simay! "

Ben yine aynı şeyi tekrarladığım da

Bu sefer omuzlarımda tutarak kendine çevirdi.

evi inletecek kadar bağırdı.

" SİMAY KENDİNE GEL!! "

Bağırmasıyla afladım.

Bulanık gözlerle ona baktım.

Beni baştan aşağı süzdü.

Gözleri ellerim de takılı kaldı.

Kapının orada ki hizmetçiye

"Gülşah Hanım doktor çağırın. Arafa da korumlar söylesin bugün eve adımını bile atmayacak!!"

Hizmetçi "Tabii hemen" diyerek gitti.

Acı çeker gibi konuştu.

"Kendine yaptığına bak"

Sanki benim değil de onun canı acıyor gibiydi..

Akın "Ben senin saçının teline kıyamazken.. Sen ne yaptın." dedi.

Bu iltifatına iç sesim 'Yaaa şapşik' derken

Ben ise düz bir sesle "Acımıyor, hem bu ne ki?" dedim.

İç sesim 'Bu kız vallaha odun yaaa' dedi.

Akın bana 'yapma' der gibi baktı.

Ben ise duygusuz bir ifadeyle baktım.

Ona ve annesine yeterince kadar kinim vardı ki.

Hizmetçinin sesi böldü ortamı..

"Akın bey Doktor geldi."

Akın gözlerini benden ayırmayarak konuştu.

"Tamam geliyoruz."

Lavobodan çıkarken kırık camlara basmamaya dikkat ediyordum.

Akın bunu anlamış olacak ki ,beni kucağına aldı.

Kapının önünde ki hizmetçiye de

Emrivaki bir sesle

"Temizleyin burayı!" dedi.

                           *****

"Elleriniz çok derin kesilmiş. Ama verdiğim kremleri düzenli kullanırsanız, emin olun hemen iyilşecektir." diyen doktora

Tebessüm ettim. "Umarım en kısa zamanda iyilşir çünkü ben alışık değilim." dedim.

Akın ise ayakta kollarını göğüsünün altında birleştirmiş pür dikkat elime bakıyordu.

Doktor tebessüm etti "Emin olun düzenli kullanırsanız, hemen iyileşir,ama zorlamayın"

Tam konuşacakken Akın araya girdi.

" Tamam , Doktor bey"

İmalı bir ses tonuyla bana bakarak konuştu.

"Emin olun çok iyi bakacaktır."

Doktor ayağa kalktığında "Geçmiş olsun"diyerek yerde ki çantasını alarak kapıya doğru ilerledi.

Odamın kapısında bir ihtiyacım olur diye hizmetçi duruyordu.

Akın hizmetçiye "Doktor beyi kapıya kadar eşlik et" dedi.

Doktor ve hizmetçi çıktığında odada tek kalmıştık.

Akın yatağımın baş ucuna oturdu.

Akın "Neden bunu yapıyorsun,senin canın yandığında benim de yanıyor."

Keskin bir sesle konuştum. "Benim acımıyor."

"Ama seni bu halde gördüğüm de benim canım acıyor. Ben seni iyi görmek isityorum Simay, sen mutlu ol istiyorum."

Elini saçıma götürdüğün de , kafamı geri çektim.

En net sesimle konuştum.

"Sen ve ailen benim küçükken elimden mutluluğumu aldınız, neyin mutlululuğu yaa"

Akın bunu duymayı beklemiyor olacak ki ilk affallasa da,

gözlerini sımsıkı kapattı. Boynunda ki damarlar bile belli olmaya başlamıştı.

Kafasını sola çevirdi. Derin bir nefes verdikten sonra..

Soğuk bir ifadeyle "Sen dinlen" diyerek çıktı..

Çıkmadan önce kapı'nın önünde durdu..

Kafasını hafifçe çevirdi.

"İlaçlarını unutma" diyerek kapıyı kapatarak odadan tamamen çıktı.

Her ne kadar son dediğim içimi acıtsa da, bunu umursamamaya çalıştım.

O ve annesi benim ailemi mahfetmişti.

Acıyamazdım.

Yattığım yerden doğrularak ayağa kalktım..

Pencerenin kenaranına ilerledim, koruma doluydu.

Havada yavaş yavaş kararıyordu artık.

Arkamı dönerek duvara yasladım.

Sıla'nın durumu nasıldı?

Defne yaşıyor muydu?

Mental olarak o kadar yorulmuştum ki..

Telefonun sesiyle bakışlarım telefonu buldum.

Şimdi ben telefonu nasıl açacaktım.

Masanın yanına gittiğim de herhangi bir numaraydı..

İlk umursamasam da sonradan bir video geldi..

Videoda ki Sılaydı..

Mırıldanarak "Sıla" dedim.

Kalbimin sıkıştığını hissettim..

Sıla yağun bakım da yatarken yanında biri vardı, elinde de iğne..

Elinin tersiyle Sılanın yüzünü okşadı.

Yüzü kadraj da olmadığı için görünmüyordu..

Gelen mesaja baktım.

"Sıla ve Defne'nin hayatı benim elimin altında, birazdan atacak olduğum konuma gel! Yoksa bu güzel yüzlü arkadaşına ve kardeşine yazık olur."

Anlık düşünme yetkimi kaybettim. Elim ayağım boşaldı.

Ne yapacağımı da bilmiyordum..

Ne yapacaktım ben.?

Büyük adımlarla tekrardan pencerenin yanına gittim.

Koruma doluydu..

Derin bir nefes aldım, evet yapabilirdim.

Sıla ve Defne için..

Hem en fazla ne olabilirdi ki?

Odada ki kapıya doğru ilerledim.

Avuç işlerim sargılı olduğu için sadece parmaklarımı hareket ettirebiliyordum.

Zoraki bir şekilde kapıyı açtım..

Evde kimse yoktu..

Yavaş adımlarla merdivene doğru ilerledim..

"Akın" diyerek Evde biri var mı diye kontrol etmek istedim.

Ses yoktu..

Son basamaktan indiğim de,

Elinde havluyla bana doğru bir hizmetçi geldi.

"Akın bey çıktı Simay hanım. Bir şey mi istemiştiniz?" dedi.

Ciddi bir ifadeyle konuştum.

"Yok ta, nereye gitti."

En mahçup sesiyle

"Onu bilmiyorum Simay hanım" dedi.

Aynı ifadeyle kafamı aşağı yukarı salladım. "Tamam sağ ol"

Kadın arkasını dönerek mutfağa ilerledi..

Akının olmaması işime gelirdi..

Ayakkabılarımı giyerek

Dış kapıyı zorla parmaklarımla açmaya çalıştım da, elimin kaymasıyla Avcum acımıştı..

Bağramdığım için ayağımı sertçe yere vurdum.

Kapının kulpuna sol Kolumu koydum diğer sağ kolumu da sol kolumun üstüne koydum da sertçe bastığım an açıldı..

Her ne kadar canım acımış olsa da.

Bunu umursamadım.

Kapının açılmasıyla yüzümde gülümseme oldu.

Bir kaç koruma bana baktı.

Yüzümde ki ifade kaybolurken

Kumral kahverengi gözlü bir koruma

"Buyrun Simay hanım" dedi.

Yine ciddi ifadeyle "Hava almaya sahile gideceğim." dedim.

"Akın beye sormalıyız" dedi esmer olan.

Telefonla Akını ararken.

Gözlerimi kapatarak sabır çektim.

Umarım Akın yok falan demezsin..

"Buyrun Simay hanı, m size ben eşlik edeyim." demesiyle

Hiç düşünmeden "HAYIR!"dedim.

Korumalar bana bön bön baksa da

Aklıma gelen ilk bahaneyi sundum.

"Biraz kendi halimde olmak istiyorum bırakın beni!" dedim.

Bir hışımla çıkarken

Arkadan "Simay hanım" diye korumalar seslenirken.

Arkamı dönerek işaret parmağımı onlara doğru uzattım.

"Sakın!! Hiç düşünmeden sizi işinizden ederim Akına söyleyerek, bilirsiniz benim dediğimi yapar."

Böyle dememle, birbirlerine baktıklar.. Hiç bir şey diyemediler.

Bir taksi durdurarak, adresi verdim.

                            *****

Taksicinin "Geldik" demesiyle taksiciye hızla parasını vererek indim.

Taksi hemen giderken ben de adrese doğru ilerliyordum korkusuzca.

Havada Rüzgar olduğu için saçlarım hep önüme gelmişti..

Önümde ki saçlarımı yüzümden çekerek ilerlemeye devam ettim.

Ya tarih yazacaktım. Ya da tarih olacaktım.

İlerde ki simsiyah arabayı gördüğüm de büyük adımlarla gittim..

Bir kaç koruma vardı kimse yoktu..

Karşımda ki korumlara konuştum.

"Beni kim. Çağırdı buraya, ve hangi cürretle?"

Hiçbiri bir şey demedi. Sadece rüzgarların sesi vardı..

Ses çıkmayınca.

"Zaten salaklık ben de niye gelirsem" dedim.

Tam arkamı döndüm gidecekken arkada ki sesle durdum..

"Ben çağırdım."

İç sesim ' Ne alaka ne alaka?' dedi.

Yavaşça arkamı döndüm.

Gördüğüm kişiyle şaşırmıştım..

Kaşlarımı çattım "Sen?" dedim.

Bir kaç adım atarak

"Yaaa ben " dedi.

Çünkü karşımda duran MURAT KARA idi.

Rüzgar ve babamın uçağını düşüren, en büyük düşmanları.

En net sesimle konuştum.

"Ne istiyorsun benden, hatta bizde"

Umursamaz bir ses tonunda konuştu.

"Duyduğuma göree, en büyük düşmanım. Senin üvey kardeşinmiş Rüzgar ve babası.."

Hızla cevap verdim.

"Rüzgar ve babamla bir alakam yok."

Kafasını iki yana salladı."Sana o gün araba ile çarpmasaydın, seni tanımayacaktım.Ama Allahın işine bak En büyük düşmanımın kızını karşıma çıkardı."

Karşımda babamın ve Rüzgar'ın en büyük düşmanı vardı..

Korkmalı mıydım evet korkuyor mıydım yine evet.

Hatta bu kişinin korumaları Rüzgarı o gün kulübe yanarken öldürmeye çalışmıştı..

Öyle duymuştum ben

İç sesim 'Zaten bu hayatı şans eseri yaşıyoruz ölmüşsek de kime kalmış' dedi.

Tekrardan aynı soruyu sordum.

" Ne istiyorsun benden? "

Tek omzunu kaldırıp indirdi.

" En sevdiğin cici kardeşin Rüzgar, ve baban'dan, bilgi almanı.Planı ne ne yapmaya çalışıyor, herşeyi."

Yapmacık bir kahkaha attım.

"Kamera şakası falan mısınız siz bana yaaa"

Ardından en net sesimle ekledim. "Asla böyle bir şey yapmam."

Elini korumaların birine uzattı..

Korumalardan biri telefon verince..

Bir kaç bir şey yapıp kamerayı bana doğru tuttu..

Sıla vardı uyuyordu.

Cebinden diğer telefonu çıkarak

"Başla" diye komut verdi.

Kadrajda ki oğlan kenarda ki iğneyi aldığı an.

Endişeyle "Dur ne olur dur!!" dedim.

Oğlan tam sılanın koluna değdirdi an

Tekrardan komut vererek "Bırak" dedi.

Oğlan elinde ki iğneyi bıraktığın da derin bir nefes verdim.

Kalbim çıkacak gibiydi..

"Şimdi ki düşüncen ne?" dedi.

Sitemle konuştum. "TAMAM ALLAH BELANI VERSİN TAMAM"

Rahat bir şekilde "Haaa şöyle bak şimdi aynı dil konuşmaya başladık" dedi.

İğrenir gibi baktım..

Bir iki adım önüme geldi..

Ürükütücü bir şekilde Konuştu..

"Artık bir adım kadar ensendeyim!. Bunu bileğinde bir zincir olarak düşünebilirsin, ne kadar şiddetli çekersem o kadar canın acır.! "

 

NASILDI BÖLÜMÜMÜZ? 🧚

BEĞENDİNİZ Mİ? 🌸

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI TABİİ Kİ UNUTMUYORUZ 🥹

SEVİLİYORSUNUZZZZ 🥹🧚🤍

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 24.08.2025 20:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...