3. Bölüm

3.Bölüm

Cemre
cemreyldrm_

Size elimden geldiğince bölüm yetiştirdim.

Bu arada artık her perşembe gelecektir. Başlangıç olduğu için üç bölüm üst üste attım.

İyi okumalar 🤍

 

​​​​​

Arkamdan gelen sesle merdivenin üçüncü kısmında durdum. Yavaşça kafamı omuzum hizasında arkama çevirerek Rüzgara baktım.

Bana sorgular gibi bakıyordu.

Net bir sesle "Ben buraya geleli kaç gün oldu ki" dedim.

Ortamda çok büyük bir gerginlik vardı.

Rüzgar net bir sesle konuştu.

"O adamla kaç kez karıştın Simay?"

Merdivenden burağa doğru indim.

Kendimde emin bir şekilde
"O günü, saymazsak bir" dedim

Derin bir nefes aldı kafasını olumlu anlamda salladı. Etrafa baktığında yeni bina olduğumuzu fark etmiş olacak ki,

Rüzgar Derin bir nefes aldı. Sakinleşmek adına

"Bunu benim evde konuşalım istersen "

Yanlış anlaşılmasını istemediğim için

"Benim eve geçelim istersen " dedim.

Kafasını olumlu anlamda salladı. Düz bir sesle "Olur" dedi.

Anahtarı çıkararak kapıyı açtımğım da . Elimle girebilirsin diye işaret ettim.

Rüzgar eve girdiğin de içeriye bir göz attı ben kapıyı kapatırken

Kafasını aşağı yukarı salladı. Beğeniyle "Güzel dekore edilmiş " dedim.

Bıkkın bir şekilde Yandan bir bakış atarak "Ev eşyalı Rüzgar" dedim. Anahtarı masaya koyarken

Anlık dudaklarından "Sen zaten içini güzelleştiriyorsun" dedi.

Bu dediğine kaşlarımı çatarak karşılıklık verdim. Çünkü böyle bir şey beklemiyordum.

O da ilk baş ne dediğini idrak edememiş olacak ki, yüz ifadesi bir çok kez utançtan renkten renge girdi.


Konuyu değiştirme amaçlı elimle mutfağı göstererek. "Kahve yapıyorum" dedim.

Koltuğa otururken "Sade olsun " dedi.

kafamı aşağı yukarı salladım.

"Tamamdır " diyerek mutfağı doğru ileridim.

Mutfağı gittim an tuttum nefesi geri verdim.

İki elimi yüzüme koydum resmen utançtan yanmıştım. İltifat alınca utanan biriydim.

Derin bir nefes alarak çeşmeden bir bardak su alarak nefeslendim.

Tamam Simay abartma, sadece küçük bir iltifattı.

O sıra iç sesim olaya el attı "Yoo baya baya yürüdü pardon hatta koştu"

huysuzca mırıldanarak" Yook bee, olur mu?" dedim

"Öyle vallaha bence "

İç sesim artık sabrımı taşırmıştı ki fincanları sinirle tezgaha bırakarak

"Off ama yeter!?" diyerek yükseldim.

Arkamdan Rüzgar'ın sesi geldi.

Şaşkınlıkla yanıma gelerek

"Simay kimle konuşuyorsun?" dedi.

Anlık Bocaladım.
Onu ben dışımdan mı demiştim?

İç sesim "Hah oğlan senin kafayı sıyırdığını düşünecek" dedi.

Dişlerimi sıkarak içimden sabır çektim.

İç sesimi umursamayarak aklıma gelen ilk yalanı söyledim.

Hiçbir şeyi çaktırmamaya çalışarak konuştum. Elimle dolabı işaret ettim.

"Kahve.. Kahve kalmamış ona, sinirlendim "

Bana ciddi misin? Bakışını atarak

"Bu muydu yani, tamam ben de var ben getireyim" dedi.

"Zahmet etme" dedim.

İşaret parmağını bana uzatarak net bir sesle

"Getiriyorum. Ve sen de itiraz etme" dedi.

Bir kaç saniye sonra kapı sesi duyduğum Gittiğini anladım. Derin bir nefes verdim.
sinirle ellerimi saçımdan geçirerek sağ sola volte attım kendi kendime konuştum

"Oğlan resmen sıyırdım sandı"

Ben durumu nasıl düzeltebilirdim hem herşeyi anlamıştı, hem de güzel bir iltifat etmişti.

Ne yapmaya çalışıyordu? Aklıma Sıla gelmesiyle telefona koştum. O böyle durumlar da fikir vermekte iyiydi.

Kendi kendime konuşarak." Sıla'dan yardım alayım en azından o bana akıl verir"

Mutfaktan çıkarak Askılığa doğru ilerledim. çantamdan telefonu almak için ama bulamadım.

Korkuyla "Telefonum?" dedim.

Sahil de mi düşürmüştüm. Hayır? Sahilden gittikten sonra arabadan sılaya mesaj attım.

" Araba da kaldı" dedim elimi alnıma vurarak

Saniyeler sonra Kapı çaldığın da hemen kapıya giderek

Hızla kapıyı açtım da Rüzgar'ın elinde ki kahveyi aldım.

Hızla konuşarak. "Rüzgar telefonum senin araban da kalmış, ben kahveyi yaparken alır mısın? " dedim.

"Tabii" diyerek hemen gitti.

Ben de kapıyı kapattım direkt mutfağa gittim kahve yapmaya

Telefonum benim kırmızı çizgimdi olmazdı.

Kahveyi ocağa koyduğum da, pişmesini bekledim. Beklerken olanları düşündüm yok yaa küçük bir iltifattı Arkadaşça yani.. Sanırım.

Sıkıntılı bir nefes vererek "Offf" dedim.

Kahve kaynadığın da, Ben kahveyi fincana dökerken zil çaldı. Cezveyi ocağı koyarak kapıyı açtım.

Telefonu direkt uzattı.

Minettle "Çok teşekkür ederimmm" dedim.

Tebessümle "Ne demek" dedi.

Neşeli sesimle "Ben kahveleri doldurayım" dedim.

Rüzgar "Balkonda içelim mi kahveyi" dedi.

Kafamı aşağı yukarı salladım "Olur" dedim.

Rüzgar balkona geçerken ben de telefonu cebime koydum.

Kahveleri tepsiye koyduğum da, balkona doğru ileridim.

'Lütfen dökülme benim rezil etme' diyordum içimden de

Sağ salim balkona getirdim de Rüzgar aldıktan sonra ben de tepsiyi kucağıma koyarak kahvemi aldım.

Tam kınuşacakken telefonum çaldığında cebimden telefonu çıkarmak için hareket etmiştim ki, tepsi de ki kahve hafiften döküldü. Sinirle "Hayy" dedim.

Rüzgar ise bu halime gülmüştü. Sıla'nın aradığını gördüm de direkt meşgule attım. Sonra dönerdim ona, konuyu açmak için tam konuşacaktım ki, Sıla tekrar aradı. aramazdı aramazdı müsait olmadığım zaman, arayısı tutardı.

Rüzgar keyifle gülerek "Aç aç sıkıntı değil" dedi.

Mahçup bir şekilde " Kusura bakma yaa" dedim.

Kafasını sıkıntı değil der gibi iki yana salladı.

Telefonu açtım an. "NEREDESİN SEN!!" nidası yükseldi.

Yapmacık bir sesle "Canım arkadaşım, telefonum Rüzgar'ın arabasın da kalmış ta" dedim.

"NE KADAR MERAK ETTİM BİLİYOR MUS- Ne Rüzgar'ın arabası mı?" dedi sona doğru sesi kısılmıştı.

Çaktırmamaya çalışarak "Hı hı" dedim.

Şüpheci sesiyle "Simay? " dedi.

Utançtan gözlerimi kapatarak boynumu kaşıdım "Iıııı ben seni müsait olunca arayayım mı? "

Sinirle İmalı dolu sesiyle konuştu "Lan ne yapıyorsunuz siz?! "

Yine bir şey çaktırmamak için konuyu saptırmıştım.

"Aleykümselam aleykümselam onunda sana selamı var " dedim. Konuyu kapatmak için.

Sesini sakin tutumaya çalışarak "Simay yarın izin günüm bana herşeyi anlatıyorsun" dedi.

"Tamam, tamam hadii görüşürüz " diyerek kapattım telefonu.

"Sıla yakın arkadaşım " dedim açıklama gereği duyarak

"Anladım " dedi.

"Sen bir şey diyecektin " dedim.

"Haaa " dedi aklına yeni gelmiş gibi Ardından Şüpheyle "Şey o sahil de ki adam.. Hiç tekin gelemedi aranız da bir bağ var gibi hissettim tanışıyor musunuz?" dedi.

Ben de kendimi tutamayarak sorgulayıcı bir sesle "Siz Tanışıyor musunuz?" dedim.

Hafiften ciddileşti "Çok değil, neden sordun?" dedi.

Ben de hafif ciddi bir şekilde
"O sahil de sanki tanıyormuşsun gibi baktın adama " dedim.

"Bir kaç kez gördüm o kadar" dedi.

kahvesinin son yurdumun alırken Ardından tekrar konuştu.

Derin bir nefes aldı Rüzgar "Bence o adamdan uzak dur. Tekin değil"

Boşluğuma gelmiş bir şekilde bir anlık dudaklarımdan şu kelime döküldü.

"Zaten o gün silah sıkan adam oydu."

Rüzgar kaşlarını çatarak ciddileşti.

Dehşetle "Nee!!?" dedi.

Dediklerim sonra'dan fark ettim an kalka kaldım.

Ben az önce ne demiştim?.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız🩷

 

Seviliyorsunuzzzz 🩷🤍

Bölüm : 22.11.2024 00:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...