8. Bölüm

6.BÖLÜM

Cemre
cemreyldrm_

İYİ OKUMALAR ❤️

İki elimi havaya kaldırarak gözlerimi sıkıca kapattım. sinirle konuştum. "Ayyy durun durun bir ne oluyor?!"

Sıla, tek kaşını kaldırarak sinirle içeriye girdiği an, çantasını koltuğa fırlattı. çantasında ki cüzdan dahil, bütün makyaj malzemesi dağılmıştı.

Bana hırsla arkasını döndü.

"O psikopat adam neden kapıdaydı haaa?o ruh hastası manyak kardeşi, ilk defa işe yaradı ve bana söyledi"

Söylediklerinden bir gram da olsa bir şey anlamamıştım.

Rüzgara baktığım da içeriye girip girmemekte kararsız gibiydi.

Sinirle elimi içeriye göstererek "Gir gir sen de gir azarla" dedim.

Rüzgar'da içeri girdiğinde kapıyı kapattım.

Sıla Sinirle mırıldandı "Abisiymiş yaa, abisi aibisi" diyerek yükseldi.

"kim kimin abisi "diyerek ben de yükseldim.

Sıla"Bana takıntılı olan kişinin abisi. Yaani Akın Demir. "

Duyduğum şeyle beyinim'den vurulmuşa dönmüştüm. Akının kardeşi Sılaya takıntılıydı.

Elimi ağzıma götürdüm şaşkınlıkla

Sıla kafasını olumlu anlamda salladı. "Yaaa" dedi. Kendinden emin bir sesle ayağa kalkarak dibime geldi.

Yapmacık bir gülümsemyle "Öğrencimin velisi diye geziniyordun"

Ne diyeceğimi bilememiştim. Haklıydı.

Rüzgar derin bir nefes alarak lafa girerek. "Ben de öyle, özellikle şu üç gündür görüyorum. " dedi.

Sen nereden biliyorsun? demek istedim ama Sıla benden önce davranarak, sanki düşünce mi okumuş gibi

Sıla şüpheyle arkasını döndü. Rüzgarı ilk bir süzerek konuştu. "Sen geldiğini nereden biliyorsun?"

Rüzgar anında ciddileşti "Benim odamın camı full dışarıyı görüyor. Ben de arabayı gördüm, bir de okula girip çıktığı için"

Gözlerimi kısarak şüpheyle Rüzgara hafiften süzdüm.

Sıla hızla Sinirle bana dönerek eliyle Rüzgarı göstererek "Bak Rüzgar bile görmüş" dedi.

Rüzgar uyarı dolu sesle "Adam Psikopat diyoruz!?"

İki elimle yüzümü sıvazlayarak sinirle konuştum.

Öyle bir üstüme gelmişlerdi ki artık patlamama ramak kalmıştı.

"Bilsem muhattap olur muydum!?"

Sıla sıkıntılı bir nefes aldı.

Arkasını hırsla Rüzgara döndü Sıla
Beni işaret ederek net bir sesle konuştu. "Bu kıza, okulda bir saniye gözünü ayırma! Her Saniye!! "

Rüzgar'da Sıla gibi net bir sesle bana bakarak kafasını iki yana salladı.

"Asla bir saniye bile!!" dedi. Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Rüzgar bir süre sonra kendine gelerek

"Ben su getireyim" dedi. Bizi baş başa bırakmak için Rüzgar mutfağı doğru ilerlerken

Sıla hırsla koltuğa oturdu hafifi doğrularak parmaklarıyla oynamaya başladı.

Ben de çekingen bir şekilde yanına koltuğun ucuna oturdum.

Sıla iki elini bir birinize sürterek çatallaşmış bir sesle konuştu

"Korkuyorum, benim öz kardeşim öldü küçükken gözlerimin önünde" Sertçe yutkunarak devam etti. "Ben.. Seni de kaybe-tmek istemiyorum Simay"

Artık ağlıyordu. Az önce esip gürleyen ki kızdan eser yoktu.

Sıla kuruyan dudaklarını ıslatarak Titreyen çenesiyle tekrar dudaklarını araladı

"O psikopat hastaneye geldiğinde pansumanını yaparken.." derin bir nefes aldı. tekrar yutkunarak konuştu.

bana dedi ki ; " Arkadaşına dikkat et, Abi mi bilirsin kafasını koyduğunu alır her anlamda dedi bana."

Buğulu gözlerle bana baktı. " Sana zarar verecek diye ne kadar korktum biliyor musun?" diyerek bana sıkı sıkı sarıldı.

Hıçkırıkların arasında konuştu "Simay.. ben.. se..ni de kaybedemem. Dudaklarından bir hıçkırık koptu.


" Hastaneden nasıl çıktığımı bilemedim. Ne ara arabaya bindim ne ara evine geldim."

Ben de artık ağlıyordum. Saçlarını okşuyarak "Asla bırakmam ki seni, Senin peşinden Bursa'ya geldim bırakır mıyım?" dedim.

Geriye çekildiğin de göz yaşını silerek. Tebessümle "Yine kurtulamadım senden" dedi.

Ben de bu dediğine gülerek. "Asslaaa" dedim.

Gülümseyerek Elimi sıkıca tuttu.

Gözlerimi mutfağın kapısından bizi izleyen Rüzgara takıldı.

İki elinde su bardağı, tebessümle bize bakıyordu. Ben de Tebessümle karşılıklı verdim.

Yanımıza gelerek suları masaya koyduğun da samimi bir sesle "Eveeetttt sularınız geldi. Buyurun her su 5 lira o da size beleş" dedi.

Rüzgar'ın bu lafına hepimiz gülmüştük.

Suyu içtikten sonra" Ellerine sağlık, su çok güzel olmuş " dedim.

Burak kahkaha atarken, Sıla da gülmeden edememişti.

Rüzgar ellerini hafiften dizine vurarak

" Okey, ben artık kalkayım" dedi.

Düz bir sesle "Kal" dedim.

Kaşlarını yukarı kaldırarak "Yapacak işlerim var" dedi.

Kafamı olumlu anlamda salladım. Ayağa kalkarak kapıya kadar geçirerek kapıyı kapattım.

Salona girdiğim de, Sıla çantasında dağılan eşyaları topluyordu. Eee tabii eve girdiğin de direkt çantayı atmıştı. Ve eşyalar da dağılmıştı doğal olarak

"Yardım edeyim mi? " dedim.

Elini masanın altında ki cüzdana uzanarak tam almıştı ki, cüzdan ansızın açılınca tekrar döküldü. Paraları ve kartları dağılmıştı.

Sıla küfür ettiğin de

Sakinleştirmek için "Tamam tamam sakin ol" dedim.

"Sen makyaj malzemelerini topla ben de bunları" dedim.

Bıkmış bir sesle "Çok iyi olur" dedi.

Ben cüzdanını toparlarken oda makyaj malzemelerini topluyordu.

Uyarı bir sesle işaret parmağımla tekli koltuğu gösterdim. "Rimelin tekli koltuğun altında "

Sıla uzanarak. Zorla konuşarak "Aldım" dedi.

İkimiz de ayağa kalktığımız da iki elimi de belime attım.

Dikkatle her yere bakarak. " Yok yaa bir şey kalmadı" dedim.

Sıla Çantasını koluna takarak "Kalsa bile sen bana getirirsin" dedi.

Doğru ne de olsa ikimiz de aynı şehirdeydik.

"Tamamdır getiririm " dedim.

Yanağımdan kocaman bir öpücük kondurarak "Görüşürüz bal'ımmm" dedi.

Ben de aynı şekilde öperek "Görüşürüz bal'ımmm" dedim.

Kapıyı açtığım da, eğilerek bir yandan ayakkabısını giyiyor, bir yandan da bana laf anlatıyordu.

Ayakkabısı giyerken kafasını kaldırdırdı. "Baak, o adama dikkat ediyorsun tamam mı?" dedi. Diğer ayakkabısını giyerek

Bıkmış bir sesle "Tamam tamam" dedim.

Diğer ayakkabını giydiğinde tekrar ayağa kalktı. İşaret parmağı bana doğru uzatarak konuştu.

"Bak zaten Rüzgarı da görevlendirdim. aldığın nefesten haberim olacak"

Bıkmış bir şekilde Sadece kafamı olumlu anlamda salladım.

Huysuz bir şekilde homurdanarak "Kime diyorum ki" dedi arkasını dönere merdivenlere ilerledi.

Hafifçe bağırarak "Ben de, seni çok seviyorum canım arkadaşım" dedim.

Hafifçe kıkırdadığın duydum.

Elini kovar gibi yaparak "Hadi hadi içeri" dediğin de, kafamı yine olumlu anlamda salladım. Kapıyı kapattığım da tuttuğum nefesi geri verdim.

Kafamı iki yana sallayarak bu kötü günü unutmak istedim.

Masada ki bardakları alarak mutfağı götürdüğüm de, tam bulaşık yıkıyacaktım ki, o an telefonum çalmasıyla bıraktım. Elimi havluyla silerek içerde çalan telefona koştum annemdi.

Telefonu neşeli bir sesle açtım "Alooo"

Annem'in neşeli sesi kulağıma geldiğin de keyfim daha çok yerine gelmişti.

Annem neşeli sesiyle "Kızımm, nasılsın" dedi.

Koltuğa otururken konuştum.

"iyiyim annecim sen nasılsın? "

Annem "İyiyim kızım, uğraşıyorum bildiğin gibi" dedi. Sesi bu sefer yorgun çıkmıştı.

İşinden dolayı yorgun olmalıydı.

Düz bir sesle "Yoruluyor musun anne?" dedim.

"Yok kızım " dedi. Ama yalan söylediği her halinden belliydi.

Sıkıntılı bir nefes vererek konuştum "Annecim kendini çok zorlama"

Annem şefkatli sesiyle "kızım ben iyiyim. Aklın kalmasın" dedi.

Huysuz bir şekilde yine konuştum.
"Tamam ama bak bir şey olursa direkt bana haber veriyorsun"

Annem gülerek "Tamam tamam benim huysuz kızım, şimdi Hatice teyzen gelecek kapatayım "


Hatice teyze lafını duyunca hemen "tamam" diyerek kapatmıştım.

Kadının adını duyunca bile rahatsız oluyordum. Resmen kadın dünyaya insanları huysuz etmek için gelmişti.

Tam telefon kapatarak masaya koymuştum ki, televizyon sehpası'nın altında beyaz ikiye katlanmış bir kağıt gördüm.

Televizyon sehpası'nın altından alarak açarak baktım an, bunu bir adres olduğunu gördüm. Ama üstünde de büyük bir işaretle çarpı işareti vardı. Arkasını çevirdiğim de bunun bir hastane kağıdına yazıldığını gördüm. Akıma Sıla geldiği an avucumu alnıma vurdum Çantası dağılmıştı büyük ihtimalle çantasından düşmüştü. Masamın üstünde ki telefonu alarak Sılayı aradım. Üçüncü çalışta açmıştı.

"Efendim Simay " acele bir işi olduğu sesinden belliydi.



Kağıda bakarak "Sıla, ben bir kağıt buldum. Üstünde adres yazılı galiba, senden düştü. Çünkü kağıdın arkasında senin çalıştığın hastane yazıyor."

Aklına yeni gelmiş olacak ki "Evet evet benim. Onu bana bugün getirir misin?"

"Tabii, ben bir kaç saatte oradayım"

Sıla "Tamamdır görüşürüz"

"Görüşürüz " diyerek kapattım.

Odama girerek hastane gitmek için dolabımın karşısına geçtim.



*****
Son kez derin bir nefes alarak aynada kendime baktım. Klasik ben, beyaz kot pantolon beyaz t-short ve beyaz palto giymiştim. Siyah çantamı da alarak kapıdan çıktım. Telefonu aldığım da saat beşe geldiğini gördüm. Hemen uzaktan bakarak çıkacaktım. Kapıyı kitleyerek merdivenlerden indim.

Allah'tan taksiyi önceden çağırmıştım. Taksiye hemen binerek adresi söyledim. taksici biraz gerilse de "Emin misiniz?" dedi.

İlk bir şüpheye düşsem de, kafamı olumlu anlamda salladım. Taksici beni aşırı derecede şüpheye düşmüştü. Kim vardı ki o derste de, taksici bu kadar şüphe etmişti.

Taksicinin sesiyle kedime geldim. "Geldik" parayı vererek tam inecektim ki, Taksici konuştu.

"Dikkat edin, burası iyi değil, nereye geldiğiniz bilmiyorsunuz"

Taksicinin her sözünde içimde korku dalgaları yayıldı.

Zoraki bir Tebessümle "Teşekkür ederim, kolay gelsin." diyerek kendimi dışarı atmıştım.

Tamam sakin ol Simay, bakıp geri gideceksin.

İçinden hep bunu tekrarlıyordum.

Biraz yürüdüğüm de, buranın bir yıkık dökük bir yer olduğunu gördüm. Yüzümü ekşitemeden edemedim.. Ama şöyle bir şey vardı Her yer Simsiyahtı.

Ben şaşkınlıkla bakarken, Sıla'nın burada ne işi olacağını düşündüm.

iki el silah sesi duymamla korkuyla küçük bir çığlık attım. Bir duvarın arkasına geçerek kim olduğuna bakmaya çalıştım. Ama arkaları dönük olduğu için hiçbir şey görememiştim. Tek gördüğüm arkası dönük koyu kahverengi saçlı olan zayıf bir erkekti. Ama yüzünü görmedim. Ani'den telefonumun sesiyle irkildim.

Sılaydı..

Biraz geriye giderek açtım telefonu.

Duymamaları için sessizce konuştum. "Efendim Sıla"

Sıla Sitemle konuştu.

"neredesin kaç saattir seni bekliyorum "

Şaşkınlıkla "Ben geldim, sen neredesin?"

Sıla ciddi bir sesle "Simay ben hastanenin arkasında ki parktayım"

Hastane'nin arkasında ki park mı? Yanlış adrese gelmiştim. Korku bedenimin esir alırken korkudan konuşamamıştım.

Telefondan tekrar Sıla konuştu.

Sıla "Simay sen neredesin?!" sesinde korku endişe vardı.

Tek dediğim şey "Bilmiyorum" oldu.

Sıla"Ne, nasıl yani? "

Arkamdan gelen sesle artık vücücumu korku tamamen esir almıştı.


"Simay hoca, ben sizi eğitimci sanıyordum. Meğer dedektifmişsiniz"

korkuyla arkamı döndüm. Arkamda ki kişiye baktığım da

yüzüne ani'den ciddileşti.

Ciddi bir şekilde tek kaşını kaldırarak .

"Sizin ne işiniz var burada?" dedi.

sesinde ki soğukluğu buradan hissetmiştim. Sertçe yutkundum.


Çünkü önümde, simsiyah giyinmiş, elleri arkada, koyu kahve rengi gözlerle, bana dik dik dik bakan, Akın Demir olduğunu görmemle, içimde ki korku daha da yayılmıştı.












Bölüm : 05.12.2024 19:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...