33. Bölüm

SEZON FİNALİ..

Cemre
cemreyldrm_

Veeee sezon finaline geldik. 1 ay Akın ve Simaysız kalacaksınız 🤍

1 AY Akın ve Simayı unutmayın lütfen 🥹

Bir gün geç geldi çünkü yetişmedi maalesef üzgünüm. 💜

Neyse

 

İYİ OKUMALAR 💜

 

SİMAYDAN🤍

​​​

Rüzgar vücücunu biraz, daha bana döndüğün de daha paniklemiştim, korku vücücudu mu esir alırken kalbim ağzımda atıyordu.


Bir yandan kapıyı açmaya çalışıyorum, bir yandan ise cama vuruyordum.

"YARDIM EDİİİNNN İMDAT"

Yapmacık bir şekilde konuştu. "Böyle mi hasret gideceğiz aşk olsun"

Korku dolu bir şekilde

'Ne diyorsun sen' der gibi baktım.

"Hastasın sen, Ruh hastası!!"

Yapmacık bir yüz ifadesiyle "Üzülüyorum ama" dedi.
Hızla kafamı iki yana salladım.

İyi değildi, takıntılı ruh hastasının biriydi.

Tekrardan cama dönerek bütün gücümle bağırarak vurmaya başladım.

"YARDIM EDİN!!" İMDAT!!! "

Korkudan tir tir titriyordum. Ama bunu belli etmemem lazımdı.

Yine cama vurarak yardım isteyecektim ki,

Burnuma tutulan eterli bezle ağır bir koku almama refleks olarak elini itmeye çalıştım.

Ama o kadar güçlüydü ki bir santim bile kıpıldanamıştı.

Bilincim yavaş yavaş giderken son gördüğüm şey

Sılanın bana doğru hızla koşuşuydu.


Sıla'dan..

Bütün işlemleri yaptıktan sonra, heyecanlı bir şekilde Defnenin odasına doğru ilerledik müdürle içim içime sığmıyordu..

Heyecanımı kontrol etmeye çalıştım, derin nefes alıp verirken.

Odaya gelmiştik, müdür odanın kapısını yavaşça açarken görüş alanıma Defne girdi.

Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım
"Defne! " diyerek hızla yanına giderek sıkıca sarıldım.

Kokusu derin derin içime çektim.

Kokusu bile aynıydı dalin kokuyordu..

Titreyen sesimle konuştum.

"Ablacım " dedim. burnumu kahve rengi saçlarını koklayarak içime çektim. Ardından dalin kokulu saçını bolca öptüm..

Yıllarca hasret kalmıştım, şimdi ise kollarımın arasındaydı.

Müdür "Bak ablan geldi" dedi.

Defne kocaman olan gözlerini daha, da fal, taşı gibi açtı..

Bana bakarak en masum haliyle "Sen ablam mısın?" dedi.

Böyle demesi kalbime bir ok misali saplanırken.

Sadece kafa sallamakla yetindim..

Kaşlarını kaldırarak daha da şaşırdı.

Hiç fark etmediğim bir kadın, sanırım çalışandı

tebessümle konuştu defneye "Hadi bakalım Defnecim eşyalarını toplayalım."

Defne bir bana bir kadına baktı.

kafasını aşağı yukarı salladı.

Kadına dönerek " Benim yapacağım bir şey var mı" dedim.

Kadın Tebessümle "Teşekkürler yok" dedi.

Peki dercesine kafamı salladım.

Etrafı incelediğim de. Bir dolap bir yatak vardı. Yatağın yanında ise bir çekmece

Duvara yaptığı resim dikkatimi çekti.

El el tutuşmuş bir uzun boylu bir kısa böyle kız resim çizmiş.


Ben duvarda ki çizilmiş resme dikkatli bakarken.

Defnenin küçücük uzun olan kızı eliyle resmi gösterdi.

Defne"Abla" dedi..

Ardından yanında ki küçük kızı göstererek "Ben" dedi.

Ona dolu dolu gözler bakarken o ise tebessüm etti.

Çalışan kadının sesiyle Defne arkasını dönerek koşarak kadının yanına gitti.

Tekrardan duvara baktığım da sağ gözümden bir yaş firar etti.

Resime dokundum. Dolu gözlerle duvarı incelerken.

Gözüm camdan dışarıya takıldı, göz yaşlarımı silerek. Cama doğru ilerledim.

Simay cama vuruyordu..

O an şoka girdim hiçbir şey yapamadım...

Taksinin gitmesiyle arkamı dönerek tam gidecektim ki durdum.

Arkamı dönetek kadını "benim işim çıktı 2-3 saate geleceğim! " dedim.

Kadın anlayışla "Tabii ki" dedi.

Ardından Defnenin yanına gittim onu kucağıma alarak konuştum.

"Benim küçük bir işim çıktı, hemen geleceğim tamam mı söz bırakmayacağım seni bu sefer asla!" dedim.

"Söz mü" dedi Defne

"Söz" diyerek saçından öptüm.

Yere bıraktığımda koşarak çıkışa gittim.. Merdivenlerden üçer beşer inerken tökezlememle neredeyse düşüyordum.

Taksiye yaklaştığım da hızla kayboldu.
Elimde geldiğince Taksinin peşinden gittim.

Ama bir sürü sonra bacaklarım yorulduğu için güçsüz düşümüştüm.

Ellerimi bacaklarıma koyarak derin derin nefes aldım.

Koskoca boş yurdun ortasındaydım..

Yanımdan geçen her hangi birinin konuşamısıyla dikkatimi ona verdim.

"Yer altı mafyası Rüzgar vardı yaa, o, bulunmuş dışarıdaymış"

Duyduklarımla beynime kurşun yemiş gibi oldum..

Rüzgar mı.. Hayır hayır hayır olmazdı.
Aklıma tek bir isim geldi.

Araf..

Cebimden telefonumu hızla çıkararak Arafı aradım.

Hemen meşgule attı..

Öğrendikleri gerçeklerle mesafe koymuştu.

Tekrar, tekrar, tekrar aradım ama hiçbirini cevaplamadı.

Önümden şans eseri geçen taksiyi durdurdum.

Panikle konuştum. "Dur dur dur"

Taksici ani bir şekilde durduğunda

Konuşmasına fırsat vermeden hızla taksiye bindim.

Aceleyle konuştum.

"Abiii Demir holding hemen"

Yaşlı taksici "Tamam kızım" dedi.

O sıra da ben de Arafa üst üste mesaj atıyordu

"Araf lütfen bakar mısın? "
"Şuan gerçekten inadın sırası değil"
"Yardımına ihtiyacım var, ne olursun yardım et"

"Simay kaçırılmış olabilir ne olur"

Ben üst üste mesaj atarken bana yaptığı tek şey görüldü atmak oldu..

Bu sefer aradım, ama tekrardan meşgule attı..

Derin bir "Offff" dedim..

Kendimi çok çaresiz hissediyordum.

Ellerimi yüzüme kapattım. Kendi kendime konuşuyordum.

"Allah'ım.. Allah'ım lütfen bana güç ver"

"Geldik" diyen şoföre direkt parayı vererek hızla indim.

Kafamı kaldırarak Büyük koskocaman holdinge baktım..

Umarım.. Umarım buradasınızdır.. Yoksa son çare polise gidecektim.

Holdingin içine girdiğim de nereye gideceğimi bilemedim, o kadar büyüktü ki,

Tam önümden sarı saçlı elinde dosyalar gözlüklü bir kız geçerken durdurdum.

"Pardon"

Kız beni bir süzdü şaşkın bakışlarla

"Buyrun" dedi.

"Araf.. Burada mı "

"Yeni toplantıdan çıkmıştı.."

Hızla konuştum. "Lütfen, acil bir durum var, beni götürür müsün?"

Kız bir kararsız kalsa da

Titreyen sesimle "Lütfen" dedim.

İsimini bilmediğim kız kafasını aşağı yukarı salladı.

Minnetle gülümseyerek "Teşekkür ederim" dedim.

Asansöre bindiğimiz de beni büyük bir asansör karşıladı hayatımda gördüğüm en büyük asansör olabilirdi.

Asansör de ki camdan baktığım da binlerce kişinin çalıştığını gördüm..

Yanında ki kızını sesini duymamla ona döndüm. "Geldik."

Asansörün kapısı yavaşça açılırken, karşımda gördüğüm kişiyle hemen yanına gittim.

Araf'tı..

"Araf" diyerek yanına gittiğim de yanımda ki kız konuştu.

"Araf bey acil bir durum olduğunu söyleyince almak zorunda kaldım."

Araf en soğuk ifadesiyle "Tamam sıkıntı yok, sen gidebilirsin " dedi.

Kız giderken hızla Arafa döndüm.

Bana donuk bakıyordu.

Hızlıca konuştum. "Araf.. Simay kaçırıldı, bilmiyorum kaçırılmışta olabilir, lütfen yard-"

Elini dur dercesine kaldırdığı için susmak zorunda kaldım.

"Annemin katilinin kızına yardım edemem" diyerek tam arkasını dönerek gidecekken.

Kolunu tuttum "Lütfen.. Şuan tehlikeli de olabilir.."

Duraksadım ve konuştum. "Rüzgar dışarıdaymış ölmemiş"

Bunu dememle donuk olan bakışı ciddi bir hâl aldı.

Bir süre yüzümü inceledi. "Yalan söylemediğini nereden bileceğim"

Bu lafından sonra köşede duran büyük bibloyu sinirle yere fırlattım

Bütün gözler benim üzerimdeyken, umursamadan.

Bağırarak konuştum. "YA SENDEN KIRK YILDA BİR YARDIM İSTEDİM LÜTFEN DEDİM YALVARIRIM DEDİM KILINI BİLE OYNATIYORSUN.. ÜSTÜNE YALANCILIKLA SUÇLUYORSUN"

Araf bana sinirli bir şekilde bakarken ben hiç birşey denemeden arkamı dönüp gidecekken.

Duyduğum sesle kala kaldım.

"Simay rüzgarın elinde mi?!"

Arkamı dönerek Akına tiksinercesine baktım.

"Anlatsam ilgilenecek misiniz sanki"

Bana doğru bir kaç adım attı. " SİMAY İYİ Mİ?!" Bu sefer kükremişti.

"DEĞİL.. KAÇIRILDI VE ŞİMDİ POLİSE GİDİYORUM."

Arkamı dönerek tam gidecektim ki,

"hiç bir yere gitmiyorsun!"

Boş boş baktım.

Arafa döndü. "Simayın telefon sinyalini bul."

Araf "Akın!" diye yükseldi.

"Araf sesini kes, ve dediğimi yap!"

Araf elini sinirle saçlarından geçirdi.

Daha yeni kırdığım biblo'nun boş masasına tekme atarak gitti.

Akın etrafta bize bakanlara "NE BAKIYORSUNUZ GÖSTERİMİ VAR BURADA HERKES İŞİNE HADİ!!!"

Herkes dağılırken Akın bana "Sen de benim odama gel!" dedi.

Bir kaç adımlık yerde Akının odasına gelmiştik.

Baya büyüktü duvarlar griyi tondaydı.

Büyük masa ve karşılıklı ikili koltuk vardı.

Otoriter bir sesle "Anlat! " dedi.

Bakışlarımı etraftan çekerek Akına baktım.

"Ne?" dedim.

Akın derin bir nefes aldı. Tek tek basarak

"Simayın.. Başına.. Ne geldi."

Çenemi hafif yukarı kaldırdım. "Rüzgar, Simayı kaçırmış olabilir."

Bana donuk bir bakış attı.

Ardından konuştum. "Bunu kimsesizler yurdunun kamerasına da yansımıştır. "

Bunu dememle aklıma Defne geldiğin de içim acımıştı.

Defne?

Defneyi unutmuştum ben..

Akın sert sesiyle "Otur şöyle düzgün doğru anlat " dedi.

Dediğini yapıp oturdum.

"Ben defneyi almaya gittiğim de taksi de Simay vardı. Ve cama vurarak yardım istiyordu. "

Çatık kaşlarıyla konuştu. "Rüzgardan mı şüphe ediyorsun?"

Hiç düşünmeden "Evet" dedim.

Arkamdan kapının tıklatılmasıyla arkamı döndüm.

Araftı..

Araf "Telefon sinyali bulundu"

Ben "Gerçekten mi?" derken

Akın "Kalk gidiyoruz!" dedi.

Araf sert sesiyle konuştu. "Saçmalama, o kim biliyorsun di mi?"

Akın sabırla "Araf sus ve Simayı bul!" dedi.

Araf koltuğa rahatça oturdu. "Gelmiyorum ben siz gidin"

"Sen nasıl birisin yaa?" dedim çirkinleşerek.

Ayağa kalktı. "Sıla sustum sustum ama yeter."

İşaret parmağını bana doğru uzattı.

Araf "Seni çok zor durumda bırakırım. Bana kafa tutma!"

Dudaklarimdan "Hah" kelimesi çıktı.

Akın "YETER! GELİYOR MUSUN ARAF!"

Araf "Gelmiyorum!" dedi.

Akın ters ters baktı hızla odadan kapıyı çarparak çıktı.

Arkasından koşar adımlarla ben de gidiyordum.

 

Arabaya doğru yaklaştığımız da


"Bulunacak Simay di mi?" dedim.

Arabaya binmeden önce "Sence" dedi.

Ben de arka koltuğa bindiğim de korumalar da diğer arabalara binmişti.

Arkamızdan bakan Arafı gördüm.

İki elleri cebinde soğuk bir ifadeyle bakıyordu.
*****

Kaç dakikadır yoldaydık bilmiyorum.

Defne de vardı beni bekliyordu ama Simayı da kurtarmam lazımdı.

"Geldik" diyen Akına baktım, daha sonra çevreye

Ormanlık bir alandı ve...Eski bir Tahtadan kulübe vardı.

Şaşkınlıkla"Burada mı Simay " dedim.

Akın kafasını aşağı yukarı salladı." Burada olarak gösteriyor " dedi.

Ve hızla aşağı indi.

" Akın dur! " dedim. Kapıyı açarken

Ama ben inene kadar kulübenin kapısına kadar gitmişti.

Bağırarak" Akın böyle olmaz" dedim.

Akın kapıyı alacaklı gibi yumruklarken "KAPIYI AÇ LAN!" bağırarak üst üste vuruyordu.

Yanına gittiğim de ne yapacağımı bilememiştim.

Akın üst üste alacaklı gibi vururken, Kapı yavaş açıldı.

Karşımız da tam da tahmin ettiğimiz kişi..

Rüzgar vardı..

"Ooo kimler gelmiş Akın bey, ve Sıla hanım"

Akın "Simay nerede!" dedi.

İçeri dalacakken

Rüzgar önümüzü kesti..

"Şimdi ikiniz de Simay için gelmişsiniz. Ama, Simay yok!"

"Saçmalama içeride biliyorum" dedim.

"SİMAY" diye bağırdım..

Kapıyı arkasından kapatarak bize doğru geldi.

Net bir sesle "gidin yoksa hiç iyi şeyler olmaz!"

Bağırarak "Ne yapabilirsin sen be?" dedim.

Korumasına iki saniyelik bakış attı bize döndü.

"Yeriniz de olsam giderdim, malum hiç iyi şeyler olmayacak"

Akın Rüzgar'ın yakasına yapışarak kapıya yasladı. "SİMAYIN SAÇININ TELİNE ZARAR GELSİN..!" dedi.

Rüzgar meydan okurcasına" gitmiyor musunuz" dedi.

İkimiz de aynı anda "ASLA" dedik..

Kafasını aşağı yukarı salladı. Akının ellerinden kutularak.

"Peki siz istediniz" dedi.

Ayağıma gelen sıvıyla yere baktım.

Ağır bir koku vardı.

Benzin kokusu gibii.

Benzindi.

"AKIN BENZİN DÖKMÜŞ KULÜBEYE"

Akın saniyelik afalladı yere baktı. Geri Rüzgara baktı.

Rüzgar cebinden bir kibrit çıkararak konuştu.

"ELVEDA EDİN SİMAYA"

İkimiz de korku dolu bakış atarken içeriden Simayın sesi geldi.

Ani bir şekilde kibriti kulübeye attığında.

Saniyesinde kulübe alev alırken, ben korkudan kal gelmişti alevler için de yanan kulübeye bakıyordum.

Akın"Yangın tüpü getirin " dedi korumlara.

Korumlara hızlı Yangın tüpü getirirken

Akın bir şekilde kulebenin kapısını kırmaya çalıştı. Tekrardan kırmak için geri çekilmişti ki.

Büyük bir şekilde Alev almasıyla geriye doğru sendelendi.


Alev durmuyor klübe kül olmuştu.

Gözlerim dolu dolu" Simay " dedim.

Tam kulübeye adım atacakken bu sefer beni Akın tuttu.

Bütün gücümle bağırdım.

" BIRAK, BIRAK BENİ.. SİMAY ORADA ONU ORADAN ÇIKARAMAM GEREK BIRAK AKIN.. AKIN NE OLUR AKIN ÇIKAR NE OLUR!!! "

Öyle bir bağırmıştım ki genzim acımıştı.

Ama içim yanıyordu.

" AKIN BIRAK BENİ KIZ KARDEŞİM GİDİYOR, AKIN KURTARAMADIM ONU AKIN"

Ağlaya ağlaya bağırıyordum.

Akın "DAHA FAZLA YANGIN TÜPÜ GETİRİN" diye bağırdı.
Arkadan tekrardan bir ses geldi.

"RÜZGAR, MURAT KARANIN SELAMI VAR SANA!!"

Ve tüfek sesleriyle Akın beni yere yatırmıştı.

Rüzgar delik teşik olurken, Akın ise vurulmuştu.

Karnımdan akan oluk oluk kana baktım..

Ben de Vurulmuştum..

Bilincim kapanmadan önce tek dediğim şey.

"Defne.." oldu.

 

 

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ. 🤍

SEVİLİYORSUNUZZZZ 🤍

Bölüm : 31.05.2025 00:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...