
Yeni bir sezona merhabaaaaa🤍
Sizi ve bölüm yazmayı özlemişim.. ❤️
Upuz bir bölüm oldu. 🌼
Sınır koyuyorum
15 beğeni 10 yorum'dan sonra yeni bölüm gelecektir. 💜
İyi okumalar, umarım beğenirsiniz. 🦋🌸
Hayat beni oradan oraya savururken o kadar hırpalanmıştım, kendimi bir labirentte gibi hissetmiştim. Nereye gidersem gideyim çıkmıyordum..
Kulaklarımda o güne dair tek bir ses yankılanıyordu.
"YARDIM EDİN!! "
Havuzdan ani bir hızla çıktığımda derin derin nefes almaya başladım.
Havuzın kenar duvarından tutundum.
Griyi küçük Havuz Gözlüğümü çıkarak bir kenara attım.
Aklıma o gün geldikçe nefesim kesiliyordu.
O günü..
Kulübenin yandığı gün...
O gün bir sürü koruma gelerek evi ateşe vermişlerdi.
Gerçekten o gün öleceğim sanmıştım..
Taaki Cenk gelene kadar..
Evet Cenk, o gün arka taraftan gelerek beni o alevlerin içinden beni kucağına alarak kurtarmıştı..
Gözlerimi hastane de açtığım da ise yanımda Cenk vardı..
Yine o günün aklıma gelmesiyle, düşüncelerimden sıyrıldım.
Islak saçlarımı geriye attım..
Havuzdan çıkmak için demir merdivenlere doğru ilerledim..
Havuzdan çıktığımda şenzloga doğru ilerledim.. Griyi havlumu alarak kurulandım.
Şenzloga oturdum da telefonumu aldım elime hiç bildirim yoktu.
Saçlarımda ki su damlacıkları ekrana düşerken
Ekran fotoğrafımda ki sılayla benim fotoğrafım dikkatimi çekti..
Sıla...
Sıla.. Üç kez kalbi durmuştu.. Ama doktorlar hayata döndürmüştü Sılayı
iki aydır yoğunbakımdaydı, kurşun çok derine girdiği için kolay olmayacaktı bu süreçte onun için
Akın..
Onlara dair hiçbir bilgim yoktu, sadece tek bildiğim.. Arafın o gün gizliden geldiği ve ambulansı bizim için çağırdı.
Evet o gün Araf gelmişti uzaktan arabayla bizi izlemişti.
O ambulansı çağırmıştı.
Tabii bunu bana Cenk söylemişti.
Arafı tarif ederek
O gün hayatımın şokunu yaşamıştım.
Telefonumun çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım..
Cenkti..
Cenkle o günden sonra samimiyet kurmuştuk, öyle bir sevgili değildik, ama ona çok şey borçluydum benim için taynımı bile aldırmıştı.
Şuan Ankara da öğretmenlik yapıyordum.
Telefonu açtığımda en neşeli sesiyle konuştu.
"Selammm, naber boncuk gözlü kız"
Bu arada bana hep böyle seslenirdi.
Tebessümle "İyiyim, havuzdaydım da, yeni çıktım sen ne yaptın?"
Ben de yeni çıktım da, bu güzel bayanl-"
Net bir sesle" Kadın demek istedin sanırım" dedim.
Mahcup bir sesle konuştu.
"Ahh özür dilerim, bu güzel kadınla bir şeyler içmek istemiştim."
Bıkkınlıkla konuştum. "Çok isterdim, ama gerçekten çok yorg-"
Bu sefer o keskin bir sesle konuştu.
"Simay, bak anlıyorum zor zamanlar geçiriyorsun, ama böyle olmaz. Tek yaptığın şey okul, ev.
Yapma böyle dört duvar arasında kaldın. Nefes almaya ihtiyacın var"
Haklıydı.. Çok zor zamanlar geçiriyordum, kimsem yoktu.. Çaresizdim.
Genzim acırken, ağlamamak için zor tuttum kendimi.. Zorla yutunmaya çalıştım.
Tekrardan konuştu Cenk "Özür dilerim bunları demek istemezdim, ama böyle Simay, senin için diyorum lütfen."
Zoraki bir şekilde yutkunarak konuştum. "Haklısın"
Cenk "O zaman seni almaya geliyorum. "
Dudaklarım titreyerek konuştum.
"Tamamdır."
Telefon kapandığında gözümden bir kaç damla firar etti, hızla elim tersiyle sildim.
Haklıydı.. Evet sosyalleşmeye ihtiyacım vardı..
Şenzlogdan hızla kalkarak eşyalarımı toplayarak, kabine üstümü değiştirmeye giderken omzuma sert birini değmesiyle
Ona doğru döndüm..
Sarışın, kumral, mavi gözlü bir erkekti.
İki elini kaldırarak "Çok özür.." beni dikkatlice süzdü.
"Dilerim" diyerek ekledi.
Sona Doğru şaşkınlıktan sesi kısılmıştı...
Gözlerimi kısarak ona baktım.
Tanıyor muydum ben bunu?.
Kafamı iki yana sallayarak.
"Sorun değil" dedim.
Arkamı dönerek giderken aklımda da bu vardı.
Tanıyorum sanırım, gördüm bir yerde, ama nerede.
Acaba çarşıda falan mı gördüm ki?
Belki de..
Bu bilgiyi umursamamaya çalıştım.
Hızla kabine girerek üsütümü değiştirdim.
Kahverengi saçlarımı toplayarak çıktım kabinden.
Evet saçım artık sarı değildi..
Hayatımda bir çok şey değişmişti..
Anneme ise okulda sıkıntılar yaşadım diyerek konuyu kapatmıştım.
İç sesim "Aynen, asla mafya'ya bulaşarak onunla sevgili olarak, en büyük düşmanı Rüzgar size silah sıkmadı, ve ya araba ile sizi ormanlık alana sokarak karnına cam girerek sakat kalmadın. Ve ya iki kez üst üste kaçılrılmadın.. Sadece sıkıntı yaşadın aynen kanka" diyerek bütün gerçeği yüzüme vurmuştu.
Dışarı çıktığım da bir bir banka oturdum.
Gerçekten ben ne yaşamıştım. Elimi yüzüme kapattım.
Derin bir nefes aldım.
Yalvaran bir sesle "Allah'ım bana yardım et.. Atlatamıyorum" dedim.
Ne kadar öyle kadım bilmiyorum ama, korna sesiyle kafamı kaldırdım.
Cenkti beyaz jipiyle bana bakıyordu..
Cenk, kumral, yeşil gözlü 1'90 boyunda sosyoloji mezunuydu.
Yanımda ki çantamı alarak arabaya doğru ilerledim.
Yorgun adımlarla arabaya doğru ilerledim.
Yorulmuştum su yormuştu.
Belki de konunun suyla bir alakası yoktu...
Arabaya bindiğim de resmi bir sesle
"Selam" dedim.
Kapıyı kapatırken
En neşeli sesiyle "Selamm, naber" dedi.
Her zaman ki yalanımı söyledim.
"İyiyim"
Bana kandırma beni bakışı attı.
"Sen nasılsın" diye devam ettim lafıma
Flörtöz bir şekilde
"Seni gördüm daha iyi oldum."
Arabayı sürerken aynı şekilde lafına devam etti.
"Ama sen de fark ettin mi bilmiyorum?"
Kaşlarımı çattım neyi fark etmiş miydim?
"Nasıl, anlamadım? "
Bana yandan çapkın bir bakış attı.
"Hayat hep bizi bir birimize çarpıyor, bu bir işaret olabilir mi "
Ben de küçümseyici bir yüz ifadesiyle konuştum.
"Kimini de yerden yere çarpıyor"
Yüzü saniyelik düşse de tekrardan eski haline geri dönüş yaptı..
Sol eliyle havalı bir şekilde direksiyon çeviriken
"Biz yine de kötüyü çağırmayalım" dedi.
Bazen beni çok sınıyordu.. Ve buda benim canımı sıkıyordu.
Konuyu kapatma değiştirme amaçlı
Huysuz bir şekilde "Nereye gidiyoruz?" dedim.
"Her zaman ki gittiğimiz yere"
Heyecanla konuştum.
"üvercinkaya mı? "
"Evettt"
Orası benim ikinci evimdi. Büyük bir yerdi nostaljik bir yerdi, bir sürü kitaplar vardı, Cafe tarzı bir yerdi.
"Çok güzel bir seçim" dedim.
Bana ne sandın bakışı attı..
Bakışlarımı cama çevirdim...
Eskisi gibi değildim. Hayat benden neşemi, hayatımı içimde ki sevgiyi, en önemlisi de..
Sıla ve Akını almıştı benden..
Genzimin acıdığını hissettim de ağlayacağımı anlamıştım..
Ağlamamak için kendimi sıktım.. Gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım.. Bir kaç yaş göz yaşı firar etti yanağıma doğru..
Elimin üstünde bir el hissettim de bakışlarımı elime çevirdim..
Cenk destek olmak amaçlı hafifçe sıktı elimi
Cenkin bu tavrından rahatsız olduğum için sanki saçımı düzeltiyor gibi yaparak elimi elinden çektim..
Genzimin temizleyerek konuştum.
"Şeyy, daha var mı?"
Bozulmuş bir ifadeyle "Geldik" dedi.
Araba durduğunda hızla arabadan indim ardımdan da Cenk..
İçeriye girdiğimiz de bir sürü kitaplar beni karşıladı..
Buna tebessüm etmeden duramadım.
Direkt kendimi kitapların yanına attım.. Hepsine tek tek göz gezdirdim..
Kürükmantolu Madonna, senden önce ben, aşk ve gurur.
Vee o kitabı gördüm.. Her defasında sıkılmadığım kitap.
Bilinmeyen bir kadının mektubu..
Her sayfasını ezbere bildiğim kitap..
Bu olaylar olduktan sonra tek okuduğum kitap..
"Her zamankinden di mi soğuk kahve?"
Cenkin sesiyle bakışlarımı arkama çevirdim.
"Evet."
"Tamamdır." diyerek sipariş verdi..
Ben ise elimdeki kitapla aşk yaşıyordum.
Kitabın sayfalarına tek tek bakarken gözüme bir sayfada ki kırmızı gül ilişti..
Buda aklıma Akınla olan anılarımızı aklıma getirdi..
Hüzünle baktım güle..
Tam yerine koyacakken içinden kağıt düştü.
Yerine koymak için tam sayfayı açmıştım ki..
Okuduğum yazıyla neye uğradığımı şaşırmıştım.
Çünkü kağıtta.
Ay perisine yazıyordu.
Vücudumu heyecan, endişe, korku, olurken
Hızla kafamı kaldırarak etrafa baktım..
Burada mı diye
Bakışlarımı bütün etrafta gezdirdim ama yoktu..
"Simay?"
Arkamdan gelen sesle korkudan elimdeki kitap düşmüştü.
Korku dolu bir şekilde Cenke baktım.
elindeki içecekleri masaya bıraktı.
Korku dolu bir ifadeyle "İyi misin?" dedi.
Beni oturtururken.
Bakışlarımı masaya sabitledim.
En sevdiğim kitap, kırmızı gül, Akının hitap şekli de böyleydi..
Kendime geldim hızla.
"İyiyim, bir an arkamdan geldin yaa ona korktum."
Beni bir süre süzdü.
"Özür dilerim o zaman " dedi.
"Yok sorun değil, hadi içeceklerimizi içelim" diyerek geçirdim.
Cenk yerde ki kitabı alarak masaya koydu.
Derin bir nefes alarak soğuk kahvemden bir yudum aldım..
Bir yandan da düşüncelerle boğuşuyorum.
Soğuk içecek gerçekten iyi gelmişti.
"Eminsin di mi, yani iyisin?"
Kafamı aşağı yukarı salladım.
Kahvemden bir yudum daha aldım.
"Evet, anlattım gibi hem de yorgunum"
Tebessümle "Evet, yorgun olduğunu fark ettim" dedi.
Bıkkın bir yüz ifadesiyle konuştum.
"O zaman, yanlış anlamazsan eğer. Buradan kalkınca beni eve götürür müsün?"
Tebessümü daha çok genişledi..
"Elbette, ama bir şartla."
Şüpheli bir şekilde "Nedir?" dedim.
"Akşam yemeği."
O an sadece aklıma Akın geldi o gün, bana gül verdiği iş teklifi yaptığı gün..
Herşeyin başladığı o gün..
İstemsizce tebbesüm ettim..
Cenk'in sesiyle ona döndüm.
"Buda evet demek mi oluyor?"
Affalamış bir şekilde.
"Ne, hayır. Yanii evet, ama arkadaşça bir yemek"
Sıkıntılı bir nefes verdi.
Huysuz bir şekilde "Kalkalım mı artık" dedi.
Böyle yapması içimi acıtmıştı..
Cenk hızla kalkarak hesabı ödedi çıkarken
Bende çantamı alarak çıktım.
Cenk büyük ve hızlı adımlarla giderken ben de ona yetişmeye çalışıyordum..
"Cenk!" dedim.
Arabaya binerek duymamazlıktan geldi..
Ben de hızlıca binerek kapıyı kapattım..
Cenk'e doğru dönerek tam konuşacaktım ki,
Müzik açmasıyla konuşamamıştım
Tamam, evet kırılmıştı.. Kırmıştım.
Ama benim elimden gelen bir şey yoktu ki,
Üzüntülü bir şekilde önüme dönerek çantamın kopçasıyla oynamaya başladım..
Şuan suçlu bir çocuk gibiydim..
Kendimi suçlu ve mahcup hissediyordum..
Ama ben de zor zamanlardan geçiyordum.
Benim de anlaşılmaya ihtiyacım vardı.
Ben de insandım..
Arabanın aniden durmasıyla kafamı kaldırdım.
Eve gelmiştik..
Müziğin sesini kısarak
mahcup bir sesle "Gel bir kahve içelim" dedim.
Yüzüme bakmayarak en keskin sesiyle konuştu.
"Sonra!"
Böyle yapması daha da içimi acıtmıştı..
Vücudumu ona doğru döndürerek üzgün bir sesle konuştum.
" Cenk, lütfen böyle yapma, öyle demek istemediğimi sen de biliyorsun."
Yeşil gözlerini bana sabitledi.
Sesini normal tutmaya çalışarak konuştu.
"Simay"
derin bir nefes aldı sitemli sesiyle konuşmaya devam etti.
"Bak kafan dağılsın diye elimden geleni yapıyorum. Oymuş, buymuş, şuymuş, hiçbiri umurunda değil. Benim umurumda olan sensin.. Sen iyi ol diye çabalıyorum görmüyor musun?"
Cenk "Akın yok hayatında artık unut!"
Son dediği ile gözümü sıkıca kapattım.
Bu gerçek yüzüme çok kötü bir şekilde çarparken
kalbime bir ok misali saplanmıştı..
Yutkunurak "Tamam o zaman, sonra görüşürüz." diyerek
Tam kapıyı açmıştım ki,
Cenk düz bir sesle konuştu. "Simay ben öyle demek istemedim."
Arkamı döndüm, zorla tebessüm ederek
"Görüşürüz" diyerek indim.
Müstakil ev tutmuştum buradan eve doğru ilerlerken
Nefesimin kesildiğini hissettim.
Sol elim boğazıma gitti..
Sanki bir şey nefes almamı zorlaştırıyordu..
Kapıyı gelmemle anahtarı hızla çıkararak kapıyı açarak eve girdim.
Ayakkabımı ve çantamı bir köşeye bırakarak.
Kendimi direkt mutfağa attım.
Bardağa bir bardak su, doldurarak su içtim.
Yavaş yavaş kendime gelirken
Cenk'in dedikleri de, aklımda çıkmıyordu.
Derin bir nefes aldım.
Salona doğru ilerlerken camdan da dışarı baktım.
Cenk gitmişti..
Sadece sokakta yan komşunun kızı Işık ve yanında esmer oğlan da Sevgilisi olmalıydı.
Perdeyi çekerek odama doğru ilerledim..
Aynadan kendime baktığımda çökmüş durumdaydım.
Yüzümde bir gram makyaj yoktu,
uykusuzdum.
Omzumlarım çökmüştü.
Üzerindekileri hızla çıkararak lila renginde ki pijamalarımı giydim..
Saçımı dağınık topuz yaparak yatmak için yatağımı açmıştım ki,
Telefonuma bildirim gelmesiyle elime telefonu aldım.
Cenkti.
"Simay, bugün ki ağır konuşmamdan dolayı özür dilerim."
"Acil bir işim çıkmasa yanına gelecektim"
Hiç bir mesaja umursamadan uyumaya çalıştım.
*****
yardım edin, kimse yok mu kulübe yanıyor Akın, Sıla yardım edin imdat,İMDAT
"YARDIM EDİİİNNN"
Hızla uykumdam irkilerek kalktım.
Etrafa baktım hızla ev yanıyor mu diye, yanmıyordu yine aynı kabusu görmüştüm.
Her uyuduğum da kulübenin içinde yandığımı görüyordum. Elim kolum bağlı bir şekilde
Yanımda ki masada ki sürahiden bir bardak su aldım.
Bardağı masaya koyduğumda derin derin nefes aldım.
Tamam sakin ol Simay yine bir kabus gördün.
Bir süre derin derin nefes alarak sakinleştim.
Saattin kaç olduğuna bakmak için telefonu elime aldığımda
Cenk'ten
21 arama
25 mesaj olduğunu gördüm.
Hepsini okuyamayacağım için en son mesajını okudum.
"Evine geliyorum."
Kaç dakika önce attığına baktığımda iki dakika
Önce attığını gördüm.
Hızlıca yataktan kalkarak salona ilerledim.
Perdeyi araladığım da hava kararmıştı.
Ben saatte bakmayı da unutmuştu.
Perdeyi kapatarak arkamı döndüm.
Bıkkınlıkla
Derin bir" Offf" dedim.
Kapının hızla çalmasıyla hiç bakmak istemedim.
Acaba uyuyor taklidi mi yapsaydım ki, ama oğlanın bütün mesajlarına da okundu yapmıştım.
Tekrardan derin bir nefes aldım.
Gücümü topladım evet Simay aç kapıyı sorarsa da
Uyudum dersin ki,zaten de öyle oldu.
Bıkmış bir şekilde kapıyı açtığımda gördüm kişiyle neye uğradığımı şaşırdım..
Bu benim aklımın bir oyunu muydu, yoksa şizofren mi olmuştum..
Karşımda dağılmış saç yorgun ve uykusuz gözlerle bana bakıyordu..
Korku endişe, heyecan, bütün duyguları yaşarken
konuştu.
"Özlemedin mi beni?"
Nasıldı yeni sezonumuz. 💜
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız🌼
SEVİLİYORSUNUZZZZ 💜🦋🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.73k Okunma |
1.46k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |