Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Tanıtım: Kaybedilenlerin Acısı

@cennetbahcesi_

Usul usul yağan yağmurun toprağa düşüşünü boş bakışlarla izledi. Kehribar taşı gibi kızıl olan gözleri içine hiçliği sığdırmıştı. Bir kişinin ölümüyle yer ve gök birleşmiş, onun kıyameti olmuştu. Bunun sebebi annesinin ölümüydü.

 

Soğuk mermer taşına yaslanan bedeni kalın pamuk elbisesine rağmen üşüse de, genç kız hissetmiyordu. Zira kalbindeki ayrılık ateşi soğuğu hissetmesine mani oluyordu. Elini ıslak toprağa koydu. Ruhu bir cam misali kırılgandı. İlk kez kaybetmemişti sevdiği birini, ama ikinci kaybedişi ilkinden daha ağırdı. Sanki dünya omuzlarına binmişti annesinin gidişiyle...

 

"Bedeninin orada oluşuna hâlâ inanamıyorum, biliyor musun?" dedi kısık sesle. "Anne..." Sesi titredi. "Bir yıldır bedenin burada ama ben-" Sözleri düzensiz soluğu yüzünden kesildi. "Kapıdan çıkıp gelmeni bekliyorum. Gelmeyeceksin, biliyorum." Yutkundu. Kabul etmek istemiyordu. Kabullenemiyordu. Nasıl kabullensindi ki? Çok aniydi, acımasızcaydı annesinin ölümü. Ölüm bir kez yakınına uğradığında hiçbir şey eskisi gibi olmuyordu. Anlamıştı ancak kalbi hâlâ yaşıyor sanıyordu. Annesi yanına gelmediği için üzülüyordu.

 

Teni eski canlılığını yitirmişti. Annesiyle birlikte yaşadığı kütüphaneden dışarı gerekli olmadığı durumlarda çıkmayacak kadar içine kapanmıştı. Hâli dağınıktı. Bu sabah, annesini ziyaret edecek olduğu için biraz güç toplayabilmişti. Doğru düzgün aynaya baktığı ilk gündü.

 

Haddinden gür ve kabarık olan dalgalı saçları usulca yağan yağmurun altında daha da kabarmıştı. Annesi bu halini görse muhtemelen onun tertipsizliğini şakacı bir üslupla eleştirirdi. Toprağı kavradı parmakları.

 

"Orada mısın anne?"

 

Anlamsızca mırıldandığı zırvalıkların farkına vardığında tatsızca gülümsedi. Elleriyle bu toprağa gömülmesine yardım etmemişçesine soruyordu... İç çekti. Toprak kokusunu derince içine çekti. Sonra yaşamaya tutkun insanları rahatsız eden gerçek geldi aklına. Bir gün o da aynı toprağa gömülecekti. Her yaşayan gibi, ölecekti. O halde bu kalbinin hâli neydi?

 

Yağmur şiddetini artırmaya başlamıştı.

 

"Vuslat belki yakındır," diye mırıldandı. "Belki şu andır veya yarın..." Bu düşünce uzun zaman sonra yüreğindeki duyguların seyrini değiştiriverdi. Kalbine ölüm fikri hayatında ilk kez huzur verdi. Yaşayanlar için acımtırak olan hakikat genç kızın nefesi oldu. Doğru ya, herkes bir gün ölürdü ve ölüm, yaşayanların dünyasında tutunamayan Melina için bir kavuşmaydı artık. Sırtına yük edindiği ağırlığı oracığa bırakmış gibi hafifledi kalbi.

'Ölüm var.' diye fısıldadı kendisine, acı hâlâ yerinde olsa da artık ona eşlik eden mutlulukla... Doğrusu, onlar inanıyorlardı. Eğer inanmasaydı; bu acıyı, sinesine geçirilen kasvetli ölüm halatını kabullenemezdi. Ama o acıyla yaşamayı başardı. İçten içe solsa da kalbi, bir şekilde yağmurlar yağdı ve toprağı kurumadı. Annesinin hatırasını silikleştiren kasveti dağıldığında birkaç şifalı kelime düştü hatırına:

Ölüm, âlemden âleme geçiştir. Bu kelimeleri ilk duyduğunda anlamamıştı, cümlenin mânâsı bu kez iliklerine kadar işlendi. Annesi yok olmadı. Kaybolmadı, sadece artık ruhu bu âlemde değildi. Ve bir yandan da bedeniyle buradaydı, tam olarak bu mezarın içinde.

 

'Ruh, beden öldüğünde bedeni terk eder ama tüm bağlar kopmaz, ölüler yaşayanlardan haberdardır. Bazı rivayetlerde günahkar kimselerin öldüklerinde çektikleri azabdan ötürü yaşamakta olan insanlara kendilerini duyurmaya çalıştıkları anlatılır. Tabi ölülerin bizlerle iletişim kurması olur şey değildir. Yaşayanlar ve ölüler âlemi arasında bir perde vardır.'

 

"Ve asıl yaşayanlar, ölü sandıklarımızdır."

 

Zihninde yankılanan cümleler bir din adamının sözleriydi. Kasabanın mabedinde insanlara din anlatan ve dinî sahifeler okuyan Âzâm'a aitti. Annesiyle nadiren mescitlere gittiklerinde mutlaka görevli Âzâm'ın konuşması dinlenirdi. Bu dinletinin bir gün içini meltem misali okşayıp rahatlatacağını bilebilir miydi...?

 

Gözünden damlalar usulca aktığında, sanki kalbindeki yangına sükûneti getirmişti gelişleri.

 

Elini topraktan çekip silkeledi. Mezara dönüp,

"Merak etme anne, kendime iyi bakacağım. Dünyadaki kimsesizliğimin beni ezmesine müsaade edip seni üzmeyeceğim." Dudaklarına kondurduğu gülümsemeyle birlikte mezardan usulca uzaklaştı.

Loading...
0%