Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm

@cennetedusendamla

"Ne? Bana geçmişte ne yaptın?"

Sorumla birlikte yutkundu. Sorduğum soru gerçekten onu rahatsız etmişti. Ne bekliyordum ki? Birden hiç düşünmeden kolunu tuttum. Şaşkınlıkla bana baktı çünkü verdiğim bu tepkiyi beklemiyordu. "Ne?" demesiyle bütün gücümü kullanarak onun bileğini ters çevirdim. Canı acımış olmalıydı ki bağırmaya başladı. "Sanırım kolumu kırdın, vicdansızın kızı!" dediğinde kendimi tutamadım ve bende bağırmaya başladım. "Ne?! Bana cevap vermeden bırakmayacağım kolunu! Önce geçmişte bana ne yaptığını söyleyeceksin!"

Söylediklerimi duyduğunda sinirlendiğini hissetim. Birden o da benim kolumu tuttu. Ona bağırma şansım olmadığını biliyordum. Çünkü az önce bende onun kolunu tutarak az da olsa dayanabileceğimi göstermiştim ve o da bunu kullanıyordu. Birden tuttuğu kolumu çekti ve göğsüne yapıştım. Benden çok daha uzun boylu ve yapılı olduğu için ben yukarı, o da aşağı bakınca görüyorduk birbirimizi. Gözleri, ona karşı olan sert davranışlarıma sinirlenmiş gibi bakıyordu. Hala anlamamıştı. Hala geçmişimi ve onu hatırlamadığımı anlamamıştı. Ama bende o anlayana kadar söylemeyecektim. O mu inat, ben mi! Hadi bakalım. "Neden? Neden beni unutmuş gibi yapıyorsun? Yaşadıklarımız bu kadar basit miydi senin için? Bana cevap ver yoksa elimden bir kaza çıkacak!" Sesiyle birlikte ürperdim. Gerçekten kızmıştı. "Hala anlamadın mı? Gerçekten düşündüğümden de aptalsın." Söylediklerimle hem aşağılanmış hemde huzursuz olmuştu. Ayrıca cevabını alamamış olmanın sinirini yaşıyordu. Gülümsedim "Sen anlayana kadar susacağım ve susmam seni çıldırtacak." Gözleri yine dudaklarıma kaymaya başlamıştı.

"Ben senin gözlerindeki ateşi gördüm, Afet. Ben o gözlerindeki ateşte yandım. Ne senden, ne de gözlerindeki ateşten vazgeçerim."

Sözleriyle kan beynime sıçradı. Gözlerine baktım bende."Ne?"

Hiç, bir erkeğin sesini duymanız bile, istememenize rağmen kalbinizin çarpmasına neden oluyor mu? Benim hiç olmadı. Yada olmamıştı. Şuana kadar.

Gözleri artık dudaklarıma değil, yeşil gözlerime bakıyordu. Allah'ım, nolur gel çek al beni burdan. Gerekirse yerin on bin kat dibine batayım ama kurtar beni. Gözlerine ve dudak uçurtan mükemmel vücuduna bakmadan duramıyorum. Ama durmam gerekiyor yoksa yakında kalbim ve beynim ikiye ayrılacak.

Hızla çektim kolumu. Teni benimkine değdikçe kafayı sıyırıyordum. Şaşırmadı. Ama beklemiyordu da bu hareketimi. Gözlerime bakarak "Sana her şeyi hatırlayacağım." dedi.

Ağlamak istiyordum ama olmuyordu. Bana her bakışında, gülüşünde kalbimden bir parça sökülüyordu ve tekrar onarılması da onun gülüşüne bağlıydı. Şöyle düşünün, bir iptesiniz ve bu ipin aşağısı uçurum. Çok yorulduğunuz için asla geri dönemiyor veya ilerleyemiyorsunuz. Ama aynı yerde de kalmazsınız çünkü uyumanız, dinlenmeniz ve yemek yemeniz gerekiyor. Yani anlayacağınız, her türlü öleceksiniz ama bunun seçimi de size bağlı.

Ben bunları düşünürken o kaybolmuştu bile. Arkamı dönüp "Bari ismini şöyle!" diye bağırdım. Cevap vermeyeceğini bile bile sormuştum bunu.

Bir Saat Sonra

Eve ulaştığımda yürümekten yorulmuştum. Takip ettiğim gizli Suikastçım yüzünden otobüsler kaçmıştı ve ben bir saatlik mesafeyi yürümüştüm. Üzerimdeki kıyafetleri bile çıkarma gereği duymadan yatağa fırlattım kendimi. Yorgunluktan ölecek gibiydim ama uyuyamıyordum. Kafamda sürekli gülüşü ve sesi yankılanıyordu. En sonunda yataktan kalktım ve zor günlerim için olan uyku haplarından aldım iki tane. Sabaha kadar uyanmasam yeri.

Loading...
0%