@cennomi
|
Anlaşılan buraya resim koyamıyorum. Karakter tanıtımı ve Instagram bölümleri vardı, oradaki karakterlerin tek tek bölümlere koyarım anca.
BU bölüm: Alin
Derin bir nefes aldım. Bir tane daha aldım. Arabadaki tüm oksijeni almak istercesine bir tane daha aldım.
Birisi bana acilen şeftali bulmalıydı, ölecektim gerginlikten.
İlk defa kardeşim olacaktı. Tamam, bir hata yüzünden 17 yıldır tek kız olarak büyümüş olabilirdim ama belki de artık çok mutlu olacaktım. Zaten elimdekiyle yetinmeyi her zaman bilen bir kızdım ve mutluydum ama artık daha da mutlu olabilirdim.
Ya beni kabul etmezlerse?
Koy göte yolla cehenneme Alin. Bu zamana kadar sanki kimsenin bizi kabullenip kabullenmemesini umursadık mı ki? O yüzden bu onların kaybı olurdu.
Şunun şurasında 18'ime girmeme iki ay kalmıştı. Bunca zaman o kadar parayı niye biriktirmiştim ben, kaçmak için.
"Hazır mısın, kızım?" Dedi Karya hanım. Beş dakikadır benim rahatlamamı bekliyordu. İçeriye girmeden önce biraz beklemek istemiştim.
Tamam; tramvatik olaylar bizim meselemiz, bize işlemez dedik de o kadar da değildi.
"Hazırım, Karya hanım." Dediğimde enseme bir darbe yedim. Şaşkın şaşkın Karya hanım'a bakarken o çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Bana bir daha hanım dersen seni el alırım, Alin." Diyip de ayağındaki siyah stiletto ayakkabıya uzandığında can havliyle arabadan fırladım.
Arkadaşlar anlatıyordu valla, çok acıtıyormuş. Bir de bu topuklu yani, ev terliği de değil.
Şimdiden dayak yiyordum ya!
Karya hanım, yaptığından memnun evin kapısına doğru yürümeye başladığında pıtı pıtı peşinden ilerledim. Pardon, ben ev mi dedim? Burası villa gibiydi be. Ama malikaneydi işte. Biraz eski yapımdı ama oldukça moderndi.
Vural bey, önden gitmiş benim bavulumu kendisi çıkarmak istemişti odama. Uçaktayken Arya'nın odasında değil de başka bir odada kalsam olur mu diye sormuştum, Karya hanım da zaten bunu düşündüğünü ve bana başka bir oda ayarladığını söyledi.
Vural bey'in açık bıraktığı kapıdan girdiğimizde ne kadar umursamasam da içimde bir yerlerde küçücük Alin'inin heyecanlı çığlıklar attığını hissedebiliyordum.
Şeftaliyi yemiştik.
Gömme dolaptan birer ev terliği giyip içeriye geçtik.
Salon aslında töre dizilerindeki gibi kasvetli, ahşap ağırlıklı ve töre namus intigam havasında olur zannediyordum ama gayet de modern bir salondu. Öncelikle ferahtı ve gereksiz eşya yoktu.
O koltuk... şeftali tonlarında mıydı bana mı öyle geliyordu? O köşeye göz koydum şuan.
"Geçip otursanıza hanımlar, niye dikiliyorsunuz öyle girişte?" Diyen Vural bey'in sesiyle ikimiz de koltuklara ilerledik. Evin duvarının bahçeye açılan tarafı tamamen camdı.
Adana'ya kar yağmıyordu. Biz çukurova bölgesine gelmiştik ve İstanbul'un aksine burada kar falan yağmıyordu. Ocak ayındaydık daha.
"Ben çocukları çağırıp geliyorum, odalarında olmalılar." Diyen Vural bey merdivenlere ilerledi. Ev dubleksti ve baya baya baya büyüktü.
Sakinim. Sakinim. Sakinim, sadece abilerim ve ikizimle tanışacağım.
İçimdeki küçük Alin, ayaklarını yere vurarak kendi etrafında döndü ve heyecanlı bir kahkaha attı. Susmasını diledim, beni geriyordu.
Benim kardeşlerim vardı.
Bir süre sonra merdivenlerden adım sesleri geldiğinde yüz ifademi düzelterek kafamı oraya çevirdim. Üç kumral erkek peş peşe görüş açıma girdiler. Onların arkasından ise takım elbisesi içerisinde endamıyla Vural bey.
"Gelin çocuklar," dedi Karya hanım heyecanlı heyecanlı. "Bakın kız kardeşiniz geldi, tanışın."
"Siz tanışın," dedi gözlüğünü düzelten erkek. "Benim yarına kadar çalışmam gereken derslerim var."
"Ben de tıp okudum yavrum," dedi Karya hanım tatlı tatlı. Kibar sesinin altındaki tehtid gayet de seçilebiliyordu. "Beş dakikanı ayırsan hiçbir şey olmaz. Dimi Akan?"
Aa, ismimizin baş harfleri aynıydı.
Akan, bir kaç saniye Karya hanım'ın gülümseyen yüzüne baktıktan sonra tehtidi almış olmalı ki tekli koltuklardan birisine oturdu.
"Kızların hepsi aynı anne," dediğini duydum saçları baya açık bir kumral olanın. "Yeni bir kız kardeş istediğimi sanmıyorum. Arya yeterince hayatımızın içine etti zaten."
"Katılıyorum," dedi muhtemelen ikizim olanı. "Yeni bir ikiz vakasına hazır değilim."
Yüzümden bir şey belli olmasın diye dişlerimi birbirine bastırdım. Arya yüzünden beni mi cezalandırıyorlardı yani?
Buraya gelmeden önce kurduğum güzel kardeşlik hayalleri yalan olmuştu. Beni kabullenmeyecekleri. Hayat, bir kez daha, sen kimsin de hayal kuruyorsun? Ben voldemort'un bile ölümsüz olma hayalini gerçekleştirmemişim. Diyerek şeftaliyi tersten gösteriyordu.
Kendileri kaybederdi, benim gibi bir kız her zaman bulamazlardı. Değerimi bilmeyen, şeftali de yemesindi. Hıh.
"Galiba kredi kartlarınız size birer veda mektubu yazmış," diyerek geldi ve Karya hanım'ın yanına oturdu Vural bey. "Hala oturmamakta ve tanışmamakta kararlı olan var mı?"
"Ben yarışa gidiyorum," dedikten sonra bana kısa bir bakış attı açık kumral. "Adım Mirza."
"Bana Adana'nın tüm galerilerini arattırma Mirza." Dedi Karya hanım. "Otur şuraya adam akıllı, terlik geliyor."
"Ben gidiyorum anne, siz de oturup hayatınızın yeni parazitine merhaba demeye devam edin." Dedi Mirza ve Karya hanım'ın tüm buraya gel, bağırışlarına kulak tıkayarak evden çıktı. Benim varlığımdan rahatsız olmuştu.
Aptal, bir Alin ne kadar zor yetişiyor haberi var mı acaba? Arasa bulamaz be benim gibisini!
"Sen ona aldırma, kızım." Dedi Vural bey bana gülümeyerek. İçimi rahatlatabilmek için elinden geleni yapıyordu. "Her ailede sorunlu bir çocuk olur, bizimki Mirza."
"Biz neyi yanlış yaptık da bu çocuk böyle oldu anlamıyorum!" Dedi salonun ortasında hala hararetli hararetli Mirza'ya söylenen Karya hanım. "Kesin senin tarafına çekti bu çocuk, Vural!"
"Ama karım, sen de ne olsa benden biliyorsun!"
"Ben bu çocukları tek mi yaptım, senden bilmeyip de kimsen bileceğim?"
"Sen tek yapmadın ama ben tek yaptım öyle mi, hatun?"
"Vıcık vıcıksınız ya!" Diye isyan etti Akan. İki tekli koltuğun ortasındaki sehpada bulduğu bir sağlık dergisini karıştırıyordu. "Beş dakika çoktan doldu ve ben anne babamın cilveleşmelerini dinliyorum!"
Zaten Mirza'ya sinirli olan Karya hanım, bunun üzerine terliği çıkardığı gibi Akan'ın kafasına fırlattı. Dikkati dergide olan Akan, kafasına uçan füzeyle pert oldu.
"Ah!" Dedi elini alnına atarak. "Anne ne yapıyorsun ya? Tıp okuyorum ben! Az önce kaç tane beyin hücremin öldüğünden haberin var mı? Onlar bana gerekiyordu!"
"Kızım, sen bunlarla tanışmasan da olur. Gerçekten," dedi Karya hanım bana dönerek. "Hayatımın hatası bunlar, gereksizler yani. Boşver sen bunları."
"Annemi dinleme." Diyerek öne çıktı Akan. "Ben Akan, senin ikinci abinim. Doktor adayıyım. Yakışıklıyım, çekiciyim, mükemmelim. En mükemmel abin, benim."
Bu zamana kadar olayları uzaylı görmüş gibi izlerken kendime gelerek Akan'a cevap verdim. "Senin yarına kadar çalışman gereken dersler vardır, Akancığım. Gidip çalış istersen mükemmel bey."
Kin tutmak mı? Göbek adım olabilir.
"Buyrun cenaze namazına!" Dedi hayretle Akan. "Yemin ederim dersim vardı, niye inanmıyorsun?"
"İnanmıyorum demedim ki, tıp okuyorsun sonuçta dersinden geri kalmanı istemem."
"Ben gidiyorum!" Diyerek ayağa kalktı Akan. "Ben bu kızla biraz daha kalırsam, birbirimizi boğarız."
"Güzel çalış ama!" Diye seslendim arkasından. Bana gayet de sabırla bir tövbe çekti.
Karya hanım ve Vural bey, onun adamakıllı tanıştığına kanaat getirmiş olacak ki gitmesine bir şey demediler.
O gidince muhtemelen ikizim Barlas'a baktım. Pek benimle muhattap olacak gibi durmuyordu.
"Odama gidebilir miyim?" Dedim tanışmaktan falan vazgeçerek. Belirgin bir hayal kırıklığı içerisindeydim. "Yolculuk beni biraz yordu."
"Bir de çıtkırıldım rolü mü yapıyorsun?" Dedi birden Barlas. "O da iyiymiş."
Daha fazla bunların ithamlarına falan susmayacaktım. Yeterdi, boğazıma kadar gelmişti.
"Tanımadığın bir insanı, bak kardeş olmamızı ikiz olmamızı geç tamam mı? Sen sarışın bir insanı, bir sarışın tanıdın ve iyi birisiydi diye, onu da iyi olarak nitelendirebilir misin? Eğer yapabiliyorsan," dedikten sonra ayağa kalktım. "O da iyiymiş."
"Bana odamı gösterebilir misiniz?" Dedim kibarlıkla Karya hanım ve Vural bey'e bakarken. Karya hanım'a anne demeye hazır değildim ama, hanım diyip yine şaplak yemeye de meraklı değildim. Bu yüzden ikisine dönerek konuşmuştum.
"Tabii, kızım." Dedi hemen Karya hanım ayağa kalkarak. Yanıma geldiğinde duraksadı. "Bir dakika, sanki benim bir oğlum daha vardı. Kaç kişi gitti az önce ya?"
"Hatırlaman ne güzel," Vural bey kinayeyle göz süzdü. "Şirketteymiş. Az önce konuştum."
"Hep senin yüzünden, bir tane daha bir tane daha diye diye bu hale geldi burası!" Çikolata ister gibi çocuk istemesine sonra gülecektim, uykum vardı. Dün gece 4'e kadar film izlemiştim.
Sonra da koluma girerek beni merdivenlere yönlendirdi. İkinci kata çıktığımızda bizi kare bir oturma alanı karşıladı. Alanın duvarlarından birisi, merdivenin karşısındaki yer tamamen camdı ve iki tane beyaz üçlü koltuk cama bakacak şekilde yerleştirilmişti. Ortadaki cam sehpa ve beyaz tüylü halı çok elit bir görüntü sağlıyordu. Geriye kalan iki duvardan her birinde iki kapı vardı.
Bunlar çocuk odaları olmalıydı. Ama yanlış hatırlamıyorsam biz beş kişiydik.
"Biz beş kişi değil miyiz, burada dört oda var?" Dedim soru sorar gibi. Karya hanım gülümseyerek arka tarafı işaret edince oraya hiç bakmadığımı fark ettim. Merdiven üst katın ortasında kalıyordu ve diğer tarafta da üç oda daha vardı.
Arka tarafta kalan odalardan birisini gösterdi. "Orası Arya'nındı ama artık misafir odası olarak kullanmaya karar verdik." Sonra dönerek sağ taraftaki ikinci kapıyı gösterdi. "Burası da senin odan, akşam yemeği hazır olduğunda seni çağırmaya gelirim. O zaman kadar dinlen, olur mu?"
Kafamı sallayarak odama yöneldiğimde, "kızım?" Diye seslendi. Refleks olarak ona döndüm. Gülümsedi. "Abilerin de olsalar sana karışma ve kötü bir şey söyleme hakları yok. Az önce olduğu gibi, onlara gerekeni yap."
İstemsizce gülümsedim ve kafamı salladım. Odama girerek kendimi yatağa attım. Oda beyazla donanmıştı. Büyük bir ihtimal Karya hanım, zevklerimi bilmediği için sade ama şık şeyler seçmişti.
Bavulum bana dolaba yerleşmek için göz kırpsa da uyku beni kollarına çekti. Üzerimi bile değiştirmeden uykuya teslim oldum.
KArya ve Vural🤭
Allah'a emanet 💅🏻 |
0% |