Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.Bölüm: Çıkış ve Etkinlik!

@ceren_ellie

 

Bu bölümü bana ve kurguma destek veren Esra öğretmenime itaf etmek istiyorum. Hocam Doğum Gününüz kutlu olsun, iyi ki hayatıma renk kattınız.

 

29 Şubat Perşembe

Arslan’dan

Birinin bana seslendiğini duyuyordum. Gözlerimi açtığımda Alçin’in uyandığını ve ban seslenenin o olduğunu fark ettiğim de hemen onunla ilgilenmeye başladım.

-Kızım iyi misin, Ağrın var mı, hemşireyi çağırayım mı?

-Babacığım bir motorun soğusun Allah aşkına iyiyim. Sadece belin tutulmasın diye uyandırdım bir de doktorla konuşmak istiyorum.

-Neden kızım?

-Şey kendimi iyi ve güzel hissediyorum bir de bugün yapılacak olan etkinliğe katılabilir miyim diye soracağım.

-Kızım hala etkinlik diyorsun, sen önce iyileşmene bak, az kalsın kan kaybından gidecektin.

-Babacım bilmez misin beni? Beni böyle şeylerin yıkmasına izin vermem ki kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum.

-Tamam doktorun gelmiş ise konuşuruz ama ondan önce bir elimi yüzümü yıkayayım bir de kardeşlerini uyandırayım.

-Tamam ben bekliyorum.

Kızım bana gülümsemesini bahşettiğin de ben de ona gülümsedim ve odada ki lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Oğullarım uzun olan refakatçi koltuğuna uzanmışlardı.

-Oğullarım, Egem, Efem hadi kalktın.

Ege: Baba beş dakika daha.

Efe: Alçin uyandığında haber ver.

-Uyandı oğlum, Alçin uyandı.

İkisi de koltuktan bir anda kalktıklarında Alçin’e baktılar ve yanına gidip dikkatlice sarıldılar.

Ege: Kardeşim nihayet uyandın.

-Oğlum sanki ölüm uykusundan uyandım nasıl tepki bu? Baba Barkın nerede?

-Kapının önüne çıkmıştı en son, çok üzüldü oda.

-Çağırır mısın?

-Tamam.

Kapının önünde öylece boşluğa bakan ve hiç uyumadığını gösteren gözleri ile barkını gördüğüm de hemen bana döndü.

-Arslan Bey Alçin iyi mi?

-Bana Bey deme Arslan amca diyebilirsin ama şu resmiyeti kaldır artık.

-Nasıl isterseniz.

-Alçin seni bekliyor.

Dediğim de içeriye girdik.

Barkın: Sevgilim, canım nasılsın?

-İyiyim sevgilim asıl sen kendine bak ne bu halin?

-Senin uyanmanı bekledim.

-Keşke uyusaydın çökmüş ve morarmış gözlerin.

-Sorun değil hayatımın varlığı iyi olsun bana yeter.

Dediğin de kızımın ellerini tuttu ve alnını kızımın alnına dayadı.

-Saat on olmuş ben hemşireyi çağırayım.

Dediğim de odada bulunan düğmeye bastım ve iki dakika içinde hemşire odaya geldi.

-Alçin Hanım uyanmışsınız.

-Evet uyandım ve gitmek istiyorum bu yüzden doktorumu çağırır mısınız?

-Elbette çağırayım sonra da son kontrollerinizi yaparız.

Doktor: Sizleri dışarıya alalım lütfen.

Doktor Bey’in dediği ile dışarıya çıktık.

 

Alçin’den

Babamlar dışarıya çıktığında doktor ile yalnız kaldık.

-Hemşire Hanım yaranın olduğu yeri açar mısınız?

-Tabi hocam.

Hemşire nazik hareketlerle belimde olan düğmeleri açtı ve yaramı ortaya çıkardı. Doktor da eline eldivenlerini geçirdi ve yaramın olduğu yere yaklaştı.

-Alçin, ağrın var mı?

-Valla doktor bey o kadar iyi hissediyorum ki kendimi sormayın. Ne yaptınız bana morfin falan mı verdiniz. Valla gülesim geliyor.

-Yok normal ağrı kesici verdik ama sizin bünye baya dayanıklı çıktı. Onca kan kaybettiniz, yaranız çok iyi görünüyor. Dikişler tutmuş.

-Doktor Bey benim bugün katılmam gereken bir etkinlik var izniniz olursa katılabilir miyim?

-Yani evde dinlenmeni tercih ederim ama sana baktığımda ve yaranın durumuna baktığım da bir sorun görmüyorum ama dikkatli olmalısın. Fazla hareket ve enerji harcamak yok. Hem neymiş bu etkinlik?

-L’oreal Paris’in lansman etkinliği zaten korumalar bana eşlik edecektir.

-Tamam ama o vakte kadar dinlen ve en önemlisi bol meyve tüket. Vitamin takviyesi yaptık ama ek gıda ile bunu sağlamalısın birde keçi boynuzu, kuru üzüm iyi gelecektir.

-Teşekkürler. Bu konuştuklarımızı aynen babama da iletirseniz sevinirim.

-Tabi ki. Hemşire hanım isterseniz üzerinizi değiştirmenizde yardımcı olsun?

-Olur bir an önce şu kıyafetten kurtulmak istiyorum.

-Bandajınız su geçirmez eve gittiğinizde duş alabilirsiniz.

-Teşekkürler.

Doktor Bey çıktığında bende Hemşire ile baş başa kaldım.

-Ay sen ne tatlısın.

-Teşekkürler siz de öyle.

-Merci canım. Şimdi ben bir banyoya gideyim sıkıştım artık sen burada bekle.

-Canınız acırsa kapıya vurun.

-Valla hiç hissetmiyorum acıyı sadece varlığını hissediyorum.

Dediğim de koltukta ki çantadan iç çamaşırlarımı aldım ve banyoya öyle girdim.

İhtiyaçlarımı karşıladıktan sonra üzerimdeki hastane kıyafetini ve kanlanmış olan iç çamaşırımı çıkarıp temiz olan iç çamaşırlarımı giydim.

Banyodan çıktığımda hemşire beni bekliyordu.

-Şey bana poşet verir misiniz?

-Tabi bekleyin.

Dedikten sonra odadan çıktı ve bende kıyafetlerimi giymeye başladım.

 

 

 

Kıyafetlerimi giydikten sonra hemşire elinde poşet ile döndüğünde kanlı olan iç çamaşırımı poşete koydum sonrada çantama yerleştirdim.

-Geçmiş olsun, gerçekten de sizin kadar dayanıklısını görmedim bu yaşta.

-Ya zaten bıçağın fazla derine girmesine izin vermedim, sıyırmış gibi oldu, bir de boşluğuma geldiği için çabuk toparladım diyelim.

Hemşire bana öylece baka kaldı ve daha fazla uzatmadan çıktık.

-Babacığım çıkıyor muyuz?

-Evet kızım doktorunla konuştum zaten ciddi değil yaran valla içimize su serpildi. Düzenli olarak pansumanın yapılacak ve dikişlerinin alınması için cumartesi kontrole bekliyor ama sen Antep de olacağın için orada bir doktor ayarlayacağım. Bu arada kızın ve Arenlerin şirketinin işi bitti artık rahatız.

-Oh çok iyi baba. Şimdi dedemleri çağıralım ve şu planı konuşalım.

-Tamam kızım ama önce eve gidelim kahvaltını et, sonra görüşmeye kızlar gelecek sonra dedenler burada olur zaten.

-Tamam baba.

*****

Barkını eve bırakıp biz de ve geçtiğimiz de İkiz kardeşlerim bana ve babamıza güzel bir kahvaltı sofrası kurdu ve biz de afiyetle kahvaltı yapmaya başladık.

-Şimdi baba planın üzerinden geçecek olursak önce siz polis ile iş birliği yapıp Kayaları kaçak işlerden ve sahtecilikten içeri attıracaksınız sonra da basın toplantısı olacak değil mi?

-Evet kızım ama ben her şeyi halledeceğim sen daha önceden dediğim gibi basın toplantısına odaklan.

-Tamam kızlar ne zaman gelecek?

-On bir buçukta ilk kız gelecek, sonra on ikide de diğer kız gelecek.

-Tamam o zaman.

Biz kahvaltının geri kalanını babamın ağızıma zorla soktuğu lokmalar ve kardeşlerimin de zorla meyve yedirmesiyle sonlandığında kardeşlerim mutfağı topladılar ve şimdi saat on bir buçuğa geldiği için ilk kızı beklemeye başladık.

Biz ikizlerle ilk gelen kızın CV’sini inceliyorduk.

Buket Öner: yirmi yaşında, halkla ilişkiler okuyor, ailesi ile konuşmuyor ama ailesi var. Okul harçlığı için daha önceden iki tane evde çalışmış. Kızıl saçlı, bir altmış yedi boyunda, kahverengi gözlü bir kız.

Kapı çaldığında ayağa kalktık ve Efe kapıyı açmaya gitti.

Buket rahat bir tavırla, ciddiyeti olmadan geldiğin de daha ilk dakikadan beğenmedim.

-Hoş geldin Buket.

-Hoş bulduk Arslan Bey.

Koltuklara geri oturduğumuzda karşılama faslı da bitmişti.

-Buket, yirmi yaşındasın ve halkla ilişkiler okuyorsun?

-Doğru.

-Peki önceki işlerinden neden ayrıldın?

-İlk çalıştığım aile yurt dışına gidince ayrıldım, ikinci aile de iyi insanlar değildi ve yaptığım işler iyi ola da beğenmiyoruz deyip maaşımı kesmeye çalıştılar o yüzden ayrıldım.

Ege: Peki ailen ile olan sorunun nedir?

-Bunu cevaplamak zorunda mıyım?

-Evet, lütfen.

-Annem ile babam boşandığında annem başka biri ile evlendi ve ben annem ile kaldığım zaman adamın oğlu varmış beni rahatsız ettiği için evden ayrıldım, babam da yurt dışında yeni ve mutlu aile kurunca beni istemedi sonuç kapıda kaldım ve şu an ayrı evde ev arkadaşım ile kalıyorum.

Babam: Anlıyorum. Yemek yapmayı biliyor musun?

-Hayır sadece ufak tefek şeyler yapabiliyorum ama temizliğim iyidir.

Babam: peki dediklerine göre ne kadar istiyorsun?

-Evimin kirasını ve faturalarımı ödesem yeter.

Ben: Ev arkadaşım var dedin?

-Evet o yemek işlerini ve faturalara yardım ediyor ama şu an da işsiz kaldı ve önceki birikimlerinden kullanıyor.

Efe: Peki biz sizi ararız iyi günler.

-Evet biz sizi ararız.

Kızı uğurladıktan sonra babama döndüm.

-Baba bu kızı sevmedim ben baksana yayvan yayvan konuşuyor ve yemek yapmasını da bilmiyor.

Ege: Evet baba hem ne o öyle boyalı saçlar, bir havalar.

Efe: Evet baba kardeşlerim doğru diyor. Temizlik neyse de yemek en önemli kriterimiz.

Babam: İkinci adayı da dinleyelim sonra karar veririz.

Lâl: on dokuz yaşında, hiç tecrübesi yok geçen yıl yurttan ayrılmış, garsonluk yapmış ama sonra ayrılmış, şu an ev arıyor, ailesi yok hep yetimhanede büyümüş. Bir yetmiş boyunda, mavi gözlü, bakır saçlı tatlı bir kız.

Kapı çaldığında bu sefer ben açtım ve beraber salona giriş yaptık. Lâl biraz utangaç ama hanım efendi bir kız gibi duruşunu ve utangaçlığını bozmuyordu.

-Hoş geldin.

Dediğim de elimi uzattım ve diğerleri ile de el sıkıştıktan sonra karşımızda ki koltuğa oturdu.

-Lâl öncelikle heyecanlanmana gerek yok. İlk deneyimin olacağı için ona göre değerlendireceğiz merak etme.

-Teşekkürler efendim.

Arslan: Garsonluğu neden bıraktın?

-Çalıştığım kafe çok yoğun oluyordu, mesaisi uzundu ve maaşı yeterli gelmiyordu bu yüzden ayrıldım.

-Peki maaş olarak neyi kast ediyorsun?

-Aldığım maaşı sadece zar zor ev kirasına ve karnımı doğurmaya kullanıyordum bu yüzden faturaları çoğunlukla ödeyemiyordum. Ev soğuk olunca ve ev sahibim benden memnun olmayınca evden atıldım.

-Peki yurttan neden ayrıldın?

-Yurt müdürümüz on sekizine gelenleri yolluyordu hep. Normalde yirmi bir yaşımıza kadar yasal olarak hakkımız vardı ama müdür çok gaddar bir insan olunca insan kurtulmak istiyor açıkçası.

Ege: Saçların doğal mı?

-Evet hatta bu yüzden yurt müdürü saçlarımı kesmişti küçükken. Kıskançlığından.

-Geçmiş olsun, üzüldüm.

Arslan: İstersen yatılı şekilde çalışabilirsin hem fatura ve kira derdin olmaz. Giriş katta misafir odaları mevcut.

-Teşekkür ederim beni işe almak istiyor musunuz?

Efe: Yemek yapmayı biliyor musun?

-Evet yurtta hep yemek kitapları ile uğraşıyordum ve şu anda gastronomi öğrencisiyim.

Ben CV’ye tekrar baktığımda

-Evet gözümden kaçmış gastronomi okuyorsun.

-Evet, elim lezzetlidir sizlere güzel yemekler sunmayı çok isterim.

Babam: Seni işe alıyoruz hayırlı olsun bugünden yerleş ve başla akşama o ellerinden et yemeği istiyorum. Şimdi kurallara geçersek en üst katta çıkmayacaksın yani çatı katı olan yere, günde sadece bir kere odalara girip temizliği bitireceksin. İşini bitirdiğin de odanda derslerine çalışabilirsin. Zaten benim çocuklar fazla dağınık değildir rahatlıkla çalışırsın ama yemek önemli.

-Tabi anladım, çok teşekkürler.

-Ne kadar istiyorsun?

-Günümüz şartlarında kendimi geçindirebileceğim ve birikim yapabileceğim kadar olsun. Zaten çok nadir kıyafet alıyorum ve hiç harcamam yoktur.

-Yirmi bin olsun. Çok samimi ve doğal duruyorsun, duruşunu ve hanım hanımcıklığını sevdim, umarım uzun yıllar beraber çalışırız ve sen de eve uyum sağlayabilirsin.

-Çok teşekkür ederim.

Ege: Hayırlı olsun.

Efe: Hayırlı olsun bir an önce o leziz yemeklerinden yemek istiyorum.

-Hayırlı olsun, umarım uzun yıllar beraber çalışırız.

-Ben eşyalarımı getireyim sonra işimin başına geçeğim.

Babam: Korumalar seni kaldığın yere kadar götürüp getirsin.

-Teşekkürler.

Lâl gittikten sonra babam bize döndü.

-Kız çok doğal ve hanım hanımcık.

Ege: Evet baba ya peki ya o saçları ve okyanus gibi olan gözleri?

-Kardeşim kendine gel.

-İkizim valla bu ilk görüşte aşk gibi bir şey, kız çok tatlı ve çok masum.

-Öyle valla e ne diyelim Allah tamamına erdirsin.

-Alçin se yapma bari.

-Ne Efe. Çocuk seviyorsa kızın da gönlü olursa sevgili olurlar Allah Allah hem kız iyi iş yapıyorsa uzun yıllar beraber çalışacağız. Bak sakın ola kızı korkutmayın.

-Tamam kardeşim sinirlenme.

-Zaten ben gideceğim her vakit burada olmayacağım. Dikkat edin.

Efe: Tamam kardeşim zaten Ege etrafında dört döneceği için sıkıntı yok.

-Baba hadi artık dedemleri arayalım da gelsinler.

-Tamam kızım hatta sen ara.

-Tamam o zaman.

Cebimden telefonumu çıkardığımda dedemi aradım.

-Alo canım torunum nasılsın?

-İyiyim dede Kayaları bulduk ve planımızda hazır, sizin hemen İstanbul’a gelmeniz gerek.

-Ciddi misin?

-Evet evet hadi gelin. Babamla ikiniz gelin ama kalabalık olmasın.

-Tamam torunum hemen geleceğiz.

Dediğin de kapattı.

-Gelecekler. Ben yukarıya çıkıyorum biraz dinleneceğim.

-Tamam kızım, sen dinlen.

Odama çıktığımda banyoma girdim ve üzerimdekilerden kurtulup duşa kabinin içine girdim. Dikişin üzerindeki bandaj su geçirmez olduğu için rahatlıkla duş alabileceğimi söylemişti doktor.

Üzerimdeki hastane kokusunun çıkması için her zaman ki gibi vanilya kokulu şampuanımı ve duş jelimi kullandım.

Yüzümü yüz temizleme jelim ile temizleyip dişlerimi de fırçaladıktan sonra durulandım ve duştan çıkıp bornozumu vücuduma sarıp banyoda işimi bitirdim.

Giyinme odama direk geçtiğimde ilk önce cilt bakım rutinimi hızlıca uyguladım ve iç çamaşırlarımı giydim. Şu anlık evde olacağım için bol beyaz tişört ve siyah eşofman giyindim ve bugün giydiğim spor ayakkabılarımı çoraplarımı giydikten sonra giyindiğim de kombinim tamamlanmıştı.

Saçlarımı havlu ile nemini aldım ve kurutmaya başladım.

İşim bittikten sonra aşağıya indim ve holde görüp almadığım kürkümü ve çantamı aldım.

Kürkü giyinme odama astığımda çantamı boşalttım ve telefonuma ulaştım.

Şarjım bitmek üzereydi bu yüzden şarja soktum.

Akılıma Gümüş’ün sonuçları gelince maillerime baktım ve rapor ile doktorun mesajını okumaya başladım.

Sonuçlar güzeldi, ne yapıyorsak devam edecektik. Aslanlar gibi maşallah çocuğum.

Aklımdan geçenleri düşündüğüm de güldüm ve çalışma masama geçip biraz deneme çözmeye başladım.

 

*****

Alan denememden güzel ve şimdi girsem istediğim üniversiteyi alacak kadar güzel bir sonuç çıkardım. İlk dönem yazılı notlarım da iyiydi şimdi ikinci dönem mart ayını bekliyordum.

Masamdan kalkıp giyinme odama gittim, telefonumu şarjdan çıkardım ve saate baktığımda saat üçtü daha etkinlik vaktine vardı. Etkinlik saat yedi buçukta başlayacaktı.

Aşağıya indiğimde Lâl çoktan başlamış olmalıydı çünkü evde güzel ferah kokular vardı.

-Alçin Hanım, sizin odanızı nasıl temizlememi istersiniz?

-Giyinme odama girme yeter sadece banyomu ve ana odayı temizlesen yeterli bir de Hanımı kaldıralım.

-Tamam siz nasıl uygun görürseniz bu arada aileniz geldi Arslan Bey ile bahçede oturuyorlar.

-Tamam. Sen Gümüşü gördün mü?

-Efendim?

-Şey yani köpeğimi.

-Evet çok güzel, kulakları falan dik duruşlu, ben dobermanlara bayılırım.

-Ne güzel hadi sana kolay gelsin.

-Teşekkürler.

Aşağıya indiğim de ikizlerim oturma grubunda telefonlarından maç yapıyorlardı.

-Kardeşler nasılsınız?

-Alçin uyandın mı?

-Uyumadım deneme çözdüm.

-He iyi, NE!?

-Ne bağırıyorsun Efe?

-Kızım dinlen dedik sen deneme mi çözdün?

-Asıl siz aylaklık edeceğinize çalışsanıza.

-Merak etme bizde deneme çözdük erken bitti.

-İyi bari çalışın.

-Babamlar bahçede.

-Haberim var. Ege nasılsın?

-Nasıl olayım ya kendimi yukarı çıkarmamak için zor tutuyorum.

-Benim odama başlayacak şimdi sonra sizin kilere girer belki.

-Hadi canım!

Efe: Ay ben stoklarıma bakayım, dokunmasın onlara.

-Hayvan ya hala midesini düşünüyor.

-Ağla ikizim, ne kadar yesem de kaslı ve fitim, şişkolar düşündün.

-Ne dedin sen!? Efe kaşınma kardeşim bak çok güzel kaşırım.

-Tamam canım kızma.

-Neyse ben bir bahçeye çıkayım.

-Hadi görüşürüz biz de şu yarım kalan maçı tamamlayalım.

Bahçeye çıktığımda Babamlar gülüyorlardı.

Yanlarına gittiğim de önce babamı sonra dedemle selamlaştık sonra Arslan Babamın yanına oturacakken

Mehmet: Kızım gelsene yanımıza seni çok özledik.

-İyi tamam.

Babam ve dedemin ortasına oturduğumda babam beni koltuğunun altına alıp alnıma öpücük kondurdu.

-Kızım akşam etkinliğin varmış?

-Evet baba eğer Arslan Babam da izin verirse Artuç ile katılacağım.

-Olur kızım hatta daha iyi olur sorun çıkmaz, korumaları da alırsınız yanınıza.

-Teşekkürler baba.

-Artuç kim kızım?

-Şirkette yakın olduğum arkadaşım kardeşi gibiyimdir.

-İyi güzel, Barkınla nasıl gidiyor?

-Baba ya öyle bir anda sorulur mu?

-Hahaha kızım utanmana ne gerek var. Bak öyle kısıtlayıcı değilimdir eğer gerçekten seviyorsanız çıkın gezin hatta ileride evlenin.

-Baba bu konuları konuşmak daha çok erken ama ailesi beni çok seviyor ve Arslan Baba ile de iyi anlaşan bir aile.

-Ne güzel.

-Evet Aslansoy Holding.

-Aaa ciddi misin? Onlarla Urfa da bir otel projesinde çalışmıştık.

-Cidden mi?

-Evet kızım bak şu tesadüfe.

-Torunum seni televizyonda gördük çok güzeldin.

-AYY! İyi ki hatırlattınız benim tırnaklarımı yaptırmam gerek.

-Kızım neden ne güzel yaptırmışsın çiçekli çiçekli.

-Yok baba akşam giyeceğim kıyafete uygun değil ondan dolayı farklı bir model gerekli.

-Anladım o zaman sen daha fazla geç kalma.

-Tamam siz Arslan Baba ile planı falan konuşursunuz yarın uygularız ay çok heyecanlıyım.

-Torunum heyecanlanma sanki ilk kez basın toplantısına çıkacaksın.

-Tamam hadi ben kaçar.

Dediğim de hemen odama çıktım ve üzerime beyaz Nike tişörtümü ve siyah kumaş pantolonumu geçirdim, ayakkabımı değiştirmeyecektim. Pantolonumun düşmemesi için en son siyah kadifemsi bir kemer taktım ve pantolonun takımı olan ceketimi üzerime giydim. Çantamı da doldurup hazırladıktan sonra aşağıya inip bahçeye çıktım.

-Sefer!

-Buyur Alçin.

-Beni yine şu güzellik merkezine götür sonra da Gümüş ile ilgilenirsin bugün fazla vaktim yok.

-Tamamdır arabaya geçelim.

Sefer arka kapıyı açtığında arabaya geçtim Sefer de şoför koltuğuna oturduktan sonra yola çıkmaya başladık.

Saçlarımın açık olması beni rahatsız ettiği için hızlıca aşağıdan güzel şekilde topladım.

Geldiğimizde direk arabadan indim ve içeri girdiğim de şansıma az kişi vardı.

-Hoş geldiniz Alçin Hanım.

-Hoş bulduk benim yine acil bir şekilde tırnaklarımı yaptırmam gerek.

-Anlıyorum geçen seferki gibi Gül Hanım size yardımcı olur.

-Tamam fazla vaktim yok bir an önce başlayalım.

-Tabi siz modeli gösterin.

Telefonumdan modeli gösterdiğimde beni bir masaya oturttu ve Gül Hanım geldi.

*****

Saat şu an beşti ve tırnaklarım yeni bitti. Ödemeyi yapıp mekândan çıktım ve doğruca eve geldik.

-Sefer sen Gümüş ile ilgilen.

-Tamam.

Evin kapısını çaldığımda Lâl kapıyı açtı.

-Hoş geldiniz.

-Hoş bulduk. Nasıl olmuşlar?

-Çok güzeller güle güle kullanın.

-Teşekkürler.

İçeri salona geçtiğim de herkes salondaydı hatta Artuç bile gelmişti.

-Hoş geldin Artuç.

-Hoş bulduk Alçin.

-Baba nasıl olmuş tırnaklarım.

Arslan: Çok güzel olmuşlar, güle güle kullan.

Mehmet: Kızım çok güzeller umarım kombinine yakışırlar.

Bayar Ağa: Torunum tırnakların biraz uzun değil mi? Mikrop falan olur.

-Yok dedeciğim, temizliğime dikkat ettiğim için sorun olmaz neyse yemeğe geçelim mi hazırsa?

-Olur valla kardeşim ben de çok acıktım.

Ege: Sen ne zaman doydun ki?

-Ya Ege misafirlerin yanında.

Mehmet: Sorun yok çekinmeyin, yabancım mıyız?

Babamın dediği ile gülmeye başladık.

Lâl: Efendim sofrayı kurdum geçebilirsiniz.

-Tamam Lâl geliyoruz.

Dediğim de yemek salonuna geçtik.

Menüde Et yemeği ve mezeler vardı. Bence ilk gün için güzeldiler. Eli çok hızlı ve pratik olmalıydı.

-Baba ben içkileri getireyim sofra çok güzel.

-Olur kızım.

Mehmet: Kızım içecek misin?

-Evet, viski?

-Kızım sen getir.

Arslan Babamın dediği ile mutfağa gittim.

-Lâl sen bardakları ayarla ben de viskiyi getireceğim.

-Tamam.

Ben mutfakta ki içki dolabından viskiyi aldım ve beraber yemek salonuna geçtik.

Lâl bardakları herkesin önüne koyduktan sonra Ege ayağa kalktı ve bize viski servisi yapmaya başladı ve biz de yemeklere başladık.

-Torunum senin böyle içici olduğunu düşünmüyordum.

-Merak etmeyin önceden dediğim gibi özel yemeklerde, davetlerde falan tek kadeh içerim.

Mehmet: Kızım sigara içmen ne alemde?

-İstanbul’a geldiğimden beri içmiyorum.

-Güzel, inşallah bırakırsın.

-İnşallah.

-Artuç sen böyle mi geleceksin?

-Evet olmamış mı takım elbise?

-Yok aksine tamamen siyah olman iyi oldu, kravat takma.

-Zaten öyle bir niyetim yoktu. Bilirsin öyle sıkılmaya gelemem.

-Bilmez miyim?

 

*****

Yemekten sonra ben odama hazırlanmaya çıktım.

Sabah hastaneden sonra duş aldığım için direk giyinme odasına geçtim ve makyaj yapmaya başladım.

Makyajımı abartmayacaktım zaten kıyafetim klas ve şık bir kıyafetti.

Ten makyajımı mat tutup, gözlerime eyeliner çekip maskaramı sürdüm. Yanaklarıma koyu kahve tonlarında allık sürdükten sonra çok hafif elmacık kemiklerime ışıltı verdikten sonra makyajımdaki star parça olan dudaklarıma. MAC’in bordo dudak kalemi ile keskin bir çerçeve yaptıktan sonra Efe ile aldığım bordo ruju sürdüm ve makyajım hazırdı. Saçlarıma geçtiğimde dyson düzleştiricim ile saçlarımı düzleştirdim ve kıyafetime geçtim. İçime siyah mat büstiyer giydim üzerine asıl dikkat çekecek olan ceketimi giyindim ve cebinden içine doğru olan zincirini düzeltip belime kemer taktım. Altıma siyah kumaş pantolonumu giydim ve ten rengi ince çorap giydim. Ayakkabı olarak parlak, siyah, taban alt ön kısmı gümüş detaylı, kalın topuk bir bot giydiğimde sıra takılara gelmişti.

Başıma kombine uyan çok güzel bir şağka, bileğime siyah akıllı saatimi ve Arslan Babanın verdiği, özel yaptırdığı anka kuşlu kolyeyi taktım. Kombinimde en sevdiğim şey içime giydiğim büstiyer açık olduğu için göğsümdeki dövme ortaya çıkıp beni çok çekici ve alımlı gösterdi.

Çantamı da aldığımda ihtiyaçlarımı doldurdum ve odamdan çıktım.
Saatime baktığımda saat altı buçuktu ve bizim sadece bir saatimiz kalmıştı ama başladığı saatte de gitmek zorunda değildik. Assolistler en son gelir.

 

 

Hazır olduğumda aşağıya indim.

Ege ile Efe yine başka alemlerdeydi ama büyükler koyu bir sohbetin içinde oldukları kesindi ama beni ilk fark eden Artuç oldu.

-Artuç hadi çıkalım.

Mehmet: K-kızım çok güzel olmuşsun.

-Teşekkürler baba.

Ege: Ooo kardeşim yine yakıyorsun.

Efe: Biz demi gelsek şu etkinliğe?

-Hayır gideceğiz ve geleceğiz abartmayın.

Bayar Ağa: Torunum sence üst kısmın açık değil mi?

-Hayır bu tarz etkinlikler için gayet iyi ve burası İstanbul. Antep de zaten böyle şeyler giymem.

-İyi o zaman, dikkatli ol onun dışında cidden çok güzel görünüyorsun.

Arslan: Kızım size iyi eğlenceler, kombinin çok klas ve sana çok yakışmış.

Ege: Beraber aldığımız ruju sürdün değil mi?

-Evet, yakışmış değil mi?

-Evet çok yakışmış hadi size iyi eğlenceler.

Arslan: Kızım korumaları da alın.

-Tamam baba.

Dediğim de çıktık ve bir koruma bizi götürürken arkamızdan da üç koruma bizi takip ediyordu.

*****

Saatime baktığımda trafiğe rağmen sadece on dakika gecikmiştik ama çoğu kişinin şimdi giriş yaptığını görüyorduk.

-Siz arkamdan gelin ve magazin habercilerini girişte benden uzağa tutun.

-Tamam efendim.

-Aruç sen yanımda dur.

-Tamam, hadi bakalım.

-Ben telefonumdan davetiyeleri ayarladığımda kapıya yöneldik.

Tam tahmin ettiğim gibi magazin habercileri bana yaklaşmaya çalışıyorlardı ve korumalarda onları uzaklaştırıyordu.

-Hoş geldiniz, davetiyenizi görebilir miyim?

-Tabi buyurun.

Dediğimde gösterdim ve bize girişte VIP davetlilerin taktığı kolye gibi kartlardan verdiler biz de onları boynumuza astık ve içeriye girdik.

İçeride bazı magazin habercileri ve markanın fotoğrafçıları vardı.

Önüne geçtiğimde fotoğrafımı çektiler ve devam ettik.

Salonun ana yerine giriş yaptığımızda bizi bir salonun VIP olanlar için olan bölüme götürdüler. Stantlarda ikramlıklar vardı.

-Kızım yine yakıyorsun, soğukluğun ve tarzınla millet senden korkuyor resmen.

-Dışarıya biraz sert imaj vermek lazım olabiliyor. Basın açıklamaları dışında bir şey demek istemiyorum.

-Anladım.

Bilinmeyen kişi: Merhaba Alçin Eryiğit değil mi?

-Evet benim.

-Ben Aslı Karakurt, ınfluncerım.

-Memnun oldum ama sizi daha önceden görmemiştim.

-Sizinle tanıştığıma çok sevindim, genç girişimci ayrıca Arslan Eryiğit’in varisisiniz.

-Teşekkürler.

Ben biraz aralarda gezinmeye insanlara bakındığımda Yağmur Vardar’ı gördüm ve yanına gittim.

-Merhabalar Yağmur Hanım.

Elimi uzattım, o da sıktı.

-Merhaba, genç girişimci, Arslan Eryiğit’in varisi olmalısınız.

-Evet beni tanımanıza çok mutlu oldum. Sizi uzun zamandır Tik Tok’tan takip ediyorum.

-Teşekkürler.

-Bu arada evlenmişsiniz, hayırlı olsun, mutluluklar dilerim.

-Teşekkürler bu arada çık havalısın eminim ki bu gece bir çok kişiyi gölgede bırakacaksın.

-İltifatınız için teşekkürler, iyi eğlenceler.

-Sana da Alçin.

*****

Ben Aruç ile stantları gezip fotoğraf çekildim. Hem kendi instagram hesabımda yayınlayacaktım ayrıca L’oreal Paris’in hesabında da yayınlanacağını öğrendim.

L’oreal Paris’in Türkiye temsilcisi kürsüye çıktığında konuşmaya başladı.

-Sevgili davetliler lansman gecemize hepiniz hoş geldiniz.

Herkes alkışlamaya davet etti ben de Artuç ve korumalar ile konuşmanın yapıldığı yere geldik.

-Bu gece bizi yalnız bırakmayıp lansmanımıza katıldığınız için başta özel konuklarımız olmak üzere herkese teşekkürler dilerseniz gecemizin yıldızı olan ürünün tanıtım videosunu izleyelim.

Tanıtım videosu güzel ve görüntü kalitesi akıcılığı çok iyiydi.

-Sizlerle tanıştırmak istediğim çok özel bir konuğumuz var. Gerçi kürsüye davet ettiğimde eminim ki herkesin bildiği kişi olduğunu anlayacaksınız. Daha fazla lafı uzatmadan kürsüye Genç girişimci Arslan Eryiğit’in varisi Alçin Eryiğit’i davet etmek istiyorum.

-Oha seni çağırıyor hadi göster kendini kızım.

-Tamam gidiyorum.

Dediğimde kürsüye yanına çıktım.

-Bu güzel gece de seni de aramızda görmek çok güzel Alçin. Etkinlik hakkındaki düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

Yüzüme gülümsememi taktım ve bana uzattığı mikrofonu aldım.

-Öncelikle herkese iyi akşamlar dilerim. Etkinlik çok güzel ilerliyor ve tanıtılan ürünü çok beğendiğimi dile getirmek istiyorum, teşekkürler.

-Asıl biz teşekkür ederiz. Tüm L’oreal Paris ekibi adına seni aramızda görmekten mutluluk duyuyoruz.

-Davet ettiğiniz için teşekkürler.

-Dilersen sayfamız için fotoğraf çekilelim.

-Olur.

Dediğimde beraber kürsüden indik ve fotoğraf çekilme alanına geçip fotoğraf çekildik.

Fotoğraftan sonra magazin habercileri benimle röportaj yapmak istediğinde ir kaçına izin verdim ama korumalarım her şeye hazırlıklı olarak çevremdeydi.

Magazin habercisi 1: Merhabalar Alçin Hanım. Düşüncelerinizi alabilir miyiz?

-Kürsüde de belirttiğim gibi gece çok güzel ilerliyor ve yeni çıkan ürünü çok sevdiğimi belirtmeliyim.

Magazin Habercisi 2: Peki gelecek projeleriniz ya da Üniversite seçimlerinizden bahseder misiniz?

-İlk önce şu konuya açıklık getirmek istiyorum. Ben genç girişimci olsam dahi Arslan Eryiğit ile beraber yürütüyoruz yani içinde olduğum projelerde yalnız değilim babam Arslan Eryiğit de bulunuyor. Ama şu anlık bir projem yok, üniversite sınavına odaklı ilerliyorum.

Magazin habercisi 3: Peki üniversiteyi bitirdikten sonra Arslan Bey’in yurt dışındaki hangi şirketinin başına geçeceksiniz?

-Bu konuları konuşmak için daha erken ve kardeşlerimle de konuşup bir sonuca varırız.

Magazin Habercisi 4: Peki kardeşleriniz hakkında neler düşünüyorsunuz, sizin kariyerinize gölge düşürüyorlar mı?

Soru ile nevrim döndü ve sinirlenmeye başladım.

-Şimdi tüm basın mensupları duysun ki kardeşlerim ya da ailem hakkında bu tarz sorular olursa röportaj ya da sorularınızı yanıtsız bırakmak zorunda kalırım. Özel hayatım ve aile ilişkilerim kimseyi ilgilendirmiyor. Şimdi röportajı burada sonlandıralım.

Dediğimde bize ayrılan bölüme geçtiğimizde birkaç ınfluncer ve girişimci ile konuştum. Benimle konuşanlar sıcak kanlı insanlardı.

 

*****

Nihayet gece bitmişti ve Artuç’u evine bıraktıktan sonra biz de eve gelebilmiştik.

Kapıyı çaldığım da Lâl açtı ve ben de içeriye girdim.

-Kızım hoş geldin, gecen nasıl geçti?

-Güzeldi ama şu magazin habercileri sinirlerimi bozuyorlar.

-Neden ne sordular.

-Kardeşlerim kariyerime gölge düşürüyor mu? Ya baba bu nasıl soru ya artık ben istemiyorum cevaplamak sen basın toplantılarında gerekli açıklamayı yaparsın.

-Tamam kızım yorulmuşsundur git dinlen artık.

-Tamam baba iyi geceler.

Odama çıktığımda her şeyi üzerimden çıkarıp pijamamı giydim ve makyajımı çıkarıp direk yattım. Gece yorucuydu ama yarın daha da güzel olacaktı.

*****

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Okunma sayılarının giderek düşmesi ve oylarda da düşüş olması gerçekten de beni üzüyor. beğenmediğiniz kısımları yorum olarak yazmaktan çekinmeyin lütfen.

Loading...
0%