@ceren_ellie
|
Alçin’den Kına gecesi Bu gece çok eğlenecektim hatta bugün herkes öyle eğlensin ki yarın vereceğim habere hazır olsunlar. Berçem bana yaptıklarını, Dinçer ailesi de benden ve kardeşlerimden sakladıklarını ödeyeceklerdi. Yarın hem intikam hem de adalet günüydü. Yarın tüm kartların açılacağı ve başka sırların kalmayacağı gündü. Yarın öyle bir gündü ki Dinçer ailesi için yer yerinden oynayacak ve onlara olan güvenimin yıkılış günü olacaktı.
Odamdan çıkıp aşağıya indiğimde kına için tüm hazırlıklar ve misafirler gelmişti bir tek Cemre abla yoktu. Sanıyorum bir odada son hazırlıklarını yapıyordu. Salona girdiğim de Babanem yüzüme pişman gibi bakıyordu ama ben ona sert ve umursamaz bakıyordum. Ona o tokadı da yaptıklarını yedirecektim ve beni karşısına almak neymiş anlayacaktı. Yasemin: Kızım çok güzel olmuşsun maşallah. Diğer teyzelerden de ‘Maşallah’ sesleri çıktıktan sonra bir teyze konuşmaya başladı. -Maşallah kızım pek güzelsin? Beni şöyle bir süzdüğünde rahatsız olmadım değil sanıyorum torununa falan kız seçiyordu. Teyze 2: Kızım merhaba bak sana benim küçük torunu göstereyim. -Teyze giç gerek yok zaten benim kim olduğumu az çok biliyorsunuzdur medyadan falan. -Evet biliyoruz ama elbet bırakacaksın değil mi? çoluk çocuğa karışacaksın hem senin ne işin var öyle yerler- -Teyze ağızından çıkanı kulağın duysun. Bak saygısızlık etmek istemem ama beni de ezemezsiniz. Sizin kurallarınız burada yaşayan kızlara sökebilir ama bana sökmez bu yüzden kimse bana torununu oğlunu gösterip de beğendirmeye çalışmasın bu güzel günü mahvetmek istemezsiniz değil mi? -Alçin otur yerine? -Sen bana emir veremezsin Berçem Hanım. Yasemin: Tamam kızım sinirlenme onlar sana bir şey demeyecekler değil mi? Herkes sadece yarım yamalak kafalarını salladıklarında son sözümü söyledim. -Ben Alçin Eryiğit, Arslan Eryiğitin baş varisiyim kimse bana karışamaz! Anne Cemre abla nerede? -Yukarıda Derya ablanın odasında. -Tamam ben çıkıyorum yoksa olay çıkacak. Dediğim de yukarıya ilk odama çıktım ve sigara paketim ile çakmağımı alıp öyle gittim. Kapıyı çaldım öncelikle ve içeriden ‘Gel’ sesini duyduğumda girdim. -Hoş geldin Alçin. -Hoş bulduk. Sesim sinirden biraz soğuk çıksa da bugün sakindim. Odada ki diğer kızlar kendi aralarında fısıldaşmaya başlamıştılar bile. -Kızlar kendi aranızda fısıldaşmayın ne derdiniz varsa yüzüme söyleyin. Kız 1: Sen Alçin Eryiğitsin. -Evet oyum, özel hayatıma girip dedikodu çıkarmayın. Derya: Ablacım sen biraz sinirli misin? -Evet abla, dedikoducu teyzelerden sıkıldım. Dediklerine bak ya yine aklıma geldikçe sinirim tepeme çıkıyor ne dediler bak ‘Sen otur evinde çocuk bak, ne işin var oralarda’ bak ya yine sinirlendim. Kız 2: sen bizim annelerimize nasıl kızarsın senin haddine mi? -Bana had bildirmeden bahsetme ben Alçin Eryiğitim saygısızlık olmasın diye kendimi ezdirmem sizin gibi. -Bana bak! Dediğinde elini kaldırdığı anda tutup çevirdim. -Bana el mi kaldırıyorsun sen? Senin o elini kırarım DUYDUN MU? Derya: Yeter ya bu güzel günü berbat mı edeceksiniz? -Alçin bırak kızı. Derya ablanın sözü ile kızı bıraktığımda Cemre ablaya döndüm. -Cemre abla söyle arkadaşlarına benimle böyle konuşamazlar. -Merak etme canım dikkatli bakarsan sana hayran bir şekilde bakıyorlar. Kızlara döndüğümde alkışlamaya başladılar ve kız da koşarak kaçtı. Kız 3: Tebrik ederim Alçin o kıza yapmak istediğimizi yaptın. -Çok güzel bu arada isimlerinizi öğrene bilir miyim? Kız 1: Ben Şeyma Kız 3: Ben Aybike Kız 4: Buğlem Kız 5: Beliz Kız 6: Dilber Kız 7: Hacer Kız 8: Nefise Kız: 9: Güzide Kız 10: Karmen -Memnun oldum. Dediğim de camın oraya geçtim ve paketten sigaramı çıkardıp dudaklarıma yerleştirdiğim de Derya: ablacım sen sigara mı içiyorsun? Sigarayı dudaklarımdan çektim ve cevap verdim. -İki yıldır. Herkesten şaşkınlık nidaları çıktı ama önemsemeden yakıp içmeye başladım. -Cemre bebek nasıl? -İyi sadece arada midem bulanıyor. -Olsun o kadar abimden bir can taşıyorsun. -O kadar mutluyum ki…Başlarda çok koktum ama senin sayende kurtulduk. -Ben pek bir şey yapmadım aslında ne yaptıysa dedem yaptı. Siz yarın düğünden sonra direk ayarladığınız eve gidin oradan da balayı falan ama eve gelmeyin benden tavsiye. -Hahah merak etme düğünden sonra eve geçeceğiz. Ev çok güzel buradan biraz küçük ama cidden çok tatlı ve güzel. En önemlisi ışık alıyor ve ferah. Şeyma: Alçin san da nedime kıyafeti giydirelim mi? -Üzerinizdekilerden mi? -Evet bak taç falan da var. -Taç kalsın ama giyerim üzerinizdeki şeylerden ama çıkarırım. -Zaten biz de kına yakımında sadece giyeceğiz açılış için. -Tamam. Dediğim de sigarayı taşta söndürdüm ve paketin içine koyup Şeyma’nın verdiği ceket gibi olan kırmızı uzun kıyafeti giyip belindeki kemeri taktım. -Yalnız tepsiyi ben taşırım, görümce olarak hahaha. Cemre: Aslında isteğim o tepsiyi sen taşırsın ama görümcem olma ya. -Abla şaka yaptım onu hahaha! Herkes: Hahahaha! Dilber: Hadi selfi! Diye bağırınca hemen pozisyon aldık ve fotoğraf çekildik. Derya: hadi artık geldi vakit. Ben çıkayım da bakayım ışıklar sönünce siz de merdivenlere gelirsiniz. Dediğin de çıktı. Hacer: Bak şimdi sen tepsiyi taşıdığın için en önde sen olacaksın sonra Cemre senin arkanda olacak biz de merdivenlere elimizde mumlar ile sıra sıra dizileceğiz. -Tamam anladım. Işıklar söndü hadi bakalım. Dediğim de elime tepsiyi aldım ve herkes hazır olduğunda merdivenlerin sonuna kadar indim ve beklemeye başladım. Herkes hazır olunca müziği bekledim ama başlamayınca kaldım öyle Cemre ablayı kulağımda hissettiğim de -Burada gelenek en önde ki kız şarkıyı söyler ve arkasından diğer kızlar katılır şarkıya. Dediği ile daha fazla beklemeden ‘Yüksek yükek tepelere’ türküsünü söylemeye başladım. Ama biraz hüzünlü ve içten söylüyordum kızlar da bana hemen ayak uydurmuştu. Merdivenlerin oradan ayrılıp salona giriş yaptığımızda herkes bize bakıyordu her yer karanlıktı sadece çok az loş bir ışık vardı. Ben sandalyeyi dönünce Cemre abla sandalyeye oturdu bizde çevresinde dönüyorduk hem de türküyü söylüyorduk. … Biz türküyü bitirdiğimizde ışıklar açıldı ve ben Beliz ile öne geçtik ben tepsiyi Cemre ablanın önündeki küçük sehpaya bıraktım Beliz de Cemre ablaya baktığında -Aaaaa ama gelin hanım hiç ağlamamış ki! Herkes: Aaaa! -Adettendir gelin hanımı ağlatmak gerek bu yüzden Alçin’i buraya türkü söylemesi için davet ediyorum. Dediğinde ben öne geçtim ve Cemre ablanın yanına geçtim ve türküye başladım. Antep ile alakalı tek bildiğim türkü bu olduğu için ‘Kınayı getir aney’ türküsünü söylemeye başladım. - Kınayı getir aney Kınayı getir aney Parmağın batır aney Parmağın batır aney Bu gece misafirem Bu gece misafirem Koynunda yatır aney Koynunda yatır aney Bu gece misafirem Bu gece misafirem Koynunda yatır aney Koynunda yatır aney… Ben türküyü bitirdiğim de herkes dugulanmış bir şekilde ağlıyordu. Cemre ablanın duvağını kaldırdım ve baya baya iki göz iki çeşme ağlıyordu. -Gelin Hanım ağlamış, Allah utandırmasın, o güzel gözlerine yaş değmesin bir daha inşallah. Dediğimde herkes ‘Amin’ dedi ve Aybike öne geçti. -Kına yakımı için Kaynanamızı ve Annemizi alalım. Dediğinde geldiler annem altını çıkardığında ben de gelinin avucunu açmaya çalıştım ama gelin hanım açmıyordu. -Hanımlar gelin hanım avucunu açmıyor! Herkes: Aaaaa! Ben bir daha dediğim de bu sefer açmıştı ve annem altını avucuna bıraktığında annesi de kınayı yakmaya başladı. Yakarken -Kızım hep mutlu ol, hiç üzülme, Allah utandırmasın. Dediğinde o da ağlıyordu. Kına yakım işi bittiğin de gelinin duvağını açtılar ve Nefise peçete getirip gelinin akmış rimelini sildi. Hacer: Hadi hanımlar oturmaya mı geldik, çalsın müzikler bugün bizim günümüz. Bir anda göbek atmalık şarkı çalınca herkes ayaklandı ve göbek atamaya başladı bende kenarda duran atıştırmalık, aperatif yiyeceklerden aldım ve bütün günü açlığını bastırmaya çalıştım. … Kına çok güzel ilerliyordu atıştıranlar, göbek atanlar herkes eyleniyordu. Ben biraz hava almak için dışarıya çıktığımda sigara ve çakmağımı da alıp bahçeye çıktım. Bahçede sigaramı içerken bir hareketlilik hissettiğim de gelen Aybike, Şeyma ve Güzideydi. Aybike: Alçin ne yapıyorsun bu soğukta burada? -Hiç ya içeride daraldım da biraz hava almak istedim. Şeyma: Hadi içeriye gel Cemre sana bakınıyor. -Tamam gidelim. Dediğimde yarım kalan sigarımı yere atıp söndürdüm ve içeriye girdik. -Cemre abla beni istemişsin ne oldu. -Hiç ya çok yoruldum beraber oturalım istiyorum. Valla çocuğumun başına bir iş gelecek çok ayakta kaldım. -Deme öyle ya hadi sen dinlen artık. Dediğim de Cemre abla oturdu onun oturmasıyla neden bilmem ama diğer kadınlarda oturdu ve herkes atıştırmaya başladı. Kadın 1: Yasemin her şey çok güzel ellerinize sağlık. -Afiyet olsun, sadece ben değil sevgili dünürüm Afra ve Muazzez Hanım sayesin de hazırladık. Kadın 2: Yarın da düğün var. -Evet inşallah her şey güzel geçer de kazasız belasız atlatsak. Cemre ablanın dediği ile tabağıma bakmaya başladım çünkü en mutlu günü zehir olacaktı. Kadın 3: Alçin sen neden sessizsin? -Hiç sadece gürültüden başım ağrıyor. -Anladım. Eee İstanbul nasıl anlat? -Ne anlatayım burası neyse orası da o. Yasemin: Kızım yani işler falan diyor Kader ablan. -Çalışıyoruz ben Amerika ya gideceğim onun için çalışıyorum. Yasemin: Kızım bundan neden haberimiz yok? -Anne söylemiştim ama havada kaldı galiba. Kadın 4: Kız ne yapacaksın ecnebi memleket bu yaşta ne yapacaksın oralarda? -Yani herkes yurt dışına gidip hayat kuruyor ben de yaparım hem bizim Amerika da da olanaklarımız çok. Kadın 5: Yalnız hanımlar Alçin dört ayağının üzerine düştü valla sonradan da olsa hem Dinçer ailesi hem de Eryiğit ailesi valla büyük şans. Derin nefes aldım çünkü çok canım sıkılmaya başlamıştı. Kadın 5: Yalnız haberlerde gördüm seni çok güzeldin ama hayat hikayen çok acıklı. -Ya neyden bahsediyorsunuz bana sakın acımayın ve annem de burada laflarınıza dikkat edin! Benim hayatım kimseyi ilgilendirmez lütfen sadece geceye odaklanın özel hayatım hakkında konuşmak istemiyorum. Dediğim de herkes suspus oldu. Cemre: Lütfen bu güzel gecem de kavga etmeyin ve Alçin’i rahat bırakın. Kadın 7: Kız Cemre sende yaptın yapacağını ha, erkenden evleniyorsunuz. -Bakın buraya güzel amaç için toplandık geçmişte olanları değiştiremiyoruz lütfen onlara takılmayın. Kadın 8: Aman kızım bakma bunlara anlat nasıl bebek sen nasılsın? -İyiyiz teşekkürler. -Maşallah Allah bir avazda doğurmayı nasip etsin. -Teşekkürler. Kadın 9: Derya sana da güzel bir elti geldi. -Öyle oldu valla kardeşim gibi, Allah mutluluğumuzu bozmasın. Yarına kadar sadece. Yarın tüm dengelerin değiştiği gün olacak. Kadın 10: Cemre kızım anne olmak nasıl bir duygu? Anlat biraz. -Aslında başlarda korktum ama sonra Karandan bir parça taşıdığım için tüm korkularım geçti ve sadece aileme odaklanmak istediğime karar verdim. Cemre ablanın istedikleri çok güzeldi. Sevgisi, aşkı her şeyi yeniyordu.
***** Ege’den Saat 19.00 Akşam yemeği çok güzel geçmişti ve Lâlin yaptığı yemekler fevkaladeydi. Onun el lezzeti çok güzel. Lâl sanki bana gönderilmiş bir melek misaliydi. Aramızdaki çekim o kadar iyiydi ki kendimi kaybedecektim. İlk kez bu kadar yoğun şeyler hissediyorum. Halbuki daha iki gün olmuştu. Şimdi hep beraber oturmuş bizim soy değişikliğimizi kutluyorduk. Lâl bize yaptığı san sebastianı servis etmişti ve kahvelerimiz eşliğinde yemeğe başladık. Efe: Baba ne güzel oldu böyle. Artık tam olarak bir aileyiz. -Evet oğlum doğru söylüyorsun hatta Gökcan’ı çağırdım birazdan burada olur sohbet ederiz. Ege: Yaşasın, Gökcan abi çok iyi adam ya, nabza göre şerbet vermesini iyi biliyor. Efe: Kesinlikle, aynı zamanda da bize çok yardımcı oluyor. Ne zaman derdimiz olsa bizi dinlemeye hazır. Arslan: Gökcan’ı bu kadar sevmeniz hoşuma gidiyor hatta kızını da yanında getirir kaynaşırsınız. Ege: Yok baba ben Lâlimi istiyorum. Arslan: Oğlum sussana kız duyacak. Ege: Ay baba valla duysa ne güzel olur önümüzdeki engeller kalkar belki daha rahat olur bana karşı. Arslan: Oğlum aceleye getirme tamam bir çekim aldın ama aceleci davranma. Ege: Tamam baba dikkatli olurum. Dediğim de kapı çaldı ve Lâl Gökcan abi ile salona giriş yaptı. Efe: Gökcan abi, hoş geldin. Efe bir anda Gökcan abinin boynuna atladı. Gökcan: Dur oğlum soluklanayım. Ege: Hoş geldin abi nasılsın? Gökcan: İyiyim çok özledim sizi. Arslan: Hoş geldin kardeşim geç otur. Babamın dediği ile biz hemen Gökcan abinin iki yanına geçtik ve oturmaya başladık. Ege: Lâl bize yaptığın o nefis san sebastiandan Gökcan abiye de getir. -Tabi, kahve de ister misiniz? -Olur, sade olsun lütfen. -Tabi başka isteğiniz var mı? -Yok teşekkürler. Ege: Abi sana anlatmam gereken bir şey var. Gökcan: Tabi dinlerim. Ege: Abi gördüğün kız var ya ondan hoşlanıyorum. Gökcan: Vay be bizim küçük Ege büyümüşte aşk işlerine girmiş. Ege: Abi dalga geçmeye ya, kırılıyorum. Dediğim de kollarımı bağladım ve dudaklarımı büzdüm. Gökcan abinin yanında çocuk ve şımarık yanımız ortaya çıkıyordu. Gökcan: Benim Egem bana surat mı asıyor? Ege: Hıh. Arslan: Gökcan senin yanında ki bu halleri hiç bitmeyecek. Gökcan: Valla ya baksana ben ne zaman gelsem beş yaşında gibi oluyorlar. Ege bak bana. Ege: Tamam baktım. Gökcan: Bak eğer gerçekten bir çekim veya kalbinden bir şey hissediyorsan sana tavsiyelerim olur ama bir heves ise bana gelme çünkü muhatap olacağın kişi bir eşya değil kadın. Ege: Biliyorum abi merak etme. Onu ilk gördüğüm de ve şarkı söylerken ona karşı kendimi yakın ve tarif edilemez hissediyorum. Gökcan: Anladım. Bence biraz zamana bırak kızla konuş rahat etmesini sağla sanırım dün gelmiş. Ege: Evet benimki ilk görüşte aşk. Gökcan: Hemen karar verme biraz kızla sohbet et yakınlaşmaya çalış, evde rahat etmesini sağla sonuçta üç erkekle evde yalnız yaşıyor ve çalışıyor. Alçin de Antep de bu yüzden dikkatli olmalısın. Ege: Tamam abi. Gökcan: Sende ne var ne yok bakalım? Efe: Bende aynı ya işte derslerle ve şirket işlerini öğrenmekle geçiriyorum vaktimi bir de tavsiye ettiğin kitapları okumaya çalışıyorum. Gökcan: Ne güzel, önerdiğim kitaplar inşallah hayatına yeni ışıklar getirir. Efe: Evet kitaplar çok güzel ama bazen felsefe yönleri sıkabiliyor. Gökcan: Sen geneline baktığında ne düşünüyorsun ona bak ufak detaylar canını sıkmasın tıpkı hayatında olduğu gibi. Ama sana şunu söyleyeyim hayatında sorun yaratan şeyleri çıkar ve önüne odaklan. Ege aynı şeyler senin için de geçerli. Babanızın izinden gidin asla yanılmazsınız. Arslan: Teşekkürler kardeşim yine bilgilerinle bizi aydınlattın. Lâl Gökcan abiye san sebastianını ve kahvesini getirdikten sonra mutfağa geri gitti. Ege: Abi sana ayıp olmazsa bir mutfağa gitsem olur mu? -Rahatına bak sen. Mutfağa gittiğim de Lâl ortalığı topluyordu. -Selam. -Siz miydiniz? Korktum. Ona yaklaştım. -Korkama gerek yok ve şu sizi aradan çıkaralım lütfen. -Tabi nasıl istersen o zaman. Bir şey mi istedin? Çağırsaydın gelirdim. -Yok bir şey istemiyorum sadece nasılsın diye geldim. Bir anda yanakları kızarıp kalınca devam ettim. -Yanakların kızardı. -Yok yok kızarmamıştır sadece sıcak oldu burası. -Tamam bir şey demiyorum. Sadece alışmaya odaklan ve ne zaman istersen benimle konuşabileceğini söylemek istiyorum. -Teşekkür ederim ama daha ikinci günüm zamanla alışacağım ve burada mutlu olacağımı hissediyorum. -Çok güzel umarım ilerleyen zamanda da güzel şeyler olur. Dediğim de göz kırptım. -Ben işime döneyim. Dediğin de tezgâhı silmeye devam ettiğinde kolunu tuttum. -On dokuz yaşında olman sorun olmasın lütfen. Dediğim de salona geçtim ve gülümsedim. Gökcan: Ne yaptın? -Öyle konuştuk, gelecek bize gülümsüyor gibi.
Alçin’den Kına bittiği gibi odama geçip üzerimdeki yorgunluğu atmak için banyoma girdim ve küveti doldurup telefonumu, viskim ile bardağımı hazırladım. Canım Barkınla konuşmak istiyordu onun sesi bana iyi geliyordu. Telefonumu çıkardım ve onu aradım sonra üzerimdeki bornozu asıp küvete girmeye başladım. -Alo sevgilim? -Barkın nasılsın? -Ben iyiyim de sen iyi değilsin gibi, ne oldu? Arkadan bir ses geldi annesi ‘Alçin mi o?’ diyordu ve bir anda hışırtı geldi. -Alo Alçin sen misin? -Evet benim Eslem abla. -Keşke anne desen senin gibi bir kız çocuğu doğurmayı çok isterdim ama üzülmüyorum çünkü oğlumun sevgilini çok seviyorum Allah bozmasın kızım. -Teşekkür ederim nasılsınız? -İyiyiz kızım Barkın ile şirket işleri falan asıl sen nasılsın basın açıklamanızı izledim. -Merak etmeyin ben iyiyim sadece Barkınla konuşmak istedim o kadar. -Tamam o zaman ben sizi rahat bırakayım da rahat rahat konuşun. -Teşekkürler. -Alo Alçin? -Sevgilim. -Neler oluyor? -Öncelikle kusura bakma seni de getireceğim dedim getiremedim. -Bu mu sorun? Eğer buysa saçmalama anlıyorum. -Çok teşekkür ederim ben ne diyeceğimi bilmiyorum Barkın. Ağlamaya başladım artık çünkü Barkının bu inceliği ve yarın olacaklar beni daraltıyordu. -Barkın ben kendim için iyi olsa da aile için kötü bir şey yapacağım. -Ne diyorsun Alçin anlamıyorum. -Ben yarın o soğuk ve bencil Alçin olacağım ve bunu yapmak zorundayım çünkü kendi gururum ve sinirim merhametimin önüne geçiyor. -Tamam ne olduysa baştan anlat ki anlayabileyim. -Tamam en baştan anlatıyorum. Antep’e geldiğimiz gün motorumla gezmeye çıktım ve gece motor yarışına katıldım. Meğerse Antep de ilk geldiğim günden beri izleniyor muşum. -Ne demek o Alçin, babana neden söylemedin? -Lafımı kesmeden dinle anlayacaksın. -Tamam devam et. -Ben motor yarışından sonra Aktuğ ile tanıştım ve o kimmiş biliyor musun… Burnumu çektim ve devam ettim. -O-o benim abimmiş…Koray abimin ikiziymiş. -Alçin sen ciddisin. -Evet yarın düğüne gelecek ve saat takacak Karan abime ben de set takıp beraber ayrılacağız sonrası karışık ama senin bana yardımın gerek. -Dinliyorum ne yapmalıyım? -Yarın tüm akşam telefonun açık kalsın ve şarjında asla bitmeyecek şekilde olsun. Yarın Berçem’i yaptığına pişman edeceğim ve beni karşısına almak neymiş öğrenecek. Bu aileye yaptığı ihaneti ödeyecek. -Tamam anladım. Babanın ve kardeşlerinin yanında telefonu açacağım ve olanları dinleyeceğiz. -Aynen öyle sonrasını ben bile bilmiyorum şu anlık sadece planım hazır o kadar. -Anladım ama her zaman yanındayız ve asla yalnız değilsin. -Teşekkürler Barkın. Beni çukurdan kurtarmayı başarıyorsun. -Senin asıl derdini de anladım neden en başında bana söylemediler diye düşünüyorsun ve güven sorunu oluşuyor değil mi? -Evet öyle hatta bunu üçüzlerim ve Mert de bilmiyor ama Can ve Cem abi hatırlar mı bilmiyorum çünkü o gittiğinde çok küçüklermiş. -Anladım sen canını sıkma ve aklında hep şu olsun. Biraz bencilce olabilir ama üzülmemek ve ayakta kalabilmek için bunu aklına getir. Ben Alçin Eryiğit Arslan Eryiğit’in varisi ve onların soy adını bile taşımayan biriyim. Bu yüzden ayakta duracağım. De içinden belki yardımcı olur ama en çıkmaza girdiğinde bunları düşün. Unutma sen Alçin’sin sen kimsenin karşısında güçsüz duramazsın sadece kendinle yüzleştiğinde tüm gardını düşürürsün çünkü kişiliğin bu ve göstermen gereken maskelerin var bunları unutma. Ve asıl şunu unutma ki eğer çok çıkmaza girersen ya da kaybedeceğini düşündüğünde sakın vazgeçme ve tüm gardını alarak savaş içini kimse görmemeli ve gardını düşürmemelisin Alçin. Bu dünya çok acımasız. -Evet haklısın Barkın yaşadığımız hayat, alışkanlıklarımız ister istemez kötü davranışlar sergilememize sebep olabiliyor ama itibarımız ve kişiliğimiz her zaman daha önemli ve bizim kurtarıcılarımız o maskeler. Yarın gardımı düşürmeyeceğim ve kazanacağım savaşı sonuna kadar hak edeceğim ama sonra…Sonrasını ben bile bilmiyorum. -Unutma biz yanındayız. İstersen Gökcan abi ile konuş o benden daha iyi tavsiyeler verir. -Yok şimdilik kalsın ama yarın oda aranızda olsun. Babam, ikizler, sen ve Gökcan abi. Belki duruma bire bir şahit olursa bana yardımcı olması daha kolay olur çünkü olaydan sonra çökeceğim kesin. -Tamam canım şimdi sen duşunu al ve uyu sabaha daha güçlü uyan tamam mı? -Tamam sana söz veriyorum yarın Alçin’in gerçek yüzünü görecekler. -Sana da bu yakışır. Sakın kendini düşürme Alçin unutma sen Eryiğit’sin her ne kadar Dinçer kanı aksa da sende özünde ve karakterinde bir Eryiğit’sin bunu sakın unutma. -Merak etme yarın tüm dengelerin değişeceği gün olacak ve gerçek Alçin kimmiş tanıyacaklar. |
0% |