@ceren_ellie
|
Yaklaşık bir aylık aradan sonra Merhaba! Yeni sezona bomba gibi ve daha fazla kelimeli başlıyoruz. En önemlisi de daha heyecanlı ve asıl gerçeklerin ortaya çıkacağı zamanlara gelmiş bulunuyoruz. Daha fazla uzatmadan herkese iyi okumalar diliyorum.
Saat 18.00 Alçin’den Artık her şey hazırdı ve biz arabalara geçip düğün konvoyu oluşturmaya başlayacaktık. Arabalara geçtiğimizde benim olduğum arabada Koray abim Evra abla, kucağında Yiğit ve üçüzlerim vardı. Biz düğün arabasının hemen arkasında ön saflardaydık. Koray abim torpidodan iki tane el fişeklerinden çıkardı. Birini bana birini de Akın’a verdiğinde arabanın tavanını açtı. Ben çantamdan çakmağımı çıkardım, ayaklanıp koltuğa çıktık ve gövdelerimizin yarısı dışarıdaydı. Ben çakmak ile uçlarını ateşlediğimde birinden pembe birinden de mavi duman çıkmaya başladı. Ama bu dumanlar üstümüzü kirletmiyordu sadece renkli duman çıkıyordu. Arka arabadan Mert bizi kamera ile çekiyordu.
Dumanlar bitince arabaya geri girdiğimizde Aden konuşmaya başladı. -Ay çok güzel oldu her yer pembe mavi dumanlarla kaplandı. Akın: Evet kardeşim çok güzeldi. Ben sadece olacaklara odaklıydım.
*****
Salona geldiğimizde ben, Evra abla, Cemrenin iki arkadaşı ve annem ile gelin odasına geçtik. Abimler ve Cemrenin bir iki abisi de Karan abimle damat odasına geçtiler.
Annem söze başladı. -Tü tü maşallah nazar değmesin gelinime. -Teşekkürler anne. -Kızım bebek nasıl, dikkat ediyorsun değil mi? -Evet anne. Beslenmeme ve yediklerime ihtimam gösteriyorum. -Güzel hep böyle ol sonuçta torunumuzu taşıyorsun. Hayırlısıyla bir doğsun, alakamızı eksik etmeyeceğiz. -Teşekkürler anne. Merak etmeyin ilgileniyorum. -Anne nikah ne zaman kıyılacak? -Nikâh memuru saat yedide gelecek zaten çok az kaldı. Birazdan kıyılır. Neden sordun? -Yok öylesine, merak ettim. Deyip çantamdan telefonumu çıkardım ve doğal davranarak Aktuğ’a mesaj attım.
Alçin: Aktuğ saat 19.00 da kıyılacak nikah. Sonra dans derken takı merasimi başlar yeniden mesaj atarım. Mesajı attıktan sonra birkaç kişinin gözü üstümdeydi ve annem bana yine sorular sormaya başladı. -Kızım kime mesaj attın? -Arslan Babaya. Fransa da ki ortak hisselerini devredecekti de ne oldu o konu diye mesaj attım. Eğer güzel bir yüzdelik alırsak şirketin büyük kısmı bizim elimize geçecek. -Allah arttırsın kızım. -Teşekkürler, çok çalışıyoruz özellikle de babam. Buğlem: Alçin zor değil mi böyle? İnsanların gözü önünde olmak, yüklü sorumluluklar… -Tabi başlarda zordu ama çabuk öğrenen ve alışan bir bünyeye sahip olduğum için kısa sürede kolaylaştı ama bazı yönden zorlukları var tabi. Şeyma: Yalnız yaptığın şeyin en iyi kısmı etkinliklere VIP olarak katılabilmen ve sana bir şeyler gönderilmesi. -Onlar işimin en ufak parçası önemli olan başarı elde etmem ve çalışmam üniversiteyi de bitirince önüm açık. Beliz: Üniversiteyi nerede okumak istiyorsun? -Bilmiyorum belki burada okuyup yüksek lisans için Amerika ya giderim daha tam olarak planlamadık. Babam ile konuşacağım. Yasemin: Kızım Amerika ya gitmeyi çok mu istiyorsun? -Anne farkında değilsiniz ya da kabullenmek istemiyor olabilirsiniz ama benim hayallerim ve sorumluluklarım var ve kimsenin amaçlarıma engel koymasına izin vermem. Sonuçta bu benim hayatım. -Tamam kızım sen bize bakma sadece on yedi yıl sonra bulmuşken kaybetmek istemiyoruz o kadar. İstemiyorsunuz ama bir şeyler saklamayı da iyi biliyorsunuz anne. -Merak etmeyin her zaman irtibatta oluruz. Dediğimde biraz daha oturduk ve odadan çıkıp salonda yerimizi almaya başladık.
Can’dan Abimle odaya geçtiğimizde yerinde duramıyordu. -Abi bir sakin mi olsan? -Olamıyorum Can çok heyecanlı ve mutluyum. -Anlıyorum ama lütfen sakin ol. Ona yaklaşıp -Bu heyecanını akşama sakla. Karan bu cümlenin ardındaki anlamı anladığında -Ya Can kendine gel, düzgün konuş. -Ne abi ya yalan mı? Neyse. Ateş: Eee damat bey, kızımızı sakın üzmeyesin ha. O senin çocuğunu bizim de torunumuzu ve yeğenimizi taşıyor. -Abi olur mu öyle şey. Ben Cemremi hiç üzer miyim? -İstesen de üzemezsin zaten. Onun arkasında dağ gibi abileri var. -Ona bakarsan Karan abimin de arkasında dağ gibi abisi ve kardeşleri var. Ezdirmeyiz yani. -Tamam delikanlı sakin ol bir şey demedik. -Cem, bize Can ile nikahtan sonra bir şiir okursunuz artık. -Tabi abicim yeter ki sen iste.
Alçin’den Cemre abla ile abim salona düğün müziği eşliğinde ve yanlarından kıvılcımlar çıkarken nikah masasına teşrif ettiler. Şahitler de hazır olduktan sonra nikah memuru salona teşrif etti ve nikah kıyım işlemleri başladı.
-Bugün burada genç çiftimizin nikah töreninde siz konuklar aracılığı ile toplanmış bulunmaktayız. Şimdi huzurlarınızda nikah törenine başlıyorum. -Siz Karan Dinçer, Cemre Avamir’i kimsenin baskısı altında kalmadan; kendi hür iradenizle, hastalıkta, sağlıkta, iyi ve kötü günde eş olarak kabul ediyor musunuz? -EVET! Herkesten bir alkış koptu. -Siz Cemre Avamir, Karan Dinçer’i kimsenin baskısı altında kalmadan; kendi hür iradenizle, hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde eş olarak kabul ediyor musunuz? Cemre abla Karan’a baktı sonra nikah memurunun uzattığı mikrofona baktı. -Sonsuza dek evet! Dedi. -Siz şahitler, şahitlik ediyor musunuz? -EVET! -Bende Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. Mutluluklar. Nikah memuru cümlesini bitirdiğinde Cemrenin arkadaşı Cemreye kaş göz yaptı ve Cemre abla Karan abinin ayağına bastı. Bunu abimin değişen yüzünden anlayabiliyordum. Nikah memuru cüzdanı Cemre ablaya teslim ettikten sonra herkes alkışladı ve biz de Nikah memurunu yolcu ettik. Ettikten sonra nihayet o ana gelmiştik. Abimler ilk danslarını edeceklerdi. Çok romantik ve duygusal bir şarkı çaldığında abim Cemre abla ile pistin ortasına geçip dans etmeye başladılar. Gözyaşlarımı geri göndermeye çalışıyordum. Koray: Kardeşim gözün doldu sanki. -Yok sadece nihayet abimin mutlu olduğunu ve bunca zorluğa karşı ayakta durup kazandıklarını görüyorum o kadar. Koray: Hepsi senin sayende kardeşim. Bizi kurtardın. Deme öyle abi lütfen dayanamıyorum. Gözümden bir yaş aktığı anda elimle hemen silip soğuk maskemi takındım yoksa tüm plan ve açığa çıkanlar yerle bir olacaktı. Koray: Herkes de sana bakıyor elbisen ile büyülüyorsun. -Teşekkürler, bugüne nasipmiş giymek. Abim Cemre ablanın gözlerinin içine bakarak bir şeyler söylüyordu ve Cemre ablada ona gülümsüyordu. Umarım üzülmezler ve çocuklarıyla mutlu mesut yaşarlar. Dans bittikten sonra takı merasimi başladı. Salonda bine yakın kişi olduğu için en az bir saat sürecek olan takı töreni başlamıştı. Ama Cemre abla bir sürü altın ve paranın üzerine takılmasını istemediği için abimle anlaşıp büyük sandık koymuşlardı. Takacakları şeyleri zarfa koyup öyle fotoğraf çekilecekti. İlk önce Aile adayları takacaktı ama ben anneme söyleyip en son takacağımı söyledim çünkü ona ufak bir sürprizim de olacaktı.
*****
Nihayet takı töreni bitmişti şimdi benim ve abimin sırasıydı. Salona tüm ihtişamı ve endamıyla Aktuğ abim giriş yaptığında şaşkın ve anlamaz gözler onu bulmuştu ben de ona sinsi ve intikam dolu gülüşüm ile bakıyordum. Evet nihayet beklediğimiz an geldi. Ben ailemin olduğu yere baktığımda herkes şaşkın ve anlamaz gözlerle bakıyorlardı ama ben öne çıktığımda abimlerin gözlerinde ki hayal kırıklığını görebiliyordum ama ne yapabilirim onlarda saklamasalarmış. Ben bugün Aktuğ abimle tüm kartları açık oynayacaktım ve bu savaşı kazanacaktım yoksa hiç istemeyeceğim şeyler olacaktı. Tüm salonda sessizlik hakimken abim söze başladı ve abime yaklaşmaya başladı. -Sevgili ailem, pardon eski ailem uzun süre oldu öyle değil mi? Güldüğünde ben de güldüm ve beraber Karan abimlerin önüne geçtik. Yanımdaki torbadan set kutusunu çıkardım ve Cemre ablanın karşısına geçtim. Abim Karan abimle konuşurken saati taktim ediyordu. -Kardeşim uzun zaman oldu öyle değil mi? Hanende huzur bulmanı ve mutlu olmanı dilerim. -Cemre abla bu seti sana Arslan Babam ile aldık. Babam kelimesine vurgu yaparak. Herkes şu an bizi dinliyordu ve izliyordu. -İnşallah en mutlu anlarında takarsın, mutluluklar. Dediğimde kutuyu açtım ve ona gösterdim. Cemre: Alçin? Sadece sustum. Aktuğ: Bu güzel günden bir fotoğraf çekilmek isterim. Abimin dediği ile fotoğraf çekildik. Yasemin: Aktuğ? Aktuğ: Adımı unutmamışsın sevindim…Anne. Akın: Anne ne diyor bu adam! Herkes susmuş bizi dinliyordu. -Evet pek sevgili Dinçer Ailesi son perde için sizi konakta bekliyor olacağız. Bence artık eski defterlerin açılması ve bazı ihanetlerin bilinme vakti geldi. Dediğimde Aktuğ abimin elini tuttum ve -Hadi abi. Herkesin önünde abimle el ele beraber çıktık.
*****
Artık son perde için ikimizde hazırdık konağa geçtiğimizde birer soğuk su içtik ve ailemizin eve gelmesini bekledik.
Bir saat sonra Kapının açılmasıyla hem anne hem de baba tarafım gelmişti. Telefonumdan Barkını hemen aradım ve koltuğa yanıma koydum. Biz de ayaklandık ve elimde gelirken açık bulduğumuz kırtasiyeden bazı belgelerin çıktısını aldık ve her şeyim hazırdı. -Hoş geldiniz, buyurun. Dediğim de gülümsemem vardı. Akın: Üçüzüm ne oluyor nedir bu olanlar? -Anlatacağız, her şey yeniden ortaya dökülecek kardeşim. Belki yaşın çok küçük olduğu için hatırlamıyor olabilirsiniz ama her şeyi konuşacağız. Aktuğ: Merhaba kardeşlerim ne kadar da büyümüşsünüz. Evden gittiğimde üçüzler yedi, Mert sen de beş yaşında küçük bir çocuktun. Şimdi çok büyümüşsünüz. Mert: Hikâyeye geç artık ne dönüyor? Abla! -Sabırlı ol kardeşim, bu gece gerçekleri açığa çıkarmadan çıkmayacağız zira. Dinçerleri sakinliğim ile şaşırttığımın farkındaydım ve o bakışlarım…İnsanı delirtirdi. Aktuğ: Ben Koray’ın ikiziyim kardeşlerim. Ailenin neredeyse tümü biliyor sadece küçük yaşta olanlar hatırlamaya bilir. Alçin’in ölümünden en çok etkilenen kişi oldum ve o dönemlerde ruhsal olarak bir çöküşteydim bu yüzden on yedi yaşında uyuşturucuya başladım. Sevgili aileniz bunu on sekiz yaşımda fark edip öğrendiğin de beni evden kovup evlatlıktan reddettiler. Sizde küçük olduğunuz için fazla hatırlamıyordunuz beni ve zamanla unuttunuz şimdi ne kadar hatırlarsınız bilmiyorum ama beni unuttunuz. Annemlerde size bir şey anlatmadı. Sevgili babaanneniz ve dedeniz…Ah, onlar aileye leke sürülmesin, elalem ne der diye benden hemen bir kalemde vazgeçtiler ve daha da sormadılar. Bazen diyordum insan evladından bu kadar çabuk mu vazgeçer diye. Ama dönüşüm harika oldu bir sene içerisinde onca zorluğu aşarak uyuşturucudan arındım. Hastanedeki doktorlar bile şaşırıyordu çünkü destek veren kimsem yoktu. Sonra bir sene hazırlanıp Urfa da ki Harran Üniversitesini kazanıp oraya yerleştim ve yazılım mühendisliğini birincilikle bitirdim. Sonra da İstanbul’a gidip orada hayatımı kurmaya başlayıp para kazandım. Çok güzel kazanıyordum ama mutlu değildim bu yüzden son iki ayımı Alçinlerin şirketinde çalışarak son birikimimi yapıp Antep’e döndüm ve şu an güzel bir şirketin baş yazılım mühendisiyim. Hayatım kısaca böyle Dinçerler beni kaybettiler ama dönüşüm muhteşem oldu. Mehmet: Oğlum lütfen affet bizi biz o dönemlerde çok dağılmıştık ve ne yapacağımızı şaşırıyorduk herkes farklı şekilde etkilendi tek ayakta duran annemiz ve babamızdı. Ben: Baba ben ölmüş olsam da hayat devam ediyor sizin ilgilenmeniz gereken oğullarınız vardı! Ne vardı sanki onlar için ayakta dursaydınız? Ne yaptıysanız kendiniz yaptınız ve bu hikâyede yanan sadece iki isim var o da Mert ile abim. Keşke oğullarınız ve aileniz için dik durup Mert ve abimin başını yakmasaydınız. Ama ne yapalım keşkeler ile bir şey düzelmiyor. Dede peki size en demeli ya abim senin torunun ya torunun nasıl bir kalemde ondan vaz geçersin? Destek olsan iyi yola yöneltmeye çalışsan ne olurdu sanki dışarıdaki insanlar bu kadar mı önemli sizin için? Berçem: Bilip bilmeden konuşma, sen sadece on yedi yıl sonra gelen ve neler çektiğimizi bilmeyen bir kızsın haddini bil! -Siz hele hiç konuşmayın size verdiğim o sözü bu gece göstereceğim ama sıranızı bekleyin. Dede sen nasıl birisin ya ben anlamıyorum o da senin kanından neden yaptınız ben anlamıyorum. Nefret ediyorum sizden bundan sonra aramızın eskisi gibi olacağını sakın düşünmeyin çünkü ben unutmam! Dediğim de yandan Akına da bakmıştım ama hemen dedeme geri döndüm. -Dede neden ya neden? Benim ölmüş olamam bu kadar mı önemliydi? Eminim ki Deniz yengemin çocuğunun düşmesine bu kadar üzülmemişsinizdir. Deniz: Her şey üst üste geldi Alçin, sen de anla. -Karışma yenge. Ne olursa olsun ama ne olursa olsun ayakta kalmalıydılar sonuçta ilgilenmeleri gereken ve daha küçük olan çocukları vardı. Bayar Ağa: Torunum ne desen haklısın ama zamanı geri çeviremiyoruz pişmanız ve yıllardır vicdana abı da çekiyoruz ama o zamanlarda başka çaremiz yoktu. -Bana bahane üretmeyin! O sizin torununuz torununuz. En büyük aptallığınız ne oldu biliyor musunuz? Abimin bana ulaşamayacağını sanmanız ve benim bir şekilde hakkınızda bir şeyler öğrenemeyeceğimi sanmanız oldu. Can: Gece geç geldiğin vakit abimle miydin? -Evet beni bir arkadaşı buldu ve motor yarışı yaptık ve ben kazandım sonra da bana her şeyi anlattı. Yasemin: Motor yarışımı? -Evet motor yarışı. -Kızım bunlar çok tehlikeli, lütfen yapma. -Sizden izin isteyen yok zaten anne. Ben istediğimi yaparım, kimse de karışamaz. Kazanmak için yapmayacağım şey yok bunu en iyi Aktuğ abim gördü, değil mi abi? -Evet kardeşim o şeytan dönüşünde ölümle oynadığına herkes şahit oldu. Yolların ve gecenin kraliçesinin gücünü herkes gördü. Bayar Ağa: Yolların ve gecenin kraliçesi mi? -Evet İstanbul da ve sanıyorum Antep de en zirvedeyim. Ama bu sefer ben de kaybettim. Aileme karşı kaybettim ama en büyük kaybı ve ihaneti siz ödeyeceksiniz benim kaybım sadece güven duygumun yıkılması ve aramızdaki sınırların olması. Ama bu üçüzlerim ve kardeşim için değişmeyecek onlara olan ilişkim ne ise öyle devam edecek ama sizin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Aktuğ: Kardeşim ihanet diyorsun da kimin ihaneti. -Abi sen önce kendi sakladıklarını hatta kendinden bir parça olanlardan vazgeçmene bak. Abim sadece sessiz kaldı. Ben ellerimi bir kere çırpıp ellerimi birleştirdiğimde asıl olaya geçtim. -Evet işte kazandığım ve herkesin bu yolda kazanmasını sağladığım oyunun en önemli perdesine gelmiş bulunmaktayız. Berçem hatırlıyor musun bana yaptığın yanlışı ve karşına almaman gereken birini karşına aldığını? Berçem: Beni korkutamazsın. -Bence korkmalısın çünkü elimde öyle belgeler var ki sonun olacak, zira sizin gibi ailelerde namus en başta geliyor ve bir kadının namusu için her şey yapılıyor. Bunu en iyi Cemre bala da gördük. Hatta az kalsın berdele kurban gideceğimi de gördük ama neyse ki gücüm bunların önüne geçti. Bayar Ağa: Torunum artık söyle lütfen neler oluyor? -Sevgili Dinçer Ailesi ve Annemin ailesi hepiniz hoş geldiniz. Bu akşam Berçemin size yaptığı ihaneti hatta dahasını konuşacağız. Evet hahahhaah Berçem Berçem senin sonun olacağım ve bunu yaparken o kadar çok eğleneceğim ki beni deli bile sanabilirsiniz ama bu benim en büyük eğlencem ve intikamım olacak. Lafı fazla uzatmaya gerek yok Berçem Hanım Bayar Ağa ile evlenmeden iki sene önce biri ile yatmış ve ondan bir çocuğu olmuştur. Hatta bu Berçemin çocukluk aşkı olmasının yanı sıra ondan bir çocuğunun olmasını çok isteyen bir kişidir ama Bayar Ağanın zengin ve güçlü biri olduğunu görünce fikirleri değişmiş belli ki.
Herkes şok içerisinde bana bakıyordu. Berçem: Kanıtın yok kanıtla. -Merak etmeyin ben boş keseden atacak kadar boş biri değilim. Arkadaşım çok iyi araştırmacı ve yazılımın piridir bu yüzden onun kapsamlı araştırmalarından ve bazı ses kayıtlarından sizlere bahsetmek istiyorum. Şimdi hikâyeyi size anlatmaya başlayayım. Hazar yücel sizin evlenmenizden iki yıl önce dünyaya gelmiştir ve Yücel ailesinin himayesi altında herkesten gizlenerek büyümüştür. Hatta hakkında evlat alındığını gösteren belgeler vardır öncelikle size onları taktim edeyim. Dediğim de dedeme belgeyi uzattım. -Şimdi Berçem hanımın Akif denen adamla olan münasebetini Yücel ailesi bir şekilde üstünü kapattı ve çocuğu evlatlıkmış gibi göstererek Akif’in çocuğu yaptılar. Yani gerçek çocuk oldu üvey çocuk. Asıl olayımız bu. Şimdi derinlemesine inelim. Güçlü bir kahkaha patlattığımda deli gibi görünüyordum ama felaket derecede zevk alıyordum. -Berçem, Berçem o kadar eğleniyorum ki…Anlatamam sana, bitireceğim seni. Aile üyeleri hem belgelere bakıyor hem de beni dinliyordu. -Berçem Hanım evliliğinizin ilk üç yılı kadar gizli saklı Akif ile buluşmuş ve çocuğu ile ilgilenmiştir, tabi bu sırada sevgili dedeciğim sen şirket için seyahat ediyorken bunlar yaşanıyordu ve senin ruhun bile duymadı. Size bir ses kaydı dinleteceğim. Telefonumu elime aldım ve ses kaydını açtım arkada hala Barkının telefonda olduğunu görmek iyi geldi.
Yücel ailesinden kadın: Berçem bize de kazık attı ve artık bedel ödemesinin zamanı geldi. Üç yıl sadece bizi oyaladı ve oğlumu yıkıma uğrattı. Berçem Akif’ten hamile kaldı ve ******* Hastanesinde doğum yaptı. Sonra biz bir şekilde belgeleri gizlemeyi başardık, size gönderirim belgeleri. Size anlatıyorum ama inşallah Alçin hayatında mutlu olur ve hayatındaki tüm engeller kalkar. Basında gördüm kızı, çok tatlı ve iyi yerlere gelebilecek bir kız. Berçem ilk başlarda sussa da ne yapar eder önüne taş koymaya çalışacaktır lütfen dikkatli olun Hazar torunum Dinçerler ile de bir keresinde iş yapmışlığı var hatta bu işten geri çekilmek zorunda da kaldı ve Urfa da yapılacak olan antik otel projesi iptal edilmek zorunda kaldı. Berçem Akif ile konuşmuş ve açığa çıkacaklarından bahsetmiş, bu yüzden Hazar da anlaşmayı fes ederek tazminat ödemek zorunda kalmıştı. Onun belgelerini size veremem ama durum bu. Berçemi hafife almayın ne yapar eder kendini yüceltmeyi başarır ve bir şeyler yapmaya çalışacaktır. Büyük ihtimalle boşandıktan sonra ailesinin yanına dönemeyecektir ama onun herkesten gizlediği bir evi var hatta bizim konağa çok yakın bir yerde orada Akif ile buluşurlardı. Bu arada bir yıl Berçem hamileliğinden dolayı Bayar Ağa’ya sanıyorum annesinin memleketine gitmek istediğini ve düğün için hazırlık yapacağını söylemişti ama öyle bir şey yok. Akif ile kendi evindeydi çocuk doğduktan sonra üç yılda gizli gizli buluşup ilerlettiler sonra Berçem bizimle iletişimi kesince olan oğluma oldu. Oğlum çok üzüldü ve Berçem ile temasa geçmeye çalıştı ama önünde Dinçerler varken bu imkansızdı o yüzden bıraktı ve oğlu ile mutlu olamaya baktı, Berçem oğluma çok çektirdi ve eminim Alçine de çektirecekti çünkü ona göre böyle şeyler tersti. Susuyorsa kesinlikle yapacakları vardır. Hikâye bu kadar başka bir şey istiyor musunuz? -Yok her şey bu kadar mı? -Evet. Umarım Berçem layığını bulur ama buradan Alçin’e bir şey söylemek istiyorum. Dinçer ailesi çok iyi bir ailedir her ne kadar Berçem kötü olsa da onlar çocuklarının iyiliğinden başka şey istemezler onlar kadar güçlüsünü hiç görmedik ve Alçin, her ne kadar değişiklik olsa da eminim ki pişmanlardır. Kendine iyi bak. Her zaman adaletli ve kim olduğunu bil. Hayat küs kalınamayacak ve affedilemeyecek kadar kısa bir yer, her an başımıza bir şey gelebilir, hiçbirimizin garantisi yok. Dediğin de kayıt da kapanmıştı. -Dinlediniz şimdi diğer kalan belgeleri sunmak istiyorum ve bu konuda burada kapanacak. Ben bir süre sizlerle görüşmek istemiyorum ama şu anlık buradayım eğer beni de kovmayacaksanız. Yasemin: Kızım lütfen affet bizi seni asla kovmayacağız ve oğlum sen de artık ait olduğun yere geri dön seni çok özledik. -Yok, ben sadece bir süre Alçin için kalayım sonra kendi evime ve yaşamıma dönerim. Bayar Ağa: Nasıl yaptın bunu Berçem nasıl yüzüme, yüzümüze bakabildin? -Ne fark eder Bayar? Senin gözünde varsa yoksa çocuklarındı. Ben varmışım yok muşum çok mu? Yarın gideceğim ve boşanma davasını açacağım ve bu iş bitecek. -Tabi bitecek bunca senedir aileme ihanet eden biri ile birlikte olmam ve istemem de. Asıl sen ailemizin yüz karasıymışsın da görememişiz. Ayakta uyuttun hepimizi. -Ya görüyor musun dede? Asıl yılan her gece koynuna giren karınken masum birini yalnız bıraktın. Bayar Ağa: Ne desen haklısın torunum. -Haklı olup olmadığım önemli değil. Önemli olan şimdi ne yapacağın ve geçen zaman. Ben odama çıkıyorum beni rahatsın etmeyin. Dediğimde ilk önce yemek salonundan ses dinleme cihazımı aldım ve öyle yukarıya çıktım. -Baba duydunuz her şeyi ben bu sefer hem kaybettim hem de kazandım. Arslan: Kızım öyle düşünme sen bu gece herkesin kurtarıcısı oldun biz her zaman yanındayız. -Teşekkürler Gökcan abi sende duydun umarım ilerleyen zamanda konuşuruz ama şu günlerde istemiyorum her şey çok taze sindirmem gerek. Gökcan: Sen ne zaman istersen o zaman konuşuruz. İstersen gecenin bir yarısı ara telefonum senin için her daim açık olacak. -Teşekkür ederim abi, sizi çok seviyorum. Barkın yardımın için çok teşekkürler, iyi geceler hepinize. Dediğim de telefonu kapattım ve giyinme odama girdim. Üzerimdeki tüm kıyafetleri çıkardım ve rahat iç çamaşırlarımı giyip gri yünlü yumuşak pijamalarımı giyip takımı olan panduflarımı ayağıma geçirdim ve makyajımı temizledim. Saçlarımı şu anlık bozmak istemediğim için bir şey yapmadım. Odamdan direk aşağıya indim ve baba tarafının gittiğini gördüğümde Akalp amcamı durdurdum. Akalp: Amca yarın okula geleceğim ve şu grup işini halledeceğim haberin olsun. -Tamam yeğenim bekliyor olacağım seni. Dediğinde herkes çıktı. Ben içeriye döndüğüm de Semiha: Kızım biz de yarın sabah kahvaltıdan sonra İzmir’e döneceğiz yazın sizi yazlığa bekliyoruz. Aktuğ torunum sen de gel. Seni aramızda görmek bizi mutlu eder bir de Alçin biz olanları bilsek bile aile içerisine girmek istemediğimizden bir şey demedik bu yüzden bize kırılma olur mu? -Sıkıntı yok anneanne, benim derdim Dinçerlerleydi, sizlik sıkıntı yok. -Tamam o zaman sizi yazlığa bekleriz. Aktuğ: Kardeşim gelirse ben de gelirim. -Torunum telefonda görüşürüz bol bol ama gelin lütfen. -Merak etmeyin, konuşuruz. Dediğim de dedem araya girdi. -Koray, Karan yarın kahvaltıdan sonra kendi evlerinize geçersiniz bende Berçem ile işleri çözdüğümde kendi evime geçeceğim. Mehmet: Baba istersen konakta yalnız kalma burada kal. -Yok oğlum biraz kafa dinleyeyim valla yoruldum artık. -Peki sen bilirsin baba. -Cem torunum sen de yarın Deryayı karşılamaya gidersin onun odası da hazır olmuş olur. -Merak etme dede biz kararlaştırdık yarın öğlen burada olacak sonra da beraber kayıt yaptırmaya gideceğiz. -Güzel o zaman herkes odalarına dağılsın uzun bir gece oldu. Aktuğ torunum sen şimdilik misafir odalarından birinde kal sonra asıl odanı hazırlatırım. -Gerek yok eğer kardeşim de isterse onunla kalmak istiyorum. -Olur, isterim abi. -O zaman hadi odaya geçelim. Akın: Hayır! -Ne oldu Akın? Akın bana yaklaştı ve kulağıma fısıldamaya başlayınca ben de kısık sesle karşılık verdim. -Siz Karan ve Cemre ablayı benim odama getirin ve kim gelecekse benim odama gelsin. -Tamam ben de o iş. Dediğinde ayrıldık.
Karan’dan Dedemin sözünden sonra ben Cemrenin elinden tuttum ve benim odama çıktık. -Karan. -Efendim güzelim? -Karan ne gece ama. Allahtan yarın kendi evimize geçeceğiz de rahatlayacağız. -Düğünde biraz mahvoldu istersen yine bir düğün organize ederim. -Hiç gereği yok hatta iyi de oldu bütün gece baya yorulacaktım ve geceye halim kalmayacaktı. -Hmm benim güzel karım neler düşünüyormuş öyle? -Bir daha der misin? -Karıcığım. -Seni çok seviyorum, seviyoruz kocacığım. -Senin o kocacığım diyen dillerini yerim. Deyip karımın o güzel pembe dudaklarına kapandım. Biz öpüşürken odaya dan diye üçüzler girdi. -Abicim umarım bölmedik ama hazır üzerinizde giyinikken bizimle Alçin’in odasına kadar gelir misiniz? -Ne oldu yine? -Merak etmeyin güzel bir şey. -İyi hadi bakalım. Dediğim de Alçin’in odasına gittik. Odaya girdiğimizde ikiz kardeşlerim iki yanımızdan konfeti patlattılar ve herkes bir anda -MUTLULUKLAR! Dedi. Ben Cemre ile göz göze geldiğim de gülümsedik. Mert: Abi sizin düğününüz bazı sebeplerden ötürü yarım kalmıştı onu tamamlayacağız bu yüzden sizi pistte alalım. Mert bize ortayı işaret ettiğinde oraya geçtik. -Abla sendeyiz. Alçin piyanoda bir şeyler çalmaya başlayınca Akın ve Mert de ona eşlik etmeye başladı diğerleri ise bizi seyrediyordu. Biz bu şarkıyı bildiğimiz için düğündeki gibi dans etmeye başladık. Alçin de şarkıyı söylemeye başladı. -Sen uyurken Hasretin dökülür gecelerden sokaklara Gelir yüreğime çöker Gelir yüreğime çöker Her gün başka bir pencerede Sensizliğim yollarına bakar Ve boynunu büker Her gün başka bir pencerede Sensizliğim yollarına bakar Ve boynunu büker Ben bir tek kadın sevdim O da sensin, o da sensin Ben bir tek sende yandım Alevlendim, delilendim Ben bir tek adam sevdim O da sensin, o da sensin Ben bir tek sende yandım Alevlendim, delilendim Ben bu sevdayı yemin bildim, söz bildim Ben bu sevdayı kutsal bildim…
Ben Cemrenin gözlerine arada da o pembe dudaklarına bakıyordum. Çok güzeldi aynı melek gibi çok tatlıydı. Yarım kalan düğününü böyle telafi etmeye çalışmaları çok duygulandırıcıydı. Bana yaklaşıp kulağıma fısıldamaya başladı. -Çok şanslıyız çok iyi kardeşlerimiz ve abilerimiz var. -Evet öyle. Onları çok seviyorum. -Ben de seviyorum bize destek verdikleri için minnettarım. … Şarkı bittiğin de biz de ayrıldık ve herkes çevremize toplanmıştı. Aktuğ: Kardeşim umarım çok mutlu olursunuz hem duyduğuma göre yeğen de yoldaymış. Allah analı babalı, sağlıkla büyütsün. -Amin abi, teşekkürler. Koray: Kardeşim ne zaman istersen buradayız ve senin yanındayız. -Keşke abime de bu şefkatinizden verseydiniz abi. Keşke bütün bunlar yaşanmasaydı. Aktuğ: Tamam Alçin, artık olmuşla ölmüşe yapacağımız bir şey yok. -Tamam abi konuyu kapatıyorum ama bugünün kimsenin aklından çıkmamasını diliyorum. Alçin banyosuna girdiğin de ben de Cemre ile odamıza geçtik.
-Karıcığım. -Efendim Karan? -Ne oldu şimdi? -Alçin’e üzüldüm. -Atlatacaktır, şimdi kendimize odaklanalım Dediğim de Cemrenin yanakları kızardı. -Oy benim karım nasılda utanırmış. -Ya! Deme öyle. Neyse şimdi üstümüzü değiştirelim kaldık böyle. -Ama gece yeni başlıyordu. -Ya Karan ailenin evindeyiz. -He yani kendi evimizde olsak… -Karan ya hadi çok konuşmada fermuarımı aç. -Tamam karıcığım kızma. Dediğimde fermuarı, elimi Cemrenin sırtına sürterek onu delirtecek yavaşlıkta aşağı indirmeye başladım ama Cemreden ses seda yoktu. Ben de dudaklarımı kulağının altına yaklaştırıp nefesimi ensesine vererek konuşmaya başladım. -Cemre… seni çok seviyorum ve çok istiyorum. Evimize gittiğimizde kaçacak deliğin olmayacak. Dediğimde fermuarı sonunda indirip gelinliği de üstünden sıyırdım. Cemre şu an karşımda sadece iç çamaşırlarıyla durduğunda onu kendime yasladım ve bu sefer dudaklarına konuşmaya başladım. -Beni deli ediyorsun kadın… Bu arsız kocanın başını döndürüyorsun. Cemre bir elini omzuma bir elini de dudağıma yakın yerde oyalamaya ve konuşmaya başladı. -Sen de öyle Karan. Sana baktığımda başım dönecek gibi oluyor, beni etkiliyorsun ve… Elimi bacak arasına götürüp konuşmaya devam etti. -Ve burası sızlayıp seni istiyor. -Cemre, Cemre… Kendimi zor tutuyorum. -Tutmalısın ama. Yoksa- -Yoksa ne? -Yoksa ailen bizi basar. Yataktaki marifetlerimi biliyorsun… -Bilmez miyim? Adımı haykırışların, zevk alışların hepsi en ince detayına kadar aklımda. -Güzel…Çünkü bu gece onlarla idare etmek zorundasın. -Tamam, tamam ama eve geçince acımayacağım. -Acı diyen yok ama bebeğimize dikkat et. -Tabi ki. Babasının vahşiliğini hemen hissetmesine dayanamaz. -Güzel, şimdi hazırlanalım. Dediğinde üstümü çıkardım ve dolaptan Cemreye bir gecelik kendime de pijama çıkardım. Yatağa geçtiğimizde birbirimize sarılmaya başladık ve bir elim Cemrenin karnındaydı. Bebeğimi severken Cemrede elini koydu ve biz bu gece huzur içinde uyuduk.
***** Oy ve torumlarınızı eksik etmeyin lütfen ve Özellkilede Yorumlarınızı merak ediyorum. NOT: Bölümler önceki gibi sık aralıklarla gelemeyecektir. |
0% |