@ceren_ellie
|
3 Mart Pazar Arslan’dan Barkın gelip bize her şeyi anlattı ve Alçin’in evde yaptığı her şeyi dinledik. Kızımın yanında olmayı o kadar çok istedim ki… Onunla konuştuk sanıyorum gelmeyecekti buraya bende işlerin yoğunluğundan şu anlık gidemeyecektim ama ikizleri gönderecektim. -Ege, Efe hazırlanın yarın sizi Antep’e göndereceğim. Gökcan: Hayır her şey çok taze öncelikle ben konuşayım Alçin ile. İkizler giderse her şey daha da karışır ve Alçin’in gizli işi ortaya çıkar bu durumları iyice karıştırır. -Ne yapayım Gökcan? Kızım orada üzgün ve bilinmezliğin içinde. -Merak etme Alçin ne yapacağını bilir. O senin kızın unutma. -Tamam dediğin gibi olsun. Zaten çok zorlanırsa kolyesini devreye sokar. -Aynen, şu anlık akışa bırakmalıyız. Alçin güçlü bir kız, halledecektir. -Teşekkürler kardeşim, iyi ki varsın. Geç oldu istersen bu gece burada kal. -Zahmet olmasın? -Gökcan beni sinirlendirme ne zahmeti? LÂL! -Buyurun Arslan Bey. -Gökcan için misafir odasını hazır et bu akşam misafirimiz olacak aynı şekilde Barkın için de bir oda hazırla- Ege: Gerek yok Barkın benim odamda kalsın konuşacaklarımız var. -Tamam o zaman sadece Gökcan için bir oda hazırla. Yarında güzel bir kahvaltı sofrası kurarsın. -Emredersiniz beş dakika içinde oda hazır olur. -Gökcan gel bizde odama çıkalım sana rahat kıyafet vereyim. Dediğim de Gökcan ile çıktık.
Barkından -Ne konuşacağız? -Alçin ile aranızı konuşacağız. Ne oldu, bitti. Hadi odama çıkalım. -Tamam o zaman. Birlikte odaya çıktığımızda Efe: Ayy ben içki getireyim. Bu gece erkek gecesi yapacağız belli. Ege sen de pijamaları çıkar, geliyorum. Efenin çıkması ile Ege dolabından pijamaları çıkardı ve üzerimizi değiştirmeye başladık. Üzerimizde de uzun kollu siyah tişört ve lacivert, beyaz kareli pijama altı vardı. Efe elinde içki ve bardaklar ile geldiğinde arkasından Lâl de atıştırmalık çerez, cips ile geldi. -Evet beyler hazır mıyız? -Evet Efe ama fazla olmadı mı? -Yok yok anca yeter gece uzun. Lâl: Başka bir isteğiniz var mı? Ege: Yok çıkabilirsin, artık odana git dinlen çok yoruldun bugün. -Nasıl istersen. -Ege hayırdır, ne bu incelikler? -Ya işte var bizde de bir şeyler ya, yalnız kız çok güzel değil mi? -İlgilenmiyorum. Bana göre tek güzel kız canım sevgilim Alçin. Efe: Vay romantik bey, o zaman Egeye de tavsiye ver de kızı tavlasın. -Tavsiye veremem içinden nasıl geliyorsa öyle davran derim sadece. Ege: Tamam o zaman. Eeee Alçin ile nasıl gidiyor iki sene oldu. -Evet ya iki sene…Bu sene üçüncüyü tamamlayacağız inşallah. -Eee bize bir yeğen ne zaman gelir. Egeye yastık attım. -Tamam tamam sinirlenme şaka yaptım. Ama aklından geçiyordur ya sonuçta biz de erkeğiz seni anlarız. -Hayır Alçin’in rızası olmadan asla ona dokunmam, o ne zaman kendini hazır hissederse o zaman olursa olur. Efe: Peki hiç hazır hissetmezse? -Beklerim sorun yok. Şimdilik öpmek yetiyor, ona rızası olmadan asla bir şey yapmam. Ege: Çok ince düşüncelisin. Alçin cidden şanslı ama sen de onunla olduğun için şanslısın. -Evet onu çok seviyorum. İnşallah hayatımız hep böyle güzel gider. Onunla kavga etmek en istemeyeceğim şey. Annem gelinim diye geziyor evde babamda güzel gelinim diyecek yakında çok seviyorlar sizi özellikle de Alçin’i. Efe: Ne güzel, umarım mutlu olursunuz. -Babam sevgimi destekliyor ve şirket evliliği de istiyor. Yani gelecekte Alçin ile evlenmemden taraftar ama zorlamazlar, sonuçta gelecekte ne olacağını bilemeyiz ama onunla evlenmeyi isterim. Ege: Yani şirket evliliği…Peki bundan babamın haberi var mı? -Bilmiyorum ama babam konuşur sonuçta ailelerimizin şirketleri piyasadaki güçlü ve köklü şirketlerden. Efe: Aslında iyi olur. Bazen şirket evlilikleri güzel sonuçlanabiliyor. -Neyse konuşmayalım şimdi bu konuları. Hadi içelim. Efe: Hemen dolduruyorum. Efe kadehlere içkileri doldurduğunda tokuşturup kafamıza diktik. Gece çok güzel gidiyordu havadan sudan konuşup dağıtıyorduk.
4 Mart Pazartesi Alçin’den Bu gecem güzel geçmişti ve ben kendimi huzurlu hissediyordum. Aktuğ abim bana huzur vermişti. Onun kolları arasında güvende olduğumu hissediyordum. Uyandığımda abimin kollarından dikkatlice ayrıldım ve banyoya gittim. İhtiyaçlarımı karşılayıp cilt bakımımı yaptım ve dün gece çözdüğüm saçlarımı taradım. Topuz model yaptırdığım için saçlarıma sprey sıktırmamıştım. Zaten sprey saçlarımı yıprattığı için tercih etmiyordum. Banyoda işlerim bittikten sonra giyinme odama geçtim. Giyinme odamda içki stoğum bitmek üzereydi zaten bir şişe var ya da yoktu. Bitmek üzereydi ama daha iki sigara paketim yerindeydi. İçmek istemiyorum ama dertten sıkıntıdan da içesim geliyordu. Bardağı ve şişeyi alıp camımın önündeki koltuğa geçtim. Önümdeki sehpaya viskiyi ve bardağı bıraktım. Şişeyi elime alıp bardağımı doldurdum ve yudumlamaya başladım. Odam sıcak ve havasız olduğu için camımı da açtım ve keyfime başladım. Saat daha sabah altı buçuk civarıydı. Abim yatakta huzurlu huzurlu uyuyordu. Düzenli nefes seslerini duyabiliyordum. Ben içkimi yudumluyordum ve viskinin o acı, tatlı tadı boğazımdan geçerken beni rahatlatıyordu. Şimdi hayatım nasıl şekillenecekti bilmiyorum ama abimin reddedilmesi, kovulması ve en önemlisi hiçbir şey dememeleri ağırıma gidiyordu. Kayıtta dinlediğim kadının dedikleri doğruydu ve Mert ile konuşacaktım. İlk Akına onu affettiğimi söylemesi için planımızı bu sabaha alacaktım ve akşam da güzel bir sürprizim olacaktı bence sürprizim gayet de samimi ve tatlıydı ama ailemi b konuda asla affetmeyecektim. Artık sadece derslerime ve Amerika da ki sınavıma odaklanacaktım. Amerika da ki sınavı kazanmam gerekiyordu aksi takdirde burada kısılıp kalacaktım. İçkimin dibini bulmuştum. Ayağa kalktım ve giyinme odasında spor ayakkabılarımı giyip cüzdanımı aldım ve aşağı indim. Kimse yoktu görünürde bu yüzden hemen dışarıya çıktım ama ön kapı koruma doluydu. Kuzey: Alçin hayırdır, bu saatte nereye? -Şey yakınlarda tekel var mı? -Sigara alacaksan ben bizim çocuklardan birini göndereyim. -Yok içki alacağım. -Alçin yapma böyle. Bak biliyorum her şey çok zor şu an ama kendini içkiye verme lütfen. -Sorun yok arada içiyorum zaten, rahatlatıyor. Beni tekele götürür müsün? -Tamam hadi gidelim. Dediğinde çıktık ve tekele gittik. Ben üşüdüğümü hissediyordum bilmiyorum ama ruhum da bedenim de üşüyordu bir de başım da dönüyordu. -Alçin iyi misin? Üşüyorsun, al ceketimi. Dediğinde sırtıma ceketini verdi. -Teşekkürler, hadi girelim. Giriş yaptığımızda bir kız bizi karşıladı. -Hoş geldiniz. -Bir tane yetmişlik (1 Litre) Ballantine's 7 Bourbon Cask Finish bir de Jonnie Walker Black Label. Kız arkasındaki reyondan içkileri alıp poşete koydu ve -Dokunmatik mi olacak? -Evet. Ödemeyi yaptım ve çıktık. -Aldıkların ağır değil mi? -Aslında kararında içmek gerek. Pek çok faydası var ama fazlası tabi ki zarar ama bana ağır gelmiyor, aksine gergin olduğumda ya da kafam çok karışıksa iyi geliyor. -Anladım. -Ceket için teşekkürler yeniden. -Ne demek, inşallah toparlarsın. Dediğinde konağa gelmiştik. Ben içeriye geçtiğim de Meryem abla kapıyı açtı ve diğer kızların koşuşturduğunu görüyordum. -Kızım yarım saate sofra hazır olur. -Tamam Meryem abla. Odama çıktığımda abimin uyanmış olduğunu gördüm. -Günaydın. -Günaydın kardeşim, elindekiler ne? -İçki aldım, dolabımda bitti diğerleri. -İçki mi, ne aldın? -Al bak ben de üzerimi değiştireyim. Yarım saate sofra hazır olacakmış. -Tamam teşekkürler. Dediğinde siyah poşeti açıp içindekilere bakmaya başladı ben de giyinme odama girdim. Bugün okula gideceğim için ona göre bir kombin yapmam gerekliydi. Bu sefer direk kombinden başlamak istedim ve dolabımın önüne geçtim. Şöyle bir göz gezdirdiğimde… Motorla okula gideceğim için deri bir kombin yapmak istiyordum. Deri bol pantolonumu ve göbeği açık boğazlı kazağımı bir de pantolonuma takım olacak deri, uzun trençkotumu çıkardım. Kombinimi giydiğimde ayağıma uzun çorap giyip yandan zinciri olan botumu giydim. Takı olarak siyah saat, Arslan Babanın verdiği hiç çıkarmadığım kolyemi ve büyük bir altın renginde küpemi taktım. Kombinim ve takılarım hazır olduğu için sıra saç ve makyajdaydı.
Saçlarımın sol kısmına iki balık sırtı şeklinde yandan ördüm sonra da yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yaptım. Makyajım ise ürün kullanmak istemediğim için gözlerimin altındaki hafif kızarıklığı ve morartıyı kapatıcı ile kapattım sonra da gözlerime göz bazımı sürüp keskin bir eyeliner çektim. Eyeliner gözlerimi ön plana çıkarıp beni çekici göstermişti. Finali kıpkırmızı rujum ile tamamladıktan sonra hazırdım. Orta boyutlardaki sırt çantama matematik test kitabımı ve sözel bir test kitabı koyup kalemliğimi yerleştirdim. Cüzdanımı, kulaklığımı, sigara paketimi, çakmağımı, sürdüğüm ruju ve motorumun anahtarını da koyduktan sonra telefonumu elime, ceketimi koluma, diğer elime de çantamı aldıktan sonra odadan çıktım. Aktuğ: Kardeşim bunlar senin içeceğin şeyler mi? -Abi karışma hem viski yararlı. -Tabi yararları var ama sen daha on yedi yaşındasın. -Az kaldı on sekiz sayılırım. -Tamam kavgaya tutuşmayacağım ama sigarayı kesinlikle azaltmanı istiyorum odan biraz kokuyor. -Tamam zaten abartmıyorum ve diğerleri gibi ciğerlerime çekecek kadar içmiyorum. -Hazırsan aşağı inelim. -Olur. Aşağıya indik. Saatime baktığımda saat sekizdi zaman çabuk işliyordu. Aktuğ: Sanırım yemek salonundalar. -Galiba hadi gidelim. -Bu arada karnındaki dövme çok güzel görünüyor. -Teşekkürler ama vücudumun başka yerlerinde de var bak mesela kolumdakine. Dediğim de kolumu sıyırdım ve gösterdim. -Acımadı mı ya? -Yok ya gıdıkladı. -Tamam öyle olsun bakalım. Dediğin de odaya girdik. Benim direk yüzüm düştü ve Dedemin yanına oturdum. Her ne kadar yakın olmak istemesem de kurallara ve kaidelere uymak zorundaydım. -Günaydın torunum. -Günaydın, herkese günaydın. Dediğim de başladık. -Meryem Abla! -Buyur Alçin kahven. Diye elinde kahve ile geldiğinde yüzüm gülmüştü. -Teşekkürler. Aktuğ: Okul çıkışı istersen üçüzlerle ve Mert ile sizi alayım ve çıkıp gezelim belki Mutlularda gelir. -Bana fark etmez ama ben motorla gideceğim. -Tamam sorun olmaz, kardeşlerim ister misiniz gezelim. -Olur abi seni tanımayı çok isteriz. -Tamam o zaman okul çıkışı ben sizi alacağım. Dediğinde sözleşmiştik. -Halacığım. Yanımda beliren Yiğit ile gülümsedim. -Merhaba aslan yeğenim nasılsın bakalım bugün. -Çok iyiyim hala. Sen çok güzelsin. Tatlı yüz ifadem ile onunla konuşmaya devam ettim. -Öyle mi? -Evet, çok güzelsin keşke seninle gelsem. -Olmaz canım ama akşam eve geldiğim de beraber piyona çalarız. -Olur. Dediğinde beni yanağımdan öpüp sarıldı ben de ona sarılıp saçlarını okşadım. -Hadi şimdi sen annenin yanına geç de kahvaltını et. -Hala benim hala uykum var beni yatırır mısın? -Hakikaten sen neden bu saatte kalktın. -Bilmiyorum. Güneşin doğması ile gözlerim açılıyor ama kendimi yorgun hissediyorum. -Evra abla Yiğit’i odasına çıkarır mısın? -Tabi canım. Dediğin de odadan çıktılar. Aktuğ: Alçin size örnek olur inşallah. Dediğin de altındaki anlamı çok iyi anladım. Aslında demek istediği ‘Kötü olsa da çevresine göstermeyip, insanlarla alakadar olabiliyor’ demek istedi. -Abi boş ver artık canımız sıkılmasın yeterince canımız sıkılıyor zaten, üstümüzde ki kara bulutların dağılması gerek. Bayar Ağa: Torunum bizi af mı edeceksin? -Bu konuda asla affetmeyeceğim ama belki içim soğur, bilemem ve artık bunlarla uğraşmak da istemiyorum. Tek düşündüğüm Amerika da ki ve burada ki sınav. Kaldı ki önemli olan benim değil abimin sizi affedebilmesi. Bayar Ağa: Tabi öyle. Artık güzel günler için çabalayacağız ama torunum gerçekten de Amerika ya gitmeyi çok mu istiyorsun? -Hala anlamadınız ya da kabullenmek istemiyorsunuz dede. Ben Arslan Eryiğit’in varisiyim ve sorumluluklarım var. Bu piyasayı bilirsin, bir kere çekildin mi yok olursun. O yüzden sonuna kadar savaşıp hayatımı kuracağım. Son yedi yıldır bunun için uğraşıyorum.
Bayar Ağa: Keşke seni önceden bulabilseydik torunum. Bulsaydık bunların hiçbirine gerek kalmayacaktı. -Artık bu konuları konuşmayalım. Sizin torununuzum ve ikinci ailemsiniz ama asıl hayallerim ve geleceğim Arslan Babanın yanında ve bu konuda üzülmenizi ya da zorluk çıkarmanızı istemiyorum. Mehmet: Tamam kızım zaten farkındayız sonuçta seni büyüten ve buralara getiren Arslan Bey. O yüzden karışmayacağız hatta senin bu başarıların ile gurur duyarız sadece isteğimiz bizden kopmaman. -Kopmam merak etmeyin. Dediğim de atıştırmaya devam ettim. -Koray abi ikizinin dönmesi hakkında hiç konuşmuyorsun. Dediğim de gözleri doldu ve sofrayı terk etti. -Neyse o da hazmedemiyor daha. -Anne, Karan abi sizden de hiç ses soluk çıkmıyor, düşünceleriniz neler? Yasemin: Kızım yapma böyle lütfen. -Sadece on yıldan sonra oğlunuzu görmek nasıl his onu merak ettim anne. Peki siz ikiz abilerim. Siz on beş yaşındayken giden abiniz hakkında bir şeyler demek iste misiniz? Can: Alçin yapma böyle bak hepimiz üzgünüz. -Aynen üzgünsünüz aynen. Yasemin: Kızım yapma artık. -Ne yapmayayım anne? Abimi evden kovup üstüne de evlatlıktan reddettiğinizi mi, görmeyeyim? Ya da bak en iyisi beni, üçüzlerimi ve kardeşimi aptal yerine koyarak hiçbir şey demediğinizi mi görmeyeyim? Hm. Karan: Alçin ne desen haklısın ama lütfen artık. Görmüyor musun herkes üzgün ve kötü. Artık bunları konuşmak yerine önümüze baksak. -İşte ben de aynen öyle yapacağım abi. Geleceğim için çalışıp, başarılar elde edeceğim. Dediğim de kahvemi diktim ve son yudumlarını tekte içtim. … Ben motorum ile diğerleri de Can abimin arabası ile okula yol almaya başladık. Okula geldiğimizde motorumu okulun yanındaki otoparka park ettim ve kaskımı da üstüne bağladım. Okula girecekken bir sürü haberci ve paparazi benim etrafıma toplanmaya başladı. -Alçin Hanım! -Alçin Hanım! Abimler ve kardeşlerim önüme geçtiğinde bağırmaya başladım. -HERKES SUSSUN! Sesim yeri göğü inletirken haberciler sadece beni çekiyorlardı. -Çekilin önümden. Dediğimde öne çıktım ve konuşmaya başladım. -Sayın basın mensupları bakın burası bir okul burada bir sürü öğrenci ve öğretim görevlisi var ve rahatsız olabilirler. -Alçin Hanım aileniz ile aranız nasıl, ortaklık çalışmaları ne zaman başlayacak? -Sayın basın mensupları beni dikkatle dinlemenizi istiyorum ve en önemlisi lafımı kesmeyin. Gereken açıklamaları basın toplantılarında ve gerektiğinde açıklıyoruz. Onun dışında özel hayatımıza girilmesinden de çok rahatsızız bu yüzden beni ve ailemi gittiğimiz yerlerde takip etmemenizi rica ediyoruz.
Dediğim de paparazinin tekinin sorusunu duydum. -Alin Hanım vücudunuzun farklı yerlerinde ki dövmeler sizin ciddiyetinizi ve iş hayatınızı bozmaz mı? -Dövmelerimin işime engel teşkil ettiklerini düşünmüyorum aksine çok estetik ve anlamlı buluyorum. Kaldı ki dövmelerim sorun teşkil etseydi sizler beni genç girişimci olarak tanımlamazdınız. Lütfen insanların dış görünüşleriyle, giyimleri ile uğraşmak yerine yaptıklarına ve başarılarına odaklanın eminim ki meslek hayatınızda daha çok ön plana çıkarsınız teşekkürler. Dediğim de nihayet okula girebilmiştik. Okula girdiğimiz gibi Babamın aradığını gördüm. -Alo baba? -Kızım demin gördüm ve gerçekten de gurur duydum. Sen kesinlikle benim kızımsın. Bu takip edilme konusu da artık iyi değil bu yüzden avukatla görüşüp kamuoyuna bir paylaşım yapacağım böylece artık rahatsız etmezler. -Ne demek baba her zaman ve kesinlikle avukatla görüşüp bu durumu engelleyin sıkıldım artık. Sadece bazı yerler ile görüşüldüğünde röportaj veriri o kadar onun dışında basın toplantılarında ne söylersek söyleriz. Okulun içine girdik ve merdivenlerden çıkmaya başladık. -Aynen kızım, öyle olacak. Onun dışında nasıl hissediyorsun? -Soğuk hissediyorum. Artık sıkıldım ve tek odağım derslerim olsun istiyorum. Amerika konusuna daha da asılacağım ve bu işi bitireceğim. -Aynen kızım. Hatta diyorum ki bir süreliğine yanıma gelsen. Hem burada dertte olmaz rahat rahat çalışırsın. -Bilmiyorum biraz karışığım ama toparlayacağımdan eminim. Ama kardeşlerimi de alıp tatile İstanbul’a mı gelsek bu hafta. -Olur gelin, ben yoğum olsam da ikizler sizle ilgilenir ve Gökcan ile seans yaparsınız. -Olur bana fark etmez, sadece uzaklaşayım yeter. -Tamam kızım hadi sana iyi dersler. -Sana da kolay gelsin baba, seni seviyorum. -Ben de seni kızım. Dediğinde telefonu kapattım ve üçüzlerime döndüm. -Sevgili üçüzlerim ve sevgili kardeşim size süper bir haberim var. Akın: Nedir kardeşim? -Sizinle İstanbul’a gideceğiz! Mert: Cidden mi? -Evet babam izin verdi, bizim villa da konuğumuz olacaksınız. Aden: Yaşasın! Can: Kimden izin aldınız? Aden: Arslan Bey izin vermiş. -Abi sana ne oluyor? Zaten babam izin verdi. Hem oraya gidersek başarımız artar. Burası çok gerici olamaya başladı. Can: Neyse gidin bakalım ama unutmayın bu sene sınav senesi ona göre. Aden: Tamam abi. Cem: Derya gelecek öğlen. Ben öğle arasında çıkacağım. Can: Tamam kardeşim, amcamızla konuş istersen. -Gerek yok öğleden sonra boşum direk eve geçeriz. -Tamam o zaman hadi biz geçelim. Dediğinde ayrıldılar. Mert de kendi katına gittiğin de ben üçüzlerimle sınıfa girdim. Kız 1: Alçin hoş geldin. Bir dahaki gelişinde basın mensupları olmayacak inşallah? -Merak etmeyin bunun tekrarlanmaması için uğraşacağız. Yerime geçecekken kızın sesini duydum. Kız 2: Alçin yaptıklarından dolayı okulca sana minnettarız Belinay gittiğinden beri okul rahatladı ve kimse zorbalık yapmıyor. Herkes rahat rahat geziyor. -Buna sevindim ama ben olmasam da amcam her şeyi halledecektir. Erkek 1: Karnındaki dövme çok güzel. -Teşekkür ederim. Dediğim de yerimize geçtik. İlk ders fizikti galiba.
***** Öğlen teneffüsü nihayet olmuştu ve üçüzlerim ile bahçeye çıkacaktık. Aden: Alçin geliyor musun yoka test mi çözeceksin? -Yok bir sigara içerim hadi çıkalım. Dediğimde çantamdan paketimi ve çakmağımı alıp çıktık. Hava sabaha göre biraz daha sıcak olduğu için kollarımı kısaltmıştım ve ceketimi yanıma alamamıştım. Aden: Bari okulda içme şu zıkkımı ya. -Boş ver bir şey olmaz zaten az içiyorum. Bundan sonra bir daha içeceğimi sanmıyorum zaten. Dediğimde yanımıza arkadaşları geldi. Ceyhun: Ooo Alçin Hanım aramıza tekrardan katılmış. Dediğinde ona gözlerimle sadece baktım ve sigaramı yaktım. Aden: Ceyhun salak salak konuşma. Sigarayı dudaklarımdan çektiğimde dudaklarımın değdiği yer kırmızı olmuştu. Asil: Çok güzelsin bugün. Ona gülümsedim ve -Teşekkür ederim sen de çok yakışıklısın. Aklıma gelen detay ile hemen Aden’e döndüm. -Aden benim on ikilerin müzik grubu ile konuşmam gerek nerede onlar? Bartu: Sen müzik grubunun solisti misin? -Evet ve yıl sonunda gösteri yapacakmışız. Ceyhun: Çok iyi, sesini merak ettim. -Neredeler? - 12-D sınıfında üç kişi ve onlar müzik ile uğraşan sosyal bir gruptur. -Çok güzel yani anlaşmak da güçlük çekmem. -Evet zaten seni tanırlar, herkes gibi kolay olur. -Tamam ben gidiyorum. Akın: Yemek yemedin. -Sorun değil, aç değilim ama düşündüğün için teşekkürler. Dediğimde yanağını öptüm ve “Seni affettim çoktan, Mert söylemiştir ama benden de duy artık bir önemi yok ve akşam seni odama bekliyorum.” Dediğim de direk uzaklaştım ve 12-D’ye gittim. Sınıfa girdiğimde bana bakıyorlardı. -Herkse merhaba öncelikle okulun müzik grubunun üyeleri buradaymış doğru mu? -Evet Alçin biziz, ben Alper. -Ben Çakır. -Ben Bora. Onların yanına gittiğim de konuşmaya devam ettim. -Merhaba arkadaşlar beni tanıyorsunuz zaten. Çakır: Kim tanımıyor ki Dinçer aşiretinin tek kız torunu ve Arslan Eryiğit’in varisi, genç girişimcisin. -Lütfen okuldayken bu tür sıfatlarımı dışarıda bırakıyorum. Burada sizden farkım yok. Bora: Dövmelerin çok güzel. -Teşekkür ederim, neyse kişisel sohbeti sonra yaparız bana telefon numaralarınızı verir misiniz? Grup kuralım ve oradan konuşuruz en azından ve şarkıları kararlaştırırız. Dediğimde telefonumu uzattığımda Alper tenime temas ederek aldığı için Barkını dile getirmek istedim. -Alper lütfen çirkinleşme iyi bir amaç için grup olacağız, lütfen gereksiz temas sevmiyorum bana tek temas edecek kişi sevgilim Barkındır. Kız 1: Aslansoy ailesinin oğlu Barkın mı? -Evet. -Şirket evliliği sanıyorum. -Yani ama birbirimizi üç senedir tanıyoruz ve ailelerimiz evlenme taraftarı neyse şimdi konumuza döndüğümüzde sizinle sorun yaşamak istemem duyduğuma göre iyi öğrencilersiniz. Çakır: İltifatlar için teşekkürler ve Alper’in kusuruna bakma o biraz anlarsın ya. -Tamam sorun yok yıl sonu için hangi şarkıları düşünüyorsunuz? -Aslında bu daha çok soliste bağlı yani sana ama Şebnem Ferah severiz. Sonuçta rockın kraliçesi ama sanırım söylemediler ama biz on dokuz mayısta ilçe genelinde görevliyiz. Anlayacağın kültür merkezinde sahne alacağız şarkıları atarım çalışırsın. Gülşan hoca her şeyi ayarlamış sana sormadan ama bir bak istersen. -Anladım, sorun olmaz. Bana telefon numarasını verir misiniz? Alper telefon numarasını verdiğinde kaydettim. -Tamam ilçe etkinliğini konuşurum. O zaman müzik odasına gidelim ve bir deneme yapalım. Bora: Olur sesini merak ediyoruz. -Tamam çıkalım. Dediğim de en üst kata çıkıp bir odaya girdik camlıydı ama ses yalıtımı olduğu aşikardı. Alper: Geç mikrofonun başına. Dediğinde geçtim ve elime aldım. Çakır: Hangi şarkı? -Ben şarkımı söylerken. Alper: Vayy hızlı gidiyoruz. -Her zaman. Dediğimde müziğe giriş yaptılar ve odaya öğrencilerde giriş yaptı hatta odanın kapısı açık olduğu için bütün okulun dinleyeceği aşikardı. Derin nefes aldım ve kafamla onayladığımda seyircilere biraz döndüm ve başladık. Şarkıyı içimde hissetmeye başlamıştım bile şu an şarkıyı yaşama zamanıydı. -İçimde bir ateş yanıyor Bedenim dar gelir oldu Ateşime ister körüklerle gel İster suyla İstediğin kadar konuş benimle İstediğin kadar yalan söyle Beni ben yapan içimdeki sesleri Susturamazsın İçine girdiğin küçük, kaygan deliği Yeni ve büyük bir dünya mı sandın? İstersen bir aynayla yardım edeyim Ama umursamazsın Merak etmeden duramıyorum Geceleri nasıl uyuyorsun? Beni boş ver! Kendine cevap ver Lütfen, bu kez dürüst olur musun? Ben şarkımı söylerken istersen sesi açarsın İstersen kısıp bunu da yok sayarsın Kim bilir belki gülümser, belki ağlarsın Yüreğimdeki sesleri susturamazsın OOOHHHHH Bir yanım seni hâlâ düşünüyor Bir yanım sana fena kızgın Yalnız sen ve ben biliyoruz olanları Unutturamazsın Sakın nefret ettiğini düşünme Bende böyle duygular barındıramazsın Geçmiş hiç yaşanmamış gibi davransan da Baştan yazamazsın Merak etmeden duramıyorum Geceleri nasıl uyuyorsun? Beni boş ver, kendine cevap ver Lütfen, bu kez dürüst olur musun? Ben şarkımı söylerken istersen sesi açarsın İstersen kısıp bunu da yok sayarsın Kim bilir belki gülümser, belki ağlarsın Yüreğimdeki sesleri susturamazsın OHHHHH! Sonda yaptığım yükselmem harikaydı ve etkileyiciydi. Bence sahne hakimeyetim ve seyirci ile yaptığım etkileşimde güzeldi sonuçta basın ile sürekli yüz göz olunca tavırlar oturuyordu. Herkes alkışladıktan sonra tebriklerini ve beğenmelerini duymuştuk. Alper: Sesin cidden çok güçlü bir an Şebnem Ferah var sandım karşımda. Bora: Valla öyle çok güzeldi. Çakır: Hayırlı olsun beraber nice provalara diyelim. -İstanbula döneceğim ben yani bir süre olmayacağım ama grupta şarkıları netleştiririz ve geleceğim güne kadar bireysel çalışırız, geldiğimde de provalara devam ederiz. Ama lütfen dersleri aksatmayalım. Gülşah Hoca: Çocuklar çok iyiydiniz Alçin gruba kesinlikle yeni bir soluk getirdin ve piyona çalman müzik hakimiyetine kolaylık sağlıyor. Bize piyanoda bir şeyler çalar mısın seni ifade eden ya da sevdiğin bir şarkıyı. -Tabi nasıl isterseniz. Alper: Piyano da mı çalıyorsun? -Bunu geçince anlayacağız. Hocam parçadan sonra en sevdiğim bir klasik müziği çalmak isterim olur mu? -Tabi hünerlerini bekliyoruz. Kafamla onayladıktan sonra kollarımı düzelttim ve Modelden ‘Sarı Kurdeleler’ parçasına başladım. -Dün gece yaralı küçük bir kız bulunmuş Etrafına sarı kurdeleler sarılmış Son bir kez süslemek istemiş onu büyükler Yine yasaklarıyla Yaklaşıp yakından bakınca gördüm Yatan benim küçüklüğüm ve ben büyüdüm Mevsimlik elbisemle, cenaze alayını izlerken Geçtim meyveli ağaçlarla, mis kokan bahçelerden. Bir çiçek kopardım, son kez ona baktım Çiçeğimi taktım, göğsüme Kimse yeni yara açamaz artık Çok canım yandı acımaz artık Bugün düşerse yarın kalkar Bu kız kendine acımaz artık Kimse yeni yara açamaz artık Çok canım yandı acımaz artık Bugün düşerse yarın kalkar Bu kız kendine acımaz artık Ardımdan konuşulurken Fısıltılar duydum tesadüfen Sordum tanır mıydınız bu yatan kızı Henüz nefes alırken? Mutluluk başka kalplerde saklı sanırdı Hep yarımdı, yanıldı Kimse yeni yara açamaz artık Çok canım yandı acımaz artık Bugün düşerse yarın kalkar Bu kız kendine acımaz artık Kimse yeni yara açamaz artık Çok canım yandı acımaz artık Bugün düşerse yarın kalkar Bu kız kendine acımaz artık Bir yol yürüdüm evimizden Yol büyüktü hepimizden Ölümden, ikimizden Ve zavallı sevgimizden Dün gece ufacık bir çiçek solmuş Bugün yeniden güneş doğmuş Bak burada küçük bir kız ölmüş Ruhu büyüyüp kadın olmuş Kimse yeni yara açamaz artık Çok canım yandı acımaz artık Bugün düşerse yarın kalkar Bu kız kendine acımaz artık Kimse yeni yara açamaz artık Çok canım yandı acımaz artık Bugün düşerse yarın kalkar Bu kız kendine acımaz artık.
Sesim ile insanları büyülüyordum resmen. Amcamda bize katılmıştı bunu çalarken fark ettim ve şimdi klasik müzik şovundaydı sıra. Tabi ki en sevdiğim parça olarak ‘Moonligh sonata 3rd movment’ parçasını çalacaktım. Parmaklarım hazır ısınmışken bir anda parçaya giriş yaptım ve şaşkın nidalar kulağıma gelse de odaklanmak zorundaydım çünkü hataya yer yoktu. Parçanın ilk bir kırk beş saniyesini çalacaktım çünkü parçanın tamamı yedi dakikaydı ve ben klasik müzik konseri vermiyordum. … Parçayı bitirdiğimde herkes alkışladı ve amcam öne çıktı. -Yeğenim bravo yeteneklerin takdire şayan. Başka ne yeteneklerin çıkacak merak ediyorum. -Üç dil konuşabiliyorum ve dans da ediyorum. Herkes: NE! Nidası geldiğinde onlara şaşkınlıkla bakıyordum. -Bu kadar şaşırmanıza ne gerek var. Uluslararası bir şirketin varisiyim dil bilmem önemli ve katıldığımız etkinlikler de babam ile dans ediyorum herkes gibi ama o daha çok salon danslarına giriyor ama hip hop çok severim. Odaklanma için de piyona şart. -Yeğenim resmen sürpriz kutu gibisin her dakika bir şey çıkıyor. Dediğinde telefonum çalmaya başladı. -Buna bakmam gerek babam arıyor. -Alo baba ne oldu? -Kızım Fransaya erken gitmem gerek hissedar olan şirket iflas etmiş acilen oraya gidiyorum ve sanıyorum ki bir hafta gelemeyeceğim şirketle yakından ilgilenmem gerek. -NE! Ne demek iflas etmişler baba peki ya ikizler onlar nasıl tepki verdi? -Kızım korkulacak bir şey yok. -Baba ben de geleyim mi? -Hayır kızım sadece haberin olsun diye aradım. Endişelenme çözeceğim. -Kahretsin ya! Baba bu adamlar şimdiye neredeymişler peki? -Bilmiyorum her şey karışmadan müdahale edeceğim. -Zaten adamların küçülmeye gitmek istemelerinden anlamalıydım. Hisselerini satıp borçlarını kapatacaklardı. -Evet kızım galiba planları buydu ama sanıyorum geç kalmışlar. -Tamam haber bekleyeceğim iyi şanslar. -Tamam güzel kızım ulaşamazsan beni merak etme. Dediğin de kapattık. -Ahhh! Allah kahretsin. Akalp: Yeğenim ne oldu? -Ne mi oldu? Fransa da ki ortak hisselerini devredecekti ama şirketi iflas etmiş ve babam da Fransa ya gidiyor, belirsizlik başladı. Bu durum canımı sıkıyor. Dediğimde aralarından geçip tuvalete gittim. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Arkamdan üçüzlerim geldi. -Ne işiniz var burada? Aden: Hadi sınıfa gidelim iyi değilsin. -Bırakın beni iyiyim sadece sinirlendim. Akın: Kardeşim hadi. Dediğinde adım atacakken sendeledim. Aden: Alçin iyi misin? -İyiyim merak etmeyin sadece kan şekerim düştü sinirden galiba. Dediğim de zil de çalmıştı. Herkes sınıflarına dağılıyordu. Aden: Ben sana atıştırmalık bir şeyler getireyim. Dediğinde gitti ben de yerime yerleştim. Akın: Kardeşim başın dönüyor mu? -Yok o anlık döndü sinirlendim bir an. Telefonumu masaya koydum ve Akın’a baktım. -Yanağın dudak izi hala. -Valla silmeyi düşünmüyorum. -Kısmetin kapanmasın? -Bana ne ama rahatsız olduysan sileyim. -Lütfen seninle sevgiliymişim gibi görünmesin bu davranışı sadece Barkın yapabilir. -Vay vay vay. Alçin şimdi utanma ve korkma soracağım soru için ama çok da merak ediyorum. Sen Barkınla o malum işi yaptın mı? Yan sıra ve arka sıra: NE! Akın: Siz bizi mi dinliyorsunuz? Kız 1: Yok Akın dinlemiyoruz ama senin sorun da çok açık oldu. -İnan açık konuşsaydım bu kadar terbiyeli olmazdım tatlım. Dediğinde side eye bakışı yaptı. -Akın bu tarz özel soruları evde sor soracaksan ama madem sordun cevap verdiğimde…Hayır yapmadık tabi ki de. Evlendiğimizde olur ancak ve Barkında zorlamıyor aksine benim hazır olmamı bekliyor ve beklerde Barkın öküz erkeklerden değil. Duygularını ve nefsini koruyabiliyor. -Çok iyi bu büyük şans biliyorsun değil mi? -Evet. Sen de aynı şekilde davranmaz mısın? Yani sevdiğin kıza zorla dokunacak halin yok önce rızası var mı onu öğrenirsin. -Tabi zorla dokunmak şerefsizlik ve kötü bir davranış. -Güzel, işte benim üçüzüm. Dediğimde Aden geldi ve bana elindeki kek, gofret, kumru ve vişneli sodayı bana uzattı. -Teşekkürler. Ama ders başlayacak ya. -Boş ver ders boş hoca izinliymiş. -He iyi o zaman laflarız. Dediğimde kumrumu yemeye ve vişneli sodayı içmeye başladım. Aden: Ay sağ ol Aden çok iyi geldi. -Tabi iyi gelmiştir sabah kuş kadar yedin zaten öğlende yemedin karnın acıktı. -Neyse çıkışta gezeceğiz ha? -Evet abimin arkadaşlarını çok merak ediyorum. -Bence motor yarışlarının yapıldığı yere gidelim ama maskem yanımda değil neyse abime mesaj atayım. Dediğimde direk abimi aradım. -Alo abi? -Abiciğim bir sorun mu var? -Yok sadece biz eve gelelim ve evde üzerimi değiştireyim. Çünkü diyorum ki ilk önce şu uçuruma gideriz oradan da motor yarışlarının yapıldığı mekâna gideriz. -Olur o zaman ben sizi almayayım, direk eve gelin, evden beraber çıkarız. -Tamam anlaştık. Dediğimde telefonu kapattım ve akşam olacaklara odaklanmaya başladım. *****
|
0% |