Yeni Üyelik
27.
Bölüm

24.Bölüm: kafa dağıtmaca ve alışveriş!

@ceren_ellie

 

 

6 Mart Çarşamba

Alçin’den

Sabah Barkının kollarında uyandığımda kendimi çok iyi hissediyordum ve huzurluydum.

Kafamı kaldırdım ve ona baktığımda uyuduğunu gördüm ama uyandırsam iyi olacaktı.

-Barkın.

Yüzünü sevmeye başladım.

-Barkın, sevgilim.

-Alçin.

-Hadi sabah oldu.

Bana biraz daha sarılıp boynumu öptü.

-Hadi sırnaşma, kalkalım.

-Bunu dün gece isteyen kişi mi diyor?

-Ya Barkın ya hadi.

-Tamam tamam kalktım.

Yatakta doğrulup ayaklarımı sarkıttığımda Barkının belimden sarıldığını hissettim ve önce birleştirdiği kollarını tuttum.

-Nasılsın?

-Daha iyiyim ne zaman senin kollarında uyansam güneşim doğuyor.

-Hmm öyle mi?

-Öyle bana iyi geliyorsun.

-Sende bana. Aileme iyi geliyorsun.

-Çok güzel bu akşam müsaitseler akşam yemeği yiyelim.

-Olur, özellikle de annem buna bayılır ararız şimdi.

Barkın dövmemi okşuyordu.

-Buradaki dövmene bir de kolundaki yaptırdığımız dövmelere bayılıyorum.

-Bende ama diğerlerini de seviyorum.

-Hadi kalkalım.

Dediğinde benden ayrıldı ve ben ilk banyoma girip işlerimi hallettim ve çıktım. Çıktığımda gözleri göğüslerimdeydi.

-Barkın dün gece yetmedi galiba.

-Yok yetti de arttı ama düşündüğüm başka.

-Nedir?

-Bralet modası var böyle dantelli şeyler giyiyorsunuz kumaş pantolon üzerine instagramda görmüştüm.

-Sen braletli kadınlara mı bakıyorsun?

-Yok, sakın yanlış anlama keşfetime ister istemez düşüyorlar.

-Tamam anladım ama ben o modaya uymayı sevmiyorum çünkü saçma ve öyle şey giysem çok tepki alırım herhalde.

-Bende giymen taraftarı değilim ama yanımda giysen fena olmaz.

-Tamam bakarız.

-Bugün hangi sütyenini giyeceksin?

-Beraber seçeriz hatta beraber de kombin yaparız ama önce bir elini yüzünü yıka seni giyinme odasında bekliyorum.

-Tamam geliyorum.

Ben giyinme odasına girip cilt bakımımı hızlıca yaptım. Bitirdiğimde Barkında gelmişti.

-Her sabah bu kadar şey sürmene bayılıyorum. Sıkılmadan çok dikkat ediyorsun.

-Yapmam gerek. Cildimin parlak ve pürüzsüz görünmesi için şart.

-Evet, gerekli sonuçta sürekli ön plandasın.

-Babam gelene kadar böyle bir isteğim yok.

-Anladım. Gökcan abi ile konuşursunuz. Biliyorsun bu tür konularda tavsiye veremiyorum.

-Sorun değil, hadi kıyafet seçelim.

-Hadi bakalım.

Dediğinde bana arsızca sırıttı.

-Bence şu siyahı giymelisin göğüslerini biçimli ve dolgun gösterir.

-Aslında bende onu düşünüyordum. Sen siyah seviyorsun.

-Vay, neyi sevdiğimi de biliyorsun. Zaten ya beyaz ya da siyah iç çamaşırın var.

-Renkli sevmiyorum en rahatı siyah ile beyaz belki kırmızı.

Bana yandan çapkın bakışını gösterdi.

-Tamam altına da bunu giy rahat ol.

-Tamam, şimdi kombin seçelim.

-Çizme ve etek giymeni istiyorum. Bacakların çok güzel ve hava da güzel o yüzden giy bence. Manken gibisin.

-İnsan kıskanır, etek giy ne demek ya?

-Zaten benimsin ve benim olacaksın diğerleri ilgilense ne olacak kaldı ki sen Alçin Eryiğit’sin.

-Doğru o zaman deri kombin yapalım.

-Olur. Bu eteğin çok güzel altına da aldığım bu çizmeleri giy. Uzun zamandır giydiğini görmüyorum.

-Evet kalmış orada o zaman sen çık ben giyiniyorum.

-Tamam.

Dediğinde beni yanağımdan öptü ve odadan çıktı.

Ben üzerime transparan görünmeyen kilotlu çorap, deri eteğimi ve siyah göbeği açık üstümü giydim. Çizmelerimi de geçirdiğimde kombinimin temelini oluşturdum şimdi aksesuarlardaydı. Babamın kolyesi, büyük altın rengindeki halka küpelerim, ince yüzük setim ve akıllı saatimi taktım.

Elime de spor bir çanta ayarladım ve ihtiyaçlarımı koydum. Saate baktığımda saat sekizdi.

 

 

 

Bir değişiklik yaparak ve havaya da baktığımda Gözlük almak istedim ve Dior gözlüklerimi çantama koydum. Saçlarımı açık bıraktım ve sadece taradım. Makyaj olarak klasik kırmızı rujumu ve eyelinerımı çekip hazırlığımı bitirdim.

Giyinme odasından çıkınca Barkın arkasını döndü ve beni söyle bir süzüp ıslık çaldı.

-Sevgilim bu güzellik halis mi?

-Öyle sevgilim hadi Egenin odasına gidelim sen üzerini değiş büyük ihtimalle kıyafet almadın.

-Evet ya kalacağımı düşünmemiştim.

Odadan çıkıp Egenin odasının önüne geldik.

Barkın: Ege müsait misin?

-Evet gelebilirsin.

Dediğinde birlikte girdik ama odada Efe de vardı.

-Barkın ben aşağıya ineceğim, sen gelirsin.

Modum düşük bir şekilde aşağıya indim.

Gökcan: Günaydın Alçin.

-Günaydın abi.

-Ne oldu yine sabah sabah?

-Efeyi görünce bir kötü oldum kalbim sıkışır gibi oldu o kadar.

-Ben onunla konuşacağım üstü kapalı merak etme, ona yanlışını gösteririm.

-Abi senide böyle uğraştırıyoruz kusura bakma.

-Ne kusuru Alçin(?) Arslan yokken sizinle ilgilenmeliyim yoksa olanları görüyoruz.

Oturduğum yerden kalkıp abime sarıldım.

-Biliyor musun öz abim gibisin. Bize sanki kardeşlerinmişiz gibi hissettiriyorsun.

-Sizin gibi değerli çocukların abisi olabildiysem ne mutlu bana.

-Abi şey, nasıl desem bilmiyorum ama psikoloğumuz olduğun için paylaşmak istiyorum ama ne kadar doğru onu bilmiyorum.

-Rahat ol. Evet sizin psikoloğunuzum ve abinizim açık olabilirsin.

-Abi biz Barkın ile üç yıldır çıkıyoruz ve öpüşmekten ileriye gitmemiştik biliyorsun.

-Evet yoksa dün gece ileriye mi gittiniz?

-Evet ama hayır da.

-Anlamadım.

-Yani ileri gittik ama fazla değil sadece öyle işte.

-He az biraz anladım gibi. Yani gençsiniz hormonlarınız falan anlayabiliyorum ama bir konuda dikkat et özellikle de büyüdüğünde.

Üzüldüğünde ya da ruhsal olarak çöktüğünü hissettiğinde lütfen cinsel olarak kendini mutlu etmeye ya da karşındaki kişi mutlu olacak diye kendinden sakın taviz verme. Onun yerine seni mutlu eden şeylere yönel. Cinsel bir ilişki yaşamak istiyorsan eğer mutlu anlarını güvendiğin kişi ile deneyimlemen senin için daha iyi olacaktır.

-Anladım ama dün Barkın bana iyi geldi. Onun yanında derdimi tasamı unutuyorum.

-Barkının üzerindeki bu olumlu etkisi çok güzel aranızda bağ olsun ama bu bağı bağımlılığa ya da takıntıya dönüştürmeyin. Her şeyiniz dengeli olsun.

-Anladım abi teşekkürler tavsiye için.

-Her zaman peki utanmazsan bir soru sormak istiyorum.

-Tabi.

-Aslında bu konular utanılacak şeyler değil sadece toplumda bu konular çok büyütülerek ayıpmış gibi gösterilse de aslında ayıp şeyler değil.

-Bence de abi sonuçta yapılan şeyler. Elbet herkesin başına gelecek bir şey ve insanın içinden geliyor.

-Evet, çok doğru bir noktaya parmak bastın.

Mert: Neye parmak bastın abla.

-Cinellikle alakalı konuşuyorduk da.

Mert: NE!

-Oğlum ne bağırıyorsun.

-Abla sen bir erkek ile cinsellik mi konuşuyorsun?

-Birincisi erkek dediğin adam benim ve ikizlerin psikoloğu ve bunda utanılacak bir şey yok elbet büyüdüğümüzde yapacağımız bir eylem.

Mert: Abla içinin böylesine yandığını bilmezdim.

Gökcan: Aslında bu içinin yanmasıyla alakalı değil hormonel bir şey ve konuşulmasında da ayıp bir şey yok gayet doğal bir olay hatta bu konuda bilimsel araştırmalar yapılıyor ayrıca bu araştırmaları yapan sexolog kişiler ve uzman profesörler var araştırırsanız görürsünüz. Özellikle ergenlik çağından belirli bir süre sonra bu farkındalığı yaratmak önemli.

Mert: Vay be. Şu an aydınlanma geldi.

Alçin: Bu yüzden bu kadar rahat davranabiliyoruz.

Akın: Valla kardeşim Gökcan abi bunları annemlere anlatsa bir taraflarına inme falan iner.

Gökcan: İşte bahsettiğim olay bu. Ayıp değil bu konu tamamen toplumdan gelen bir algı.

Aden: Gökcan abi sabah sabah bizi aydınlattığın için teşekkürler ama artık kahvaltıya geçelim mi?

Lâl: Alçin sofra hazır geçebilirsiniz.

-Tamam geliyoruz.

 

Sofraya geçtiğimizde Gökcan abi başa, ben sol çaprazına, karşımada; bence Gökcan abinin işi olduğunu düşündüğüm Efe oturmuştu.

-Hadi kahvaltımızı edelim sonra da sanıyorum gezmeye gideceksiniz.

Barkın: Evet, Alçin sanıyorum kardeşlerine gezdireceğini söylemiş o yüzden zorlu center’a gideceğiz.

-Güzel. Size iyi eğlenceler o zaman. Alçin ben kahvaltıdan sonra kliniğe geçeceğim ama akşam yine gelirim istersen.

-Olur abi rahatına bak. Desteğin için teşekkür ederim.

Efe: Ne desteği? Daha da yükselme desteği mi?

Gökcan: Efe! Alçin ile düzgün konuş.

Efe: Abi sende görüyorsun neden ona yardım edip bizi geride bırakıyorsun?

-Benim kimseyi geride bıraktığım yok. Üzgündü ve dertleşmeye ihtiyacı vardı bende dinledim. Sende aynı durumda olsaydın seni de dinlerdim ama sen bilip bilmeden konuşuyorsun Efe ve bu durum Alçin’i çok üzüyor, dolaylı yoldan herkesi üzüyor görmüyor musun?

-Tamam abi.

-Benimle bugün kliniğe gel seninle bir seans yapalım ve sana anlatacaklarım var. Bence artık vakti geldi bir şeylerin.

Gökcan abinin dediği ile hemen onun elini dürttüm ve kaş göz yapınca o da kaş göz yaptı ama anlamadım sanırım babam ile konuşacaklardır diye tahmin ediyorum.

Ege: Efe’nin bilmesi gerekeni ben de bilmek istiyorum.

Gökcan: Ege seninle sonra konuşuruz çünkü Efe ile şimdi konuşmazsam geri dönüşü olmayan şeyler yaşanabilir.

-Tamam abi, sana güvenim sonsuz.

Alçin: Kardeşlerim gömlekler çok yakışmış tam gideceğimiz yere uygunsunuz.

-Abla neden bu kadar resmileştirdin anlamadım? Altı üstü AVM.

-Aslında doğru söylüyorsun ama yanlışın şu; oraya bizim gibi belirli bir kesim ve sosyeteden ya da iş insanlarının gittiği, pahalı markaların olduğu ve zengin insanların takıldığı bir yer, bu yüzden giyim çok önemli.

-E sende etek bluz ile gidiyorsun o ne olacak?

-Evet gidiyorum ama bu tarzda kullanılıyor ve rahat.

-Anladım.

Efe: Alçin ne giyse onu oraya alırlar sonuçta Arslan Eryiğit’in biricik varisi.

Ben artık kendimi tutmakta zorlanıyordum ama babam için susmak zorundaydım.

Bir an da masadan kalktım ve içeriye gidip kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

-Alçin iyi misin?

Bana seslenenin Lâl olduğunu gördüğümde değişik hissettim.

-İyi görünmüyorsun bir su getireyim mi?

-Lütfen.

-Afiyet olsun.

Uzattığı suyu içtiğimde kendime gelebilmiştim.

-Lâl ben kötü biri miyim?

-O nasıl söz? Sen bence çok iyi ve başarılı bir kızsın ileride nice başarıların olacaktır.

-Tabi sen beni medya dışında bilmediğin için yüzeysel olarak değerlendiriyorsun.

-Hayır yanılıyorsun. Konuşmalarınıza kulak misafiri oldum bu yüzden lütfen kızma ama Efe Bey’e kızmayıp burada sakinleşmen her insanın yapacağı şey değil. Olgunluğun ve sabrın seni sonunda iyi yerlere getireceğinden eminim.

-Teşekkürler, sen de iyi birisin. Çalışkan, hayatında bir yerlere gelebilmeye çalışman…Takdire şayan.

-Ailem olmayınca kendi kendimi yetiştirmek ve hayatta kalmak zorunda kaldım. Zorunluluk diyelim.

-Ona rağmen çok naif ve güzel yüreklisin inşallah hayatındaki aşkını bulursun ve yalnız kalmazsın.

-Neden annemi ya da babamı bulmamı söylemediniz de aşkımı söylediniz?

-Aslında kaderlerimiz benziyor tek fark senin hiç olmayışı benimse karışmam. Ailemin yanında olsam da onlar yoktu, görünmez gibilerdi ve o evde kendi kendimi yetiştirmeye çabaladım. Sense hep bunu yaptın. Başlangıçlarımız aynı ama yol ayrımlarımız farklı.

-Doğru diyorsun öyle. Ama kendinle gurur duymalısın gözlerine baktığımda korumacı yanın göz önünde olsa da içinin derinliklerinde yaralı bir kız yattığı çok belli. Bunu şu an ki gibi savunmasız olduğunda görebiliyorum yani doğal davrandığında görebiliyorum ama taktığın o maske gözlerine bir sis gibi düşüyor ve önünü görmeni engelleyip seni yıpratıyor. Toparlayacak olursam görmeden çırpınıyorsun, karanlık bir boşlukta hiç ışığı bulamayacak olsan da çırpınman gibi.

-Belki de haklısındır. Açık sözlülüğün için teşekkür ederim bu sözlerini Gökcan abide söylemişti bir dönem.

-Psikolog o anladığım kadarıyla. O daha çok şey bilir ama ben sende gördüğümü söylüyorum.

Ayağa kalktığında içeriden seslerin geldiğini duydum.

-Ne oluyor?

-Sanıyorum Ege, Efe Bey’e bağırıyor.

-Bir bu eksikti cidden.

Dediğimde yemek salonuna gittim ve Ege ile Efeyi yakalarını tutmuş şekilde gördüm.

-Ne yapıyorsunuz ayrılın!

onları ayırmaya çalıştım ama nafile ayrılmıyorlardı.

Babamın burada olduğunu diledim bir an ama bu imkansızdı.

Gökcan abi de yardım etse de ayıramıyorduk. Bir anda Efenin eli kalktı ve Egeye vuracakken bir güçle ayırdım onları ve Efenin karşısına geçtim.

-EFE NE YAPIYORSUN SEN! KARDEŞİNE EL Mİ KALDIRACAKSIN? SENİN DERDİN BENİMLE NASIL ONA BULAŞIRSIN? O SENİN KARDEŞİN!

-HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN!

-BENİM YÜZÜMDENSE BANA ZARAR VER EGEDEN UZAK DUR ANLADIN MI BENİ? HER ŞEYİ AFFEDERİM AMA KARDEŞİNE EL KALDIRMANI AFFETMEM. MANASIZ KISKANÇLIKLARINDAN SIKILDIM NE YAPIYORSAM SİZİN İÇİN YAPIYORUM. BU KADAR MI ZOR BUNU ANLAMAK!?

-NEYDEN BAHSEDİYORSUN SEN? ANCAK BİZİ GÖLGEDE BIRAKIP KENDİNİ ÖNE ÇIKAR.

-SEN ÖYLE SAN TAMAM MI? AMA BUNUN AÇIKLAMASI BANA DÜŞMÜYOR BABAM FRANSADAN GELDİĞİ AN BU KONU KONUŞALACAK AMA SENİ O GÜNE KADAR GÖRMEK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ BENİM KARDEŞİM BU DEĞİL.

-SEN KİMİ NEREDEN KOVUYORSUN? SEN YOKKEN BİZ VARDIK.

-ÖYLE OLABİLİR AMA SENCE BABAM NEDEN SİZ VARİSKEN BENİ DE ALDI YANINA HİÇ SORGULADIN MI? BABAM GELENE KADAR BU EVE GİRMENİ İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ SEN VARKEN KARDEŞLERİM İLE OLAN TATİLİ MAHVEDİYORSUN VE BUNA İZİN VERMEYECEĞİM EŞYALARINI TOPLA YANINA SEFERİDE AL VE DAĞ EVİNE GİT.

-SEN BANA EMİR VEREMEZSİN!

-ÖYLE BİR VERİRİM Kİ KİMSE KARIŞAMAZ. BEN ALÇİN ERYİĞİTİM SENİN KATLANAMADIĞIN O VARİSİM VE BEN NE DERSEM O OLUR!

-ÖYLE Mİ? TAMAM BABAM GELİNCE KOZLARIMIZI PAYLAŞACAĞIZ.

Dediğinde gitti ve bende olduğum yere dizlerimin üzerine düşüp ağlamaya başladım. Birinin bana sarıldığını hissedince baktığımda Gökcan abiydi.

-Abi b-benim çilem ne zaman b-bitecek?

-Şşşt tamam geçti, ben buradayım herkes burada hadi üzülme bak gezmeye gidecektiniz. Yapma böyle baban gelince her şey yoluna girecek söz veriyorum Efe hatasını anlayacak ve çok pişman olacak.

-Abi onlar için yaptıklarıma rağmen bu muameleyi hak etmedim ben.

-Tamam, geçti geçti hadi sil gözyaşlarını. Bak kardeşlerin çok üzülüyor.

Bir anda ayağa kalktım ve kardeşlerime baktım hepsi ağlamamak için içsel savaş veriyordu.

-Sakın ağlamayın tamam mı? Sizi hiç bırakmayacağım ve savaşacağım atlatacağız. Söz veriyorum.

Mert’e sarıldım sonra üçüzlerimi ve Ege’yi kattım.

Ege: Bu dediklerini bizim için mi yoksa kendini ikna etmek için mi söylüyorsun?

-İkisi de ama zorundaydım sen de bana sırt çevirme yalvarırım.

Ege yüzümü avuçlarının arasına aldı.

-Kardeşim benim sizden, babamdan, Gökcan abiden başka kimsem yok ve ne olursa olsun sırt çevirmem benim bu hayatta ki tek dayanağımsınız. Sizi asla bırakmam.

-Çok teşekkür ederim.

Dediğimde tekrar sarıldık sonra Barkına da sarıldım.

-Ben de yanındayım Alçin yalnız değilsin buradaki herkes, baban ve Dinçerler senin yanında. Değil mi Mert?

-Öyle. Abla ne yaşarsan yaşa yanındayız.

Barkından ayrıldım ve yüzlerine baktım.

Gökcan: Hadi yüzünü yıka sonra da gezmeye ben de kliniğe gideceğim.

-Tamam abi.

 

*****

Sefer ile konuşmuştum. Dağ evinde Efenin güvenliğinden ve hizmetinden o sorumlu olacaktı. Olaylar daha da büyümeden göndermem iyi olmuştu.

Şimdi ben Barkın ile kendi arabamızda, üçüzlerim ve Mert de Kuzey abi ile arkamızdaydı. Bizim arabalardan birini almışlardı.

Ege evde Lâl ile yalnız kalmanın fırsatını değerlendireceğini söylemişti.

 

Ege’den

Koca ev bana ve biricik Lâlime kalmıştı. Rahat rahat kaynaşırdık.

Efe’nin gidişi cidden iyi olmuştu. Belki aklını başına toplardı.

Neyse şimdi Efeyi değil Lâli düşünme vaktiydi.

Salondan mutfağa gittim ve akşam için bir şeyler hazırlayacağını gördüm.

-Bir şey mi istedin?

-Evet.

-Ne istiyorsun? Hemen hazırlarım.

-Seni istiyorum.

Bir anda söylediğim ile donup kaldı.

-Anlamadım?

Dediğinde kızarmış ve ne diyeceğini bilemez haldeydi.

-Kızarmana gerek yok sadece seninle daha da kaynaşmak ve konuşmak istiyorum.

-Ege benim işim size hizmet etmek, akşama yetiştirmem gereken yemek var, lütfen gider misin?

-Burada emirleri benim verdiğimi sanıyordum.

-Tabi öyle saygısızlık ettiysem özür-

-Dilemene gerek yok seni daha yakından tanımak istiyorum ve söylemek istediklerim var.

Saçlarından biraz tutam aldım ve parmağımda döndürmeye başladım. Sesim çok sakin ve çıldırtıcıydı.

-Lütfen dokunma.

-Neden, rahatsız mı ediyor?

-Hayır! Yok ondan değil sadece yemeğe saç düşebilir.

-Normal zamanda olsa oynasam sorun olmaz o zaman?

-…

-Ellerini yıka ve üzerindekini çıkar. Seni salonda bekliyorum.

Dediğimde mutfaktan çıktım.

Lâl utana utana geliyordu. Bu hali o kadar tatlıydı ki beni benden alıyordu.

Tam karşımdaki koltuğa oturacakken onu kolundan tutup kucağıma oturttum.

-Ege ne yapıyorsun, biri görecek?

-Merak etme herkes gitti. Camlar da filmli kimse bizi göremez ve duyamaz şu an sadece sen ve ben varız, sadece ikimiz.

-Ege ne demek istiyorsun? Anlamıyorum.

-Lütfen bilmemezlikten gelme. Aramızdaki çekimi sende hissediyorsun. Bunu gözlerinde görebiliyorum. Biliyorum erken olabilir ama seni ilk gördüğümde vuruldum okyanus.

-Okyanus mu?

-Gözlerin aynı bir okyanus gibi…Derin ve mavi.

-Benim kalkmam gerek, olmaz böyle.

-Şu an burada kimse yok ve rahat olmalısın.

-Ege ne desem bilemiyorum çok yanlış bu. Patronumun oğlusun ve aramızdaki sınıf farkı da aşikâr.

-Sorun babamsa geldiğin ilk günden beri konuşuyorum ve beni destekleyen tarafta aynı şekilde kardeşlerimde öyle düşünüyor hatta Gökcan abiye de danıştım. Aramızda hiç engel yok senden ricam kalbini açman ve mutlu olmak. Aramızdaki yaş farkını boş ver sadece iki yaş ve ben senden uzun olduğum için hissedilmiyor.

-Doğru ama kokuyorum.

Onu kucağımda rahat edeceği şekilde oturttum ve kulağına doğru fısıldamaya başladım.

-Korkma çünkü korkulacak hiçbir şey yok. On yedi yaşında olsam da Barkın ve Alçin’den çok şey öğrendim ve kendi hislerim ile bilgilerime yorum katabilirim sadece senin rızan ve kalbini istiyorum.

-Hızlı gitmiyor musun?

-Ben yavaşı sevmem. Gerçekten kalbim birine aitse uzaktan bakmak bana göre değil. Eyleme direk geçenlerdenim.

-Aslında ben de senden bir çekim aldım ve seni görünce kalbimde adlandıramadığım şeyler oluyor.

Kucağındaki elini sağ elim ile tuttum ve okşamaya başladım.

-Sana temas etmem ya da şu an kucağımda olman seni rahatsız ediyor mu?

-Bilmiyorum sanki yanlışmış gibi geliyor.

-Burada hiçbir şey yanlış değil tek doğru şu an biz olabiliriz sadece rızanı ve bana olan hislerin son noktayı koyacak.

-Tamam hislerimden eminim, benim ilk ilişkim olacağı için tecrübem yok.

-Benimde. Ne kadar da çok ortak yönümüz var görüyor musun?

-Evet, bu beni rahatlattı ama hızlı gitmemiz sorun olur mu bilmiyorum.

-Merak etme, hızı severim.

-Bana güven veriyorsun.

-Senin masumluğun ve o bebeksi yüzün beni delirtiyor ama dediğinde haklısın sen de bana o masumluğunu hissettiriyorsun.

-Ben hep yalnız ve aldatmalar ile büyüdüğüm için bu hareketlerden nefret ediyorum ve kendime bir söz vermiştim.

-Nedir öğrenebilir miyim?

-Eğer gerçekten de karşıma beni anlayan ve gözlerimin derinliklerini anlayan kişiye güven duygusunu hissettireceğime ve ona asla ihanet etmeyeceğime dair söz vermiştim. Çünkü o kadar çok kötü insanla tanıştım ki onlardan birine dönüşmek istemiyorum. Bu dünya ne kadar kirli olsa da ben aralarındaki temiz yürekli ama kendini ezdirmeyecek, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olmak istiyorum.

-Her kelimen ve hislerin sana olan sevgimi derinleştiriyor ve seni yakından tanımamı sağlıyor. Bana karşı olan açık sözlülüğün için teşekkür ederim.

-İllaki paran için peşinden koşan kızlar olmuştur ama ben buna karşıyım. Bir kadın başkasına bağlı olmadan kendi ayakları üzerinde durmalı yoksa bu dünya ona çok ağır gelir ve ezilir.

-Düşüncelerin ve duyguların…O kadar içten ki bunu en derinlerimde hissedebiliyorum.

-Umarım burada hep çalışır ve üniversiteme devam derim.

-Ne zaman okula gideceksin gittiğini hiç görmüyorum.

-Genelde evden çalışıyorum ama haftaya okula gideceğim ve pratik derslere gireceğim.

-Derslerini aksatma. Ben elimden geldiğince yardımcı olurum. Bir tane korumayı ayarlayacağım seni götürüp getrsin yolda vakit kaybetmeni istemiyorum.

-Teşekkür ederim ama zahmet olmasın ya da maaşımdan bir kesinti.

-Sakın öyle şeyler düşünme. Babam gelince yeniden konuşurum. İşindeki ciddiyet ve disiplinin takdire şayan ama konumuz bu değil konumuz sen ve ben.

-Tamam, hayat çok kısa ve sana bir şans vermek istiyorum umarım sorun çıkmaz.

-Merak etme herkes destekliyor bizi sen sıkma canını. Bizim için sınıf farkı yok.

-Senden ricam bunu medyaya yansıtma, altından kalkamam.

-Merak etme bu aramızda olacak.

Onun dudaklarına yaklaştım, o da gözlerini kapatmış beni bekliyordu. Hızlıydım ama bana ayak uyduracağını düşünmüyordum.

Onun dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurduğumda o da karşılık vermeye başladığı için cesaretlendim ve hızımı arttırdım. Onun dudaklarını geldiğinden beri düşlüyordum ama gerçeği bambaşkaydı. Çok tatlıydı. Ayrıldığımızda yüzüne baksam da yüzüme bakamıyordu.

-Ben işimin başına döneyim.

-Seni yarın akşam odamda bekliyor olacağım.

-Ne!

-Ne var? Vakit geçiririz.

-Olmaz bu kadar hız da tehlikeli.

-Beraber takılırız sadece içki ısmarlarım.

-İçmiyorum.

-Olsun başka şeyler içeriz atıştırırız birbirimizi daha yakından tanırız.

-Tamam o zaman ama şimdi yemeğe dönmeliyim yoksa akşam aç kalırsınız, ben de işimden olabilirim.

-Bu kadar kasma kendini ilk hatanda kovacak değiliz.

-Teşekkürler. Bu devirde iş bulmak zor.

Dediğinde mutfağa gitti ben de odama çıkıp biraz deneme çözmeye karar verdim.

 

Yasemin Hanımdan

Bu defterime uzun zamandır yazmıyordum ama bence yazma vakti geldi. Ama bu sefer kötü günlerim değil de daha güzel günlerimi yazma vaktiydi.

Kızımın ölmüş olmadığını, hayatta olduğunu öğrendik ve Mehmet bana kızımı getirdi ama onun böylesine önemli ve saygın bir iş adamının varisi olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Bu yüzden başlarda zorlansak da alıştığımızı hissediyordum. Soy adımızı almamış olmaması umurumda bile değildi, nasıl mutlu olacaksa öyle yaşamasını ve iyi yerlere gelmesi taraftarıydım ama bu durumun bizden kopmasını sağlamamasını istiyorum. İyi ki gelmişti kızım sayesinde Berçemin ihanetini öğrenip tekrardan acısını çektiğim oğluma kavuşmuştum.

Aktuğ oğlum…Benim on yıldır acısını çekip elimden bir şeyin gelmediği acım. Ama şimdi buradaydı ve eski mutlu günlerimize tam olarak dönecektik sadece biraz zaman gerek.

Alçini kimse karşısına almamalıydı çünkü karşısındakini yerle bir ediyordu. İsterse yapamayacağı şey yok. Gücüne hayranım. Canım kızım, gücün hiç solmasın ve daha nice başarılara dilerim.

 

 

 

 

Alçin’den

-Mert önce hangi mağazaya girmek istersin?

-Abla burası çok güzel ve çok lüks. Ben değişik hissediyorum.

-Öncelikle sakin olmalısın ve soğukkanlı davranmalısın ama heyecanını az ölçüde göstersen fena olmaz.

-Tamam dikkat ederim, seni mahcup etmem.

-O anlamda demedim bazı insanlar yargılayıcı şekilde bakabilirler sana, üzülürsün ondan dedim.

-Tamam abla Diora girelim bir tane parfüm varmış onun kokusunu çok merak ediyorum.

-Sauvage mı?

-Evet oydu sanıyorum.

-Tamam o zaman hadi girelim.

Girişte konuştuktan sonra mağazaya gittik ve arkamızda Kuzey ve Sezer ile giriş yaptık.

Çalışan 1: Hoş geldiniz Alçin Hanım.

-Merhaba biz erkek parfümlerine bakmak istiyoruz.

-Tabi, buyurun lütfen.

-Akın siz isterseniz mağazayı biraz gezin, çalışanlar size yardımcı olacaktır.

Çalışan 1: Evet yardımcı oluruz.

Aden: Akın şuradaki ayakkabılara bakalım, şık görünüyorlar.

-Hadi siz bakın ben de Mert ile ilgileneceğim.

Dediğimde Mert ile çalışanın arkasından parfümlerin olduğu yere ilerledik.

Çalışan 1: Tüm erkek parfümleri burada eğer parfümün kokusunu beğenirseniz bazı setlere de bakabilirsiniz.

-Mert, merak ettiğin parfümü gösterir misin?

-Şurada siyah lacivert olan.

-Tamam, Sauvage olanın kokusuna bakalım.

Çalışan 1: Tabi…Buyurun.

Tester kağıdına parfümü sıkıp verdiğinde Mert kokladı.

-Abla bu çok güzel.

-Tamam başka bakmak istediğin var mı?

-Yok, bu benim imza kokum olsun.

-Tamam o zaman bir tane alalım bir de setleri var demiştiniz değil mi?

Çalışan 1: Evet setlerimiz mevcut.

-Setlere de bakalım uygun olanı alırız ama bir tane Sauvage paketini kasaya götürün.

Çalışan 1: Tabi hemen ayarlıyorum.

Bizi setlerin olduğu yere kadar götürüp başka çalışan yönlendirdi.

Çalışan 2: Nasıl bir şey bakmıştınız?

-Sauvage bakım seti.

Çalışan 2: Şu şekilde var.

-Beğendin mi Mert?

-İçeriği nedir?

Çalışan 2: Yüz maskesi, yüz temizleme jeli ve nemlendirici krem bir de parfüm.

Mert: Çok güzel.

-Seti kasada paketleyin lütfen.

Çalışan 2: Tabi hemen ayarlıyorum.

Dediğinde yanımızdan gitti.

-Mutlu oldun mu?

-Çok teşekkür ederim ama zora düşmezsin değil mi?

-Merak etme iki alışveriş ile batmayız rahat ol.

Barkın: Sevgilim kardeşlerin ile ilgilenmen çok güzel, çok hoşuma gidiyor. İleride olacak olan çocuğumuz için de ayrı heyecanlanıyorum.

Mert: Abla siz gerçekten de evlenecek misiniz?

-Öyle görünüyor. Bu şirketlerimiz açısından iyi bir durum.

-Ama aranızdaki şey sadece şirketler üzerine mi?

-Hayır tabi ki de ikimizde birbirimizi seviyoruz ama sevgi bizim hayatımızda ne yazık ki toz pembe bir şey değil. Mantıklı olup gerçek ile daha çok hayatımızı şekillendirmek zorundayız.

Barkın: Valla Alçin’i bilmem ama ona olan sevgim asla bitmeyecek. Bu hayatta ki en değerlim olacak.

-Çok teşekkür ederim.

Akın: Alçin bir gelsene.

-Ne oldu?

-Şey şuradaki ayakkabıyı çok beğendik de.

-Tamam kasaya bırakın.

-Sen de bak, beğenirsen o zaman isteyeceğiz.

-Rahta olun size ufak hediyem olarak düşünün. Sıkmayın kendinizi.

-Teşekkür ederim kardeşim.

Dediğinde hep beraber kardeş kardeş sarıldık.

-Hadi artık ne alıyorsanız alın sonra gezelim biraz.

Mert: Abla ben istedim isteyeceğimi başka şey istemiyorum.

-Tamam o zaman abinler ile ilgilenelim.

Ayakkabıların olduğu yere geldiğimizde istedikleri ayakkabıyı gösterdiklerinde beğendim açıkçası.

Çalışan 3: Bu hafta geldi bu model.

-Çok güzel alalım.

Akın: Kardeşim gerçekten de beğendin mi?

-Evet ama rahat mı bilemedim, isterseniz deneyin.

-Tamam.

Dediklerinde numaralarını istediler, çalışan ayakkabıları getirince denediler ama pek rahat olduğunu düşünmüyorlardı.

Akın: Model güzel de yanlardan vuruyor, yürüyemem.

Aden: Ben de.

-O zaman çıkarın başka mağazalara da bakarız.

Dediğimde ayakkabıları geri teslim ettiler ve kasaya gittik.

-Buyurun şöyle vereyim.

Kartımı uzattım ve ödeme gerçekleşmeye başladı.

Çalışan 4: Bu set de yüzde yirmi beş indirim var bir de sizin gibi özel üyelere ekstradan indirim yapıyoruz.

-Güzel, temassızı var.

Ödeme gerçekleştiğinde kartımı aldım ve konuşmaya devam ettim.

-Şirkete gönderirsiniz.

Çalışan 4: Siz nasıl uygun görürseniz.

-Ne zaman gönderilir?

-Yarın şirketten almış olursunuz.

-Tamam iyi günler.

Dediğim de çıktık.

Mert: Abla ne güzel alsaydık şimdi neden şirkete gönderttin?

-Elimizde dolaşmayalım şimdi. Şirkete göndersinler sonra aldırırız.

-Tamam sen bilirsin hadi abimlere bakalım bir şeyler.

-Evet beyler istediğiniz merak ettiğiniz marka var mı?

Aden: Chanel.

Akın: Kardeşim abartsaydın.

-Bakın benim param senin paran yok, size bugün alacaklarım hediye olacak bu yüzden rahat olun ve bir alışveriş yaptık diye de batmıyoruz. Bu yüzden beni sinirlendirmeyin.

Hepsi: Tamam!

-Aferin, şimdi Chanel’e giriyoruz.

Mağazaya girdik.

Çalışan 1: Hoş geldiniz efendim.

-Merhabalar biz erkek ayakkabılarına bakacaktık.

-Tabi şöyle buyurun.

Çalışan bizi yönlendirdiğinde reyona geldik ve bakmaya başladılar.

Akın: Alçin biz bunu beğendik.

-Numarası varsa deneyebilirler mi?

-Elbette hemen getiriyorum.

Çalışan gittikten sonra üçüzlerime döndüm.

-Neden aynı modeli alıyorsunuz?

-Beraber giymek için. Çoğu şeyimiz aynıdır.

-Ama sırf bu yüzden seçmeyin farklı alabilirsiniz fiyatı önemli değil.

Aden: Anladık onu artık kardeşim, teşekkürler.

Kasaya nihayet geçmiştik.

-Temassızı var.

Ödeme gerçekleşti ve kartımı aldım.

-Şirkete gönderirsiniz.

-Tabi Alçin Hanım.

Mağazadan çıktığımızda korumalar hala arkamızdaydılar.

Mert: Abla sizin gibi müşterileri VIP odalarında ağırlamıyorlar mı?

-Onun için randevu alman gerek ve ne almak istiyorsan önceden haber vermelisin bir de yüklü miktarda alışveriş yapman gerekiyor yani bir ayakkabı ve çanta alsan o odayı açmazlar mesela. Yüklü miktarda özellikle de sana özel teklif sunacakları zaman açıyorlar.

-Anladım ama olsun ben çok eğlendim.

-Siz üçüzler siz eğlendiniz mi?

-Evet üçüzüm çok güzeldi her şey.

-Çok güzel ama birkaç mağaza daha gezelim. Bak Celine markasının gözlükleri çok güzel oluyor. Alalım birer tane.

Akın: Fark etmez.

Aden: Merak ettim bakalım ya.

Mert: Evet evet bakalım bakalım.

Celine Mağazasına girdik.

Çalışan 1: Hoş geldiniz.

-Biz gözlüklere bakacaktık.

-Tabi.

Erkek çalışan bizi çekmeceli gözlerin olduğu yere yönlendirdi ve birkaç model gösterdi.

-Bu modeller yeni sezondan.

-Peki popüler olan modellerinize bakabilir miyiz?

-Tabi, buyurun.

Kardeşlerim inceliyorlardı.

-Abla ben bunu beğendim.

Aden: Biz de bunu beğendik.

-Tamam o zaman kasaya geçelim.

Nihayet ödemeleri yaptığımızda mağazadan çıktık.

-Acıkan var mı?

Mert: Valla kurt gibi acıktım.

Barkın: O zaman yemekler benden, hadi bir restorana oturalım.

-Eatly’e gidelim. Makarnaları, olmadı pizza falan yiyelim ya, çok güzel yapıyorlar ve profiterol de yeriz.

Barkın: O zaman oraya gidiyoruz.

Masamıza geçtiğimizde menü verdiler. Menüye baktıktan sonra siparişlerimizi vermiştik ve şu anda istediğimiz makarnaları yiyorduk.

Aden: Gerçekten de çok güzel.

Akın: Evet ağır değil hafif geldi.

Mert: Abla keşke Antep’te de böyle yerler olsa.

Barkın: Hahaha siz hep gelin ben size ısmarlarım.

Mert: Teşekkürler enişte.

Akın: Teşekkürler.

Aden: Teşekkürler.

 

*****

Yemek faslı bol gülmeli ve sohbetli geçtikten sonra profiterollerimizi de yiyip kalktık çünkü saat geç olmuştu artık.

Şimdi eve geldik ve salonda oturuyorduk.

Mert: Ay abla valla çok güzeldi, çok teşekkür ederim.

-Lafı olmaz sen hep iste ben seni hep gezdiririm buraları hatta ben diyorum ki yazın İzmir’e gidilecek ya oradan sonra İstanbul’a da tatile gelirsiniz o zaman yine gezeriz.

-Olur!

Aden: Alçin şu sıralar dersleri boşladık biraz çalışsak mı?

-Aslında benimde aklımdaydı. Amerika da ki sınav için ekstra çalışma yapmam gerek artık. Bu hafta pek gezemeyeceğiz ama Ege ile gezersiniz olmadı benim çalışmam gerek.

Akın: Anlıyorum üçüzüm ama sorun yok biz de çalışalım unutmamak gerek.

-Ben test kitaplarını falan getireyim çözersiniz, ben de laptoptan çalışacağım.

Barkın: E biz annemlere gidecektik.

-Yarın gitsek? Ders çalışmalıyız.

-Tamam sen nasıl istersen ama ben annemi arayayım da eşya göndersin.

-Tamam.

 

*****

 

Tam tamına üç saattir çalışıyorduk ve kardeşlerim üstüne deneme de çözdüler ama ben dört yıldır çalıştığım sınavı tekrarlıyordum. Aslında İngilizcemi daha ileri seviyeye taşıyarak zorluk çekmemek için bir de oranın eğitim sistemi daha farklı olduğu için çalışıyordum. İlk iki senem biraz zorlu geçse de artık alıştım ve daha kolay çalışıyordum. Bu hızla gidersem kesin kazanırdım sadece biraz daha asılmalıydım. Mertte kendi konu tekrarlarını yapıp bizi izliyordu.

-Lâl!

-Buyur Alçin.

-Bir kahve yap, valla içim daraldı.

-Tamam hazırlıyorum.

Barkın: Bana da lütfen.

Ege: Bana da.

-Tamam hazırlıyorum.

-Denemeler bitti mi?

Akın: Az kaldı biter birazdan.

-Tamam.

 

*****

Nihayet denemeleri bitmişti ve üçüzlerimin matematikte dikkat hatasından dolayı iki yanlışı vardı ve fizikten de bir yanlış yapmışlardı ama Barkının fuldü. Ege ise kimyadan bir yanlışı vardı.

-Deneme sonuçları fena değil zaten sınava kadar daha da geliştirir ve zaman konusunda çalışırsınız, benimde şu sınav işim iyi gidiyor, yapacağım valla.

Ege: Çok iyi kardeşim. Biz de burada uluslararası işletme okuyup yüksek lisans için Fransa’ya gideceğiz.

-Sizin açınızdan iyi olur. Amerika da ki işi tam anlamıyla öğrenmem için babam belki ilk iki yıl benimle yaşar ama bilemiyorum. Benim işim daha ağır olacak. Hem okul hem de şirket. Neyse önce bir sınavı kazanayım da.

Akın: Ben inanıyorum halledersin sen.

-Sağ ol.

Yanımıza Lâl geldi.

Lâl: Alçin ben işlerimi bitirdim erken odama gidebilir miyim?

-İzin almana gerek yok. Ne zaman işin biterse rahatına bakabilirsin zaten saat dokuz oldu.

-Teşekkürler.

Ege: Lâl!

-Efendim?

Ege: Bugün dediklerimi unutma.

-Tamam merak etme aklımda.

Dediğinde acele ile odasına gitti.

-Ne oluyor Ege?

-Alçin ben ona açıldım hatta onu öptüm bile.

Barkın: Ege yürümüyor, uçuyor.

Herkes: HAHAHAHA!

Ege: Valla onunda bende gönlü varmış ve en heyecanlı yanı onu salona çağırdığımda direk kucağıma oturttum. Kolundan çektim.

Mert: Oooo Ege abi baya uçmayı da geçmiş ayrı bir boyut. Bu ne hız?

Ege: Bizim de var böyle sabırsızlıklarımız ya. Ama gerçekten seviyorsam beklemeyi sevmem direk eyleme geçerim.

Mert: Aynen ya beklemek zaman kaybı direk eyleme geçilmeli.

-Eee şimdi ilişkiye başladınız mı?

-Yani bence evet akşam odama gel dedim konuşacağız.

Akın: Ege dikkatli ol lütfen ve kendine hâkim ol.

Ege: Abartma Akın o kadar da değil. Öpmüş olmam o malum şeyi yapacağım anlamına gelmez. Hiçbir kadına rızası dışında dokunmam.

-Aferin kardeşim seninle gurur duyuyorum.

Ege: Gökcan abide gelmedi bence onunda manitası falan var ya.

-Bence de yoksa şimdiye çoktan gelirdi. Dur arayayım belki de başına bir iş gelmiştir.

Telefonumdan Gökcan abiyi aradığımda ikinci çalışta açtı.

-Alo Gökcan abi?

-Alçin size haber vermeyi unutmuşum ama bugün çok yoğundu bende dinlenmek için eve geçtim uyuyunca da unutmuşum kusura bakma.

-He iyi. Korktum.

-Yok korkma iyiyim. Sadece dinlenmek için eve geçmiştim yarın akşam görüşürüz.

-Abi yarın akşam Barkının ailesi ile vakit geçireceğim sen Efe ile ilgilen yeter.

-Tamam o zaman. Zaten baban yarın öbür gün gelir düzene girer her şey.

-Tamam abi. Sana iyi geceler.

-Size de.

Telefonu kapattığımda diğerlerine döndüm.

-Gökcan abi iki gün olmayacak Efe ile ilgilensin ve yoğunluktan yorulup eve geçmiş. Uyuyunca da haber verememiş.

Ege: İyi o zaman size iyi geceler ben odamdayım.

Mert: iyi şanslar abi.

Mert’in dediği ile hepimiz güldük ve odalara dağıldık.

*****

Herkese iki haftalık aradan sonra merhaba! Umarım sınavlarınız iyi geçmiştir.

Bölüme oy ve yorum atmayı unutmayın!

Perşembe günü yani 7 Kasım da tüyap kitap fuarına alışverişe gideceğim belki karşılaşırız.

bölümlerde bir il olsun o zaman: Aynı şehirden olanlar yazsın ve kaynaşalım!

Loading...
0%