Yeni Üyelik
33.
Bölüm

29.Bölüm: İşler Rayına Giriyor...

@ceren_ellie

 

Alçin’den

Şu an sofrada babam dışında herkesin ağzı açılmış bir şekilde bana bakıyorlardı ama ben yemeğimle ilgilenmeye devam ediyordum.

Dedemin sağında olup da onunla locada bir şeyler yiyip içmek bu kadar anormal olmamalıydı bence. Hak ettiğim yerdeydim.

Aileye on yedi yıl sonra katılsam da dedemin bana sağladığı ayrıcalıklara minnettar kalacaktım. Ben Alçin Eryiğit, Arslan Eryiğit’in varisi ve Dinçerlerin tek kadın torunu. Hayatımı hep en iyi yerlere gelmeye çalışarak ve en önemlisi kardeşlerimi korumayı amaçlayarak çabaladım ama artık kendime bakmamın zamanı geldi de geçiyor. O locada tüm maskelerimiz düşmüş bir şekilde konuşacağımızdan adım kadar emindim. Artık huzurumuz ve güvenlerimiz olacaktı. Artık kara günler geride kalarak daha güzel günlere ilerleyecektik.

 

Can: Kardeşim, hiç de şaşırmamış gibisin?

-Neden şaşırayım ki?

Cem: Çünkü dedem seni locaya davet etti.

-Kulağım var abi, duyabiliyorum.

Akın: Üçüzüm nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun? Bana böyle bir teklif gelse ne yapacağımı şaşırırdım.

Alaycı bir gülüş sergilediğimde düzgünce çatal ve bıçağımı bıraktım ve kollarımı masaya dayayarak konuştum.

-Bak sevgili üçüzüm, ben gerek konumumdan dolayı birçok kez locada ya da VIP davetli olarak etkinliklere katıldım ve babamla da hatırı sayılır anılarım oldu bu yüzden normal geliyor artık. Hem dedemin sağında olmam da buna bir etki.

Konumumu özellikle de size karşı kullanmayı istemiyorum ama sizde unutmayın.

 

Ekrem: Vay be Alçin…O zaman içkiler benden.

Bayar Ağa: Gerek yok Ekrem…

Dedem le göz göze geldik ve dedem bana bakarak konuşmaya devam etti.

-Geçen gelen içki setini içeceğiz, teklifin için teşekkürler.

 

Masadan bir ‘O’ sesi çıktığında ben yemeğime devam etmeye başladım.

Yasemin: Maşallah kızım, dedenle böyle yakın bağlar kurman ne hoş.

Bayar Ağa: Değil mi Yasemin? Hem bu vesileyle torunumla daha da iyi kaynaşırız.

-Tabi, kaynaşırız. Abiler darısı başınıza.

Can: İnşallah kardeşim. O lütfa ulaşmayı çok isteriz.

Bayar Ağa: İnşallah torunum. Alçin’in gelişi birçok şeyi değiştirecektir ve daha iyi bir düzen oturtacağımızdan eminim.

 

Masada tebessümler uçuşmaya başladığında daha iyi bir şekilde yemeğe devam ettik.

 

*****

 

Can abim, Cem abim, Derya abla, Fatih, Ekrem, Yekta, Akın, Aden, Barkın, Ben ve nereden çıktıysa Yavuz dayı da bizimle kalktı.

Yavuz: Gençler ben de geleceğim. Merak ettim mekânı.

-Tamam dayı gel.

Ben barkın ile motora diğerleri de korumalar ile arabalar bindiler ve ben en önde ilerlerken mekâna gittik.

Mekâna geldiğimizde araçlarımızı park ettik ve kapıdan kimlik kontrolleri ile girdik. Çoğumuz büyük olduğu için ben, Barkın ve üçüzlerime bir şey demediler.

İçeriye girdiğimizde bir masaya oturduk ve dayım mekânı incelemeye başladı.

Ben Barkına bir kafa hareketi yaptım ve tuvaletlerin oraya gittik. Ben çantamdan rujumu çıkardığımda sürmeye başladım. Kaskım ağızımı da koruduğu için evden çıkarken sürememiştim. Kıpkırmızı rujumu dudaklarıma sürdüğümde kendimi bulduğumu hissettim. Kırmızı ruj tam benim rengim ve her durumda beni yansıttığını düşünüyorum. Yarında rujumu eksik etmesen iyi olacaktı. Ben son düzeltmelerimi yaptığımda tuvaletten çıktım ve koridorda olan Barkın yanıma geldi.

-Alçin, sevgilim bu ne güzel haberler böyle.

-Evet öyle. Yavaştan gerçek ailemde de huzuru sağlamayı iterim ve tüm dertlerimiz son bulur. Bunun hakkında ve gelecek planlarımı dedeme anlatmayı düşünüyorum. Anlatayım ki önümüzde bir engel teşkil etmesin, değil mi?

-Tabi, hayallerine ve geleceğine ne kadar önem verdiğini cümle alem biliyor.

-Hmm öyle miymiş?

Barkının üzerine giydiği üstün yakaları ile biraz oynadım ve cilveli ifademle Barkını zor durumda bırakıyordum.

-Bakma öyle.

-Nasıl bakmayayım Barkın?

-Alçin, yapma bak dışarıdayız.

-Dışarıda olmamız seni ne kadar ilgilendiriyor?

Bir anda duvara yapıştığımda bu sefer baskın taraf Barkın oldu.

-Benim açımdan hiç sorun yok ve fantezilerimin arasında dışarıda seninle özel anlar yaşamak ama ne yeri ne zamanı anlıyor musun?

 

Ne kadar duvara yapışık olsam da durumu lehime çevirerek Barkına karşı baskın olabilirdim.

-Benim açımdan da sorun yok Barkın. Seninle gençlik ateşimi harlamayı isterim.

-Alçin oynama benimle bak abinler ve kardeşlerin var.

-Burayı boşaltıp sadece ikimizin olmasını sağlamak bir telefonuma bakar.

-Bilmez miyim o gücünü?

-Barkın şu an ne istiyorsun, gerçekten ne istiyorsun?

 

Barkının sağ eli boynumda ve sol eli de belimdeydi. Duvar ile kendi arasında beni daha da sıkıştırınca sertliğini hissettim.

Şansımıza şu anda burada biri yoktu ve her an birinin gelecek olma ihtimali ile daha da harlanıyorduk.

-Alçin seni deli gibi öpmek ve içime hapsetmek istiyorum ama ne yeri ne de zamanı bu yüzden kendini geceye hazırla.

-Evde daha riskli olmaz mı?

-Daha iyi ya. Belki kapıyı da açık bırakırız ve risklerin en büyüğünü alırız.

-Senden böylesine cesaretli laflar duymayalı çok olmuştu.

-Duygusala bağlamak istemem ama rahatsız olacağın hiçbir şeyi yapmam Alçin. Kendimi ve duygularımı kontrol edip dizginleyebiliyorum.

-Artık gizleme o halde. Ne istiyorsan açık açık dile getir ama sadece bana karşı. Artık o korkuları olan kız yok artık kendine özellikle de kendine cesur ve kendini düşünen kız var.

-İşte duymak istediklerim ve gerçek benliğin. Akşama hazır ol öyleyse Alçin. Akşam çok eğleneceğiz.

-Eğlenelim ve bu bizim çılgınlığımız olsun.

Biz masaya ilerlerken sanki az önce ateşli anlar yaşamamış gibiydik ve iki normal insana anında dönmüştük. Daha önceden çalan grubun solisti Caner ile karşılaştığımızda selamlaştık.

Caner: Alçin hoş geldiniz.

-Merhaba Caner. Çıkacak mısınız?

-Evet birazdan çalmaya başlayacağız. İstek parçan var mı?

-Yok teşekkürler. Seni Barkın ile tanıştırayım.

Barkın: Merhaba Barkın Aslansoy.

Caner: Memnun oldum. Size iyi eğlenceler, o zaman.

Masaya geçtiğimiz de dayımın mekânı dikkatlice incelediğini gördüm.

-Yalnız mekân fena değil. Canlı müzik yapıyorlar sanırım.

-Evet dayı.

Berkay: Alçin merhaba, bu ne hoş bir tesadüf.

-Evet, nasılsın? Uzun zaman oldu.

-Ben iyiyim de seni sormalı. Haberi duyduğumda çok üzüldüm. Başın sağ olsun.

-Teşekkür ederim. Daisy nasıl?

-Bilemiyorum yokluğunu çekecektir.

-Alışır zamanla. Tek misin?

-Yok arkadaşlarım ile geldim.

-O zaman size iyi eğlenceler.

-Sana da. Barkın sen de hoş geldin.

-Hoş buldum. İyi eğlenceler sana.

Berkay yanımızdan ayrıldığında biz de siparişleri verdik.

Garson bana, Barkına, dayıma, Akına viski. Evet Akın viskiyi beğenmiş olmalı. Bu duruma Aden şaşırsa da ses etmedi. Cana, Ceme, Fatihe, Ekrem’e ve Deryaya kokteyl. Aden de alkolsüz bir kokteyli verdi.

Yavuz: Yeğenim bir sorun mu var?

-Hayır her şey yolunda.

Can: Kardeşim bu akşam rahatlamaya geldik, gerilmek yok lütfen.

-Tabi ki de abiciğim. Eğleneceğiz ve dağıtacağız.

Ben viski dolu bardağımı kaldırdığımda diğerleri de kaldırdı ve ‘huzura’ diyerek tokuşturup içtik.

Derya: Alçin kaç senedir alkol kullanıyorsun?

-İki senedir.

Derya: Kötü olmuş erken başlaman.

-Pişman değilim. İnsan bazen kafa dağıtmayı istiyor. Hem viski zararlı değil aksine yaralı bir içki ama kararı kaçırmamak gerekir ve kaliteli seçim yapmalı.

Cem: Evet zulanda gördük o kaliteli seçimleri.

-Odamı mı karıştırıyorsunuz?

-Hayır Meryem abla görmüş o kadar.

-Ben yokken bir daha odama girilmesin.

-Tamam dedemle konuşursun yarın akşam.

Sırtımı Barkının göğsüne biraz yaslayarak yan oturduğumda Barkın yanağıma öpücük kondurup kolunu boynuma sardı, ben de kolunu tuttum.

Barkın: Anın tadını çıkar sevgilim. Bu gece çok güzel olacak.

Ona baktım ve gülümsedim.

-Biliyorum, artık hayatımda bir düzene girecek ve tek odağım Amerika olacak.

Lafımdan sonra Fatih’in sesini duydum.

Fatih: Alçin Amerika’ya gidecekmişsin ne düşünüyorsun?

-Aslında geleceğim için çok iyi bir fırsat. Orada da okuyacağım. Ne yapıyorsam geleceğim ve hayatım için yapıyorum. Arslan Babamı gururlandırmak ve kardeşlerim için elimden geleni yapmak hep hayalimdi ama ondan önce kendimi geliştirip iyi bir gelecek kurmayı istiyor olamam.

Ekrem: Arslan’a bu kadar bağlı olman çok iyi.

-Babam olmasaydı şu an ne halde olurdum bilmiyorum. Bana harika bir gelecek vadetti. Onun çabalarını boşa çıkarmak en son isteyeceğim şey bile değil. Alınmayın ama Arslan Babam ile olan bağım tartışma konusu dahi olamaz. Ona olan bağlılığım ve sadakatim sonsuz. Hayatımı ona borçluyum. Bana harika bir baba oldu, her daim koruyup kolladı.

 

Can: Keşke seni daha erken bulabilseydik, keşke o Arslan kadar bir bağımız olabilseydi.

 

Toparlanıp dik oturduğumda devam ettim.

 

-Abi lütfen böyle düşünme. Bazen ne yapsak da kaderin önüne geçemiyoruz. Ne yapayım kaderim böyleymiş. Her şeyi yönetip kontrol edebiliyorum ama kendi kaderime ve hayatıma gelince işler kontrolünden çıkıyor. Bu yüzden artık üzülmek yok. Buraya eğlenmeye geldik hadi ya biraz enerji!

 

Tekrar kadeh kaldırdığımızda bu sefer az da olsa yüzleri gülüyordu ama

Yekta: Barkın senin burada ki vasfın, rolün ne?

Barkın: Alçin’in -güzel sevgilimin- gelecekte ki eşi ve çocuklarının babası.

Ben içkimi öksürerek püskürttüğümde ortalık dağılmıştı.

Derya abla ve kardeşlerim gülüyordu ama kuzen ve abi tayfası kötü kötü bakıyordu.

Cem: Höst lan! Ne hemen çocuk hayalleri. Daha yaşınız kaç başınız kaç?

Derya: Cem, sakin ol. Gelecekten bahsediyor çocuk.

Aden: Bak kardeşim sen bu Cem abime bakma. Hayatında ne istiyorsan onu yaşa ben destekliyorum, hatta tüm kardeşler olarak destekliyoruz. Sadece bizi unutma, bizle olan bağını koparma yeter.

-O nasıl söz üçüzüm, daha çocukları size kitleyeceğim.

Hep beraber güldük ama Cem abim fena bozulmuştu.

 

-Sizi tabi ki de unutmam ya da bağımı koparmam. Zaten Amerika da olduğum süre boyunca elimden geldiğince arayıp, yanınıza geleceğim. Zaten orada kurulu bir düzen var sayılır. Sıfırdan başlamaya gitmiyorum ama sınava bağlı her şey.

-Tamam, sen nasıl biliyorsan Üçüzüm.

Yekta: Aaaa! Yeter artık ya. Kafa dağıtmaya geldik konuştuklarımıza bak. Kız Alçin gel seninle şöyle dans edelim.

Yekta beni kollarımdan çekiştirerek masadan ayırdı ve Canerlerin yanına götürdü.

Yekta: Merhabalar, ne zaman başlayacaksınız?

-Şimdi başlayacağız. Özel isteğiniz mi var?

-Evet. Alçin için güzel enerjik bir şarkı olsun.

-Hay hay. Duydunuz mu? Alçin Hanım için enerjik parça çalacağız.

-Teşekkürler Caner.

Dediğimde orta da ki boşluğa biraz daha geldik ve müziğin çalmasını bekledik. Şarkı Martılardı.

Yekta: Bu şarkının dansını biliyorum ben hadi karşılıklı yapalım.

-Olur hadi.

Dediğimde karşılıklı geçtik ve dans etmeye başladık. Karşılıklı olduğumuz için hareketlerimiz ters olsa da çok güzel görüntü oluşturuyordu. Diğerleri de yanımıza geldiğinde dansı bitirdik ve müziğin akışına bıraktık kendimizi. Ben ensemdeki topuzu açtım ve saçlarımın özgürce dalgalanmasına izin verdim.

Piste, bizden sonra gelen birkaç grup daha oldu.

Herkes arkadaşları ile birlikte dans ediyorlardı. Bu ortamı çok seviyorum.

Diğerleri de bize katıldığında hem içiyorduk hem de dans ediyorduk artık.

*****

Akşam dans ve bol içkili geçtikten sonra eve geldik. Ev halkı bizi çok içtiğimizden ötürü azarladıktan sonra odalarımıza dağılabilmiştik. Odaya geçtiğimizde asıl meseleye yani Barkınla tuvaletlerin orada konuştuğumuz konuya ama o kadar yorgun hissediyordum ki mecalim yoktu. Bu yüzden direk giyinme odamda Barkını kışkırtmak için siyah bir gecelik giydim. Eslem Hanımın zamanında hediye ettiği şeylerden biriydi ve gerçekten de çok çekiciydi. Makyajımı hemen temizlediğimde üzerimde ki geceliğe son kez bakıp odaya geçtim. Barkın beni gördüğünde şöyle bir süzdü ve ıslık çaldı.

-Sevgilim geceye bu kadar hevesli olduğunu bilmezdim.

-Barkın çok üzgünüm ama mecalim yok, çok yorgunum.

-Alçin sen ciddi misin? Karşıma en ateşli geceliklerinden biri ile çıkmışsın ve bana mecalim yok mu diyorsun?

-Hı hı öyle sevgilim. Hadi sende üzerini değiştir de yatağa geçelim, çünkü ben hemencecik uyuyacağım.

-Alçin bunun acısını fena çıkarırım bak.

-İçinde yatan o sert erkeği çok merak ediyorum sevgilim.

-Göstereceğim sana o erkeği de neyse. Bunca vakit bekledik biraz daha bekleriz.

-Ya… Sen nesin be adam?

Barkının yanaklarını sıkıp öpücük kondurduğumda hemen yumuşak bir hava yarattım ve yatağa girdim.

Barkın beş dakika sonra altında sadece eşofmanı ile geldiğinde yanıma yattı. En sıcak olduğu için rahat rahat giyinebiliyorduk.

Barkın yerleştiğinde onun dibine girdim ve yüzümü boynuna gömdüm. Nefes alabiliyordum ve Barkının o kokusu kendimi iyi hissettiriyordu.

-Alçin, sevgilim benim.

-Hadi uyuyalım artık bak dayanamıyorum.

Barkın eli ile saçlarımı sevmeye başladığında iyice mayışmıştım.

-Bir tanecik öpücük alsam?

Yüzümü kaldırdım ve Barkın yavaşça dudaklarım ile dudaklarını buluşturduğunda bir süre öyle bekledi ve geri çekildi.

Bu gece tek planlanan şey kapının açık olmasıydı. Evet kapımız açık uyuyacaktık. Ben daha fazla dayanamadım ve kendimi Barkının kollarında uykuya bıraktım.

 

 

11 Mart Pazartesi

Saat sabah 06.00

Dün gece Barkının kollarında kapımız açık bir şekilde uyudum ve bu çok huzur verici aynı zamanda da heyecan vericiydi. Her zamanki gibi erken kalktığım için herkes uyuyordu. Ben akşam için çok heyecanlıydım. Dedemle karşılıklı içim sohbet edecektik ama aklımı daha çok kurcalayan şey ise İkra ile Tuana…Ders konusunda sıkıntıları olduğu için şu sıralar ve kendi özel hayatımdan ötürü görüşemiyorduk. Onları özlemiştim ama üniversite sınavına kadar görüşemeyeceğimiz belliydi. Teyzesi onları sıkı bir kampa almıştı ve kafalarını derslerden kaldıramıyorlardı. Umarım bu durumdan bir an önce kurtulabilirlerdi. Neyse her şey onlar için olduğu için ses etmiyordum. Ben de dersleri şu sıralar boşluyordum ama bugünden itibaren daha yoğun bir programla odaklanmamı sağlayacaktım bu yüzden yanıma biraz test kitabı, ajandam ve bilgisayarımı koysam iyi olacaktı. İlk önce çok kısa şirket ile olan işleri hallederdim sonrada Amerika da ki sınavıma hazırlık edip biraz matematik çözerdim.

Uzun süre sonra tekrar okula gidecektim. Babam zaten kendi okulundayken ki devamsızlığımı silmişti. Amcam da öyle yaptı, zaten son senemiz olduğu için anlayış gösteriliyordu. Nisan ya da nisan sonu gibide tüm konular biterdi okulda. Hoş ben zaten tüm AYT ve TYT tamdı sadece tekrar etmem gerekliydi.

Giyinme odama girdiğimde okul çantamı hızlıca hazırladım ve kendim ile ilgilenmeye başladım. İlk önce banyoda güzelce cilt bakımımı yapmaya başladım.

Cildim pürüzsüz ve temiz olduğuna göre sıra saçlarımdaydı. Saçlarımı güzelce kuruttuktan sonra Dyson ile güzelce dalgalar elde ettim.

Banyo da işim bittiğinde giyinme odama tekrar döndüm ve kombin seçmeye başladım. Barkın hala uyuyordu. Anlaşılan gece o da baya yorulmuştu.

Öğrenci olsam da kendi tarzımın dışına çıkmak istemedim.

 

 

 

Kombinimi tamamladığımda tam anlamıyla hazırdım.

Saatime baktığımda saat yediydi. Barkın yarım saate uyanırdı. Okulda dans odası olduğunu görmüştüm bu yüzden bugünkü beden dersinden birinde Barkın ile dans edebilirdim. Hem biraz açılırdım.

7.30

Barkının uyanmasını düzensiz nefes alışverişlerinden anladığımda camda olan bakışlarımı ona doğru çevirdim ve yatağa yanına oturdum.

-Günaydın sevgilim, erkencisin?

-Her zaman.

-Tabi ya sen Eryiğitsin, yorulur musun (hiç?)

Barkının yüzünü sağ elimle okşamaya başladığımda Barkın avuç içimi öptü ardından ben de onun dudaklarını öptüm.

Sonra Barkın belimden tuttuğunda onun üstüne çıkmış bulundum ve biz hala öpüşüyorduk. Barkın çölde susuz kalmış gibi dudaklarımı emiyordu.

Ayrıldığımızda alınlarımızı birbirine yasladık ve nefeslendik.

-Ben her zaman yanındayım sevgilim. Seni asla bırakmam.

-Biliyorum.

Barkının eli açık olan tenimde gezinmeye başladığında içimin ısındığını hissediyordum. Ben de onun boynunda parmaklarımı dolaştırdığımda aramızdaki tensel çekim arşa çıkmıştı tekrar onun dudaklarına yaklaştığımda birden bağırış sesleri duydum ve kapıya doğru baktım. Kapımız açık olduğu için üçüzlerim kapıda sanki basılmışız gibi bağırıyorlardı.

-OYY NE HALLERE DÜŞMÜŞÜZ!... NE YAPACAĞIZ! EY AHALI ABLAM NE HALDEDİR AYYY!

Mert: YA Bİ SUSUN!

-Mert teşekkür ederim.

Aden: Üçüzüm ne bu hal!?

Akın: Ne oluyor lan bu odada!?

-Lan oğlum sizin benimle ne derdiniz var lan? Neden en özel anlarımın içine ediliyor ya?

Aden: Açmışsınız kapıyı ne yapalım hem ne bu cesaret?

-Cesaret benim kapı benim, size ne?

Mert: Tamam Abla bir daha olmayacak. Kahvaltı için uyandıralım dedik o kadar.

-Lan hala konuşuyor, gidin lan!

Üçü de gittiğinde Barkın benim yüzümü okşamaya başladı.

-Sakin ol sevgilim. Olan var olmayan var, kıskandılar galiba.

-Aman Barkın ya, ben ona takılmıyorum ki…Ben böyle tepkiler vermelerine takılıyorum. Bağırıp çağırmak nedir ya?

-Haklısın neye hadi bende üzerimi giyineyim sonra aşağıya ineriz.

 

*****

Normal tehditvari bakışlarım altında geçen bir kahvaltıdan sonra okula gelebilmiştik. Barkın babamın okulunda olduğu için sıkıntı yoktu zaten son üç ay kala son sınıf öğrencilerine devamsızlık yazılmıyordu. Barkında burada misafir öğrenci olarak katılım sağlayacaktı.

Abimlerden ayrıldığımızda kendi sınıflarımıza dağıldık.

Ben en arkada oturuyordum zaten ve tek olduğum için Barkın yanıma geldi. Önümüzde de ikizler vardı.

Aden: Alçin tamam kızma artık ya.

Akın: Üçüzüm, benim tatlı, favori ikizim hadi yapma böyle. Affet bu eşek kardeşlerini lütfen ya.

-Akın, Aden sizi affetsem bile yine yapacaksınız. Bir değil iki değil. Tamam kapıyı açık bıraktık ama öyle tepki vermek mi zorundaydınız? Hiç de komik değildi.

Akın: Tamam üçüzüm, söz yapmayacağız. Sadece kıskanıyoruz seni ve paylaşamıyoruz o kadar.

-Tamam.

Aden: Sen bizi affettin mi?

Şımarık bir tavırla

-Tamam tamam affettim hadi.

Akın: CANIM ÜÇÜZÜM!

-Oğlum sessiz olsana tüm sınıf bize bakıyor.

-Tamam tamam sustum. Ama sevgilimle beni rahat bırakacaksınız.

Barkın: O dudaklarından çıkan her söz için seni öpesim geliyor.

Akın ve Aden öksürdüğünde Barkın hala istifini bozmadı.

-Barkın sınıftayız.

-Umurumda değil. Sevgilimle konuşuyorum ve kısmetse gelecekte ki eşimin yanımda rahatsız olmasını istemem.

-Tamam rahatsız olmuyorum ama toplum içinde böyle şeyler yapmamalıyız. İtibarımızı düşün.

-Merak etme itibarımızı düşünüyorum ben.

-Barkın lütfen yanlış anlama sadece dikkat etmeliyiz.

-Sorun yok sevgilim gel buraya.

Barkın beni göğsüne yatırdığında başıma öpücük koydu.

 

*****

İlk ders bitmişti ve şu an ilk teneffüsteydik ve Barkın ile Alperlerin yanındaydık.

Alper: Oooo Alçin hoş geldin.

-Hoş bulduk Alper. Özel hayatımda yaşadığım olaylardan ötürü pek grup ile ilgilenemedim ama artık buradayım. Şarkıları seçtiniz mi?

-Aslında aklımızdaki şarkıları listeledik bir incele istersen.

Barkın: Sevgilim sen Şebnem Ferahı seversin bak ‘Gözlerimin etrafında ki çizgiler’ var. Bence onu kesinlikle söylemelisin.

Bora: Ayakta kaldınız oturmaz mısınız?

-Tabi oturalım.

Barkın ile boş olan sandalyelere oturduğumuzda listeyi incelemeye başladım.

Çakır: Barkın hoş geldin okula. Kayıt mı yaptırdın yoksa misafir öğrenci mi?

-Misafir öğrenci olarak geldim. Zaten kendi okulumda devamsızlık yazılmıyor son sınıflara ve konuları da bitirdik o yüzen sevgilimin yanına geldim.

Son sözünü gözlerime bakarak ve saçlarımı okşayarak söyledi. En sonunda da saçlarımdan öptü ben de gözlerimi kapattım.

Dicle: Ya Efsun bakar mısın, çok güzel bir çift değiller mi?

Efsun: Evet Dicle. Bence Alçin ve Barkın gelecekte şirket evliliği kesin yaparlar. Zaten son dönem gündemi de bu konu hakkında.

Hera: Alçin konu hakkında bir şey demek ister misin?

-Aslında söylenecek bir şey yok. Ailelerimizin şirketleri çok güçlü şirketler ve şirket evliliği her iki tarafın karına olur ama geleceği tahmin edemeyiz öyle değil mi Barkın?

-Öyle sevgilim ama ben şu anıma bakıyorum ve sana sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.

Herkes: Oooooo!

-Neyse bu kadar goy goy yeter. Alper seçtiklerimin yanına artı koydum. Şu üç şarkıyı söyleyeceğim.

-Süper. O zaman okul çıkışı çalışalım.

-Olur ben abimlere haber veririm.

Dediğimde zil çaldı ve Barkın ile beraber sınıfa gittik.

 

*****

Şimdi üçüncü derse girmiştik ve ders bedendi. Ben önceki derste sayısal deneme çözmüştüm. Bir iki ufak hata dışında testim fuldü. Şimdi bilgisayarımı çantasından çıkardım ve beden öğretmenine seslendim.

-Hocam!

-Ne oldu Alçin?

-Şirket ile alakalı işlerim var da amcamın odasına çıkabilir miyim?

Sınıfta fısıltılar yükseldi.

-Şirket mi?

-Babam ve kardeşlerim Fransa da ki şirkete geçtiler bu yüzden buradaki şirketi ben idare ediyorum.

Öğrenci 1: Alçin sen de maşallah baya kendini aştın.

Öğretmen: Oğlum sus.

-Tamam Alçin sen geç yukarı.

Ben çantamı aldığımda -topuklularımın sesi ile- sınıftan koridora geçtim.

Amcamın odasına vardığımda kapıyı çalıp içeriye girdim.

İçeride birileri vardı ve kahve içiyorlardı.

Akalp: Alçin, bir sorun mu var?

-Yok amca sadece şirket ile alakalı görüşme yapacağımda senin odanı kullanmak istedim ama belli ki müsait değilsin.

-Veli görüşmesi yapıyorum ama sen öğretmenler odasına geç.

-Tamamdır.

Odadan çıkıp yanda ki öğretmenler odasına girdiğimde tek tük öğretmen vardı.

Öğretmen 1: Alçin merhaba.

-Merhaba hocam.

Boş bulduğum yere oturduğumda bilgisayarı çantasından çıkarıp hemen kurdum ve ajandam ile kalemimi önüme açtım.

Öğretmen 2: Alçin neden buradasın?

-Şirket ile alakalı görüşme yapacağım ama amcam veli görüşmesinde o yüzden biraz buradayım.

Öğretmen 2: İyi bakalım.

Ben kulaklığımı da bilgisayara bağladığımda ilk maillerimden hesap bilgilerine bakıp notlarımı almaya başladım.

Gerekli notlarımı aldığımda telefonumdan Açılay Hanımı aradım. İlk çalışta açıldığında

-Açılay Hanım merhaba.

-Merhaba Alçin Hanım, mailler hakkında görüşmek istiyorsanız toplantı odası boş.

-Güzel. Beş dakika içinde Berçin Hanım, Feray Hanım ve Artuç Bey ile ir görüşme yapalım.

-Tamamdır Alçin Hanım.

Beş dakikanın sonunda bilgisayardan konferans görüşmeyi başlattım.

Herkes yerlerini almış beni bekliyordu. Odaya giren hizmetliden sade kahve istedim.

-Herkese merhaba arkadaşlar.

Kahvemden ilk yudumumu aldım ve acı tadın boğazımda kaymasını hissettim.

Hepsi merhaba dediğinde direk konuya girdim.

-Hesap bilgilerini inceledim ve gayet iyi gidiyor şirket, böyle devam ve kar oranımızda geçen yıla göre baya artmış durumda bu yüzden Berçin Hanım burada size büyük iş düşüyor. Kar oranının yarısını şirket fonuna yatırıp hisselerin artmasını sağlayalım ve geri kalan kar oranını da hazineye aktaralım. Hazinedeki artış içinde gerekli planlamayı hazırlayıp mail olarak atarsınız. Onun dışında Feray Hanım çalışanların sigorta ve maaşları konusunda insan kaynakları ile daha fazla çalışın. Bu dönemde hiçbir aksilik istemiyorum özellikle de şirket daha da iyiye giderken. Babamlar en kısa sürede dönmeye çalışacaklardır o vakte kadar aksilik olmamasına dikkat edelim. Çalışanların sorun çıkarmaması en önemli önceliğimiz olmalı bu yüzden gerekirse hazineden karşılansın. Feray Hanım sizin mailinizi de detaylıca inceledim. Şu anlık sorun yok her şey yolunda ama olmayacağı anlamına gelmiyor bu yüzden lütfen sıkı tutalım. Fransa işi için de ne olur ne olmaz bir bütçe ayrılsın. Zaten Amerika da ki şirket ile bu konuyu babam detaylıca hallediyor. Şu anlık sizden isteğim personele-

Dediğimde zil çaldı…

Kahvemden bir yudum daha aldım.

-Lafım yarıda kaldı, neyse. Personele bir şey belli edilmemesi ve her şeyin yolunda gidilmesini sağlamak. Berçin Hanım konu hakkında düşünceleriniz neler?

-Öncelikle sizinle aynı fikirdeyim. Ben de diğer finans uzmanları ile onu düşünüyorduk. Şimdi piyasa daha da rahatken yatırımı sağlarsak gelecek aya yüzde yüz kar elde edip güzel gelirler elde edebiliriz.

-Bende öyle düşünmüştüm. Hatta bu birikim ile zam konusunu da babam ile konuşurum. Bu dönemde çok çalışıyorsunuz, emeğinizin karşılığını alacaksınız.

Antalya ve İzmir de ki otelde yer kalmamış bu doğru mu?

Açılay: Evet Alçin Hanım. Geçen yıl planladığımız her şey tıkırında gitti ve bu kar oranlarına yansımış durumda.

-Yakınlarda ihale teklifi geldi mi?

Açılay: İki tane geldi.

-Nedir?

Arkadan öğretmenler giriyordu ama benim dikkatim Açılay hanımdaydı.

Açılay: Biri Ay Holdingden diğeri de Korel Holdingden. Biri Kuş adasında yazlık villalar projesi diğeri ise; Antalya da beş yıldızlı bir tatil köyü.

-İki şirkette bu konuda iyi şirketler ve bize ihale tekliflerine şaşmamalı ama babamlar Fransa’dan döndüğünde daha detaylı bir incelemesini yaparız şimdilik odağımız Fransa da ki şirket olmalı ve personelin durumu.

Feray: Alçin Hanım önümüzdeki üç ayı sorunsuz halledeceğimizden eminim.

-Bende öyle umuyorum.

Kahvemden son yudumumu aldım ve kenara koydum. Tüm öğretmenlerin dikkatinin bende olduğunu fark ettim.

-Açılay Hanım toplantının raporlarını babama gönderirsiniz onun dışında bir problem olursa direk beni arayın. Feray Hanım sizden personel hesapları hakkındaki detaylı raporları mail olarak bekliyorum ve son olarak Berçin Hanım siz de bu yatırım konusunu güzelce planlayıp bana mail atarsınız. Piyasa şimdilik iyi durumda ve tam yatırımlık zaman bu yüzden kar oranımızı ne kadar yükseltirsek o kadar iyi. Toparlayacak olursak otellerdeki tüm satışlar tamam. Ama unuttuğumuz son bir konu var.

İnşaatlar ne alemde ve geçenlerde tamamlanan inşaat ve durumu nasıl?

Açılay: Satışlar şu anlık iyi gidiyor ve başlangıç fiyatı çok ii olduğu için talep çok. Hissedarlarda bu durumdan çok memnun.

-Açılay Hanım bu inşaatın hissedarları ile arayı sakın bozmayalım. Bu en önemli projelerden biri. Bu konuda hiçbir aksilik kabul etmiyoruz.

Açılay: Tamamdır Alçin Hanım. Raporları hazırlayıp size göndeririz.

-Tamamdır, o zaman kolay gelsin size. Açılay Hanım Babam müsaitse onunla daha detaylı bir görüşme yapmanız daha sağlıklı olacaktır.

-Tamamdır.

Toplantımız burada bittiğinde elimden kalemi bıraktım ve belimi esnetip kulaklıklarımı çıkardım.

Öğretmen 3: Alçin, toplantın çok güzel geçti sanırım.

-Evet hocam şirket tıkır tıkır işliyor. Fransa da ki işlerde yolunda olacak çok yakında.

Öğretmen 4: Hoş geldin Alçin, Fransa derken?

-Hissedar hisselerini devretti onunla ilgileniyorlar, bende burayı idare ediyorum da neyse sizi pek ilgilendirmiyor. Asıl size sormalı, dersler nasıl gidiyor diye.

Öğretmen 1: Çok iyi gidiyor, sen de burayı merak etme.

-Merak etmem zaten. Amcam da burada ve son yaptığım şeylerden dolayı da kimse sesini çıkaramaz.

Zil çaldığında derse olan öğretmenler gitti kalanlarda kahve ya da çay hazırlamaya başladılar.

Bende bilgisayarımı kilitleyip telefonumu elime aldım. Sınıfa geçtiğimde hoca daha gelmemişti. Öğretmenler odasında da görememiştim sanıyorum bahçedeydi. Beni görenler kafalarını tekrar test kitaplarına ya da sohbetlerine geri dönüyorlardı.

Aden: Üçüzüm nasıl geçti?

-Çok iyi vallahi Allah arttırsın ne diyeyim. Hatta ihale teklifi de gelmiş ama şimdilik onları askıya alacağız.

Barkın: Hangi şirketlerden?

-Ay ve Korel Holdingden.

Holdinglerin adını demem ile insanların dikkati bize kesildi.

Barkın: Bu çok iyi Alçin.

-Farkındayım ama Fransa da ki iş önce çözülmeli sonra bakarız hem hemen kabul edecek değiliz ya. Bir sürü hesap kitap yapılmalı.

-Doğru diyorsun.

-Neyse ben bir kantine falan gideceğim, biraz bir şeyler yiyeyim.

Barkın: Tamam sevgilim sen git biz biraz daha çalışalım belki sohbet ederiz.

Aden: Neden ya? Biz de gelelim.

Barkın: Aden ne güzel oturuyorduk hadi.

Akın: Evet ya gelelim.

-Yok siz rahatsız olmayın zaten hemen yiyip tekrar çıkacağım. Amerika da ki sınav için çalışmam gerek. Öğlen teneffüsünün yarısında dönerim.

Dediğimde cüzdanımı, sigara ve çakmağımı aldım.

Bahçeden kantine geçtiğimde pizza tost ve vişneli soda alıp atıştırmaya başladım.

Yemek yerken telefonumdan bir şeylere bakıyordum. İnstagrama uzun zamandır fotoğraf atmadığım için Efe’nin önceden çektiklerinden birini paylaştım ve yorumlarını kapattım. Açıklamaya Efe’yi etiketleyip, söz yazdım.

Telefonumda işim bitince bahçeye çıktım ve sigara içmeye başladım. Bu sırada amcam ve yanında veli çıkıyordu.

Amcam veliyi yolcu ettikten sonra beni fark edip yanıma geldi.

-Nasılsın Alçın?

-İyiyim amca, çalışıyorum.

-Bir dal veriri misin?

Paketi ve çakmağı ona uzattım.

-Teşekkürler. Ne yaptın, her şey yolunda değil mi?

-Evet, yolunda. Veli bağış yapmaya mı geldi?

-Evet, sık bağış yapanlardan.

-Çok iyi. Okulun durumu nasıl?

-Allah arttırsın çok iyi. Ailemiz tanınan bir aile olduğu için bağış yapan çok.

-Çok iyi. Babam Fransa’dan dönsün bağış meselesini konuşup güzel bir bağış yaparız.

-Düşünmeniz yeter.

Ben sigarımı arkadaki çöpte söndürüp attım.

-Amca ben çıkıyorum, çalışacağım, sana kolay gelsin.

-Sağ ol yeğenim sana da kolay gelsin.

-Sağ ol amca.

Ben öğretmenler odasına çıktığımda bilgisayarımın başına oturdum ve bilgisayarımdan notlarımı açıp Amerika da ki okulun sınavına hazırlanmaya devam ettim.

 

*****

Öğlen teneffüsünün yarısına vakit geldiğinde çoğu öğretmen okul dışına yemeğe gitmişti ama ben hala çalışıyordum.

Notlarıma son kez bakıp yenilerini eklediğimde bugünlük bu kadar yeter dedim ve eşyalarımı toplayıp sınıfıma geçtim.

Sınıfta öğlen teneffüsü olduğu için fazla kimse yoktu. Sıramda Barkını ve üçüzlerimi gördüğümde yanlarına gittim.

Aden: Ooo üçüz hoş geldin, yüzünü gören cennetlik.

-Ya Aden, biliyorsun. Yapma böyle.

Akın: Bakma sen ona neyse nasıl gitti?

-Çok iyiydi. Yemek de yedim ben. Amerika da ki sınav için heyecanlıyım o kadar. Onun dışında şirket çok iyi gidiyor, tek odağım şu an Fransa da ki şirket.

Barkın: Oh oh çok güzel sevgilim, hadi biz dans sınıfına gidelim, biraz kafanı dağıt.

-Olur tamam.

 

*****

Şu an soyunma odasındaydım. Barkın da beni dışarıda bekliyordu. En üst kat çok işlevliydi. Atölyeler ve soyunma odası buradaydı.

Üzerimdekileri çıkardığımda çantamdan giyeceklerimi çıkardım ve tek tek üzerime geçirmeye başladım.

Finali en sevdiğim parça ile yani çizmelerim ile bitirdiğimde kendimi tam hissettim.

(Ceket yok)

 

Saçlarım şimdilik açık kalsın sonra bileğimdeki tokam ile toplardım. Topuklu ayakkabılarım ile dans etmeyi çok seviyordum. Dişil enerjisi yüksek dansları daha çok tercih ederdim ama hip hop da iyiydi.

Altımdaki şort siyah ve spor bir şorttu. Tam fiziğime uygun duruyordu.

Soyunma odasından çıktığımda Barkın arkasını döndü ve bana baktı.

-Sevgilim yine afet olmuşsun.

-Teşekkürler ama kıskançlık krizlerine girme. Biliyorsun beni, dans ederken topuklu giymeyi severim.

-Bilmez miyim? Hem asla kıskançlık yapmam çünkü aramızda ki sadakat ve güven tartışılamaz bile.

Barkına sarıldığımda o da bana sarıldı ve dans sınıfına geçtik.

Barkın yanında olan telefonu hoparlöre bağladı ve müzik listemi açtı. Barkınla genelde eski tarz takılırdık bu yüzden ilk şarkımız Jennifer lopezden ‘El Anillo’ şarkısıydı. Oldukça enerjik de bir şarkıydı. Şarkının ilk başlarında açılmak için birkaç hareket yapıyordum ama sonlarına doğru Barkının en sevdiği koreografilerden birini yapmaya başladım. Nıka Kljun koreografisini yapmaya başladım. High heels tarzına bayılıyordum. Barkında beni izlemeye hahaha! Sırada ki parça ‘Beatiful Liar’.

Ben bu şarkıda da kendimi ısıtmak amaçlı birkaç figür yapıyordum ama Barkın daha fazla dayanamamış olacak ki şarkıyı ‘Streets’ şarkısının tik tok versiyonu olan ile değiştirdi ve bu şarkıda ki hallerimi iyi bildiği için beraber dans etmeye başladık.

-Put your head and my shoul-

Bu şarkı ikimiz arasındaki çekimi arttırıyordu bu yüzden Barkının favorisi haline gelmişti. Şarkıdaki bas ve ses efektleri çok iyiydi.

Barkından biraz geride olduğum için şarkının ana kısmı başladığı an sağ ayağımı yavaşça kaydırdım ve ona doğru sağ parmağımı kaldırıp gel gel yaparken müziğin ritmine uygun cat walk yapıyordum. Karşısına geldiğimde sağ omzundan tutup yavaşça etrafından bir tur döndüm ve sağ bacağımı açarak sol bacağımın üzerinde bir anda eğildim ve Barkının belinden tuttum. Barkında benim elimi tutunca dönüp geri kalktım. Şu an sadece topuğumdan çıkan ses, müziğin sesi ve nefes alışverişlerimizin sesi vardı. Ortam aşırı ateşli ve çekimliydi.

-Like You.

Bu kısımda da Barkın hareketlendi ve belimden tutarak beni yönlendirmeye başladı. İlk önce onun omuzlarından tutunarak arkaya doğru başımı eğip daire çizdim ardından da vücuduna biraz temas ederek body roll yaptım. Barkın saçlarıma dokunup yukarıdan aşağıya doğru okşadı. Şu an tamamıyla bizimdi ve en özel anlarımızdan biriydi.

Şarkı bittiğinde aramızdaki çekimi bir kenara bıraktım ve ben çalışmaya başladım. Barkında beni izliyordu.

Ben genelde Mina Myoung ve Minnie Park’ın koreografilerini seviyordum. İkisi de koredeki en iyi koreograflardan birileriydi.

İlk koreografim ‘Mina Myoung Gansta’ koreografisiydi. İlk önce slow olanlardan başlamak istedim. Barkın şarkıyı açtığında yapmaya başladım. Barkının tüm dikkati üzerimdeydi artık ve direk teker teker koreografileri yapacaktım.

Sırasıyla devam ettiğimde

Mina myoung: Mamacita, Woman, Gucci koreografilerini yaptım. Hepsi hareketli ve eğlenceli koreografilerdi. Özellikle de Woman parçası çok iyiydi.

Minnie Park: Bola rebola, Copines.

 

 

 

 

Dicle’den

Alçin çok yetenekli ve çok başarılı bir kız. Bu başarısı çok göze battığı için onu çekemeyenler çok ama biz kendi aramızda çok sevdik. Bence enerjisi ve disiplini çok iyi. Zaten kim Alçin’i karşısına almak ister ki. Kız her yönden çok güçlü. Bir bakıyorsun Dinçerlerin tek kız torunu, Arslan Eryiğit’in varisi ve Barkın Aslansoy’un da sevgilisi, hatta gelecekteki eşi.

Ders nihayet bittiğinde kızlar ve erkekler ile yukarı kata çıkmaya başladık. Erkekler genelde provalarımızı izlemeyi severdi.

Biz kata çıktığımızda kızlar ile soyunma odasına ilerliyorken dans odasında Alçin’in dans ettiğini hatta üzerine giydiği kıyafet ile şok olduk.

-Çocuklar şuna bakın!

Oda yalıtımlı olduğu için dışarıya ve içeriye ses gitmiyordu.

Barkın hayran hayran Alçin’i seyrediyordu. İkisi de bizi fark etmemişti. Alçin o topuklu çizmeleri ile harikuladeydi. Bir insan bu kadar başarılı olabilir mi ya?

-Çok iyi dans ediyor.

Hicran: Bora görmüyor musun? Kız çok iyi ve o çizmeler ile harika dans ediyor.

Alper: İnsan Barkının yerinde olmayı çok ister. Çok şanslı.

Çakır: Ne oldu Alçin’e âşık mı oldun?

-Yok be ne aşkı. Alçin’e âşık olan çok kaybeder. O sahibini bulmuş.

Efsun: Salak Alçin köpek mi sahiplenilsin?

Alper: Onu kast etmedim yani bulmuşlar birbirlerini kimse ayıramaz kaldı ki şirket evliliği yapacakları şimdiden belli.

Çakır: Dinçer ailesi de bir şey dememiş belli baksanıza Barkın okula kadar girdi.

Hera: E tabi Dinçer ailesi ne kadar güçlü olsa da kızın on yedi yıllık bir geçmişi ve hayalleri var. Kim engel koyabilir? Kaldı ki Dinçerler artık töreler ile iş yapmıyor, modernleşme yolundalarmış ve sadece şirket bünyesinde gittikçe büyüyorlar ama onları kimse durduramaz. Basın açıklamasını görmediniz mi?

Hicran: Gördük görmesine de bilemiyorum.

Alper: Ya ne takıldınız altı üstü şarkı söyleyeceğiz, dans grubuna bile girmedi. Özel hayatları ile ilgilenmiyoruz.

Çakır: Alper doğru diyor. Relax olun kızlar.

-Demesi kolay. Neyse ya dediği gibi sadece işimize bakalım.

Beraber sınıfa girdiğimizde Alçin de koreografisini bitirmişti. Hep beraber alkışladık.

-Alçin çok güzel dans ediyorsun tebrik ederiz.

-Teşekkürler. Şu bir aydır fazla ilgilenemedim ama paslanmamışım.

Alper: Yok yok çok iyisin.

Hicran: Neyse biz üzerimizi değiştirip gelelim.

 

Alçin’den

Alper: Alçin o topuklular ile zorlanmıyor musun?

-Hayır neden zorlanayım ki?

-Yüksek ya.

-Hahaha! Sorun yok ya. Zaten hep topuklu giydiğim için düz tabandan farksız oldular.

Çakır: Çok yeteneğin var. Piyona, şarkı söyleme, dans, dersler desen maşallahı var, genç girişimcisin, piyasada baya varsın, Dinçer ailesinin tek kız torunu ve Arslan Eryiğit’in varisi. Say say bitmiyor vallahi.

Barkın: Alçin bu tür şeyler ile övünmez. Gerçi övünmesine de gerek yok. Gören görüyor zaten.

-Evet Barkın.

Kızlar geldiklerinde Hicran konuşmaya başladı.

-İzin verirseniz çalışacağız.

-Tabi zaten biraz kafa dağıtmak için gelmiştik. Siz işinize bakın.

Alper: Alçin 19 Mayıs’ı unutma bir de mezuniyette söyleyeceğin şarkıları çalışmayı unutma. Eğer hafta sonu uygunsa prova alalım. 19 Mayıs için Gülşan Hoca ile konuşup sana dönüş yaparım. Zaten grubumuzda var. Yakında toplu provalara başlar.

-Anladım. Bilgi için teşekkür ederim, size iyi günler o zaman.

  

*****

Akşam saat 17.00

Okulda geri kalan derslerde konu tekrarı yapıp test çözdüm, eve geldiğimde biraz dinlendim. Şimdi ise Alper’in, Gülşan Hocadan aldığı bilgiler üzerine piyanomun başında parçalara çalışıyordum. Parçalar Yemen ve Çökertme türkülerini söyleyecektik.

Ben bu türküleri biliyordum ama notalarını bilmiyordum bu yüzden çalışmaya başladım.

Çökertme Türküsünü notalar eşliğinde şu anlık biraz biraz çalmaya başladım ama her gün çalışmam gerekliydi, Okulda öğlen teneffüslerinde Gülşan Hoca ile prova alırdım. Vaktin akşam yemeğine geldiğini gördüğümde aşağıya indim. Sabahki kombinimi değiştirmek istememiştim.

Aşağıya indiğimde herkes yemek salonuna geçiyordu bende onlara ayak uyduracakken dedemin sesini duydum.

-Torunum biz seninle bahçede yiyeceğiz.

Ben bir anda ona bakınca hemen kendimi topladım ve dedemi takip etmeye başladım.

Güzel, çevresinde ışıklandırmanın olduğu bir masaya geçtiğimizde dedem sağa geçti bende karşısına oturdum. Yanımıza Meryem abla geldiğinde yemekleri servis etti ve dedemin o özel içki setini getirdi.

-Afiyet olsun efendim. Başka bir isteğiniz var mı?

-Yok Meryem, gidebilirsin ama söyle oğluma kimse bahçeye çıkmayacak.

-Tamam efendim, ileteceğim.

Meryem abla çıktığında önümdeki tabağı incelemeye başladım. Tereyağında pişirilmiş bonfile yanında pilav vardı. Masada ise havuç, patlıcan; biber, salatalığın içinde haydari, şakşuka vardı.

-Torunum beğenmediğin bir şey mi var?

-Aksine her şey çok güzel dede. Sadece aklım biraz dolu o kadar.

-Bir sorun yoktur inşallah.

-Yok yok sorun yok şükür, sadece…Okul grubu, gösteri, Üniversite sınavlarım ve şirket işi. Babamlar yakında dönecekler zaten ve şirketin durumu da iyi, Türkiye de gireceğim sınav içinde hazırım; denemelerim genelde fule yakın çıkıyor ama Amerika da ki sınav için ve okul grubu için heyecanlıyım o kadar.

-Sen halledersin ben inanıyorum. Aslında yetişemeyeceğim şey yok sadece planlı olman gerek.

-Haklısın dede ama şu an daha iç açıcı şeyler konuşmak istiyorum ama konularımız belli.

Dedem bardaklarımıza içkiden koyduğunda teşekkür ettim ve tabağıma mezelerden doldurdum.

Meryem abla yine döktürmüştü. Çok güzeldi her şey.

-Torunum biliyorum aklın özel hayatın içinde çok karışık istersen ben biraz anlatayım böylelikle her şey açıklığa kavuşur. Öncelikle çok dişli ve tuttuğunu koparan birisin. Bu özelliğini kesinlikle benden almışsın belli…

İçkilerimizden birer yudum aldık. İçki çok iyiydi.

-Artık ailemin huzur içinde olmasını istiyorum ve torunumun böylesine güçlü oluşu beni çok gururlandırıyor. Torunum ben her daim yanındayım; ben, annen, baban, kardeşlerin…Hepimiz.

-Eksik olayın dede.

-Lütfen bölme.

Kafamı sallayıp içkimden bir yudum aldım.

-Çok zor zamanlar atlattık, bu yüzden huzurumuzun bozulmasını da istemiyorum. Daha rahat ve modern olmayı istiyorum. Törelermiş umurumda bile değil, yeter ki ailem mutlu olsun. Aktuğ abinle olan münasebetimiz ders oldu.

Artık ailemi bir arada mutlu görmek istiyorum. Gönül isterdi ki sen de tam olarak bize bağlı ol, hatta benim asıl varisim ol ama on yedi yıllık geçmişi silemiyoruz bu yüzden engel olmak istemiyorum. Torunum senden tek isteğim bizden kopmaman.

-Dede ben anlamıyorum. Ailemsiniz benim. Neden herkes sizden gidecekmişim gibi konuşuyor. Ben her zaman sizinle ilgileneceğim hatta sizi Amerika da bile ağırlarım. Beraber şirkette vakit geçiririz, yemeğe gideriz.

-Sağ ol torunum. O gün bir gelsin de bakarız. Bir husus daha var.

-Tabi, dinliyorum.

-Torunum…Barkını gerçekten de çok mu seviyorsun?

İçkimden son yudumumu aldığımda dedem de kendi kadehini bitirmişti ve kadehlerimizi tazeledi.

-Evet dede onu o kadar çok seviyorum ki…Biz birbirimizde nefes aldığımızı fark ettik ve birbirimizi tanımadan önce ne kadar da boş ve sade bir hayatımız varmış dedik. Barkın hayatımın dönüm noktalarından oldu. Onu o kadar çok seviyorum ki…Anlıyor musun dede? Duygusal hayatımdaki geleceğim. Şirket evliliği yapacağız tamam ama bu aşk evliliği olacak asıl. Onunla çok mutlu olacağımdan eminim sadece okulun bitmesini bekliyoruz.

-Barkın…İyi çocuk, hal ve tavırları çok efendi. Ailesi onu iyi yetiştirmiş belli. Sana ters bir hareketi de olmamış bence.

-Tabi, birbirimize anlayışla yaklaşıp, birbirimizi dinliyoruz ama sonuçta ilişkimiz hep toz pembe ilerleyemez bu yüzden bazen aramız bozulsa da düzeltebiliyoruz. En azından orta yolu bularak devam edebiliyoruz ama en önemli faktör güven. Barkın ile olan güven ilişkim çok ayrı.

-Anladım torunum. İnşallah çok mutlu olursun.

-Olacağım dede. Kalbimden hep güzel şeyler geçiyor. Barkın konusunda fazla karamsarlığa düşmedim.

-Bu arada şişeyi yarılayacağız.

-Hahaha! Valla öyle.

Dedem kutudan çıkardığı purolardan birini bana verdi ve cebinden çıkardığı çakmakla ateşledi.

-Bugünlük kaçamak olsun.

-Olsun da dede senin kronik rahatsızlığın yok mu?

-Yok ne olacak bana(?) taş gibiyim. Hepinizi cebimden çıkarırım.

-Hahaha! İlahi dede, öyle olsun.

Puro güzeldi sanıyorsam aromalıydı.

 

*****

Dedem ile beraber çok güzel bir akşam geçirmiştim. Dedemin gençlik anılarından tut benim okul hayatım falan derken yorulduğumuz için odalarımıza geçmiştik. Odama geçtiğimde Barkın yatakta telefonuyla ilgileniyordu bende giyinme odasına girip üzerimi değiştireceğimi söyleyip ayrılmıştım. Şu an giyinme odasındaydım ve pijama seçiyordum. Ayakkabılarımı güzelce yerleştirmiştim ama kıyafetleri kirli sepetine atmıştım. Gecelik olarak siyah, düz, kısa kollu bir pijama giymiştim.

Telefonumu kontrol ettikten sonra cilt bakımı yapmak için banyoya girdim.

Artık her şeyim bitmişti ve barkının yanına yatağa geçmiştim.

-Nasıl geçti?

-Çok güzel geçti ama çok yorgunum.

-Hadi yatalım artık.

Barkın telefonu bırakıp bana sarıldığında alnıma öpücük kondurdu.

-İyi geceler güzelim hadi uyuyalım.

-İyi geceler Barkın. Seni seviyorum.

 

*****

Çook uzun ve dopdolu bir bölümle geldim. Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyiniz.

Koreografileri anlatmaya kalksam çok uzayacaktı ve açıkçası sıkılırdınız o yüzden sadece isimleri verdim. Merak edenler

Bundan sonrası nasıl işler pek bilemiyorum ama bölümler kısalacak. Bu bölüm toplamda 5900 kelime. Normalde 3000 ile 4000 arası yazardım. Umarım süreçten keyif alıyorsunuzdur.

 

 

 

!!! Arkadaşlar Kitapta kullandığım fotoğrafların hepsi temsilidir, gerçeklik payı yoktur!!!

 

(Kombin fotoğrafları hariç!!)

 

 

 

 

 

Loading...
0%