Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm: Kimse Aileme Leke Süremez!

@ceren_ellie

20 Şubat Salı

Alçin’den

Gümüş’e seslenmem ile Gümüş durduğunda Gökalp’e baktım bir hasar var mı diye ama olmadığını gördüm.

-İyi misin? Kusura bakma arkasından öyle sessizce gelince Gümüşte beni korumak istedi.

-İyiyim merak etme sorun yok.

Dediğinde korumalarda geldi.

-İstersen beraber çıkalım? Hem sohbet ederiz

-Olur gelirim.

Dediğinde parka doğru yol almaya başladık. Yolda benim yeni hayatım ve akşam amcamla konuşacağım konu dönerken parka varmıştık. Vardığımızda beni şaşırtan şey Berkay’ında burada olmasıydı çünkü o genelde akşamları çıkardı.

O da beni fark edince elini uzattı ve bende eline çaktığımda güzel bir ses çıkmıştı bu samimiyetimizi gören Gökalp kıskanmıştı.

-Naber, Alçin sen bu saatte çıkmazdın?

-Ona bakarsak sende çıkmazdın hayırdır?

-Sorma ya benim kız duramadı evde, bende çıkardım.

-Benim de akşam işim var ondan çıkardım. Ne güzel oldu hem bak köpeklerde mutlu olmuştur.

-Hahahaha doğru diyorsun baksana.

-Sen köpeğini kısırlaştırdın mı?

-Hayır daha yaptırmadık ama yaptırmayacağız galiba neden sordun ki?

-Benimki kısır fazla tepki vermiyor ama seninkisi maşallah hormonları tavan gibi de.

-Öyle mi?

-Öğle.

Dediğimde Gökalp’i fark ettiğinde onunla da ellerini çarpıştırdılar ve

-Naber abi, nasılsın?

-İyilikte asıl seni sormalı daha şimdiden Alçin ile ne bu samimiyet?

-Abi yapma ya ilk geldiği gün köpekler sayesinde tanıştık oradan da sohbetimiz yürüdü.

-Ne güzel ne güzel, ee babanlar nasıl?

-Nasıl olsunlar abi, sağlığınıza duacıyız.

-Eksik olmayın, ne yapalım şimdi?

-Gökalp şurada yakınlarda bir kafe varsa oturalım.

-Olur gelin size kahve ısmarlayayım?

Dediğinde yakınlardaki kafeye geçtik. Geçtiğimizde çoğu insan bize bakıyordu bunu pek umursamadan garsonun gösterdiği yere oturduk ve siparişlerimizi vermeye başladık.

-Ben bir filtre kahve alayım.

-Bende bir cafelatte.

-Bende Türk kahvesi alayım orta olsun.

Diye siparişlerimizi verdiğimizde bende oyalansın diye Gümüşe büyük kemiğini verdim o da oyalanmaya başladığında Daisy’e de verdim onlar oyalana dursun bizde sohbet etmeye devam ettik.

-Abi senin çavuşluk nasıl gidiyor?

-Nasıl olsun koçum uğraşıyoruz ama çok memnunum.

-Gökalp seni askeriyede hayal edemiyorum, senin bu yakışıklılıkla kadın komutanları falan baya çekiyorsundur ya hahahaaha.

-Öyle deme sonuçta orası askeriye ve ciddi olmak lazım hem kadın komutanları görsen çoğu evli ve bekarları da aşırı sert.

-Öyle mi? Yani sen diyorsun ki kadınlar sert erkekler değil.

-Hayır canım benim her ikisi de sertte bekar olanlar bazen abartabiliyor hele ki yeni mezunlar.

-Neyse abi boş verelim de bu konuları bak karan abi yaza evlenecek, sen de var mı biri?

-Yok be oğlum nerede olsun önce şöyle bir yaz sezonu açılsın alacam izni gideceğim anneannemlere o zaman çıkar talip.

-Vay abime bak be bende gelirim beraber ayarlarız hahahahaha.

-AYY! Konuyu acil değiştirin hatta akşama sende gel bence bize amcana okul konusunda destek olursun.

-Neden?

-Boş ver bak yine çok sinirlendim.

Dediğimde siparişlerimiz geldi ve bende çantamdan sigara çıkardığımda Berkay

-Bana da versene bir dal?

Dediğinde Gökalp’te istedi ve ikisine de verip yaktım.

Biz sigaralarımızı ve kahvelerimizi içerken zaman akıp gitti ve akşam altı olduğunda

-Gökalp gel artık konağa gidelim bizim yemek saati yaklaşıyor

-Tabi gidelim, o zaman sana güle güle Berkay.

-Güle güle.

-Size de güle güle arayı açmayalım.

-Yazarsın bana.

Sözümü bitirdiğimde mekândan hesabı ödeyip çıktık.

Konağa geldiğimizde kapıyı Meryem ablanın açmasıyla ona tebessüm ederek ‘teşekkürler’ dedim o da “Alçin bugün kahve makineleri ve piyano geldi onlar senindi değil mi?” diye sorduğunda “Evet Arslan Baba yollamıştır.”

“Kahve makinalarını mutfağa kurduk ama piyanoyu odan hazır olmadığı için depoya kaldırdık” dediğinde kafamı salladım ve Gökalp ile salona geçtim. Dedem söze başladı.

-Torunum yüzünü gören cennetlik gel de bir yüzünü görelim.

-Dede Beycim abartmasak sadece dışarıda işlerim vardı onları hallettik Gökalp ile.

-Hoş geldin Torunum.

-Hoş buldum dedem, nasılsın iyi misin?

-Hamd olsun iyiyim sen nasılsın?

-Bende iyiyim dedeciğim sağlığına duacıyız.

-Eee torunum ne yaptın?

-İlk önce üstümü değiştirdim ve Gümüşü yürüyüşe çıkaracağım zaman Gökalp ile karşılaştık.

Beraber korumalarla parka gittik ondan sonra Berkay ile karşılaşınca üçümüz bir kafeye gidip, oturup sohbet ettik.

-Maşallah torunum sende Berkay diyorsun başka şey demiyorsun.

-Dede Beycim lütfen, biz sadece arkadaş olduk ve bence kafa dengi bir çocuk. Bence iyi biri, kötülüğü olmaz gibi hem bizim köpeklerde baya iyi anlaştı.

-Sen yine de dikkatli ol torunum tamam mı?

-Tamam Dede Beycim, yalnız ben pek bir acıktım, ne zaman geçeriz sofraya?

-Babanlar bir yarım saate gelirler o zaman geçeriz.

 

Yarım saat sonra

Kapı çaldığında oturduğum yerden kalkıp koşarak kapıyı açtım ve Mehmet Bey, Koray ve Karanı bir de amcamı görünce çok sevinip “Bir an önce geçinde sofraya oturalım çok acıktım.” Dememle Mehmet Bey bana sarılıp başımın üstünü öpmesiyle bir an içimde kelebekler uçtu çünkü gerçek babam saçlarımı öpmüştü. Mehmet Bey “Kızım çok acıkmış bizde hemen sofraya geçelim.” dediğinde ayrıldık ve ben dedemleri içeriden hazırlanan sofraya çağırdığımda nihayet yemeğe başladık.

Yemekleri yerken ben öyle bir yemeklerin içinden geçmişim ki sanki kıtlıktan çıkmış gibi kendimi kaybettiğim günlerden birindeydim yine bunu gören annem “Kızım az yavaşla boğulacaksın yemekler kaçmıyor.” dediğinde yavaşladım.

 

“Kızım bu arada bugün yapmaya başladılar. Cumartesi’ye yetiştiririz dediler.” Haberin güzelliğiyle “Ay anne cidden bir an önce bitse de bende odama yerleşsem bu arada İstanbul’dakinden bile güzel olacak odam.” Dediğimde bir süre daha yemek yedim ve artık doyduğumda amcama göz ucuyla baktım.

 

Onun da doyduğumu anladığımda dedeme “Dede Beycim şimdi ben amcamla birlikte çok önemli bir konu konuşacağım bu yüzden izninle?” dediğimde Dede Beycim “Tabi torunum konuşunda ne hakkında?” “Okulla alakalı ufak bir pürüzü halletmemiz gerekiyor da.” Dediğimde başıyla onayladı ve bende amcamla ayaklanıp Meryem ablaya “Bize iki sade kahve” dedim. Oda başıyla onaylayıp kahveleri yapmaya gitti.

 

Çalışma odasına vardığımızda karşılıklı masanın önünde duran koltuklara oturduğumuzda

-Sorun nedir Alçin?

-Sorun büyük amca. Bir süre bence okula gelip sahalarda olmalısın.

-Neden? Zaten okulun bir müdürü var.

-Tabi varda…Yetersiz. Amca bugün okulda yanıma Belinay ve arkadaşları gelip bana psikolojik baskı uyguladılar. Daha da kötüsü beni burslu zannedip öyle üstüme geldiler gerçi ben onlara en çokta Belinay’a haddini bildirdim ama özellikle alt sınıflara yapıyorlarmış soruşturduğuma göre.

Dediğimde Meryem abla kahveleri getirip çıktı.

-Bilmiyordum peki neden yapıyormuş?

-Bilmiyorum ama konu çok ciddi hatta sana bir şey diyeyim mi? Belinay Mert’e bile yapmış arkadaşından öğrendim. Ona haddi olmayan çok kötü laflar etmiş.

Benim ölmüş olduğumdan ve ailenin de onu çöp gibi kullanmasından bahsedip sinir krizi geçirmesine sebep olmuş. Duyunca nevrim döndü.

Amca bak bunlar bir duyulursa eğer okulun adı çok kötü kirlenir ve ne sen nede bir başkası kurtaramaz.

Bugün dokuzlardan başladım bir iki sınıfı gezdim ama hepsi korkuyor, bununla alakalı seminerler düzenlenmeli ve ciddi disiplin kuralları uygulayarak bunun önüne geçebilirsin.

-Doğru söylüyorsun yarın kurulu toplayalım hatta sen yönetirsin. Sonuçta bizden çok şey biliyorsun ayrıca sen öğrencilerle daha yakın ilişki kurabiliyorsun bundan dolayı bir süre sen de yardımcı olursun gerekeni de uygulatırsın. Zaten abilerinde var, bende bir süre okulda olurum, hallederiz.

-Amca ben diyorum ki ilk önce tanık ve bu durumu yaşayanlardan ifadelerini alırız en sonunda da kurulu toplayıp işlemlerini hallederiz.

-Olur, hemen yürürlüğe sokalım.

Dediğinde kahvelerimiz de bitmişti.

 

*****

Ben aşağıya indiğimde Mert’e bakındım ama ortalıklarda olmayınca Mehmet Bey’e “Mert nerede?” diye sorduğumda

“Odasına çıktı kızım, ne oldu ki?” “Yok bir şey sadece bir konu hakkında konuşacaktım da.” dediğimde odasının olduğu kata çıkmaya başladım.

Odasının önüne geldim ama içeriden Mert’in ağlaması geliyordu. İçeriye usulca girdim.

Yatakta uzanmış sırtı kapıya dönük şekilde için için ağlıyordu. Hemen yanına oturdum ve “Mert, kardeşim neden ağlıyorsun kim üzdü seni?” dediğimde ağlaması şiddetlendi.

Onu kendime çevirip göğsüme yasladım ve saçlarını okşarken “Şşşt ağlama, bak ben buradayım artık, yalnız değilsin.”

Dediğimde daha da göğsüme sokuldu ve sindi. Ağlamanın verdiği yorgunlukla uyuya kaldığını fark edince, bende ikimizin rahat edeceği pozisyona geçtim ve çarşafı üzerimize örttüm ardından Barkına bu akşam müsait olamayacağımı bildiren mesaj atıp başka zaman artık diye de yazdım sonra da ikizlerle her akşam konuşacağımıza dair söz verdiğim için onlarla olan ortak gruba da güzel bir mesaj atınca bende Mert ile uyudum.

      

*****

21 Şubat Çarşamba

Sabah uyandığımda Mert hala uyuyordu telefonuma baktığımda saatin sabah altı buçuğa geldiğini fark ettim.

 

Mert’in saçlarını okşamaya başladığımda galiba onu uyandırdım çünkü derince bir nefes alıp gözlerini açmaya çalışıyordu. Ayıldığı zaman göğsümde olduğunu fark edip yüzüme baktı bende ona gülümsedim.

 

Mert uykulu sesiyle “Teşekkürler, hayatımda uyuduğum en huzurlu uykuydu sağ ol abla.” Dediğinde dünyalar benim oldu. Hiç bekletmeden alnına bir öpücük kondurup “Ne demek her zaman sen böyle mutlu oldukça bende oluyorum ama konuşmamız gereken bir husus var.” “Tabi konuşalım nedir?” diye sorduğunda derince bir nefes alıp konuşmaya başladım.

 

“Belinay olayı. Bugün işlemlere başlayacağız, o yüzden senin ve arkadaşlarının ayrıca başka sınıflardan olan öğrencilerle birlikte tanıklık etmelisiniz ki atılması daha kolay olsun.” Dediğimde gözlerinin içi parladı. “Artık ben varım okulda amcamla konuştum, bu tür davranış yapanları tek tek ayıklayacağız, yani artık korkmayın, korkma.”

 

Biraz daha sessizce birbirimize sarılıp durduğumuzda artık saat yediye geliyordu bu yüzden ben de artık hazırlanmak için ayaklandığımda “Hazırlanacağım sende hazırlan aşağıda beraber kahvaltı hazırlayalım sürpriz olur ha?” “Çok güzel olur hadi” dediğinde Koray abinin odasına gittim.

Onlar hala uyuyordu bu yüzden rahatsızlık vermeden hemen üstümü giyindim bugün öğrenci değil de her zamanki Alçin olarak gidecektim çünkü bugün işlemlere başlayacaktık ve başında ben ve amcam olacaktı. Ayrıca duyuruları da ben yapacaktım sınıflara.

İlk önce üstümü giyindim daha sonra da saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp en sonda doğal bir makyaj yaptım ve kirpiklerimi kıvırdım.

 

(Mavi çanta yok)

Topuklular ses çıkarmasın diye yalın ayak çıktım aşağıda giyerdim nasıl olsa. Aşağıya indiğimde mutfağa gittim ve Mert’in çoktan malzemeleri çıkardığını gördüm. Oda beni görünce beni şöyle bir süzdü ve elimdeki topuklulara gözü kaydığında ufak bir gülümseme gösterince

“Ne gülüyorsun ya küçük paşa, ses çıkarmayalım diye giymedik her halde” diye çemkirdiğimde o da “Tamam tamam yalnız böyle mi geleceksin okula?” “Evet işlemler başlayacak, ben ve amcam başında olacağız.”

 

Mert’te memnun bir ifadeyle “Vay vay ablama bak be ilk önce evde sonra da okulda zirvede maşallah.” “Teşekkür ederim ama şimdi ev halkı uyanmadan hazırlamaya başlayalım, Meryem abla nerede?” dediğim an geldi ve “Buradayım” dedi.

 

Hemen tezgâhın başına geçtim ve hazırlıklara başladık bu arada da Kuzey abiye de Gümüş için mesaj attım, numarasını iyi ki önceden almıştım. Buraya geldiğimden beri pekte ilgilenemiyordum. Bu sırada Mert bana bir şeyler demeye başladım.

-Abla sana çok teşekkür ederim bir de özür borçluyum. Hayatımda o kadar çok görmezden gelindim ki sadece hayatımızda sen vardın ama yoktun da o yüzden ön yargıyla ve hak etmediğin şekilde yaklaştım sonra yaptıkların cidden beni yerin dibine soktu çok özür dilerim.

Ona yaklaşıp sarıldım ve başına öpücük kondurdum.

-Sorun yok seni anlayabiliyorum sakın kendini üzme.

 

Saat 08.00

Her şey hazırdı bir tek ev halkının teşrifi kalmıştı. Yukarıdan gelen ayak sesleri ile ev halkının uyandığını anlamıştık.

Sonra Mert’in aklına bir şey gelmiş olmalı ki yukarıya çıktı ve aşağıya elinde gitarıyla döndüğünde ne yapacağımızı anladım.

 

Mert “Hadi incelikler söyleyelim.” Dedi. Bende en sevdiğim şarkılardan birinin adını duyduğumda heyecanlanıp kafamı salladım ve başladık.

- İncindim, incitildim derinden

Terk ettim kendimi…

Tesadüfen, karşılaştım içimde

Kendimle yenide…n

Beraber söylemeye başladık

-Bir minicik kız çocuğu bak duruyor orada ha…la…

Anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa…

Artık beni asla yaralayamaz hayat eğer istemezsem

Yıllar beni kolay yakalayamaz ben durup beklemezse…m

 

Sonlandırdığımızda arkamızdan alkış sesleri geldiği için arkamızı döndüğümüzde tüm ailenin bizi dinlediğini ve kaynaştığımız için mutlu olduğunu anladım. Ben koltuğa geri oturup ayakkabılarımı giyindim.

 

Herkes sofraya oturduğunda sofradaki börekleri, yumurtayı, pankeki ve daha nicesini gördüklerinde çok mutlu olmuşlardı.

 

Ben, Mert ile bunu fark edince “Afiyet olsun” dedik o sırada da Dede Bey de “Siz mi hazırladınız?” diye sorduğunda kafamızı salladık.

 

Kahvaltı faslı devam ederken Mehmet Bey;

-Kızım böyle mi okula gideceksin?

-Evet bugün işlemlere başlayacağız bende Amcam ile başında olacağım, bu yüzden ona yakışır şekilde giyinmek istedim.

-İşlemler mi, ne işlemleri?

-Şöyle ki klasik zorbalık meselesi ve çok ciddi bir boyuta ulaşmış durumda hatta amcam ile bu konuyu tartışmıştık odada. Size şunu söyleyeyim bundan Mert bile etkilenmiş ve sizin ruhunuz bile duymamış.

-Kızım neler diyorsun?

-Öyle. Acı ama gerçek Allahtan bana da aynısı yapılmaya çalışıldı da engel olabileceğiz amcamla.

Öğrenciler korkularından bir şey diyememiş, birde bu bir duyulsa okulun adı da kirlenecek bir süre bende takipte olacağım. Amcamla da konuştum.

 

Dedem söze girip;

-Aferin torunuma tam ailemize yakışır şekilde davranıyorsun, zalimlere boyun eğmeden cezalarını almalarını sağlıyorsun.

-Teşekkürler Dede Bey, adalet yerini bulsun o burslu çocuklar rahat etsin başka isteğim yok.

Dediğimde daha fazla oyalanmadan okula gitmeye başladığımızda ben çok güneş olduğu için gözlüğümü taktım.

Zaten bu sıralar anlamıyordum bir gün kötü bir gün güzel neyse. Bugün motora binemeyecektim çünkü kıyafetim uygun değildi bu yüzden iki araba şeklinde gittik.

 

Okula geldiğimizde üçüzler sınıfa gitti. Mertte gideceği zaman

 

-Mert dur bir…Sana dediklerimi unutma ben sizi almaya geleceğim. O zaman çekinmeden her şeyi anlatacaksınız.

-Tamam anlatacağız, iyi ki varsın abla, melek gibi yardımımıza koştun.

 

Deyip sınıfına çıktı. Bende bizim kattaki öğretmenler odasına abimler ile girdiğimde tüm öğretmenler bize bakıyorlardı.

Bende amcama bakınıyordum ama göremedim anlaşılan daha gelmemişti. Amcamı aramak için telefonumu çıkardım ve aramaya başladım. Açtığında “Amca neredesin? Bugün işlemlere başlayacağız.” “Beş dakikaya oradayım sen öğretmenler odasındaysan beni bekle.” “Tamam bekliyorum” deyip kapattım.

 

Bize bakan öğretmenleri görünce fazla takmayıp Can abime döndüm. “Abi, amcam bir beş dakikaya burada olur.” Abim anladığını belirtmek amaçlı kafasını salladığında, kadın öğretmenlerden biri “Can Hocam bu öğrenci kardeşiniz mi?” Can abim kadına dönerek “Evet kardeşim.” Dediği zaman kadın anladım tarzında kafasını sallayıp sustu. Bende sandalyeye oturup telefonumla ilgilenmeye başladım. Bir süre sonra amcam gelip

-Günaydın arkadaşlar.

-Alçin, gel öncelikle müdür ve müdür yardımcılarıyla bir toplantı yapalım.

-Tamam, geliyorum.

Dediğimde iki oda solda kalan müdürün odasına geldik.

Bizi görünce hemen ayağa kalkıp amcamla el sıkıştılar, sıra bana gelince

-Hoş geldin, Alçin nasılsın iyi misin?

-Pekte iyi değilim aslında, konuşmamız gereken konular var.

Sizin hakkınızdaki dosyayı dün amcam aracılığıyla inceledim her ne kadar okulun mali işlerinde başarılı olsanız da disiplin ne yazık ki zayıf.

-O ne demek Alçin?

-İşte bugün konuşacağımız konu da bu isterseniz müdür yardımcıları ve rehberlik öğretmenleri de gelsin öğle başlayalım.

-Tabi ki.

Dediğinde amcama döndüm bana gururlu gözlerle bakıyordu her geçen dakika güvenini kazanıyordum. Bu da beni çok gururlandırıyordu ve rahatlatıyordu. Eğer güveninin tam olarak kazanabilirsem olacakları daha iyi sağlamlaştırabilirdim.

Beş dakika bekledikten sonra öğretmenlerde gelmişti. Beni fark ettiklerinde tek tek selamlaştık ve

Müdür yardımcılarının isimleri: Aykut, Aslı, Gamze.

Rehberlik öğretmenleri de: Nur, Veysel ve Müge olduğunu öğrendikten sonra toplantıya başladık, tabi sonradan gelen acı kahveler eşliğinde.

 

Aykut hoca ilk söze başladı;

-Akalp Bey neden toplandık öğrenebilir miyiz?

-Şöyle ki Aykut Bey, okulumdaki bu disiplinsizlik hakkında konuşacağız. Dün akşam, Alçin bana her şeyi anlattı.

Belinayın zorbalık yaptığını özellikle de burslu öğrencilerimize yaptığını duydum. Bunun hakkında söylemek istediğiniz şeyler var mı, ya da nöbetçi öğretmenler ve rehberlik bölümü farkında değil mi bu durumdan?

 

-Akalp Bey ne diyorsunuz öğle nasıl Belinay zorbalık yapıyor? Bizim kulağımız hiç gelmedi sadece arkadaş grubu var arada denk geliyoruz ama hiç böyle bir şeyden şüphelenmedik.

-Keşke daha dikkatli olsaydınız ama keşkelerle maalesef ilerleyemiyoruz. Şimdi önümüze bakalım.

Belinay benim yeğenlerim dahil birçok öğrenciye zorbalık yaparak okulun düzenini bozmuştur bu yüzden kesinlikle kurulu toplayıp atılma işlemlerine geçilmesini istiyorum ve disiplin kuralları üzerinde daha fazla durulmasını istiyorum.

Zaten Alçin öğrencilere daha yakın, onun sağladığı bilgilerle daha iyi şeyler başarabiliriz şimdi düşüncelerinizi merak ediyorum?

 

İlk Müge konuştu

-Doğru söylüyorsunuz aslında, öğrencilerle ne kadar görüşme yapsak bile bir şey demedikleri için bir bilgimiz olamıyor.

 

Veysel

-Akalp Bey atılması yerine konuşmayı denesek, bunun ne kadar kötü bir davranış olduğu hakkında.

-Hayır kesinlikle okulumda istemiyorum daha fazla okulu tehlikeye atamam. Bakın Veysel Bey bu olanlar bir duyulsa halimiz ne olur sizce? En iyisi okuldan gitmesi. Hem soru onların ödediği para ise Belinay gider yenisi elbet gelir.

Aileme ve kendime leke sürdürtmem ve bundan sonra Belinay gibi öğrencileri tespit edip atılmasını sağlayacağız.

-Peki efendim nasıl uygun görürseniz.

 

Gamze

-Akalp Bey isterseniz öğrencilerle konuşmaya başlayalım zaten yeterli sayıda ifade toplayabilirsek daha kolay olur işimiz.

-Tabi hiç beklemeden işlemlere başlayalım bu konunun bir an önce kapanmasını istiyorum.

 

Ben

-Benim bildiğim öğrenciler var ayrıca kardeşimin sınıfındaki bir öğrencinin de bildikleri var onları çağırıp ifadeleri alırız.

 

Müge

-Tabi Alçin sen başla gerisini biz hallederiz ayrıca tarzını sevdim.

-Teşekkürler

 

Dediğimde toplantı bitti ve bende yukarıya çıkıp ilk önce Cansuların sınıfının kapısını çaldım.

“Hocam böldüğüm için kusura bakmayın ama Cansu ve arkadaşlarını alacağım ayrıca bu sınıfta Cansular dışında, Belinay tarafından ya da başkası tarafından zorbalık gören varsa onlarda gelsin” dediğimde Cansular dışında kimse gelmediğinde

 

“Bakın arkadaşlar bu çok ciddi bir konu, lütfen çekinmeyin artık ben ve amcam devredeyiz lütfen çekinmeyin” dediğimde kimseden ses çıkmayınca bende Cansularla çıktım ve onlara gitmeleri gereken odayı söyleyip Mert’in sınıfına girip onları da çağırdım.

Mert ve arkadaşları çıktığında Mert’in arkadaşını durdurup “Sen benimle geliyorsun beraber öğrencileri toplayacağız sen bana göstereceksin, bu arada adın neydi?” “Mahir.”

Mertleri aşağıya yolladım ve Mahirle beraber öğrencileri ifade için aşağıya yolladık. Yaklaşık yirmi kişi olmuştu ve duyan ifade vermek için geliyordu. Bu kızın fena halde başı dertteydi, ifade verenler sayesinde onu okuldan atmamız artık daha da kolay.

 

*****

Öğlen teneffüsü olmuştu ve hala ifadeye gelen öğrenciler vardı ben oradan ayrılıp amcamın yanına geçtim ve konuşmaya başladık;

 

-Amca ben acıktım kantine ineceğim sana da atıştırmalık alayım mı?

-Yok sağ ol Alçin, İfadeler nasıl gidiyor?

-Valla duyan geliyor. Bu kız baya kişiyi sıkıştırmış. Ulu orta olunca da çok tanık var.

-Anladım ben şu evrakları da halledeyim bir iki ifadeye girerim.

-Tamam ben çıkıyorum.

 

Dediğimde odadan çıkıp öğretmenler masasına bıraktığım eşyalarıma baktım. Çantamdan telefonumu aldığımda hiç bildirim ya da arayan yoktu sonra cüzdanımı da içerisinden alıp aşağıya indim. Yanımdan geçen bir daha bakıyordu resmen ama fazla takılmadım çünkü alışmıştım.

Kantine geldiğimde herkes bana yol açmaya başladı. Anlaşılan yaptıklarım duyulmaya başlanmış, bu da benim gururumu okşadı haliyle. İnsanlara teşekkür edip öne geçtiğim zaman

Belinay, önümü kesip konuşmaya başladı

-Sen kendini ne zannediyorsun ha iyi ki amcan okulun sahibi şu havalara da bak.

-Belinay yerinde olsam utancımdan sınıftan ya da evden çıkmazdım biliyor musun?

-Kızım sen hayırdır? Daha dünkü kızsın yerini bil.

-Ben dünkü kız olabilirim ama senin gibi aşağılık değilim.

Dediğimde herkes den bir ‘O’ çıkmıştı bende sözlerime devam ettiğimde

-Belinay, adalet yerini bulacak hiç şüphen olmasın.

Sesimi yükseltip herkese doğru konuşmaya başladım

-BUNDAN SONRA BEN BURADAYIM KİMSE AİLEME LEKE SÜRECEK ŞEYLER YAPAMAYACAK. BUNDAN SONRA BELİNAY GİBİLERİ TEK TEK AYIKLAYACAĞIZ HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN.

-Ayrıca Belinaycım, kendi yetersizliğini başkalarını aşağılayarak yeterli hale getiremezsin. Bu sadece seni iyice dibe çeker ve gördüğün üzere diptesin.

Gitmen yakındır ve gideceksin okulumuzdan hiç merak etme. Daha önceden dediğim gibi elimden geleni ardıma koymayacağım ve ben kimseden güç almam çünkü gücün ta kendisi benim.

Dediğimde herkes bana bakıyordu. Nihayet bir iki atıştırmalık alıp çıktım.

Öğretmenler odasına geldiğimde masadan çantamı alıp cam kenarında bulunan koltuklardan birine geçtim. Atıştırmalıklarımı yerken çay ocağından çay alıp içmeye başladım cidden çok sinirlenmiştim.

 

On- on beş dakika sonra atıştırmalıklarımı ve çayımı bitirdiğimde onları çöpe attım ve geri yerime oturduğumda Arslan Babanın aradığını gördüm. Daha fazla bekletmeden açtığımda

-Nasılsın Arslan Baba?

-İyiyim kızım ne olsun sesini duymak istedim. Bir gittin aradığın yok.

-Hahaha Baba ya deme öğle, cidden bende bir geldim bir geldim olaylar olaylar başka zaman uzun uzun anlatırım ama bende seni çok özledim.

-Kızım bizim şirkette baya sıkıcı olmaya başladı herkes sana alışmış en ufak şeyde bile gözleri seni arıyor.

-Ciddi misin? Bu kadar bağlanacaklarını bilsem bu kadar ilgili olmazdım sonuçta koskoca ERYİĞİT HOLDİNGİN biriciğiyim.

-Valla öyle kızım.

-Baba ben bu sabah Koray ile de konuştum ben soy değişikliği yapmayacağım, seni bırakmayacağım ve dediğimi umarım ki ciddiye alırlar.

-Kızım sen sinirlenme biliyorum beni bırakmayacağını ama sen yine de dikkatli ol.

-Baba onun dışında içimde güzel hisler de var. Onlara şans verdim ve üçüzüm, kardeşim ve abilerim oluyor hatta Yasemin Hanım’a içimden bir anda anne dedim.

-Ne güzel kızım sen mutlu ol yeter ama amaçlarını da unutma. Sen benim varisimsin soyumu temsil ediyorsun.

-Tabi ki baba sen merak etme her şey kontrolum altında olacak kimse bize engel olmaya kalkamaz.

-Kızım neyse sonra yine konuşuruz, ben artık kapatayım.

-Konuşuruz yine, hoşça kal baba.

Telefonu kapattığımda birçok öğretmen bana bakıyordu anlamadığım şekilde, Aralarından bir öğretmen

 

“Kızım senin ne işin var Arslan Eryiğit ile?” Ben hafif tebessüm ederek “Ben onun baş varisiyim Alçin Eryiğitim, Antep galiba biraz geriden geliyor.” Dediğimde şaşkınlıkları iyice artarken

-Alçin ama sen Can ile Cem’in kardeşi değil misin?

-Öyle ama çok sorguluyorsunuz.

Çantamdan sigaramı ve çakmağımı alıp bahçeye çıktım.

Çıktığım zaman zil çalmaya başladı bu yüzden öğrenciler sınıflarına gittiklerinde içmeye karar verdim böylece daha rahat davranabilirdim, hemen ilerimdeki banka oturup beklemeye başladım.

 

Paketten bir dal alıp ateşlediğimde yanımda bir hareketlilik hissettim, baktığımda ise amcamdı

-Sende mi başladın bu illete?

-Evet iki yıldır…

Dediğimde paketten o da bir dal alıp yaktığında konumuz hakkında konuşmaya başladık.

-Nasıl gidiyor evraklar bitti mi?

-Bitti. Son ifadelere de girdim, artık hazır sayılırız kurulu toplayıp işi bitirebiliriz.

-Güzel yeterince uzadı bu iş bir an önce bitsin.

Dediğimde derince içime çektim dumanı.

-O zaman öğretmenleri teneffüs olunca toplarız ve oturumu başlatırız.

-Tamam. Alçin seninle okul dışında hiç konuşamadık bana kendinden bahsetmek ister misin?

-Amca sonra şu an sadece kurulu düşünüyorum.

-Tamam zorlama yok.

Dediğinde ayağa kalkıp içeri geçtim artık şu gün bitse de kurtulsam. Şu an tek isteğim sıcak küvetin içine girip, viskimi yudumlarken, Şebnem Ferah dinlemek istiyorum.

                           

*****

Kurul toplanmıştı ve karşımızda da Belinay duruyordu. Amcam;

-Belinay, öğrencilerimizin verdiği ifadeleri inceledik, kamera kayıtlarına da baktık elimizde seni okuldan atmak için yeterince kanıt var ve bu kanıtlar ışığında senin bu yaptıkların kabul edilemez.

Öğretmenlerinle konuştuk ve seni artık aramızda olmanı ne yazık ki istemiyoruz. Ama, yine de senden son kez savunma yapma hakkını vereceğiz, şimdi seni dinliyoruz.

 

Belinay alaycı bir tavırla gülüp savunmasına başladı.

-Yine olsa yine yapardım, pişmanda değilim ayrıca yanımda duran o köpeklerde iki lafıma hediyeme hemen yanımda durdular.

-Demek öyle, tamam aileni arayacağız ve bugün bu iş bitecek, şimdi sınıfına gidebilirsin.

Belinay hadsiz bir şekilde kapıyı çarpıp çıktı.

Daha sonra, içeriğe diğer kızlarda girdiğinde onları da dinledik.

 

Hepsi Belinayın tehditlerine boyun eğmek zorunda kaldıklarını ve dışarıya da sanki hediyelerle yanında tutuyormuş izlenimi verdiğini söylediler.

 

Kızlar kurul kararıyla bir hafta uzaklaştırma aldılar. Her ne olursa olsun söylemeliydiler.

Kurul bittikten sonra artık aileleri çağırıp sicile işlemek kaldı.

Rehberlik birimi ve Müdür yardımcıları aileleri ararken ben odada bir koltukta oturmuş olanlara bakıyordum.

 

Aradıktan bir saat sonra gelen ailelerle beraber oturup konuşmaya başladık.

Uzaklaştırma alan kızların aileleri çok üzülmüş ve yıkılmışlardı. Nasıl anlamayız diye ama sonuçta olan olmuştu ve sicillerine işleyecekti.

En zoruysa Belinay ve ailesiydi çünkü Belinayın babası amcama sicile işlenmemesini bir de atılmaması konusunda rüşvet teklif etmişti ama nafile karar çoktan verilmişti.

Belinay artık okulumuzda olmayacak ve diğer kızlarda bir hafta sonra bizlerle olacak.

Loading...
0%