Yeni Üyelik
2.
Bölüm

BÖLÜm 1

@cerenkorkmazz

 

Her şey başlamadan 2 yıl önce

 

‘’Her gün geç kalıyoruz ve bir gün senin yüzünden devamsızlıktan kalacağım.’’

‘’Hiç bir şey olmaz güzelim hadi mızmızlanmada yürü’’

İki genç normalden hızlı adımları üzerlerinde lise öğrencisi olduklarını beli eden kıyafetleri ile yürüyorlardı. Dışarıdan bakıldığında sevgiliyi andıran bu çift tam aksine ikizlerdi. Fakat buna kız da dahil olmak üzere kimse bilmiyordu.

Yetimhane ile okul arasında çok bir mesafe yoktu ama bu ikisi her gün oğlan yüzünden geç kalmayı beceriyorlardı. Genelde hep kızlar bekletirdi karşı tarafı ama burada 12 yıldır tam tersiydi.

Okula geldiklerinde oğlan kızın saçlarını karıştırarak

‘’Çıkışta burada beklerim bir yere gitmemiz gerek’’ diyip yanından uzaklaştı.

Kız söylediğine aldırmadan sınıfına doğru gitmeye başladı. Bu sene son seneleriydi. İkisi de normalden daha zekilerdi. Ama bu keşfetmeleri için biraz daha zaman vardı. Sanırım keşfetmek yerine kullanmak için dersek daha doğru olacak gibi. Sınıftan içeriye girdiğinde öğretmeni masasında oturmuş açıklama beklercesine

‘’Tüm sınıf sizi dinliyoruz Tanya hanım bu sefer neden geç kaldınız’’

‘’Özür dilerim bir daha olmaz ‘’ dedi tam yerine geçmek için sırasına giderken yanından geçtiği adını dahi bilmediği bir kız sessizce

‘’Eric’i biraz daha az öpseydin geç kalmazdın ‘’ diyip gülmeye başladı.

Tanya insanların her lafını duymazdan gelmeye alışmıştı. Ama sadece Eric ile yakıştırılmasına sessiz kalamıyordu. Kızın gözlerinde öyle bir sinir belirtisi oluştu ki lafı söyleyen kızın beti benzi atmış durumdaydı. Ağzını açıp öğretmene seslenmek istedi ama sanki kitlenmiş gibiydi.

Bu duruma alışıktı öğretmeni tembihlenmişti gereken kişiler tarafından. Durumu fark etmesiyle oturduğu yerden kalkıp Tanya’nın yanına koştu. Sakince koluna dokunup.

‘’Dışarı çıkman daha iyi olacak sakinleş öyle gel’’ diyip kolundan tutarak sınıftan çıkarttı ve kapıyı kapattı.

Herkes onun bu haline gösterilen tavırların sebebini zenginlik olarak yorumluyordu. Ve kimse onların yetimhanede kaldıklarını bilmiyordu. Aslında zenginlikten değil Tanya’ının ne yapacağını bildikleri içindi. Onu korumak içindi. Henüz her şey için çok erkendi. Okulun koridorlarında bekleyemezdi. Ama dışarıya da çıkmak istemiyordu. Kızlar tuvalertine attı kendini.

Kabinlerden birine girip klozetin üstüne oturdu. Çantasından defterini çıkartıp dün yazdıklarını tekrar okumaya başladı. Yazma yeteneğini henüz Eric’e söylememişti. Ama yakında söylecekti. Eline kalemi alıp hatalı yazdğı yada sevmediği yerleri karalayıp düzeltmeye başladı. Kendini o kadar kaptırmıştı ki zilin çaldığını duymamıştı. Ta ki kulağına ilişen o sese kadar. Bir şey duyduğunu farketti ama anlayamadı. Huzursuzlanıp olduğu yerden çıkmak için hazırlandı.

Hiç birşeyden haberi olmadan tuvaleti terkedip çıktı. Kafasını kaldırıp baktığında okulda olmadığını fark etti. İşte şimdi başlıyordu herşey. Etrafına bakmaya başladı şaşkınca tanıdık şeyler görmeyi ümid ederek. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladı. Şuan olduğu yer okuldan ziyade sanki önemli bir yerin girişi gibiydi. Herşey fazla mükemmeldi. Yerler bembeyaz mermer ile kaplıydı. O kadar iyi parlatılmış ki dikkatli baktığında kendini göreceğini sandı. Bulunduğu yerin tam köşelerinde olmak üzere dört tane sütun vardı. Bu sütunların ortasında fazlasıyla görkemli bir masa vardı. İçerisi adeta toplantı odasını andırıyordu. Etraf göz alıcı güzellikte olduğu kadar ürkütücü bir havasıda vardı. Odada 10’dan fazla insan vardı. Aslında çoğu kadındı mankenleri andıran vücut yapıları vardı. Aslında hiçbiri insan değildi.

Her yer o kadar beyazdı ki Tanya’nın içinde bir huzursuzluk oluşmaya başladı. Beyazdan hoşlanmazdı. Kıyafetleri bile beyazdı. Biraz daha incelemek için adım atmak istedi ama önünde engel varmışcasına sarsıldı. İçlerinden bir tanesi onun olduğu yere doğru gelmeye başladı.kim olduğu görmek için dikkatli baktığında gelen kadının arkasında bir şey sallanıyordu. Sanki kuyruk gibiydi yaklaştıkça daha çok belirginleşiyoru. Yüzüne odaklandığında kadını kediye benzetti. Kadının önüne gelip dikilene kadar kendini buna inandıramadı. Onun olduğu yere gelince kadın birden durmuştu. Sanki bir engel var gibi. Kadının onu görmediğini anlaması zor olmamıştı. Ama şaşkınlığından kımıldayamıyordu. Şuan tam önünde boyu neredeyse Tanya’nın boyunun 2 katı olan bembeyaz sanki bir mankeni andıran kedi duruyordu. Yüz hatları kedi olmayacak kadar insana benziyordu. Kediler gibi bıyıkları vardı. Ama onun çok güzel gözükmesine neden oluyordu. Burnu kediler gibi değildi. Bir heykel traşın bile yapamayacağı kadar muntazamdı. Gözleri tam kedi gibiydi ama rengi o kadar güzeldi ki insanın baktıça bakası geliyordu. Gökyüzünden daha maviydi. Üzerindeki kıyafet beyaz olmasına ve kendinin de beyaz olmasına rağmen gözalıcıydı. Yakasında bir şekil bir yazı vardı ama anlayamamıştı ne olduğunu. Kedi kadın yada her neyse derin bir iç çekip birden arkasını dönüp gitmeye başladı. Masaya yaklaştığında herkes oturmuştu. O kedinin onları başı olduğunu anlamak zor değildi. Masada herkesin onu görebileceği şekilde bir yere oturdu. Yakından dev gibi olan o kediler masada normal insan gibilerdi. Kimseden ses çıkmıyordu. Herkes ona bakıyordu. Birden konuşmaya başladı. Şarkıyı andıran bir tını ile konuşmaya başladı.

‘’Herkes iyi dinlesin bir daha tekrar etmek istemiyorum. Biliyorsunuz ki yeni Reina için henüz 250 yılımız var. Ama ne yazık ki Mujer’in dediğine göre 100 yılımız var ve bu Reina her zamankinden farklı olacak. Hepinizde biliyorsunuz ki Reinayı biz seçemiyoruz. Bu yüzden şimdiden bunu söylemek istedim kendinizi hazırlamanız için’’

Sesi bütün o kocaman yerde yankılanıyordu. Zaten duymamak imkansızdı. Ama gördükleride gerçeklikten fazlasıyla uzaktı. Etrafına bakıp kaçış yolu aramaya başladı. Arkasında olan bir kapı ilişti gözüne. Adımlarını oraya çevirdi. Kapının önüne geldiğinde kapının devasa büyüklükte olduğunu farketti. Kapının altından gözü acıtacak biçimde ışık sızıyordu. İlk başta farketmedi ama kafasını aşağıya eğdiğinde ışığın varlığını gördü. Gözlerini kapatarak kapının kolunu tutup kendine çekti. Bir adım atmaya çalıştı ama ilerleyemedi. Önünde duvar var gibiydi. Tekrar denedi yine ilerleyemedi. Gözünü açtığında karşısında dimdik dikilen Eric vardı. Panikle arkasını döndüğünde tuvalet ile karşılaştı. Bir daha önüne döndü yüzüne açıklama yapmasını bekleyen bir çift yüzüne bakıyordu. İçinden bir şeyler çekilmiş gibiydi. Kekeleyerek konuşmaya başladı.

‘’Ama.. Ama ben anlamıyorum. Şey… Şey oldu az önce Eric şey oldu şey işte’’

Eric’in yüzündeki merak yerini korkuya bıraktı. Bir şeyler olmuştu belliydi. Korkusunu iliklerine kadar hissediyordu. Aklına herşeyin başladığını düşünmekten başka herşey gelmişti. Omuzlarına sakince elini koydu.

‘’Sakin ol güzelim. Sakinleş ondan sonra bana ne olduysa anlatırsın tamam mı ?’’

Tanya kafasını sallayıp derin derin nefes almaya başladı. Her aldığı nefeste biraz daha kendine geliyordu. En sonunda kendini iyi hissetmeye başladı.

‘’Kediler iki ayak üzerinde yürüyüp konuşamazlar dimi’’

Duyduğu cümle ile şoka girmişti Eric başlamıştı hemde zamanından önce bunun imkansız olması gerekirdi. Ama başlamıştı işte ona bir şey belli etmeden bir kahkaha patlattı. Ne kadar inandırıcı olup olmadığını bilmesede

‘’Tuvaletin üzerinde bütün gün uyursan böyle rüyalar görürsün tabi’’

‘’Ne demek bütün gün daha demin zil çaldı. Teneffüs bitmeden derse yetişmem gerek.’’

‘’Saate bakmak ister misin? Bence bakmalısında’’

Kolundaki saate baktığında okul biteli yarım saat olmuştu. Ama bunun olması imkansızdı. Uyumadığına emindi. Ve bu kadar zaman geçmediğinede. Ağzı bir şeyler demek için açıldı ama sonra söyleceği şeyden vazgeçti. Daha fazla Eric’in onunla uğraşmasını istemiyordu.

‘’Neyse hadi gidelim. Az daha burda oyanırsak o cadı yine başımıza şirneyecek.’’

Eric’in içinde bir sıkıntı oluştu. Bunu istemsizde olsa Tanya da hissediyordu. Ama o bu yaşadığı durumdan böyle olduğunu düşünüyordu. Oysaki durum hiçt öyle değildi. Tanya’yı kolunun altına alıp saçlarını bozdu tek eliyle.

‘’Yürü bakalım başımın tatlı belası. Seninle çok işim var çook. Hadi yürü bakalım çıkalım artık burdan.’’

Kız kendini bütün bunların rüya olduğunu ikna etmeye çalışıyordu. Konuyu tekrar açmak istedi ama sonra vazgeçti.

İkiside aynı anda

‘’Bir şey dicem hazır mısın ‘’ dedi bu hallerne kahkaha atmaya başladılar.

‘’Söyle güzelim hadi dinliyorum’’

‘’Tamam o zaman söylüyorum ben yazmaya başladım.’’ Dedi sevinçle onun için çok önemliydi. Eric’in yüzünde sevinç beklerken şok ifadesi oluştu.

‘’Nasıl yani anlamadım.’’

‘’Neyini anlamadın adam öldürüyorum demedim yazmaya başladım dedim ne bu yüzündeki ifade’’

‘’Ne zaman başladı bu ?’’ Eric bunu o kadar yüksek sesle söylemişti ki Tanya adımlarını durdurup ondan geri çekildi. Gözlerinin içinde değişik bir şey vardı. Ve bu onu korkutmuştu. Cevap vermeyip yüzüne bakmaya başladı.

‘’Cevap ver Tanya ne zaman başladı ? Kahretsin nasıl hissemedim bunu ben ‘’ diyip ellerini saçının arasına alıp çekmeye başladı. Tanya’nın yüzüne baktığında korku vardı gözlerinde sanki ilk defa görmüş gibiydi. Eric’in şu an isteyeceği son şey gözleriydi. Aniden gözlerini kapatı tekrar açtı ama bakışları aynıydı. Ona doğru bir adım attı ama Tanya geriye gitti.

‘’Yazmamın nesi bu kadar seni sinirlendirdi bilmiyorum ama bana bağırmaya hakkın yok anladın mı beni’’ diyip tüm gücüyle koşmaya başladı.

Kıza göre bu çıkış çok saçmaydı. Hatta yersizdi ama bilmediği bir şey vardı ki oğlan haklıydı. Bunu anlaması için 2 yıl geçmesi gerekecekti belki de ama o zamana kadar her gördüğü şeyi rüya yada gerçek neyse oğlana söylemeden yazacaktı. En büyük avantajı bu yazdıkları olacaktı zamanı geldiğinde tüm o defterler onlara harita olacaktı.

 

‘’Dur artık koşma bekle’’

Eric nefes nefese kalmıştı Tanya’nın arkasında koşmaktan. Onu incittiğini farketmişti ama bunu ona açıklayamazdı. Tanya en sonunda ayaklarında derman kalmadığını hissedince durdu. İçinden yaptığım acaba çok mu çocukca diye geçirdi ama sonra bunu kafasından sildi. Sonuçta yazmak onu mutlu ediyordu.

‘’Sonunda pes ettin canıma okudun be kızım’’

‘’Sigarayı daha az içersen bana yetişirsin’’

Tanya’yı kolunun altına aldı ama kızdan her zaman ki o hareket gelmeyince onu fazlasıyla incittiğini anladı. Kulağına eğilip en kısık ve hızlı sesiyle

‘’Özür dilerim’’ diyip geri çekildi. Az önce olan şey bir ilk ve sondu. Yıllardır Tanya’ya herşeyi yapmıştı ama asla özür dilerim cümlesi ağzından çıkmamıştı.

Kız duyduğu cümle ile gözleri yerinden çıkarcasına irileşti ve ağzın açıldı.

‘Ne dedin sen az önce’’

‘’Duysaydın bir daha söylemem’’

‘’Duydum sorunda o zaten ve idrak edemedim’’

‘’Ne duyduysan o işte uzatma sana diyeceğimi bile boğazıma tıktın yurda gidince hazırlan çıkmamız gerek. Mezuniyetimiz geliyor ve senin uyuşukluğun yüzünden hiçbir şey alamadık.’’

Mezuniyet dimi bir de o vardı. Tanya hiç gitmek istemiyordu. Eric’in aksine o daha sakindi. O tür eğlenceler ona işkencce gibi geliyordu ama Eric’e sorucak olursan bir daha bunu nerde yapacakmışız. İtiraz etme girişiminde bile bulunmadan sadece kafasını salladı.

Loading...
0%