Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ

@cerenkorkmazz

Her şeyin bir başlangıcı vardır. Aslına bakarsanız tesadüf diye bir şey yoktur. Bazen sizi tesadüfe inandırırlar. Bütün olay bundan ibarettir.

Elinde ufak bir pelüş ile yetimhanenin bahçesinde herkesin görebileceği ama kimsenin fark edemeyeceği bir köşede oturuyordu. Üzerinde beyaz benekli sarı elbise vardı. Sürekli bu elbiseyi giymek istiyordu yıkanma zamanı geldiğinde de ağlamasıyla bütün yetimhaneyi inletiyordu.

Herkesin hayran kalacağı büyüklükte bahçede cıvıl cıvıl çocuk sesleri etrafı sarıyordu. Hepsinin de birbirinden acıklı hikayesi olmasına rağmen dünyanın en mutlu çocuğu onlardı. Adı üstünde çocuk işte.

O sıra yetimhanenin kapısından bir aile girdi. Giyimlerine bakılırsa zengin duruyorlardı. Yanlarında 5 yaşlarında bir erkek çocuğu vardı. İçeriye girdiği andan itibaren çocuğun gözleri bahçede birini ararcasına bakınmaya başladı. Uzunca arayışın ardından bir anda gözleri parladı. Aradığını bulmuşçasına sevinerek annesine sarı elbiseli o ufak kızı gösterdi. Anne de kızı görünce gülümsemeye başladı. Aradıklarını bulmuşa benziyorlardı.

Çocuklardan biri aileyi fark edince sevinçle bağırdı.

"Aile geldi birimizin daha annesi olacak"

Aslında bu cümle sevinç cümlesinden öteydi. Ne kadar acı verici gözükse de onlar için en güzel hediyeydi. Duyulan o cümle ile bütün çocuklar sevinçle zıplayıp üstlerini düzeltip gülmeye başladılar. Acaba içlerinden hangisi seçilecekti. Hangisi bir tane daha anneye sahip olacaktı.

Anne oğlunun elinden tutup binadan içeriye girdi. Dışarının aksine içerisi ruhsuzdu. Kadının yüzündeki gülümseme bir anda soldu. Çocuğunu buraya bırakacak olması onu üzüyordu. Binanın içinde ayak sesleri vardı sadece. Kocaman bir kapının önünde yüzünde kocaman ve içten gülümsemesiyle ufak tefek bir bayan onlara bakıyordu.

Annesinin elini tutarak odaya girdi. Odanın içi tıpkı okuldaki müdür odalarına benziyordu. Bir masa üzerinde bilgisayar, düzenlenmiş kağıtlar, tam karşısındaki duvarda da bir pano ve üzeri kağıtlarla doluydu. Koltuğa üçü de oturdular. Kadın kendi masasına geçti. Oturduktan bir süre sonra konuşmaya başlayacak gibi oldu. Ama o daha cümlesine başlamadan çocuk konuşmaya başladı.

"Buraya neden geldiğimizi umarım biliyorsunuzdur çünkü fazla konuşacak zamanımız yok artık"

Çocuktan öyle bir ses tonu çıkmıştı. Sanki karşısında 30 yaşlarında bir adam varmışcasınaydı.

"Biliyorum fakat-''

"Fakatı yok bunun sizden istenilen şey gayet açık ve net sorgulamak yerine lütfen işinizi yapın"

Anne ve babasından hiç bir ses çıkmıyordu. Sanki ebeveyn onlar değil de çocukmuş gibi bir ortam vardı. Bir yandan gergin bir hava eserken diğer yandan anlamlandırılamayan bir his vardı.

"Hala bir cevap alamadım hanımefendi sizi dinliyorum" kadın şaşkınca ve başının belaya gireceğini bile bile bu işi kabul etmekten başka çaresi yoktu.

Kafasını sallayarak önünde duran kağıtları imzaladı. Oturduğu masadan kalkıp kapıyı göstererek

"İşlem tamam lütfen beni takip edin küçük bey" deyip çocuğun kalkması için beklerken çocuk anne ve babasına dönerek

"Bana yardım ettiğiniz için çok teşekkür ederim sizi hiç bir zaman unutmayacağım fakat bir daha karşılaşabileceğimizi hiç sanmıyorum burada aile arayan çocuklar var bence şansınızı deneyin"

Kadın gülümseyip yanağından öptü eşinin elini tutup

"Biz de sana teşekkür ederiz şansımızı deneyeceğiz kimse senin yerini tutmayacak tutmasını da istemiyoruz zaten bir daha görüşemezsek şunu bil ki bizde seni unutmayacağız"

Kadın ve adama son kez sarılıp kulaklarına bir şeyler fısıldadı. İkisinin de gözleri kocaman olmuştu. Onu hiçbir zaman hatırlamayacaklardı. Olması gerekende buydu.

"Küçük bey derken hanımefendi yanıldığınız bir nokta daha var. Böyle küçük olmam sizi yanıltmasın gerçek yaşımı öğrendiğiniz de yüzünüzde ki ifadeyi görmek için can atıyorum" deyip kapıdan çıkıp gitti.

Kadının içini bir korku sarmaya başlamıştı. Tuhaf olan bir şeyler vardı ortada fakat kimseye inandıramazdı o yüzden susmayı tercih etmişti.

Çocukla beraber bahçeye doğru yürümeye başladılar. Bahçe kapısına geldiklerinde çocuk tekrardan bahçeyi gözüyle tarayıp aradığını buldu.

"Bekle beni ikiz artık yalnız değilsin"

Deyip koşarak sarı elbiseli kız çocuğunun yanına gitmeye başladı. Tam önünde dikilip odada ki büyüklüğünün yerini çocuksu bir hal almıştı. Elleri arkasında sallanarak kızın önüne dikildi. En masum ifadesi ve çocuksu ses tonuyla

"Arkadaş olalım mı" yüzündeki gülümsemeyi hala daha silmeden cevap bekliyordu.

Kız kafasını kaldırıp ona seslenen kişiye baktı. Daha önce burada görmediğine emindi. 3 yıldır buradaydı ve herkesi biliyordu. Ama onun yeni olduğu belliydi. Burada yeni olan birinin bu kadar mutlu olması onu meraklandırmıştı. Merakına yenik düşerek.

 

"Neden mutlusun bu kadar'' dedi

"Benimle arkadaş olursan anlatırım"

Ufak bir tebessümle kafasını salladı kız. Bunu fırsat bilerek yanına oturdu. İçinde sevinç fırtınaları kopuyordu. Ama bunu belli etmiyordu. Elini uzatarak

"Ben Eric" dedi. Kız da elini uzatıp

"Tanya" dedikten sonra Eric kendini tutamayıp

"Seni hiç yalnız bırakmayacağım her zaman yanında olucam söz veriyorum" deyip elini kızın omzuna attı.

Tanya durumun şaşkınlığına gülümserken Eric onu bulmanın sevincini yaşarken uzaktan onları sinirle izleyen birisi vardı. Yetimhanenin dışında bahçe tellerinin arkasında duran o kişi

"Elbet her şey gün yüzüne çıkacak" diyip oradan uzaklaştı.

Ve o adam haklıydı. Gerçeklerin er ya yada geç gün yüzüne çıkmak gibi kötü huyları vardı. O gün geldiğinde ya her şey rayına oturacaktı ya da bir daha hiç rayına girmemek üzere yoldan çıkacaktı.

Loading...
0%