@cernates
|
Doruk’la asistan odasına girmiştik. Demir bizi görüp,”Tam zamanın da geldiniz! Gelin sonuçlar çıktı.” Deyip bizi yanına çağırdı. Sonuçlara baktığımızda hepsi temiz çıkmıştı.
Odadan çıkıp Ferman Hoca’nın yanına gittik, sonuçları gösterdik. Üç gün boyunca antibiyotiksiz izlem yapacağız dedi. Bizde geri asistan odasına gittik. Nazlı ve Ali bir hasta hakkında tartışıyorlardı. Demir ve Doruk direkt yanlarına ilerledi,ben ise koltuğa geçtim.
Çantamdan telefonumu çıkartmıştım. Can’dan yine mesaj gelmişti. CanKuşum: Lizge!!
CanKuşum: Ne zmn geliyon eve yaa
CanKuşum: sıkıntıdan patladım lan
CanKuşum: sen gelene kadar kısmetse olur mu izlesem ya
: Gelirim birazdan Can
: ve mümkünse kısmetse olur izleme
: 1 hafta boyunca onların dedikodusunu dinlemek istemiyorum
Telefonu geri çantama koydum ve kafamı kaldırdığımda Doruk’un gözlerini kısmış beni izlediğini gördüm. Zorla tebessüm ederek ayağa kalktım. “Hadi ben kaçar! Benden bu kadar. Yarın görüşürüzz!” Diyerek hızlıca çıktım.
Eve vardığımda Can televizyon karşısında uyuyakalmıştı. Onun üstünü örtüp bende uyumaya gittim.
Ertesi gün klasik rutinimiz okula gittik. Ama ben bu sefer hastaneye gitmedim, içimden gitmek gelmiyordu.
Beş gün boyunca hastaneye gitmemiştim. Beş günün sonunda hastaneye varmıştım. Köşede Doruk ve Vuslat Hanım’ı görmüştüm, onları hastaneden taburcu olurkende görmüştüm. Onlara çok bakmadan asistan odasına doğru ilerledim.
İçeri girdiğimde Açelya ve Demir vardı. Açelya,”Hoş geldin ayaklı bela!” Dedi. İnsanların gözünde ne güzel izlenim bırakmışım. “Hoş bulduk Açelya!”
“Demir Ayşe Teyze’nin neyi olduğunu öğrendiniz mi?” Diye sordum. “ Query Ateşi tanısı koyduk.” Dedi. ‘Anladım’ dercesine kafamı salladım. O sırada Doruk içeri girdi,beni görünce,”Ooo kaçakta gelmiş!” Bu ne ya insanların gözünde ne güzel izlenim bırakmışım. Biri ayaklı bela der,biri kaçak!
Ayağa kalktım ve onlara bakarak,”Ben ne kaçağım ne de ayaklı bela! Laflarınıza dikkat edin!” Diyerek kendimi dışarıya attım. Demir’in ardımdan,”Noldu şimdi abi ya!” Dediğini duydum. Hızlıca kantine indim.
Sen doğru olanı yaptın Lizge! Kimseye bağlanmak yok! Bu hayatta herkes gelip geçici. Onlarda seni yarı yolda bırakır. Şu bir haftadır lanet Bora’nın dedikleride aklımdan çıkmıyordu.
Karşı sandelyeye Ali oturdu. “Nasılsın Lizge!” Diye sordu keyifle. “İyiyim Ali” diye cevapladım onu. “Bende iyiyim, sorduğun için teşekkür ederim!” Dedi. “Ne istiyorsun?” Bana anlamayarak baktı. “Hiçbir şey. Senden neden birşey isteyeyim. Arkadaş değil miyiz? Öyle uğradım yanına.” Diye cevapladı beni.
“Ben seninle arkadaş filan değilim! Ben hiç biri izle arkadaş değilim! İki güldük,sohbet ettik diye arkadaş olmuyoruz. Sizinle daha fazla konuşmak istemiyorum!” Özür dilerim Ali, çok özür dilerim. Yapmak zorundayım. Bana üzgün gözlerle bakıp yanımdan kalktı. Kafamı ellerimin arasına alıp derin nefesler almaya başladım.
Yarım saatin ardından kantinden çıkıp tekrar asistan odasına doğru ilerledim. İçeriye girdiğimde hepsi bana nefret dolu bakıyordu. Şşş Lizge istediğin zaten buydu,kırılmanın lüzumu yok. Kendine gel!
“Buranın sanki bir havası kaçtı ya! Napsak gitsek mi?” Diye sordu Açelya diğerlerine bakarak. “Bence de gidelim!” Dedi Nazlı. Hepsi ayaklandı,herkes çıktı en son Doruk çıkıyorken kapıdan bana bakıp, ‘yanlış yapıyorsun, yapma’ der gibi bakıp çıktı. Ya da ben öyle anlamak istedim bilmiyorum.
Burada daha fazla durmak istemedim ve eve geçtim. Can’a yaptıklarımdan biraz bahsettim. “Salak mısın Cemile!” Dedi mal mal. “Can ben kimseye bağlanmak istemiyorum. Beni zaten hep sevdiklerim,güvendiklerim yarı yolda bıraktı. Başta ailem bıraktı,ben bir daha bunları yaşayamam. Anladın mı beni kaldırmam?” Dedim gözümden düşen yaşlarla. Can gelip bana sarıldı.”Sus be sümüklü! Ağlama, ben hep yanındayım!” Dedi.
Ertesi gün okula gidip ordan yine hastaneye geçmiştim. Hiçbiri benimle konuşmuyordu hatta yüzüme bile bakmıyorlardı. Çok takmamaya çalıştım, çünkü zaten istediğim buydu.
On dakikanın ardından Ali’nin heyecanlı sesini duydum. Bana dönüp gülümseyerek,”Lizge!-“ birşey söyleyecekken Nazlı Ali’ye ters bir bakış attı. Ali’de küs olduğumuzu hatırlamış gibi üzgünce bakıp geri dönmüştü önüne.
Ferman Hoca ve birkaç Doktor gelip asistan doktorları alıp toplantı salonuna geçmişlerdi bende fırsattan istifade biraz koltukta uzanmaya karar verdim. Yarım saat uzandıktan sonra gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu,daha fazla dayanamadan gözlerimi kapattım.
Uyandığımda odada kimseyi görememiştim. Üzerimde bir deri ceket vardı. Kimin olduğunu anlamaya çalıştım. Geçen gün Doruk’un üstünde gördüğümü hatırlayınca onun olduğunu anladım. Büyük ihtimalle beni uyurken görünce acıyıp üstüme ceketini örtmüştü.
Saate baktığımda akşam dokuza geliyordu. Doruk’un deri ceketini alarak odadan çıktım. Asansörlerin oraya gelince Doruk’u gördüm. Derin düşüncelere dalmış gibi bir noktaya bakıyordu. Yanına ilerleyip ceketini ona doğru uzatıp,”Teşekkür ederim.” Dedim. İlk başta daldığından dolayı irkilmişti. Sonra bana dönüp hafif gülümsemeyle,”Önemi yok.” Dedi. Pek neşesi yok gibiydi.
Bende onun yanına geçip oturdum. Bir süre ikimizde sustuk. Dayanamayıp,”İyi misin?” Diye sordum. Kafasıni hafif eğip bana doğru döndü. “Umrunda mı?” Diye o da sordu,ardından “Hani arkadaş değiliz ya. İyi olup olmamam seni ilgilendirmez diye düşünüyorum.” Dedi buz gibi sesiyle. “Yani iyi olmanı isterim.” Dedim.
Bir süre ikimizde birbirimize birşey demeden baktık. Sonra dayanamayarak,”Neden?” Diye sakince sordu. “Ney neden?” Diye bende anında sordum. “Neden bizden uzaklaştın? Düşünüyorum ve hiçbir şey bulamıyorum. Sana yanlış mı yaptık,kalbini mi kırdık. Ne yaptık bilmiyorum!” Diye sinirle sordu.
“Hiçbir şey yapmadınız. Öyle olması gerekiyordu.” Dedim. Bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Tekrar,”Neden? Neden öyle olması gerekiyordu Lizge? Anlıyamıyorum seni.” Dedi. “Boşver böylesi hepimiz için daha iyi.” Dedim. Bir süre daha baktı,”Eğer senden uzak durursam,” Yutkundu. “Seninle konuşmazsam iyi mi olacaksın?” Diye sordu. “Evet.” Diye yanıtladım onu ama tamamen yalan. Cevabımla kafasını salladı.
O sırada Açelya bizi görüp yanımıza geldi. “Doruk napıyorsun burda?” Diye Doruk’a soru sordu. “Ne yapıyor gibi duruyorum Açi?” Diye o da sordu. “Buradan bakınca düşmanlarımızla konuşuyormuşsun gibi gördüm.” Dedi kelimelerini bastıra bastıra. Demek düşman oldum onlar için, o da olurdu. Ne kadar nefret o kadar yalnızlık demekti. “Açii!” Diye uyardı onu Doruk. İkisine de birşey demeden hastaneden çıktım. |
0% |