Yeni Üyelik
1.
Bölüm

SAUDADE

@cernyy

SAUDADE

''Akıl ve kalp''

Bir sonbahar günü ,hafif rüzgar tenime değerken yabancısı olduğum ,ait hissetmediğim, belki de hiç ait olamadığım memletime görevimi yapmak için, biraz cesaret ve bilinmezlikle indim arabamdan.

Ardımda çok şey bırakmıştım. Ailemi, hayallerimi, umutlarımı, sevdiklerimi, sevdiğimi... Doğduğum, büyüdüğüm şehiri birkaç saat önce arkamda bırakmıştım. Arabadan inerken heyecan, umut biraz da burukluk vardı içimde. Belki de büyümek bu demekti… Zor da olsa kendi yolunu bulmaktı. Korksan da yine de yola devam etmekti. Bütün bu duygulardan arınmak istercesine gözlerimi önümde duran okula çevirdim. Bir köy okuluydu ama yeni yapıldığı çok belliydi. Temiz ve bakımlıydı. Okullar henüz açılmamıştı hafta başı başlayacaktı. Bense kalacağım lojmana gitmeden belki de yıllarımı geçireceğim bu şirin yeri görmeye gelmiştim. Etraf sakindi, ruhumu rahatlatan bir huzur vardı. Bedenimi saran, saçlarımı savuran hafif rüzgarı ardımda bırakarak etrafa biraz bakındıktan sonra içeri girdim. İçerisi çok sessizdi. Müdürün odasına yöneldim. Orta yaşlı adam beni güleç bir tavırla karşılamıştı. Birkaç işim vardı burada, hallettikten sonra ayrıldım.Geniş bahçeden çıkarak beyaz ,mini arabama yöneldim.

Dışarıda serin bir hava vardı ama içimi ısıtan güneş hala gitmemişti. Belki de uzun zamandır buna tutunuyordum. Kimisi şarkılara, kimisi şiirlere, kimisi kitaplara tutunur olmuştu. Galiba artık tutunamıyordu insan insana… Bende bunların hepsine teker teker tutunmaya başlamıştım. Bir insana tutunmak, kalbinde hissetmek, onunla bütünleşmek, belki de yaşamak için bir başka nedendi… Fakat gün gelip tutunduğun o ruhu kaybedince, insan yokluğunda başka şeylere tutunmaya çalışıyordu… Artık tutunamadığı o ruh, bir gün tutunmaya çalıştığı bir şiirin mısrasında, okuduğu bir sözde veya dinlediği bir şarkının büyüsünde çok acımasızca hatırlatıyordu kendini. Unutamazsın beni ama artık tutunamazsın da der gibi, nispeten, canını yakmak ve seni inadına kül etmek istercesine bütün keşkelerini, hatalarını gözünün içine soka soka önüne seriyordu. Bir tokat gibi çarpıyordu yüzüne… Boğazında koca bir yumruk oturuyordu, yutkunsan da geçmiyordu...

Maalesef ki sonunda anlıyordun her acının zamanla geçmeyeceğini… Canımı fazla yakıyordu bu ayrılık. Canımı yakan bu şey arkamda bıraktıklarım için miydi yoksa artık unutmaya çalıştığım onun için miydi bilemiyordum. Yol boyu bunları düşünmüştüm. En sonunda kalacağım yere gelmiştim. Köyün girişinde tek katlı minik bir evdi. Bakımlıydı, belki de birçok öğretmen kalmıştı burada ama ben yine de sadece bana aitmiş gibi hissediyordum. Ya da öyle hissetmek istiyordum. Burası benim için özel olacaktı her zaman. Ailemden ilk defa ayrı yaşayacaktım sanırım bu yüzden anlamı büyüktü. Benim evimdi, sadece bana aitti , bu yüzden değerliydi... Belki de ben fazla anlam yüklüyordum. Zaten genelde duygusal bir yapım vardı, bu yönümü hiç sevmezdim. Bazen cehennemim oluyordu bu duygusallık ama dünyaya düz bir pencereden bakılırsa hayatın ne anlamı olurdu ki diye düşünürdüm hep. Arabamdan indim ve kendimden emin bir şekilde adımlarımı attım. Yeni hayatıma, yeni başlangıçlara koşuyordu her bir adımım sanki. Heyecanla ,umutla...Ağaçların kapladığı bahçeden içeri girdim ,anahtarımı çıkardım, kapıya yönelirken gördüğüm ev yeni boyanmış sarı renkleriyle içimi ısıtmıştı.Sil baştan başlıyordum işte herşeye.Hayatımı ,geçmişimi sıfırlamıştım sanki…

Evden içeri girdiğimde içerisi sıcaktı,güzel bir dizaynı vardı.Zaten önceden burada kalacağımı bildiğimden dolayı kendi odama biraz eşya almıştım.Önceden birkaç öğretmen de kaldığı için eşyalar duruyordu ama bazılarını değiştirmiştim.Gri L koltuk, ufak plazma televizyon ve küçük bir ünite vardı girişte.İki odadan oluşan bu ev küçüktü ama yuvaydı.Bavulumu çıkardım ve odama yöneldim,eşyalarımı yerleştirirken telefonum çaldı.Artık eskisi gibi telefonumla ilgilenmiyordum.Beklediğim bir mesaj, bir haber gelmediğinden gerek bulmuyordum belki de.Çantamdan çıkardığım telefona ilişti gözlerim, arayan kişi annemdi.Kızlardan da mesajlar gelmişti .Yola çıkacağımı haber etmiştim ,muhtemelen meraklanmışlardı ama benim için mutlu olduklarını biliyordum.Daha fazla bekletmeden annemin çağırısını cevapladım.Ne yaptığımı merak etmişti.''Yerleştin mi ?''diye sordu ,hem mutlu hem de hüzünlüydü.''Yerin şimdiden belli'' diyordu.

Yokluğum hemen belli oluyordu demek.Belki o da hemen hissetmişti yokluğumu... Onları şimdiden özlediğimi fark etmiştim ,buruk bir gülümsemeyle bir süre annemle konuştuktan sonra kapattım telefonu.''Kendine çok dikkat et'' demişti annem,sahi burada kendimi nasıl koruyacaktım veya dikkatli olabilecek miydim meraklanıyordum.Evimin yanında birkaç öğretmenin de lojmanları vardı.Eğer bir şeye ihtiyacım olursa onlara söyleyebilirdim belki de ama daha hiçbirini tanımıyordum.Çok merak vardı içimde .Kimlerle karşılaşacağımı bilmiyordum ama içimdeki umuda sarılıyordum...Hatta belki de bazılarıyla dost bile olma ihtimalim heyecanlandırıyordu beni…Ama bir şey eksikti işte içimde.Neyin eksik olduğunu acımasızca hergün daha da fazla anlıyordum.Birden aklıma tekrardan o geldi hoş hiç çıkmıyordu zaten…

Sahi ne yapıyordu acaba şuan?Görevde miydi? Arkamda bıraktığım şehirde miydi?Artık aynı havayı solumuyorduk ,belki de çok uzağımdaydı ,bilmediğim bir yerdeydi. Sosyal medyasını kapatmıştı veya beni engellemişti ama onu yapsaydı 1 yıl önce çoktan yapardı ya da zavallı duygularım bu ihtimali düşünmek istemiyordu.''Hakkım var mıydı ki onu hala merak etmeye?'' diye sorguladım kendimi.Parmaklarım istemsizce Whatsapp'a girdiğinde, profil fotoğrafı karşıladı beni.Unutmaya başladığım yüzünü tekrar hatırladım, elim fotoğrafını büyütmek istedi ama bir tarafım engelledi.Sadece baktım uzaktan…Hala benim çektiğim fotoğrafı kulanıyor olması içimdeki acınası umut kırıntılarını canlandırıyordu.Daha fazla dayanamadan telefonu kapatıp yatağa fırlattım.Bunu isteyen bendim sonuçta ,geri dönemezdim geçmişe .Kafamdan düşüncelerimi uzaklaştırıp kalan eşyalarımı yerleştirdim.Yarın başlayacak olan okul için küçük bir çocuk gibi heyecanlanıyordum.Gün boyu evimde zaman geçirmiştim.

 

Loading...
0%