@ceyceyberry34
|
Selamlarrr...<3 Yeni bir bölümle daha doğrusu bu ficin ilk bölümü ile karşınızdayım. ! Keyifli okumalar dilerim bebeklerimmm...<3 "Jeongguk sen buraları halletsen, kendimi iyi hissetmiyorum. Ben biraz dinlensem."dedi Hwa-young. "Tabi noana, sen dinlenmene bak. İşim bitmişti zaten benim, bulaşıkları ben hallederim."deyip gülümsedim noanaya. Bana samimi olmayan bir teşekkür edip gitti. Ben de bulaşıkları yıkamaya koyuldum. Kim malikanesinde hizmetli olarak işe başlayalı yaklaşık 4 ay olmuştu. Bay Kim sayesinde baya bir para biriktirmiştim ve hayatımda belki de hiç olmadığım kadar normal ve huzurlu hissediyordum. Belki hizmetçi olmak nasıl huzurlu diye düşünebilenler olabilir ancak cidden huzurluydum. Ben zaten evde de aynı şeyleri yapıyordum. En azından burada bana hakaret eden, işkence eden, döven ve nefret eden kimse yoktu. Sadece annem ile orada olan anılarımı özlüyordum o kadar. Burada ne canım acıyor, ne ağlıyor, ne de ölmek için yalvarıyordum; sadece bazen bedenen yoruluyordum o kadar. Ayrıca Hoseok ile de çok iyi anlaşmıştık yani hayatımda ilk defa arkadaşım olmuştu benim. O da benim gibi ailesi tarafından silinen biri olduğunu anlattığı için de onu kendime çok yakın görüyordum. O da ailesinin onu evden attığı gün yol kenarında açlıktan bayılmak üzereyken Bay Kim'in onu görüp evine getirmesiyle burada çalışmaya başlamış ve o da yeni işe başlamış sayılırmış yani benden yaklaşık iki ay önce başlamış o da. Hoseok bana bütün başından geçen her şeyi anlatınca ben de ona kendi durumumu anlattım. Benim durumuma üzülse de iyi biri olduğumu ve iyiki buraya geldiğimi söylemişti. O da benim kadar kötü şeyler yaşadığı için birbirimizi çok iyi anlıyorduk ve muhtemelen ikimiz de birbirimizi bulmamızı büyük şans sayıyorduk. Bunun en büyük nedenlerinden biri de tabiki burada çalışan ahjumma ve noanalardı. Bahçıvan Bay Hwang harici erkek hizmetli yoktu başka ve tabiki en genç hizmetliler bizdik yani ben gelmeden önce sadece Hoseok idi ve onu biraz dışlıyorlarmış, bu yüzden ona yoldaş ve arkadaş olduğum için çok mutlu olduğunu dile getirmişti. Bunu çalışmaya başlayınca ben de fark etmiştim zaten ancak yapabileceğim bir şey yoktu. Buraya ben yeni geldim ve onlara ayak uydurması gereken kişi bendim, onlar değil. Hem sayıları da bizden çoktu. Eminim bir şey desem, şikayet etsem hepsi benim asıl suçlu olduğumu söyleyip beni işimden ederlerdi. En kötü tarafı onların da belki paraya çok ihtiyacı vardı ancak aileleri vardı, ikinci bir şansları, gidecek bir kapıları vardı. Ben kime gidebilirdim ki? Hoseok'un bile sevgilisi vardı ama benim ne kimsem ne param vardı. Bu da bana susmaktan başka çare bırakmıyordu yani. "Selam Jeongguk!"diyen ses ile bulaşıkları yıkarken daldığım düşüncelerimden sıyrıldım ve yerimde sıçrayarak sesin sahibine baktım. Bu Kim Taehyung'tan başkası değildi. "Merhaba efendim. İstediğiniz bir şey mi vardı? Ben hemen bulaşıkları bitirip yapayım."dediğimde gülümsedi. "Sorun yok Jeongguk, kendime su koyabilirim."deyip yukarıdan bardak çıkarıp sürahiden su döktü ve içti. "Nasılsın Jeongguk?" "İyiyim efendim siz nasılsınız?" "Ben de iyiyim."dedi gülümseyerek. O kadar güzel gülümsüyordu ki Bay Taehyung'un gülüşüne dalmıştım. O kadar dalmıştım ki elimdeki sabunlu bardağı düşürüp kırılma sesi gelene kadar asla fark etmemiştim elimde bardak olduğunu. "Be-ben çok özür dilerim efendim. Yanlışlıkla oldu. Hemen temizlerim."dedim cam parçalarını toplarken. Ellerimin kesilmesi zerre umrumda değildi. Bay Taehyung'un yanında düşürdüğüm için panik yapmıştım sadece bana kızar diye. Gerçi şu zamana kadar hiç kızmadı bana ancak yine de o kızarsa kalbim çok kırılırdı biliyordum. Ona daha farklı bir şekilde değer veriyordum çünkü ilk geldiğim günden beri. Beni çeken bir şey vardı Bay Taehyung'ta ancak kendime gelmem gerekiyordu. O benim efendimdi, hizmet ettiğim kişiydi, patronumdu. Bunu düşünmem bile çok utanç vericiydi. "Jeongguk sen iyi misin? Elin kanıyor. Bırak kırılan şeyler olduğu gibi kalsın. Daha çok kesiyorsun ellerini."deyip ellerimi kırık parçalardan çekmemi sağladı. Ellerimi elleri arasına alıp soğuk suyu açtı ve elimdeki kanların akmasını sağladı. Ben şok içinde Bay Taehyung'a bakarken o elime bakıp sanki kendi canı acıyormuş gibi yüzünü buruşturmuştu. "Gel peçete ile kurulayalım sonra temizleyelim." "Gerek yok efendim temizlemeye. Bulaşıklar bitmedi, hem etrafta cam kırık-"derken öyle bir bakmıştı ki susmuş ve başımı eğmiştim. "Jeongguk sen çalışan olsan da en önce insansın, robot değilsin ki. Bazı şeyleri yanlışlıkla kırabilirsin, canın yanabilir, hasta olabilirsin. Bunlar çok normal. Kesik ellerinle o bulaşığı sen yıkayamazsın. Hem hiç başka çalışan yok yanında. Nerede Hye Su, Mi Kyong, Hwa-Young, Sun Hee? Hoseok'u ve Hae-won, Chin-Sun ve Eun Jung ahjummaları gördüm ancak diğerlerini görmedim."dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Şey efendim Hye Su ve Sun Hee noanalar market alışverişi yapıyorlar haftalık, Mi Kyong noana da bahçede bahçıvan Hwang ahjussiye yardım ediyordu."dedim ancak Hwa-Young noanayı söylemedim. "Hwa-Young?"diye sorunca söylemek zorunda kaldım. "Şey biraz rahatsızmış da, benden rica etmişti benim işlerimi de yapar mısın biraz dinlenince hemen yanına gelirim demişti. O yüzden yalnızım."dediğimde Bay Taehyung kaşlarını çattı. Kızmaması için geri geleceğini de söylemiştim noana bana öyle bir şey demese de ancak Bay Taehyung yine de sinirlenmiş görünüyordu. "Niye bize söylemedi o zaman?!"dediğinde başımı endişeyle bilmiyorum anlamında salladım ve üzülüp gözlerimin dolduğunu fark etmesin diye başımı eğdim. "Jeongguk sana kızmıyorum yanlış anlama beni lütfen. O burada yıllardır çalışıyor. Hasta olsa izin vereceğimizi biliyor. Bence o sana iş yıkmak için yalan söyledi."dediğinde buruk bir şekilde gülümsedim. "Ben sadece kendini iyi hissetsin ve dinlensin diye yardım etmek istemiştim ona."dediğimde Bay Taehyung yine bana o muhteşem kare gülüşünü sundu. "Biliyorum senin ne kadar iyi niyetli olduğunu. Hadi elini temizleyelim ve bugün sen dinlen. Hwa-Young yalan söylemiyorsa başkasına temizletirim orayı, eğer yalan söylüyorsa da o yapar zaten kendi işini."dediğinde onayladım Bay Taehyung'u. Ellerim gerçekten çok sızlıyordu, biraz dinlenmek iyi gelecektir. "Siz nasıl isterseniz efendim." "Gel hadi ellerini temizleyelim."dediğinde peşinden gittim Bay Taehyung'un. * Bay Taehyung elimi güzel bir şekilde temizlemiş, asla bana yaptırmamıştı. Ellerime canım yanmasın diye üfleyerek dökmüştü tentürdiyotu, ben de onu izlerken acımı unutmuştum. Değerli hissetmeyeli de uzun zaman olmuştu ve Bay Taehyung tarafından değerli hissettirilmek gerçekten mükemmeldi. "Sardım elini ancak sen yine de dinlen."dedi Bay Taehyung bana buruk bir şekilde gülümseyerek. "Teşekkürler efendim."dediğimde buruk gülümsemesi kare gülüşüne döndü. Ben de Bay Taehyung'a gülümsedim. Beni bileklerimden tutup nazikçe oturduğum yerden kaldırdı. "Bir dahakine bardak yerine kendini düşün, o bardaktan milyonlarca alınabilir ya da yaptırılabilir ancak sen milyarda bir bile bulunamayacak kadar iyi niyetli, güzel ve değerlisin. Değerini ufak bir bardaktan az görme, emin ol değil. Hatta sandığından daha fazlasısın."dedi gözlerime bakarak. Yakındık, fazla yakındık hatta ve zaten ondan etkilenirken bu sözleri bana hiç iyi gelmiyordu. "Sözleriniz çok güzel efendim, aklımda tutacağım."dedim ben de uzaklaşmam gerektiğini bilsem de bunu yapamadığım için aynı mesafeden gözlerinin içine bakarak. "Dinlen şimdi o halde."dedi gülüm seyerek ve omzumu okşayarak. Ben put kesilmiş gibi dursam da Bay Taehyung gitmişti. Onun gidişini arkasından izledim istemsizce. Sonra dediği gibi akşama kadar dinlendim yani uyudum. ** Tekrar mutfağa geldiğimde saat akşam olmuştu ve ahjummalar mutfakta yemek yaparken kendi aralarında konuşuyorlardı. Dikkatimi çektiği için onları dinlemeye koyuldum. "Ben de bugün oğlumun evine giderim, Bay Kim izin verdi nasıl olsa." Merak edip Hae-won ahjummaya sordum. "Ahjumma, evine mi gideceksin? İzin mi aldın yoksa?" "Hayır Jeongguk, bu akşam Bay Taehyung ve Bay Jae-sung hariç herkes iş için üç gün yurtdışında olacakmış yani ev boş anlayacağın. Birazdan onlar çıkacaklar, biz de arkalarından çıkacağız ve evimize gideceğiz."dediğinde şok oldum. "Bizim ailemiz olduğu için bize izin verdi Bay Kim."diye de ekledi ahjumma gülümseyerek. Ailemiz, aile. Asla tam olarak sahip olamadığım yegane şey. "Anladım ahjumma. Teşekkür ederim."dedim ve hızla mutfaktan çıktım. Merdivenin kenarında kimsenin olmadığı bir yere sinip dolan gözlerimi kırpıştırarak ağlamamaya çalıştım ve bunda başarılı da oldum. "Jeongguk iyi misin? Dinlenmeyecek miydin sen bugün?"diyen sesle sese doğru döndüm. Sesin sahibi Bay Taehyung'tan başkası değildi. "Yeterince dinlendim efendim, çok teşekkür ederim size de dinlenmeme izin verdiniz, elimi sardınız. Bir isteğiniz varsa söyleyin hemen yapıyım. Ellerim artık acımıyor."dediğimde güldü. "Gel o zaman."dediğinde şaşırsam da peşinden gittim. "Bugün arkadaşlarım gelecek, burayı ahjummalardan gizli bir şekilde hazırlayabilir misin? Onlar ne yapsam beni takip edip dedikodumu yapıyorlar da. Takdir edersin ki bu çok rahatsız edici."dediğinde başımla onayladım onu. "Ahjummalar da evlerine gidebilecekmiş efendim, Bay Kim onlara izin vermiş. Yani zaten onlar olmayacak, aslında kimse olmayacak. İstediğiniz gibi hazırlayabilirim burayı."dediğimde Bay Taehyung'un yüzü düştü. "Doğru, dedemler bugün gidiyorlardı ve hizmetlilere de izin vermişti. Peki sen de gidecek misin?"dediğinde buruk bir şekilde gülümsedim. "Hayır efendim, maalesef ben gidemem."dediğimde sorgular gibi baktı bana. Buruk bir şekilde gülümsedim. "Şey efendim, onların gidecek aileleri var."dedim. Onların aksine benim bir ailem yok demeye dilim varmadı. "Jeongguk, o zaman sen de bizimle takılsana, hem sen yalnız kalmamış olursun hem de ben ve arkadaşlarım memnun oluruz."dediğinde şok içinde baktım Bay Taehyung'a. "Efendim ama-" "Jeongguk bize uyum sağlayacağını biliyorum, olmazsa da biz sana uyum sağlarız. Merak etme arkadaşlarım hiçbir zaman küçümseyici olmamıştır. Ben seni seveceklerine eminim."dediğinde gülümsedim. "Siz nasıl isterseniz öyle olsun o zaman efendim."dedim. "Arkadaşlarımın yanında Taehyung de bana, efendim demene lüzum yok çünkü biz bize olacağız orada ve sen orada hizmetli olarak bulunmayacaksın, Jeongguk olarak bulunacaksın." "Peki efendim."dedim dudaklarımı birbirine bastırırken. "Ah dedemler gidiyor olmalı, sesleri geliyor. Akşam ahjummalar gittikten sonra hazırlıkları beraber yaparız ve beraber eğleniriz. Ha bu arada elini zorlayacak bir şeyler yapma."dediğinde Bay Taehyung'u yine başımla onayladım. *** Bay Kim'lerin malikaneden ayrılmasından sonra ahjummalar ve diğerleri de evden ayrılmıştı ve Bay Jaesung da evde olmadığı için biz Bay Taehyung ile baş başa kalmıştık. Herkes gittiği için ben masayı bir sürü atıştırmalıklar ile doldurup güzelce hazırladım. En son patlattığım 4 kase mısırı da masaya yerleştirdiğimde bir ses duydum. "Jeongguk, döktürmüşsün her zamanki gibi. Keşke beni çağırsaydın. Elin acımıştır." "Ben yaptım efendim, teşekkür ederim. Arkadaşlarınız için istediğiniz başka özel bir şey var mı efendim? Varsa yapabilirim. Benim aklıma bunlar geldi sadece ama eğer-" "Gayet yeterli, başka bir şeye hiç gerek yok inan bana." "Ama bir şeyler da-"derken lafımı kesti sözleriyle. "Daha ne yapacaksın, ellerine sağlık. Ellerin acıyordur zaten, daha ne yapacaksın o ellerle? Bu arada hâlâ ellerin acıyor mu?"dediğinde olumsuz anlamda salladım başımı. "Acımıyorlar efendim." "Kötü görünüyorlardı ama."dediğinde buruk bir şekilde gülümsedim. Babam bana neler yapmıştı, bu daha hiçbir şeydi. "Şey alıştığım için bana öyle geliyor heralde."dediğimde yine üzgünce bakmıştı bana. Ellerimi tutarak bana bir şey diyecekken zilin çalması ile demek istediği şeyi diyemeden öylece kalakaldı. Ben de birleşik ellerimizi ayırıp kapıyı açmaya gittim. "Hoşgeldiniz efendim."dedim gelen iki kişiye. "Hoşbulduk. Sen yeni misin burada?"dedi sarı saçlı çok tatlı olan çocuk. "Aslında bir kaç ay oldu ancak yeni görmüş olabilirsiniz efendim."dedim gülümseyerek. Sarı saçlı çocuk da beni onayladı. "Kimse yok mu evde yoksa?"diye sordu gözleri kediye benzeyen çocuk. "Bay Taehyung'tan başka kimse yok efendim. Buyrun siz içeri geçin. Ne içerdiniz?"dediğimde şarap dedikleri için bodrumdaki mahzenden yıllanmış iki şişe şarap çıkardım ve yanlarına gittim. "Kadehleri de getireyim ben."diyerek hızlıca kadehleri de alıp yanlarına gittim. "Başka isteğiniz varsa yapabilirim efendim?"dediğimde sarı saçlı çocuk beni oturttu. "Gel otur, bir şey istemiyoruz."dedi ve elini uzattı sarı saçlı çocuk beni oturttuktan hemen sonra. "Ben Jimin, o da sevgilim Yoongi."dediğinde elini sıktım adının Jimin olduğunu öğrendiğim sarı saçlı çocuğun. "Memnun oldum. Ben de Jeongguk."dedim gülümseyerek. Adının Yoongi olduğunu öğrendiğim kişi ile de el sıkıştık. "Hadi eğlenelim o zaman."diyen Jimin ile Bay Taehyung odaya girdi. Elindeki bir kadehi sehpanın üzerine koydu ve şarap dökmeye başladı sehpadaki dört kadehe de. Benim için de kadeh almıştı. Buna gülümsemek istesem de yanağımı dişleyip gülümsememeyi başardım, beni yanlış anlasın istemezdim sonuçta patronumdu Bay Taehyung. "Bu gece istersen sen de içebilirsin Jeongguk. Bu gece sen de bizimle eğlen."dedi Bay Taehyung. Çok güzeldi kalbi gerçekten, yalnız kalmayayım ve en önemlisi yalnız hissetmeyeyim diye bunu yapıyordu ve bu beni gerçekten değerli hissettirmişti. Bay Taehyung'a gülümseyerek bakmama bu sefer engel olamamıştım. "Hadi Taehyung bir filmi aç da izleyelim artık."dedi Yoongi gülerek. Jimin de Yoongi'ye sarılıp onu öptü ve ikisi yan tarafımdaki koltuğa oturdular sarılarak. Bay Taehyung da filmi açıp hemen yanıma oturdu. Kendimi ilk defa arkadaşlarımla eğleniyor gibi -ki öyleydi ancak onlar arkadaşım değillerdi- hissettiğim için kendimi serbest bıraktım. Bay Taehyung'un da etkisi bunda büyüktü tabiki. *** Bir kadehten sonra ikinci kadehi içmeye başladığımda Bay Taehyung elimden aldı kadehi ve kenara koydu. "Fazla hızlı içme Jeongguk, şimdiden sarhoş olacak gibi görünüyorsun."dediğinde dudağımı büzdüm. "Büzme dudağını öyle. Daha fazla içersen dokunabilir midene, bunu istemezsin değil mi?"dediğinde ona hak verdim ve başımı olumlu anlamda salladım. Filme geri odaklanmaya çalışırken birden ekrandan bir kız fırladığı için korkarak Bay Taehyung'un boynuna sarıldım. Bay Taehyung da belimden tutmuş, beni sözleriyle sakinleştirmeye çalışıyordu. Biraz geri çekilip Bay Taehyung'un yüzüne baktığımda Bay Taehyung'un da bana baktığını gördüm. Bana bakışları hep çok yumuşaktı ancak bu seferki daha anlamlı gibiydi ya da kanımdaki şarabın etkisi ile bu şekilde düşünmek istiyordum bilmiyorum. "Sakin ol, burdayım. Ben varken korkmana gerek yok."dedi Bay Taehyung bana gülümseyerek. Bay Taehyung'un üzerine çıkmamın ve yüzlerimizin bu kadar yakın olmasının etkisiyle utandım ancak geri çekilemedim yine sabahki gibi. "Biliyorum efendim, iyi ki buradasınız."dediğimde bana gülümsedi. "Sen de iyi ki buradasın." Ben de gülümseyip daha fazla utanarak odağımı tekrar film yapmak istedim ve az önceki yakınlığımızdan dolayı sıcakladığım için ikinci kadehi de tepeme dikip bitirdim. Filme yeniden odaklandığım sırada filmdeki kız bu sefer çığlık attığı için ben de panikle çığlık atmıştım. Çığlık atmamla Bay Taehyung'un elinin hâlâ belimde olduğunu ve hafif hafif okşadığını hissetmem bir oldu. Belimi okşarken yalnız olmadığımı hissettiğim için mutlu olmuştum. Beni sakinleştirmeye çalıştığı için Bay Taehyung'a en güzel şekilde gülümsedim ve tekrar filme odaklandım. Çok geçmeden filmdeki katil az önce çığlık atan kızın boğazını kesmişti. Bu benim için son nokta olduğu için birden korkuyla yerimden sıçradım ve başımı bir yere yaslayıp derin derin nefes almaya çalıştım gözüm kapalı. Gözlerimi açıp yaslandığım yere baktığım an şoka girdim. Tamamen Bay Taehyung'un kucağına çıkmış ve başımı sıcacık göğsüne koymuştum, o ise hâlâ sakinleşmem için belimi okşuyordu ve bir şeyler fısıldıyordu. Ben Bay Taehyung'a karşı kendimi mahcup hissedip gerilmiştim. Resmen kucağına çıkmıştım korkudan, bu yüzden bana kızacağını düşünüp gergince ona baktığımda gülümseyerek belimde olmayan elini saçlarıma attı. Sonra da saçlarımı okşayarak nazik hareketlerle kulağımın arkasına sıkıştırıp sakin olmamı fısıldadı. Fısıltısı dudaklarımı bulurken aklım bulanıyor, daha fazla sıcaklıyordum. Kafam gidiyor gibiydi ve aklımdan tek geçen o fısıldayan dudakları öpmekti. Bunu aklımdan geçirmem bile kafamın gittiğini gösteriyordu. Gergince kucağından kalktım ve önümde dolu duran kadehi tepeme diktim. Çok sıcaktı, çok. "Jeongguk çok içtin, iyi görünmüyorsun."dedi Bay Taehyung endişeli bir şekilde. Ayağa kalktım anında. "Be-ben i-iyiyim ama be-ben gidiyim artık efendim."diyerek odadan çıktım, hatta adeta kaçtım. Hızla müştemilatıma doğru yalpalayarak koşarken Bay Jae-sung'u görmeden ona çarptım. "Pa-pardon efendim, özür dilerim. Sizi görmemişim."dediğimde Bay Jae-sung beni bırakmadı. Beni belimden tuttuğu gibi duvara sert bir şekilde yapıştırdı. "Nasıl olsa evde kimse yok, bu güzellik ile ben ilgileniyim."diyerek dudaklarıma atıldı. *** Bölüm Sonu <3 Evet böyle yazdığım için içten içe bana kızılacağını hissediyorum, hele ki bir sonraki bölümde ancak bu ficte yazacağım, beni asıl bu fici yazmaya iten şey Taehyung karakteri olduğu için bu şekilde yazıyorum. Belki yazdığım konu orjinal ve hiç yazılmamış bir konu değil ancak ben burada konudan daha çok Taehyung'un karakterini yazmak, onu anlatmak istedim. Sonraki bölümlerde de buna ek olarak Jeongguk ve Taehyung'un birbirleri ile olan ilişkilerini anlatacağım. Belki ilerideki bölümlerde demek istediğimi daha iyi anlarsınız ancak aşırı kaos içeren bir olay örgüsü olmayacağını söyleyebilirim. Minik kaoslar olmazsa olmaz ancak karakter odaklı yazıyorum, siz de bunu bilerek okursanız çok sevinirim. Bunları söylemem gerektiğini hissettim çünkü aksiyon ve fazla kaos olmayan hikayeler bazılarını sıkabiliyor. Eğer size de sıkıcı geliyorsa diğer ficlerime bakabilirsiniz... <3 Oy ve yorumlarınızı merakla bekliyorum bebeklerim, bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle...<3
|
0% |