@ceyceyberry34
|
Selammm güzellerimmm...<3 Yeni bölümle daha karşınızdayımmm...<3 Bu bölümü sever misiniz bilmiyorum ancak bugün 3 bölüm birden yayınlayacağım. Severseniz hemen ardına diğer bölümleri de okumanızı tavsiye ederim çünkü diğer bölümleri daha çok seveceğinizi düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerimmm...<3 O garip günden bu yana bir kaç hafta geçmişti ancak ben Bay Jaesung'un bana olan bakışlarına dayanamıyordum artık. Beni her gördüğünde yüzüme ölmemi ister gibi ve tehditvari bakıyordu, bu da o olayı unutmamı engelliyordu haliyle. Bunu takmamaya çalışıp işime devam ettim. Her yerin güzelce tozunu da aldıktan sonra odadan çıktım. Ağır adımlarla merdivene doğru yürürken kolumdan tutulup sırtımın duvara çarpması bir oldu. "Ah!" Sızlanmamın ardından bunu kimin yaptığına baktım ve açıkçası Bay Jaesung'u görünce şaşırmadım. "Taehyung'a bizimle ilgili ne söyledin?!"diye kükredi yüzüme. "Be-ben mi? Ben hiçbir şey söylemedim efendim. Yemin ederim."dedim hızla başımı iki yana sallayıp. Neyden bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ben gerçekten ne Bay Taehyung'a ne de başka birine hiçbir şey söylemedim ki. Tek arkadaşım Hoseok'tu burada. Defalarca 'iyi değil gibisin ne oldu?' diye sormasına rağmen onu bile geçiştirmiştim saçma sapan sebepler sunup. O da inanmamıştı bu sebeplere doğal olarak ancak anlatmadığım için üstelemek istemedi beni. Belki sonra anlatırım diye de üstüme gelmemiş olabilirdi ancak sonuç itibariyle o dahi kimse bilmiyordu yaşananları. Hem nasıl denir ki bu? Sarhoşken patronum ile yakınlaştık ve nasıl olduğunu bilmesem de bir şekilde birlikte olduk mu diyecektim? Ne derlerdi noanalar, ne düşünürlerdi? Sürtmek için herkesin gitmesini mi bekledin? Onu nasıl ayarttın orospu, patrona yamanmaya mı çalışıyorsun demezler miydi? Kesinlikle derlerdi. Öyle bir amacım olmasa da olay böyle görünüyordu tamamen ve bu yüzden Hoseok'un demeyeceğini az bucuk tanıdığım için bilsem de ya biri duysa ben ona söylerken? Hayır, hayır. Kimse kesinlikle bilmemeliydi, kendimi babamdan sonra burada insan gibi hissetmeye başlamışken tekrar hakaretlere maruz kalmak hatta -Bay Kim'in kulağına giderse- işten atılmak istemiyordum. Gidecek bir yerim kalacak bir evim yoktu, biraz param olsa da ev tutmaya yetmezdi, çok kötü evlere yetse de diğer ihtiyaçlarımı karşılayamazdım. Aç kalır ve ısınamazdım. Başka iş bulabilirdim belki ancak kesinliği yoktu. Burada hem patronum iyi bir adamdı hem de Hoseok arkadaşımdı yani ilk defa yalnız değildim en azından. "TAEHYUNG'A NE SÖYLEDİN CEVAP VER BANA!"diye boğazıma yapışınca düşüncelerime son verdim. Nefes almaya, kendimi açıklamaya çalışacaktım ancak ağzımı açtığım gibi boğazımdaki baskı artıyordu. "SÖYLE! NE SÖYLEDİN ONA DA SENİNLE İLGİLİ BANA İMALARDA BULUNABİLİYOR O CÜCÜK KADAR AKLIYLA?!" Boğazımdaki baskı azalınca öksürmeye başladım ve nefes almaya çabaladım. Biraz nefes aldıktan sonra korkarak baktım Bay Jaesung'a. "E-efendim öhü öhü be-ben kimseye anlatmadım. Öhü öhü yemin, yemin ederim. Hem de öhü öhü hiç kimseye anlatmadım. Hele, hele ki Bay Taehyung'a. Be-ben onunla konuşmuyorum ki efendim. Ben sıradan öhü öhü bir çalışanım. Bunu nasıl söyleyebilirim ki?" Öksürüklerim arasından zar zor konuşmuştum. Henüz nefesim düzene girmemişti ki tekrar elini boğazımda hissettim Bay Jaesung'un. "TAEHYUNG'A SEN BİR ŞEY ANLATMADIYSAN NASIL BANA KÖTÜ KÖTÜ BAKABİLİR, TERS DAVRANABİLİR! ŞİRKETTEKİ SORUMLULUĞUMU BİLE ALMAYA BAŞLADI?!" diye kükredi suratıma. Sırtımı duvardan ayırıp boynumdan tuttuğu eliyle merdivenlerin başına yönlendirmişti beni. "SEN ONA BİR ŞEY SÖYLEDİN Mİ SÖYLEMEDİN Mİ CEVAP VER?!" diye bağırarak bir eli kolumdan bir eli boynumdan tutarken merdivenden aşağı itecek gibi sarkıttı bedenimi. Nefes alamadığım ve bunu çok hızlı yaptığı için neye uğradığımı şaşırıp tepki verememiştim ve veremiyordum. Aldığım nefes ciğerlerime yetmezken elinde oyuncak bebek gibi olduğumun farkındaydım ancak kurtulmak için bir şey de yapamamıştım. Kitlenip kalmıştım sanki o an. "SEN BİR ŞEY SÖYLEDİN Mİ? SON KEZ SORUYORUM!"diye bağırdığında gözyaşlarımı tutamayıp başımı olumsuz anlamda sallamayı başarmıştım. Bu halime gülümsediğini fark ederken birden yüzü korku dolu bir hâl aldı. Ellerini üzerimden çekip kenara saklandığını gördüğümde ani hareketinden dolayı tutunmayı başaramadım. Bedenim merdivenlerden aşağı savrulurken çığlığıma engel olamadım. Merdivenlerden kafamı vurarak yuvarlanıp sert bir şekilde zemine düşmem bir oldu. "Jeongguk!"diye bir ses duydum ancak acıdan tepki veremedim, çok geçmeden de birinin beni kucakladığını hissettim. Kollarımı bilinçsizce beni kucaklayan kişiye sıkıca sardım sızlanarak. Başım, sırtım, karnım ve belim çok ağrıyor, her yerimin sızladığını hissediyordum. "İyi misin Jeongguk?"diyen sesi duysam da cevap veremedim. O kadar çok ağrıyordu ki her yerim ağrıdan gözümü bile açamıyordum. "Jeongguk, hadi cevap ver güzelim. Jeongguk iyi misin?"denildiğini duyduğumda beni taşıyan kişinin oturduğunu hissettim. Dolayısıyla ben de hâlâ kucağındaydım bu kişinin. Kimin benim için bu kadar endişelendiğini merak ettim her yerim acısa dahi. Gözlerimi yavaş yavaş açabildiğimde Bay Taehyung'un keskin çene hattı ve esmer boynuyla karşılaştım. "Alo, Bay Jung. Bize gelmenizi rica edecektim. Bir çalışanımız merdivenlerden düştü ve başını vurdu, seslendim ama bilinci kapalı sanırım. Cevap vermedi bana. Çabuk gelirseniz sevinirim." Bay Taehyung'un endişeli bir şekilde aile doktorlarını araması her yerim ağrırken bile hoşuma gitmişti, bu halde bile mutlu olmuştum onun sayesinde. Ben bunları düşünürken yeniden Bay Taehyung'un sesini işittim. "İyi olacaksın Jeongguk, bir şey olmayacak. Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Gözlerini kocaman açıp parlak bakışlarınla bakacaksın bana yine. Ah Jeongguk, nasıl düştün ki merdivenden öyle?" Bunları derken bir kolu belimi daha sıkı sarmış, diğer eli saçımı severken bana daha sıkı sarılmaya başlamıştı. Bu kalbimi anında hızlandırırken gülümsememe engel olamadım. "Ba-Bay Taehyung."diyebilmiştim sonunda şoktan çıkınca. "Jeongguk iyi misin güzelim? Neren acıyor? Doktor çağırdım birazdan gelir."dedi hızlı hızlı konuşup bir yandan belimi rahatlatıcı şekilde okşarken ancak ben tek bir şeye takılmıştım. Güzelim... İkinci kez güzelim demişti bana Bay Taehyung. Birini benim acıdan konuşamadığım zaman, diğeri şimdi. Acım olsa da Bay Taehyung'un bana güzelim demesi aklımı başımdan almış, tüm acılarımı unutturmuştu. "İ-iyiyim ben efendim. Teşekkür ederim. Ben işe dönsem iyi olacak." "Jeongguk ne işi Tanrı aşkına. Kendine dikkat etmen gerekirken iş düşünüyorsun. Temizliği başkası yapar ya da bir gün yapılmazsa bir şey olmaz. Sen nasılsın? Başın dönüyor mu? Kafanı çarptın çünkü. Önce Bay Jung baksın da, gerekirse hastaneye de gideriz. Hatta kesin gidelim aklımız kalmasın." Bay Taehyung'un benim için bu kadar endişelenmesi beni gülümsetmişti yine. "Ne oldu neye gülüyorsun?"diye sordu bu sefer Bay Kim, ses tonu kızgın değil meraklı ve sakindi. Galiba güldüğüm için canım çok acımıyor sanmıştı ancak aksine çok acısa da o her konuştuğunda gülmek istiyordum. Özellikle beni düşündüğü için gülümsüyordum çünkü çok güzel hissettiriyordu düşünülmek. Daha önce hiç kimse tarafından düşünülmemiştim ki ben, hatta bilerek şimdikinin katvekat fazlası acı çekmem için öz babam beni döver, işkence ederdi ve üstüne bunları yapmamış gibi bana lanet edip hakaretler sıralardı. Bunların elle tutulur mantıklı bir sebebi de yoktu üstelik, her işi yapıyordum o mutlu olur da bir güler yüz gösterir ve aferin der diye ancak değil güler yüz gösterip aferin demek yüzüme bile bakmaz, beni yok sayardı. Tabi o gün iyi günündeyse olurdu bu, değilse zaten her zamanki gibi döverdi ve hakaret ederdi. Bana yaptıklarına yaramaz olsam, istediklerini yapmasam, karşı gelip asi olsam belki çok çok ufak da olsa mantık bulabilir belki hak da verebilirdim. En azından bir sebebi olurdu dövülmemin, hiç kimse ne olursa olsun benim mâruz kaldığım gibi bir şiddeti hak etmezdi hiçbir koşulda tabiki ancak sebebi olsa en azından bu yüzden yaptı derdim ne bileyim. Bir şey yapmadığım halde bu şiddete mâruz kalmak daha kötü hissettiriyordu insanı, içimde pişmanlık hissi oluşmuyor ve asıl sebebi bulmak için didiniyorsun. Sonra da asıl sebebi fark ediyorsun. Ben de öyle oldu en azından, burada sağlıklı düşünmeye başlayabildiğimden beri bunu düşünmüş ve sonunda bulmuştum sebebini. Babam direkt benim varlığımdan rahatsız oluyordu, nefes almamdan, yemek yememden, konuşmamdam, her şeyimden... Hatta sadece benden de değil. O annemden yaşamaktan kendinden kısacası herkesten her şeyden nefret ediyordu. Hatta en çok kendinden nefret ediyordu ancak kendine bir şey yapamayacak kadar korkak olduğu için annemle ikimize ,özellikle de bana, yapmıştı. "Hâlâ gülümsemenin sebebini söylemedin."diyen Bay Taehyung ile daldığım karanlık düşüncelerden uzaklaşıp ona cevap verdim. "Çünkü hayatımdaki hiç kimse beni düşünmedi. Hep düşünülmek nasıl bir his merak ederdim. Böyle bir hismiş." "Güzel hissediyor musun peki?"diye sorunca gülümsedim. "Başım çok acıyor ancak o kadar güzel hissediyorum ki gülümsememe mâni olamıyorum efendim. Değerli hissetmek güzel, sizin tarafınızdan değerli hissettirilmek daha güzel." Bunu söylemem bizi uzun uzun birbirimize bakmaya itmişti, ta ki doktor gelene kadar. ** Bay Jung bana bakmış ve acıyan yerlerim için krem yazmış, hastaneye gitmemizi tembih etmiş ve gitmişti. "Jeongguk istersen ben süreyim sırtına kremi, sonra hastaneye geçeriz." "Gerek yok ef-" "Gerek var Jeongguk."dedi gözlerimin derinlerine bakarak. Onu başımla onayladığımda benim gibi yatağın kenarına oturmuş ve gömleğimin önünü açmaya başlamıştı. Rahatsız olmayayım diye gözünü gözümden ayırmıyordu. Bu da gülümsememe neden olmuştu. "Sırtını dönebilirsin."dediğinde gömleği tamamen üzerimden çıkarıp ona arkamı döndüm. Soğuk krem hissi içimi titretse de içimi titreten asıl şey Bay Taehyung'un sıcacık ellerini sırtımda hissetmem olmuştu. Kremi sırtımın her yerine yaymaya başlamasıyla nedensizce nefesimi tutmuştum. Bay Taehyung'tan gerçekten fazla etkileniyordum ve bu elimde değildi. Her hareketi o kadar nazik ve güzel ki mümkün değildi etkilenmemem. Biliyorum patronum, etik değil ancak bu bile düşüncelerime engel olmama yetmiyordu işte. Kabul etmiştim artık. Ben Bay Taehyung'tan gittikçe hoşlanmaya başlamıştım, hatta daha ötesi ancak tabiki bunu ona ya da herhangi birine söyleyecek değildim. Buna ne cesaret edebilirdim ne de Bay Kim'e olan saygımdan yapabilirdim. "Bitirdim sürmeyi, bir kaç dakika bekle. Sonra üstünü giyinince çıkarız."diyen Bay Taehyung'u düşüncelerimden sıyrılıp onayladım. * Gerek yok desem de hastaneye beni kendisi götürmüş ve yanımdan ayrılmamıştı. Kan verirken dahi yanımda olmuştu. Sonuçlar çıktığı için doktorda göstermek için uzun bir sıra bekledikten sonra doktorun yanına benimle birlikte girmişti. Düştüğüm için neden kan aldıklarını anlamasam da her aşamada Bay Taehyung'un yanımda olması içimi rahatlatmıştı. "Bay Jeongguk sonuçlarınıza bak-"diye cümle kurmaya başlayan doktorun sözünü Bay Taehyung'un telefon sesi böldü. "Üzgünüm, siz konuşun ben hemen geliyorum."deyip çıktı Bay Taehyung. "Bay Jeongguk, sonuçlarınızda şüphe ettiğim şey çıkmış. Sizden önce kan aldırmamın sebebi de bu şüphemdi zaten."dedi. Gergince doktoru dinlemeye devam ettim. "Sık sık baş ağrısı, baş dönmesi, kas kuvvetinde azalma, nefes darlığı, unutkanlık, dikkat dağınıklığı ve yorgunluk gibi belirtileri yaşıyorsunuz değil mi?" "Evet ancak kansızlık için kullandığım bir ilaç yok." "Peki o zaman sizi bir ultrasona alalım."dediğinde gerilmiştim. Neden ultrasona giriyordum ki şimdi? "Sindirim sistemi kanamaları ve tümörleri yüzde 30 ile demir eksikliğinin en yüksek nedenlerini oluşturur ve bakmakta fayda var." Şüphelerimi duymuş gibi içimdeki sese karşılık verdiği için başımla doktoru onayladım ve ultrasona geçtik. Doktor karnıma bir jel döküp metal başlığı karnımda gezdirmeye başlarken ben de anlar gibi ekrana bakmaya başladım. Doktor hafif gülümsemeye başlayınca iyice gerildim. "Doktor Hanım neye gülüyorsunuz?"dedim ben de dayanamayarak. "İsterseniz eşinizi bekleyelim." "Ben evli değilim Doktor Hanım." "Ah pardon yanınızdaki beyefendiyi eşiniz sandım. Sizinle öyle ilgilendi ki eşiniz olmama ihtimalini unuttum. Sevgiliniz miydi?" "Ben bekarım Doktor Hanım, Bay Taehyung benim patronum."dediğimde gülüşü soldu ve yüzü ciddi bir hâl aldı. "O hâlde beklenmedik bir şey söyleyeceğim sizin için. Tümör ya da sindirim sisteminizde kanama yok şükür ki ancak bir bebeğiniz olacak." "Ne?" "Hamilesiniz Bay Jeongguk, 4 haftalık gibi görünüyor. Alanında uzman bir arkadaşıma yönlendirebilirim isterseniz." "Be-ben nasıl yani?" "Çok nadir de olsa bazı erkekler de doğurgan olma özelliğine sahiptir. İşin ilginç tarafı bir erkekle birlikte olmadan bunu fark etmeleri de zordur, Tanrı tarafından onlar ödüllendirilmiş kişilerdir bana göre. Karnınızda hafif bir şişlik vardı ve bu beni şüphelendirdi çünkü erkeklerde kilolu değilse şiş karın ya hastalık belirtisi ya da nadir bir hamilelik belirtisidir çünkü. Şanslısınız ki merdivenden düşmenize rağmen düşük yapmamışsınız." Dediği sözleri duyamaz hâle gelmiştim yavaş yavaş. Ben hamileydim, bu bir mucizeydi. "İsterseniz arkadaşımın kartı bu, hamilelikle ilgili tüm detayları ve bilgileri o size verir."dedi ve devam etti. "Hamile olduğunuz için başka bir şey yapamıyorum maalesef radrasyondan dolayı. Bu gece ayakta durabilirseniz yani uyumazsanız tehlikeli bir durum söz konusu değildir. Uyanık kalırsanız bana gelmenize gerek yok." Doktoru başımla onaylarken içeriye Bay Taehyung girdi. Duyduklarımı hâlâ hazmedemediğim an Bay Taehyung'un sesini duymak beni daha çok germişti. "Jeongguk kusura bakma işle alakalıydı. Neyin varmış?"diye sorduğunda panikle konuşmaya başladım. "Her şey için teşekkür ederim Doktor Hanım. Biz çıkalım artık." Doktorun odasından çıkıp arabaya doğru sessizce gelmiştik, daha doğrusu Bay Taehyung bir şeyler soruyor ben ise beynim karıştığı için cevap veremiyordum sorularına. Cevap alamadığı için sormayı bıraksa dahi arabada soracağını biliyordum ki yanıltmamıştı. "Jeongguk neyin var? Endişe ediyorum. Doktor ne dedi ben yokken?"diye sorduğunda nihayet sorularına cevap verecek kadar toplamıştım. "Sadece kansızlık olduğunu ve bu gece uyumamam gerektiğini söyledi efendim, bir de rica etsem ben bugün biraz dinlenebilir miyim? Biliyorsunuz pe-" "Sorduğun kabahat Jeongguk. Tabiki dinleneceksin." Bay Taehyung'tan izin almış olmanın verdiği rahatlıkla camdan dışarı bakıp düşüncelerimde kaybolmaya başladım. Bölüm Sonu <3 Muhtemelen bölümü sevmeyeceksiniz ancak bu ficin gidişatı böyle çünkü başta da dediğim gibi asıl amacım burada Taehyung karakterini yazmaktı. Kısa bir fic olacak zaten, o yüzden biraz sabrederseniz bu fici sonlara doğru seveceğinizi düşünüyorum. Eğer ki bölümü sevdiyseniz de böyle bir şey bekliyor muydunuz siz? Beklemiyorsanız umarım sizi şok etmeyi başarmışımdır, bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınnn... Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşçakalınnn...<3 |
0% |