Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@ceyceyberry34

 

Selammm... 💞

 

 

Normalde wattpad platformunda yazıyordum bu fici ancak malum sorunlardan dolayı çeşitli platformlara da yazmaya başlamak istedim çünkü maalesef wattpad uygulamasının akıbeti belli değil... 🥲 Bu yüzden yazmayı sevdiğim için bu platforma da yazdıklarımın bazılarını niye taşımayayım diye düşündüm. Oradaki hesabımın adı ile bu hesabımın adı da aynı eğer girebiliyorsanız oraya, orada yayınladığım toplam 16 taekook ficim var onlara da bakabilirsiniz. 10 tanesi tamamen bitmiş ficler. Bu orada da yeni yayınlamaya başladığım bir ficti ama eğer istenirse biten ficlerimi buradan da paylaşabilirim.

 

Lafı çok uzattım ama bunları söyleme ihtiyacı hissettim, umarım orada 5 bölüm yayınladığım bu ficin ilk bölümünü beğenirsinizzz... 😇

 

Keyifli okumalar dilerim bebeklerimmm... 💞

 

💫💫💫💫💫💫💫

Şirketteki odamda otururken odama kapıyı tıklatıp cevabımı bile beklemeden biri girdi. Bu kişi tabii ki Yoongi idi.

"Sıkı çalışıyorsun."dedi masamın önündeki rahat deri koltuklardan birine kendini gelişigüzel bir şekilde atarken.

"Bana bunun için para ödüyorsun ya Yoongi."diye cevap verdim ben de ona hafifçe gülümseyerek.

"İyi iyi sıkı çalış sevgili eşim."dediğinde yüzümü ekşittim.

"Ya hatırlatıp durmasana bunu. Hem boşayacağım ben seni oğlumu alıp."

"Hey boşasan da Sung Hoon yine de benim yeğenim. Onu bil de."dediğinde kıkırdadım.

"Biliyorum Yoongishi. Onun oğlum olması için benimle evlenmeyi kabul ettin. Bunun için sana minnettarım."

"O kadar da kötü bir seçenek değilsin eş olarak."dediğinde az önce dosya imzaladığım kalemimi ona attım.

"Sanki benim de hayalimdeki muhteşem eş de sendin Yoongi."dedim göz devirip.

 

Kesinlikle hayalim o değildi, hayalim olan biri vardı tabi ama, artık biz olamazdık. Onu hatırlayınca dolmaya yatkınlaşan gözlerimi kırpıştırıp Yoongi'ye verdim ilgimi.

 

"Yoongi sessiz sinema oynayacaksak bile senin bana hareketlerle bir şeyler

anlatman gerekiyor. Yani ne söyleyeceksen söyle artık. Karşımda oturup bana dik

dik bakmaya gelmediğini tahmin ediyorum."dedim sessizliğini bozmayan halini

görünce.

 

"Jungkook, akşam biliyorsun ki yer altı dünyasında bir buluşma olacak ama

ben bunu unutup iki günlük bir iş gezisine katılacağım demişim. Bu iş gezisi

de çok önemli. Bize büyük bir mebla ödeyecekleri gibi onlardan silahları da alabileceğiz."

"Benim gitmemi mi istiyorsun şimdi iş gezisine?"

"Hayır, Jungkook bu çok tehlikeli olabilir. Ben bile yanıma bir ton adam alacağımçünkü alacağımız silahları ve parayı bizden almak için planlar yaptıklarına eminim, ya da bu anlaşma da bir tuzak olabilir. Yer altı dünyası buluşması da çok güvenli değil ama en azından yanında Yugyeom, Namjoon ve Hoseok gider ve orada bir şey yapmaya çalışırlarsa hem fark edersin hem kendileri de zarar görür mutlaka çünkü herkes katılır çatışmaya. Sung Hoon zaten sensiz iki gün duramaz, bir de o var biliyorsun."

"Ne yani ben mi gideceğim yer altı dünyası buluşmasına? Bunu mu diyorsun? Yoongi çatışma, operasyon her şeye varım ama ben o buluşmada ne yapabilirim? Hiç gitmedim ki? Ne yapılır, ne söylenir, nasıl bir tavırda olmalıyız? Kime nasıl davranmalıyız? Hiçbir şey bilmiyorum ki oradakiler hakkında. Ya batırırsam her şeyi?"

"Hiç sanmıyorum, sen çok zekisin Jungkook. Oraya gidip göster kendini. Bizim hakkımızda ne düşünüyorlar, ne biliyorlar onları bul, anla, nabızlarını yokla, gündemi öğren, insanları çaktırmadan sorgula ve gözlemle. İlgi odağı olacaksın muhtemelen bu buluşmada. Sorularına cesur ve kendinden emin cevaplar ver. Namjoon ve Yugyeom hep yanında olur ve gitmeden önce onlardan taktik de alırsın. Hoseok da seni korur zaten."

"Sung Hoon ne olacak peki? Onu yalnız bırakamam Yoongi evde, sen de yoksun bizimkiler de yok. Ne kadar güvenlik ve adam olursa olsun siz yokken bırakamam onu."dedim sesim sinirli çıkarken.

"Yugyeom ilgilensin o zaman onunla, Namjoon ve Hoseok yeter sana. Zaten yanında başka adamlar da olacak ama onlar yakın duymayacaklar tabi."

"Çok gerildim Yoongi, içimde çok değişik bir his var."

"Gerilme çünkü bunu hissederler. Nasıl masum çocukları onları satmak isteyen şerefsizlerden kurtarırken gözü kara, cesur ve yenilmezdin, aynı o şekilde olmanı istiyorum bu buluşmada da senden."

Bunu daha önce yapmamış ve hiç yapmak da istememiştim, politik kısımlarda değil icraatta daha iyi olduğumu düşündüğüm için genelde hep çatışmalarda oluyordum ancak böyle gecelerde yer altı dünyası ile ilgili olsun olmasın çoğu gecede- ben yer almak istemediğimi söyleyip oğlumla vakit geçiriyordum.

"Jungkook bunu yapabilirsin."dedi Yoongi güven verici bir ses tonuyla. "Sana güveniyorum Jungkook."

 

Bunu demesi benim için fazla anlamlıydı. Herkes herhangi bir ilişkide -ister dostluk ister sevgililik fark etmez. hep karşısındakine güvenmek isterdi ama ben duymadım. O da bir süre konuşmak için çabalamadı. Bu odadaki karşılıklı sessizliğimizi ikimizin dışında bir telefon sesi bozdu. Masadaki telefonuma baktığımda sekreterimin aradığını gördüm.

 

"Kolay gelsin sana sevgili eşim."dediğinde sinirle göz devirip başka bir kalemi daha ona fırlattım.

"Ya!"

Gülerek karşımdaki deri koltuktan hızla kalkıp yüzündeki eğlenen ifadeyle odamdan çıkınca ben de arkasından göz devirip telefonu açtım.

*******

İşim bitip odamdan çıkar çıkmaz Yoongi'nin yanına gittim. O zaten beni bekliyor gibiydi.

 

"Ne zaman yola çıkacaksın sen?"

"Bu akşam sen yer altı buluşmasına gitmeden yola çıkarım. Senin ve Sung Hoon için bahçedeki korumaları iki katına çıkardım yani merak etme. Eve Yugyeom, Hoseok, Hwasa ve Namjoon'dan başka kimse de ne olursa olsun girmeyecek."

"Kendim için değil senin için soruyordum Yoongi. Sen güvende olacak mısın?"

"Merak etme kendime de gizli korumalar tuttum ve her ihtimale karşı elimin altında olması için Chan'ın ekibini de alacağım. Benim için endişe etme."

"Öyle endişe etme demekle olmuyor. Sen benim en değer verdiğim kişisin ve ayrıca eşimsin." dediğimde suratını ekşitti.

"Nasıl oluyormuş? Eşim deyip deyip sinir ediyordun ya beni." dedim. Yüzümde onu sinir etmenin mutluluğu vardı, birazcık da burukluk tabi.

"Gel buraya gel, üzgün olduğunu biliyorum." diyerek beni kolları arasına aldı. Ona sıkıca sarıldıktan sonra yüzüne bakacak kadar uzaklaştım.

"Hyung, kendine dikkat et." dedim ve dolu gözlerimi kırpıştırarak devam ettim. "Bizim senden başka kimsemiz yok."

 

Yoongi ona hyung dediğimde ne kadar üzgün olduğumu anlamıştı çünkü ben ona normalde hiç hyung demezdim, onunla uğraşmak hoşuma gittiği için hep Yoongi derdim. O da bu yüzden beni eşim diyerek sinirlendiriyordu.

 

"Sakın ağlamıyorsun tamam mı? Hiçbir şey olmayacak." dediğinde olumlu anlamda başımı salladım.

"Sen bizimkiler ile buluş, beraber gidin eve. Benim biraz daha işim var burada. Sonra geçeceğim eve." dediğinde onu onaylayıp şirket otoparkına doğru yürümeye başladım.

Çok geçmeden bizimkileri de otoparkta görünce arabama bindim ve eve doğru sürmeye başladım.

*******

Eve gelince ilk işim oğluma sarılıp onu öpmek oldu. O benim o eski kazadan kurtulduktan sonra tek yaşama sevincim oldu, ben o kazadan Yoongi sayesinde sağ kurtulduğuma lanet etmişken defalarca ölmeyi dileyip buna kalkışıp başaramamışken hayatta kalma sebebim oldu yakışıklı oğlum. Onu canımdan bile çok seviyordum bu yüzden, hayatıma yön verecek bir ışık gibi doğmuştu.

 

"Baba bak ben bugün seni çizdim." diyerek bana gülen oğluma gülümsedim. Heyecanla elimden tutup resmini bana göstermek isterken ona nasıl gülümsemezdim ki?

"Bakayım benim yakışıklım nasıl çizmiş beni?" diye gülerek bana gösterdiği resme baktım. Ben, kendisi ve Yoongi olduğunu tahmin ettiğim üç kişiyi el el çizmişti.

"Aa ne güzel çizmişsin yakışıklım. Bu ben miyim?" diye sordum gülerek. Bu sırada Hoseok ve Namjoon hyunglar da arabaları park edip yanımıza gelmişlerdi; çok seviyorlardı onlar da Sung Hoon'u, bu yüzden direkt oğluma gelmişlerdi. Oğlum sadece benim değil buradaki herkesin göz bebeğiydi.

"Evet babacım, o sensin bu da ben." dedi gülümseyerek.

"Peki bu kim?" diye sordum diğer kişiyi göstererek.

"O senin sevgilin babacım. İsmini bilmediğim için sana söyleyemem şimdilik ama sen biliyorsan bana söylersin tamam mı?" dediğinde gözlerim doldu.

"Yakışıklım, biliyorsun ben Yoongi ahjussin ile evliyim." dedim gülümseyerek.

"Biliyorum babacım." dediğinde gülümsedim.

"Benim babam olmak için evlenmişsin onunla, duydum ben her şeyi babacım. Siz birbirinizi aslında sevmiyorsunuz."

 

Bunu duyduğuma şoktan ne diyeceğimi bile bilemedim bir süre. Ona söylememiştik bunu, nereden öğrenmişti ki? Nereden öğrendiğinden önce ona açıklama yapmam gerektiğini düşünüp konuşmaya başladım.

 

"Öyle şey olur mu yakışıklım? Ben Yoongi hyungunu çok seviyorum. O da beni çok seviyor. İkimiz de seni çok seviyoruz."

"Bunları da biliyorum ama aşk anlamında sevmediğinizi de biliyorum. Babacığım ben senin aşık olmanı istiyorum. Yoongi hyungumu çok kocaman seviyorum ama senin aşık olmanı da çok kocaman istiyorum." dediğinde kalbim eski anılar ve söyledikleriyle o kadar hızlı çarpmaya başlamıştı ki kalp atışım nefesimi kesmişti.

 

Başımın döndüğünü ve bayılmak üzere olduğumu hissederken Namjoon hyung kolumdan tutup beni oturtmuştu.

 

"Aaa Sung Hoon'cum bugün başka neler yaptın? Yine beni çizmemişsin? Küsüyüm mü sana?"

 

Hoseok hyungun Sung Hoon ile ilgilendiğini anlayınca saçlarımı tutup çekiştirmeye başladım. Derin derin nefes alıp kendime gelmeye çalıştım.

Nereden öğrenmişti ki tüm bunları? Yoongi hyung ile onun babası olmak için evlendiğimi, aşkı?

 

"Sakin ol Jungkook, Hoseok ilgileniyor onunla. İyi misin biraz daha?"

"Hyung kim söyledi ona bunları? Benden aşık olmamı istedi duydun değil mi? Nereden öğrendi o aşk kelimesini, aşık olmayı?"

"Bilmiyorum Jungkook ama Sung Hoon üstün zekalı bir çocuk. Konuşulanları anlıyor artık. Fark ettirmediğinizi sanarken eksik parçaları kendince birleştirmiş olabilir. Aşk da her yerden duymuş olabilir. O da kendince senin aşık olup mutlu olmanı istiyor." dediğinde alayla sırıttım.

"Her aşkın mutlu olacağını sanıyor oğlum, tıpkı benim gibi değil mi?"

"Jungkook bak Tae-"

"Hyung onun konusunu hiç açma, sırası değil. Hem de hiç değil.

"Tamam açmayacağım ama Sung Hoon'un asıl istediği şeyi biliyorsun değil mi?" dediğinde olumlu anlamda başımı salladım.

"Benden ikinci bir baba istiyor, mutlu ve gerçek bir aile istiyor."

"Biliyorsun Yoongi ile boşanacağın belli olduğu için ona dışarısı hariç hiç baba dedirtmedin, bu yüzden boşta olan ikinci ebeveynini arıyor yanına doğal olarak."

"Hyung işlemler tamamlanır tamamlanmaz kendi evime taşınacağım ve istediğini yapacağım."

"Ama sen aşık-"

"Sadece Sung Hoon için iyi bir baba adayı, kafamın uyacağı, güvebebileceğime emin olduğum."

 

Hyungumun lafını hızla kesince hyungum da bir şey demeye gerek duymamış ve başıyla onaylamıştı beni.

 

"Hadi gelin, Sung Hoon'a söz verdiğim ramyeonu hazırladım. Neden gel-Jungkook iyi misin?"

"İyiyim Yugyeom. Lavaboya girip geliyorum."

 

Oturduğum yerden ayaklanıp dediğim gibi lavaboya gittim. Yüzüme defalarca su çarpıp biraz daha iyi hissettikten sonra oğlumun yanındaki boş sandalyeye oturup yemeye başladım ancak çok fazla yiyemedim.

 

"Baba bana kızdın mı aşık olmanı istediğim için?" diye soran oğluma döndüm. Yüzüme bir gülümseme kondurup konuşmaya başladım.

"Sana kızmadım, sadece şaşırdım. Sen nereden öğrendin bakalım bunları?"

"Duydum sizi. Hem çok tartışıyorsunuz babacığım. Duymadığımı sanıyorsunuz ama duyuyorum."

"Biz sadece şakalaşıyoruz."

"Onu da biliyorum babacığım merak etme. Benim babam olmak istediğin için teşekkür ederim." deyip sandalyesinden kalkıp kucağıma oturunca ona sıkı sıkı sarıldım.

"Babacığım dediklerimi unut olur mu? Ben sadece mutlu olmanı istiyorum senin." dediğinde ben cevap veremeden biri konuşmaya başladı.

"Sung Hoon kadar akıllı olmayan insanlar tanıyorum."

 

Bunu Yoongi söylemişti. Sung Hoon kucağımdan atlayıp Yoongi hyunguna koştu.

 

"Yoongi ahjussi!"

 

Yoongi gülüp onu kucağına alıp döndürmüş ve güldürmüştü.

 

"Yoongi ahjussi seni çok seviyorum biliyorsun değil mi? Babam ile benim için evlendiğin için teşekkür ederim." dediğinde Yoongi de en az benim şaşırdığım kadar şaşırmıştı buna.

"Sen nereden öğ-"

"Duymuş işte, zeki çocuk dediğin gibi." dedi Hoseok hyung da konu yeniden açılmasın diye lafını keserken.

 

"Yemeğin bittiyse ellerini yıka ve doğruca Eun Ae noonanla kitap başına git küçük adam. Birazdan ben de geliyorum." dedi Yoongi. Sung Hoon onun sözünü dinleyip koşarak lavaboya giderken arkasından derin bir iç çektim.

 

Sessiz devam eden akşam yemeğinden sonra kalkıp duşa girdim. Kısa ama rahatlatıcı bir duşun ardından giyinme odama girip siyah iç çamaşırı siyah gömlek ve siyah takım elbisemi bulup hızlıca giyindim.

Yatak odama gittiğimde Yoongi'yi odamda buldum.

 

"Yoongi."

"Jungkook."

 

Aynı anda konuşmuştuk. Ona konuşması için izin verdim.

 

"Sung Hoon'un sana dediklerini anlattılar bana, umarım çok üzülmemişsindir dediklerine. O seni çok seviyor, çok da mutlu burada ama ikinci bir ebeveyn arıyor. Bu çok normal." dediğinde gülümsedim.

"O da beni düşünüyor, mutlu oluyum istiyor." dedim gülümseyerek ve devam ettim. "Ben de onun için her şeye rağmen mutlu olacağım."

"Sana çok benziyor biliyor musun? Sen de böyle zekiydin, şoka sokuyordun beni bazen." deyip güldüğünde ben de güldüm.

"Kimin oğlu." dedim gururla. Yoongi de gururla baktı.

"Ona çok iyi bakıyorsun." dedi.

"Ben çıkıyorum, sen de gayet iyi olmuşsun. Oraya benim adıma gideceksin Min Jungkook olarak ama evli olduğumuzu bilmiyorlar unutma."

"Unutmam merak etme. Başına bir iş gelirse döverim seni."

 

İkimiz de bu dediğime güldük, sonra o odadan çıktı.

 

Ben de koluma lüks saatimi, kulağıma her zaman takmadığım gümüş rengi küpelerimi, büyük işlemeli gümüş yüzüklerimi takıp saçımı şekillendirmeye başladım. Kısa süre içinde dalgalanıp şekil alan saçlarım alnıma dökülürken en sevdiğim okyanus kokulu parfümümden sıkıp bizimkilerin yanına geldim.

Yoongi Sung Hoon ile vedalaşırken onları iç çekerek seyrettim. Yoongi gerçekten iyi bir hyungtu.

 

"Ben gidiyorum, iki gün sonra gelirim." dedi ve son kez vedalaşıp evden ayrıldı. Ben de Sung Hoon'u kucağıma alıp yanağını öptüm.

"Yoongi ahjussi kısa süre için gidiyor, hem sana oradan güzel oyuncaklar getirecek biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum baba. Onu yine de özleyeceğim ama." dediğinde gülümsedim.

"Bazen birilerini özlemek onları ne kadar çok sevdiğimizi fark ettirip daha çok sevmemizi sağlar. Yoongi ahjussiyi özleyeceksin ama daha çok seveceksin yakışıklım." dediğimde başıyla onayladı.

"Biz bu akşam Namjoon ahjussin ve Hoseok ahjussin ile bir toplantıya gideceğiz ama Eun Ae noana ve Yugyeom ahjussin senin yanında olacak. Çok geç kalmadan gelmeye calışırım."

"Toplantılar önemlidir. Siz gidin babacım. Ben Yugyeom ahjussi ile oynarım, Eun Ae noanamı da hiç üzmem." dediğinde ona sıkı sıkı sarıldım.

"Biz gidelim. Yugyeom, oğlum sana emanet. Ona bir şey olursa sana on beş şey olur, bilesin."

"Merak etme Jungkook, ben yanındayım." dedi Yugyeom. Derin bir iç çektim.

"Biz gidiyoruz yakışıklım." deyip son kez öptüm oğlumu ve arabama doğru ilerledim. Namjoon ve Hoseok hyung da benimle birlikte arabalara ilerlediler ve diğer adamları da yanımıza alarak yola çıktık.

 

Çok uzun olmayan bir yolculuk sonrası buluşma yeri olan ve kumar oynanan yer altı barına vardık. Arabaları park ettiğimiz gibi önden ben arkamdan Hoseok ve Namjoon hyungum barın önüne geldik. Güvenlikle kısa bir bakışmanın ardından Namjoon hyung söze girdi.

 

"Jungkook, Min çetesinden."

 

Adam gözlerini üzerimden çekince göz devirmemek için zor direndim.

 

"Ben de içeridekileri eğlendirmek için geldi sandım. Çömez demek ki." dediğinde sinirle ona döndüm ve kolundan tutup onu sarsarken kolunu arkasına geçip kıvırdım bir yandan da boynunu dirseğimin arasına sıkıştırıp onu kilit pozisyonuna aldım. Anlık şaşırsa da silahına uzanmaya çalışınca güldüm.

 

"Sakın denemeyi aklından bile geçirme!" dedim onu tekrar sarsarken.

"İsabet ettirme olasılığın %3 ve seni diz çöktürüp öteki elini de ezerek bu ihtimali sıfırlayabilirim. Ayrıca sen solaksın yani sağ elinle silaha ulaşana kadar geçen zamanda ben senin boynunu çıt diye kırarım. Şimdi sakın bir daha bana çömez deme gafletinde bulunma, bir dahakine kırılan sadece parmağın olmaz." deyip arkasından çekilirken sol elinin işaret orta parmağını kırdım. Acı dolu bir çığlık duydum ama beni zerre etkilemedi.

 

"Heralde benim parmaklarını kırdığımı kimseye söylemezsin ha?" dedim ona bakıp. Acıyla kıvranırken bile başını iki yana sallayıp söylemeyeceğini söyleyince gülümsedim.

"Harika, içeri geçiyoruz biz." deyip önden gitmeye devam ettim. Hyunglarım beni takip etti.

 

Asansör ile alt kata inmemiz gerektiğini söyledikleri için asansöre bindik. Asansörden indikten sonra koyu kırmızı ve siyahlarla bezenmiş uzunca bir yol geçtik ve asıl kumar oynanan geniş salona vardık.

 

Ortası boş olan geniş salonun kenarlarında kumar masaları sıra sıra dizilmişti, sağda büyük bir bar bölümü vardı. Salonun en arkasına doğru deri bar koltukları ve bar masaları vardı. Çoğu insan kumar masalarındaydı, gergin bir ortam olmasına rağmen çok eğleniyor gibi gözükmeye çalışıyorlardı. Buradan bile herkesin herkesin kuyusunu kazmaya çalıştığını anlayabiliyordunuz.

 

"Jungkook hazır mısın? İçeri giriyoruz." dedi Hoseok hyung.

"Her zaman." deyip içeriye ilk adımı attım. Etrafı inceleye inceleye içeri girerken çoğu gözün üzerimde olduğundan emindim.

"Harika, içeri geçiyoruz biz." deyip önden gitmeye devam ettim. Hyunglarım beni takip etti.

"Ben biraz içecek alıp geleceğim." dedim hyunglarıma. Gergindim ve biraz olsun gerginliğimi kırsın diye içkiye ihtiyacım vardı.

 

Hyunglarım beni onaylayıp bar masalarına ilerlediler. Ben de bara doğru ilerledim.

 

"Bir bira." dedim barmen çocuğa. O biramı koyarken derin bir nefes aldım.

"Biranız." diyen barmenle biramı alıp koca bir yudum içtim. Eskiden hiç sevmez ve içmezdim ancak alışmıştım içmeye. Biramdan bir yudum daha alıp ilerleyecekken birine çarpmam ile biram biraz döküldü. Kim olduğuna bakınca ise bütün kırıklıklarımın sebebini karşımda gördüm.

 

"Jungkook?" dedi karşımdaki kişi şaşkın bir sesle. Ben ise hiç istifimi bozmadan soğuk sesimle karşılık verdim.

"Kim Taehyung?"

 

💫💫💫💫💫💫💫

 

Bölüm Sonu 🤍

 

 

İlk bölüm böyle oldu güzellerimmm... Umarım sevmişsinizdir...😇

 

 

Eğer bölümü sevdiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın...🥳

 

 

Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın, hoşçakalınn... 💜

Loading...
0%