Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@ceyceyberry34

 

Selam bebeklerimmm...💞

 

Yeni ve uzun bir bölümle daha karşınızdayımmm...💜
Hem de bu bölüm Taehyung'un ağzından... 💁🏻‍♀️

 

Umarım bölümü seversiniz...🥲

 

Keyifli okumalar dilerimmm...🤎

 

🪨🪨🪨🪨🪨🪨🪨

Taehyung'un Ağzından

"Ne oldu Taehyung? Konuştunuz mu Jungkook ile? Ne anlattı sana? Buna mecbur mu etmişler onu yoksa Min çetesi?"

Jimin'in söyledikleriyle başımı iki yana sallayıp viskimden bir yudum daha aldım.

"Ne dedi sana Jungkook?"

"Niye geldiğimi sordu bilmiyor gibi."

"Eh, ilk gördüğümüzden sonra koşup dudaklarına yapışacak hali yoktu tabii."

"Ona söylediklerimi unutmamış hâlâ." diyerek içime derin bir nefes çektim.

"Taehyung sence nasıl unutsun? Çocuğu ajan olduğun için benimlesin değil mi diye suçlamışsın. Sadece bu da değil Eun Woo ile de fazla yakın olduğunu ima etmişsin. Buna rağmen yine seninle konuşacakken onu dinlememişsin."

"Eun ile yakın olduğunu bizzat Bogum geldi söyledi Jimin."

"Abim olsa dahi Bogum yanlış anlamış olabilir ki Eun Woo da öyle bir şey olmadığını söyledi değil mi?"

"Diyelim ki orası öyle, o zaman neden Jeon Youngsoo'nun oğlu olduğunu bize söylemedi? Ben ona her şeyi anlatıp dürüstçe gittim en başından beri ama o benden yıllarca saklamış bu gerçeği."

"Taehyung Jungkook'un sana karşı olan her duygusu gerçekti. O sana gerçekten aşıktı bunu sen de çok iyi biliyorsun!" dedi sesini yükselterek. Konu Jungkook olunca Jimin korumacı oluyordu. Onun ne ajan olduğuna ne de Eun Woo ile ilşkisi olmadığını düşünüyordu, Jin hyungum da öyle tabi ama kanıtlarım vardı. Ben de durup dururken aşık olduğum adamdan şüphe etmedim ya!

"Ne bağırıyorşunuz siz yine?" diye geldi hyungum yanıma.

"Jin hyung, Taehyung bugün Jungkook'un yanına gitmiş." dediğimde hyungum hemen yanımdaki yere oturdu.

"Ne dedi?"

"Hyung ne diyecek işte Taehyung'un yaptıklarını unutamamış."

"Biz olsaydık böyle olmazdı Jimin." dedi hyungum iki eliyle saçlarını geriye atıp sert bir şekilde soluk verirken.

"Onu zamanında dinlemediğim için şimdi o da benimle konuşmak istemiyormuş. Öyle dedi." dedim sıkkın bir şekilde viskimi kafama dikip bitirerek.

"Şimdi haksız desem yalan olur Taehyung." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

Biliyordum, haklılardı. Ne diyebilirdim ki? Her ne kadar kanıtlar onu gösterse dahi onu bir kez dinleyebilirdim, aşkımız onu dinlememi hak ediyordu ama ağır gelmişti o an öğrendiklerim. Kolay sakinleşememiştim, o ise onu dinlemezsem gideceğini söylemişti. Onu dinlemek istedim ama kafamda kurduğum düşünceler bunu engelledi bir şekilde ve ben kendime gelemeden o gitmişti bile. Sonra onun peşinden gidebileceği yerlere gitmiştim ancak bir daha görmemiştim onu. O kavgamız son görüşümdü onu, taki yıllar sonra onu yeraltı buluşmasında yeniden görene kadar.

Bana o kadar soğuk bakmıştı ki o gün hep galaksileri barındırdığını düşündüğüm yıldızlardan daha parlak gözleriyle, o an ölmeden mezara konmuş gibi hissettim kendimi. Galaksi gözlerinin önünü kapatan soğuk bakışlarla bakmasını hâlâ unutamıyordum, gözlerindeki o soğukluk baştan aşağı titremek istememe sebep olacak kadar yoğundu. Ne yıldız parlaklığını ne galaksilerini göremiyordum gözlerinde. Bu düşünce beni saatlerce ağlatmaya yeterdi ancak kendimi tutmaya çalışıyordum. Gözyaşlarımı tutmaya çalışırken gözüm Jungkook'un bana verdiği düğün hediyelerine takıldı. Poşeti elime alıp içindekilere tekrardan baktım.

"O ne?"

"Düğün hediyesi Jimin, Jungkook verdi." dediğimde göz devirdi.

"Min çetesinde olduğu için duydu tabii." dedi Jin hyungum da şakağını ovarak.

"Ne almış da?" dedi Jimin merakli bir şekilde.

"7 adet fil, nazar boncuğu, dört yapraklı yonca şeklinde bir figür, poloroid fotoğrafları asmak için pano, krem rengi şık bir nevresim takımı ve iki çift havlu."

"Bunları niye almış da düğün hediyesi diye?"

"Anlamadın mı Jimin? Taehyung ile ayrı eve çıktığında kendi dekore edecekti evini Taehyung ile birlikte. Şimdi Taehyung evlendiği için." dedi Jin hyung ve cümleyi tamamlamasına gerek bile kalmamıştı.

"Kendi kurduğu hayalleri Linda yaşayacağı için ona aldı bunları, kendi kurduğu hayalleri o yaşasın diye hayallerini ona verdi." dedi Jimin de, yeni anlamıştı Jungkook'un ne yaptığını. Bu yaptığını hatırlamak yüreğimin yeniden sızlamasını sağladı.

"Öyle yaptı." dedim sesimdeki üzüntüyü bastırmaya çalışmadan.

"Taehyung vazgeç şu Linda ile evlenmekten. Onu sevmiyorsun bile." dedi Jin hyungum.

Doğru sevmiyordum, sadece çetemiz büyüsün diye o ve adamlarını yanıma almak için evlenmeye karar vermiştim onunla, o zaten hep beni sevmişti yani buna dünden razıydı diyebilirim. Bu kararı Jungkook gittikten 4.5 yıl sonra anca verebilmiştim yine de. Hep gelmesini bekledim onun, defalarca onsuz yaşayamayacağımı düşünüp canıma kıyacakken Jimin kurtarmıştı beni her seferinde. Şimdi Jungkook karşımdaydı ama ben Linda ile evlenmekten vazgeçemezdim. Çeteler birleşmeye başlamıştı bile. Zaten Jungkook, o benden çoktan vazgeçmiş gibi görünüyordu.

"Hyung, Jimin. Çeteler birleşmeye başladı. Bu saatten sonra ondan ayrılırsam her iki çete de zarar görür. Sadece ikimizin arasında da bitmez bu, diğer çeteler de zayıf anımızı kullanabilir. Hem zaten Jungkook da..." dedim ama devamını getiremedim. Getirmek istemedim daha doğrusu, onun benden vazgeçtiğini ne düşünmek ne dillendirmek istemiyordum. Üstelik Yoongi ile sevgili olduğunu da...

"Jungkook da ne? Ne Taehyung söylesene?!"

"Jungkook da Yoongi ile berabermiş yani sevgililermiş. Bütün şirket onların aşkını konuşuyordu. O yüzden Min çetesindeymiş yani artık."

Söylemek istemediğim, kaçtığım gerçeği Jin hyungum ve Jimin'in yüzünden dışımdan dile getirmiştim. Yaptığım bu sesli itiraf ile kalbimdeki ağrının arttığını hissttiğim için bir bardak daha viski koydum ve kafama diktim.

"Sadece dedikodu olmalı. O Yoongi ile nasıl beraber ya?" dedi Jimin. Şaşırmıştı tabi, ben de bana verdiği hediyeleri almak için tekrar odasına giderken bunları duymamla şaşırmıştım.

'Yoongi Bey iş seyahatine gittiğinde onu ne kadar özlediyse onun gibi kokuyordu bugün. Farkettin değil mi?'

'Fark edilmeyecek gibi değil ki. Onlar çok iyi bir çift kesinlikle. Çok aşıklar ve ayrıca birbirlerine de çok sadıklar. Jungkook Bey sert bir şekilde uyardı Yugyeom Bey'i hatta ona yanaştığı için. Gözlerimle gördüm. Yoongi Bey gerçekten çok şanslı.'

'Jungkook Bey de çok şanslı, Yoongi Bey asla çıkarmadığı rolex saatini vermiş ona gitmeden. Çok romantik değil mi?'

İki kızın bu gülerek konuşmaları sanki hâlâ kulağımda gibi netti.

"Dedikodu değil Jimin, biz konuşurken telefon geldi ona. Yoongi aradı onu ve her ne olduysa Jungkook delirmiş gibiydi. Sakin olamam hemen geliyorum diyerek hızla çıktı şirketten. Az kalsın araba çarpıyordu hatta. Son anda kurtardım onu."

"Nasıl kurtardın?" dedi Jimin yüzünde minik bir gülümseme vardı. Bizim yeniden olmamızı çok istiyordu ve en ufak yakınlığımızı dinlemekten büyük keyif alıyordu.

"Ona arkadan sarıldım ve kendime yapıştırdım. Derin derin soluk alarak burnumu boynuna ve ensesine hafifçe sürttüm ve kokusunu içime çektim. Jungkook, Frezyam artık frezya kokmuyordu, muhtemelen Yoongi'nin duj jeli ve şampuanını kullanmıştı söylentilerdeki gibi ama yine de çok güzel kokuyordu Jimin. Ona neden kokusunu değiştirdiğini sordum anlık gelen bir cesaret ile. Kollarım arasında sakin nefesler aldı. O an fark ettim, beli hep inceydi frezyamın ama şimdi o kadar incelmiş ki parmak uçlarım göbek deliğine geliyordu. Ondaki değişimlerin hepsini keşfetmek, onu daha çok hissetmek istedim beş yıl sonra. Onu iliklerime kadar hissedip kendimle bir yapmak istedim. Tabii o daha ben bunun hayalini kurarken belindeki kollarımdan çıktı. Yoongi'nin bana ihtiyacı var, bir daha karşıma çıkma dedi ve gitti. Kollarımı ona sarıp benim de sana çok ihtiyacım var, seni çok özledim diyemedim." dedim artık gözyaşlarımı tutamıyorken. Jin hyung beni kendine çekti ve sarıldı.

"Çok özledim ben onu hyung, yemin ederim çok özledim. Ben o gittiğinde çok aradım onu. Biliyorsunuz, onu dinlemek için peşinden gitmeye başlamıştım ama yoktu o, hiçbir yerde yoktu." dedim hyunguma sığınarak.

"Artık tamamen kaybettim onu." dedim, derken bile boğuluyor gibi hissettim.

"Taehyung, belki o da senin Linda ile olan gibi bir ilişkisi varsa, çete için birliktelerse. Bence öyleler. Şirkette duydukların da onların abartması olabilir. Sen ve Linda için de aynısını diyenler vardır." dedi hyungum. Mantıklıydı hyungumun dediği ancak ya gerçekse?

"Ya doğruysa söylenilenler, Jungkook ya gerçekten ona aşık olduysa?"

"Taehyung öyle bir şey olduğunu sanmıyorum ama eğer küçük bir ihtimal dahi olsa böyle bir durum söz konusuysa, Jungkook gerçekten Yoongi'ye aşıksa hiçbir şey yapamazsın. Kabullenmekten başka ne yapabilirsin ki zaten, onun gitmesini istemesen de gitmesine sen sebep oldun sonuçta. Sonradan peşinden gitsen de o bunu bilmiyor ve şimdi bunu öğrense de bir alamı yok. Aradan 5 koca yıl geçti. Kaybettiklerine yanabilirsin anca. Zaten Linda meselesi var senin Jungkook'tan önce onu halletmen lazım. Ondan ayrılmadan hiçbir şey yapamazsın." dedi Jin hyung.

Yine ve yine haklıydı. Her şeyi bir şekilde düzeltecektim, Jungkook gerçekten Yoongi'ye aşık olmadığı sürece onu kazanmak için her şeyi yapacaktım. Linda'dan da önce adamlarını halledip ayrılacaktım.

Hyungum ve Jimin biraz benimle içip odalarına gitmişlerdi. Ben de ne kadar daha öyle oturup viski içmeye devam ettim bilmiyorum ama odama zar zor çıkabilecek kadar sarhoş olmuştum uzun bir zaman sonra. En son böyle içtiğimde Jungkook'un yokluğunun ikinci yılıydı. O ara sürekli içerdim zaten onun yokluğunu unutmak için. Tabi unutamıyordum ne kadar sarhoş olursam olayım, sadece düşünemiyordum düzgün bir şekilde.

Kendimi zoraki bir şekilde duşa attım. Jungkook'un bende en sevdiği duj jeli olan sedir ağacı kokulu duj jelimle her yerimi iyice köpükledikten sonra yine kendi şampuanım olan sedir ağacı özlü şampuanı kullanacakken duraksadım. Hemen yanında Jungkook'un şampuanı vardı, frezya kokulu. Onu kokladım ve duygularıma hakim olamayarak onun şampuanını kullandım.

Duştan çıkıp pijamamı giydikten sonra yatağıma yattım düşünceli bir şekilde. İstemsizce sol yanıma döndüm, eskiden Jungkook'un yattığı yere. Burnuma saçlarımdan gelen buram buram frezya kokusuyla onu yanımda hissederek gülümsemiştim.

Onu öyle ya da böyle geri kazanacak ve geçmişte dinlemediğim her şeyi öğrenecektim.

**
Sabah yine 5 yıldır olduğu gibi yalnız uyanmıştım. Jungkook ile anılarıma dalmadan yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Yeniden duş almakla uğraşmak istemediğim için direkt siyah gömlek ve siyah takım elbisemi giyindim. Hafif uzayan siyah dalgalı saçlarım yatakta dağıldığı için bir tarak ve şekillendirici ile saçlarımı düzelttim. Tamamen hazır olduğumda ise aşağı kahvaltıya indim.

Jimin, Jin hyung, Eun Woo ve Bogum inmişti. Çok geçmeden de Jessica da aşağı inmişti.

"Günaydın." dedi tüm neşesiyle eşi Jin hyungun yanına oturdu.

"Günaydın aşkım." dedi Jin hyungum da onun yanağından öperek.

Onların bu hali tatlıydı ancak Jungkook'u gördüğümden bu yana beni daha da eksik hissettiriyordu.

Eskiden Jungkook ile sevgiliyken o da hazırlanması uzun sürdüğü için benden sonra inerdi. Böyle tatlı tatlı günaydın dediğinde onu dudaklarından herkesin içinde öper utandırırdım. O da bana yalandan kızar ama alttan alta gülümserdi.

Aklıma gelen eski hatıralarla başımı iki yana salladım kendime gelmek için. Kahvaltı yapmaya başlarken en güvenilir adamım Jisung'a telefondan mesaj atarak emir verdim, Jungkook'a frezyalar gönderecektim ancak Yoongi'ye karşı zor durumda kalmasın diye de nota 'Yoongi Bey ile sevgili olduğunuzu biliyorum, tebrik ederim. -Kim Taehyung.' yazılmasını tembihledim.

O işe gitmeden masasında bunları görecekti böylece. Belki o da eski mutlu anlarımızı hatırlardı benim gibi...

Gerçi hatıralarımızı unuttuğunu sanmıyordum, sadece onu derinden üzmüş ve kırmıştım. Onu bulamamam üzerine de kendimi açıklayıp, onu dinleyememiş dolayısıyla da aramızı düzeltememiştim.

Kahvaltımı bitirince arabamın yanına gittim. Jin hyungum ve Jimin'in gelmesini bekledim yine her zamanki gibi. Beş dakika geçmesine rağmen gelmediklerinde meraklanıp içeri girdim. Jimin'in bağırış sesleri ile aklım çıkmıştı, hemen yanına doğru koşunca oturma odasındaki koltuğa titreyerek oturduğunu gördüm.

"Ne oldu?"

Kimse cevap vermemiş sanki suskunluk yemini etmişlerdi.

"NE OLDU?!"

Sinirle sorduğumda herkesin gözü bana döndü.

"Moon diye bir çete çıkmaya başlamış bu ara." dedi Jin hyung.

"Eee?"

"Bu çete bildiğin gibi değil Taehyung. Güçlü bir çete ve yaptıkları o kadar aşağılıkça ki!" dedi Jimin sinirle.

"Ne yapıyorlar Jimin? Bu kadar sinir oluyorsan ne yapıyor olabilirler?" dedim kendi kendime konuşur gibi ama aklıma bir şey gelmiyordu.

"Bu çetenin para kaynağı çocuklar."

"Ne?!"

"Duydun. Çocuklardan para kazanıyorlar."

"Ne? Ama nasıl? Yani?"

"Biraz araştırdım. Birazını da bize haber uçuran polisten öğrendim. Buldukları 4-15 yaş arası çocukları kaçırıyorlar. Ondan sonra kimisini dilendiriyor, kimisini evlat isteyen ama çocuğu olmayan ailelere satıyor. Kimisini çalıştırıyor, kimisini hizmetçi yapıyor ve kimisini." deyip derin bir nefes çekti içine güç toplamak için.

"Kimisini ne hyung?"

"Kimisini de satıyorlarmış günlük ve bu satılma dışında pedofililer çocuklara cinsel isti-"

"YETER! BU ÇETEYİ GELDİKLERİ YÖNE GÖNDERECEĞİM İŞTE O KADAR!"

"Taehyung tüm bunları yapan sence güçlü değil midir? Biz tek başımıza baş edemeyiz. Destek lazım bize." dedi Jimin.

"Aslında bir fikrim var. Min çetesine gitsek. Bu konuda ne olursa olsun yardım ederler eminim ki. Hem orada Jungkook var, güvenebileceğimiz en iyi kişi. Bunu değerlendirelim." dedi Jin hyung.

Bu mantıklıydı, Jungkook kesinlikle yardım ederdi çünkü çocuklar söz konusuydu. Hem bunun bahanesi ile onu daha çok görür konuşur ve gözlemlerdim.

"Çok mantıklı."

"Jungkook kabul eder mi Taehyung?" dedi Eun Woo tereddütle. Piç bir şekilde gülümsedim.

"Çocuklar söz konusu olunca her şeyi yapar o, benimle ortak bile olur bu çeteyi bitirmek için. Çünkü o görebileceğiniz en merhametli ve iyi yürekli insandır ancak bunu zaten biliyorsun sen Eun Woo. Ne oldu? Adı geçince neden rahatsız oldun?"

"Yok sadece o olanlardan sonra sonra siz yan yana bile gelmezsiniz diye ben."

"Biz hiç ayrılmadık! Sadece onu bulmam zaman aldı. Bunu buradaki herkes böyle bilsin. Kalbim hep onunla. Linda ile sadece ve sadece çete güçlensin diye evlenecektim ki bunu kendisi de çok iyi biliyor. Kimse Jungkook'umun yerine geçemez, geçmeyi aklından dahi geçiremez! Şimdi hemen şu Moon mudur ne zıkkım çeteyse onun hakkındaki her bildiğinizi toparlayın ve Min Holding'e doğru yola çıkalım. Kaybedecek vakit yok." dedim ve hemen çeteyi araştırmaya koyuldum.

Neler yaptıklarını detaylı şekilde analiz ettim. Bunları Jin hyung ve Jimin'in bulduklarına ek olarak ekledim. Jin hyung da o çetenin haberini bize uçuran polis arkadaştan daha detaylı bilgi ve en son çocuk kaçırdıkları yerleri istedi. Polis bize haber uçurduysa bir süredir saman altından çalışmaya devam edip alt edemedikleri bir çete olmalıydı. Karşımızdakiler güçlü piçlerdi ancak biz onlardan daha güçlü olacak ve onların eline geçen her bir çocuk için bunların intikamını tek tek alacaktık onlardan. Çocuk satmak, çocuğu günlük olarak kiralamak neyin nesiydi? Çocuk çalıştıran maalesef çok oluyordu dilendiren de ancak çocukları siklerinden başka bir halt düşünmeyen aşağılık götlere kiralayıp onların istismar edilmesini sağlayarak para kazanmak da neyin nesiydi? Bu piçler ölmeyi bile hak etmiyordu canlı canlı yanmayı ve ölmeden gömülüp acı çekmeyi hak ediyorlardı. Tabi temiz bir işkenceden sonra...

"Taehyung bulabileceğim her şeyi şimdilik buldum. İlk önce Min çetesi ile görüşelim. Onlarla birlikte eksikleri zaten tamamlarız ancak bize destek olacaklarına emin olmamız ve birlikte hareket edeceğimiz için iki çetenin yaptığı ortak planlara ihtiyacımız var." dediğinde Jimin'i dinledim ve Jin hyungumla beraber üçümüz arabalara gittik.

"Ben ne yapayım?" diye sordu Jessica da. O bu olanları duyduğundan beri ağladığı için anca idrak etmişti harekete geçmemiz gerektiğini.

"Evlerin güvenliği sende Jessica genel olarak ancak bugün sen şirkete git çünkü biz gidemeyeceğiz. Zaten Eun ve Bogum da burada. Onlar da burayı korurlar o sırada. Şirkette sana yardım ederler zaten bildiğin işler." dedim ve üçümüz arabalarımıza atlayıp hızla Min holdinge doğru yola koyulduk.

Kısa sürede varmıştık neyseki şirkete. Jungkook'un odasını öğrendiğim için direkt odasına gitmek için asansöre bindim. Odasının olduğu yerde inince hızla odasının olduğu yana yöneldim. Geçen seferki sekreter kız beni durdurmak için bir şeyler dedi ama dinlemedim. Bir şey demeden direkt odadan içeri daldım. Yoongi ile karşılıklı otururken ikisinin de şaşkın gözleri beni buldu.

"Sen ne cüretle böyle gelirsin buraya?" dedi Yoongi sinirle ayaklanarak. Ardımdan Jin hyung ve Jimin de odaya girince ortam sessiz ve garip bir hal aldı. Jungkook'a bakıp özlemimi az da olsa dindirdikten sonra hazırladığımız bilgileri Jungkook'a uzattım. Jungkook ciddi olduğunu anlayıp belgelere bakarken gözleri önce dolmuş sonra sinirle yanmaya başlamıştı. Bakışları beni bulduğunda gözlerinde o eski ateşi gördüm. Buna çok sevinsem de artık konuşmam gerektiğinin bilincine vardım.

"Yardımınıza ihtiyacımız var ve durum çok ciddi."

 

🪨🪨🪨🪨🪨🪨🪨

 

Bölüm Sonu 🤍

 

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir canlarımmmm... 💞
Bu da böyle bir bölümdü işte... 💫

 

Bu bölümde biraz geçtiği için uyarayım pedofili normal bir şey kesinlikle değildir ki buradaki moon çetesinin yaptığı hiçbir şeyi hiçbir çocuk yaşamamalı hatta hiç bir birey yaşamamalı, umarım her çocuk mutlu bir şekilde ve güvende büyür... 😇

 

Eğer bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınnn... 💘

 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakınnn... 💜

Loading...
0%