@ceyceyberry34
|
Herkese selammm...🤍 Yepyeni ve uzun bir bölümle geldimmm... 💘 Umarım bu bölümü siz de seversinizzz...💜 Keyifli okumalar dilerim bebeklerimmm...🩵 🪨🪨🪨🪨🪨🪨🪨 Arayan kişye baktığında bunun Chan olduğunu gördüm. Hemen telefonu açtım. "Efendim?" "Babiş." diye bir ses geldi oğlumdan. Sesi hafif korkuyor gibiydi. "Ne oldu?" dedim telaşla. Aklıma hiç iyi şeyler gelmiyordu. "Hwasa öğretmenim Chan ahjussimi dövüyor." "Ne?" "Chan ahjussi Hwasa öğretmenim ona kızınca sinirlendi. Dedi ki tabi çocuklarla uğraşmak kolay, ben her gün çeşit çeşit insana haddini bildiriyorum. Hwasa öğretmenim de öyle mi deyip birden yumruk attı Chan ahjussime. Çocuklarla uğraşmak çok kolaymış hadi ordan. Sabır ve sevgi işidir öğretmenlik sen ne anlarsın dedi ve tekrar yumruk attı. Chan ahjussim kadınsın diye bir şey yapmıyorum deyince Hwasa öğretmenim iyice sinirlendi bu sefer uçan tekme ile Chan ahjussimi yere düşürdü. Yugyeom ahjussi ayırmaya çalışınca onu da dövdü." "Ah Hwasa ah. Tamam bebeğim biz geliyoruz tamam mı korkma sen hiç." "Ama çabuk gelin, Hwasa öğretmenim beni de döver diye çok korkuyorum çok." "Hemen geliyorum, sen sakin ol. Sana kimse hiçbir şeycik yapamaz bunu unutma tamam mı?" dediğimde kıkırdadı. "Yapamaz değil mi?" "Tabiki yapamaz, kimse cesaret edemez buna. Sen benim bu dünyadaki en en en kıymetlimsin duydun mu beni? Sil göz yaşlarını şimdi yakışıklım. Hemencecik geliyoruz biz." deyip kapattım telefonu. "Chan seni bu sefer kimse elimden alamayacak. Kızın nasıl damarına basıp delirttiysen artık!" diye söylendim çünkü Hwasa sırf Sung Hoon var diye bile bunu yapmazdı. Bu düşüncelerle mutfaktan çıkarken Taehyung ile çarpıştık. Ben yere yapışacağımda beni belimden tuttu ve kendine iyice yapıştırdı. Anlık nefesim kesiliyor gibi hissettim. Taehyung bunu fırsat bilip bizi burun buruna getirdiğinde az öncekinin aksine soluklarım hızlanmıştı. Nefeslerimiz birbirine karışıyor, onun soluklarını dudaklarımda hissediyordum. Aklım başıma geldiğinde anında omuzlarından tutup ittim onu. "Bir karar verdin mi?" diye sordum sesimi stabil tutmaya çalışarak. "Verdim, seni geri kazanacağım." dediğinde şokla baktım ona. "Beni kaybedeli çok oldu, şimdi boşuna uğraşma. Üstelik evlenmek üzereyken. Neyi sorduğumu çok iyi biliyorsun." "Tamam, dediğin gibi olsun. Onları bu işe sokmayacağım ve neden bunu istediğini de öğreneceğim." "Ben söylemezsem asla öğrenemezsin." deyip sahte bir şekilde gülümseyip bizimkilerin yanına döndüm. "Yoongi telefon geldi, bizim acil eve gitmemiz gerek." "Önemli bir şey mi?" diye sordu. "Yok o kadar değil. Ben Namjoon hyung ile gideyim. Siz planı detaylıca konuşun. Sen bana anlatırsın zaten." "İstersen geliyim seninle." "Yok yok gelme hiç. Ben hallederim. Bu planı erteleyecek zamanımız yok zaten. Her geciktiğimiz saat bir çocuk kaçırılıyor olabilir." "Haklısın, siz gidin o zaman." "Gel Jungkook gidelim." dedi Namjoon hyungum. Onunla birlikte çıktık odadan. Bizi geçirmeye de Jin hyung ve Taehyung gelmişti. "Her şey için çok teşekkürler." dedim Jin hyunga bakarak. "Burası senin evin Jungkook, istediğin zaman gel." dedi Jin hyung Yoongi'nin olmamasının da rahatlığıyla. "Lütfen eskiyi hatırlatan cümleler kurmayın bana Jin Bey, özellikle de Yoongi'nin yanında." dedim sesimi sert tutarak. "Ayrıca burası onun da evi olsa yıllar önce buradan gözlerindeki yaşlarla koşarak çıkmaz o dehşet verici ka-" derken hyungumun ağzına elimi bastırdım. Kazayı bahsetmesini istemiyordum. Yıllar önceki olayla kendimi acındırıyor gibi hissetmek istememiştim. "İyi geceler." deyip hyungumu çekiştirerek çıkmıştım evden. "Eee evde ne olmuş da eve gidiyoruz?" diye sorduğunda sinirden dolayı bir kahkaha patlattım. "Hwasa Chan'ı dövmüş. Yetmemiş Yugyeom araya girmeye çalışınca onu da dövmüş." "Ne?!" ******* Eve varır varmaz bana doğru koşmuştu, ben de onu kucağıma almıştım ve sıkıca sarılmıştım. "Babacığım ben çok korktum da onda aradım seni. İşinize engel olmadım değil mi?" diye sordu ponçik sesiyle. Gülümsedim bu tatlı haline. "Benim için hiçbir şey senden önemli değil duydun mu? İyi ki aradın beni. Böyle bir şey olursa oradan uzaklaş ve telefonla beni ara. Numaram ezberinde değil mi?" dediğimde başıyla onayladı. "Güzel, böyle durumlarda hep ara beni sakın düşünme işim olacağını. Ben kimin için çalışıyorum?" "Benimmm!" "Aynen öyle yakışıklım. Şimdi sen koşarak odana gidiyorsun ve elini yüzünü yıkıyorsun. Pijamalarını da giyinip yatakta beni bekliyorsun. Ben de Chan ahjussi ile Hwasa öğretmenine bakıp yanına geleceğim. Bugün beraber uyuyacağız." "Olley!" "Hadi koş, doğru odana." dedim ve onu kucağımdan indirdim. Oğlum mutlulukla odasına giderken büyük ihtimalle oturma odasında olan Chan ve Hwasa'nın yanına gittik Namjoon hyungum ile. Yugyeom bir kanepede, Hwasa onun yanındaki koltukta, Chan ise Hwasa'nın karşısındaki koltukta oturuyordu ve Yugyeom ile Chan'ın elinde buz torbaları vardı. Hwasa onları fena benzetmiş, hiç acımamıştı tabiri caiz ise. "Ne oldu anlatın." "Özür dilerim Jungkook Bey tutamadım kendimi, Sung Hoon'u korkutmak istememiştim ama ona yaptığıma pişman değilim. Hak etti." "Bana?" diye soran Yugyeom ile göz devirdim. "Sen arada kaynadın girmeseydin." "Bak ne diyor ya?!" diye söylendi Yugyeom buzu kafasında tutarken. "Hwasa hak etmiş biliyorum. Oğlum anlattı ama oğlumu korkutman beni kızdırdı." "Üzgünüm efendim." "Yok üzülme, bir yandan işime de geldi oradan erken ayrılmak. Biraz daha kalsak katliam çıkarmam an meselesiydi. Neyse, Chan sen iyi misin? Kolunda sargı mı var senin?" Yeni fark ettiğim şey ile şok olmuştum. "Evet kuzen, hepsi bu kadının yüzünden." "Elime sağlık." "Hwasa." "Tamam demedim bir şey." "Sen kaşınmışsın kuzen." "Ne biliyim ben onun dövüşmeyi bildiğini?" "Gerizekalı oğluma ders veriyor o, en çok o vakit geçiriyor oğlumla. Dövüşmeyi bilmeyen biri ile bırakır mıyım oğlumu?" "Nasıl yani?" "Hwasa yakın dövüşte de usta olan tekvando, jujutsucu. İkisini de uzun yıllar yapmış ve bunların dersini de veren biri. Ayrıca silah kullanmayı da biliyor ama öğretmen olmak istediği için tercih etmiyor sadece. Halinizden anlamanız gerekiyordu." "Ha." "Ne sandınız? Sung Hoon da benden ders alıyor ya dövüş sporlarında." "Daehyun veriyordu." "Benim dersim olmadığında ve benimkilere ek olarak. Fazla kişiden öğrenmesi sorun değil. O saldırıda daha iyi ben savunmada." "Neyse, uslu durun lan. Hwasa öğretmenim siz de daha sakin olun lütfen." "İte bak bize nasıl sesleniyor ona nasıl sesleniyor." diye söylendi Chan. "Hwasa hocam devam etmek ister misiniz kaldığınız yerden? "Tamam tamam sustum." diyerek geri adım attı Chan. "Ben gideyim o zaman. Görüşürüz Jungkook Bey." dedi Hwasa ve odadan çıktı. Ben de yaralı ikiliye bakıp göz devirdim. "Sen oğluna gitmiş, korkmuş zaten. Onlarla ben ilgilenirim." dedi o ana kadar suskun olan Namjoon hyung. Onu onaylayıp odama girdim. Üstümü değiştirip direkt oğlumun yanına gittim. Oğlum dediğim gibi yatakta beni bekliyordu. "Hadi bakalım yakışıklım uyku vakti." dedim onu öpüp yanına yatarak. Sonra ona sıkıca sarıldım ve gözlerimi yumdum. O da benim saçlarımı öperek güldü. "İyi geceler babiş." ******* "Yani en son ne oldu?" diye sordum merakla. Hoseok hyung sabah kahvaltıda çok şey anlatmıştı ancak benim kafam karışmıştı orada olmadığım için. "Kısaca önce onları izleyeceğiz ve baskın yemeleri için polise ihbar edeceğiz. Sonra onlar hapise girerken onlarla konuşan bir kaç kişi göndereceğiz yanlarına sanki onlar gibi biriymiş hatta onların eski elemanıymış gibi. Onlardan bilgileri alıp çeteye sızacaklar bizim ayarladığımız kişiler. Orayı gözlemleyip çocukların olduğu yerleri belirleyecekler. Bir şey olduğunda haber verecekler. Sonra siz planın ikinci aşaması olarak Taehyung ile çocuk sipariş ediyor gibi davrancaksınız iki sevgili gibi." "NE?!" "Sakin ol lan. Numaradan. İnansınlar diye, Taehyung dedi genelde çift olarak eğlenmek için çocuk sipariş ediyorlarmış." Taehyung mu dedi? Derdi ne bunun? Niye böyle bir şey dedi hem de Yoongi'ye? Hoseok hyung bu yüzden garipti demek bugün... "Kabul ettin mi hemen sen de Yoongi?" "Hayır yani en başta etmedim, kıskanırım falan dedim. Jungkook Bey burada olsa ne derdi dedi? Ben de çocuklar söz konusu olduğu için kabul etmemem halinde beni öldüreceğini söyledim. Çocuklar için dedim ve kabul ettim ama uyardım. Numara diye sana zıplamasın zibidi, gerçi evlenecek ama olsun." "Çocuklar için, sırf onlar için yoksa seni de Taehyung'u da gebertirdim." dedim sinirle. "Niye sinirlendin ki bu kadar?" "Niye mi? Bilmediğim bir herifle sevgili numarası çekeceğim için olabilir mi?" "Bana fazla kızgınsın gibi geldi." dedi şüpheyle. "Ay ne biliyim Yoongi ya, elimde değil. Çocukları kurtarıp ailelerine kavuşturmadan sakin olamayacağım galiba. Oğlumu kontrol ediyorum sürekli deli gibi bu itler yüzünden. Oğlum da şüphelenecek hareketlerimden korkacak. Biliyorsun anlar o." "Doğru ama sıkma canını, oğlun güvende. Diğer çocukları da kurtaracağız." dedi bana sarılarak. Ben de ona sarıldım. Tam o sırada odama sekreterim ile birlikte Taehyung girdi. Anında Yoongi ile ayrıldık birbirimizden. "Pardon Jungkook Bey, haber vereyim dedim ama beklemedi beyefendi." dediğinde sekreterime sorun yok deyip gönderdim. "Buyrun niye gelmiştiniz?" dedim Taehyung'a bakarak. "Dün kolyenizi unutmuşsunuz sanırım, önemlidir diye getirmek istedim."dedi ucunda yüzük olan zinciri gösterip. Yanına gidip yakından baktım yüzüğe. Taehyung & Jungkook yazıyordu. Bunun nereden çıktığını bilmiyordum asla ama Yoongi görmeden onu kaldırmalıydı. "Benim değil." dedim ondan uzaklaşarak. "Ben de bakıyım bir." diyen Yoongi'yi engelledim. "Senin değil o, dün kolye takmadık. Başka birinin olabilir belki. Sadece bu muydu?" "Hayır tabiki, takip eden adamlar yerlerine yerleşti ve ilk gözlemlerine göre çocukları kaçırmadan takip ediyorlarmış. En uygun anı kollamak için. Genelde de kaçırdıkları yerlerde kamera az hatta hiç olmadığı için oraları tercih ediyorlarmış. Bu bilgiyi polislere sızdırdık onlar da çocuklu ailelere ıssız yerde dolaşmayın uyarısı yapıldı. En çok kaçırılma olan yerler de aktarıldı. İnsanlar artık çocuklarını kameralı yerlere götüreceği için bir süre iş yapamayacaklar ancak çocuğa ihtiyaç duyduklarında kameralara yakalanacaklar. Polisler de kaçırılma anını kameralardan görüp baskın yapacak, bizim adımızı geçirmeyecekler. Yer altı dünyasında değiller, bizden ayrı bir çeteler. Beni gördüklerini sanmıyorum. Seni de görmemişlerdir. Bizim için yeni kimlikler çıkarttım. Jessica da sahte bir hikaye yazdı bizim için pot kırmayalım diye. Biz iş başına geçmeden bir hafta önce barlarda kendimizi buradaki kişiler olarak göstermeliyiz. Bizi direkt buyrun çocuk diye almazlar, araştırırlar. Böyle adamların barlarla irtibatları vardır. Eğer irtibatları bizi onaylarsa öyle müşteri olabiliriz." dedi kimlikler ve elindeki tabiri caizse rol kağıdımı vererek. "Yani barda adamlarının kim olduğunu bulup ona çıtırdatacağız bir çocuk daha olsa daha eğlenceli olurdu diye. Onlar bize bunları önerecek. Biz öyle baskın yapacağız." "Aynen öyle." "Tamamdır. Yoongi Namjoon hyunga söylesene anlaşma yapılan yeri araştırsın." "Ama yerleri değişmiştir. " "Bingo. Benim istediğim de bu, şüphenin geçtiğini düşününce geri gelirler kürkçü dükkanına. Evimizi de oraya yakın bir yer olarak seçersek orayı ayarlar bizim için. Biz onlar neler yapabilir diye bu sırada krokiye hakim olabiliriz. Bizim ajan olduğumuzu anlarlar ise kurtulmak için bizim krokiyi ezberlememiz gerek. Şansa bırakamayız. Hem arka kapıdan çocukları nasıl kurtarabiliriz onu da planlarız." dediğimde Yoongi de Taehyung da bana gururlu bakışlar atıyordu. İkisinin de bakışı beni utandırsa da belli etmemeye çalıştım. "Ben gidiyorum o halde. Görüşürüz." "Görüşürüz Taehyung Bey." dedi Yoongi de belime elini atıp. Taehyung son kez ikimize bakarak çıktı. "Çek elini." deyip onu kendimden uzaklaştırdığım an Taehyung tekrar odaya girdi. Yoongi elini omzuma atarken sahte şekilde gülümsedik ona. "Kendi kimliğimi de size vermişim de." dedi Taehyung anlamadığım bir şekilde gülümseyerek. Üzerimden masaya doğru eğilip kendi kimliğini aldı ve tek elini cebine koyarak odadan çıktı. Yoongi ile benim ilişkime inanmadığını anladım o an, benim elini çek dediğimi duymuştu. Ah, gerçekten! Bir o eksikti. Bunu dert etmemeye çalışıp Yoongi'ye döndüm. "Tamam sen de odana geç, akşam görüşürüz." dedim. Yoongi de çıkınca odada yalnız kalıp biraz sakinleştikten sonra işe döndüm. ******* "Evet plan böyle. Sizce nasıl?" "Harika bence şimdiye kadar yaptığımız en detaylı plan. İşe yarayacak. "Yaramak zorunda." "Oğlum hala uyuyor mu Hoseok hyung?" "Evet uyuyordu en son baktığımda. Uyanırsa gelir yanına zaten." Hyungumu başımla onayladım. Neden bilmiyorum oğlum bugün biraz yorgundu, hasta mı diye ateşine baktım ancak hasta da değildi. Hwasa öğretmeni de dün çok çalıştığı için olabileceğini söyleyince içim rahatlamıştı. "Jungkook?" diye seslendi odaya yeni giren Namjoon hyung. "Efendim hyung?" "Jimin Yoongi'yi çağırmış yanına. Yoongi oraya gitmek için çıkacak birazdan." "Ne?" "Niye çağırmış da?" "Bilmiyoruz, Yoongi gidip öğrenecek işte." "Hyung gitmemeli. Yoongi oraya tek başına gitmemeli. Bir şey yapalım." "Ne oldu? Söylemeyeceğini düşünüyordun hani Yoongi'ye?" dedi Namjoon hyung sesini kısarak. Hoseok hyung kapıyı kapatıp gelince konuşmaya başladım. "Hyung o bugün de kimlikleri vermek ve planı anlatmak için gelmişti şirkete." "Evet söyledin ya." "Ama elinde zincire bağlı bir evlilik yüzüğü ile geldiğini söylemeyi atlamış olabilirim." "Ne?" "İçinde de adımız yazıyordu." "Ne?" "O an Yoongi görmedi onu ancak inandırıcı olsun diye Yoongi bana sarılmıştı. O odadan çıktı diye ona elini çek demiştim. Tam o sırada odaya geri girdi. Muhtemelen duydu bunu. Çıkarken de gülüyordu. Muhtemelen sahte ilişkim olduğundan şüphe ediyordu ve bunu kafasında doğruladı. Bu yüzden en ufak fırsatta bizim sahte ilişkide olduğumuzu ve geçmişimizi Yoongi'ye söyleyebilir." "Jungkook nasıl engel olacağız Yoongi'nin gitmesine? Aklıma bir şey gelmiyor." dedi Namjoon hyung. "Ben giderim desem." dedi Hoseok hyung. "Olmaz, şüphelenirse daha istekli gider." dedi Namjoon hyung da benden önce. "Ne yapayım aklıma başka bir şey gelmedi gitmemesini sağlamak için." diye yakındı Hoseok hyung. "Madem onun gitmesini engelleyemiyoruz, biz de yanında gidip olayları kontrol altına alırız." dedim kararlı bir sesle. "Mantıklı, yanında gidelim biz de." "Siz gelmeyin, gerek yok. Burada Sung Hoon ile kalın. Şimdi beni görmeyince huysuzlanır o. Ben giderim, sonuçta eşiyim onun." "Peki madem çıkmadan yetiş." dedi hyunglarım. Ben de odadan çıkıp Yoongi'nin odasına gittim. "Yoongi, çıkıyormuşsun." "Evet, Jimin aradı muhtemelen planlar için." "Beni bekle geliyorum." "Sen niye geleceksin de?" "Anlaşma yaptık ama yine de tek gitmen iyi değil bence. Hem benim de katkım olur planla ilgiliyse." "Eş gibi durmamız gerek bir de." "Evet, o mesele de var." "Haklısın. Hadi hazırlan gel, ben arabadayım." Bunu demesiyle hızla üzerime bir takım elbise geçirdiğim gibi arabaya doğru gittim. Arabaya binince birlikte yola koyulduk. Çok uzun olmayan bir yolculuktan sonra onların evine varmıştık. Arabayı onların bahçesine park edip arabadan indik. "Hoşgeldin, hoşgeldiniz." diye kapıda karşıladı bizi Jimin hyung. Beni beklemiyordu sanırım. Bakışları biraz şaşkındı. "Hoşbulduk, beni çağırmıştın ancak eşimle geldim. Mahsuru yoktur umarım." dediğinde Jimin hyung kendine geldi. "Yok tabi, az ilerideki kafede konuşalım diye düşündüm sizin için sorun olmazsa." "Ne konuşacağız tam olarak?" dedim merakla. "Aslında havadan sudan ancak tabi planla ilgili de danışmak istediğim noktalar vardı." "Kafede konuşmak riskli değil mi?" "Kafe boş oluyor bu aralar, ayrıca açık seçik de konuşmayız diye düşünüyorum." "Peki öyleyse, binelim mi arabalara?" dedi Yoongi hyung. "Yok, arabayla gidilecek kadar bir yer değil. On dakika bile sürmez." dediği için arabayı orada bıraktık. O önde biz arkada kapıdan çıkarken Taehyung ile karşılaştık. "Nereye?" diye sordu Jimin hyunga. "Kafede konuşalım dedim. Boş oluyor ya." "Ben de geleyim o zaman." dedi Taehyung ve peşimize takıldı. Ben de Yoongi'nin elini tuttum sevgili olduğumuzu düşünsün diye. Bir kaç dakika yürüdükten sonra Yoongi'nin elini tutmaktan sıkılıp bıraktım ve etrafı incelemeye başladım. Buralar çok tanıdıktı bana ve kötü hissetmiştim. Yoongi'nin kolunu tuttum bu kötü hisler yüzünden. Yoongi sevgililik oyunu için temas edip ona tutunduğumu sansa da gerçekten çok kötü hissetmeye başlamıştım midem bulanıyordu. Biraz daha yürüdükten sonra o çok tanıdık sokağı gördüm, kazanın olduğu sokağı. Birden Yoongi'nin kolunu bırakıp olduğum yerde durdum. Etrafıma baktığımda her şeyin hemen hemen o zamankiyle aynı olduğunu fark ettim. Kazadan sonra ilk kez gelmiştim buraya ve zihnime o günkü görüntüler dolmaya başladı. Koşuyordum, canım yadığı için olabildiğince koşuyordum. Gözümdeki yaşlar önümü görmemi engelliyordu. Sonra birden beyaz ışıkları gördüm, araba farları. Gittikçe yaklaşıyordu. Bana oldukça mesafesi vardı ancak yavaşlamamıştı. Ben çekilmeye çalışmıştım ancak nasıl olduysa araba gelip çarpmıştı bir şekilde. Yerde yaralı halde uzanırken ne sesim çıkabildi ne gözüm açık kaldı. Arabanın bana bakmadan çekip gittiğini hatırlıyorum, kırmızı lüks bir araba olduğunu. Bir de ben yerde öylece hareketsiz yatarken tanıdık sesler duyduğumu hatırlıyordum çok net. Biri ölmüş olduğumu söylüyordu diğerine, diğeri de öyleyse bunu Cherry'e bildirmeliyiz, bizden haber bekliyor diyordu. Bu iki kişi Bogum ve Eun Woo idi. Son bir kere gözümü açtığımda görmüştüm onlar olduğunu, zaten seslerinden belli oluyordu ancak görmem de teyit etmeme sebep olmuştu. Sonra kocaman bir karanlığa kendimi teslim etmiştim. "Jungkook? İyi misin?" diyen Yoongi ile başımı iki yana salladım. Başımı onu onaylarcasına salladım ve derin bir nefes çektim içime. Bir kaç adım daha atmaya zorladım kendimi ancak başım döndüğü için durmak zorunda kaldım. "Jungkook Bey iyi misiniz?" dedi Taehyung bu sefer. Ona cevap veremedim, bakamadım bile. Elim başıma gidip olduğum yerde sallanır gibi hissederken gözlerim kapandı. Birden tüm gücümün gittiğini hissettim ve kendimi boşluğa bıraktım. En son hatırladığım şey Yoongi, Jimin ve Taehyung'un endişeyle adımı seslenirken telefonumun çalmasıydı. 🪨🪨🪨🪨🪨🪨🪨 Bölüm Sonu 🤍 Umarım bu bölümü sevmişsinizdir bebeklerimmm...💜 Bir mantık hatası var mı diye kontrol ettim bölümü ancak bir hatam varsa yorumlarda saygı çerçevesinde çekinmeden belirtebilirsiniz... 😇 Eğer sevdiyseniz oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayın... 💘 Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın...💞 |
0% |