Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@ceyceyberry34

Herkese selammm bebeklerimmm...💓

Yepyeni ve uzun bir bölümle daha geldimmm... 💞

Bu bölüm daha çok geçmişte olanları öğreniyoruzzz... 🔓

Umarım seversiniz bu bölümü aşklarımmm

Keyifli okumalar dilerimmm...🩵

🪨🪨🪨🪨🪨🪨🪨

"Ne oluyor burada?!" diyen sese döndüğümüzde bu sesin Yugyeom'a ait olduğunu anladık. Bir anlık Yoongi olsa ne olurdu diye düşünüp korkmuştum. Bu düşünce ile Taehyung'u kendimden uzaklaştırdım.

"Konuşturduk adamı ama o kadar kötü hissettim ki o anlattıkça. O çocuklar fazla masum, neden bu kötülükleri yaşamak zorundalar ki?" dedim bakışlarımı Yugyeom'a çevirince. Bu halimi görünce anlamıştı ne kadar boktan hissettiğimi, bu kişi Taehyung bile olsa birinden güç alma isteğimi, öğrendiklerimin, anlatılanların beni duygusal çöküşe sürüklediğini...

"Jungkook hadi çıkalım buradan, hava al. Geçenki gibi olacaksın diye aklım çıkıyor canım." dedi Yugyeom kolunu bana sarıp.

"Canım falan hayırdır." diyerek Yugyeom'a sert bakışlar atan Yoongi'nin gözleri beni bulunca yanıma geldi hızla.

"Jungkook, iyi misin? Ne oldu birden sana?" deyip elinı alnıma koyup ateşime baktı.

"Senin ateşin yok ama yanakların yanıyor, hadi temiz hava alalım." dedi Yoongi de.

"Tamam iyiyim." dedim derin derin soluklar alırken.

"Yoongi, ne pahasına olursa olsun bu işi çözüp çocukları kurtaracağız duydun mu? Ne pahasına olursa olsun. O çeteden bir kişiyi dahi canlı görmek istemiyorum, içerideki lavuklar da dahil."

"Halledicez, sana söz veriyorum Jungkook." dediğinde gülümsedim.

"Konuştular mı bari?" diyerek yanımıza geldi Polis memuru. Yanında Jin ve Jimin hyung da vardı.

"Evet, buyrun odada konuşalım. Koridorda konuşmayalım." dedi Taehyung. Onu onayladık ve polis memurunu takip ettik. Bizi boş geniş ve ışık alan bir odaya aldı, muhtemelen onun kendi odasıydı burası.

"Ne söylediler?" dedi kapı kapanınca.

"İtiraf etti Joonwoo. Biraz işleyişi anlattı." dedim ama anlatamadım gerisini. Taehyung da beni tanıdığı için devam etti.

"Çocukları önceden gözlemleyip peşlerine düşüyorlarmış, uygun vakitte kameraların görmediği yerlerde çocukları kaçırıyorlarmış. Şu anki mevcut yerleri İnsadong'muş. Çocukları oradaki bir ev ve eve yakın depo gibi bir yerde tutuyorlarmış işlerine göre. Dilenenler ve çalışanlar depoda, gecelik satılanlar ve hizmet edenler ise evde kalıyormuş. Dilenenler ve çalışanlar eve yakın yerlerde çalışıyormuş zengin bir muhit olduğu için. Diğerleri de zaten ya gittikleri kişilerle ya da onları arabayla almalarıyla eve geri dönüyormuş. Evde kalıp başka bir odada olabiliyorlarmış. Genelde yaşı küçük olanları ölmesinler ya da zarar görürlerse onları kurtarabilmek için evden pek çıkartmıyorlarmış. Bazı barlarda iletişim ağları ve adamları varmış, oradan buluyorlarmış genelde müşterileri tam tahmin ettiğimiz gibi. Tüm bunların dışında çocuklara şiddet uyguladıklarını onayladı. Satılan çocuklar bile güzelliklerini bozmayacak şekilde işkenceye maruz kalıyorlarmış. Büyük olan çocuklar özellikle kaçmaya çalıştıklarında poşet eritip enselerine damlatmışlıkları bile varmış. Büyük olanlar da hem bu şekilde işkence görmelerinden hem polis gibi davranan evin güvenlikleri yüzünden çocuklar kaçma ihtimallerinden tamamen vazgeçmişler. Kabullenmişler onların ellerinden kurtulamayacaklarını çünkü polisle işbirliği yaptıklarını sanmışlar. Ara ara yer değiştirip aynı şeyleri yapıyorlarmış yakalanmamak için tabi bu yüzden de izlerini fark ettirmemişler."

Taehyung genel olarak durumu açıkladığında yeniden içim acıdı ve derin bir nefes çektim içime.

"Bizimkiler de bunları onaylayan şeyler söylediler." dedi Jimin hyung.

"Ne yapmayı planlıyorsunuz peki?" diye sordu Polis memuru.

"Önce nereye kaçtıklarını öğrenmeliyiz. Onlar tam her şeyin bittiğini düşündüğü anda biz onlara sanki çocuklardan almak istiyor gibi yapıp çocukların kaldığı yere bakacağız. Sonuçta bizimle evlerinden başka yerde konuşamazlar böyle bir konuyu. Sonra biz de onları istediğimiz çocukları buraya getirmeleri için bir ayar çekeceğiz. Buradaki yere geldiklerinde çocukları kurtaracağız. Sizin de desteğinizle tabiki. "

"Bu adamlar sizi tanımıyorlar mı? Yani sonuçta siz de mafyasınız. Ayrıca size nasıl güvenecekler de?"

"Beni tanımıyorlar, ben gizli elemandım zaten. Taehyung Bey'i de tanıdıklarını düşünmüyorum çünkü o da çok göz önünde değil. Kendilerine bulaşmayanları araştıracak kadar vakitleri olduğunu sanmıyorum. Olsaydı bile şu an bunu düşünecek halde değillerdir. Yine de bizim hakkımızda yalan haberler yükleyip sahte kimliklerimizi onlara yedireceğiz. Barlardaki adamlarına bunu yedirebilmek için de gizli olarak sizden ya da bizden kişiler barmen rolü yapıp biz sanki çok önemliyiz gibi davranacaklar. Bizim adamlar zaten hep çevremizde olup onların adamlarını takip edecek, biri şüphelenirse onun işini bar kavgası bahanesiyle bitireceğiz. Her şey kontrolümüzde olacak." dedim ve devam ettim.

"Bir süredir varlar ancak bizden yeniler. Her ne kadar profesyonel gözükseler de azıcık paraya hemen tuzağa düşecek aç gözlüler sadece. Ancak anladığım kadarıyla onlara engel olmazsak çocukların yanı sıra kadınlara da aynısını yapmaya başlayıp işlerini büyüteceklermiş çünkü Joonwoo ağzından böyle bir şey kaçırdı. Para için insan kaçakçılığı yapacak kadar ileri gidebileceklerine şüphem yok. O yüzden bunlar hapse girer girmez işe koyulmaya başlayacağız. Siz de dikkat çekmeyin ki peşlerinde olduğumuzu anlamasınlar."

Herkes dikkatle beni dinlerken ben cümlemi bitirip soluklandım. Çok konuşmuştum ancak bunları açıklamam gerekiyordu. Karşımda polis olması umrumda değildi, zaten bizi yakalamak gibi bir derdi olsa bize haber göndermezdi ayrıca nasıl yakaladığını ve işbirliği yaptığını kendi amirlerine anlatamazdı.

"Planınızdan ve zekanızdan etkilendim." dedi Polis memuru. Üç kişi aynı anda öksürmeye başlayınca yerimde sıçradım. Kulağımın dibinde öksürüyorlardı. Bu üç kişi tabiki Taehyung, Yoongi ve Yugyeom idi. Onlara dönüp garip bir şekilde baktığımda Jin hyung devreye girdi.

"Öyledir Jungkook Bey ama laubali hareketlerden nefret eder. Zaten sevgilisi var." dediğinde Yoongi'nin elini tuttum.

"Sevgilim olur kendisi, Min çetesi lideri." dedim sahte bir şekilde gülümseyip. Polis memuru hafifçe boğazını temizlerken bakışlarını benden çekti.

"Bizim işimiz bitti. Biz gidiyoruz." dedi Jimin hyung. Hepimiz onun odasından çıktık. Karakoldan çıkınca Yoongi kolumu sıkıca tuttu birden.

"Ne oldu?" dedim kaşlarımı hafifçe çatarak.

"Neden her gören senden etkilenmek zorunda?" dedi bana. Ona şok içinde baktım.

"Yani kaç kişi daha senden etkilenecek Jungkook? Önce Yugyeom, sonra Sehun, şimdi de Polis memuru. Sıradaki kim?" dediğinde sinirlendim.

"Ben kimse benden etkilensin diye uğraşmıyorum Min Yoongi. Benden etkilenmeleri benim suçum değil."

"Ben de düşünüyorum niye etkilendiklerini. Sen etkiliyormuşsun meğer."

"Ha ben önüme gelene kur yapıyorum yani? Benim suçum olduğunu mu düşünüyorsun sahiden?" dedim sinirle.

"Evet!" dediğinde sinirle ona dönüp sert bir tokat attım.

"Sen bile benimle bu şekilde konuşamazsın Min Yoongi!" dedim ve elimle hızlıca ceplerini kurcaladım. Ev anahtarı, araba anahtarı, cüzdan ve telefonunu aldıktan sonra ona baktım.

"Sakın bu gece eve gelme!" deyip arabasına atladığım gibi eve doğru sürmeye başladım.

Farkındaydım, dışardan üç kişinin birden benden etkilenmesi tuhaf görünüyordu ancak benim gönlümde sadece bir kişi varken ve ona bile etkilenmesi için bir şey yapmazken diğerleri kim oluyor da onları etkilemeye çalışayım ki? Yoongi de bunu aslında çok iyi biliyordu, kimseyi etkilemeye çalışmadığımı yani ancak her nedense bana patlamıştı. Gözlerimdeki yaşları silerken telefonum çaldı. Arayan kişi ilginç bir şekilde Taehyung idi.

"Ne var?" diye açtım telefonu hırsla.

"Jungkook bebeğim gerçekten öyle demek istemedim, hadi affet beni." dedi Yoongi üzgün sesiyle. Bu sesini duymak yüreğimi yumuşatsa da kızgındım.

"Ne demek istedin Yoongi?"

"Çocuklara yaptıklarını öğrenince sinirlendim. O lavuk polis memuru da sana çapkın şekilde bakınca sinir oldum."

"Beni ilgilendirmiyor, bahanen kabul edilmedi."

"Ama Jungkook. Ne kadar ayıp. Çakimiz beni bıraktığını öğrense ne düşünür?" dediğinde ani fren yapmıştım yolun ortasında. Neyseki zaten kırmızı ışıktı.

Dediğini düşündüm. Sabah zaten bırakma muhabbeti olmuştu oğlumla aramda ve bizim sağ salim gelmemizi istiyordu eve. Yoongi ahjussisini de görmezse akşam onun başkasının babası olduğunu düşünebilirdi. Düşünmese bile merak ederdi. Hyungum da sonuçta pişman olmuştu dediklerine. Uzatmanın manası yoktu.

"Tamam bekle geliyorum ama bir daha böyle bir şey dersen seni sallandırırım Min Yoongi." dedim kapattım telefonu. Geri dönüp onu bıraktığım yere geldim ve arabadan indim.

Yoongi'nin karşısına geçip kollarımı birbirine bağladığımda yanıma gelip yanağımdan makas aldı. Bir elimle makas aldığı yanağımı tutarken diğer elimle eline vurdum.

"Şirinlik yapma bana!" deyip eline araba anahtarını verdim.

"Bir daha yapmayacağım sevgili eş-" derken ağzını kapattım. Burada Jin hyung, Jimin hyung ve Taehyung vardı hâlâ ve o bana sevgili eşim diyecekti neredeyse. Neyseki onu susturabilmiştim.

"Hadi gidelim biz." dedim sahte şekilde gülümseyip elimi çekerken. Yoongi'yi arkamdan sürükleyerek arkamdan arabaya kadar getirdim.

"Şey ben de gelebilir miyim?" diyen Yugyeom'un sesiyle Yoongi ile aynı anda cevap verdik.

"Hayır."

"Evet."

"Yoongi!"

Yoongi'yi uyardığımda tamam anlamında işaret yapmıştı.

"Gel hadi." dedim Yugyeom'a.

"Sen de şoför koltuğuna geç." dedim Yoongi'ye de ön koltuğa otururken. Jimin hyungun arkamdan çok iyi idareci olduğumu söylediğini duyduğumda gülümsedim.

Öyleydim ancak Taehyung ile birlikteyken daha kedi gibiydim, beni bu hale getiren son beş yılda yaşadığım acılardı. Bazen eskisi gibi güçlü olmak zorunda olmamak ve birine kuşkusuz şartsız güvenip sevilmek istiyordum... Ancak o zaman oğlum olmayacaktı, o zaman gözüm açılmayacaktı, o zaman Taehyung'un beni dinlemeyip benden vazgeçebilme ihtimalini bilemeyecektim. Ben ona güvendiğim için hesap sormazken onun beni dinlememesini bilmeyecektim.

Ben de onu son tartışmamızdan bir gün önce Linda ile buluşurken yakalamıştım bir kafede. Bana anlatır diye bunu takmamaya çalışmıştım çünkü aptal gibi güvenmiştim sevdiğim adama. Sakinleştiğimde sorarsam bana işle ilgili olduğunu -öyle olduğunu varsayıyordum- anlatır diye düşünmüştüm çünkü eski sevgilisi ile buluşmasının başka bir mantıklı açıklaması yoktu benim gözümde. Yakın da olsalar Taehyung ona yaklaşmaz bana aşık demiştim. Hatta ve hatta ertesi gün bir çocuk sahiplenmek için hazır olduğumu yazan bir mektupla ve ilişkimizi bir adım daha ileri taşımak istediğimi söyleyerek ona sürpriz yapacaktım. Planım buyken o odaya girer girmez bana hesap sormaya başladı.

Babamın mafya işlerinde olduğunu öğrenmiş ve babam da onun düşmanlarıyla birlik olmuş. Beni bunca sene onun yanında bilgi sızdırmak için olup olmadığımı sordu. Lisede tesadüfen tanışıp 7 yıldır yanında olmama rağmen demişti bunu bana. Öyle değilsem neden babamı ona söylememişim? O adamı baba olarak görmediğim için söylememiştim, hayatımı onun elinden zar zor kurtardığım adam biyolojik olarak babam diye onu baba mı kabul etmeliydim? Baba olarak kabul etmediğim 11 yaşından beri onunla yaşamadığım adamı onunla niye tanıştırmalıydım ya da niye baba olamayan babamdan bahsetmeliydim? Amcamı bile onunla tanıştırmamışken -çünkü amcam onu onaylamıyordu ve Taehyung'un üzülmesini istemiyordum.- babamı niye tanıştırıyım ki? Ailemi sordu bana. Ben de yok dedim. Benim ailem yoktu çünkü bana göre.

Annem ben bebekken ölmüştü, babam beni yem olarak kullanan bir şerefsizdi. Amcam da her ne kadar Chan ile bana sevgiyle yaklaşsa da ben onu ailem gibi hissedememiştim. Şimdi bile amcamla görüşmüyordum. Ailemden tek Chan vardı benim için. Onu da görmemişti çünkü Chan babamla kalıyordu o sıra ama bahsetmiştim ondan Taehyung'a.

7 yıl önce ona bir tane işini bozmak için müthiş ilerigörüşlülüğümle yanaştığımı sanması kadar aptalca bir şey yoktu. Öyle olsaydı işlerinin içine girmeye, ondan bilgiler öğrenmeye çalışırdım. Ben ise sadece bana söylediğini biliyor bu konuda soru dahi sormuyordum. Sadece dikkatli olması gerektiğini söylüyordum ama bu da ona olan aşkımdandı. Bunlara rağmen babamdan bahsetmediğim için ona ihanet edeceğimi düşünmüştü. Bunu ona düşündüren neydi bilmiyorum ama aşkıma inanmakta tereddüt ettiğini söylediğini anımsıyordum. Daha fazla beni dinleyemeyeciğini söylediğini... Dinlemedi de dediği gibi. Onu kandırırım sandı sanırım ancak onu kandıran ben değildim.

Taehyung'a asıl ihanet edenler Bogum ve Eun Woo çiftiydi. Beni dinlememesi üzerine koşarak evden çıkıp kaza geçirdiğim vakit hayal meyal gördüğüm yüzleri ve duyduğum sesleriyle daha iyi anlamıştım bunu. O ikisini sevmeme ve bu operasyonda istememe nedenim de tam olarak buydu. Neden bana bunu yaptıklarını bilmesem de ajan olduklarına neredeyse emin olduğum için planımızı mahvetmelerini istemedim. Bogum'un eşi Eun Woo'nun yapmasını kısmen mantıklı bulsam da Jimin hyungun abisi Bogum hyungun neden bunu yaptığını anlamamıştım. Taehyunglarla kuzendi o, neden Taehyung'un yani kendi çetelerinin zarar görmesini istesin ki? Ben bunu düşünürken aklıma gelen şeyle gözlerimi açtım şokla.

Eun Woo çok yavşak bir herifti ve beni yalnız gördüğü vakit beni sıkıştırıyordu. Bana saçma sapan iltifatlar edip gereksiz yakınlık ve temas kuruyordu. Onu her seferinde tersleyip uzak dursam da o vazgeçmiyordu. Ben de Bogum hyung üzülmesin, Taehyung bunu duyup çıldırmasın diye kimseye söylememiştim bunu. Bir kere beni Eun Woo ile yakın görmüştü Bogum. Belki kendince benden bu şekilde intikam almak için Taehyung'u doldurmuşlardı. Belki de kaza bile onların planının parçasıydı. Düşündükçe bu fikir daha mantıklı geliyordu çünkü kenara çekilmeme rağmen üzerime gelmişti araba. Yavaşlamamış aksine hızlanmıştı. Üstelik ölümümü Cherry her kimse ona bildirmeleri gerektiğini söylemişlerdi. Eğer beni görmelerine rağmen bana yardım edip Taehyung'u çağırmamışlarsa tabii kaza onların planı olmalıydı. Her şey kafamda biraz daha netleşirken nefes alamadığımı hissettim tekrar o kaza gününü anımsadığımda.

Eun Woo ve Bogum gittikten sonra bir arabanın beni görüp araçtan indiğini hatırlıyorum. Bu şansıma Yoongi hyungum olmuştu. O beni tanımış ve endişe ile hastaneye yetiştirmişti. Ameliyat çıkışı başımda beklemiş ve benimle özel olarak ilgilenmişti. Yaşamak istemediğim, bir amacımın kalmadığını söylediğim, beynimi iyi kullanmadığım duygusal çöküş dönemimde hep o kurtarmıştı beni ölümden. Daha doğrusu kendime zarar vermekten... Taehyung'un yani ailem olarak gördüğüm kişinin beni böyle şeylerle itham edip -casus olmamın yanında Eun Woo ile neden yakın olduğumu da sorgulamıştı- beni dinlememesi, benim bunun üzerine ağır bir kaza geçirip ölümden dönmem, uyanınca da hem sevdiğim adamın artık yanımda olmayacağı gerçeği hem de itham ettiği şeyleri kendime yakıştıramamın ağırlığından ötürü sinir krizlerine giriyordum. O kriz anlarında kendime fark etmeden zarar vermemden koruyordu beni daha çok.

Krizlerimin azaldığı dönemde Jae Hwa'nın yani Yoongi gibi çocukluk arkadaşım olan kızın eşinin ölümü ve üzüntüden doğumunun erken başlamasıyla hayatım tamamen değişmişti. Arkadaşımla bebeği sağ salim çıksın diye çok dua ettim tanrıya ancak arkadaşım kurtulamamıştı. Bana ona iyi bak demişti her ihtimale karşı doğuma girmeden elimi tutarak. Ben de ona söz vermiştim. Bebeğine o günden itibaren kendimden daha iyi bakacağımı biliyordum. Arkadaşımın son isteğini yerine getirmek için psikolojimi sağlamlaştırmaya karar verdim. Yoongi de bana destek oldu bu konuda.

Gidecek bir evim olmadığı için ve ben o zamana kadar hep hastanede olduğum için ne yapacağımı, nerede kalacağımızı, bana emanet edilen bu güzel bebişe nasıl bakacağımı düşünürken Yoongi yardımcı olacağını söyledi bana. Onun evine gittik ben hastaneden çıkınca. Bu sırada da Namjoon hyung, Hoseok hyung ve Yugyeom ile tanıştım. Hepsine kanım ısınmıştı en başta. Onları Jessica noana, Jin ve Jimin hyungun yerine koymuştum onları sanırım. Onlar da bana çok yardımcı oldular. İsmi ne olacak diye sorduklarında buz prensi anlamına gelen Sung Hoon olsun demiştim, o an baba olmuş gibi hissetmiştim ancak onu nüfuzuma almama izin vermezlerdi biliyordum. Hem yalnızdım hem de psikolojim iyi değildi. Onu almam için psikolojimi toparlayıp evli olmam kalmam gerekiyordu. Evli olursam bana verirlerdi oğlumu anında ancak oğlumu tamamen kendi üzerime almak için belli bir süre evli kalmam gerekiyordu. Bu evlilik süresi en az 5 yıldı ve kiminle 5 yıl evli kalacağımı bilememiştim.

Hyunglarıma bundan bahsettiğimde Yoongi kabul etmişti benimle evlenmeyi. Bana zaten beni bir yere bırakmayacağını, burada onlarla kalırsam ve psikolojik destek alırsam benimle seve seve 5 sene için evleneceğini söylemişti. Biz sözleşme yapmıştık bunun için. Zaten ikimizin de aksi niyeti olmamıştı, hem de hiçbir zaman lakin resmiyete dökülmesini istemiştik her ihtimale karşı.

O günden beri Yoongi beni hep küçük kardeşi olarak görmüştü, ben de onu hep bir abi ve en yakın arkadaş olarak görmüştüm. Evliliğimiz bunu değiştirmemişti, buna izin vermemiştik. Yoongi ben iyileşmeye başlayınca beni hem işe almış, hem eşi olarak tanıtmış, hem çetenin parçası yapmış hem de oğluma bakmama yardımcı olmuştu. O çok iyi bir ikinci baba -daha çok ahjussi- idi.

O günler bir şekilde geçmiş 5 sene dolmuştu evliliğimizde. Bu yüzden Yoongi ile boşanacak ve kendime almak için velayet davası açacaktım ona. Bu da sözleşmede vardı. Bunu yapıyor olmamı anlıyordu Yoongi ve bir şey dememişti hiç ancak 5 yıl dolmasına rağmen boşanmayı konuşamamıştık. Sanırım bunu Yoongi ile konuşup her şey için Yoongi'ye tekrardan teşekkür etmeliyim diye düşündüm. Bunu düşünürken vücudumun sarsıldığını hissetmemle panik oldum.

"Ne oluyor ya?" dedim kaşlarımı çatıp.

"Bindiğinden beri daldın düşüncelere ağlayıp duruyorsun. Duymuyorsun bizi. Endişe edip durdum. Sen iyi misin?"

"Bu durumda nasıl iyi olayım ki? O çocuklara yapılanları unutamıyorum, kendime yapılanları da unutamıyorum. Sürekli geçmişi düşünüyorum, yaşadıklarımı. Bir yandan aklım gelecekte o çocukların sağ salim kurtulması için. Sadece iyi bir ruh halinde değilim. Ben de sana tokat attığım için özür dilerim Yoongi. Sen benim için onca şey yapmışken ben sana tokat attım."

"Haklıydın."

"Haklı da olsam bunu sana yapmamalıydım. Sen benim hayatımı defalarca kurtarıp çöküşten zirveye ulaştırdın, seni idare edip sinirinin bana olmadığını anlayabilirdim. Çok özür dilerim." dediğimde beni kolları arasına aldı kemerini çıkarıp. Ben de onun göğsüne yaslanıp ağlamaya başladım her şeye. Biraz daha iyi hissedince geri çekildim. Yoongi bana gülümsedi ve gömleğinin ıslak yerine baktı.

"Seni sümüklü, gömleğimi mahvetmişsin." dedi alayla.

"Hey, ben sümüklü değilim bir kere!"

*******

Eve geldiğimizde yüzüm yine Yoongi sayesinde gülüyordu. Bana sümüklü demesini es geçersem moralimi nasıl düzelteceğini çok iyi biliyordu.

"Babiş bak ben ne yaptım." diye koşarak yanıma gelen oğlumla moralim iyice düzelmiş hatta gülmeye başlamıştım.

"Ne yaptın bebeğim?" dedim en tatlı sesimle.

"Seninle ikimizi çizdim." dedi yaptığı resmi gösterirken. Resme baktığımda yine 3 kişi çizdiğini görmüştüm. Eski anılarım depreşirken oğluma döndüm.

"Yanımızdaki kişi kim peki oğlum?"

"Babiş kızma, sadece bir baba daha çizmek istedim." dediğinde burukça gülümsedim.

"Bir baba daha mı istiyorsun? Ahjussilerin var ya oğlum. Onlar seni oğulları gibi seviyorlar."

"Evet. Benim çok ahjussim var ama babiş sen yalnızsın. Yoongi ahjussi de öyle." dediğinde oğluma baktım.

Kesinlikle haklıydı, benim yüzümden Yoongi de hiç kendine sevgili yapmamıştı. Onun hayatını engellemiştim 5 yıl boyunca. Artık boşanmamız gerekiyordu ki Yoongi de sevdiği biriyle ilişki yaşayabilsin.

"Sung Hoon hadi gel elini yüzünü yıkayalım." dedi Hwasa durumumu anlamış gibi. Sung Hoon koşarak Hwasa öğretmeninin yanına giderken Hwasa'ya kocaman gülümsedim. En içten gülümsemelerimden biriydi bu. O da teşekkür eder gibi olan en içten gülümsememe karşılık anladığını belli eden şekilde gülümseyerek Sung Hoon'un yanına gitmişti. Yugyeom destek olurcasına omzumu sıktığında daha iyi hissedip ayaklandım.

Oğlumun resmini de alıp odama çıktım. Kısa bir duş alıp kendime gelmek istedim. Yoongi gelene kadar onunla bu konuyu nasıl konuşacağımı düşündüm.

Duştan çıkıp giyinirken kapının çalmasıyla bizimkilerin geldiğini anladım. Aşağı indiğimde Yoongi Sung Hoon'u kucağına almış öpüyordu.

"Hoşgeldin. Acil bir durum değilmiş değil mi? Bizi eve bırakıp şirkete gidince kötü şeyler geldi aklıma."

"Sen iyi ol yeter, ufak bir hesap karışıklığı sadece. Halledip geldik. Üzerimi değiştirip inerim. Siz geçin masaya." dediğinde onayladım. Hyunglarıma da hoşgeldiniz deyip masaya oturdum.

Yoongi de oturunca her zamanki gibi Sung Hoon'un soruları ve tatlılığı ile güzel bir akşam yemeği geçmişti. Tek fark Hwasa da masadaydı. Normalde eve giderdi o ancak sanırım Yoongi Sung Hoon ile ilgilenmesini benim pek iyi olmadığımı söylemişti. Hwasa da adeta 2 yıldır ailemizin parçası gibi olduğu için reddedememiştir.

Yemekten sonra Hwasa Sung Hoon'u almış ve odaya çıkmışlardı. Biz de içeri geçtik. Hafifçe öksürerek konuya girmek için içime cesaret nefesi çektim.

"Yoongi." dedim sakin bir sesle.

"Efendim."

"Biz evleneli 5 yılı geçti biliyorsun. Sung Hoon neredeyse 5.5 yaşında."

"Evet, çok hızlı büyüyor." dedi gülümseyerek. O böyle deyince ne diyeceğimi bilemedim ama şimdi söyleyemezsem bir daha söyleyemem diye tekrar konuşmaya başlama kararı aldım.

"Evet çok hızlı büyüyor ama benim demek istediğim şey. Yani off. Bizim anlaşma bitmiş oluyor." dediğimde herkes şokla bana bakıyordu.

"Boşanmak istiyor musun?" diye sordu sakin bir sesle.

"Bugün Sung Hoon yine ikinci baba istediğini söyledi. Nedenini sorduğumda senin de benim de yalnız olduğumuzu söyledi. Haklı, sen de benim yüzümden kimse ile birlikte olamadın. Boşanırsak sen de hayatına bakabilirsin. Zaten benim için yaptığın fedakarlıkların haddi hesabı yok, artık seni özgür kılmak istiyorum. Zaten aramızda hiçbir şey değişmeyecek." diye hızlı hızlı konuştum.

"Bunu senden kurtulmak için söylemiyorum sakın beni yanlış anlama. Sadece sen de kendi hayatını yaşa istiyorum. Sana 5 yıl boyunca yük oldum, olduk. Senin de mutlu olmaya hakkın var." diye devam ederken beni durdurdu.

"Jungkook sen benim kardeşimsin, öz olmasa da bu benim için böyle. Zaten bitirecektik evliliği benim için sorun yok. Ben de sadece senin iyi olup olmadığına emin olamadığım için sözünü açmadım bunun. Yanlış anlamadım yani seni. Ayrıca beni engellemedin, sevdiğim kimse olmadı şu zamana kadar." demesiyle içim rahatlamıştı ama onunla uğraşmak istedim ortam yumuşasın diye.

"Şimdi var yani hoşlandığın?" dediğimde sustu. NE? Gerçekten birinden hoşlanmış mıydı? Kimdi ki bu kişi ben bilmiyordum?

"Kim o kişi Yoongi?"

"Kim kim?"

"Hoşlandığın kişi."

"Yok ki."

"Yalan söyleyemiyorsun dökül hemen." derken Yoongi ayaklandı.

"Ben avukatla konuşurum direkt tek celsede boşar, velayet için de uğraşmazsın direkt sende kalmasını kabul ettiğimi söylerim." deyip çıktı oturma odasından.

Elbet öğrenirdim. Benden kaçar mı sence Min Yoongi? Sen kimi kandırmaya çalışıyorsun? Benim Sung Hoon kadar aşırı zeki ve beni sürekli düşünceleriyle şoka sokan bir oğlum var. Ben onun sevdiği kişiyi bulma düşüncesiyle gülerken benimle beraber kahkaha sesi geldiğinde karşımdaki hyunglarım ve Yugyeom'a baktım.

"Evli olduğun kişiye boşanmak istediğini söylüyorsun ve onun birinden hoşlandığını anlayınca gülüyorsun. Gerçeği bilsem de komik." dedi Hoseok hyung. Ben de onlara eşlik ettim. Kocamın sevdiği kişiyle arasını yapmak için sevdiği kişiyi bulmak istiyordum. Gerçekten trajikomikti.

"Yoongi kaçtı mı az önce?" diyerek gülmeye devam ettiğimde aklıma hyunglarıma anlatmam gereken şeyler olduğunu hatırlayıp kapıyı kapattım ve odanın kapıya en uzak yerindeki koltuğa oturmaya başladım.

"Hayırdır?" dedi Namjoon hyung.

"Size anlatacaklarım var." dedim.

"Yoongi'yi mal gibi bırakıp tekrar onu aldığınsa Yoongi anlattı zaten." dedi Hoseok hyung.

"O değil hyung. Ben bir şey fark ettim. Kaza günü ile ilgili. Daha doğrusu onunla da ilgili olduğunu düşünüyorum." dediğimde pür dikkat beni dinlemeye başladılar.

"Beni kazadan birkaç gün önce Bogum hyung Eun woo ile yakın gördü, hani söylemiştim ya tek bulduğunda Eun Woo beni sıkıştırıyordu ben de bunu kimseye söyleyemiyordum diye. O anlardan birini yakaladı Bogum hyung yani ama Eun Woo ona ne dediyse o ikisi o akşam iyiydi ancak Bogum hyung bana ters ters bakıyordu. O gün ben bunu düşünecek durumda değildim. Hem o gün Taehyung'u Linda ile görmüştüm hem de ilişkimiz bir adım daha ilerlesin diye evlat edinme isteğimi sürpriz yapmak istedim ve mektup yazdım Taehyung'a ertesi gün okuması için yani sürprizimle uğraşıyordum. Ertesi gün bu sürprizin fotoğrafını Jimin ve Jin hyunga da atmıştım hatta ama tabi onlar sürprizin içeriğini bilmiyordu. Neyse o gün Taehyung beni ajanlıkla suçlamakla birlikte Eun Woo ile yakın olduğumu da söylemişti, beni dinlemedi ben de evden ağlayarak çıktım. Buraları biliyorsunuz zaten." dediğimde dikkat kesildiler.

"Bayıldığım gün yoldan çekildiğimi hatırladım ve buna emin oldum ama bunun üzerine düşünecek vaktim de cesaretim de şimdiye kadar hiç olmamıştı. Şimdi düşününce bu kaza olamaz hyung, araba yavaşlamamıştı bile. Kaza olsa yavaşlamaz mıydı? En azından bunu denemez miydi? Benim üzerime gelen araba daha da hızlanmıştı aksine. Sonra Bogum hyung ve Eun Woo'nun sesleri duyup yüzlerini gördüm. Benim öldüğümü 'Cherry' lakaplı birine bildirmeleri gerektiğini söylediler. Bana yardım etmek istemediler. Beni öldürme planında onlar da var. Ben onlara bana yardım etmediler diye her seferinde kızgındım ama zaten planları beni öldürmekmiş. Yani öyle olduğunu düşünüyorum. Beni her gördüklerinde hortlak mı gördünüz diyordum onlara ama beni ciddi ciddi öldürdüklerini düşündüklerini bilmiyordum. Ayrıca asıl ajan olanın Eun Woo olduğuna inanıyorum çünkü evliyken beni sıkıştırıp faydalanmak istiyorsa o Bogum hyungu gerçekten sevmiyor demektir. Bogum hyung ajan mı emin olamıyorum çünkü Taehyung'un kuzeni o ama Eun Woo kesinlikle öyle. Belki delirdiğimi düşünebilirsiniz bunca yıl sonra mı anladın diye ama gerçekten o kazayı düşünmek istemediğim için hiç sorgulamamıştım bu olanları vaktinde. Şimdi ise anılarım daha dün olmuş gibi aklıma düştü ve sizinle paylaşmak istedim." diye cümlemi tamamladığımda Yugyeom bana sarıldı. Hoseok ve Namjoon hyunglarım da derin düşüncelere dalmışlardı.

"Yani sen diyorsun ki Taehyung'u onlar doldurdu sana karşı Eun ile yakınsın ve ajansın diye ve bununla yetinmeyip sana tuzak kurarak seni ölüme bilerek sürüklediler."

"Bence öyle hyung."

"Nerden bileceklerdi ki senin evden gideceğini?"

"Bilmem, belki plan başkaydı ve benim evden gitmem planlarını bozmuş olabilir Namjoon hyung." dedim.

"Muhtemelen o yüzden peşinden geldi Eun Woo ve Bogum. Sen Taehyung ile tartıştığınızda onların evde olduğunu söylemiştin." diyen Yugyeom ile olabilir anlamında başımı salladım.

"Bence bu kaza ihtimalinden daha mantıklı çünkü bulunduğun sokak tenha olur akşam dahi. Yoongi kestirme olduğu için girmişti o yola çünkü boş oluyor." diye onayladı Hoseok hyung.

"Bu bilgilerle ne yapacaksın peki? Onlardan intikam alacak mısın?" diye sordu Namjoon hyungum merakla bana bakarak.

"Acelesi yok şimdilik hyung. Ondan önce şu sapık Moon çetesini devirelim ve çocukları kurtaralım da sonra Cherry denen kişi her kimse o kişiyi de bulucam, o salaklardan da intikamımı alacağım. Arabanın şoförünü de bulacağım."

"Bunların hepsinden de önce Yoongi ile boşan bence, sonraya kalırsa zor olur. Zaten tek celsede bitecek." dedi Hoseok hyung. Söylediği mantıklıydı ama taşınmam gerekirdi o zaman buradan.

"Tabiki taşınmayacaksın. Burada biz de kalıyoruz ve Yoongi ile evli değiliz." dedi Yugyeom ne düşündüğümü anlar gibi.

"Güvenli bir yer bulun, Sung Hoon da sevsin o yeri öyle taşının çok istiyorsan." dedi Hoseok hyungum da. Başımı onaylar anlamda salladım. Sonuçta benim önceliğim Sung Hoon idi ve onun güvenliğini sağlamadan taşınamazdım. Yoongi de bunu istemezdi zaten.

"Yorucu bir gündü, ben yatıyorum." dedim ve odama çıktım. Odamda beklemediğim şekilde elinde Sung Hoon'un yaptığı resim ile yatağımda oturan bir Yoongi beklemiyordum.

"Yoongi?" dedim sorar şekilde yanına oturarak.

"Jungkook, hani dedin ya sen benim için çok fedakarlık yaptın diye. Sen de yaptın. Çocukken kimse benimle arkadaş olmazken sen oldun, kimse beni sevmezken sen herkesin yerine sevdin beni. Bana kötü ithamlarda bulunurlarken sen onlara hazır cevaplılığın ile hadlerini bildirip sustururdun onları. Beni kimsenin dışlamasına izin vermedin. Jae Hwa da sayende yakın arkadaşım oldu. Ben senin sayende sağlıklı bir çocukluk geçirdim, gerçek arkadaşlık ne demek öğrendim. Evet kazadan sonra ben de sana çok yardım ettim, hayatını kurtardım ama bunlar çocukluğumu kurtaran kişiye değerdi. Ayrıca sen o berbat psikolojine rağmen Jae Hwa'nın emanetine, Sung Hoon'a sahip çıkmak için iyileşmeye çabaladın. Kendin için değil onun için iyileştin. İyileştikten sonra yine en çok sen benim yanımda oldun. Bu zamana kadar bizim için yaşadın. Sen de kendi hayatını yaşayamadın. Sen de çok fedakarsın." dediğinde gözlerim doldu.

"Ben de seni kendime emanet gördüm. Bugünkü tavrım yanlıştı ancak küçük kardeşimden etkilenmeleri sinirimi bozdu. Senin hiç kendi hayatın olabilir gibi düşünmedim, sanki hep burada sadece oğluna bakan genç bir adam olarak kalacaksın gibi düşündüm. Çok yanıldığımı fark ettim. Hani sen dedin ya benim yüzümden sevgilin olmadı diye. Aynı şey senin için de geçerli. Sen de sevdiğin kişiyle mutlu olmayı hak ediyorsun." dediğinde kocaman gülümsedim.

"Bilmiyorum Yoongi, bir gün sevdiğim kişiyle mutlu olmak hayal gibi geliyor bana sadece."

"Umarım bir gün hayalin gerçekleşir."

"Seninki de. Ya kimi sevdiğini söylesen ben halledeceğim de." dediğimde anında ayaklanıp uzaklaştı benden ve odadan çıktı. Onu gıcık etmenin keyfi ile yatağıma uzandım ve uykunun beni içine çekmesini bekledim.

*******

Sabah her zamanki gibi oğlumu öperek uyandırmış, kahvaltıya inmiştim. Oğlum da elini yüzünü yıkayıp kahvaltıya inmişti. Hyunglarımla klasik bir kahvaltı geçirmiştik.

"Hadi görüşürüz oğlum. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum babiş." dediğinde oğlumu öperek Yoongi ile birlikte şirkete geçmek için evden çıktık. Hyunglarım da arkamızdan gelecekti şirkete.

Çok uzun olmayan bir yolculuktan sonra arabalarımızdan inip şirkete girdik.

"Dün bazı yenilikler oldu. Sana söyleyeyim de odama öyle geçerim." dedi Yoongi. Onu onayladım. Birlikte asansöre binip odamın katında indik. Biz odaya doğru ilerlerken asistanımı yerinde göremedim. Lavaboya gittiğini düşünerek bunu kafama takmamaya çalıştım.

Odama girdiğimizde vazolu gül demeti görmemizle ikimiz de şoka girdik. Ben ne olduğunu anlamak için notuna uzanırken gördüğüm isimle bıkkınca ofladım. Bir bu eksikti!

"Sehun'dan gelmişler."

"Bana bak Jungkook, sevdiğim kişi Sehun gibi bir şey dersen seni mahvederim ona göre! Sehun gibi birini sakın aşık olduğum kişi diye karşıma çıkarma, kalbini kırarım senin."

🪨🪨🪨🪨🪨🪨🪨

Bölüm Sonu 🤍

Bu bölüm yine oldukça uzun ve geçmişi baya bir öğreten bir bölüm olmuş oldu... 💁🏻‍♀️

Taekook yok gibiydi hatta yoktu biliyorum ancak geçmişi biraz biraz öğrenmemiz gerekiyordu. Planlarıma göre gelecek bölüm Taekook ikilisine doyacağız zaten.

(İnşallah planlarımdaki gibi yazabilirim... 🥲)

Umarım bu sevdiğiniz bir bölüm olmuştur ve umarım bölümde bir mantık hatası yoktur. Mantık hatam varsa yorumlarda beni kibarca uyarırsanız sevinirimmm... 😇

Bölümü sevdiyseniz oy vermeyi ve booolll booolll yorum yapmayı lütfen unutmayın aşklarımmm... 💘

Sizi seviyorum, bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyleee... 💫

Loading...
0%