Agir ağa Harun ve Hamza'yla bir şey konuşmak istediğini ve yalnız olmaları gerektiğini söyledi.
Dide kız ve Gizem öğretmen mutfakta otururken erkeklerde salonda konulacaklardı.
"Herhangi bir hatamız mı oldu ağam?"
"Hayır... hayır herhangi bir hatanız olmadı sadece sizden bir şey isteyeceğim."
"Estağfurullah ağam sözünüz bizim için emirdir."
"Emirlik bir durum yok. Sadece Dilde...Dilde kız ile evlenmek istiyorum." Dedi birden bire. Harun'da Hamza'da böyle bir şey beklemedikleri için şaşırmışlardı. Hamza,
"Ağam olur mu öyle şey Dilde daha çok küçük, okulu var daha onun."
"Ağam yapmayın evlendiremeyiz Dilde'yi-" Harun'un lafını bölen şey ise Dilde’nin içeri girmesiydi. Elinde kahve tepsisi tutan Dilde tepseyi girdiği şoktan dolayı devirince Agir ağa hemen Dilde’nin yanına gidip elini tutmaya çalışmıştı fakat başaramadı.
"Ağabey..ne diyorsunuz siz, istemiyorum."
"Abim yok öyle bir şey evlenmeyeceksin." Dedi Dilde’yi sakinleştirmek adına. Devrilme sesine gelen Zehra öğretmen onları dinlemişti. Ağabeyi gelme sebeplerini söylemişti demekki. Gizem öğretmen Dilde kızın yanına gidip ona destek olmak istedi ama Dilde ona da izin vermemişti.
"Siz de biliyordunuz değil mi?"
"Güzelim gel içeri geçelim, hım?"
"Sırf sınıfta düşüncelerimi söylediğim için geldiniz. Ceza vermek için. Daha sabah söyledim size, çocuk gelin olmaz diye!"
"Dilde sakin ol seni zorlayacak değiliz elbet ama izin ver en azında konuşalım."
"Ne konuşmasından bahsediyorsunuz daha çocuğum ben çocuk!" Dedi hiddetle Dilde. Fakat Agir ağada vazgeçecek değildi.
"Sakin ol Dilde, oturup sakin sakin konuşacağız. Size demedim illede evleneceksin benimle diye. İznin olmadan evlenmeyeceksin ne benimle ne başkasıyla!" Dedi Agir ağada bağırarak.
"Konuşalım o zaman Agir ağa bakalım ne diyeceksin!?"
"Yalnız konuşacağız. İkimiz tek."
"Tamam dediğin gibi olsun, bahçeye geçelim." Dilde yeri döve döve bahçeye çıktı. Ne gibi bir bahanesi vardı bu adamın. Nasıl ikna edecekti onu evliliğe bilmiyordu.
"Uzatmadan konuya gireceğim Dilde.
Seninle evlenmek istiyorum, yanıma kadın istediğim için değil yada sabah söylediklerin içinde değil. Sana yeni bir ev açacağım benimle birlikte konakta yaşayacaksın. Ağabeylerine ise iş, ev, araba vereceğim. Sağlam bir geçim. Sen hiç bir şey için zorlanmayacaksın ne benim tarafımdan ne de ailem tarafından. Okuluna devam ediceksin. Antep'teki en iyi okullara gideceksin. Kimse bunun önüne geçmeyecek. Uygun olduğu sürece istediğin her şeyi yapabilirsin."
"Bitti mi?Bu kadar mı? Aileme iyi bir iş inkanı vereceksin bende seninle evlenmeyi kabul edeceğim öyle mi? Neye göre kime göre?"
"Etmez misin? Kendi geleceğin ağabeylerinin geleceği için bunu istemez misin?"
"Bir kere benim okuyup okumayacağıma sen karar veremezsin! Ben istersem okurum. Ailemi iyi geçindirmek mi istiyorsun ağabeylerime iş mi vereceksin? Onlar zaten sizin şirketinizde çalışıyor. Biri Bawer ağanın diğeri ise Jiyan ağanın kişisel asistanı." Agir ağa şaşırmıştı demek ağabeylerinin övüp övüp bitiremediği asistanları Dilde’nin ağabeyleriydi.
"Hala kabul etmeyecek misin benimle evlenmeyi?"
"Bana seninle evlenmem için geçerli 3 sebep söyle?"
"Seni seviyorum, sana değer veriyorum, ve seni kimseyle paylaşmak istemiyorum. Oldu mu?" Ne yani ciddi miydi bu adam. Onu nerde gördüde seviyordu. Bu bariz yalandı.
"Beni yemeyin ağam. Aptal değilim ben daha sabah gördüğünüz birini nasıl seve bilirsiniz?"
"İlk defa sabah gördüğümü kim söyledi sana Dilde?"
"Şu an bana yalan söylemediğiniz ne belli ağam?"
"Ben yalan söylemem Dilde özümde neysem odur. İnanmak sana kalmış."
"Diyelimki seninle evlendim. Ailen beni çok zorlamıyor sen zorlamıyorsun, peki ya aşiretini, halkını nasıl susturacaksın Agir ağa?" Anlamamıştı Agir ağa ne demek istiyordu Dilde.
"Yani diyorumki insanları bir zamana kadar sustura bilirsin Agir ağa bir zamandan sonra bebek diye tutturacaklar?"
"Hayırdır Dilde kız sen beni gavat mı sandın? Karıma, bana, geleceğime ve soyadıma laf edecekler ve bende susacam öyle mi?"
"Seni daha tanımıyorum Agir ağa. Antep’in çoğu sana güveniyor bende güveniyorum ama bu olmaz. "
"Hemen şimdi evlenelim demedim be Dilde’m vakit var elbet, en azından beni tanıman için."
"Peki bu vakit ne zamana kadar sürer?"
"Ağustosa kadar Dilde. Şubat'ı yarıladık zaten bu gün ayın beşi, 6 ay yetmez mi Dilde kız?"
"Yetmez ağam bir insanı en az iki yılda tam anlamıyla tanırsın."
"Yapma Dilde birlikte tanırız birbirimizi. Aynı evin içinde öyle öğreniriz zevklerimizi olmaz mı?"
"Olur desem ne olur ağam?"
"Olur desen yarın akşam yemeğine ağabeylerinle konağa gelirsiniz. Evdekilerle tanışırsınız hem bu bir başlangıç olur."
"Tamam ağam öyle olsun. Ama bu sadece bir başlangıç bu sizinle evleneceğim anlamına gelmiyor. "
"Tamam Dilde öyle olsun. Beni dinlediğin için teşekkür ederim."
"Önemli değil ağam buyur içeri geçelim." İkili salona geçmişlerdi biraz oturup sohbet ettikten sonra Agir ağa ve Gizem öğretmen müsade isteyip kalkmışlardı.
Abi-kardeş evden gittikten sonra Dilde Agir ağa ile konuştuklarını ağabeylerine anlattı. Davet edildikleri yemeği söylemeyi de unutmadı tabii. Dilde ağabeyleri ile beraber evi toparlayıp temizledikten sonra odalara çekildiler.
Ağabeyleri uyurken Dilde yarınki sınavına çalışacaktı. Saatlerce çalışan Dilde kız artık yorgun düşüp masa başında uyuya kalmıştı.
Sabah alarm sesiyle kalkan Hamza ağabeyi Dilde’yi uyandırmaya odasına geldi. Onu masa başında uyuya kalmış görünce içi burkuldu ama uyandırmak zorundaydı. Zor bela kendine gelen Dilde hemen hazırlanıp kahvaltı hazırladı. Yemekler yenildikten sonra beraber sofrayı kaldırdılar ve herkes işinin başına geçti.
Okulda sürekli karın ağrısından kıvranan Dilde kız hareket edemiyordu. Bunu fark eden Gizem öğretmen Dilde’nin yanına gelip.
"Güzelim iyi misin?"
"Bir şeyim yok hocam sadece biraz karnım ağrıyor o kadar."
"Aç mısın, yemek yedin mi?"
"Evet hocam yedim."
"Anladım peki revire gittin mi?"
"Gitmedim hocam, gidersem ilaç verirler. Zor durumda kalmadıkça ilaç içmiyorum ben."
"Anladım eve gitmek ister misin abinleri arayalım mı? Hem zaten sınavınada girdin? Hım?"
"Ağabeylerim gelemez ama işleri var. Hem onlar gelmezse okuldan çıkamam ki yasak."
"Iııı.. ne yapalım o zaman..? Hah! Buldum ben ağabeyimi arayayım ister misin hem belki hastaneye gidersiniz ne olduğuna bakarsınız.”
"Olmaz. Yani Agir ağa ile hastaneye gidemem yani şey karnımın neden ağrıdığını biliyorum ben. Hiç gerek yok ona."
"Hımm. Neden ağrıyormuş bakalım karnın?" Gizem öğretmen az çok tahmin edebiliyordu. Büyük ihtimalle regl olmuştu Dilde. Yüzü kızaran genç kız utana sıkıla,
"Regl oldum ben kasıklarım onun için ağrıyor."
"Tatlım bu utanılacak bir şey değil. Her genç kızın yaşayabileceği şeyler bunlar."
"Biliyorum ama elimde değil."
"O zaman ben ağabeyimi arayayım."
Dilde hiç bir şey demeden başı ile onayladı Gizem öğretmeni. Gizem öğretmen ordan uzaklaşarak ağabeyini aradı. O sırada da Dilde kız başını sıraya koyup ağrısını unutmaya çalıştı.
Toplantıda olan Agir ağanın susmak bilmeyen telefonuna en sonunda cevap verildi.
"Delalim ne oldu ısrarla arıyorsun?"
"Valla ağabey kendim için değil. Dilde biraz rahatsız ağabeyleride çalıştığı için gelemiyorlar. Sen gelip alsan olur mu?" Dilde’nin rahatsız olduğunu duyan Agir ağa endişelenmişti.
"Neyi var Dilde'min?"
"Şey abi bunu sana söylemesem iyi olur ama kötü bir şey değil karnı ağrıyor sadece."
"Ne demek sana söylemesem. Gizem o kız benim sevdiğim kız. Biliyorsun değil mi?"
"Evet ağabey ama kızsal bir durum bu anlatamam sana."
"Regl mi oldu Dilde?"
"Şey abi... evet."
"Tamam 20 dakikaya ordayım." Şirketten çıkıp önce markete uğradı Agir ağa marketten Dilde kız için biraz çikolata ve meyve suyu aldı. Ardından hızlı ama dikkatli olmaya özen göstererek okula doğru yola çıktı. Dediği gibi aramadan sadece 20 dakika sonra okulda olan Agir ağa müdürün odasında gerekli işlemleri halledip Gizem öğretmeni Dilde kızı getirmesi için aradı. 10 dakika sonra gelen Dilde kız arabada arka koltuğa oturacakken Agir ağa,
"Öne otur." Dedi Agir ağanın lafını ikiletmeyen Dilde hemen öne oturdu. Çantasınıda kucağına aldı.
"Önce sizin eve gidip eşyalarını bırakalım ardından bir doktora gidelim-"
"Olmaz! Doktor olmaz yani gerek yok iyiyim ben ne olduğunu biliyorum. Üşütmüşüm sadece beni eve bıraksanız kâfi ağam." Dilde kızın utandığını anlamıştı Agir ağa hiç üstelemeden.
"Olmaz öyle şey. Tamam doktora gitmeyiz. Üzerini değiştirip istediğin bir yer varsa oraya gideriz." Başıyla onaylayan Dilde emniyet kemerini takmaya çalıştı ama stres ve saçmalamamın verdiği utançdan dolayı takamıyordu.
Sürekli takılı kalan kemeri fark eden Agir aga Dilde’nin üzerine doğru eğilip kemeri taktı. Tam doğrulacakken birbirine çok yakın olan çiftin gözleri birbirine kenetlenmişti. İki dudak arasında milimler kalmışken dakikalar boyunca boyunca bakıştılar.
INSTAGRAM HESABIM: yzrceyda.baltu