Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5.Bölüm-Kaçırılma ve Anlaşma

@ceylinsaratliii

Şu anda korkuyordum ama belli etmemeye çalışıyordum. Soğuk terler dökerken şoktan çıkıp konuştum.

 

"Beyefendi ne yapıyorsunuz burası kadınlar için!"

 

"Biliyoruz her halde kes." Üzerime yürüyünce gözlerim kocaman açıldı.

 

"Napıyorsunuz!" Sırıttı.

 

"Aynı soruyu sormaktan bıkmadın mı?"

 

Bir an içimdem 'Gelme üzerime katil!' repliğini söylemek gelsede kendime zar zor engel oldum.

 

Tam çığlık atacaktım ki iri eliyle ağzımı kapattı. "Sakin ol. Sadece küçük bir randevu için lazımsın."

 

Korku dolu gözlerle ona bakıyor. Ağzımı tutan ellerini iki elimle alt etmeye çalışıyordum ama nafileydi. Adam benim iki katım vardı.

 

Belimde hissettiğim soğuk şeyle donup kaldım. O bana silah mı doğrulttu?

 

"Şimdi ellerimi çekeceğim ama tek bir kelime bile etmeyeceksin yoksa gözünün yaşına bakmam." Dediğinde arkamdaki silahı belime daha çok bastırdı.

 

Korkudan akan bir iki damla gözyaşıma bakıp güldü. "Korktun mu?"

 

"Dediklerimi harfiyen yaparsan hem sen hem ben zorluk yaşamayız." Çaresizce başımı onaylarcasına salladım. Yavaş yavaş ellerini çekince çığlık atma girişiminde bulundum. Ama bunu yapacağımı biliyormuş gibi çektiği gibi elini geri koydu.

 

Silahı lavabonun mermerinin üzerine bırakıp saçlarıma asıldı. "Ben sana tek kelime etmeyeceksin demedim mi!" Tek eliyle saçlarımı koparmak istercesine çekiyordu.

 

Acıdan akan gözyaşlarımı dünyadan silmek istedim. Şu anda o kadar çaresizdim ki! Her şey gerçekten beni buluyordu. Bela mıknatısı gibi bir şeydim.

 

"Bu sana son uyarım!"

 

"Şimdi benimle birlikte geliceksin ve kimseye bir şey belli etmeyeceksin! Anlaşıldı mı?"

 

Başımı sallayıp onu onayladım. Elini çektiğinde bu sefer öyle bir girişimde bulunmamıştım. Sustuğumu görünce memnun olmuşçasına sırıtışını büyüttü.

 

"İşte böyle. Sabahtan beri ne uğraştırıyorsun beni."

 

"Sen kimsin?" Dediğimde küçük bir kahkaha attı.

 

"Sence ben sana bunu söyler miyim?"

 

Tam bir şey söyleyecektim ki izin vermeden devam etti.

 

"Daha fazla oyalanamayız. Her an biri gelebilir. Yanımdan yürü."

 

"Bunun hesabını vereceksin!"

 

"Kime?"

 

Etrafına bakındı. Sonra tekrar bana döndü.

 

"Zavallı bir avukata mı? Bu çok gülünç."

 

Sonra ciddileşti. "Hadi." Kapıya gidip kilidi açtı. Kapıyı biraz aralayıp dışarı baktı. Kimsenin olmadığını görünce kolumdan tutup dışarı çıktı.

 

Kolumu bırakıp etrafı kolaçan etti. Az insan olduğunu görünce beni dürttü. Komutuna uyup hızlı adımlarla yürümeye başladık. Arka kapıya doğru yol aldık. Kapıya varınca hızlıca açtı. Kimse yoktu.

 

Herkes genelde ön kapıyı kullanırdı. Hatta bazılarının bu kapıdan haberi bile yoktu.

 

Aynı hızla biraz daha yürüdükten sonra bir ara sokağa girdik. Duruşmaya gecikmiştim. Ama şuan daha önemli meselelerim vardı. Canım gibi mesela.

 

Nereye gittiğimizi deli gibi merak etsemde korkumdan ses çıkartamıyordum.

 

Aslında yürürken birden kaçıp kalabalıkta gözden kaybolabilirdim ama belimde gizlice tuttuğu silah yüzünden hiçbir şey yapamıyordum.

 

Sokaktan çıktığımızda siyah bir araba gördüm. Sanırım beni ona bindirecekti. Tahminimde yanılmamıştım. Adımlarımız o yöne doğru kaydı.

 

Arabanın yanına vardığımızda korkudan

ve hızlı yürüdüğümüzden nefes nefese kalmıştım. Adam arabanın arka kapısını açıp sert bir sesle konuştu. "Bin."

 

Komutuna uyup arabaya bindiğimde içi dikkatimi çekmişti. Benim bildiğim normal arabalar gibi değildi. Koltukları karşılıklıydı.

 

Koltuğa oturup adama baktım. Hâlâ kapıyı kapatmamıştı.

 

"Şimdi patronun yanına gideceğiz ve sen karşı çıkmadan tek tek dediklerimizi yapacaksın."

 

Tek kaşını kaldırdı. "Anlaşıldı mı?"

 

Bu söylediğine ne kadar karşı çıkmak istesemde mecbur kabul ettim.

 

Kapıyı kapatmak yerine arabaya binip üzerime gelince irkildim. Elinde siyah bir bez parçası ve bir ip vardı. Tedirgin bakışlarım o ile elindekiler arasında mekik dokuyordu. Yanıma gelince bezi gözlerime bağladı. Gideceğimiz yeri görmemi istemiyorlardı. İpi ellerime geçirip kaçma şansımı engelledi.

 

Son kez bunları yaptıktan sonra kapıyı kapatıp şoförün yandaki koltuğa oturduğunu anlamıştım. Çünkü gelirken arabanın siyah camından şoför koltuğunda birinin hareket ettiğini görmüştüm.

 

Engebeli yollardan gittiğimizi varsayıyordum. Çünkü sallanmaktan içim dışıma çıkmıştı. Gözlerimdeki bezi açmak istiyordum ama ellerimdeki ipler bana hiç yardımcı olmuyordu.

 

Yarım saattlik bir süre sonunda araba durmuştu. Sanırım gelmiştik. Arabanın kapısının açıldığını duydum. Ardından biri kollarımdan tutup beni arabanın dışına çıkardı.

 

"Ellerim tamam ama bari şu gözlerimdeki şeyi açın!" Dememle yanımdaki kahkaha attı.

 

"Açalımda sonra nereye geldiğimizi gör. Salak mı sandın sen bizi?"

 

"Evet." Ağzımdan kaçırdığım şeyle dudağımı ısırdım.

 

Yanımdaki adamın aniden durup bana tokat atması bir oldu. Tokadın şiddetiyle yere serildim. "Bir daha tekrarlasana!"

 

Ağzıma gelen kan tadıyla yüzümü buruşturdum. Yan tarafıma tükürdükten sonra göremediğim halde adama döndüm. Birçok şey söylemek istiyor ama söyleyemiyordum.

 

Bu başıma gelen artık canıma tak etmişti. Yarın ilk işim bir hocaya görünecektim. En azından kurşun felan döktürürüm.

 

Bir şey söylememe fırsat bırakmadan kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Önümdeki ve içerideki merdivenlerden zar zor çıkmıştım.

 

Durduğumuzda geldiğimizi anladım. Yanımdaki adam kapıyı çaldı. İçeriden onay sesi gelince kapıyı açıp içeri girdik. Odanın ortasına doğru yürüdükten sonra gözümdeki bez açıldı. Yüzüme vuran güneş ışığı yüzünden gözlerimi kıstım.

 

Önümdeki masada oturan bir adamı farkettim. Oturduğu için boyu tam olarak belli olmuyordu ama uzun boylu olduğu anlaşılıyordu. Esmer bir adamdı. Üzerine giydiği bej rengi takım elbise vücuduna tam oturmuştu. Sonunda yüzüne baktığımda sırıttığını gördüm. Onu süzdüğümü görmüştü.

 

"Beğendin mi bari?"

 

Gözlerimi kaçırıp konuyu değiştirmeye çalıştım. "Sanırım bir yanlış anlaşılma oldu benim burada ne işim var?"

 

Başını yavaşça iki yana salladı. "Hayır bir yanlış anlaşılma yok." Oturduğu sandalyeden ayağa kalkınca boyunun gerçektende uzun olduğunu gördüm. Yavaş adımlarla masanın etrafından dolanıp yanıma gelince ürkerek geriye doğru bir adım attım. Bu hareketime uzaklaşmaktansa daha fazla yakınlaşarak bir eliyle belimi tuttu.

 

"Napıyorsun sen? Bana dokunma hakkını nereden buluyorsun!"

 

Ona çıkışmamla yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Ne yapacağını endişeyle beklerken soluğunu tuttuğumdan habersizdim.

 

"Şimdi güzelim seninle küçük bir anlaşma yapacağız."

 

Ilık nefesini yüzümde hissedince kendimi geriye doğru çekmek istedim. Ama belimde ki eli buna engel oldu.

 

"Bana zorluk çıkartma ne dersem yap. Kendi iyiliğin için."

 

Bir eli belimden yukarı doğru kayarak saçlarıma ulaştı. Dalgalı saçlarımı parmağına dolayınca oluşan buklelere iç çekerek baktı. Bu adam kimdi ve bu samimiyeti nereden buluyordu?

 

İstediği cevabı almadan beni bırakmayacağını bildiğim için ona istediği şeyi söyledim.

 

"Benden ne istiyorsun?"

 

Duyduklarıyla memnun olduğunu belli eden birkaç mırıltı çıkardı. Geriye doğru çekilip aramızdaki gergin temasa son verirken masaya doğru ilerledi. Masaya yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek bana baktı.

 

"Ne mi istiyorum?" Düşünür gibi birkaç dakika bekledi. Duyduklarım bende şok etkisi yaratmıştı.

 

"Dehliz Soylu'yu suçlu çıkarmanı." Gözlerimi irice açarak ona baktım.

 

"Sen ne diyorsun beni sağ çıkarmazlar!" Ardından hızlıca ekledim. "Başka bir şey iste her ne olursa ama bunu isteme."

 

Yüzünde tehlikeli bir sırıtış belirdi. "Benimle ortak olmanı istiyorum o hâlde."

 

Korkudan geriye doğru bir iki adım attım.

 

"Başka seçenek yok mu?"

 

Gülerek başını iki yana salladı. "Seç birini."

 

İki seçenekte benim için kötü sonuçlanacaktı. Eğer Dehliz'i savunamayıp karşının kazanmasını sağlarsam onlar beni öldürür. Eğer Dehliz'in düşmanının ortağı olursam buna rağmen onu savunduğum için daha kötü şeyler yapabilirdi.

 

Aklımda seçenek analizi yaparken bakışlarım arkamdaki kapıya doğru kaydı. Hafif aralık olduğunu görünce heyecanlandım. Ama orada dikilen korumaları farkedince biraz olan umut kırıntılarımda söndü.

 

Yeniden önüme döndüğümde ne ara geldiğini anlamadığım adam dibime kadar girmişti. Burun buruna geldiğimizde ürkerek geriye doğru sendelendim. Belimden tutup kendisine çekince refleks olarak koluna tutunmuştum.

 

Bulunduğumuz pozisonu farkedince hemen kolumu çektim. Geriye doğru gittiğimde beni bırakmak yerine daha fazla kendine çekince aramızdaki mesafe sıfırlanmıştı.

 

"Kaçmayı aklından bile geçirme. Boş uğraşlar."

 

Bir an kaçmayı düşündüğüm için sinirlenmişti. "Seç."

 

"Yoksa seni öldürmekten zerre çekinmem."

 

Dediklerimi tüylerimi diken diken ederken istesesemde kolları arasında korkudan doğru düşünemiyorum.

 

"Tamam seçeceğim ama bırak beni lütfen."

 

Bu sefer kolları gevşeyince hemen ondan uzaklaştım. Bunu biraz hızlı yapmış olmalıyım ki kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Sonuçta tanıdığım biri değildi ve bu gereksiz temasları midemi bulandırıyordu.

 

Biraz düşündükten sonra kelimeler zoraki bir şekilde ağzımdan döküldü.

 

"Tamam ortağın olurum."

 

Sonuçta Dehliz'in öğrenmeme durumuda vardı. İlk seçenek direkt ölümken bir kez olsun şansımı denemek istemiştim. Kahretsin her iki seçenekte çıkmaz sokaktı.

 

Dudakları memnuniyetle kıvrıldı. "Biliyordum." Ardından ekledi.

 

"Kendin için en doğru kararı verdin."

 

Sorgulayan bakışlarımı görünce derin bir nefes verdi. Yanındaki korumaya dönüp kulağına bir şeyler söyledi. Koruma adamı onaylayıp hızlıca odadan çıkarken ne karıştırdığını merak ediyordum.

 

Az önce çıkan koruma elinde bir dosyayla gelince merakım artmıştı. Adama verip geri olduğu yere geçti. Adam başıyla masasının önündeki sandalyeyi işaret edince oturmamı söylediğini anlamıştım.

 

Yanından hızlıca geçip oturduğumda o da kendi koltuğuna geçmişti. Dosyayı açıp içindeki kağıtlara bir şeyler yazdıktan sonra bana uzattı. Tabii ya ortaklık içindi.

 

Elindeki dosyayı alıp önümdeki sehpaya koydum. Kalemide alıp bilgilerimi doldururken gözüme adamın yazdığı yazı ilişti. İsmi ve soyisimi yazılıydı. Yazısı gerçekten güzeldi.

 

Bora Sancar

 

Demek ismi buydu. Kısa bir an ona baktığımda beni izlediğini gördüm. Başımı hemen geri eğip kağıtları hızlıca doldurduktan sonra aynı anda ayağa kalktık. Ben olduğum yerde dururken masanın etrafında dönüp yanıma geldi.

Bir elini bana doğru uzattı.

 

"Bora Sancar, tanıştığımıza memnun oldum."

 

Uzattığı elini kendimi zorlayarak tuttum.

 

"Efsa Telkin, tanıştığımıza memnun olmadım."

 

Elimi hemen geri çekince gülerek başını iki yana salladı.

 

"Anlaşılan pekte sıkıcı biri değilsin."

 

Göz devirme isteğime zorla hakim oldum.

 

Kapıya yönelince hemen peşinden gittim.

Kapıyı açacaktı ki omuzunun üzerinden bana baktı. Gözlerini gözlerimden ayırmadan korumasına seslendi.

 

"Evine sağ sağlim teslim edin."

 

Artık ortak olduğumuza göre yolu görmemi sakınca etmiyordu. Zaten her şey açığa çıkacaktı. Bir mucize olmazsa.

 

Kapıyı açınca kendimi hemen dışarı atmak istedim. Yanından geçeceğim esnada kolumdan tutarak kendisine bakmamı sağladı. Tehditkâr bir ses tonuyla son sözlerini söyledi.

 

"Seni kaçırmadım. Kendi isteğinle geldin ve bu anlaşmadan kimsenin haberi olmayacak yoksa olacakları biliyorsun tamam mı?"

 

Buradan hemen kurtulmak istediğim için onu başımla onaylayıp kolumu geri kendime çekip kurtarmak istedim. Ama daha fazla sıkınca amacının ne olduğunu öğrenmek için ona baktım.

 

"Duyamadım."

 

Derin bir nefes vererek konuştum.

 

"Tamam anladım."

 

Kolumu bırakınca hızlıca merdivenlerden inip dışarı çıktım. Gelirken bindiğim arabayı görünce hemen yanına gittim. Yanındaki koruma bana kısa bir bakış atarak kapıyı açtı.

 

İçeri girip oturduğumda bakışlarım odasının camına kaydı. Oradan beni izliyordu. Araba hareket ettiğinde sessizce bir şeyler söylediğini gördüm.

Dudak okumayı biliyordum. Anladıklarımın yanlış olması umuduyla bakışlarını hızla kaçırdım. Dedikleri beni ürpertmişti.

 

"Ölüm oyunu başlasın."

 

🤍

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Selamlarrrr!! Bölüm sonunda bitti. Havaların dengesizliği yüzünden hastayım ve başım çatlarken bu bölümü devam ettirdim. Aslında daha kısa olacaktı ama Belinay adlı arkadaşımın gazıyla bu kadar oldu. Evet doktor Belinay aslında o. Ona buradan sevgilerimi gönderiyorum.

 

Bölüme gelecek olursak size bu anlaşmayı sunsalar hangi seçeneği seçerdiniz?

 

Bence Efsa kendi için en doğru kararı verdi. En azından bir umut var. Aslında hast

a psikolojisi de bu seçenekleri yapmama yardımcı oldu. O yüzden ikisi de çıkmaz sokak.

 

Sizce duruşma saatinde Efsa ortalıktan kaybolunca ne olmuştur? Tahminlerinizi belirtmeyi unutmayın.

 

Bu bölüm bu kadardı. Sonraki bölüm de görüşmek üzere👋🏻😽

 

Loading...
0%