Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. BÖLÜM

@ceylinsucuk

Kafamda bir el hissettiğim anda ani bir şekilde eli kavrayıp ters çevirdim ve gözlerimi Odaya atılmamın üzerinden iki dakika geçtikten sonra odaya bir adam girdi. Yüzüne bakmadım ama gölgesinden boyunun 190 üzerinde olduğu belliydi. Adam kapıyı sertçe kapattı ve kitledi. Neden kapı kilitlenmişti?Ne yapmaya çalışıyorlardı?Yoksa ölecek miydim? Ben bunları düşünürken adam yanıma doğru bir kaç adım attı ve önümde diz çöktü. Şaşkınlıkla adamın yüzüne doğru baktım. Kısa kirli sakalları ve alnına doğru uzanmış bir kaç tutam dalgalı saçı vardı. Ben adamın yüzüne sert ve nefretle bakarken, “Sadece 2 dakikamız var ve sana her şeyi anlatmam gerekiyor.”diye fısıldadı. Şaşırmıştım çünkü ne olduğunu anlamıyordum. ”Neyden bahsediyorsun? Ne anlatacaksın?” Adam sakince gülümsedi ve bana doğru baktı. “Ben Barlas, Barlas Atabey. Şu an hükümetin adamı olduğumu sanıyorlar ama sana yardım etmeye geldim. Merak etme seni kurtaracağım.” Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu ve şaşkındım. “Ben dört senedir bu çöplüğün içindeyim. Her kaçmayı denediğimde başarısız oldum. Buradan çıkabilmek için ölmek gerekir.” dedim sertçe. Yine sakinliğini korudu ve bana alayla baktı “Ben bir yola baş koyduysam sonunda ölecek bile olsam o işi tamamlarım sen merak etme. Şu an çok az bir vaktimiz kaldı burada durmaya devam edersek şüphelenecekler. O yüzden çıkmamız gerekiyor.” dedi ve ayağa kalktı ben ise hâlâ yerde oturuyordum. Kalkacakken bana elini uzattığını gördüm. Önce eline sonra yüzüne baktıktan sonra kendi kendime kalktım. Tam kapıya doğru ilerlerken beni kolumdan tutup durdurdu ve kulağıma doğru “Bu arada ailen ölmedi yalnızca sen böyle sanıyorsun. Merak etme hepsi güvende ve saklanıyorlar. Seni de çıkaracağım.” diye fısıldadı. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı ve şaşkınlıkla ona baktım. Suratımı görünce keyifle güldü, kapıyı açtı ve ilerledi. Daha sonra yine baştaki adamlar yanıma gelip kollarımdan çekerek beni kaldığım hücreye doğru çekiştirmeye başladılar. Hücreye tekrar kapatıldığımda yatağa uzandım ve boş gözlerle tavana odaklandım. Nasıl buradan kurtulabilirdim?,Ailemi o çocuk mu kurtarmıştı?,Yoksa beni mi kandırıyordu?,O kimdi?, Neden bana yardım etmek için gelmişti?,Burada bu kadar insan varken neden bendim? Böyle düşüncelerin içinde kaybolmuşken kapı sertçe açıldı ve aynı sertlikle tekrar kapatıldı. İstemeden de olsa sıçradım. Kafamı kapının olduğu tarafa çevirdiğimde karşımda tedirgin bir şekilde bakan sabahki çocuk vardı. “Çok özür dilerim seni sıçrattım. İyi misin? Tepki çekmemek için sertçe kapattım. İyi misin?” Sorularını ard arda sorarken “İyiyim sadece dalmışım” dedim bir anda. “Neden geldin,ve benden ne istiyorsun?diye sordum. “Nedenini 2 saat önce anlatabildiğimi düşünüyordum. Demekki bir daha anlatmalıyım.” 2 saat mi? Zaman bu kadar çabuk mu geçmişti? “Hayır,sabah her şeyi anlattın ama sana inanmıyorum. Belki de gerçekten hükümetin adamısın ve beni kandırıyorsun. Sana neden inanayım ki?” diye çıkıştım. Anlam veremediğim bir şekilde yine çok sakindi ve bu beni delirtiyordu çünkü ben onun gibi sakin kalamayıp hemen çıkışıyordum. “Bana inanmak zorundasın çünkü burada sana yardım edecek tek kişi benim. Ayrıca bunu yapacağımda çünkü bu işe başladım ve bitirmedende bırakmayacağım. Gerekirse bu işi bitirmek için yaralanacağım, sakat kalacağım veya öleceğim ama bunu bitireceğim.”dedi ve ben konuşana kadar beni süzdü. “Hayır zorunda falan değilim,senin kim olduğunu tam anlamıyla öğrenmeden de asla güvenmeyeceğim!” Sesim sandığımdan yüksek çıkmıştı. “Tamam bu böyle olmayacak .Belli ki sen buradan benim yardımımla çıkmak istemiyorsun. O zaman bende seni zorla çıkartırım.” dedi alayla sırıtırken. “Eğer bunu yapmaya kalkışırsan çıktığım anda gözüme ilk çarpan zarar verici aletle işkence uygulayarak seni öldürürüm!” dedim. Gözleri fal taşı gibi açıldı ve gözlerimin içine şaşkınlıkla baktı. “Uf çok zorsun seninle ne yapacağım ben böyle?” diye sordu. “Emin ol şu an bulunduğum durumda sen olsaydın sende aynı tepkiyi verirdin.” diye cevap verdim “Seni bu durumdan ben kurtaracağım sadece kabul et, şimdi gitmem gerek sende biraz düşün.”dedi ve hücrenin kapısına doğru ilerlerken birden arkasını dönüp bana baktı. Bende gözlerimi ona çevirdiğimde “Saçların çok güzeller.” dedi ve çıktı. “Saçların çok güzel.” mi? Saçlarım kızıldı ve bakımsız oldukları için berbat haldelerdi. Nasıl beğenebilirdi ki? Şu anda düşünmem gereken çok önemli bir konu olmasına rağmen buna takıldığım için kendime kızdım ve teklif işini düşünmeye başladım. açtım. Teklif meselesini düşünürken uyuya kalmıştım ve kaç saattir bu şekilde uyuduğumu bilmiyordum bile ve karşımda yine o vardı.

“Sakin ol.”

“Yine ne oldu? Beni sürekli bu şekilde korkutacak mısın? Ayrıca neden ellerin saçlarımın üzerindeydi?”

“Bilmem,hoşuma gittiler ve dokunmak istedim.”

“Eğer derdin beni delirtmekse şu an bunu başardın.”

“Hayır derdim seni delirtmek değil. Emin ol seni çıldırtmaya çalışıyor olsaydım şu anda böyle konuşamazdın bile.”

“Benden ne istediğini söyler misin artık? Ayrıca neden yatağın yanında dizlerinin üzerinde duruyorsun?”

“Sen hep böyle misindir?” diye sordu ayağa kalkarken.

“Nasılı mıyımdır?” dedim anlamaz bir sesle.

“Böyle işte, sürekli taramalı tüfek gibi ard arda soru mu sorarsın?”

“Tamam o zaman şöyle yapalım ben sana sorularımı sorayım sende teker teker hepsini cevapla.”

“Olmaz”

“Nedenmiş o?

“Çünkü asıl soruyu ben sormaya geldim”

“Yine ne oldu?”

“Teklifimi kabul ettin mi,yoksa sabahki planımı devreye sokayım mı?”

“Evet düşündüm ama neden bunu yapmak istediğini hâlâ anlamadım.”

“Bunu şu anda anlayamaman çok normal ama merak etme zamanla anlayacaksın.”

“Hayır anlamayacağım çünkü ben bir mahkumum yani suçluyum! Sen beni buradan çıkartamazsın ben suçluyum!”

“Hayır sen bir suçlu değilsin! Yıllardır kendini bir suçlu zannetmen için seni manipüle ediyorlar. Sen bir suçlu değilsin senin kendini öyle hissetmene sebep oldular ama değilsin.” sesi ilk defa öfkeli çıkıyordu. Bir kaç dakika geçtikten sonra yine o sakin haline döndü ve “Bana karşı güven kazanman için elimden ne gelirse yapacağım. Zaten kabul etmezsende ne yapacağımı biliyorsun.” dedi ve sırttı. Önce sert bir bakış attım ve daha sonra gözlerimi devirdim,bu onun daha çok gülmesine neden olmuştu

“Artık bana kendin hakkında bilgi vermeyecek misin?”

“Sanki bilmiyorsun. Çalışmadan geldiğini düşünmüyorum.”

“Evet biliyorum ama senin ağzından duymak istiyorum. Bir sakıncası mı var?”

“Tamam söylüyorum. Ben Ahenk Ateş,24 yaşındayım,4 yıldır hapisanedeyim, 20 yaşındayken annem,babam ve kardeşim öldü.” derken sözümü kesti ve “Ölmedi sadece sen öyle sanıyorsun.” dedi.

“Sahiden ailemin ölmediğini söyledin ama bunun nasıl olduğunu söylemedin anlatır mısın?”

 

 

4 YIL ÖNCE

(AHENK’İN AİLESİNİN ÖLÜMÜ)

Sabah heyecanla uyanmıştım çünkü bu gün erkek kardeşim Arda’nın doğum günüydü. 4. yaşına girecekti ve ben çok heyecanlıydım. Lavaboya gitmek için yatağımdan fırladığımda Arda’nın yatağında uyuduğunu gördüm. Yanına doğru gittim ve saçlarının arasına bir öpücük kondurup lavaboya gittim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra salona gittim. Annem salondaydı ve sofrayı kuruyordu fakat babam ortalıklarda yoktu. “Anne babam nerede?” diye sordum anneme. “Aşağıdaki pastaneden kardeşin için bir pasta almaya gitti güzelim.” diye yanıtladı annem. Memnun bir şekilde gülümsedim. Az sonra kapı çaldı ve gelenin babam olduğundan emindim. Ben kapıya doğru ilerlerken Arda’da uyanmış annemin yanına heyecanla koşuyordu. Onu görünce gülümsedim. Daha sonra kapının deliğinden bakmadan kapıyı açtım fakat gördüğüm tablo karşısında dizlerimin bağı çözüldü. 3,yüzünde maske olan adam ve kafasından damlayan kanlar yere akan babam kapının önündeydi. Adamlar eve daldığında Arda büyük bir çığlık attı. Annem ile birlikte masanın altına saklanmışlardı. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım ve tekrardan gözlerim karardı. Adamlardan biri sert bir sesle “Evet mutlu aile tablosu bu gün son gününüz nasıl hissediyorsunuz?”dedi. Daha sonrasında babamın saçından çekip “Ailene bi açıklama yapmalısın ki neden öleceklerini bilsinler.” dedi. Babamın canı çok yanıyordu ama ben hiç bir şey yapamıyorum. Babam bana döndü ve bana “Kaç,kaç kendini kurtar.” dedi ama bunu yalnız ben anlamıştım çünkü çocukluğumdan beridir babamla ortamda konuşamayacağımız bir şey olursa birbirimizin ağızın okurduk. Hayır anlamında kafamı salladım hızlıca. Babam yalvaran gözlerle bana baktı ve bir daha “Kaç ve savaşıp yaşa.” dedi. Babamı öyle görünce anın şokuyla kabul ettim ve koşmaya başladım. Hiç koşmadığım kadar hızlı koşmuştum ve arkamdan gelen adamdan kurtulmuştum. Ağlayarak çıplak ayaklarımla koşuyordum. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Ne yapmalıydım? Geceyi nerede geçirecektim? Bunları düşünürken gördüğüm ilk parka girdim ve hıçkıra hıçkıra ağlarken kendimi kaydırağın altına sakladım. 4 gün sonra polisler yerimi buldular. Komşular her şeyi yanlış anlatıp benim yaptığımı söylemişlerdi. İnkar edemiyordum çünkü adamların geldiği anın kamera kayıtı yoktu. Sadece benim ağlayarak evden çıkmam vardı.

 

 

 

GÜNÜMÜZ

“Anlamıyorsun. Ben o gün ailemi bırakıp kaçtım. Onları bıraktım.” derken ağlamamak için kendimi zor tutuyorum çünkü onun karşısında ağlayamazdım. “Kendimi tutma.” dediğinde yerde olan gözlerimi ona çevirdiğimde bana baktığını gördüm. “Kendini tutma. Ağlayabilirsin bu seni güçsüz göstermez.” diye açıkladığında kendimi tutmayı bıraktım. Ağlarken yanıma doğru bir kaç adım atıp yatağa karşıma oturduğunda “Sen aileni bilerek bırakmadın. Ayrıca bu bir suç değil. Sen suçsuz olduğunu biliyorsun ama kendini suçlu hissediyorsun.” dedi. Evet öyleydi ben ailemi öldürmemiştim ailemi başkaları öldürmüştü ama ben ceza çekiyordum. Aklımca o gün ailemi bırakıp gittiğim için kendimi cezalandırıyordum. “Kabul ediyorum.” dedim bir anda. Daha sonra bunu söylediğim için şok oldum çünkü bunu ben söylemiş olamazdım. Barlas, kafasını salladı ve daha sonra “Kabul edeceğini, suçsuz olduğunu anlayacağını biliyordum Mehlika.” O da ne demekti? “Mehliha mı? O da ne demek?” dedim. Bu söylediğim onu güldürmüştü “Mehliha değil Mehlika.” dedi “Her neyse o da ne demek?” diye sordum “Bunun anlamını tam anlamıyla hiç bir zaman öğrenemeyeceksin.”diye cevapladı. “Her gidişinde kafamda bir soru işareti mi bırakacaksın?” diye sordum sertçe. “Kim bilir?” dedi ve hücreden çıktı. Cidden daha ilk günden ondan bıkmıştım.

Loading...
0%