Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3. Bölüm

@ceylinsucuk

Sabah gözlerimi aynı yere açtığımda derin bir nefes verdim ve doğrulmak yerine uzanmaya devam ettim. Dün akşam Barlas ile olan diyaloğumuzu düşünmekten tam anlamıyla uyuyamamıştım. Cidden Mehlika ne demekti? Ben o aptal fikri nasıl kabul etmiştim? Bu çocuk benden ne istiyordu? Düşünmekten yorulmuştum ama madem bu işe girmiştim ve tam anlamıyla her şeyi öğrenmeden düşünmeyi bırakmayacaktım. Ne olduğunu bilmek benim hakkımdı. Hakkım olmasına rağmen hiçbir şey elimden gelmiyordu çünkü bu lanet olası hücre dışında hiç bir yere gidemiyor, biri gelmedikçe kimseyi göremiyordum.Bu beni her ne kadar sinirlendirse de bir şey yapamazdım. Ellerimi kafama attım ve saçlarımı karıştırdım. Tam o sırada hücrenin kapısı açıldı. Gelenin Barlas olduğundan çok emindim, o yüzden kafamı çevirmedim. Fakat daha sonra bir ses duydum. “Neden bir gardiyanla bu kadar yakın ilişki içerisindesin?”

Duyduğum ses çok sertti. Kafamı çevirdim ve sesin sahibine baktım. Gelen kişi hükümetin herhangi gardiyanlarından biriydi. Anlamaz gözlerle ona bakmaya devam ederken,doğruldum. “Barlas gardiyanla aranda ne var?” dedi sinirle. Bu onu ne ilgilendirirdi ki?

“Ne zamandan beridir mahkumların özel hayatı sizi alakadar ediyor?”

“Bilmem farkında mısın ama sen bir mahkumsun.”

“Evet ben bir mahkum olabilirim ama gardiyanlardan herhangi biri ile aramdaki mesele ne sizi ne de hükümeti ilgilendirir!”

Adam bu sert çıkışımın ardından bana pis pis bakmaya devam ederken “Eğer ki işiniz bittiyse şimdi çıkabilirsiniz.” diye ekledim. Adam sert bir bakış attı fakat etkilenmediğini anladığında hücreden çıktı. Tekrar uzandım ve kendimi uyumaya zorladım. Her ne kadar çabalasam da uyuyamıyordum. 4 dakika sonra tekrar kapı açılmıştı. Ne oluyordu böyle neden herkes benim hücreme giriyordu? Artık canımı sıkmaya başlamıştı bu olay. Bir anda doğrulup hücrenin kapısının olduğu yöne doğru “Eh yetti ama artık neden sürekli birileri geli-“ diye bağırırken Barlas’ın karşımda işaret parmağı dudağında bir şekilde “sus” işareti yaptığını gördüm. Sustuğumda ise “Az önce bağırışma sesleri geliyordu ne oldu?” diye sordu kapıyı kapatıp içeriye doğru gelirken. “Aptal hükümetin aptal gardiyanlarından biri gelip seninle aramda ne olduğunu sordu.” diye cevap verdim.

“Sen ne cevap verdin?” diye sordu merakla

“Her şeyi anlattım. Senin beni buradan asla bilmediğim bir şekilde kaçıracağını artık biliyorlar.”dedim ciddiyetle.

“Ne ciddi misin? Bunu neden yaptın?”dedi bu dediğinin ardından küçük bir kahkaha attım ve yüzüne baktım “Demek bazen aptal olabiliyormuşsun.” dedim. Bu söylediğimin ardından nefesini verdi ve “Bilmem deli gibisin artık ne yapsan ‘delidir ne yapsa yeridir.’ diyeceğim.”

Bu dediğine daha büyük bir kahkaha attım ve “Daha o kadar ileri seviye bir deli değilim.” dedim kahkahamın arasından. Bu söylediğime güldü.

Güldü. Barlas güldü ve bir anda kahkahamı durdurdum. Gamzeleri vardı. Şaşkınlıkla gülüşünü izlediğimi fark ettmiş olacak ki “Mehlika?” dedi ve bana bakmaya devam etti hemen gözlerimi gözlerine tırmandırdım.

“Efendim?”

“Ne oldu neden şaşkınlıkla bana bakıyorsun?”

“Gamzelerine bakıyordum” dedim. Ne? Ben ne demiştim. Resmen adama “Gamzelerine bakıyorum.”dedim. Ne yapacaktım ben şimdi?

“Ee şey.”

“Ney?”

“Yanlış söyledim öyle gözüm dalmış”

“Hmm” dedi düşünceli bir sesle. “Yanlış söyledin,gözün dalmış yani öyle mi?”

“Evet başka ne olabilir ki?”

Mükemmel, her şeyi daha da berbat etmiştim. Burnundan nefesini vererek sanki bana belli etmek istemiyormuş gibi güldü ama fark etmiştim. “Ne gülüyorsun? Bir şey mi oldu? Bana söyle de bende güleyim.” dedim ama bana güldüğünün farkındaydım.

“Aklıma bir hikaye geldi.”

“Hangi hikayeymiş o?”

“Pinokyo.”

“Ne olmuş Pinokyo’ya?”

“Bir tane kukla var yalan söyledikçe burnu uzuyor.” dedikten sonra parmaklarıyla yavaşça çenemi kavrayıp kafamı yana çevirdi ve profilime bakmaya başladı.

“Ne yapıyorsun?” diye sordum bu sefer cidden anlamamıştım. “Burnun uzamış mı diye bakıyorum.”dedi gülerek. Ah yine gülmüştü ve lanet olsun ki ben yine gamzelerine bakmıştım. “Sanırım yine gözün daldı. İyi misin? Sanırım buradan çıkınca yapmamız gereken ilk iş seni bir doktora göstermek olacak. Baksana sürekli gözün dalıyor.”

“Sen resmen benimle dalga geçiyorsun.”

“Hayır dalga geçmiyorum, sadece senin için endişelendim. Baksana sürekli gözlerin dalıyor.”

“Beni utandırmak için elinden ne geliyorsa yapıyorsun!”

“Sadece yalan söylememeni istiyorum. Utanıyorsan bu senin sorunun.”

“Doğruyu söylüyorum gözüm daldı arada bir oluyor böyle.”

“Tamam öyle olsun o zaman.”

“Hem sen benim gözlerimi boş ver, neden geldin?”

“Hmmm güzel bir soru”

“Evet soru soruyorum cevap verecek misin?”

“Aklımı çok karıştırdın ve ben neden geldiğimi unuttum.”

“Saçmalama, uzun bir konuşma gerçekleştirmedik. Unutmuş olamazsın. B12’n eksik olabilir mi?”

“Ama az önce bana güldün ve benim aklımı çok karıştırdın.” Ne? O az önce ne demişti? Bu dediğine sanki kendisi de inanamamış gibi şaşırdı.

“Yani bende güldüm ya o yüzden unutmuş olmalıyım.” Şimdi dalga geçme sırası bendeydi. İlk önce aynı onun yaptığı gibi burnumdan nefes vererek güldüm.

“Hey, ne gülüyorsun?”

“Hiç, aklıma bir hikaye geldi.”

“Sen benim silahımla beni mi vurmaya çalışıyorsun? Unutma ben seni kandırabilirim ama sen beni kandıramazsın.”

Olmamıştı. Ben onun gibi onu kandıramamıştım.

 

 

 

 

 

Seloooo! Ben yazarıyım sjsjsjjs bir gün bunu söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Bu bölüm biraz kısa oldu farkındayım ama çok eğelenmeli bir diyalog gerçekleşti eğer oylamalarınız ve yorumlarınız artarsa yeni bölümleri sık sık arttıracağım seviliyorsunuz🫶🏻

Loading...
0%