@ceyss.nur
|
22 Mart 2011 Okulun koridorunda hızlı adımlarla ilerliyordu Emre Özdemir. Kardeşi 2 ay erken doğmak istediği için hastaneye gidiyordu. Haberi ona okul müdürü vermişti ve o da çantasını aldığı gibi okuldan çıktı. Hastane yakın olduğu için koşmaya başladı. Hastaneye vardığında direkt 3. kata çıktı. Doğum hanenin orada olduğunu biliyordu. Etrafa göz gezdirdi. Kimsenin olmadığını görünce sandalyeye oturdu. "Annem, ben buradayım." diye fısıldadı. Onun da gitmesini istemiyordu. Babasını daha 5 ay önce kaybeden Emre, bir kayıp daha kaldıramam diye düşündü. Dizini stresten dolayı titretirken düşüncelerine de engel olamıyordu. " Allah'ım lütfen iyi olsunlar, lütfen" dedi içinden. " Babam daha 5 ay önce trafik kazasından öldü. Allah'ım sen annemle kardeşimi bana bağışla. " 5 ay önce babasının haberini aldığı ana gitti bir an. Hastanedeler, babasının ameliyatta olduğunu ve durumunun kritik olduğunu söylemiş doktorlar... Annesi daha yeni büyümeye başlayan karnıyla bir köşede ağlıyor, bir yandan da karnını okşuyordu. O anda doktor çıkıyor ameliyathanenin kapısından. Yüzündeki maskeyi çıkartarak "Başınız sağ olsun. " diyor. Annesi anında bağırmaya başlıyor. "HASAN'IM!" Emre ise şok olmuş bir şekilde göz yaşlarını içine akıtıyor, ne öne ne geriye gidebiliyordu. Bir yandan ise annesini sakinleştirmeye çalışan hemşireleri izliyordu. Aklına gelen bu acı anıyla gözü doldu Emre' nin. Aklına babasıyla anıları geldi. Emre , babasına "Baba, ben asker olacağım . Vatanımı savunacağım. Sen neden asker olmadın?" diyor. Babası da gülerek "Asker olmadığımı nereden çıkardın? Ben de sizi koruyan bir askerim. " diye cevaplıyor Emre'yi. Daha 13 yaşındaydı. " Ya annemi de kaybedersem ya kardeşim de giderse?" diye düşündü. Daha sonra bunu aklından silmeye çalıştı. Hâlâ dizleri titriyor, bir yandan da dualar okuyordu. Koridorun başında bir hemşire gördü. Ellerindeki kan üniteleriyle koşuyordu. Emre'nin neler olduğunu sormasına gerek kalmadan içeri girdi hemşire. İyice telaşlandı. Ellerinin titremeye başlamasıyla birlikte bir bebek sesi duydu. Ağlayan bir bebek... Güldü Emre . Demek kardeşiydi ağlayan bebek. " Sana her şeyin en iyisini vermeye çalışacağım, canım Tomris'im. " dedi. Dün okuduğu hikayeden etkilenmişti. Kardeşine de Tomris Hatun kadar güçlü olması için onun ismini verdi. Emre heyecanla beklemeye başladı. Bi süre sonra doğum hanenin kapısından doktor çıktı. Emre'ye baktı. " Tek mi geldin sen? " dedi. Başını aşağı yukarı salladı Emre. " Kardeşim nerede? Annem nasıl? İyiler değil mi? " diye sordu. Doktor Emre'nin yanına oturdu. " Bak oğlum, kardeşin çok iyi. Onu erken doğduğu için kuvözde tutacağız. Orada kalacak bir süre. " Emre çok mutlu oldu. " Peki annem? " dedi. " Başın sağ olsun. Anneni kurtaramadık." Emre'nin dünyası başına yıkıldı. " Annem... "dedi ama sadece kendisi durabildi. Göğsünde derin bir sızı hissetti. Sanki birisi kalbine bıçak saplıyor gibiydi. Yavaşça dizlerinin üstüne çöktü. " Annem... " diye tekrarladı. Göz yaşlarını tutamadı. 5 ay önce akıtamadığı içinde sakladığı göz yaşlarını şimdi sel gibi akıtıyordu. Yüreği yanıyordu. 5 ay önce içine attığı bütün çığlıkları attı. Sesi çıktığı kadar hem de... Ayağa kalkıp annesine gitmek istedi, ayaklarında güç bulamadı. Ağlamak için birine sarılmak istedi. Annesi yoktu artık. Kime sarılacaktı ağlarken? İçi yandıkça kavruluyor dünya Emre. Hatta içi o kadar yanıyordu ki kendisine seslenen doktorları ve hemşireleri durmuyordu. Uzun bir uykuya dalmadan önce son gördüğü şey, hemşirenin elinde iğneyle ona bakmasıydı...
Giriş bölümünü umarım beğenirsiniz. İlk defa yayınlıyorum yazdığım hikayeyi. Umarım seversiniz💖. |
0% |