@cherine10
|
Tarih 13 Ağustos 2024 saat 10.13. Dizüstü bilgisayarımın önünde ekrana kilitlenmiştim. Bugün Yks yerleştirme sonuçları açıklanıyordu. Mezuna kalmamla 5 yıllık emeğimle umarım bir yere yerleşebilmiştim. Mouse'u ekranın üstünde gezdirip gerekli yerlere tıklamaya başladım. Fakat site yavaş ilerliyordu. En sonunda Yükleniyor yazısını gördüm ve gözlerimi kapattım. İsteğim Mardin çıkmasıydı. Aslında çokta müthiş bı üniversite değildi -ki zaten amacım müthiş bı üniversitede okumak değildi.- Amacım 3 yıldır görmediğim babamda 4-5 yılda olsa bir yaşamaktı. Babam Mardin'in Artuklu ilçesinde görev yapıyordu ve evet ben bı Asker kızıydım. Yarbay Ayvaz Yıldırımın kızı Umay Yıldırımdım ben. Hayır asla şikayetim yok bundan gurur duyuyorum. Ama artık babamı özlediğim için Mardin Artuklu Üniversitesi Hukuk fakültesi istiyordum.
Yüklenmenin bitmesi ümidiyle gözlerimi açtım ve beyaz ışık saçan ekrana baktım. Baktım, baktım, baktım ve yine baktım. Gözlerimi kıstım ve boş boş bakmayı kesip okumaya başladım. Dudaklarımı aralayıp sesli bir şekilde okudum. " 1. Tercih Mardin Artuklu Üniversitesi Hukuk fakültesi" Dudaklarımdan bu çıkmıştı ama hâlâ gözlerim buna inanamıyordu. "Mardin..." İnanamıyorum başardım gerçekten inanamıyorum gerçek mi bu?
Bilgisayarımın yanında duran telefonumu elime aldım ve kişilerden babamı bulup aramaya başladım. Babamda bu anı bekliyormuş gibi Telefonu ilk çalışta açtı. "Alo,baba" dedim. "Kızım,neresi geldi Umay?" dedi. Sevinir miydi? Sevinirdi Değil mi?." Hukuk Fakültesi geldi babam Hukuk!" Diye bağırdım telefona doğru. Babam guru dolu bir sesle "İşte bu benim aslan kızım."dedi. "Oldu baba bu sefer oldu". "Oldu Umay'ım"derken. "Hangi üniversite kızım,neresi?"dedi. Babam Mardin'de okumamı istemiyordu. Sınırdı çünkü orası, beni sınırda tutmak istemiyordu onun için orası mayınlı bölgeydi. Ama babam var olacaktı yanımda koskoca Yarbay Ayvaz Yıldırım olacaktı.
"Mardin baba" dedim. Başka ne diyebilirdim ki pat diye söyledim. Telefonda sert bı nefes verme sesi geldi. Bir süre sessizlik oldu. Sessizliği bozarak " Bir şey olmaz baba, sen varsın" dedim. Yüzünü görmesem de tebessüm ettiğini hissettim. "Umay..." Dedi babam. "Bir şey olmaz komutanım, sen olursan o mayınlı tarlalar bana cennet olur komutanımm" dedim m'yi uzatarak. Babam pes etmiş bir sesle "Heleki o bacağını bende izinsiz hareket ettir o zaman görüşücez Umay Hanım" dedi. Tekrar konuşmaya başlayacaktı ki ben söze atladım. "Benim çok işim var babacım daha anneme soylicem valiz hazirlicam derken of ne çok işim varmış ya neyse babacım sonra konuşuruz hadi Allah'a emanet" diyip kapattım. Yoksa daha kılımın oynamayacağına kadar söz verdirecekti zorla.
Masanın başından kalkıp odamda çıktım. Annem mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Kapının pervazına yaslanıp "bu yıl bir yere göç etmemiz lazım Ayşegül Sultan". " Kızın artık bir hukuk öğrencisi" dedim. Annem elindeki kaşığı bırakıp bağırarak bana doğru koştu ve sımsıkı sarıldı."Umay'ımm" dedi. Bende ona sarıldım. Ayrılınca "Toparlan anne babamın yanına gidiyoruz!" Dedim. Sultanımın yüzünde güller açtı. " Şaka yapıyorsun Umay baban asla izin vermez saçmalama" dedi. "Komutanım" dedim anneme ve her şeyi anladı. Küçükken babam izin vermediği bir şeyi yaptırmak için 'komutanım' diyordum ve çok hoşuna gidiyordu. Yaptıramayacağım şey kalmıyordu.
Bı süre sonra annemle kahvaltıya oturmuştuk. Telefonumdan biletlere bakıyordum. Yarın için bir Ankara-Mardin uçuşu vardı. "Anne yarın için bı uçuş var gece bileti ona göre alıyorum."dedim. "Tamam al kızım" dedi.
Saat 13.30 yarın ki uçuş için valizimi hazırlıyordum. Oradan bir şeyler alacağımı umut ederek normalde 2-3 valiz olabilicek kıyafetlerimi 1 valize indirdim. Bazı kıyafetlerim,makyaj malzemelerim, kişisel bakım eşyalarım ve bir kaç ıvır zıvır almıştım. Yarın giyeceklerimi de yatağa fırlattım ve odadan çıktım. Annem babamla konuşuyordu galiba. Konuşmalarını bölmedim zaten Mardin'de uzun uzun konuşacaktık. Film izlemek için mutfaktan kendime atıştırmalık hazırladım. Salona geçtim, koltuğa oturdum ve yüzlerce kez izlediğim 'Culpa mia'ı tekrar açtım. Başröl Nicole Wallace ve Gabriel Guavera yine harika oyunculuğuyla karşımdaydılar...
Saat 20.47'ydi. Gece 5'te kalkacağımız için annemle erken yatmıştık. Tavana bakarak Çılgın sorularıma cevap bulmaya çalışıyordum. Acaba babam kilo almış mıydı? Ya da görüntülü konuşmada gözükmese de saçlarını karlar ev edinmiş miydi?. Düşünmeyi bırakarak gözlerimi uykuya teslim ettim...
Çalan alarmla gözlerimi araladım. Telefonumu elime alarak alarmı kapattım. Saat 3.55'di Havalimanı evden çıkma falan en iyisi bu saatte uyanmaktı.Yataktan doğrularak ayağa kalktım. Dün öğlen yatağıma fırlattığım kıyafetlerimi elime aldım ve teker teker giydim. Siyah bir body ve altına da koyu renk bol bir pantolon giydim. Babamın küçükken verdiği kolyeyide boynuma taktım. Kol çantamı bir elime valizimide bir elime aldım ve odadan çıktım. Annem çoktan uyanmış dün komşumuz Sevim ablanın verdiği yolluk kurabiyeleri çantasına tıkıyodu beni görünce " Günaydın kızım" dedi ve elindeki kurabiye kutusunu bırakarak saçımı öptü. "Günaydın Ayşegül Sultan " diyerek karşılık verdim. " Git yüzünü falan yıka çıkalım sonra" dedi annem. Kafamı sallayark valizi ve çantamı bırakarak banyoya girdim. Yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve en sonda saçımı tarayarak saldım. Banyodan çıktım ve annemle birlikte evden çıktık. Bir taksi çağırıp haalimanına gitmesini söyledik.
Esenboğa havalimanına ulaşmıştık annemle güvenlik önlemlerinden geçip uçağa doğru yol alacaktık. Telefonumu çıkarıp saate baktım, saat 4.37'ydi direk uçağa gitmemiz lazımdı.
10 dakika sonra Uçağa binmiş oturacağımız koltuğu arıyorduk 36 ve 37 numara... Ve bulduk. Annemle koltukların üstündeki alana çantalarımızı koyduk ve yerimize geçtik. Yaklaşık 10 dakika sonra uçak kalkacaktı. İlk uçuşum değildi ama babamı göreceğim için içimde ayrı bir heyecan vardı. Umarım sağ sağlim Antep'e ayak basabilirdik.
1 saat 15 dakika sonra
Uçak Prof. Dr. Aziz Sancar Havalimanına inmeye hazırlanıyordu. İnanılmaz heyecanlıydım, içimde çocuksu bir heyecan vardı ve ben bunu durduramıyordum. Yolcular yavaş yavaş kemerlerini açmaya başlamıştı. Onları görüp bende açmaya başladım. Herkes tek sıra halinde dışarı çıkıyordu. Annemle çantalarımızı alıp bizde o sıraya katıldık. Babam bizi havalimanında bekleyeceğini söylemişti. Uçağın merdiveninden inmeye başladım. İnince görevliler bize valizlerimizi verdi. Tam valimi alacağım sırada biri valizimi çekip aldı. Kim diye bakacakken "Baba," babamı gördüm, kanlı canlı karşımdaydı şuan. Ben daha şokumu atlatamamışken annem babamın boynuna sarıldı. Babam bir elini ona sarılmam için uzattı. Şokumu bir kenara fırlattım ve 3 yıldır görmediğim babamın boynuna birde ben atladım. Ailecek sarılıyorduk şuan. Bir tek sen eksiksin abi...
"İçerde beklenmeyecek miydin sen Ayvaz?" Dedi annem. "Dayanamadım Karım" dedi babam. Şapşalozlar... Ben dalmışken babam "Bu kız beni özlemedi herhalde Ayşegül" dedi babam. Annem dudaklarını aralayacakken ben atladım söze "Saçma sapan konuşmayın Komutanım ben 3 yıldır rüyamda hep sizi görüyorum" dedim ve tekrar sarıldım. "Kızımm" Dedi babam kolumu içine çekerek"Babamm" dedim bende onun kokusunu içime çekerek.
Havalimanından çıkmış arabaya doğru ilerliyorduk. "Formunuzdan da hiç kaybetmemişsiniz Ayvaz Bey." Dedim. " Sen çok şişmanlamışşın" dedi babam şakaya vurarak. Valizlerimi arabanın bagajına koydu. Annemle bende arabaya oturduk. Babam bagajın ordan arabaya bindi ve çalıştırdı. Babamın antep'deki evine gidiyorduk.
"Aslında kaldığım apartman binevi bir Asker apartmanı askeriyedeki bazı kişiler bu apartmanda kalıyor hatta bir tim bile." Demesiyle biraz şaşırdım aslında nadir rastlanacak bir şey büyük ihtimalle. " Ve işte geldik Yıldırım Ailesi." Dedi. Gri lacivert tonlarında bir binanın önünde durdurdu babam arabayı. Birlikte arabadan indik. Babamla annem valizleri bagajdan çıkarıyorken ben binayı inceliyordum. Acaba hangi katta oturuyorduk diye kafamda sorular dönerken bir adam balkonda oturmuş sigarasıyla bana bakıyordu. Gençti, hafif uzun saçları alnına düşmüştü, buğday tenli ve oldukça yakışıklıydı. Yakınımda değildi fakat çok uzun olduğu belliydi. Oda burda duran askerlerden biridir herhalde diyip babamların yanına gittim,çantamı alıp koluma taktım.
Binanın içindeydik asansöre biniyorduk. Babamın 3.'ncü kata basmasıyla 3.'ncü katta oturduğumuzu anladım. Asansör 3.'ncü katta durdu ve kapısı açıldı. Babam koridorun ucundaki kapıyı gösterdi. Dairemiz orasıydı. Babam cebinden anahtarı çıkarıp kilite soktu ve kapıyı açtı. Ayakkabımı çıkarıp içeri adım atmamla babamın kokusu burnuma dolmuştu. Bolca içime çektim bu kokuyu. Babam valizleri bir kenara koydu ve evi bize gezdirmeye başladı. Kocaman bir salonu vardı klasik koltuk takımları,televizyon, bir orta sehpa ve köşede 4 kişilik bir masa vardı. Annemin sevdiği gibi her yeri çiçekle donatmış babam."Burası salonumuz," dedi babam salondan çıkarken, salonun yanındaki odaya geçti ve ardından bizde geçtik, "Burası mutfağımız."
10 Dakika sonra
Annemle babamın yatak odasından çıktıktan sonra babam bı odaya daha ilerledi. "Umay aç bakalım kızım." Dedi. Kafamı sallayarak kapıya doğru yaklaştım ve kulpu tuttum. Kapıyı açtığımda karşımda tam benim tarzıma uygun, neredeyse salon kadar geniş bir oda vardı. "Baba," dedim,şaşırmıştım. Yani burda elbette odam olacaktı fakat bu kadar güzelini beklemiyordum. Canım babam ya her şeyi tam benlik yapmış, rahat uyumam için çift kişilik bir yatak, pofuduk bı halı, makyaj masası bile vardı. Babam makyaj yapmamı sevmezdi çünkü makyajsız daha güzel olduğunu ve buna gerek olmadığını söyleyip dururdu. Ama aksine ben çok severdim, abartılı yapmazdım asla.
Babama doğru döndüm ve koşarak ona sarıldım hemde kocaman sarıldım. Babamda kollarını sıkıca belime sardı. "Teşekkür ederim baba" dedim. Ağlayabilirdim şuan. "Benim kızım hukuk kazanmış az bile bunlar" dedi ve devam etti. " Daha çok hediye alacaksın Umay Hanım hazırlıklı ol bunlara." Dedi. Babamdan ayrıldım ve yanağına bı öpücük kondurdum. "Ee bı Mardin'in Soğan kebabından yemeyelim mi?" Dedi annem. Kebap çok severdim,bunu reddetmem çok zordu. "Yorgunluktan ölsem de buna hayır demicem hadi hadi hadi! "
•
Mardin'in bütün restoranlarının anasını ağlattıktan sonra eve geldik. Bu sefer ciddi ciddi yorgunluktan ölüyordum. Ama şu canı çıkacası valizi yerleştirmem gerekiyordu. Yerleştirdikten sonra da hemen yatağa fırlayacaktım zaten. Odanın kenarında duran valize ve çantama doğru yürüdüm. "Haydi bismillah" diyerek başladım. Pantolonlarımı büyük bir rafa koyuyordum,oldukça fazlalardı. Tişört ve croplarımı askılara alıp astım. Şort ve eteklerini ayrı bir rafa kaldırdım. İç çamaşırlarımıda çekmeceye yerleştirdim. Elbise getirmemiştim çünkü kesinlikle buradan çok alışveriş yapacaktım. Bütün kıyafetlerimi ve diğer ıvır zıvırları yerleştirdikten sonra pijamalarımı giyip kendimi dediğim gibi yatağa fırlattım. Çok yorulmuştum. Haydi bana iyi uykular...
•
"GÜÜNAAYDIIINN!" Diyerek mutfata kahvaltı yapan annem ve babamın yanına doğru yol aldım. İkisininde yanağına öpücük kondurarak masaya oturdum. Günaydın diyen annem ve babama tebessüm ettim. Tabağıma biraz omlet,peynir,domates salatalık ve patates kızartması aldım. O sırada da annem bana çay doldurmuştu. "Birisi sana çok fena kızmış Umay haberin olsun" dedi annem. Ne? Kim kızıcak bana? Haydaa. "Kim kızmış bana be,ne yaptım ben?" Diyerek sordum. Düşündüm kim kılabilir bana diye. Düşündüm, düşündüm... " Aa Sanem, Sanemim, canım kankam ya, ben nasıl unuttum onu" Babam konuşmaya başladı " Hakkı dün beni aradı Sanemle bir buluşun siz kaç yıldır kanlı canlı görmüyorsunuz birbirinizi" dedi. Haklıydı bugün bı ara görüşmemiz lazımdı. Sanem Babamın Arkadaşının kızıydı. Canımdan öte çocukluk arkadaşımdı. 18 yaşında gencecik bir kızdı. Onunla telefonla görüşüyorduk ama heyecandan ona söyleyememiştim geldiğimi. "Kahvaltıdan sonra Sanemi arayayım ben bir."
Kahvaltıdan sonra annemle babamı yolcu ettik. Askeriyede işleri varmış doğal olarak. Bende Sanemi aramaya başladım.
İkinci çalışta telefon açıldı. "Hiç de haber vermiyorsun Umay kaç yıldır görüşmedik be kızım." Dedi telefonu açar açmaz benim konuşmama fırsat vermedi. " Haklısın Sanemim ama valla babamı görücem heyecanından her şeyi unutmuşum vallaha bak,hatta bir yer ayarlayalım buluşalım" dedim. Gönlünü almam lazımdı. "Öyle mi diyorsunn" "evet öyle diyorum hadi çıkalım dışarıya konum atıyorum sana"dedim. Biraz gezsek hiç fena olmazdı. "İyi madem 12 gibi çıkıyorum ben" dedi. "Tamam bende hazırlanıp çıkarı. Hadi öptüm baii" diyerek telefonu kapattım. Saat 11.35'ti hazırlanıp çıkmam lazımdı.
Kendimi 2 dakika sonra dolabımda gezinirken buldum. Ne giyseydim acaba. Hava güzel aslında. Dolabımda bol oversize bir lacivert tişört ve altınada bol fırfırlı dizüstü bir etek aldım. Takılarımı takıp, saçıma beyaz bir bandana takip salık biraktım. Makyajımıda yapıp evden çıktım ve Saneme attığım konuma gittim.
Tatlış minik bir kafede Sanemi bekliyordum. 20 dakika geç kalmıştı zalımın kızı. Ona geldiğimi söylemediğim için benden intikam almaya çalışıyordu muhtemelen. İçeceğimin pipetiyke oynarken kafenin kapısından giren Sanemi gördüm. "Of sonunda ve Sanemim" dedim ve oturduğum yerden kalkıp ona kocaman sarıldım oda karşılık verdi. Yanağından sulu sulu öptüm. Sanem yalap şalap şeyleri sevmediği için hoşnutsuz bir mırıltı çıkardı." Ay yeter be heryerimi yalap şalap yaptın" dedi. benden ayrıldı ve masaya oturdu. "Özledim be Sanem" dedim. Onu gerçekten özlemiştim. " Ee ne sipariş veriyoruz?" Diyerek garsonu çağırdık ve bir şeyler sipariş edip yedik. •
Sanemle ayrıldıktan sonra evin yolunu tuttum. Binaya geldiğimde asansöre bindim. Evin zikine bastım ve beklemeye başladım. Annen kapıyı açtı" kızım dur çıkarma ayakkabılarını sana sarma vericem" dedi. Ne? Sarma mı severimde napıcam ben sarmayı. Gelir gelmez nasıl buldun be anne yaprağı. " Annem mutfaktan çıkıp kapının eşiğine geldi elinde bir kutu sarmayla. "Kızım baban acıkmıştır sen bunları artık babana götürürsün" dedi. " Anne babam gelir zaten bir kaç saate niye götürüyorum ki" dedim. "Olsun acıkmasın baban daha fazla iş başında iyi gelir ordaki askerlerede dağıtırsın" dedi. " İyi o zaman gidim ben" dedim ve binadan çıkıp bir taksi çağırdım
Yaklaşık 30 dakika sonra askeriyeye gelmiştim. Baya büyük bir yerdi. Kapıdaki askerlere Yarbay Ayvaz Yıldırımın kızı olduğunu söyledim ve galiba babamı arayıp bunu doğrulamıştılar. Bir askeri durdurup babamın odasının nerede olduğunu sordum. Aldığım tarifle binanın içine girdim. Yaklaşık 5-10 dakika sonra Yarbay Ayvaz Yıldırım Yazısını bir kapının sağ üstünde gördüm ve kapıya doğru ilerledim. Kapıdan içeri girecektim fakat içerden sesler gelmeye başladı. Konuşan babamdı
"Aferin Kaner, Başarılı bir operasyon tamamladın, çok iyi gidiyorsun böyle devam." Dedi babam. Sanırım Kaner denen adam konuşmaya başladı. "Görevim komutanım, yinede teşekkürler" dedi. Babam " çıkabilirsin" dedikten sonra kapıdan bir adım uzaklaştım ve kapı açıldı. Bu Antep'e ilk geldiğimde binanın balkonundan bana bakan adam değil miydi?
"Ne işin var senin Yarbayımın kapısının önünde?" Dedi. Senin ne işin var babamın odasında diyemezdim çünkü boynundaki külye ve askeri kıyafetleri burda bir asker olduğunu gösteriyordu. "Yiyecek bir şeyler getirdim" dedim elindeki sarmaları göstererek.
" Bir tek Askeriyenin görevlesi yemek dağıtır, Neyisin sen Yarbayımın?" Diye sordu. Cevap olarak " Yarbayının kızıyım ve izninle çekilirsen babama yemek getirdim." Dedim. Çatık kaşları yumuşadı ve "Yarbayın Kızı" diyerek beni onayladı hafif bı tebessümle...
|
0% |