@cherry_dlcr
|
Asya'dan...
Yatağımda yatmış bir şekilde kulağımda kulaklıklar gözlerimde duman posterlerimle bakışıyorduk.
Denizleri aştım geliyorum İster eğlen benle Yüzünü bir görsem yeter Yolumuz ayrı biliyorum Ölmeden son bir daha Belini kavrasam yeter
Tam kendimi şarkının ritmine bırakmıştım ki annem içeriye girdi. "Asya hadi hazırlan da seni okula götüreyim."
Gözlerimi hafifçe devirdim. Okulu sevmiyordum. Kim severdi ki zaten. "Anne bugün yorgun hissediyordum. Bence gitmesem olur."
Yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı. Yüzünde sorgulayıcı bir ifade vardı. "Bence yorgun olmadığının ikimizde farkındayız. Ama çok yorgunum diyorsan ilaç verebilirim. Parol mu istersin terlik mi?"
Bu dediğine hafifçe güldüm. Bir anne her şeyi bilebilir miydi? "Tamam tamam şimdi kalkıyorum. Ve senin işin yok muydu? Otobüsle gidebilirim."
Hafifçe dudaklarını büzerek bana baktı. "Ne o? Yoksa annenle gitmek istemiyor musun?" Bir anda gözleri sinsilikle parladı. "Yoksa benden sakladığın bir şey mi var?"
Yavaşça gözlerimi devirdim. "Senden saklım mı var anne?" Sonra bir anda arkadaşlarımla yaptığım bir takım şeytan işleri geldi. Bu dediğime şahsen ben inanmamıştım.
Annem arkasını döndü ve odamdan çıktı. "5 dakika süren var acele etsen iyi edersin!"
Bu dediğine karşılık hızlıca yatağımdan kalktım. Kulaklığımı masama koyduktan sonra yatağımı topladım.
Daha sonra üstüme en sevdiğim animenin baskısı olan oversize t-shirt'ümü giyip altıma gri renkli paraşüt pantolon aldım. Daha sonra aksesuar olarak yafrıma -Sümeyye'ye- yaptığım bilekliğin diğer eşini alıp boynuma kulaklığımı astıktan sonra hazırdım.
En sevdiğim grup olan StrayKids baskılı siyah çantamı aldıktan sonra bahçeye çıktım. Annem arabada beni bekliyordu. Biraz hızlı adımlarla yanına gittim ve ön koltukta yerimi aldım.
Yol boyunca annemle sohbet ettim. Asla ama asla dedikodu yapmadık. Tamam tamam yalan yok birazcık dedikodu yapmış olabilirdik.
Yolumuzda okul gözükmeye başlayınca her haftaiçi yaptığım konuşmayı anneme yaptım.
"Sen demek tek çocuğunu, tek kızını sevmiyorsun. Sevseydin beni buraya bırakmazdın. Beni buraya sadece başından savmak için gönderiyorsun. Zaten Asya kim ki? Asya'yı kim önemsiyor ki? Ne yani sen şimdi beni buraya mı bırakacaksın. Beni beni. Biricik kızını. Bu otistiklerle dolu yere atıp gidecek misin?"
Ama bu konuşmam yine her haftaiçi olduğu gibi bu sefer de işe yaramamıştı.
"Asya üçe kadar sayacağım. Saymam bittiğinde inmiş olacaksın. Bir... İki... Üç... Aa sen hala inmedin mi bakayım. Bak anne terliği geliyor."
Bu dediğine hafifçe kıkırdadım. "Ama yanında terlik yok ki."
Abartılı bir şekilde göz devirdi ve devam etti. "Bak bir de dalga geçiyor. Terlik yok ama ayakkabı var."
"Tamam tamam indim." Hafifçe doğrulup annemin yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve arabadan indim. Sonra hiçbir şey olmamış gibi bana görüşürüz balım dedi. Komik.
Yavaş adımlarla okulun bahçesine girdim ve bir göz attım. İlk gözüme kesişen İrem ve Sümeyye olmuştu. Onları görünce adımlarımı hızlandırarak yanlarına gittim.
Beni farkeden Sümeyye konuşmaya başladı. "Hoşgeldin Asya nasılsın?
Ben daha cevap veremeden İrem konuşmaya başladı. "Ne Asya mı? Nerede, ne zaman? Ben niye görmüyorum kesin körüm. Aga net aşkımdan kör oldum."
Bu sefer de ben konuşamadan Sümeyye girdi. "Hani ben senin karındım. Hani ben senin her şeyindim. Hani ben senin laviniandım."
Sümeyye ve İrem tam neden bilinmesede hep böyle birbirlerine karım derlerdi. Bazen de karım demek yerine Sümeyye, İrem'e Laviva; İrem ise Sümeyye'ye Lavinia derlerdi.
Bu seferde Sümeyye, İrem'e trip atıyordu. İrem'de her zaman kullandığı bahanesini öne sürdü.
"Aşkım valla sarhoştum sen sandım." "Ben herkesle karıştıralacak insan mıyım? Öyle olsun." "Ya ama! Ama. Asya, şuna bir şey söyle yaa."
Sonunda konuşmam için fırsat verilmişti. Yani ben öyle sanmıştım. Çünkü Sümeyye konuşmaya başlamıştı.
"Şimdi de şu mu oldum! Tamam tamam şaka yapıyorum üzülme Laviva'm"
"Yeyy Happy happy happy"
Büyük ihtimalle onları tanımasam lezbiyen bir çift sanabilirdim. Sümeyye ayakta duruyordu. İrem ve ben ise bankta oturuyorduk.
Bir süre sonra Sümeyye çaktırmadan birilerine bakıyordu. Konuşmaya girdim. "Sümeyye iyi misin neye bakıyorsun?"
Bunu demem ile baktığı şeyden gözlerini kaçırdı. "Kanka iki erkek size bakıyor."
İrem bunu duyunca hızlıca ayağa kalktı ve arkasını döndü. "Ne erkek mi? Lan zürafa bu."
İrem'in tepkisine şaşırmıştım o yüzden bende arkamı döndüm. Sümeyye'nin de dediği gibi 2 erkek bize bakıyordu.
Sümeyye ile ben olayı sorgularken İrem koşa koşa yanlarına gitti. Biz bu sefer İrem niye gitti diye sorgularken İrem bizi gösteriyordu.
"Bakın bu zürafa. Zürafa, bunlar Asya ve Sümeyye."
Ben farketmeden Sümeyye'de yanlarına gitmişti. "Aga zürafa ne yaa. Çocuğun gerçek ismi ne?"
İrem cevap vermeden İrem'in zürafa diye hitap ettiği konuşmaya başladı. "Ben Efe. İrem ile birbirimize bazen ikizim diyoruz ama o bana zürafa demeye tercih ediyor, yer cücesi."
Adının Efe olduğunu öğrendiğim çocuk memnun oldum demek için Sümeyye'ye elini uzatmıştı ki İrem eline vurdu. Ve konuşmaya başladı.
"Aa senin o elini bir yerine montelerim. Sümeyye karım benim ona dokunamazsın ona sadede ben dokunabilirim."
Efe ise İrem'in verdiği bu tepkiye hafifçe güldü. Gülüşü güzeldi. Ne diyorum lan ben. Neyse. Daha sonra bende yanlarına gittim. İrem beni görünce Efe'ye beni işaret etti.
"Bu da Asya. Bizden 2 yaş küçük. Yaşına bakma bizden çok şey biliyor."
İrem tam ağzını açıp devam edecekti ki Efe konuşmaya girdi. "Sümeyye'den çok şey bilip bilmediğini bilemem ama senden çok şey bildiği kesin."
"Yaa ya amaa. Döverim seni bak."
"Yer cücesi susarsan sana Jungkook photocard alacağım."
"Jungkook mu hani nerde? Ay dikkatimi dağıtma. Neyse işte Sümeyye'ye dokunamazsın çünkü o benim karım. Ama Asya'ya dokunabilirsin. Aga hatta sevgili olsanıza çok yakışırsınız."
İrem'in bunu demesiyle Sümeyye ve Efe'nin yanındaki çocuk gülmeye başlamıştı. İrem ise ciddi ciddi bunu soruyordu. Efe ile ben birbirimize side eye atıyorduk. Sümeyye ise bir yandan İrem'in ağzını eliyle kapatıyordu.
Daha sonra Efe'nin yanındaki çocuk konuşmaya başladı. "Aga Efe ile Asya oldu diyelim. Sen Sümeyye'ye karım diyorsun ben ne yapıcam?"
İrem adını bilmediğim çocuğa side eye attıktan sonra cevap verdi. "Beni al istersen bir de Emre."
Adının Emre olduğunu öğrendiğim çocuğun gözleri parlamaya başlamıştı. "Olur lan."
İrem, Emre'nin verdiği bu tepkiye tiksinti ile baktı. Sümeyye ile ben ise bir ağızdan şöyle dedik. "Shipledim gitti!"
Böyle bir süre daha konuştuk. Onlarla konuşmak eğlenceliydi. Arada bir konuşma geçiyor topluca kahkahalara boğuluyorduk. Arada gülerken gözlerimi açıyor ve Efe'nin bana baktığını fark ediyordum. Utanç verici.
Bir süre daha konuştuktan sonra okulumuzun en sevileni(!) Müdür yanımıza geldi.
"Ders zili çaldı. Çocuklar sağır mısınız? Ders zili çaldı öğretmenler sınıflara girdi çabuk sınıflara."
Birbirimizle vedalaştıktan sonra Efe ve Emre kendi sınıfları olan 8-C'ye, İrem ve Sümeyye ise kendi sınıfları olan 8-B'ye gittiler. Ben ise onlarla aynı sınıfta olamamanın verdiği hüzünle 6. Sınıfların olduğu kata ilerledim.
Sırama ilerliyordum ki sırama Adem'in oturduğunu farkettim. Adem; sarışın saçlı, mavi gözlü benimle aynı sınıfta olan bir çocuktu. Bir zamanlar sırf sevdiğim bir anime karakteri olan Chifuyu'ya benziyor diye ona aşığım sanıyordum. Salakça.
"Yerimden kalk Adem." "Kalkmazsam ne olur?" "Seninle hiç mi hiç uğraşamam. Başka kızlarla uğraş hadi." "Sorumun cevabı bu değil. Kalkmazsam ne olur?"
Yine o sinir bozucu gülümsemesini yüzüne almıştı. Tam sinirden ona vuracaktım ki Efe'nin sesi duyuldu.
"Kavga etmeyin kavga etmeyin. Asya'nın yerine oturan çocuk. Kalk git lan yerine. Kızlarla mı uğraşıyorsun. Bir daha görmeyeyim."
Neden geldiğini düşünüyordum ki sınıf defterini öğretmen masasına bırakıp gitti.
Efe'nin böyle demesine karşılık Adem yerimden kalktı ve gitti. Bense derslerde, ders dinlemek yerine hayallere dalmıştım. Okul çıkışı biraz gitarımla çalışmak için çoğu kişinin girmediği müzik odasına gittim.
İçeriye girdiğimde Efe ile karşılaştım. Bir tane sandalyeye oturmuş bir kemanı ayarlamaya çalışıyordu. Şuan birisiyle konuşmak istemediğim için sadece köşede duran elektro gitarımı aldım ve ayarlarını yapmaya başladım.
Bir anda bir ses duymamla irkildim. Sesin ne olduğunu idrak etmeye çalıştım ilk önce. Duyduğum ses... Duyduğum ses kapı kilitleme sesiydi! Hızlıca olduğum yerden kalktım ve kapıya koştum kilitlenmişti.
Duvardaki saate baktığımdaysa okulun çoktan bittiğini farkettim. İrem ve Sümeyye'ye onlarla gelmeyeceğimi söylediğim için onlar gelemezdi.
Bir süre sonra olduğum yere diz çöktüm. Efe ise yanıma geldi. "Noldu ne yapıyorsun?"
"Kilitli kaldık!"
"Nasıl yaa. Müzik öğretmenine söylemedin mi?"
"Okulda yokmuş bugün söyleyemedim. Hem bana niye soruyorsun sen söyleseydin."
Bu dediğime hiçbir şey demedi ve elini uzattı bana.
"Yere oturma üşütüp hasta olmanı istemeyiz."
Neden sorgulamadım bilmiyorum ama elini tutup kalkmıştım. Beni az önce oturduğu sandalyeye yöneltti.
"Belki birini arayabiliriz." Demiştim aklıma bu fikrin gelmesiyle. Telefonumu cebimden çıkardım ama ne yazık ki şarjım bitmişti.
"Güzel fikir, şarjın var mı?" Dedi bana bakarak. Büyük bir üzüntüyle başımı yok anlamında salladım.
Hafifçe gülümsedi. "Aslına bakarsan benim şarjım var." Telefonunu çıkardı ve bir numara tuşlamaya başladı. Bir süre sonra telefon çalmaya başladı.
Merakımı yenik düşerek ona bir soru yönelttim. "Kimi arıyorsun?"
"Emre'yi arıyorum, bir sorun mu var?"
Ben bir şey diyemeden telefondan Emre'nin sesi duyuldu.
"Noldu kanka beni niye aradın?"
"Hay amına koyayım. Müzik odasında kilitli kaldım. Yanımda Asya'da var."
"Ne güzel işte durun birbirinize bakın."
"Salak salak konuşma Emre. Ne yap et çıkar bizi buradan."
"Benim kârım ne olacak?"
"Lan arkadaşını kurtaracaksın bir de karşılık mı istiyorsun."
"Kanka bu devirde hiçbir şey karşılıksız yapılmıyor ki"
"Neyse sen bizi kurtar sonra konuşuruz. Kâr meselesini."
"Tamamdır aga. Ben şimdi öğretmenlerden bir iki tane ayarlayıp geliyorum. Fazla oynaşmayın." *gülme sesi*
"Sen gel ben seninle oyna- yacağım Emre."
Arama sonlandırıldı: 15.59
Bir süre bizi burdan çıkarmalarını beklemiştik. Daha sonra ikimizinde canı sıkılmıştı. O yüzden karaoke düet yapıp enstrümanlarımızı çalmıştık. Daha sonra biraz da sohbet edip bir şeyler yemiştik.
Kısacası zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Bir süre sonra Emre ve birkaç öğretmen gelip bizi çıkarmışlardı. Biraz azar yemiştik ama umurumda değildi. Efe ile geçirdiğim bu zaman için değerdi.
Bahçeye çıktığımızda arabada sinirli bir şekilde beni bekleyen annemi görmüştüm. Dudağımın kenarıyla sessizce konuştum.
"Daha sonra görüşürüz." "Görüşürüzz"
|
0% |