Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. BÖLÜM

@cherry_dlcr

Sümeyye'den...

 

Şuan da Emre, İrem ve ben birlikte salonda oturuyorduk. Odadan gelen seslere göre Efe ve Asya uyanmıştı ve Asya bize hayatımda hiç duymadığım küfürleri savuruyordu.

 

"Bu maid dress'i size giydirmezsem benim de adım Asya değil lan!"

 

Sonra tabii ki Emre ve İrem gülme krizine girdiği için ecelime susamış bir şekilde Efe'nin odasına girdim. Efe yerde oturuyor ve Asya'ya bakıyordu gülerek. Asya ise kendi kıyafetlerini bulamamış olacak ki Efe'nin kıyafet dolabını karıştırıyordu. En sonunda bir tane şort bir tane t-shirt alarak kapıya doğru gitmeye başladı. Beni gördüğünde durdu ve kaşlarını çatarak bana baktı.

 

"Piçsin Sümeyye."

 

"Ama ama hani ben senin yafrındım."

 

"Git."

 

"Ya ama kaseleri karıştırdım ne yapabilirim."

 

"Efe'ye giydirseydiniz!"

 

"Ya şimdi biz denedik ama Emre'nin dediğine göre etek bi tık kısa gelmiş."

 

Bu dediğimden sonra Asya bir süre sessiz kaldı. Efe'ye baktığımda onunda sessiz kaldığını ama bir yandan sırıttığını farkettim. Hemen araya girdim tabii ki.

 

"Fesat anlayanı gebertirim!"

 

"Uhm şeyy."

 

"Git üstünü giyin Asya."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

《~▪︎~》

 

Asya'dan...

 

Üstüme Efe'nin kıyafetlerini giymiştim. Efe'nin vücuduna kıyasla benim vücudum çok minyon kalıyordu. Haliyle kıyafetleri bana fazla bol gelmişti. Ve ben tabii ki söyleniyordum.

 

"Nasıl bir devsin sen! Şort ikide bir üzerimden kayıyor. T-shirt desen zaten elbise gibi oldu."

 

Efe ise halinden memnun koltukta oturuyordu. "Bence yakışmış. Sümeyye senin üzerinden çıkardığı kıyafetleri getirmiş istersen onu giy."

 

Evet Efe'nin kıyafetleri üzerime bol geliyordu ama onun kıyafetleri olduğu için üzerimden çıkarmak istemedim. Ne de olsa onun gibi kokuyordu. "Hayır ben bunları çok sevdim seneye de giyerim hem."

 

İrem gülerek konuştu. "Asya tam Türk kadını gibi konuştun."

 

Efe ise hafifçe gözlerini devirdi. "Nasıl konuşsaydı Almanca mı?"

 

İrem ise ona arkasını dönerek trip attı. Tam İremlik hareket. "Sen sus zürafa."

 

Efe ona sen dedin diye susacağım bakışları attı. Allah'ım ona sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Daha sonra ikisini kavgalarıyla baş başa bırakmak için odadan çıktım. Mutfağa su içmeye gittiğimde Sümeyye'ninde orada olduğunu gördüm.

 

"Ne yapıyorsun orda?"

 

Telefonuna bakarak konuşmaya başladı.

"Hepiniz kısırları yediniz ben sabahtan beri aç bir şekilde duruyorum. Hem sizde acıkmışsınızdır diye yemek söyleyeceğim. Ama ne olacağına karar veremedim."

 

Bir süre düşünüyor gibi yaptım.

"Bence pizza olabilir."

 

Onaylamış olacak ki internetten pizzacı numaralarına bakmaya başladı. Sonunda bir tanesini seçmişti ve numarayı tuşlamıştı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Pizzacı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"İyi günler sayın müşterimiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Siparişinizi alabilir miyim?"

 

Sümeyye

 

"İyi günler. 5 tane orta boy karışık

pizza sipariş etmek istiyorum."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Pizzacı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Tamamdır lütfen tam adres veriniz."

 

Sümeyye

 

"Pardon sapık mısınız da adresimi

istiyorsunuz? Sizi polise şikayet edeceğim."

 

*Arama Sonlandırıldı*

 

Sümeyye'nin telefonu kapattığını fark ettiğimde sorgular bir şekilde ona bakıyorum.

 

"Ne oldu neden kapattın? Pizzacı değilmiymiş?"

 

"Adres istedi sapık mısın diye kapattım bende."

 

Bir süre ben bu malla nerede tanıştım diye düşündüm. Olsun yafrım sonuçta. Atsan atılmaz satsan satılmaz.

 

Tam Sümeyye'ye bir şey diyecektim ki İrem yanımıza geldi. Eğer hayatımın bir yazarı varsa ona sesleniyorum. Niye bana söz hakkı vermiyorsun piç.

 

"Ne oldu İrem, hazırlanmış nereye gidiyorsun daha karpuz kesecektik."

 

"Şey diyecektim bana pizza sipariş etmeyin. Karpuza yetişirim. Bir arkadaş ile buluşmam gerekiyor."

 

Tabii ki İrem'in arkadaşı olarak trip perilerinin bana da gelmesiyle sorgular bakışlarla İrem'e bakıyorum.

 

"Ne yani bizden başka arkadaşın mı var?"

 

"Ya ama şimdi. Neyse gelince anlatırım."

 

Sümeyye eliyle öpücük atıp İrem'e el salladı.

 

"Görüşürüz Cookie'm"

 

İrem'de bize gülümseyip gitti. Daha sonra Efe yanımıza mutfağa geldi.

 

"Ya benim cüzdanım vardı ya siyah renkli. Nerde o? Aradım ama bulamadım."

 

Sümeyye masum masum kirpiklerini kırpıştırdı.

 

"Kostümleri öpücük karşılığı alamadık. Bize de para lazımdı. Grubun büyüğü olarak iş sana düştü işte."

 

Efe, sanki sabrı sınanıyormuş gibi elleriyle alnını ovuşturdu. Ne kadar tatlı.. (Kendine gel içses.)

 

"Neyse ne. Cüzdanım nerede o zaman?"

 

"İrem'de sanırım."

 

"Nerede o yer cücesi."

 

"Bir arkadaşıyla buluşmaya gitti."

 

Efe de bu duyduğuyla kıskanç bir abiye döndü. 40 yılda bir kıskanma güncellemeleri yükleniyor sanırım. Olsun, hala tatlı.

 

"Arkadaşı ha? Kimmiş bu arkadaş?"

 

"Birazdan gelecek işte sorarsın ona."

 

Tam Efe bir şey diyecekti ki Emre ona seslendi. Salona geri dönmeden önce bana tatlış bir şekilde gülümsedi. Of of off.

 

İrem'den...

 

Zürafanın evinden ayrılma sebebim ultra mega zekam ile aynı gün içerisinde başka bir arkadaşıma söz vermemdi. Neyse olur öyle şeyler dimi. (Evet olur deyin.)

 

Tabii ki ben aynı gün içerisinde farklı kişilere söz verdiğimi unutmuştum. Ama Aras beni neredesin diye sormak için beni aramıştı. Beni merak ediyor net aşık dimi.

 

Zürafanın(Efe'nin) evi buluşma yerimizden uzak olduğu için bir winx perisine dönüşüp uçarak Aras'la buluşacağım parka gittim. (Otobüse binerek gittim ama peri oldum sayın timam mı.)

 

Neyse işte ben parka gittiğimde tam veletlerle salıncak kavgası yapacaktım ki Aras beni yanına çağırdı. Ama ben salıncağa binecektim uf.

 

Aras parka giriş yaptığında hemen eline baktım. Bir poşet tutuyordu. Hızlıca Aras'ın yanına gittim. Asla ama asla poşetin içine bakmak için değil. Tabii ki bir yandan ne giydiğine de baktım.

 

Havalar sıcak olduğu için ikimizde rahat şeyler tercih etmiştik. Ben siyah bir crop altına arka ceplerinde hellokitty baskısı olan lacivert bir kot tercih etmiştim. O da beyaz basic t-shirt altına koyu lacivert bir eşofman giymişti. Bu kadar basit kıyafetleri bir Bangtan'a 2 Aras ve Zürafa'ya yakıştırırdım sanırım. Zürafa ne yapıyordu acaba. Kesin Asya ile muck muck yapıyordur. Helelelle.

 

Tabii ki her zaman ki gibi dopdolu capcanlı halimle koşa koşa Aras'ın yanına gittiğimde poşetin içindeki şeyleri gördüm. Bunlar... Bunlar... 2 şişe alkol almıştı ama ben günah olduğu için koşa koşa uzaklaştım. Bugünde imanliyiz helelele. Şaka şaka. Tabii kii.. ÇEKİRDEK KOLA ALMIŞTI! Happy happy happy.

 

Hızlıca selamlaştık ve banklardan birine geçtik. Ve bank tam salıncağın karşısındaydı! Önüne geçtiğim velet ordan bana dil çıkarıyordu. Hadi ama sadece büyüklerine yer ver velet dedim. #saveirem.

 

Tabii ki bende çocuğa dil çıkardım. Aras'ın kıkırdama sesini duyunca utandım ve çocuğa sadece side eye attım. Tam çocuğu bakışlarımla öldürecektim ki Aras konuşmaya başladı.

 

"O velet seni rahatsız ediyorsa konumumuzu değiştirebiliriz. Ya da istersen veledi annesine postalayabilirim."

 

Daha ben bir şey diyemeden Aras velede öldürecekmiş gibi baktı ve velet ağlaya ağlaya gitti. Kesin bana aşık dimi.

 

Teneke kolaları ultra sexy kaslı kollarımla açtım (Aras'a açtırdım) ve çekirdek paketini ortamıza koyduk. Tabii snap+hikaye olarak paylaşmasam olmazdı. Hemen selfie çekinip altına da ek foto olarak çekirdek kolayı koyduktan sonra Aras'ı da etiketleyip paylaştım.

 

"Eee neler yaptın anlat bakalım Miusa."

 

 

 

《•°•°•》

 

 

Asya'dan...

 

Sumis(Sümeyye) ile mutfakta son ses karaoke yaparken -bir yandan kek yaptık- bi anda zil çaldı. Sümeyye'ye keki biraz daha çırpıp fırına koymasını söyledim. (Umarım fırını yakmaz.)

 

Kapıya gittiğimde Efe'nin benden önce davrandığını gördüm. Kimin geldiğini görememiştim ama büyük bir abi ile küçük bir kızın sesini duyabiliyordum. Efe ile olan konuşmalarına bakarsak gayet samimilerdi. Yoksa...

 

"Yani eğer bugünlük müsaitsen Birce'yi sana emanet etmeyi umut ediyordum. Yengen ile biraz dışarıda vakit geçirmeyi planlıyoruz."

 

Bu Efe'nin bana bahsettiği, fotoğraflarını attığı küçük 6 yaşındaki kız yeğeni Birce olmalıydı!

 

Buna neden bu kadar sevindiğimi bilmiyorum ama sanırım küçük kız çocuklarına olan zaafımdan kaynaklanıyordu.

 

Efe kapıyı kapattı ve küçük elinden tuttuğu Birce ile bana baktı. Üzgünüm Efe ama bu sefer odağım Birce'ydi.

 

Ben Birce ile tanışmaya çabalarken Sümeyye mutfaktan seslendi.

 

"Asya fırının içi tamamen kek oldu normal mi?"

"Sormaya korkuyorum onu nasıl becerdin? Neyse boşver temizleriz. Buraya gel küçük bir misafirimiz var!"

 

Sümeyye yanımıza geldi ve şaşkınlıkla Birce'ye baktı. Doğru ya Sümeyye'nin alışkın olmadığı çocuklarla arası kötüydü.

 

"Ne ara çocuk yaptınız be. Yanımdan gideli sadece 2 dakika oldu."

 

Efe ise yaramaz bir çocuk gibi bana bakarak sırıttı.

 

"Normalde fazla hızlı değilimdir ama bu sefer boşluğuma geldi diyelim."

 

Efe ile Sümeyye'nin bu konuşmalarını Emre'de duymuş olacak ki salondan içeriye girdi. Birce'de o sırada meraklı bir çocuk gibi sorularını Efe'ye taramalı tüfek gibi sıralıyordu.

 

"Efe abi bebek nasıl yapılıyor? Leylekler getirmiyor muydu? Hem hangi konularda normalde hızlı değilsin? Ödev yapmakta mı?"

 

Emre yine Sümeyye kadar bir tepki vermemişti. Büyük ihtimalle Birce'yi az çok tanıyordu.

 

Daha sonra Efe'ye döndüm. Baktım Birce'nin sorularından kurtulamıyor müdahale edeyim dedim.

 

"Birce hadi gel birlikte Sumis'e kek yapmayı öğretelim."

 

Birce'de heyecanla elimi tutup beni mutfağa yönlendirdi. Sümeyye'de peşimizden geldi. Sonra Birce sanki çok büyük önemli bir olaymış gibi gözlerini büyüterek fırına baktı.

 

"Bu fırını kim böyle yapmışş."

 

Sümeyye bu soru karşısında hafifçe gözlerini devirdi. Ben ise gülümsemeden edemedim.

 

"Bak bu Sumis. Sumis kek yapmakta iyi değilmiş o yüzden fırın böyle oldu."

 

Birce hemen elimi bırakıp Sümeyye'nin yanına gitti. Bir annenin bir çocuğuna yanlış bir şey yaptığında, yaptığı hareketi Sümeyye'ye yaptı. Sümeyye'nin önüne geçip küçük işaret parmağını ona salladı.

 

"Fırınları pis bırakmak kötü bir şeydir. Bir daha yapma timam mı? Ben sana Asya abla ile öğretirim."

 

Sümeyye bile bu tepki karşısında az da olsa gülümsedi. İçten içe Birce'ye ısındığını farketmiştim.

 

Bir süre kız kıza mutfakta vakit geçirdikten sonra canımız sıkıldı. Tabii ki Birce bunu sürekli dile getiriyordu.

 

"Çok sıkıldım. Canım sıkılıyor. Bir şey yapalım. Oyun oynayalım. Efe abi ile Emre abiye makyaj yapalım."

 

İşte Birce'nin bu son dediği şey karşısında Sümeyye ile gözlerimiz şeytani bir şekilde açıldı. Sümeyye çantasından birkaç oje, birkaç kağıt maske, dudak maskesi çıkardı. Bende rujlarımı, glosslarımı falan çıkardım.

 

Tam makyaj salonlarındaki gibi bir masa yapıyorduk ki Efe içeriye girdi. Elinde telefonu vardı ve bize doğru tutuyordu.

 

"Yer cücesine bakın siz. Biz burda çocuk bakalım o orda kendince date e çıksın."

 

Sümeyye, Efe'nin bu dediklerine karşılık hafifçe gözlerini devirdi.

 

"Bakıyoruz derken? Burda Birce'ye sadece ben ve Asya bakıcılık yapıyoruz."

 

Bu konuda Sumis haklıydı. İlk defa Efe'yi haksız bulmuştum ama Efe'yi haklı bulursam bu sefer kendimi ve Sumis'i haksız bulurdum.

 

"Evet Sumis haklı. Bunun için bir karşılık istiyoruz."

 

Efe bana direnememişti. Bir an Efe'ye acıdım diyebilirim. Çok mu üstüne gitmiştim acaba. Neyse bişiycik olmaz sonuçta. Değil mi?

 

Efe bir eliyle alnını ovuştururken bir yandan bize cevap veriyordu. Çok tatlı.

 

"İyi tamam tamam karşılığında ne istiyorsunuz?"

 

Biz Sümeyye ile bir cevap veremeden Birce koşa koşa Efe'nin yanına gitti.

 

"Emre abi ile sana makyaj yapalım mı abicim?"

 

Efe kısa bir şokla Birce'ye baktı. Tavrı netti.

 

"Hayır."

 

Tam ben müdahale edecektim ki Birce yine benden önce davrandı. Tekrardan hayatımı yazan bir yazar varsa ona sesleniyorum. Bana söz hakkı vermiyorsun be.

 

"Ama normalde ben seninle evcilik oynarken makyaj yapıyorum. Şimdi niye yapamıyorum abicim? Beni artık sevmiyor musun?"

 

Birce yapay bir şekilde gözlerini doldurdu ama kolay Hayır diyen bir insan için bile bu gözlere Evet derdi. Aferin kız Birce.

 

 

《•°•°•》

 

İrem'den...

 

Aras ile gayet sakin bir şekilde bilgi alışverişi (dedikodu) yapıyorduk. Bakın altını çiziyorum çoook sakin bir şekilde.

 

Sonra işte biz konuşurken yanımıza bir kadın geldi ve bize bağırmaya başladı.

 

"Siz ne terbiyesiz çocuklarsınız! Utanmıyor musunuz küçücük çocuğa bağırmaya?! Aileniz size gram terbiye vermemiş! Gram!"

 

Bir süre kadını sorgularken onun az önceki çocuğun annesi olabileceğini farkettim. Aras'ta farketmiş olacak ki kadını büyük bir soğukkanlılıkla dinlemeye koyuldu.

 

Kadının saydırmaları bittiğinde tam özür dileyecektim ki Aras lafımı böldü.

 

"Hanımefendi bakın biz çocuğunuza bir şey yapmadık. Bizim terbiyemizi sorguluyorsunuz fakat öncelikle kendi çocuğunuza büyüklerine dil çıkarmaması hakkında ve annesi olarak size yalan söylememesini söyleyin. Sonra gelin tekrardan konuşalım."

 

Kadın resmen Aras'ın dediklerini umursamıyordu ve saydırmaya devam etti.

 

"Seni annene şikayet edeceğim. Benim çocuğuma terbiyesiz demek neymiş görürsün sen. Hemen annenin numarasını ver."

 

Aras yine büyük bir rahatlıkla kadına bir numara söyledi. Kadın numarayı tuşladı ve akşam annesini arayacağını o zaman günümüzü göreceğimizi söyledi.

 

Kadın gittikten sonra Aras sanki sır verecekmiş gibi kulağıma yaklaştı ve fısıldadı.

 

"Çaktırma ona yan sokaktaki çiğ köftecinin numarasını verdim."

 

Buna kıkırdamadan edemedim. Sonra gülüşmem bitince koladan büyük bir yudum aldım. Yanaklarım kocaman olmuştu.Ve Aras'ta gülümseyerek bana bakıyordu.

 

Kolayı içtim ve Aras'a döndüm.

 

"Ne bakıyosun be suratımda bok mu var."

 

"Yok be yanaklarına bakıyordum. Seni sevimli gösteriyorlar."

 

"18 yaşına girince yanaklarımı aldırıcam. Ameliyat olucam görürsün sen."

 

"Hayır olmayacaksın."

 

"Olucam."

 

"İrem beni sinirlendirme ameliyat falan olmayacaksın dedim ve bitti."

 

"Nedenmiş o? Herkes gelip gelip sıkıyor zaten."

 

"Çünkü bunu sadece yanakların için demiyorum senin her bir huyun her bir yapın seni oluşturuyor. Ve ben böyle kalmandan mutluyum."

 

Tam Aras'a yanıt verecektim ki veremedim. Çünkü Zürafa ikizim beni arayacak zamanı buldu. (Çok iyi yaptı çünkü ne diyecektim bulamadım)

 

Aras'tan izin isteyip Efe'yi geri aradım. Efe açtığında bir de ne göreyim. Efe ve Emre cinsiyet değiştirme ameliyatı olmuşlar! Şaka şaka. Yüzlerinde bi ton makyaj vardı.

 

Tam gülmemek için kendimi zor tutuyordum ki Asya'nın Efe'ye gloss sürdüğünü görene kadar! Hayır bu Asya değildi. Elleri fazla küçüktü. Efe ekranı çevirdiğinde gördüm ki bu Efe'nin yeğeni Birce'ydi!

 

Efe

 

Gülme İrem.

 

İrem

Ay ölücem. Bu ne be. Hemen geliyorum oraya.

 

Efe benden her ne kadar yardım dilense de bir kere şansım olmazdı. Tam vedalaşmak için Aras'ın yanına gidecektim ki Aras hemen arkamdaydı! Telefonla konuşurken bile arkamdaydı ve ben farketmedim!

 

"Bir insan bu kadar sessiz olur mu be! Nesin sen hayalet Casper mi?"

 

Yaramaz bir çocuk gibi dudaklarını büzdü.

 

"Bilmem belki bir hayaletimdir ve sadece yakın olduğum kişilere görünüyorumdur. Neyse ne. Sen ne diyecektin?"

 

Kısa bir an durakladım. (Yaklaşık 2 dakika) Sonra kendime geldim.

 

"He bizim Zürafa aradı da. O çağırıyor. Onun yanına gidicem."

 

"Zürafa kim?"

 

"He doğru sen bilmiyorsun. Efe diye biri."

 

"Efe kim? Tek konuştuğun erkek arkadaş olarak ben varım sanıyordum."

 

"Ya şimdi bak benim bi arkadaş grubum var timam mı? İşte orda benim arkadaşlarım Asya, Efe, Sümeyye, Emre falan var. Efe'de Asya ile sevgili. Bende ona ikizim falan diyorum işte."

 

"Tamam şu Efe'nin evi neredeyse sen gidene kadar sana eşlik edeyim."

 

"Gerek yok aslında hem ben uçarak gidiyorum bak yetişemezsin."

 

"Hadi Miusa düş peşime. Birlikte gidiyoruz. Tanışalım bakalım şu grupla."

 

 

《•°•°•》

 

Asya'dan...

 

Efe ve Emre'nin makyajlarını bitirmemize yakın İrem ve arkadaşı Aras'ta gelmişti. Hepimiz tek tek Aras'la tanışmıştık. Ama nedense biraz soğuk birisiydi. İrem'in bununla nasıl arkadaş olduğunu bilmiyorum. Efe ile de pek araları ısınamadı. Ama İrem'in bir bildiği vardır diye umuyorum.

 

Aras, kanepenin köşesinde olanları izlerken arada bir İremle konuşuyordu. Onun dışında Sümeyye, ben, Birce, ara sıra İrem ile birlikte Efe ve Emre'nin fevkaladenin fevkinde (!) makyajları bitirmiştik. Daha sonra Efe ve Emre'ye aynaları uzattığımızda işte ecelimize susamış olduğumuzu farketmiştik.

 

"Bu ne be böyle?!"

"Anasının avradını bunlar suyla çıkmıyor!"

"Sizden intikam almamız yok mu!"

"Saçlarınıza elveda deyin kızlar."

Loading...
0%