Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. BÖLÜM

@cherry_dlcr


Sümeyye'den...

 

Ekiple son buluşmamızın üzerinden 1 hafta geçmişti. Ve bilin bakalım ne oldu? Canım sıkıldı.

 

Cherry_Cherries(Siz) Aktif Oldunuz..

 

yala dedi yalama👅(grup)

 

Cherry_Cherries

Cet cet bilin bakalim ne oldu

 

Lavivam(İrem), Emreistew(Emre), Shinee'm(Asya), Lr başrol(Efe), Emojojuk(Aras) aktif oldu.

 

Lavivam

Ne oldu askimm

 

Lr başrol

Bi sey olmasin artik amk

 

Emreistew

1 hafta iyi dayandi amk

 

Emojojuk

Söyle.

 

Shinee'm

Oyle bir soyle dedi ki gerildim amk

 

Cherry_Cherries

Ay herkes aktif oldu

 

Emreistew

Soyle amk herkes aktifse

 

Cherry_Cherries

Ne diyecrgimi unuttum

 

Lavivam

...

 

Shinee'm

Mal ua

 

Emojojuk

@justcherry0109 Türkçeyi katletme.

 

Cherry_Cherries

Herkes tdk olarak dogmuyo:(

 

Emojojuk

TDK diye yazılıyor.

 

Emojojuk adlı kullanıcıyı gruptan attınız.

 

Shinee'm

OWODHEİSJKWGSJSG

 

Lavivam

Yazik lan gruab alaim mi

 

Cherry_Cherries

Al askim

 

Lr başrol

Almayin bosver

 

Lavivam

Niye.

 

Lr başrol

Ne yaparsanız yapin amk

 

Lavivam

YEYYYYY (onay alma belirtisi)

 

Lavivam adlı kullanıcı 'Emojojuk' adlı kullanıcıyı 'yala dedi yalama👅' grubuna aldı.

 

Emojojuk

Bunu unutmayacağım.

 

Lavivam

Oyle deme ya

 

Emreistew

Aga cok buyuk bi ihanet yemis

gibi davraniyorsun amk

 

Cherry_Cherries

TAMAM HATIRLADIM

 

Emreistew

Bela loading...

 

Shinee'm

Geliyor gelmekte olan

 

Cherry_Cherries

Canım sıkıldı.

 

Emojojuk

Uğruna gruptan atıldığım mesajlaşma

konusu bu muydu?

 

Cherry_Cherries

Ya. Neyse ne yapalim tam 1 haftadir

Bi bok yemiyoruz

 

Lavivam

LUNAPARKA GIDELIM MI

 

Emojojuk

Gidelim.

 

Lr başrol

@luwshii Güzelim ister misin?

 

Shinee'm

Bana farketmez ya

 

Lavivam

ISTEMESE BILE GIDECEGIZ

 

Shinee'm

Fikirlerim önemsiz yani.

 

Emojojuk

Lunaparkın oraya yeni korku evi açılmış

Akşam da oraya gideriz.

 

Lr başrol

Tamam o zaman Emre ile ben, Sümeyye ile Asya, İrem ve Aras birlikte gelir. Şehir meydanında buluşalım.

 

Shinee'm

Tamamdırr

 

Lavivam(İrem), Emreistew(Emre), Shinee'm(Asya), Lr başrol(Efe), Emojojuk(Aras) çevrimdışı oldu.

 

Cherry_Cherries(Siz) çevrimdışı oldunuz.

 

《°•~•°》

 

Asya'dan...

 

Sumis ile ben birlikte hazırlanıp şehir meydanına yani lunaparka gittik. İlk gidenler biz olduğumuz için Sumis ile mini kafeye girdik. O resmen kahveli süt almıştı. Ben ise onun deyimiyle zift gibi bir şey içiyordum. Damak tadını bilmiyor hıh.

Daha sonra Efe ve Emre gelmişti. Onlarında elinde teneke kolalar vardı. Sumis ise bir yandan İrem ve Aras'a bakınıyordu.

İrem ve Aras'ta kısa bir süre sonra gelmişlerdi. Yine hafif bir şekilde atışıyorlardı.

Lunapark biletlerimizi erkekler ödemişti. Çünkü en son yaptığımız kör-sağır-dilsiz yarışmasında kızlar 1. Olmuştu. Erkeklere de ceza olarak bunu vermiştik.

İlk hangi makineye binsek diye düşünürken İrem hemen atlı karıncaya koştu.

"Buna binelim mi lütfen lütfen."

Emre ise İrem'e ciddi misin bakışları attı.

"Cidden mi İrem?"

Aras ise Emre'nin dediğine göz devirdi.

"Sana bin diyen yok. İstersen bin İrem ben seni beklerim."

 

Baktım ortam gerginleşiyor olayı dağıtayım dedim. Ama yok. Yazarın bana garezi var herhalde Efe konuştu.

"Grupça bir şeye binsek daha iyi olur bence."

 

Sümeyye ve ben biraz tarafsızdık olaya. Ama Sümeyye'nin başka bir planı var gibiydi.

"Bence şimdi herkes istediği şeye binsin. En son grupça bir makineye bineriz. Az önce gişedeki amca şey dedi hatta. Havai fişek gösterimi olacakmış saat 7'de."

 

İrem ise heyecanla başını salladı. Heyecanı fazla kaçırmış olacak ki Aras'ı kolundan sarsıyordu.

"Evet evet. Şimdi herkes istediğine binsin. En son topluca bineriz dimi Aras. Evet de Aras."

 

Aras ise sadece başını salladı. İrem ise heyecanla ellerini birbirine çarptı. Ve konuşmaya devam etti.

"Timam o zaman ben Aras'la atlara bineceğim. Diriliş Ertuğrul'daki gibi!"

 

Efe ise başını salladı ve bana döndü.

"Biz neye binelim güzelim?"

Bir süre düşünüyormuş gibi yaptım. O sırada İrem ve Aras gitmişlerdi. Bir süre etrafı inceledim.

"Dönme dolaplar nasıl sence?"

"Bende sana soruyorum. Sen istersen ona binelim."

Tam o sırada Sümeyye'nin piç gülüşünü gördüm. Bunu Efe'de farketmişti. Efe de 2 parmağıyla alnını ovuştururken konuşmaya başladı.

"Hayır Sümeyye sen gelmiyorsun. Hani biz yani ben Asya ile sevgiliyim ya. Yalnız bıraksan mı acaba bizi."

Bir süre Sümeyye düşünüyormuş gibi yaptı ama gerçekten düşündüyse adım ne olsun. Ve tabii ki düşünmedi kısa ve net.

"Hayır. Hem baş başa kalın ama bende sizin arkanızda olayım. Yoksa gelecekteki çocuklarınız sizin gençlik albümünüzü incelemesin mi?"

Tabii ki Sümeyye'nin bu dedikleri ile kaçınılmaz son yüzüm kızarmıştı.

"Sumis! Git."

Sümeyye ise bunu ikiletmeden önümde sahte bir reverans yaptı.

"Emredersiniz Choi Vârisim."

Ve Sumis ortadan puf oldu. Efe ise arkadan bu kız ciddi mi der gibi baktı. Sonra tekrar bana döndü.

"Neyse en azından baş başa kaldık."

 

Emre ise kapalı PlayStation alanına gitmişti. Yarış gibi bir şey varmış sanırım. Bende Efe ile dönme dolap bölümüne doğru gidiyordum.

Ve ne oldu biliyor musunuz? Efe elimi tuttu! Verdiğim tepkiye gülümsedi ve dönme dolap tarafına doğru beni yönlendirdi.

Tam o sırada bir amca bizi durdurdu.

"Güzel çiftim dilek tavşanından dilek kağıdı çekmek ister misiniz? Sizin gibi genç çiftlerimize özel ücretsiz."

Efe'de bana istersen git bakışları attı. Tabii ki tavşan o kadar tatlıydı ki kendimi durduramadım.

"Ne yapacağım ki? Direk kağıt mı çekeceğim?"

Bu dediğime amca kıkırdadı.

"Hayır güzel kızım. Tavşana ilk önce temasta bulun. O senin enerjini hissedecek ve senin için bir niyet çekecek."

Hafifçe yüzümü buruşturdum.

"Bunlar sadece batıl inançlar."

Amca tekrardan gülümsedi.

"Batıl inanç olsa bile denemekten zarar gelmez. Gerçeklerin ve hayallerin seni ne zaman bulacağını bilemezsin."

Hafifçe dudaklarımı büzdüm ve tavşanın başını okşadım. Çok pofuduktu yicem. Efe'nin saçları gibi.

Amca bu sefer Efe'ye döndü.

"Sende sevgilinle beraber tavşana dokun. Sizin ortak niyetinizi çeksin."

Efe yavaş adımlarla yanıma geldi ve bir elini benim elimin yanına yani tavşanın kafasına koydu.

Tavşan ellerimizi kokladı. Pembe küçük burnu çok tatlı duruyordu. Daha sonra niyet kağıtlarının yanına gitti zıplayarak. Ağzına bir tane mavi kağıt aldı. Amca kağıdı tavşandan alıp bize uzattı. Daha sonra gülümseyerek bize ve ilişkimize uzun ömürler diledi.

 

Efe gülümseyerek bir bana bir kağıda baktı.

"Açsana Asya hadi merak ettim."

Parmaklarım kağıdı açmak için hareketlendi. Ama hemen vazgeçtim.

"Dönme dolapta açarım."

Efe ise huysuz inatçı bir çocuk gibi bana baktı. Sonra hemen yenilgiyi kabul eden küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdü.

"Öyle olsun güzelim."

Bu dediğine hafifçe kıkırdadım.

 

Bir süre sonra dönme dolapta kendimize bir yer kaptık ve karşılıklı oturduk. Gün batımı ile çok güzel bir manzara vardı. En yukarıya çıktığınızda yukarıdan aşağıya sırayla mavi, mor, pembemsi, kırmızı-turuncu-sarı karışımı renklerini görüyordunuz. Aşağıdan yukarıya doğru yıldızlar belirginleşiyordu.

"Efe yıldızlara bak!"

Ve Efe gözünü manzaradan çevirip bana baktı. Bende ona baktım ve gözlerimi tekrar manzaraya çevirdim.

"Bana bakma yıldızlara bak Efe."

Efe ise hafifçe kıkırdadı.

"Parıldayan yıldızları yalnızca gözlerinde görüyorum."

Ve evet. Kaçınılmaz son yanaklarım kızarmıştı. Gülümsedim. Ve tabii ki 40 yılın sonunda ilk defa odun olmadım.

"Tamam o zaman sanırım bende gerçek manzaraya odaklanmalıyım."

Bunu demem ile Efe'de kıkırdadı.

"Ayna getirmeyi unuttuğum için kusuruma bakma. Gerçek manzarayı görememen üzücü."

Efe'nin bunu demesi ile sesli bir şekilde güldüm.

"Gözlerini yakınlaştır. Belki oradan kendi yansımamı görürüm."

Efe ise kaşlarını kaldırdı.

"Kendine bakacağından nereden emin olabilirim?"

Bir süre düşünüyormuş gibi yaptım ve tekrar gülümseyerek cevap verdim.

"Haklısın sanırım senin yeşillerinde kaybolurdum."

 

Sohbetimiz aşağı yukarı böyle geçmişti. Ve ilk defa onunla mesajlaşma harici bu kadar böyle konuşmuştuk. İçimdeki kelebekler birbirini sikmişti şuan.

 

En sonunda birlikte kağıdı açtık. İçinde şunlar yazıyordu.

 

"​​Aşkınız en az gökyüzü kadar derin, ışıltısı en az yıldızlar kadar..."

 

Efe ise kağıda gülümseyerek bakıyordu.

"Tavşan bile işi biliyor."

Efe'nin bu dediğine kıkırdadım. Ve gülümseyerek yıldızları seyrettik.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

《°•~•°》

 

İrem'den...

 

Kişisel korumam Aras bey ile Diriliş Ertuğrulculuk oynamaya atlı karıncaya gittik. Ben en asil duran ata bindim. Aras bey de o sırada biletleri önden veriyordu.

Ben en asil ata bindim çünkü Asil Türk kanına bu at yakışırdı. Hihihi.

"Aras bana bak Ertuğrul oldum!"

Aras ise bu dediğime semelerin sahip olduğu o deep voice ile kıkırdadı. Hihihi.

"Görebiliyorum. İhtişamlı atın ile insanların gözünü alıyorsun."

"Aras sende binsene!"

"Yok yaş aralığı 5-6-8-14-6-4 olan şeyleri tercih etmiyorum."

"O zaman buranın en büyüğü benim dimi!"

"Evet İrem en büyükleri sensin çünkü onlar 5-6 yaşında."

"Korkun benden veletler!"

 

Ve tam o sırada 4-5 yaşındaki iki velet ağlamaya başladı. Anneleri de bana side eye atarak çocuklarıyla beraber gittiler. Ve bu sadece Aras'ın gülmesine neden oldu. Bende güldüm hihi.

 

"Savaşçı dediğin korkusuz olur! Kalan sağ atlar bizimdir! TANRI TÜRKÜ KORUSUN!"

Aras ise eliyle bozkurt işareti yaptı. Auu.

 

Daha sonra atlı karınca süresi bitince yaşlı amca zorla beni indirdi. Şimdi Aras için bir makine arıyordum. Daha sonra gözüme bir şey takıldı!

 

"Aras şuraya gidelim lütfeen."

Aras gösterdiğim yere baktı. 4 dart tahtası vardı. Hedefi vurursan istediğin bir peluşu veriyorlardı.

Aras beyin memnuniyetini kazanmış olacak ki oraya doğru yöneldi. Bende peşinden gittim. ZAFER

 

Aras ise sadece 4 dart için 4 ok aldı. Hepsine tekte vuracağını sandı kesin hihi.

 

Ve evet hepsini tekte vurdu. Ve bana döndü.

"Hangi peluşu istiyorsun?"

 

Gözüm peluşların arasında dolandı ve bir tane ördekte karar verdim.

"Şu ördek olsun lütfen lütfen!"

 

Sonra görevli peluşu aldı ve bana verdi. Artık o sadece bir peluş değildi! Bir ördekti ve adı.. Adı..

 

"Adını ne koyacaksın?"

"TARIK!"

"Ertuğrul koyarsın sanıyordum."

"Hayır Tarık."

"Tamam Tarık olsun."

"TÜRKİYEYEYEYYEY"

"Bu nasıl milliyetçiliktir."

Bunu kıkırdarken söylemişti. Normalde Aras'ı gülerken hiç görmedim ama bugün resmen yüzüne nur akıyordu.

"Aras fotoğraf çekinelim mii?"

"Olur."

Aras cebinden telefonunu çıkardı ve selfie moduna getirdi. Ben ortamızda Tarık'ı tutuyordum. Boşta kalan elimle de bozkurt işareti yapıyordum. Aras da aynı şekilde bir eliyle telefonu tutuyordu diğer eliyle bozkurt işareti yapıyordu.

 

《°•~•°》

 

Sümeyye'den...

 

Ben diğerleri gibi oyun oynamamıştım. Herkesi gizli gizli takip etmiştim.

İlk önce niyet tavşanının yanına gitmiştim ve oradaki amca ile anlaşmıştım. Ücreti ödemiştim ve Efe ile Asya'yı tanımlamıştım. Buraya geldiklerinde onlardan ücret almayacaklardı.

Asya'nın maviyi sevdiğini biliyordum. O yüzden mavi olan kağıtlara tavşanın dikkatini çekecek bir koku sürmüştük. Daha sonra Efe ve Asya geldiğinde gizlice onların fotoğraflarını çektim.

El ele tutuştukları, tavşanı sevdikleri, niyet çektikleri..

Daha sonra onlar dönme dolaba bindiklerinde bir süre sonra bende bindim. Dikkatleri birbirlerinde olduğu için beni farketmemişlerdi. Yine telefonunun yakın kamerasını kullanarak fotoğraflarını çektim.

Gülüşmelerini, göz temaslarını...

 

Daha sonra İrem ve Aras atlı karıncadayken bir süre etrafta dolaştım. Ara ara yine Aras ve İrem'in fotoğraflarını gizli gizli çekmiştim.

Daha sonra ara ara İrem'in bir standa baktığını farkettim. Onlar oraya gitmeden önce o standa ilerledim. Onlarla dartları hedeften vurmak gerekiyordu.

Oradaki abi ile anlaştım ve dartlara biraz hile yerleştirmiştik. Tam ortaya küçük bir mıknatıs koymuştuk. Böylelikle ok ne olursa olsun hedefte duracaktı.

Bu sefer Emre'nin gittiği PlayStation'a gittim. Her ne kadar anlaşamasak bile herkes gibi onunda mutlu olmasını istemiştim. Skor tabelasına baktığımda Emre'nin önde olduğunu görmüştüm. Ama yinede onun içinde ek ödül olarak vermesi için görevli ile konuştum. Emre'nin sevdiği atıştırmalıklarla dolu bir paket koymuştum.

 

En son havai fişek izleyeceğimiz alana gittim ve hepimiz için pamuk şeker ve elma şekeri aldım.

Herkes geldiğinde tüm planlarımın ve amaçlarımın gerçekleştiğini farkettim. Bu da gülümsememe neden oldu. Herkes mutluydu.

 

《°•~•°》

 

Asya'dan...

En sonunda hepimiz havai fişek gösterisinin yapılacağı yere gelmiştik.

Sümeyye hepimizden önce gelmişti. Elinde bir poşet dolusu pamuk şeker ve elma şekeri vardı. Bizim için almış olmalıydı.

Ona doğru ilerleyip yanına oturdum. Efe'de benim yanıma oturdu ve bir elini arkamdan koluma koydu. Sümeyye bize birer tane elma şekeri ve pamuk şeker uzattı.

Bizden sonra aynı şekilde İrem ve Aras geldi. İrem, Aras'a heyecanla bir şeyler anlatıyordu. İrem'in kucağında da bir tane peluş ördek vardı.

Sümeyye onlarada pamuk şeker ve elma şekeri verdi. Daha sonra Emre geldi. Onunda elinde bir tane küçük bir kupa ve bir poşet dolusu atıştırmalık vardı. Sümeyye ona da pamuk şeker/elma şekeri verdikten sonra havai fişek gösterisini izlemeye başladık.

Gökyüzündeki parlak yıldızlar ve renkli parlak havai fişekler gökyüzünde güzel bir renk cümbüşü oluşturuyordu. Ben gökyüzünü hayranlıkla izlerken saçlarımda hafif bir baskı hissettim. Yana döndüğümde Efe'nin saçlarıma bir öpücük kondurduğunu farkettim...

 

《°•~•°》

 

Asya'dan...

Havai fişek gösterisinin ardından yeni açılan korku evine gitmeye karar verdik. Aslında bu Aras'ın aklında daha önceden olduğu için bize özel rezerve edilmişti. Sadece ben, Efe, Sümeyye, İrem, Aras ve Emre olacaktı. Yani öyle umuyorum.

Kimliklerimizi ve çantalarımızın içini kontrol ettirdikten sonra içeriye girdik. Normal 3 katlı her katında 4 oda olan 2 katında da lavabo olan bir evdi.

İçerisi cadılar bayramına özel dekore edilmişti. Ürkütücü mü diye sorarsanız; Hayır, gayet tatlıydı bence. Sümis sanki kendi eviymiş gibi kendisini kanepeye attı.

"Korkulacak bir şey yokmuş ya. Ne güzel ışıklar falan da açık."

Sümeyye oturunca İrem'de yanına oturdu. Sanki koltuk rahatlık testi yapıyormuş gibi yastıkları incelemeye başladı. Ama yanılmışım.

"Bu minderlerle ne güzel savaşçı kalesi yapılır. Ertuğrulculuk oynardın."

Efe ise hafifçe gözlerini devirdi. Çocuk karizma be.

"Yerinizde olsam bu kadar rahat olmazdım. Her an ne çıkacak belli değil."

Efe'nin bu sözlerine karşılık Sümeyye gözlerini devirdi. Bende kızların yanına oturmuştum. Sümeyye, Efe'ye göz devirirken bir yandan konuşuyordu.

"Rahat ol ya. Keşke böyle içecek falan da olsa. Susadım ben."

Sümeyye konuşmasını bitirir bitirmez arkadan bir el kristal bardak içinde Sümeyye'ye su uzattı.

"Yaa su için teşekkürler Asya."

"O ben değildim ki."

"İrem sen miydin?"

Hepimiz şok içinde birbirimize bakıyorduk. İrem'in olmadığını biliyorduk. Sümeyye bir anda çığlık atarak koltuktan kalktı.

Ve bir anda bir ses duyuldu.

"Çok cırlama be. Korkacaksan ne geliyorsun."

Bu garip sesin duyulması ile İrem ve bende hızlıca koltuktan kalktık. Efe ve Aras koltuğun arkasına baktı. Ama kimse yoktu.

"Yani şimdi korkmakta da haklısınız. Buradan çıkacağınızın garantisi yok."

İrem sesi duyunca bir bize baktı bir etrafa baktı. Ben zaten korkudan konuşamıyordum.

"Ney.. Ne demek çıkamayacağız ya."

Daha sonra Emre ve Efe etrafı kurcalamaya başladı. Şuan 2. Katta mutfaktaydık. Efe bize döndü.

"Burada bir şey yok bence alt kata veya üst kata çıkalım."

Sümeyye ise Efe'ye göz devirdi.

"Hiçbir şey olmaması daha iyi değil mi?! Burada kalalım!"

Ve sonra yine o az önceki garip ses duyuldu.

"Ben bu kızı hiç sevmedim car car bağırıybağırıyor."

Bu dış ses midir nedir onu fazla dikkate almamaya çalışıyorduk.

Aras bir anda mutfak kapısına doğru ilerledi.

"Buraya oturmaya gelmedik. Efe midir nedir haklı. Korkan kişiler biberonunu alıp çıkabilir."

Erkekler önde bizler yani kızlar arkada odadan çıktık. Üst kata çıktık. Merdivenlerdeyken bir anda ayağıma bir şey takıldı.

"Uhm şey ayakkabınızı düşürme ihtimaliniz var mı?"

Efe yavaşça eğildi ve ayağımın takıldığı şeye baktı. Ben bakmaya korkuyordum ve Efe bir anda sıçradı.

"Anasını sikeyim kemik lan bu!"

Hızlıca merdivenleri çıktım. Bir elimle hızla inip kalkan göğsümü tutuyordum. Emin olun bir süre sonra gerçeklik algınız siktir olup gidiyordu.

İrem ise hala gerçeklik algısı sağlıklı olmalıydı ki konuşmaya başladı.

"Dinozor kemiği ise bana versenize."

O garip ses tekrar duyuldu. Bu sefer kıkırdıyordu.

"Ben bu kızı çok sevdim. Az önceki kız bu kızı örnek alsın. Dur bakayım adı neymiş. İrem'i örnek alın az be."

İrem ise bu seslere karşı güldü. Bir an İrem'in delirdiğini bile düşündüm.

"Teşekkür ederim canavar beyefendiciğim."

Bir süre sonra 3. Katta yani en üst katta bir odaya girdik. Oda bir sürü mankenlere benzer iskeletlerle doluydu. Gerçek olmadığı için fazla sorun yapmadık.

Ve o beklenen an beklenmedik zamanda gerçekleşti. Işıklar kapandı ve iskeletlerin kemik sesleri duyulmaya başladı. Hareket ediyor olmalılardı!

Ve bir anda bir çığlık sesi duyuldu. Ses çok yakındı ama bastırıldığı için kimin anlamıyordum. Kız sesi olduğu belliydi. Ya Sümeyye'nin ya İrem'in çığlığıydı. İçimden bunun olmamasını diledim.

Bir süre sonra 2 el kolumu kavradı. Daha ben tepki veremeden ağzımı kapattılar. Ve o garip ses tekrar duyuldu.

"Bu işi neden iskeletlere bıraktım ki. Beyinleri yok salakların. O kız değil değil! Çığlık atan olacak!"

Bir süre sonra ağzımdaki maskemsi şeyi çıkardılar. Beynim uyuşmuş gibi hissediyordum. Bir süre sonra az önceki çığlık tekrar yükseldi. Ve hemen sonra yere düşme sesi.

Bir el hızla gelip elimi tuttu. Elimi tutan kişi fısıldadı.

"Benim, Asya.. Benim Efe. Rahat ol."

Efe'nin olması ile bir rahatlığa kavuştum. Sonra bir ses daha geldi. Bu çığlıktan çok daha çok bağırma sesi gibiydi. Bir erkeğin sesiydi. Efe yanımdaydı. Aras'ın sesi daha kalındı. Bu kez Emre olmalıydı.

10 dakika içinde ışıklar tekrar yandı. Gözlerim ilk Emre'yi gördü. Odanın köşesinde elleri ve kolları bağlanmış bir şekilde oturuyordu. Gözleri kapalıydı büyük ihtimalle bayıltılmıştı çünkü ağzı bir bez ile kapatılmıştı. Az önce beynimi az da olsa bulandıran bezlerdendi.

Efe hızlıca arkadaşının yanına gitti. Ve bir iskelet onu durdurdu. Bakın yalan söylemiyorum bir iskelet Efe'yi durdurdu.

Gözlerim hızlıca İrem ve Sümeyye'yi aradı. İrem, Aras'ın yanında duruyordu. Ve bir sürüklenme sesi.

Kapıya doğru baktığımda yüzlerinde siyah maske olan ve siyah giyinimli iki kişi Sümeyye'yi sürükleyerek götürüyordu. Aynı onunda ağzı kapatılmıştı ve bayılmıştı.

Ben ve İrem hızlıca kapıya doğru koşmaya başladık ama kapı yüzümüze kilitlendi.

Az önceki ses yani İrem'in anlatımı ile canavar beyefendisi konuşmaya başladı.

"Neyse en azından kulaklarınız biraz dinlenecek."

İrem ve ben aynı anda bağırmaya başladık.

"Onu bize geri ver!"

"Tamam."

İrem şaşkınca etrafa bakındı.

"Bu kadar kolay mı?"

"Evet ama önce arkadaşınız ile küçük bir işimiz var. Bu evin ritüelleri sıradan hayvanlarla olmuyor sonuçta."

Ve harika. Herkes etrafa korku dolu bakışlar atıyordu. 2 adam içeriye girdi ve Emre'yi alıp gittiler.

Ve harika ×2. Hepimizin gerçeklik algısı gitmiş oturmuş plan yapıyorduk.

İlk Efe konuştu.

"Bence birimizi feda edelim. Bayıltılmazsa onları arar."

İrem side eye bakışlar atarak Efe'ye baktı.

"Bayıltılırsak ne yapacağız ileri zekalı ikizim?"

Efe hiçbir şey söyleyemedi. Beni direk geçin korkudan ağzımı açamıyordum. Aras bırakın plan yapmayı bizimle muhatap bile olmuyordu. Sadece etrafı kurcalıyordu. Ve en sonunda birkaç şey söyledi.

"Sesli düşünmeyin bizi duyabiliyorlar."

Aras bu konuda haklıydı. Bir süre sonra kapı açıldı. Ve odanın içindeki vazodan onlarca böcek çıkmaya başladı. Örümcek fobim olduğu için koşarak odadan çıktım. Aynı şekilde diğerleri de arkamdan geliyordu.

Bu katın sonundaki odaya girdik. Oda tıpkı bir büyücü odası gibiydi. Çalı süpürgeler, sandıklar, iksirler için cam şişeler, ocaklar ve bir hançer. Fakat körelmişti kesmiyordu.

İrem'in dikkatini çekmiş olacak ki iksir şişelerinin yanına gitti. Ve İrem'in canavar beyefendiciği tekrar konuşmaya başladı. Bende İrem'in yanında duruyordum.

"Hey kısa olan dokunma o şişelere."

Ve İrem hiçbir şey olmamış gibi bana döndü.

"Asya sana diyor dokunma tamam mı?"

"Kısa olan. Ne adı he İrem. İrem kısasın işte uzatma. Dokunma."

"Ben kısa değilim bi kere!"

"Kısasın."

"Değilim."

"Peki nasıl inanmak istersen."

"YEYYYYY."

 

Etrafı biraz daha incelemek adına tekrar 2. Kata yani orta kata indik. Tekrardan mutfağa girmiştik. Ve Emre'yi duvara yaslanmış bir şekilde bulduk. Kıyafetleri bıçaklanarak duvara sabitlenmişti. Bıçak bedenine saplanmamıştı ama yine ürkütüyordu.

Efe ve Aras hızlıca Emre'ye doğru ilerleyip onu kanepeye yatırdılar. İrem ve ben şok içinde izliyorduk.

Daha sonra Aras konuşmaya başladı.

"Bunun uyanmasını mı bekleyelim?"

Daha sonra Efe konuştu.

"Asya ile ben burada Emre'yi bekleyelim. Sende İrem'le, Sümeyye'yi ara."

"Tamam."

 

《°•~•°》

 

İrem'den...

Aras bey ile Sümeyye'mi arıyorduk. Sümeyye'm benim için çok önemliydi ama önemli olan bir şey daha vardı.

"Aras baksana bi."

"Efendim ne oldu?"

"Benim tuvaletim geldi."

"Ee ne yapabilirim?"

"Tuvalet nerede diye sorsana."

"Tamam baş belası."

 

20 dakika sonra

 

"Cidden şuan esrarengiz olayların içindesiniz ve tuvalete mi ihtiyacınız var?"

"Evet."

"Kime lazım?"

"İrem'e."

"Öyle desene. 1. Odada son koridorda."

"Tamam."

"Ben bu Aras'ı da sevmedim. Meymenetsiz."

"Banane amk."

Aras ve canavar beyefendiciğim kavgaya tutuşurken bende merdivenlere yöneldim. Aras da arkamdan geliyordu.

"Ay hoşt! Sapık! Terbiyesiz! Edepsiz!"

"Ne oluyor Miusa."

"Beni niye takip ediyorsun!"

"Kaçırılma diye."

"Benimle beraber tuvalete mi gireceksin!"

"Gireyim mi?"

"Yok sen Sümeyye'yi ara. Ben 10 dakikaya gelirim."

"Yok sen kaybolursun."

"Kaybolmam."

"Ne halin varsa gör."

"Sen benim kötülüğümü düşünüyorsun."

"İrem git yoksa sonra gidemezsin."

"Timam be."

"Timammış."

"Hıh."

"Trip perisi Miusa."

"Sus."

"Tamam."

"Timam desene."

"İrem şu lanet olası tuvalete gidebilmen için sana 5 dakika veriyorum."

"Tamam ya."

 

Evet kaybolmam kaçırılmam dedikten sonra ne oldu biliyor musunuz? Kayboldum ve ardından kaçırıldım hihi. Hemde canavar beyefendiciğim tarafından! Bu arada kendisi bir hayaletmiş hihihi.

Beni kaçırdıkları sonra (kendi isteğimle gittim.) Ayni şunlar oldu.

*kapı sesleri*

"Ay o kim be Aras sen misin?"

"Yok Azrailinim ben."

"Ölmek için çok çıtırım olmas."

"Haklısın gel milleti korkutak."

"Ay olur valla. Sümeyye'm nerede?"

"Ayin odasında."

"Hee. Ne yapacak orada."

"Sadece uyandığında korksun diye."

"Ama ben kıyamam ki."

"Tamam ben onlara söylerim. Kaldırırlar onu oradan."

"Emre nerede?"

"En son mutfaktaydı ama arkadaşların onu bulmuş."

"Dalga geçelim mi onunla lütfeeen."

"Sen iste yeter ki."

"O değilde beyaz çarşafın güzelmiş. Tesettürlü hayalet."

"Ben erkeğim."

"O zamaan Tesettürlü hayalet beyefendiciği. Ey edep sen ne güzel şeysin."

"Boş yapma milleti korkutak biraz."

"Timam bana da çarşaf versenee."

"Sana Azrail kostümü vericem."

"YEYYYYYY"

 

《°•~•°》

 

Asya'dan...

Biz Efe ile beraber Emre'nin uyanmasını beklemiştik. O sırada bir İrem ve Aras'ı beklerken Sümeyye mutfağa girdi. Uykulu bir hali vardı. O anlık korku ve endişeyle Sümeyye'ye doğru koşup Sümeyye'ye sarıldım.

"Kaçırıldın diye çok korktum serseri şey seni!"

"Kaçırıldım zaten! 2 kişi geldi. Özel konuk kurtulmanı istiyor dedi serbest bıraktılar beni. İrem ve Aras nerede?"

"Bilmiyorum ki."

O sırada içeriye bi anda 2 hayalet girdi. Ve bizi kovalamaya başladılar. Biri Emre'yi hedef almış senin ecelini alacağım diye bağırıyordu. Diğeri yani beyaz olan da hepimizi kovalıyordu. Sümeyye ve ben bir duvara; Emre ile Efe bir duvara sinmişti. Bizim karşımızda beyaz giyinimli onların karşısında siyah giyinimli vardı.

Tam korkudan geberecektim ki odaya Aras girdi ve doğruca siyah giyinimli hayaletin yanına gitti.

"Bu günlük bu kadarı yeter."

Siyah çarşafı Aras çekti. Ve ne görelim. İrem! İrem, Aras'ın bu hareketine karşılık bağırmaya başladı.

"Ben ne güzel zürafa ve emreyi korkutuyordum!"

"Rezerve süremiz bitti."

"Uf tamam."

 

Daha sonra hep beraber bahçeye çıktık. Bizimle beraber bir hayalet ve bir iskelet de çıkmıştı. İlk önce hayaleti ve İrem'i tek başlarına çektik. Daha sonra Sümeyye iskeletlerle fotoğraf çekildi ve son olarakta grupla ve iskeletler ile hayalet ile selfie çekildik.

Onların kim olduğunu belki de hiç öğrenemeyecektik ama yinede korkutucu ile olmakla beraber eğlenceli bir gün geçmişti.

Vedalaşmanın sonunda Efe elimi tutmuştu. Sümeyye bizim arkamızdan geliyordu. Efe'de elimden tutarak yanımdan geliyordu.

Site önüne geldiğimizde yine her zaman ki gibi o benim saçlarımdan öptü bende onun yanaklarından öptüm. Sarıldık ve evlerimize dağıldık.

 

yala dedi yalama👅 herkes aktif

yala dedi yalama👅 luwshii(Siz) aktif oldunuz.

 

Cherry'm

Tatlı kabuslar chat

 

Efem

İyi geceler

 

Emreymis

İyi geceler chat

 

JustAras

​İyi geceler

 

Balım

IYI GECELERRR

 

 

luwshii

 

İyi gecelrrrr

Loading...
0%