Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1/ Giriş

@cielo_corea

 

 

İYİ OKUMALAR

Varlıklar- Sihri olup ölümsüz olanlar.

Yaratıklar- Sihri olup ölümlü olanlar.

Yin ruhu, ruhlar âleminin en güçlü ruhu idi. Bir sürü ruh içinde en göze çarpan ve en yenilmez ruh Yin ruhuydu.Yin ruhunu yöneten kişi önemli ve yenilmez kişilerdendi. Öyle ki kimse ona karşı gelemezdi, ölümsüzdü ve o kimsenin bilmediği ‘ölümsüz yok etme’ sihrini biliyordu.

Böylece kötülük yapan ölümsüzlerin ölümsüzlüklerini alıyor ve onları gökyüzüne atıyordu. Gökyüzünde duran ruhlar bir süre sonra şimşek ve yıldızların gazabına uğrayıp ölüyordu.

Her ruhu yöneten kişilerin öğrencileri olurdu. Öğrencilerini daha onlar bebekken seçerler, onları eğitirler ve ölümsüz yaparlardı.

Bir köşkte –kralların ve ailelerinin yaşadığı yer- yeni bir bebek doğarsa doğan bebeği bir odaya koyarlar, ruhlar gelir ve o bebeği öğrencileri olarak seçip seçmeyeceklerine karar verirlerdi.

Yin ruhu yöneticisi; Yin Guan. O hep geride dururdu, bütün ruh yöneticileri onun önünde eğilirdi. Kendine ait ve büyüyünce her koşulda birinci olacak bir öğrenci seçmek için beklerdi. Kendi gibi.

Onun ataları da öyle yapmıştı. Bu zamana kadar çok öğrenci seçmişti ama hepsi de onu istemediklerini ve başka bir ruh yöneticinin öğrencisi olmak istediğini söylerlerdi. Katıydı ama öğrencileri bir şey öğrensinler diye çok uğraşıyordu.

 

 

25 Yıl Önce –Dünyaya göre-

Yin Guan, derin bir nefes daha aldı. Xuxinci köşkün de toplanmıştı bütün ruhlar. Bebek kimin öğrencisi olacak diye karar veriyorlardı. Bütün ruh yöneticileri bebeğin başında durmuş erkek bebeği izliyorlardı.

Ama bebeğin gözleri Yin Guan da idi. Yin Guan’a öyle bir bakıyordu ki sanki onu seçmesini söylüyordu.

Yin Guan oturduğu yerden ayaklandı ve bebeğe doğru ilerledi. Bütün ruh yöneticileri hızlıca bebeğin yanından ayrıldı ve ona yer açtı. Bebeğe doğru ilelerken kendinden emin adımlarını kullandı. Öyle bir asaleti vardı ki biri görse ve onu tanımasa bile onu bilirdi.

Alnına düşmüş saçları ve sert bakışları herkese haddini bildiren türdendi. Elleri beyaz pantolona benzeyen elbisenin cebindeydi. Üzerinde kısa kollu beyaz bir T-shirt vardı ve bunları üstünde yere kadar uzanan uzun bir hırka. Hırka ne inceydi ne de kalın ama o kadar güzel durmuştu ki üstünde. Her adım attığında havalanıyordu. Saçları uzun değildi, kısaydı ve birkaç tutamı alnına düşmüştü. Gözleri siyahtı simsiyah aynı saçlarının rengi gibi.

Boynunda taşıdığı kolyedeydi her şey. O kolye sadece Yin ruhunu yönetebilecek kadar güçlü olan birine verilirdi, geniş omuzları ve kol kasları her şekilde bu işin üstesinden gelirdi.

Sağ kolunun bileğindeki dövmeyi bu güne kadar onun dışında kimse anlamamıştı. Bebek ondan gözlerinin hiç ayırmadan onu süzmeye devam ediyordu.

Bebeğin yanına geldiğinde “Bebeği öğrencisi yapacak olan var mı?” diye sordu. Kimseden ses çıkmadı çünkü biliyorlardı Yin Guan bu soruyu soruyorsa bu bebeği öğrencisi yapacaktır demektir. Dudağının bir kenarı yavaşça yukarı kıvrıldı. “Gidin.” dedi baskın çıkan ses ile. Bu bebek artık onun öğrencisi olmuştu bunu herkes anlamıştı.

Ruh yöneticileri ışınlanma güçlerini kullanarak gittiklerinde Yin Guan bebeğin gözlerinin içine baktı. “Neden bana böyle bakıyorsun?” diye sordu bebeğe. Bebek elini kaldırdı ve elini Yin Guan’ın kolyesine götürdü. Guan, yerinden hiç kıpırdamadı.

Bebek kolyeye dokundu ve “Hissettim.” dedi bebeksi sesiyle. Elini geriye çekti. Başını omzuna yasladı ve, ”Sen beni niye seçtin?” diye sordu bu seferde bebek Guan’a.

Yin Guan elini kaldırdı ve elini bebeğin saçlarında gezdirdi. “Hissettim,” dedi bebeğe doğru. Yere eğildi ve tek dizini yere koyup bebekle aynı hizaya geldi. “Seni her konuda eğiteceğim çocuk,” kolyesine baktı. “sen bu kolyeyi taşıyacak güce geleceksin inanıyorum.”

Yorulmuştu artık Guan. Yin ruhu öyle büyük bir ruhtu ki onu yaşatmak kolay değildi. Ama bunu tek bir bebekle yapmayacaktı. Üç yaratık seçecekti kendine, üç yaratığı eğitecek ve hangisi daha iyi olursa ona verecekti Yin kolyesini.

Birinci olarak seçtiği çocuk Yuchi olmuştu. İkinci seçeceği çocukta erkek olacaktı. Üçüncü seçeceği çocuk kız olacaktı. Eğitecekti bu üç çocuğu, herkes o üç çocuğun önünde eğilecekti. Düşünmüştü ve gerçekleştirecekti de.

Bebeğe bakarken bebeğin gözünde gördü o kararlılığı. Çocuğun elinden tuttu ve bıraktı gitme zamanı gelmişti onun için. Sihrini kullanıp yin köşküne gitti. Çocuk ayaklandı ve annesinin yanına gitti.

Çocuk annesine "Yin Guan." dedi ve bu hangi ruh yöneticisinin onu eğiteceğinin gösteriyordu. Aliana yani bebeğin annesi gururla baktı çocuğuna. Kolay değildi Yin ruhunun yöneticisinin öğrencisi olmak. Yuchi seçilmişti belki o zaman pek anlamamıştı tüm varlıkların -gücü olup ölümsüz olanlar- ona neden bu kadar iyi davrandığını ama büyüdüğünde anlayacaktı, o iki çocukta anlayacaktı.

Üç yaratık büyümüşlerdi ama asla birbirlerini tanımadılar çünkü Yin Guan buna asla izin vermemişti. Ölümsüz olmuşlardı. Üç varlık asla tanışmamışlardı. Yin Guan’ın planı; onları sonradan birleştirip birbirlerinin hayatta kalmasına en çok yardım eden varlığın Yin kolyesini almasıydı. Ama işler pekte Yin Guan’ın istediği gibi gitmedi. Yin kolyesi tehlikede kalır, yaşam ve hayat4 için bu üç varlıktan birinin hayatına son vermesi gerekir…

 

Biliyorum ilk bölüm baya kısa oldu ama unutmayın bu ilk bölüm değil giriş. Diğer bölümler daha uzun olacaktır bilginize.

Birde kitap hakkında görüşlerinizi anlatırmısınız. Her türlü eleştiriye açığım.

 

Loading...
0%