Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9.Bölüm

@cigdemgah

Sabah herkesten önce ofise gitti. Masanın başına oturdu. Bugün önemli bir gündü. Zara ona daha önce ki çizimlerini getirecekti ayakkabı ile birlikte. O da hemen öğleden sonra yatırımcıya gidecekti toplantı için. Eğer adamları etkileyebilirse ki bundan emindi. Yurtdışına ilk ayağını atacaktı. Canı bir keyif kahvesi çekerken Ahşan’ın cam pencereden kendisine doğru geldiğini gördü. Elinde kahve fincanı ile. Şimdi daha memnun bir ifade ile Ahşan’a baktı. Yüzünde ki gülümsemeyi görünce daha iyi hissetti. Demek ki uyarı ve son şans iyi değerlendirilecekti. Mir Ahşan’ın bu defa iyi bir iş çıkaracağına emin oldu orada. Ayrıca bakışları onun gülümsemesine takıldı. Yüzünün aydınlığı hoşuna gitti garipsedi ve bu gülümseyiş Mir’e de yansıdı ama Mir istemediği sürece asla gülmezdi.


“Günaydın Mir Bey,” Mir başını salladı Ahşan’ın gülümsemesini kafasından atmaya çalışırken, bakışlarını ondan çekip önüne bırakılan fincana dikti: “Kahveniz hazır.”


Mir sıcak kahveden bir yudum aldı hemen. Evet, tadı Ahşan’ın kahvesi. Memnun oldu bu tat için. Keyfi yerine geldi. Ahşan ise onun yüzünde ki ifadeden memnun olduğu sonucunu çıkardı: “Bugün şu İtalyan şirketle ayarladığınız toplantınız var öğlenden sonra. Şık bir geleneksel restoranda yer ayırttım.”


“Güzel. Ondan sonra Remzi Bey ile görüşeceğim saat beşe kadar hiçbir şey ayarlama.” Remzi Bey Lila’nın babasıydı. Ahşan bir acaba mı diye geçirdi belki de şu beraber yemek fikrinden vazgeçmişlerdi. Buna sessizce bir rahatlama eşlik etti.


“Bir de Mir Bey, ben defterimi bulamıyorum acaba-”


“Bendeydi. Attım.” Ahşan şaşırarak ona bakakaldı.


“Neden?” Mir sorusunu yenilemek yerine çantasında bulunan lacivert defteri çıkarıp ona uzattı.


“Bundan sonra bununla bu özenle devam et.”


Ahşan şaşırarak onun elinden ki defteri aldı. Mir ardından bir paket renkli kalem ve not kâğıdını çıkarıp Ahşan’ın eline tutuşturdu. Ahşan elinde ki renkli malzemelere bakarken ve elmalı yeşil not kâğıdına dokunurken gülümsedi: “Bunlar da hediye. Daha iyi çalışman için.” Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken Mir’in bunu ciddiye alamayıp önüne dönen yüzüne baktı. Dünden sonra bir de hediye mi veriyor bana?


“Teşekkür ederim.” Mir bu teşekkürü görmezden geldi.


“Zara gelir gelmez odama gelsin.“ İşte büyük an!


Başını sallayarak onayladı Ahşan. Ofis dolmaya başlamıştı. Aynı anda odaya Boran geldi ve elinde büyük bir orkide taşıyordu. Elinde ki çiçek ne kadar güzelse Boran’ın yüzü değildi.


“Geçmiş olsun Miralay, kapıdan aldım sana gelmiş.” Diyerek Mir’in masasına bıraktı. Kimin gönderdiğini söylemesine gerek yoktu. Mir zaten anlamıştı ve demin ki tadı çoktan kaçmıştı. Mir uzanıp not kâğıdını aldı eline, Boran çoktan okumuştu. Mir ardından notu masaya bıraktı okumamıştı sadece gönderenin ismini görüp bırakmıştı eli ile burun kemerine dokunup geriye yaslandı. Ahşan şöyle bir göz gezdirdi nota.


Orkideler dünyada ki ilk bitki imiş, diğerleri de onun birer… Diye başlayan notu daha fazla okuyamadı sadece sonunda ki isime baktı Lila. Anında geri çekildi ve elinde ki not kâğıtlarını okuyormuş gibi yaptı aksi halde sebebi olduğu durum için Mir yeniden kendisine kızabilirdi.


“Çiçekleşmek nedir? Ya işim var benim iş.” Diyen Mir çiçeğe bir daha bakamadı. Boran aldı saksıyı eline belki Mir kabul etmeyecekti.


“O halde ben alayım bunu.”


Elinde ki güzel çiçeğe bakınca mutlu oldu Boran severdi çiçekleri ve çiçeği odasında ki diğer Mir’e gelen çiçeklerin yanına koyacaktı bunu da. En azından Mir’in kasvetli ciddi odasına göre kendi odasında daha güzel görünecekti bu çiçek. O sırada Mir bugünü düşündü. Önce Remzi Beyin nabzını ölçmeliydi, öyle geçmeliydi Lila’nın yanına. Adamla uzlaşmak ve bu Lila meselesini ise tamamen kapatmak istiyordu. Bugün o gündü de aynı zamanda.


“Akşama yemeğe çıkıyoruz. Bu gece şu mevzuyu kapatalım artık.” Diye söylendiğinde Boran ona baktı. Hayal kırıklığına uğramıştı bugün planı vardı.


“Bugün maç var.” Mir onu duymazdan geldi.


“Akşama mekânda ol. Siz de Ahşan Hanım. Ne de olsa bu derdi başıma siz açtınız.” Mir’in sesi sertti ama en azından kızmamıştı kendisine.


“Peki, Mir Bey,” Bu onay üzerine Mir cam pencereden Zara’nın geldiğini görünce hemen ayağa kalktı. Mutlulukla gülümsedi. Gidip içeri girmesi için kapıyı açtı. Boran’ın bakışları Ahşan’a aydı ama hemen geri çekti çünkü dün gece bu olayı bilmezden gelmeyi seçmişti.


Ahşan heyecanla Zara’nın içeri girmesini bekledi. Elinde dosyayı ve kara kadife kutuyu masaya bıraktı.


“Hoş geldin. Büyük bir heyecanla seni bekliyordum.” Bende… Diye içinden söylendi Ahşan Mir ile aynı fikirdeydi çünkü.


“Geciktiğim için özür dilerim.”


“Hiç önemli değil.” Aynı anda Erin de kapıda göründü. Bıkkın yılgın ve usanmış olan siluetle gelip kimse ile konuşmadan ve Boran’ın yanına oturdu. Sabahın köründe onu uyandırıp buraya kadar Zara’nın ortaokul çizimlerini görmek için çağrılmıştı. Aslında umutsuzdu. Bir haftadır Zara’nın tekrardan öteye geçemediğini görmüş hatta onun başarısız olduğuna da olacağına da adı gibi emin olmuştu. Mir’e bunu söyleyemezdi çünkü patron arayıştaydı. Kardeşinin oluşturduğu boşluğu doldurmak zorundaydılar bir beceriksiz ile iş yapacak olsalar da.


Zara elinde ki dosyayı Mir’e uzattı gururlu bir şekilde.


“Biraz özensiz ama sizin için bir taslak sayılabilir.” Mir heyecanla kaldırdığı kapağı... Erin ve Boran da ayaklanıp onunla göz gezdirmek için ayaklandılar Mir’in başına. Daha ilk resimde Erin’in yüzünde ki şaşkınlık ve Boran’ın yüzünde ki hayranlık gözle görülürdü. Ama daha önemli olan kişi kayıtsızdı. Ahşan dikkatle Mir’in yüzüne bakıyordu. Mir inceledi. Sonra ki sayfayı, sonra ki sayfayı, onuncu sayfaya, otuz ikinci sayfaya, elli sekizinci sayfaya ve yetmiş dördüncü sayfaya. Sonra Mir Zara’ya döndü. Gözlerinin parladığını gördü Ahşan kalbinde bir kıpırtı oluştu kalp atışının hızlanmasına sebep olan Mir’in geniş gülümsemeydi. Aylandı heyecanla ve Zara’nın yanına geldi. Ona hafif bir şekilde sarıldı beklemeden. Ahşan donakaldı. Çarpan kalbi ile bu kez dizlerinin bağı çözüldü sanki. Sevinen yanı onun Zara’ya sarılmasıyla uçup gitti. Geri çekildi Mir ona sarıldığını o an fark ederek biraz utandı ama kendine engel olamamıştı.


“Harikasın.” Dedi Zara ona bakarken ifadesiz bir yüzde: “Bizim için en iyi kişi olduğuna olan inancımı boşa çıkarmadın. Bu çizimler mükemmel.” Bir kez daha gülümsedi.


“Aslında özür dilesem iyi olur.” Dedi Erin. Dosyayı incelemeye devam ederken Zara’ya dönüp: “Senin beceriksiz olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ve şu Mir’in anlattığı efsaneden öteye geçmeyen ayakkabı için ise büyük ihtimalle başkasının tasarımını çaldığını düşünmüştüm. Özür dilerim.” Zara bu cümle üzerine kıpkırmızı kesilerek Ahşan’a baktı. Utandı çünkü Erin haklıydı. Kendisinin yaptığı hırsızlık değil miydi? Ağrına gitti bu cümle. Gururuna dokundu. Tamam, işi garantilemişti artık ama vicdanı artık asla kendisini bırakamayacaktı. Sevinci kursağında kalmıştı. Tıpkı Erin gibi düşünen biri daha vardı; Boran. Ama fark şuydu ki Erin’in söylediklerinin gerçek olduğunu biliyordu. Bu yüzden Zara’nın utanmadan Ahşan’ın çizimlerini sahiplenmesine sinirlendi. Ahşan’a baktı. O ise gözlerini kaçırdı.


“Önemli değil.” Dedi sadece Zara. Mir ise hala coşkuluydu.


“Dur asıl bomba burada Erin. Hazır mısın efsane mi görmeye?” Ahşan o an anladı. Kara kadife kutu kendi kutusuydu ve içinde de yeşil ayakkabısı mı vardı? Şaka yapıyor olmalıydılar. O ayakkabı Hanzade Hanım’daydı ve Zara onu buraya getirmiş olamazdı. Kaşlarını çatarak Zara’ya baktı. Zara ise hala kıpkırmızı bir şekilde önüne bakıyordu. Mir kutunun kapağını kaldırdı ve satene sarılmış ayakkabıyı çıkarıp Erin’in önüne koydu. Erin hayran olarak inceledi ayakkabıyı topuklarına baktı ve sordu.


“Topuk yerine ne kullanılmış.”


“O bir müzik kutusu. Yakın bir arkadaşımın bana hediye ettiği antika bir biblodan oluşan Fransız işlemesi bir müzik kutusu.” Sevda ile birbirlerinden nefret eden Zara onu en yakın arkadaşı yapmıştı. Ahşan bir kez daha hayatı elinden çalınıyormuş gibi hissetti kötü hissetti. O kalbinin üstünde ki taş ağırlaştı Düşününce zor gelmemişti ama şimdi karşısında Ahşan gibi davranması Ahşan’ın ağrına gitmişti. Başını çevirdi. Boran’ın bakışlarına denk gelmemek için.


“Kalıbı kim çıkardı?”


“Ben.” Erin bir hayranlıkla şaşırdı.


“Nereden biliyorsun kalıp çıkarmayı?”


“Rahmetli babam ayakkabı ustasıydı.”


“Çok iyisin gerçekten.” Erin geçen günlerde Zara2ya olan o küçümseyici tavrını üstünden attı onun yerine bu kez bir hayranlıkla ona bakmaya başladı. Saygı duymaya başladı, topuğunu incelemeye başladı. Küçük bir pencereyi açtı. Kırık olan o çıkıntıyı fark etti: “Topukta bir parça mı kırıktı?”


“Hayır.” Ahşan ve Mir aynı anda Zara’ya döndüler. Ahşan ona kalpten bahsetmemişti Mir’e çevirdi bakışlarını. Anlar mıydı yoksa? Hatırlıyor muydu kalbi? Mir elbette ki hatırlıyordu o küçük cam kalp hala odasında çekmecesinde duruyordu. Zara onu unutmuş muydu? Hayır, bu imkânsızdı Mir onun neden bahsedildiğini bilmeyen yanına şaşırmıştı. Belki de söylemek istememişti. Kendisine saklamıştı. Netice o kalp kayıptı kayıp olan parçadan konuşmak anlamsızdı. Ne de olsa işte bir taslak önündeydi bir parçanın eksikliğini hissetmezdi değil mi? Ayrıca belki de bu özel bir parça olduğundan bahsetmek de istememiş olabilirdi. Bende olduğunu düşündüğünde ne hissedecek acaba? Ona bunu daha söylemeyi seçti.


“Zara, çok iyi bir iş çıkarmışsın. Teşekkür ederim. Sayende harika bir iş çıkaracağız.”


“Önemli değil Mir.”


“Bu kreasyonu da işleyelim önden bir fragman olsun ne dersiniz?”


Zara Ahşan’a baktı onun izni olmadan buna evet diyemezdi neticede Zara’nın adı kullanılacaktı. Ahşan ifadesizdi evet demek istemedi ama diyecekti kabul etmemeli edecekseydi bunu en başından kabul etmemeliydi bir kere gururu kırılmıştı artık bunun bir önemi yoktu. Gözleri ile onayladı.


“Elbette olur.”


Erin dosyayı ve ayakkabıyı alıp odasına geçmek için izin istedi. Birkaç sadece buna odaklanmak ve incelemek istiyordu. O çıktıktan sonra Zara da ona yardım etmek için ayaklandı hemen ardından ise Ahşan çıktı. Köşeyi döndükleri anda Zara’nın kolundan tutup ona fısıltı ile seslendi.


“Hırsızlık mı yaptın?” Bu kelime Zara’nın yeniden kızarmasına neden oluna sinirlendi. Yardım etmeyi kabul eden kendisiydi. Şimdi de Erin gibi beceriksiz ve hırsız damgası mı vuracaktı. Bunun için ona kızacaktı ki Ahşan çevreye bir göz gezdirip yeniden fısıldadı: “Ayakkabı Hanzade Hanım’daydı nasıl aldın.”


“Kendisi verdi.”


“O asla böyle bir şeyi yapmaz.”


“Yaptı.” Zara’nın yüzünde ki o donuk ifadeyi tanıyordu.


“Onu da mı tehdit ettin.” Zara güldü. Ama hemen duyulmaması için sustu.


“Yok, Hanzade cadısı asla tehdit edilemez. Gittim istedim ve o da verdi.” Zara ardından Ahşan’ı o bulanık ve şaşkın ifadesi ile yalnız bırakıp Erin’in odasına gitti. Ahşan orada öylece kaldı.


Mir masanın başında keyifle gerinirken Boran’ın orada olduğunu o an hatırlamış gibi ona döndü.


“Ne bu yüz ifadesi sevineceğin yerde.”


“Sevindim. Gerçek kız çok iyi iş çıkarmış.”


“Hem de mükemmel. Açıkçası ben bile bu kadar iyi beklemiyordum. Zara’nın doğru karar olduğunu biliyordum. Artık bizi kimse tutamaz. O zirveye gidiyoruz.” Boran ona aklında ki soruyu sormayı seçti.


“Mir, sen hoşlanıyor musun Zara’dan?”


“Kızın bizim için yaptığına baksana. Bizim için çok iyi bir seçenek değil mi?”


“Miralay, sana onu sevip sevmediğini sordum. İş seçeneği olup olmadığını değil.”


Mir ona donuk bir ifade ile bakakaldı. Sevmek Mir için ağır bir kelime olarak göründü bu yüzden o kelimenin üzerini çizdi. Diğer taraftan o iki yıl önce ayakta kısa sohbette ki o sultandan hoşlanmıştı evet bu doğru. Zara yanına geldiğinden beri onun etrafındaydı onunla konuşuyordu, eğleniyordu, Zara biraz soğuktu ama sohbeti hoştu. Mantıklı yaklaşımının Zara’ya uyduğunu görebiliyordu ama… Diyen içine döndü o kalp çarpıntısını hissedemiyorum… Mir bunun sebebini anlayamamıştı. O sultanken kalbinin ritminin değişmesinin sebebi Zara değildi sanki. Ama o oydu işte yanındaydı. Mir bu kalp çarpıntısının geleceğine inanıyordu. Bu yüzden bir anlam ifade edemiyordu bu duruma. Lakin az önce o dosyayı gömdükten sonra Zara’nın kendisi için doğru seçenek olduğunu görmüştü. O halde diye düşündü bunu onaylayabilirim artık.


“Evet,” dedi donuk bir sesle ondan hoşlanıyorum.”


. . .


Loading...
0%