Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@cigdemm_buradaa

Pişmanlık...

Nasıl bir his acaba diye geçirdim küçükken. Hiç başkalarını düşünmezdim, bencildim...

Ama şimdi anlıyordum bunu, babam , benim kalbimdeki boşluğum ama aslında gitmeye zorlanan babam...

Ve babam... Kızına kıyamayıp ailesinden kopan adam, yıllar sonra onları bulup bir de ailesini feda ettiği kızından bir ton laf işiten adam, kızı tarafından sorgulanmadan hüküm verilen o adam... Benim öz ve öz babam...

Sabah olmuştu artık okula gidiyordum bir aylık izinim bitmişti. Öğrencilerimi de özlemiştim zaten. Eymen bırakıp alıyordu beni okuldan. Niye diyordum. Sen benim işime karışma diyordu. Koskoca asker adamı peşimde sürüklüyordum. İşleri vardı gitmesi gerekirdi ama gitmiyordu. Askerler ve rütbeli komutanlar anlayış gösteriyordu anlasılan.

Tenefüsteydim. Lavaboya girmem gerekiyordu. Tuvalete ilerledim hemen. Aynanın karşısında durdum. Saçlarımı düzenledim. Cebimdeki telefonum çaldı o anda. Eymen arıyordu, hemen açtım telefonu.

" Alo Açelya'm ne yapıyorsun?"

" İyiyim , tenefüsteyim, oturuyorum. Sen?"

" Sen nasılsan öyleyim. Ben sana şey demek için aradım."

" Ne için?"

" Benim bir göreve gitmem gerek , alt komşuya anahtarı bıraktım , eve tek gidebilir misin ?"

" Olur , ama uzun mu işin?" Sesim neden böyle çıkmıştı? Kırgındı...

" Bilmiyorum, ama sen eve gir kapıyı kilitle iyice tamam mı?"

" Beş yaşında değilim ben!" Dedim gülerek.

" Tamam anladım. Hadi görüşürüz. Minik açelya."

" Minik değilim ben!" Telefonun kapanma sesi doldu kulaklarıma . Acelesi vardı belliydi. Zil sesi duyuldu sonra kulaklarımda, sınıfa doğru ilerledim...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

Eymen Akın ...

Şırnak sınırlarında ilerliyorduk. Kartal timi Arjin'i arıyordu. Bu sınırlarda olduğu söylenmişti bize, ama Şiyar yoktu, korkuyordum. Ya Açelya'yı takip ediyorsa, ya yine o hallere düşerse benim açelyam. Ben ne yapardım bu sınırda. Ben görevdeyken ölüm haberi gelse, ben nasıl yaşardım?

" Komutanım?" Diye harfleri uzatarak seslendi Berkcan. " Ne var!" Puşeyi hemen indirdim ağzımdan. " Açelya abladan ne haber?"

" Seni ne alakalar ediyor!"

" Yok komutanım ben öyle demedim, demem . En son hani köyde ..."

"İyi." Açıkçası bende iyi olup olamadığını bilemiyorum şuan. Ama bunu dile getiremedim.

" Ee sizin düğününüzde de oynarız artık, oynama şıkıdım şıkıdım. Ha komutanım?" Soruyu soran Mustafa abiydi. Sen de mi Mustafa abi dercesine baktım.

" Bakma öyle , evlilik güzel oğlum güzel. Şöyle oturturuz seni sandalyeye, ha?"

" Aynen susun da odaklanın." Goygoya almıştım. Farkındaydı. " Komutanım korkunuzu anlıyorum ama Açelya abla güvende , sıkıntı çıkmayacak." Nasıl anlamıştı bunu Yiğit, sorgulamadım. İçimden geçirdim yiğit'in söylediklerini.

Sesli de dile getirdim. " Güvende , sorun çıkmayacak. Güvende , sorun çıkmayacak..."derin bir nefes aldım. Şiyar'ın yeri tespit edememiştik ve Mardin' de olma ihtimali vardı. Dinmedi korkum.

Puşeyi tekrar burnuma kadar çektim.​ Kulaklığımıza albay'ın sesi doldu. " 16K 20KB , tekrar ediyorum Kartal 16K20KB. "

" Kartal 1 konuşuyor, anlaşıldı."

Bir mağaraya sığınmışlardı. Oraya bir baskın düzenlememiz gerekiyordu. Arjin'i alırsak Şiyar'da gelirdi. Gelmeliydi. Ya da diğer bir ihtimal olanı düşünmek bile istemedim.

Arjin'i vermezsek Şiyar Açelya' yı öldürebilirdi. Olmamalıydı. Göreve gitmeden önce anne babasını buraya getirmem gerekirdi, yapamadım...

" Komutanım , sizi korkutan Şiyar mı?" Emir böyle bir zihin okuma yetisine sahipse işim zordu. " Sus Kartal 6, sus..." Mağaraya yakındık. Telefonu çıkardım komuflajın ön cebinden. Fotoğrafına girdim, mutluydu , yine gülüyordu. Ya bir daha gülemezse diye korktum. Kapattım hemen telefonu. Derin bir iç çektim. " Bulamazlar onu korkma." Dedim kendi kendime kısık bir sesle. " Güvende . Güvende. Güvende..."

Mağaraya silahlarımızla girişimizi yaptık...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

Okuldan çıkmıştım, ama bir şey eksikti sanki. Eymen yoktu. Derin bir nefes verdim. Otobüse binmezdim, sevmezdim kalabalığı.

Ev fazla uzak değildi, yürüyebilirdim. Hızlıca okulun bahçesinden çıktım . Eve gitmeden önce bir AVM ' ye uğrasam sorun çıkmazdı herhalde. Yine de mesajımı attım , bakmayacaktı , biliyordum ama attım.

Siz

Eve gitmeden önce bir AVM ye uğrayacağım. Sorun olur mu ?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

♥️ Eymen'im♥️

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çevrimdışı....

Sıkıntı olmaz, diye geçirdim içimden. O yöne doğru ilerledim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

"Buyrun , size nasıl yardımcı olabilirim?" Sanırım bu soruyu ellinci defa duyuşumdu. " Sevgilime doğum günü hediyesi arıyorum. " Saat dükkanındaydım. Kolunda hep saat olurdu, severdi.

" Mesleği neydi? O şekilde daha iyi bir seçim yapabiliriz." Derin bir nefes çektim içime. "Asker..." Çalışan pot kırmış gibi dudaklarını birbirine bastırdı. " Şu taraftaki saatler daha iyi, isterseniz oraya bakalım." Oradakiler çok kaba ve sadeydi. " Yok, yeşil olsun, yeşil ve siyah ağırlıklı olacak ama." Başka bir yöne sürükledi beni. Orada ise tam kafamda oluşturduğum bir saat çarptı gözüme, kordonu koyu yeşil, saat siyah , kaba değil ama çok sadede değil. Hemen işaret parmağımla gösterdim o saati. " Bu olsun, çok yakışır ona." Dediğim an çalışana döndüğümde bana dikkatlice baktığını gördüm. İlk önce bekledim saati oradan çıkarmasını, hâlâ bana bakıyordu. Çirkefleşebilirdim , ama kibarlığı yeğledim. " Sanırım duymadınız , şu saati alabilir miyim?" Kafasını iki yana salladı hızlıca. " Çok özür dilerim bu hareketim için. " Saatlere yöneldi bakışları. " Şu yeşil olan mı?"

" Evet , çok yakışır ona ."

" Tabii, buyrun. Kasadan ödemenizi gerçekleştirebilirsiniz." Kasaya doğru ilerledim. Aklıma Eymen geldi. Hemen açtım telefonu.

Siz

Sana sürprizlerim var , kurşunlardan korunman dileğiyle....

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

♥️Eymen'im♥️

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çevrimdışı....

Kartı post cihazına tuttum,ödedim ve evin yolunu tuttum. Aklımda ise tek bir soru vardı, o çalışan arkamda kimi veya neyi görmüştü de korkmuştu?... İçime doğdu , biri beni izliyordu.

Sİz

Eymen biri beni izliyormuş gibi hissediyorum...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

♥️Eymen'im♥️

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çevrimdışı...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

" Emir , neredesin aslanım?" Emiri bulamıyorduk, baskın başarılıydı ama hiçbir yerde yoktu. Kısık ve acı dolu bir inilti duyuldu. O yöne ilerledim. Mağaranın dışından geliyordu ses. Hemen yöneldim o tarafa, " Emir!" Dediğim an buldum onu . Karın boşluğundan vurulmuştu. " Kartal ! Toplanın buldum Emir' i !" . Hemen eğildim yanına , " korkma aslanım, gelecekler şimdi bizi almaya. "

Ne ara yaşanmıştı bunlar? Arjin'i alabilmiştik ama canımızdan can eksilebilirdi, eksilmemeliydi. " Yağmur! Nerdesin çabuk gel." Yağmur elinde beyaz bir çantayla geldi yanımıza " geldim komutanım."

Hemen eğildi yanıma , ilk önce kamuflajı çıkardı , sonra yaraya baktı. Ekşitti yüzünü. " Çok kötü , ben bunu çıkaramam komutanım , ekip lazım." Elimi alnıma attım.

" Emir , dayanabilir misin?" Başını aşağı yukarı salladı anında. Uzakta bir helikopter görüldü. Hemen yanımıza indi. Emiri ve Arjin'i içeri geçirdik. Görevimiz bitmişti ama biz de bitmiştik. Şuan ise iki temennim vardı. Emir'in ve Açelya'nın hayatta olması...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

Yorgundum, akşam olmuştu ve Eymen'in geleceğini sanmıyordum.

Annemi aramak geçti içimden. Hemen kaptım telefonu, annemin isminin üzerine tıkladım. Bu sefer görüntülü aradım.

" Alo kızım nasılsın?" Diye lafa girdi babam telefonu açar açmaz.

" İyiyim, siz nasılsınız?" Baba demek içimden geçmiyordu, o kadar bağırdıktan sonra hakkım var mıydı bilmiyordum. " Bekle anneni çağırayım. " Telefona yeni bir ses eklendi hemen. " Alo , kuzum nasılsın?"

"İyiyim annem , sen nasılsın?"

" Ben de iyiyim de ,Eymen nerede kızım , konuşmuyor musunuz?" Derin bir nefes verdim . "Görevde. "

" Anladım. Sen ne yaptın ?"

" Alışveriş yaptım işte . Evde oturuyorum şuan. Siz ne yaptınız, abimin yanına gitt-" lafımın gerisi gelmedi , ağzımı kapatan el , tanıdık değildi , şaka hiç değildi. "Telefondan annemin feryatlarını duydum, babamın arkamdaki adama savurduğu küfürleri.

Karanlık bana kucak açtı kapattım gözlerimi , ama hala zihnim diriydi. Beni bayıltan adam ise konuşmaya başladı. " O damadınıza söyleyen şiyar gızı kaçırdı diye o anlar." Bozuk bir türkçesi vardı, telefonun kapanma sesi geldi kulağıma. Daha sonra bir nefes yüzümü okşadı. " Demek hâlâ mutlusen, bakalım komutan seni kurtaracak mı?" Daha sonra diri zihnim de bana veda etti...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

Hastanedeydim , tüm Kartal timi buradaydık. Telefonu açmıştım , açar açmaz ise Açelya'nın mesajlarıyla karşılaşmıştım. Cevapsız aramaların içinden gözüm züleyha teyze'nin ismini seçti. Hemen tıkladım üstüne. Direk açıldı telefon.

" Kaçırdılar kızımı!" Diye ağlıyordu züleyha teyze. Hemen irkildim. " Ne? Kim kimi kaçırıyor ya!"

" Oğlum , Açelya konuşuyordu bizimle , arkadan bir adam çıktı bayılttı Açelya'yı ,damadınıza söyleyin , şiyar kızı kaçırdı , o anlar. Dedi kapattı. Kaçırdılar kızımızı Eymen!"

Korkularım canlandı ,üstüne endişe ve acı oturdu. Ağzımdan ise tek bir isim döküldü. " Açelya!" Hemen ayaklandım , hastaneden çıktım . Arabaya atlayıp eve yöneldim. Gazı köklüyordum .yetişmeliydim. hemen lojmandan içeri girdim. Binaya girdim ve merdivenlerden koşar adım eve çıktım . Kapı ardına kadar açıktı. Hemen girdim . "Açelya!" Ses gelmedi.

Odaları aradım. Yoktu. Odasına daldım hemen bir hışımla, yatağının üstünde kalmıştı telefonu. Yatağa doğru ilerledim. Yine bir not vardı yatağın üstünde.

Ben sana dedim komutan

Arjin'i bana vermezsen ben bu kızı yaşatmam.

-siyar-

Kesik bir nefes döküldü dudaklarımdan ." Açelya!" Elim telefona gitti. Tuğrul abiyi aradım. Gözlerim doluyordu.

" Abi açelya yı kaçırmışlar. " Şuan ağlıyordum.

" Nasıl oğlum ne kaçırması?"

" Şiyar abi şiyar, not bırakmış yine , kaçırmış arjin 'i bana vermezsen öldürürüm diyor. Abi ben çok korkuyorum..."

" Bekle oğlum , hastaneye gel düzgün konuş" anında kapattım telefonu. O sırada aklıma açelya'nın mesajları geldi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

🫀Açelya'm🫀

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eve gitmeden önce AVM'ye uğrayacağım , sorun olur mu?​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SAna sürprizlerim var. Kurşunlardan korunman dileğiyle...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eymen biri beni izliyormuş gibi hissediyorum....

" Allah kahretsin böyle işi!" Hastaneye doğru ilerledim. Arabayı parkettim hemen . Girişte bekliyordu beni Tuğrul abi. " Abi yok , ben dedim kaçırıldı abi. "

"Sakin ol oğlum. Yavaş anlat da anlayalım. " Abi , Şiyar girmiş eve , Açelya da anne babasıyla konuşuyormuş, sonra şiyar gelmiş arkadan bayıltmış Açelya'yı , Zekeriya amcaya da o damadınıza söyle şiyar kızımı kaçırdı o anlar demiş. Kaçırmış işte soktuğumun çocuğu."

" Şiyar ve Açelya'yı kaçırmak? Cesaret etmek? Orospu çocuğu, kansız piç işte. Annesinin rahmine düştüğü günü sikeyim . "

" Ne yapacağız?"

" Arama başlatacağız Eymen, başka çaren var mı sence?"

" Bulmam lazım onu. "

" Bulacağız. Merak etme."

" Alaya geçiyorum ben, arama ekiplerine haber vereceğim. Bizimkilere söyle bir kişi hariç hepsi gelsin. Emirdir." Hazır ol konumuna geldi. " Emredersiniz." Hızlıca içeri daldı. Ben ise arabayla alayın yolunu tuttum. Uzaktı biraz ama alaya geldim. Hızlıca Mesut albay'ın odadına çıktım. Kapıyı tıklatıp içeri daldım.

" Komutanım. Kusuruma bakmayın." Nefes nefeseydim. " Dur bir oğlum anlat ne oldu?"

" Komutanım , 2011 şırnak şehitlerinden Turgut Dinçel 'in kardeşi Açelya Dinçel kayıp. Şiyar kaçırdı. " Kaşları çatıldı Mesut komutanın. " Resmiyeti geç , tanıyorum."

" Açelya kayıp komutanım. Biz görevdeyken Şiyar kaçırmış, yok."

" Şu geçen görevde, köyde yaralanan kız mı?" Başımı aşağı yukarı salladım. " Dümdüz sevgilim komutanım. Kayıp."

" Seni kimin böyle bir ayda mala çevirdiği anlaşıldı."

Umutsuzca baktım. " Tamam tamam. Fotoğraf ver." Kaşlarımı çattım. " Dalga geçmeye mı yoksa bilgi almaya mı?"

Gülerek karşıladı beni. " Her ikisi de. " Telefondan açtım fotoğrafı. Eline tutuşturdum. "Aferim Akın , harbi mal olunurmuş."

" Dalga geçmezseniz sevinirim komutanım." Yine güldü. " Çok konuşma , nerede görülmüş en son ? Ona göre arama başlatacağım."

" Benim evde."

" Tamam sen bana bırak. Şehidimin kanından olanı yarı yolda bırakmam ben. Sen dinlen ,görevden geldin yorgunsun." Ufak bir baş selamı verip odadan çıktım.

Dinlenemezdim. Benim dinlenebileceğim tek yer Açelya'mın yanıydı. O kayıpken uyuyamazdım, dinlenemezdim, yapamazdım....

 

 

 

 

 

 

 

 

☀️

​​​​​​Heryer karanlıktı , zifiri karanlık... Zihnim diriydi, algım yerindeydi ama görüşüm yoktu. Vücudumun üstünde büyük bir kaya vardı sanki. Kapı açılma sesi geldi kulaklarıma, bir kadının iniltileri ve anlamadığım bir dilden birkaç kelime...

" Bırakın bizi , n'olur?" Diyordu, kısık sesle bir kadın. Daha sonra kapı kapandı, anladım. Bir çift el omuzlarıma tutundu, hırpaladı "uyan lütfen uyan..."

İlk dokunuşunda titredim. Daha sonra ise boğazıma büyük bir ateş topu oturdu adeta. Acıyla birlikte inledim, gözlerim aralandı, gözümün görüş alanında ise sarı saçlı, mavi gözlü bir kadın girdi. " Görüyor musun beni?" Konuşacak halim yoktu, hafifçe onaylar bir şekilde salladım başımı. " Açelya mısın sen?" Kaşlarımı çattım, beni nereden tanıyordu?

" Be ... Beni nereden biliyorsun sen?" Saçlarımı geriye attırdı. "Mustafa'nın karısıyım ben, sen de Eymen abinin sevgilisi değil misin?" İlk alaya geldiğim gün Mustafa abinin ters davranmasının nedenini hatırladım. Bu Sıla abla olmalıydı. "Sıla abla?" Mırıltıyla onayladı beni.

" Biz neredeyiz?" Diyebildim sadece. Çünkü geldiğimiz yerle ilgili hiç bir fikrim yoktu. " Bilmiyorum. Ama buradan çıkmalıyız . Terörist bunlar." Kaşlarım çatıldı. " Sikerim ben onların belalarını."

" Sakın oluyoruz, ve buradan kaçıyoruz. Tamam mı?"

" Tamam, ama benim onlarla birkaç meselem var." Ellerimi yere yaslayıp destek alarak sırtımı duvara yasladım.

" Anlatmak istersen , anlata bilir misin?" Derin bir nefes aldım , ihtiyacım vardı bihayli. " Abim..." Daha sonrası dökülmedi dudaklarımdan. " Siktir et ." Dedim bir anda, bunu beklemiyordu. Kaşları yay gibi havalandı, acıyordu bana. Ben acınacak bir haldemiydim? Bunca şehit ailesi , bunca yükü taşırken gurur duyulmazsızın neden acınırdı, anlamadım...

" Anlıyorum..." Dudaklarım iki yana kıvrıldı acıyla.

"Herkes öyle söyler." Gözlerim boşluktaydı. Gözümün önüne geldi anılar. Beraber gittiğimiz piramitler, şırnak'taki arkadaşlarıyla tanıştırdığı günler ve en sonunda al bayrağa sarılı olan tabutunun ardından ağlayışım...

Gözümden bir damla yaş kendini feda etti yine ve yine abim için. "Sen bilmezsin..." Dedim Sıla ablaya doğru.

" Şimdi bunun sırası değil, kaçmamı-" lafını böldüm hemen. "Nerede olduğumuzu bilmiyoruz, kaçsak da soğuktan ölürüz ,olmaz." Dedim anında. Devam da ettim tahmin edebildiğim soruları yanıtlamaya.

" Ve evet, telefonları da alamayız , alsak da çekmez. Ve yine haklısın ki bunlar çok klişe. Aynı zamanda kaçsak ve soğuktan ölmesek de kayboluruz veya bunlar bizi bulur."

" Çok iyi manupile ediyorsun insanları, harikasın." Elimi göğsüme vurdum iki kere . " Eyvallah abla , sağ ol" güldü bu halime.

" Burada delirmeden önce sakinleşip vakti geçirmemiz lazım. Eymen elbet ki bulur bizi."

"Ha o kadar eminsin?"

" Eminim..."

" Nereden geliyor bu güven?"

" Geçen ben şırnak sınırında bir köye öğrenciler için gitmiştim. Tabii bu bizi kaçıran insanlar da o köye gittim diye orayı işgal etmişler. Beni takip ediyorlardı , vuruldum, saklandım... Saklandığım yerde Eymen buldu beni, o hep bulur..."

Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını aşağı yukarı salladı. " Çok mu kötüydün?"

" Bilmiyorum ki, bilincim kapalıydı."

" Kurşun izleri yerinde mi hâlâ?" Mırıltıyla onayladım.

Saçlarımı boynumdan çekip soluk borumu sıyıran merminin izini gösterdim. " Soluk borumu sıyırmış..." Daha sonra dizimi gösterdim. " Kaçarken vurmuşlardı..." Tişörtömü kaldırıp karın boşluğumu gösterdim. "Yine kaçarken vurmuşlardı, diyafram kasım yırtılmış..." Sol kolumu gösterdim. "Bunu ne zaman yaptıklarını bilmiyorum, sanırım bilincim kapalıydı. "

" Bunlar daha senden ne istiyor peki."

" Tahminlerime göre Eymen ve Mustafa abinin gittiği görevde yenildiler ve bizi tehtit olarak kullanıyorlar. Seni bilmem ama beni net öldürecekler. " Göz yaşlarım hızlandı, ağladım. " Yarım kalan işlerini bitirecekler..." Elimle ağzımı kapattım sesim duyulmasın diye. Kafamı sağa sola salladım hızlıca. " Ben ölemem, Eymen'i geç buldum ben, ölemem...." Daha da çok ağladım , daha da çok aktı göz yaşlarım...

Sıla abla kollarını sardı bedenime. Dizlerimi karnıma kadar çektim. " Kimse ölmeyecek, bulacaklar bizi."

" Abla abim öldüğünden beri nefeslerim batıyordu boğazıma, yaşamayı sevmiyordum. Ama Eymen'i buldum ben , hayata bağladı beni , olmaz, ben bu saatten sonra ölemem. Eymen de intihar etmiş ,duydum. Bensiz o yine intihar eder ,yine yapar , olmaz abla."

Bu haberi yeni duymamışa benziyordu , herkes biliyordu anlaşılan. " Kimse ölmeyecek Açelya, ben varım yanında, korkma." Başımı iki yana salladım. "Öldürecekler beni!" Ağlamam şiddetlendi.

Sıla abla ise aydınlaış gibi gözlerini büyüttü. " Panikatak geçiriyorsun sen!" Artık onu duyamıyordum, sesi çok uzaktan geliyordu, görüş alanım kısıtlanıyordu. Karanlık beni içine çekiyordu, direnemiyordum...

 

 

 

☀️

" Abi kaçırmışlar benim sıla 'mı." Hastanenin bir köşesinde ağlıyordu Mustafa. Yeni öğrenmişti, kızı ve oğlu babaannelerindeydi. " Abi sakin ol!" Yağmur çökmüştü yanına. " Lan benim karım yok , karım! Nasıl sakin olmamı bekliyorsunuz!" Elini saçlarına daldırdı dertli dertli. "Korkmaz o , eğmez başını. " Tüm arkadaşları onayladı onu. Telefonunu Şiyar açmıştı.

Koridorda kamuflajlı biri göründü, Tuğrul 'a ait olabilirdi bu boy anca. Hemen arkadaşlarının yanına ilerledi. " Şiyar Açelya'yı kaçırmış! Bir kişi hariç herkes alaya, Eymen komutanın emridir." Mustafa hariç tüm gözler Tuğrul'a döndü. " Sıla ablayı da kaçırmış" diye izah etti hemen Yağmur.

" Hadi toplaşın , alaya. İkisini de acil bulmamız lazım." Yiğit hariç herkes ayaklandı. " Ben gelmeyeceğim. Emir tek kalmayı sevmiyor." En sevdiği arkadaşı vurulmuştu, haklıydı.

" Tamam hadi ." Mustafa'ya döndü bakışları. " Abi Eymen gibi yapma, koskoca adamsın, bulacağız diyoruz işte." Derin bir nefes alıp ekledi Tuğrul. " Hem onlar Sıla ablaya dokunmazlar bile..." Cümlesinin can alıcı yerini de tamamladı Tuğrul. " Arjin'i vermezsek öldürecekleri Açelya olur. " Yutkundu acıyla...

Hepsi hastaneden çıktı , arabaya atladılar, alaya doğru yola koyuldular. Bu gece hiç geçmeyecekti, biliyorlardı. Mustafa ise telefon ekranındaki Sıla'ya bakıyordu hasretle. Baş parmağıyla okşuyordu saçlarını. "Bulacağım seni , aşkım..."

 

 

 

 

 

 

☀️

" Açelya..." Kafasıma bir duvar darbesi daha indirdim. " Açelya..." Bir kez daha...

Yoktu , benim yüzümden kaçırılmıştı. Anne babası perişandı. O , o kadar baskıya dayanamazdı, dört duvar içerisinde hayatta kalamazdı , istediklerini yapmazsak öldürürlerdi...

Yaparlardı , vicdan diye bir kelime yoktu dağarcıklarında. Kıyarlardı, ellerini kana bulama arzusu vardı içlerinde. Arama başlatmıştık ama geç kalırsak canlı ulaşamazdım ona, öldürürlerdi.

Ellerimi saçlarıma daldırdım, Çekiştirdim. Geçmedi öfkem. Burada Komutan Akın'dım ben. Duygusuzdum. Öyle olmam gerekiyordu. Olmuyordu...

Midem bulanıyordu, yemek kabul etmiyordu vücudum. Uyku terk etmişti beni. Alayda tüm arama ekiplerine emir veriyordum, olmuyordu...

Timi çağırmıştım, herkes uğraşıyordu. Bulunmuyordu...

Korkardı, ağlardı, bayılırdı belki , uyuyamazdı ya da...

Ben bu hayatta ikinci defa korkuyordum...

 

 

 

☀️

Gözlerim karanlıkla buluştu. Bir el ise saçımı okşuyordu , yüzüme damlalar damlıyordu tek tek... Yağmur mu yağıyordu? İçimdeki fırtınanın mı yağmuruydu bu?

"Açelya , uyan hadi..." Ne ağlayan bendim ne de yağmur yağıyordu , sıla ablanın göz yaşları beni boğuyordu.

Belim ilk önce yay gibi gerildi , ağrıyordu. Gözlerimi ovuşturdum ellerimle. Gözlerimi açmaya çalıştım , göz kapaklarım taş kadar ağırdı , zorlandım.

"Eymen?" Dedim endişeyi kusan ses tonumla. Sıla abla olduğunu biliyordum ama bir umut inandım , bir umut Eymen 'in yanımda olduğuna inandım... Olmadı.

" Açelya, görüyor musun beni?" Görüşüm bulanıktı ama görebiliyordum. Başımla onayladım. "Gelmediler mı daha?" Çıktı dudaklarımdan. Yutkundu, sadece yutkundu.

" Yok."

" Bizi bulana kadar sana dokunmazlar korkma." Dedim , o da korkuyordu , biliyordum. "Onların işi benimle." Bir taş oturdu göğsüme. Alev aldı, içime işledi, ama kalbimi geçemedi, yıkamadı, yakamadı... Ben de yutkundum...

" Kimseye zarar gelmeyecek. Korkmayacağız."

" Korkmayacağız." Diye tekrarladım ben de umutla. Duvara yasladım sırtımı, saçlarımı geriye attım. Endişeliydim, korkularım vardı, önceden yakın hissedip şimdi düşman olduğum duygular... Ecele olan yakınlığım, ölüme olan korkum ve daha nice duygular...

" Gelmezler değil mi bu odaya?" Dedim içimdeki korkuyla. Durduramadım, susturamadım. "Bilemiyorum, ben artık hiç bir şeyi kavrayamıyorum. Kaç saattir buradayız , kaç gece kaç gündüz geçti ? bilmiyorum, anlamıyorum."

İçli birer nefes verdik aynı anda. Ortam yumuşamalıydı , dramı sevmezdim, ölümü hatırlatırdı bana.

" Hangi takımlısın?" Dedim bir anda anlamdızca. Yüzüme mal mal baktı. "Futbol..." Dedim anlaması için.

" Fenerbahçeliyim, sen?"

" Beşiktaşlıyım. Eymen hangi takımlı , biliyor musun?"

" O da beşiktaş. Tarihini incelemiş manyak." İster istemez güldüm.

" Takıntılı ya. " Elimle deli işareti yaptım. O da güldü.

" Çocuğun var mı?" Ottan boktan soru açmayı sevmezdim ama şuan psikolojim için yapmam lazımdı, kafamda bir tahta eksik dolaşamazdım(!).

" İkizimiz var. Giray ve Umay." Derin bir nefes verdi. Özlemişti, belliydi.

Zaman aktı geçti , düşünceler kapımı çaldı , açmadım. Eymen'i düşündüm, düşündüm, düşündüm...

Kapı açıldı aniden, bir anlık refleksle Sıla ablanın koluna sarıldım. Güldü bu halime o adam. Vicdan yoktu , acıma duygusu yoktu, insanoğlu diyorlardı kendine, peki ya hangi mantıkla?

Hiçbir şey söylemeden sıkıca kavradı kolumu , kolumun acısıyla inledim. Kendine doğru çekti. " Gel benimle, işimiz var seninle." Gözümden bir damla yaş aktı , o ana doğru adımlıyordum, ben bana kollarını açmış ecelin boynuna sarılmaya gidiyordum...

Daha da sıktı kolumu koridorda. Gözyaşlarım arttı. Bir odanın kapısını açtı , beni içeri fırlattı. Bedenimdeki acıyla birlikte dayanamayıp yere savruldum. Bir snlık gözüm etrafta dolaştı. Çatlak ve aşınmış beyaz duvarları bir saat süslüyordu. Tahtadan bir koltuk vardı köşede. Korktum, bana yapacaklarından tek tek korktum...

" Sus zırlama, komutanı arayacağım." Dedi yüzüme tükürürcesine. Korktum, Eymen için korktum...

Bir kaç defa çaldı telefon. En sonunda açıldığının sesi geldi. "Ne var lan , pezevenk? Nerede benim Açelya'm?"

"Arjin'i getiriyor musun, getirmiyor musun komutan? Seninki tam olarak yanımda, var mı diyeceğin?"

" Açelya, açelya iyi misin ? Ses ver bana güzelim." İçim titredi, yüreğim yandı. Onun sesi ile benim ismimi duymak, şuan ki en acı şeydi. Ölecektim çünkü ben burada, çıkamayacaktım buradan...

Gözlerim doldu, ağladım. Durdurmadım kendimi. " Eymen!" Dedim kısık sesle ağlarken bir yandan.

" İyi misin, açelya?"

" Değilim!" Diye bağırdım haykırırcasına. " Yemin ederim iyi değilim , öldürecekler beni. Sen gelene kadar öldürecekler. "

" Korkma, sakinleş . Bulacağız sizi. Kimse ölmüyor." Dediği an Şiyar telefonu höperlörden aldı, telefonu kulağına dayadı.

" Kız haklı, seçim yap . Arjin mı Açelya mı?" Daha sonra telefonu kapattı sinirle. Cevabını alamamıştı anlaşılan.

Bana doğru kafasını eğdi şiyar , daha da yaklaştı. Elini boğazıma attı , nefesimi kesti. Ellerim refleksle ellerini tuttu.

" Öldüreceğim seni!"

Biliyordum. Ve şimdi o yolda yürüyordum. Ben burada ölüyordum.

Elleri boğazımdan ayrıldı. Akciğerlerimin hava ile buluşması sonucu ise öksürdüm. Yüzünü uzaklaştırdı benden. Yattığım yerde yana dönmüştüm ki, ayakları karnıma sert darbeler indirmeye başladı. Kaburgalarımdan ses geldi, kırıldı. Midem kasıldı, dizlerim karnıma çekildi. Anlık bir mide bulantısıyla öğürdüm, kustum. Kan kustum. Kanın kırmızılığını ve sıcaklığını hissettikçe korktum. Zihnim bulanıklaştı, algım bozuldu, tekmeler durdu. Abim geldi gözümün önüne.

" Hoşgeldin yanıma abiciğim, hoşgeldin gönlümün çiçeği..."

 

 

 

 

Loading...
0%