@cigdemm_buradaa
|
"Eymen?" Hastaneden çıkmıştık, arabadaydık. Bana yaptığı eşek şakasından sonra ufak çaplı bir sinir krizine girmiştim. " Efendim Açelya?" Araba kırmızı ışıklarda durdu. Gözleri beni buldu. " Ben hâlâ sorduğum sorunun cevabını alamadım." Kaşları havalandı. "Hangi soru?" Kaşlarım çatıldı. "Ne demek hangi soru? Ben daha fazla şaka kaldıramam." Hafifçe güldü. " O soruyu bir daha duymak çok iyi olurdu." Huzurlu bir görüntü vardı karşımda. "Sorayım mı?" Dedim tatlı görünmeye çalışarak. " Sor canım benim, sor." " Sen beni seviyor musun, Eymen?" Düşündüğünü belirten bir ses çıkardı. Elini mikrafon tutarmışcasına sıkıp bana uzattı. "Sizce Açelya hanım, Eymen Bey'i seviyor musunuz?" Gülmeme neden oldu bu hareketi. " Evet, seviyorum muhabir kılıklı Eymen." Dedim bir yandan gülerken. Hayali mikrafonunu kendine uzattı. " Ben daha çok seviyorum efendim. " Dedi ciddiyetle. Kırmızı ışık sarıya dönünce ağzındaki yarım gülümseme ile birlikte yola odaklandı. " Güzelmiş bu, evde konuşmaya devam edelim bence." Gaza bastı." Bana da uyar." Dedim neşeyle. " Haa, Bu arada sen hastanedeyken annen aradı beni. Ben de telefonu kırıldı dedim." Tabii ya, annem . Nasıl unuturum bunu? Eymenciğimiz , aşkımız halletmiştir onu tatlım, endişelenme " Gerçekten de kırılmıştı ama, yalan söylemedim." Bir yandan yola bir yandan bana bakıyordu. " Akşam yeni bir telefon alsak iyi olur." Diyebildim ben de. " Eve geçmeden önce almaya ne dersin canım?" Eve gidip duşa girmem lazımdı. " İlk önce eve gidelim. Duşa girmem lazım da." Gözlerim ondaydı. " Doğru, zaten hiç benim Açelya'm gibi kokmuyorsun." " Senin beni sevmen için kokumun güzel olması mı lazım Eymen." Kaşlarımı çatmış onu izliyordum.derin bir nefes verdi."o şekilde değil. Bitleneceksin az kaldı. Ben seni her türlü severim." Gönül almasını da iyi biliyormuş aşkında Açe. " Doğru, saçım kan kokmaya başlamış zaten." Yüzündeki tebessümü dondu. Beni o köyde bulduğunda o kadar mı kötü durumdaydım? Canını yakmıştım onun, belliydi. Konuyu duyar duymaz rahat olan halinden eser kalmıyordu. Ölümün kıyısındaydım sinuçta. " Sen bayağı zayıfladın. Ne yemeyi seversin? Ondan alayım sana." Marketin önünde durmuştu araba.tam inecekken direksiyondaki elini tuttum." Ben senin makarnanı seviyorum, markete uğramamıza gerek yok." Gözleri ormanlarımı buldu." Sen bilirsin canım." Deyip tekrar direksiyonun başına geçti.en sonunda araba evin önünde durdu. Anahtarcığın nerede Açe. " Eymen ben anahtarımı kaybettim." Yüzünde dert etme, halletim dercesine bir sima oluştu. " Biz hastanedeyken berkcan'ı gönderdim yedek anahtarı alması için." Cebinden anahtarı çıkartıp bana gösterdi. " Seninki burada." Tam teşekkür edip alacakken anahtarı benden kaçırıp havaya kaldırdı. Kaşlarım çatıldı. "Versene anahtarımı." Keyiflenmişe benziyordu. "Senin bununla işin yok." Sırıtıyordu. " Benim eve geçeceğiz. Eşyalarını da ben getiririm zaten merak etme." Soracak soru bırakmamıştı. "Peki, peki. Sen nasıl istersen."cevabıma güldüğünü duydum ama ona bakmadan binaya girdim. Asansörü çağırıp kapı açıldığı an hızlıca içeri girdik. Kat 7 düğmesine bastı. Asansör evimizin olduğu kata geldiğinde hızlıca inip eve girdik. " ben duşa sen de özel aşçım olarak mutfağa." İkimizde güldük." Doğru. Ben sana kıyafetlerini getireyim. Sen de kilerden şampuanını al ." Nereden bulmuştu bu benim şampuanımı? "Nereden bulduğumu sorma, kokladım aldım." Dudaklarım hafifçe iki yana kıvrıldı." Zihin okuyan bir sevgilim var artık." Dedim tatlı görünmeye çalışarak. Yüzü, bakışları ve siması ciddileşti. Derin bir nefes verdi. " Öyle seslenmeyeyim mı ?" Duygusal fino köpeklerine sardığımın farkındaydım. "Açelya'm lütfen sınırlarımı zorlama, dayanamıyorum." Ona bakmaya devam ettiğimi görünce koridorun sonunu gösterdi. "Duşuna hızlı gir hızlı çık, lütfen" pıtı pıtı gösterdiği yere doğru ilerledim.hızlıca banyoya girip kıyafetlerimi bir hışımla çıkartıp tam soğuk suyun altına girecektim ki şampuanı almadığımı hatırladım. Eymen evin içinde miydi? En son benim kıyafetlerimi almaya gitmişti, kapı sesi de gelmemişti. Hızlıca vücut havlusunu bedenime sarıp ucunu da göğüsümün üstüne sıkıştırdım.hızlıca kilere girdikten sonra donakaldım. O beni gördü ben onu... Elinde makarna tutuyordu. " Şampuanı almayı unutmuşum da..." Diye ağzımda geveledim.muzip bir ses ile "bana söylesen kapının önüne koyardım." Dedi. O ses Eymen' e mı aitti? Kızım seni yiyecek gibi bakıyor bu. Götünü kolla ve kaç... Hızlıca Eymen'i sollayıp arkasındaki tahta dolabın kapağını açtım . Tam şampuanı alıp gidecektim ki Eymen arkamdan gelip iki elimi kafamın üstünde toplayıp sırtımı tahta dolaba yasladı. "Çok zorladın ama beni Açelya." Neyde zorlamış olabilirdim ki. "Neyde zorladığımı anlamıyorum, özür dilerim." Der demez dudakları iki yana kıvrıldı. "Çok safsın Açelya, saf ve temiz... Saf ve güzel... Bir insan için fazla güzel..." Bu söylediklerini düşünme fırsatı vermeden dudaklarıma kapandı. Ananı sikeyim. Öptü lan öptü. Bunu sizden bekliyordum ama bir ay için de değil. Ayyy. Kızıl dinazor bizi öptü. Dudaklarımdan ayrıldığında ise hiç bir şey algılayamıyordum.gözleri gözlerime deydi.daha sonra burnuma, alnıma ve en son dudaklarıma.... Bana bakınca ne gördü bilmiyordum ama ellerimi başımın üstünde kenetleyen eli gevşedi, gidebilmem için önümü açtı." Açelya bir daha bu şekilde lütfen karşıma çıkma." Eliyle uzaktan vücuduma sardığım havluyu gösterdi." Tamam mı?" Başımı usulca aşağı yukarı salladım. Şampuanı alıp kilerden koşar adımlarla çıktım.banyo ya girip kapıyı hızlıca kapattım.neredeyse düşmek üzere olan havluyu gördüğümde son anda kurtulduğumu anladım.ben suyun altına girdiğimde ise kapı çok dar bir şekilde açıldı. Eymen kıyafetlerimi koyup tam çıkacakken onun elindeki sudyeni gördüm. " Sen niye bakıyorsun benim iç çamaşırlarıma?" Hafifçe güldü. " Allah'tan üstünde görmemişim. Kim bilir ne yapardın?" Kaşlarım çatıldı." Irz düşmanı." Şaşırdığını belli eden bir ses çıkardı. " Birkaç dakika önceki hariç seni hiç öpmed-" niye lafını devap ettirmedi ki. BU bizi ne zaman öptü lan ? " Sen beni daha önce ne zaman öptün?" Ya da daha doğru soru beni öpmüş mü? Kapıdan elini uzatıp işaret parmağını gösterdi. " Bir kere. Baygındın, konuşmuyordun benimle, seni bir daha göremem sandım öptüm." Şaşırmıştım ama bunun önemi yoktu. " Tamam kapıyı kapat, hadi" eliyle tamam işareti yapıp kapıyı kapattı. Kafamı şampuanlarken saçımdan kan kalıntıları teker teker arındı.üstümü giyip banyodan çıktığımda Eymen bana bakıp gülümsedi." Eymen ben bu sweatshirt 'ün içinde yüzüyorum." Sesli bir nefes verdi. " Benim olan sana çok yakışmış ama..." Hızlıca masaya oturdum. O da benim yanımdaki sandalyeye kuruldu. Benim sandalyemi kendi sandalyesine yaklaştırıp kolunu sırtıma doladı.beni hiç bırakmayacağının temennisini veriyordu sanki. Beraber aşacağız diyordu sanki. Burnunu saçlarımda hissettim. " Şimdi tam benim Açelya'm gibi kokuyorsun."
☀️ "Açelya hadi, AVM kapanacak ve biz senin yüzünden yetişemiyeceğiz." Ne mızmızlanıyordu bu zırtakoz? Alt tarafı yarım saat oluyordu hazırlanmaya başlayalı. Kadınlar için normal bir süreydi bu. Üzerime kırmızı bir örgü kazak giymiştim.onun altına ise siyah bir ipek kumaş etek giyip beyaz Spor ayakkabılarımla tamamlamıştım. Yüzümdeki ufak tefek morlukları kapatmak için kapatıcı sürmüştüm. Bir de hafif maskara ve gloss... Eymen ise bunları fazla buluyordu. Koluma siyah bir çanta takıp hızlıca Hole, Eymen'in yanına çıkmıştım. Eymen 'in gözleri ise bendeydi." Çok güzel olmuşsun, herzamanki gibi..." Elimle reverans yapıp " teşekkürler efendim, sizinde benden aşağı kalır bir yanınız yok. " Dedim gülerek .üstünde boğazlı, dar bir beyaz kazak vardı, vücudunun hatlarını ortaya çıkartacak kadardı.altına ise ne çok dar nede çok bol bir kumaş pantolon giyip beyaz Spor ile karşımdaydı. Saçları daha hacimliydi ama uzun da değildi hemen kapıdan dışarı çıkıp kapıyı kilitledi. Asansöre bindiğimizde ise onu daha detaylı inceleme fırsatı buldum. Kasları bayağı belirgindi. Hastanede kilo verdiğini düşünüyordum ama yanıldığımı hissettim. Açelya, kaslara bak kızım kaslara bak. Bu tür şeylerde metaliksiz yoksunuz biz. Asansör zemin katta durduğunda asansörden inip arabaya doğru ilerledik. Ben tam sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa ilerliyorum ki Eymen benden hızlı davranıp benim kapımı açtı." O kadar da dinazor değilmişsin." Dedim gülerek. Kaşları keyifle havaya kalktı."hadi yaa, senin gözünde ne zamandan beri dinazorum ben?" İkimizde keyifliydik. "Üç hafta falan." Dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını havaya kaldırdı."sen öyle diyorsan..." Benim kapımı kapatıp önden dolaşarak kendi koltuğuna oturdu. Dokunmatik ekrandan bir uygulamaya girip bir şarkının üstüne tıkladı. Şarkının adını hiç duymamıştım. Adamlar-Hepinize el salladım. Atlar düşer, kırallıklar yıkılır Kuşlar göçer, senden n' haber Tek mevsimlik çiçek gibi açıp solan Neyin peşinde, var mı haber? Zor zamanlar olur Nasıl çıkarsan içinden Omurgan öyle şekillenir. Beni sorarsanız, bazen cennet yeri, Bazen cehennemin dibi Evim gibi evim gibi...* "Hiç duymamıştım bu şarkıyı." Dedim Eymen'e bakarken." Beğendin mı bari?" Gülümsüyordu. " Sen dinliyorsan severim herhalde?" Bir akşam üstü yuvarlandım yerlerde Bir akşam üstü sarıldım kendime Döndüm ve arkama baktım HEpinize el salladım.* Araba kırmızı ışıkta durdu, Eymen şarkıya eşlik etmeye başladı. "Kendim kadar sonsuzum bu dert benim içim dışım, " derin bir nefes alıp bana döndü. "Yanar döner..." Kırmızı ışık süresi dolunca yoluna devam etti. Devam ederken şarkıya katılmayı bırakmadı. "Günler geçer anam bana kucak açar, yolum ateşmiş. Ne fark eder?" AVM 'nin olduğu caddeye girmiştik. Şarkının nakaratında şarkıya ben de katıldım. " Zor zamanlar olur, nasıl çıkarsan içinden omurgan öyle şekillenir. Beni sorarsanız, bazen cennet yeri , bazen cehennemin dibi evim gibi , evim gibi....*" O da benim gibi gülüyordu. " Sesin de senin kadar güzelmiş açelya." Bile isteye onu daha çok güldürmek amacıyla göğsümü kabarttım." Teşekkürler efendım teşekkürler." Minik bir kahkaha atıp kendi oturduğu koltuktan kalkıp benim kapıma doğru ilerledi. kapımı açıp dışarıyı gösterdi. " Hadi." Temkinli hareketlerle arabadan indim. Bayağı değerliydi kendisi. Araba değildi o. Sayın 3. Çars araba olabirilrdi. Prens* dizisinin iki sezonunu artarda mı izledik biz? AVM ye girip dijital mağazaya ilerledik. Telefonların olduğu alana girdik. Herhangi bir telefon alıp çıktık çünkü bayağı yorgundum.Eymen ise bana kızıyordu. Sen nasıl bu kadar tembel olabiliyorsun? Deyip deyip duruyordu.
☀️ AVM'deydik. Eymen'in istekleri üzerine kendime alışverişe çıkmıştım. O da yanımdaydı tabii. Tam kabinden çıkarken aklıma bir soru takıldı. Eymen'in doğum günü neydi? Düşündüğüme ve arkadaşlarından duyduğuma göre yaklaşık üç hafta sonra doğum günüydü. 19 Ocak... Benim gibi gariban da okuldaki çocuklarla uğraşıyordu. Allah'tan bir ay izinliydim de Eymen ile geçirdiğim vakitler artıyordu. Adımlarım erkek reyonunu buldu. Eymen pek renkli giyinmezdi. Siyah, gri, beyaz ve çok sık olmasa da koyu yeşil... Burası ise cıvıl cıvıldı. Elim kırmızı bir kazağa gitti. Ateşe deymişçesine elimi geri çektim. " Tövbe... Beni bununla boğar dalga mı geçiyorsun diye." Onun yanındaki bej bir kazağa gitti ellerim. Havaya kaldırıp yanını yönünü inceledim." Bunu hiç giymiyor ama eminim ona çok yakışır." Diye geçirdim kendi kendime. O sırada belimde bir çift el hissettim. Ağzımdan tiz bir çıglık kaçtı. " Sen öyle diyorsan..." Diye fısıldadı kulağıma. " Ne diye arkamdan geliyorsun zırtakoz" "O nerenin küfürü öyle. " Sırıtıyordu. Gözleri kısılacak kadar sırıtıyordu hemde. Sahi , bu adam neden bu kadar yakısıklıydı ki.... " Ağzıma geldi söyledim sana ne." " Nasıl sana ne?" " Dümdüz hatta bodozlama sana ne ? " " Sevmiyor musun beni?" " Öyle demedim ki ben. Aniden arkamdan gelince korktum o kadar." Elleri belimi daha sıkı sardı. Yanağıma derin bir öpücük bıraktı. "Seni tek ben böyle görüyorum değil mi?" Neyi kastettiğini anlayamamıştım.cevap veremedim, gözlerimi kırpıştırdım. " Sadece bana mı güzelsin diyorum be kızım. Bir şeyi de tek seferinde anla." " Gerizekalı mıyım ben Eymen!" " Estağfurullah " Bir süre beni izledi. " Sen ne yapıyordun burada?" Anlamaması gerekiyordu. Sürpriz yapmak istiyordum." Hiç..." Dedim harflerin her birini uzatarak." Kendime kıyafet seçiyordum." Gözlerini büyütüp bana baktı. Sağ eliyle vücudumu gösterdi. " Bu beden ile?" Elini reyonlara çevirdi. " Erkek reyonunda alışveriş yapıyorsun?" Başımı aşağı yukarı salladım."sen niye geldin?" Diye bir soru yönelttim kendimi soru bonbardımanından korumak için. "Eve ne zaman gideceğiz diyecektim. İşin bitmedi mi?" Hızlıca aldıklarımı gösterdim " hadi ödeyip çıkalım.
☀️ Benim dairemdeydik. Gözlüğüm, bilgisayarım gibi bazı önemli eşyalarımı almak için AVM çıkışı Eymen'in evine geçmeden önce uğramak istemiştim. "Hadi be kızım . En fazla ne alıyor olabilirsin?" Çekmeceyi kapatıp gözüme gözlüğümü geçirip salona ilerledim." Geldim geldim..." Salonun karşısında durduğumda Eymen yüzünü buruşturmuş , bana bakıyordu. " Ne bakıyorsun öyle?" Dedim ters ters. " Ne o?" " Ne ne o?" İşaret parmağıyla gözlerimi gösterdi. " Bu kimin, ve tam olarak ne?" " Benim gözlüğüm" dedim tüm harfleri uzatarak. " Ne öyle bok görmüş gibi bakıyorsun, kötü mü duruyor?" Derken bir yandan da gözlüğün yanını yönünü düzeltiyordum.yüzünün buruşukluğu hafifçe yumuşadı. Ayağa kalkıp üç koca adımda karşımda dikildi. Elleri yüzümü buldu. "Öyle değil bebeğim gözlüğün olduğunu bilmiyordum, şaşırdım. " Başparmağı yanağımı incelerken hemen geri çekildim. " Aman aman . Boka basmış gibi bakanda bendim az önce zaten..." Vestiyerdeki anahtarı alıp dış kapıyı açtım. Eymen'in kapısının önüne geldiğimde anahtarı sokup sağa çevirdim, olmadı. Sola çevirdim, yine olmadı. Arkamdan bir kahkaha sesi geldi. Çok da tanıdıktı. Arkamı dönüp ona baktım. Elinde benim elimde olması gereken bir anahtar vardı. " Bunu arıyordun herhalde?" Başımı samimiyetsiz ve aşağı yukarı salladım.yanıma gelip kapıyı açar açman bir hışımla içeri dalıp misafir odasına - benim krallığıma- girdim. Bilgisayarı çalışma masama bırakıp aynanın karşısına geçtim. " Çok mu kötü duruyor bu" dedim kendi kendime aynanın karşısında gözlükle oynarken. Gözümü iki elimle ovuştururken iki el belimi doladı. Kulağımda ise nefesini hissettim. "Çok yakışmış... Senin gibi haddinden fazla güzel birini ne yakışmaz ki?" Dedi. Sesimi çıkartmadım. Burnunu ve dudağını saçlarımda hissettim. Arkama dönmeye çalıştım. " Gözlerin hiç öyle demiyor ama Eymen akın..." Hafif bir gülümsemeyle yanağıma derin bir öpücük bıraktı. "Sen o dangalağa ne bakıyorsun. " Dediğinde yüzündeki tebessüm benim yüzüme de bulaştı. " Tamam tamam . Hadi gel de annemi arayalım." Dedim lafı değiştirmek amacıyla. Mırıltıyla onayladı beni. Yatağın köşesine oturduk. telefonu kurup annemin isminin üstüne tıkladım
🫀Annem🫀
ÇAlıyor... " Alo, Açelya neredesin sen kızım?" Züleyha sultan ve soruları... " İyiyim anne Eymen ile AVM den döndük. Seni aramamı istemişsin telefon alır almaz o yüzden aradım." Sesli bir nefes verdi. " Bu hafta sonu abinin anma yıl dönümü, gelecek misin diye aramıştım seni." Tek nefeste söylemişti, tek nefeste atmıştı içindeki acıyı. " Evet biliyorum ama bilet bulamıyorum, hem burada olaylarda üst üste geldi, zaman bulamadım." Diyerek açıklamada bulundum. Annemin derin ve çığlıksız iç çekişi doldu kulaklarıma. "Seni görmek çok isterdi , açelya." Ölmeden önce bize hep söylerdi bu dangalak anma yıldönümüme gelmezse rüyalarına girerim diye. " Ama en kısa sürede Ankara'ya geleceğim. Merak etme." Telefonda bir kıpırdanma oldu. " Kızım gelirsen Eymen ile Tuğrul abini de getir olur mu ? Onları da bir göreyim." Tuğrul abiyi anlatmıştım. Annem de kendi çabasınca yarasının acısını hafifletmeye çalışıyordu. Ona abimmişçesine sarılmak , konuşmak ve daha nice istekleri vardı. Abimle değerlendiremediği her anda yaptığı , yapacağı tüm etkinlikler ve aktiviteler.... " Denerimm... Hadi seni çok ama çok öpüyorum züleyha sultan..." O da görüşmek dileği ile telefonu kapattı. İki elimde kucağımdayken iki büyük el ellerimi sarmaladı, benim küçük ellerımın yuvasıydı o eller. " Ben halledeceğim... Gerçekten bulurum bir yerden. Sen yeter ki üzülme. " Gözümden bir damla yaş kendini abimle aramızda olan sonsuz yollar ve uzaklıklar için feda etti. Bunca yıl sırf abim üzülmesin diye tuttuğum tüm duygular boşaldı. Gözlerimin barajları açıldı. Gözyaşları abisiz ,babasız ve kocasız kalanlar için aktı, tüm gözyaşlarım şehit aileleri için aktı. "Yalvarırım yapma böyle ,Açelya. Sen bana güvenmiyor musun? Ben ne zaman yapacağım dedim de yapmadım? Hem tek taşıt uçak mı? Tren olur bizim araba olur, olur da olur. Sen sıkma canını." Kırmızılaştığını düşündüğüm gözlerim ona döndü." Olur değil mi? Tek hava yolları yok ya. Gideriz bir şekilde." Elleri yüzümü avuçladı. Başparmağı gözümün altını yavaşça okşadı. " Hıh böyle işte. Sen ağlayınca ben çaresiz kalıyorum Açelya, ağlama. Ağlama ki ikimiz de zor durumda kalmayalım. " Onca gözyaşının arasında bir güneş gibi belirdi gülümsemem. " Ben yine de biletlere bakayım yoksa da başka yolla gideriz." " Gideriz Açelya'm, gideriz...."
☀️ Uçak biletlerine bakıyordum. Abime verdiğim sözümü tutmak için Ankara'ya gidecektim. Dört gün kalmıştı, pazar günü anma yıldönümüydü. Elimde ise uçak bileti için sadece bir site kalmıştı. Son siteye tıkladım. Vardı. Cuma gününe 17 bilet kalmıştı. "Eymen! Buldum yemin ederim buldum." O ise içerideyken bir anda yanımda bitti. Eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Çok iyi bir haber bu. Çabuk al , üç tane" tuğrul abi de geliyordu. Kartal timi Eymen'in anlattığına göre bir ay izinliydi. Biletleri aldım hemen. Daha sonra burnumdaki kemerine inen gözlüğümü düzelttim. "Oldu! Harbiden oldu." Ayağa kalkıp Eymen'in boynuna sarıldım. Boyum yetmiyordu, ayak parmaklarımın üstünde dururken Eymen de anlamış olacak ki belimden tutup hafifçe havaya kaldırdı. " Uçak hallolmasa da gidecektik zaten." Dedi samimiyetle. Hemen boğazımı temizledim. Boynundan indim. Sandalyemi geçtim. " Bu kadar dram benim çizgimi aşar." Dedim ciddiyetle. Eymen'in ise gülmesine neden olmuştum. Amacım bu değildi. "Gülmen için söylemedim." Aynı ciddiyetle yüzüne bakıyordum. " Ama komikti." Bu adam beni mi ciddiye almıyordu yoksa mal mıydı? Mal değildi o kesin. Çok da kaileye almadan pozisyonumu ciddileştirip önüme döndüm. Ekran fotoğrafında abimden başka kişi bulunmayan bilgisayarı açıp 'göbekli tepenin gizemi' adlı sekmeye tıkladım. Eymen'in ise beni izlediğinin farkındaydım. Yüz hizama kadar indi , incelediğim yazılara baktı. "Tarih ile ilgilendiğini bilmiyordum." Halbuki ben tarihi ve eski bilgilere bayılırdım. " Tarihi çok severim ben, bilmediğim kısıtlı şeyler vardır. " Şaşırmışçasına dudağını büzdü. "O kadar yani?" Başımı aşağı yukarı salladım. " Hatta abim daha ölmemişken sırf benim merakım yüzünden izinli günlerin birinde beni mısır piramitleri ne götürmüştü. Sonra da üçgen tuğla ev mı görmeye geldik. Gerizekalısın sen kızım.diye söylene söylene gelmiştik." Dedim . Anılar gözümde canlanırken gözlerim doluyordu. Hızlıca sildim gözyaşlarımı. Bilgisayara odaklandım tekrardan. Tapınak olduğunu düşündüren kalıntılar da vardı göbekli tepenin krokisinde ve görsellerinde. Biraz daha incelediğimde ise tapınak amaçlı yapıldığı bilinen taşların çevresindeki oyukları gördüm . Evdi bunlar. Bilim adamlarını arafta bırakan iki yapıydı bunlar göbekli tepe'nin içinde. Eymen yanıma yavaşça eğildi. "Bu görselden ne anladın sen şimdi?" Mala bakar gibi ekrana bakıyordu. Fare ile ' T' şeklindeki taşları gösterdim. " Bak şimdi bunlar göbekli tepenin tapınak olduğunu açıklayan kalıntılar." Beni onaylayan bir mırıltı çıkardı. Fare ile ise o taşların çevresindeki oyukları gösterdim. "Lakin bu oyukların barınak olma ihtimali var. Bu yüzden de bilim adamları sorunun cevabını bulamıyor, göbekli tepe ise esrarını koruyor." " Kaşları havalandı. "Bunların hepsini taştan mı çıkardın.?" "Taş değil onlar!" " Dümdüz taş bunlar Açelya." " Bilimden anla biraz." Deyip önüme döndüm. Bilim adamlarının ve yorumlayıcıların makalelerini okudum. Hepsi de tam bir bilgi veremiyordu. Bilgisayarı kapattım, gözlüğü çıkartıp gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi açtığımda ise hâlâ odadaydı. Ayağa kalkıp dolaba yöneldim. İçinden pijamalarımı aldım. Beni izliyordu lakin çıkmıyordu. "Çıksana!" Diye çıkıştım ona. "Aman ya, beni farketmeseydin iyiydi." Yüzümü buruşturdum. "Sapık gibisin." Eliyle silah işareti yapıp bana tuttu. "Sadece sana" deyip odadan çıktı. Bir hışımla üstümdekileri çıkardım , pijamalarımı giydim. Aklıma yarınki uçak geldi. "Eymen gelir misin?" bağırdığımda direk kapı açıldı. Kapıda mı bekliyordu? "Efendim Açelya?" "Ben biletleri yarına aldım da tuğrul abiye söylermisin bavul hazırlasın kendine." Ben de o sırada yatağımın altındaki bavulu çıkartmakla meşgüldüm. Eymen telefonda birşeyler söyledi, sonra kapattı. "Sen de hazırla Eymen" diyebildim sadece. "Tamam." Çıktı sadece iki dudağının arasından. Yorulmuştu, yorulmuştum. Birbirimize çaktırmasak da yatağa yapışıp kalabilirdik, biliyorum. Bavulun içine birkaç parça kıyafet katıp ağzını kapattım. Eymen de bavulunu diğer odadan benim bavulumun yanına getirdi. Bavuluma bakarken gülüyordu. Anlamadım , sorgulamadım. " Tuğrul abiye yarın birde olduğunu söyledin mi uçağın?" Diye bir soru yönelttim esnerken. " Söyledim Açelya. Uyumaya ne dersin?" Elimle tamam işareti yapıp yatağa attım kendimi "bana uyar ." |
0% |