@cigdemm_buradaa
|
Kutlama salonundaydım. Etrafı inceledi bakışlarım. Düğün salonuydu. Salonu biraz daha incelerken önümdeki kapıda bir hareketlilik gördüm. Eymen siyah bir smokin içinde bana doğru geliyordu. Mutluydu, fark edilir bir neşe vardı simasında. "Hazır mısın hayatım?" Üstüme baktım. Giydiğim şey ise bir gelinlikti. Bu düğünün baş rolleriydik. Evleniyorduk. " Çok güzelsin.... Her şey hazır, çıkalım mı ailelerimizin yanına? Herkes seni merak ediyor." Ailelerimiz mı? İlk önce yadırgar bir bakış attım. Mahcup bir şekilde baktı bana. " Bu gün sorunsuz geçsin Açelya, lütfen." Diretmedim koluna girip girdiği koridordan tekrar çıktık. Bir çok kişi vardı karşımızda. Eymen'in annesi ve babası diye nitelendirebileceğim kişiler , genç bir kız , ve annem. Bunların hepsi normaldi benim için. Kalabalıkta ise iki kişi gözüme çarptı. Zekeriya ve Turgut , nefret ve hasret yanyana bana bakıp gülümsüyorlardı. Tersliği farkettim. Bakışlarım Eymen 'e döndü. Tanıdık olmayan , kibirli bir sima vardı yüzünde. Ben böyle birisini tanımıyordum oysa. Benim sevdiğim adam centilmen, yardımsever , ufak da olsa sinirli birisiydi , ama bu adam... Bu adam Eymen değildi. Kolumu kurtardım hemen kolundan. Şaşkın bir şekilde bana döndü. " Ne oldu güzelim?" Başımı ard arda iki yana salladım. " Siz ... Siz gerçek değilsiniz." Hemen yaklaştı yanıma ellerini yüzüme yaklaştırdı ama izin vermedim. " Bırak!" Dışarıdaki insanların bakışları bizdeydi. Koşar adımlarla o piç kurusunun önüne dikildim. " Sen bizi nasıl bırakıp gidersin ya? Hiç mi onlarda insan , onlarında kalbi var demedin "Şaşırmıştı, afallamıştı. Peki ya bu benim ne kadar umrumdaydı? " Kızım iyi misi-" sözünü kestim hemen. " Kızım demiyeceksin. Haddini bil. " Hemen yanımdaki abime dönüp sarıldım. Sırtımı sıvazladı. Şehit olmuştu, gerçek değildi biliyordum ama hasretti işte , sarıldım. " İyi misin ağabeyciğim, benim gönlümün çiçeğine ne oldu anlat bakayım, ha abisinin gülü?" " Sadece sarılabilir misin bana abi , hiç bir şey sorgulamadan sadece sev. " Öyle de yaptı. Her zaman ki gibi saçlarımı okşadı , sırtımı sıvazladı, canım kardeşim dedi , ömrümün çiçeği dedi . İnanmak istedim. Abimin göğsünden ayrılmamıştım, istemiyordum. Göğsümün ortasında ise bir sıcaklık hissettim. Kan ve göğsüme saplı bir bıçak.... Şaşkınlıktan açık kalan ağzım ile hemen arkamı döndüm. Eymen saplamıştı bu bıçağı. " Sana bu gün sorunsuz geçsin dedim Açelya." Gözlerini büyüttü. "Sırf sorundun sen, başka bir sikime yaramıyorsun. Seni seven gönlümde kabahat. " Bir bıçak darbesi daha indirdi göğsüme. Canım yandı ama bu bıçağın oluşturduğu yaralarda değil, gönlümdeki hayal kırıklığındaydı. Eymen'e olan güven duygumdaydı... Karanlık hakim oldu görüşlerime . Daha sonra ise müptelası olduğum sesi işittim. " Açelya , güzelim sakin ol . Uyan. Kabustu.." Bir anda fırladım yerimden. Düzeni olmayan nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. Kolları sardı bedenimi. " Anlat sevgilim, seni üzen ne?" Nefes seslerim hakim oldu. " Düğün...." Çıktı dudaklarımdan. Yanağıma bir öpücük bıraktı. " Sakin ol. Dinliyorum ben. " " Bizim düğünümüz vardı. Ama hiçbir şey normal değildi. Sen farklıydın abim yaşıyordu, senin ailen vardı , sonra ..." Nefesim kesildi. " O vardı. Senin kolunu bıraktım hemen siz gerçek değilsiniz dedim. Geçtim onun karşısına , yüzüne tükürdüm , hesap sordum hiç mi demedin arkamda bıraktığım insanların da canı var diye dedim. Sonra abime sarıldım. Gerçek değildi biliyordum ama sarıldım. O tıpatıp aynıydı. İyi misin ağabeyciğim , ne oldu benim gönlümün çiçeğine anlat ,ha abim? Aynı böyle dedi . Cevap vermedim sadece sarıldım. Sonra..." O anı kafamdan silmek istercesine iki yana salladım. " Sen geldin , arkamdan tam göğsüme bir bıçak sapladın. Sırf sorundun sen , başka bir sikime yaramıyorsun. Kabahat seni seven gönlümde. Dedin. " Ağlıyordum. Eymen daha da çok çekti içine beni. " Sen de diyorsun, onlar gerçek değildi..." Saçlarımı öptü, okşadı, kokladı. Daha da çok çekti sonra beni içine. Hapsetti sanki. " Ne oldu?" Dedim gözyaşlarımın arasından. " Abinin yanına gittik geldik." Dedi. Başka bir odağı vardı sanki, ne olabilirdi? Arkamı döndüm. Annem ve Tuğrul abi kapıdan bizi izliyordu. Gözlerindeki duygu çok garipti, çıkaramadım. " Niye orada duruyorsunuz?" Sadece gülümsemekle yetindiler. Eymen'e döndü bakışlarım. " Sana birini getirdim. " Dedi, kim olabilirdi ki? Annem ile Tuğrul abi kenara çekildiler. İçeri ise o sadece kırdığım çerçevelerden gülümseyen adamı gördüm. O... Ve O... Hiçbir zaman tanımlayamadığım boşluk, annemin hayal kırıklığı , kırık umutları..., benim asla baba kelimesini kullanamayacağım adam, kalbimdeki hiçliğin temeli.... Kaşlarım çatıldı, bakışlarım direk Eymen'e döndü. " Kabus de. Lütfen bu bir kabus de." Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını iki yana salladı. Yapmamış ol dercesine baktım gözlerine. Ama sinirimi topladım hemen ayağa kalktım. İki adımda karşısına geçtim. Ellerini kaldırdı sarılmak için. Hemen geriledim. Dudağıma bir gülüş kondurdum. " Kızın olmadığımı bilmen güzel." Usulca başımı aşağı yukarı salladım. " Lakin bir yanlışın var , ben sarılmam! Senin gibi bir gurursuza elimi dahi sürmem!" Sesimi hafif yükseltmeye başlıyorsum. " Söyle! Bunca zaman sonra hangi sikimden çıktın da geldin , söyle!" Gözlerini kapattı sabır dilenircesine. " Sabır dilemeyin efendim dilemeyin. " İşaret parmağımı kaldırdım ona doğru. " Seni süründüreceğim Zekeriya. Sen benden kork. Senin kanını taşıyan bu kızdan kork!" Tek kelime çıkmadı dudaklarından. " Hangi kadınların yanından geldin buraya , söyle!" Annem hemen onun arka planında kalıyordu. Gözlerini kapattı sımsıkı. Önemsemedim. Yıllar yılı dolduran öfkemi kusmalıydım. " Söyle. Dedim değil mi? " Alayla güldüm. "Şimdi ne karısı kızı? Dersin. Deme. Ben hepsini tahmin edebiliyorum çünkü." Derin bir nefes verdi. Bunca yıl anneme hasret çektirdikten sonra hala nasıl alıp verebiliyordu bu havayı? Nasıl rahattı, anlamadım. Ama bunun altını üstüne getirir, sorgulardım. " Pişmanım..." Sadece bir kelime ya! Bir kelime. " Yok canım, ne pişman olacaksınsın. Orospu gibi siktir olup gittikten sonra ne pişmanlığı, ya? " Elimle kapıyı gösterdim. " Hangi sikimden geldiysen buraya oradan çek git. Ben bu kadar sene boyunca seni sevmeye çalışıp neden ararken pişman değilsen şimdi hiç olma!" Arkadan annemin sesi girdi aramıza. "Yeter! Kabul etsen de etmeden de o senin-" elimi kaldırdım. " Sakın. Sakın anne o kelimeyi bu adama layık görme. Yoksa gözüm seni bile görmez." Gözümü karartmıştım , herkes görüyordu. " Ben sizi sevdim, nedenlerin vardı." " Ne nedenin vardı ha? Sevgilin dayanamadı mı evliliğine. Bir de sizi hep sevdim diyor. Lan senin benimle veya abimle bir fotoğrafın var mı bak bakayım. " Kafamı usulca aşağı yukarı salladım. " Yok... Acaba neden?" Dedim goygoya alarak. " Lan bizi sen dağıttın sen . Yıllar sonra geçmiş karşıma sizi hep sevdim diyor. " Eymen'e döndü bakışlarım. " Baksana şu işe Eymen' gördün mü?" " Beni bir dinlesen en azından. " " Dinlesem neyi açıklayacaksın? Neyi açıklayacaksın?" " Anlatırsam dinleyecek misin?" Bir umut kırıntısı belirdi gözlerinde. Vermedim, o şerefsizliğiyle bir gün bile umut bulamayacaktı o. Başımı ruhsuzca salladım iki yana. "Eymen, Tuğrul abi, bavullarınızı toplayın. Ben bu adamın fotoğrafını bile görünce kriz geçirebiliyorsam şimdi bu adamın ağzının ortasına sıçmadan önce toplayın. Araba ile gideriz. Uçağı bekleyemem. " Arkamı döndüm, odaya doğru ilerledim. Bavulumun içine herşeyi sıkıştırdım. Tam valizi kapatırken arkadan bir ses geldi. " Öğretmenmişsin Mardin' de. Annen sen baygınken söyledi." Yüzüne bakmadım , arkamı dönmedim. " Senin yüzünden bu baygınlıklar Zekeriya efendi. Sen attın o temelleri." " Üzgünüm. " " Biz bunca yıl aklına gelmemişken pek de üzgün değildin anlaşılan." " Sana tek bir soru soracağım. " Mırıltıyla onayladı beni. " Eğer ben doğmasam annemi bırakır mıydın yine?" Cevabım koca bir sessizlik oldu. Suç benim hayata kavuşmamdı. Seslice güldüm, sesli ve hafif. " Ben cevabımı aldım." Bavulun ağzını kapatıp ayağa kalktım. " Eymen, Tuğrul abi, hazır mısınız?" İkisi de karşımda hazır ol komutasına geçtiğinde güldüm. Eymen'e doğru ilerledim, sarıldım. Yanağına minik bir öpücük bîraktım. " Sen mi getirdin onu?" Başını sağa sola salldı. " Belki mutlu olursun diye ben getirdim dedim." " Sen şimdi heyecanlısındır Mardin'e gidiyoruz diye. " Anlamıstı ne demek istediğimi. Serserice sırıttı. " O part ikiyi bu sinirle senin kafanda parçalarım. " Yanağına bir öpücük bıraktım. " Bununla yetin artık. " Yüzü düşmüştü. Hafifçe güldüm bu haline. Hızlıca onları sollayıp kapıdan çıktım. Annemi ve o adamı görmek istemedim. Beni arayacaklardı biliyordum. O adamı Eymen'in getirdiğini de biliyordum. Üstüme kırmızı bir yün kazak giymiştim, altıma ise siyah bir etek giyip siyah botlarımı da ayağıma geçirmiştim. Arabayı gözüme kestirdim ve ilerledim...
☀️ Eymen Akın... Açelya doğar doğmaz terk edilmenin yükünü almıştı omuzlarına . Evet, Zekeriya amca 'yı ben getirmiştim çünkü, terk edilmenin acısını en iyi ben bilirdim, belki bir nebze olsun yarası kapanır demiştim. Olmamıştı... Karşımda duran adam kafasını yere eğmisken derin bir nefes verdi. " Sevmeyecek beni hiçbir zaman." İki koca adımda yanına ulaştım. " Sence de normal değil mi Zekeriya amca? Terk edilmenin acısı büyüktür , bilirim ben. Alışamaması normal. Sen de bağrına basmasını beklemiyorsundur. " " Dedim ya oğlum , tehtit altındaydım, o çocuk doğarsa işin biter dediler ben de gittim yanlarından, saklanmaları daha kolaydı böyle." Bu nasıl bir tehtitti , bir çocuğun hayata gözlerini açması nasıl bir tehtit barındırırdı? " O iş bende abi sen canını sıkma." Kafasını anlık bir umutla yerden kaldırdı. Babacan bir tavırla vurdum sırtına iki kere. " Ben bilirim abi düzelecek. Sen oğlunun yanına git." Arkamı döndüm kapı pevazındayken dışarıdan neşeli bir ses geldi. " Anahtar bende!" Her zaman neşesini koruyordu içindeki kozasında. Güzelliği buradan geliyordu belki de. Zekeriya amca sesli bir nefes verdi bu sese . " Bu yaşta böyle tatlıysa küçükken nasıl tatlıydı ?" " Bende ona oşık oldum zaten." Dedim ve odadan çıktım. Ara Hole geçtik Tuğrul abi ile beraber. Züleyha teyze ikimize de sıkı sıkı sarıldı. " Sağlıcakla kalın. " Bana döndü. " Açelya 'ya sarıl benim için, olur mu? " " Olur , olur olmasına da, Zekeriya amca 'yı getirdim diye kızgın bana. " " O hep sinirliydi oğlum, üç bilemedin dört güne gelir yanına." Gülümsememe neden oldu bu sözler, gelirdi. O hep bana gelirdi. Vedalaştıktan sonra arabaya doğru ilerledik. Tam arabanın kapısını açıyordum ki durdum. Kapı açılmıyordu. Arka koltuğa döndü bakışlarım. Bu görüntü gülmeme neden oldu. Elimle arka kapının camına vurdum iki kere bir yandan gülerken. " Açelya kapıyı aç." Onun da benim de neşemiz yerindeydi. " Açmayacağım bana ne?" " Açelya gideceğiz ya hani." " O adamı buraya getirmeden önce düşünecektin. " Hâlâ ve hala otuz iki diş gülüyordu. " Hadi birtanem aç kapıyı da gidelim evimize, hadi güzelim, ha?" Kafasını olumsuz bir şekilde iki yana salladı. Gülmeyi bırakmalıydı, canıma kastı vardı bu gülüşün. Gülüşünün yansıması oldu benim gülüşüm. " Aç şu kapıyı kız!" " Yoo bana ne. Eğer kapıyı açıp öcümü alamazsam küserim seninle. " " Tamam, aç kapıyı sonra küsersin. " Gözlerini kısıp bana odaklandı. " Son kararın?" " Son kararım" Kapının kilidinin Açıldığını belli eden ses kulaklarıma ulaştığında gülüşüm büyüdü. Kapıyı açıp hemen koltuğa oturduk. Koltuğa yerleştikten sonra elimi arkaya uzatıp açıp kapattım. Dediğimi anlamış olacak ki anahtarı avucuma bıraktı tek bir kelime etmeden. " Küs müyüz?" " Ben öyle bir şey demedim. " Dedi arkadan ters tavırlarla. Kahkaha attım. "Emin miyiz küs olmadığımıza, güzelim?" Mırıltıyla onayladı beni. " Eminim emin olmasına da sen küsmeye meğillisin herhalde.?" " Yok, tövbe küsemem. En son benimle konuşmadığın bir haftayı hatırlamak dahi istemiyorum." O haftanın sonunda köyde yaralı bulmuştum onu. Delik deşikti o küçücük bedeni, arjin ise hâlâ ortalıklarda yoktu. Korkuyordum, ben ilk defa korkuyordum. Belli etmiyordum ama benim yanımdan ayrılırsa bulurlar onu sanıyordum. Gelecek görev yakındı , biliyordum ama Açelya bensiz ne yapardı, nasıl korurdu kendini? Kestiremiyordum... " Hıh, ağzıma sıçmıştın da ondan konuşmamıştım. " Tuğrul abi ise sıçışmalı gülüşünü saldı ortaya. " Vallahi prenses sen bu adama kök söktürürsün. " " Tabii yaparım lan. Açelyayım ben." Arabayı çalıştırdım, " maziyi açmayında susun, araba kullanıyoruz" ikiside beni onaylamış olacak ki sustular. Yola koyulduk....
☀️
" Eymen..." Sesimin uykulu çıktığının farkındaydım, çünkü uykumdan uyandırılmıştım. " Geldik Açelya, haydi in de evde uyu." Başımı iki yana salladım. " Burası rahat." Derin bir nefes verdi. " Yol bana göründü Tuğrul abi sen git." O yol da neyin nesiydi? Daha sonra bacaklarımda ve sırtımda bir çift el hissettim. Kapı kapanma sesi duyuldu. Eymen'in kucağında olduğumu anladım. Göğsüne daha da sokuldum ,sıcaktı, güvenliydi, evimdi orası benim için. Anahtar sesi hakim oldu kulaklarıma. Kapı açıldı , geri kapandı . Ben hala gözlerimi açmamıştım , yorgundum... Birkaç saniye sonra sırtım yumuşak zeminle buluştu. Kafamı yastığa sağbitleyip dizlerimi karnıma kadar çektim. " Açelya" "Hıı?" " Küs müyüz?" " Neden olalım?" Gülme sesi duyuldu. " Babanı getirdiğim için..." Kaşlarım çatıldı. " O zaten bulurdu bizi, piç . Sana niye kızayım. Hem annem için iyi de oldu özlemişti, vakit geçirirler belki. Benden uzak Allah'a yakın olsun..." Derin bir nefes verdi. " Nedenleri varmış anlattı bana." " Neymiş nedenleri." Ninni gibi gelirdi ancak bu nedenler ama duymak istedim, ona inanmazdım ama Eymen'e inanırdım, sonsuza kadar inanırdım. " Borcu çokmuş, alacaklı olan seni kestirmiş gözüne, bu çocuk doğarsa başın belaya girer demişler. Kıyamamış size. İzini kaybettirmiş önce , sizinle olan fotoğrafların hepsini yakmış, benim ailem yangında öldü demiş sizin canınızı kurtarmak için... Bir şans versen, ha güzelim?" Gerçekler bunlar ise işimiz zordu. Kafamda ise binbir soru vardı. Mafyalarla ne alacak verecek meselesi olabilirdi? , ben nasıl bu kadar büyük bir tehtit barındırabilirdim? , yeni bir can , nasıl tehtit olabilirdi? Ses çıkartmadım, kendimi uykunun ellerine bırakmak istedim. Ama kabul etmedi beni, gerçeklerle yüzleş bana sığınma dedi sanki. Yerimden doğruldum yavaşça, esnedim , gerildim. Hemen bana döndü gözleri. Elimi kaldırdım o sormadan önce. " Uykum kaçtı." Telefonumu aradım önce , bulamadım. Eymen'e döndü bakışlarım." Telefonum nerede?" Huysuzluğuma güldü. " Böyle ne kadar tatlı olduğunu bir bilsen..." " Çok konuşma da telefonumu ver." " Ne yapacaksın telefonu?" " Sevgilim merak etmiştir beni , onu arayacağım" dedim sesimi değiştirerek. " Bak bak bak... Namusum elden gidiyor a dostlar." " Bir de bayıl istersen. Telefonumu ver dedim." Vestiyerden üzerine uzandı elleri. Bana uzattı. Bir hışımla aldım elinden. Ekranda ise düşündüğüm isim vardı ♥️Annemm♥️ 3 cevapsız arama... Hemen üstüne dokundum, kulağıma dayadım telefonu, açıldığını belirten bir ses ortama yayıldığında söze girdim. " Nerede?" " Efendim kızım?" Sesine kurban olduğum annem benim. " Zekeriya nerede, soru soracağım." Eymen'in söylediklerini doğrularsa kabul ederdim ancak. " Bekle kuzum , çağırayım." Telefondan yeni bir ses geldi. " Alo? " " Sana tek bir soru soracağım. Tüm doğruları ve detayları ile anlatacaksın , tamam mı?" " Söz, hepsini anlatacağım." Saf ve öz bir duygu vardı bu ses tonunda , umut ... " Eymen' e anlattıklarının hepsi doğru mu, borcun mu vardı, bizi korumak için mi izini kaybettirdin?" Ve nice dile getiremediğim soru... " Evet. Yemin ederim hepsi doğru. Borcumu ödeyemediğim için gittim , seni korumak için bu çocuk doğars- " lafını kestim hemen. " Tamam. Hepsini anlattı Eymen. Yüzüme vurma doğumumu." Bu hissiz tarafım neyin nesiydi. İçimdeki azgın sese ne olmuştu? " Senin suçun yok Açelya , yemin ederim . " Derin bir nefes verdim . " Tamam, görüşürüz ikinizle de..." Geri dönütü beklemeden kapattım telefonu. Omuzlarım düştü, telefonu yanıma bıraktım , boşluğa takıldı gözlerim. Yanımda bir beden hissettim . Kollarını sardı minik bedenime. Saçlarımı sayısız defa öptü. " Ağlama, lütfen..." Kesik bir nefes verdim. " Benim yüzümdenmiş..." Sol gözümün kanalları açıldı , göz yaşlarım yüzümde yuvarlandı. " Ben o adama o kadar bağırdım, çağırdım , küfrettim her şey benim yüzümden olmuş, Eymen. Annem benim yüzünden hasret kalmış aşkına, abim benim yüzümden babasız büyümüş... Ve ben ona bağırdım." Sırtımı sıvazladı , göz yaşlarımın akışı hızlandı. Sayısız defa öptü saçlarımı yine. " En azından doğruyu öğrendin, mutlu mutlu vakit geçirebilirsiniz" " Bağırdım ya , kızgınmıdır bana?" Gözlerimi çevirdim ona. " Kızgın da değil kırgın da... Sadece bir kez baba desen ?" " Affeder mi?" Gözlerim onun gözlerini buldu. " Affedecek bir şey var mı ki ?" Hafif bir tebessüm belirdi dudaklarında. Bana bulaştı adeta . Ben de gülümsedim. Daha da çok sokuldum ona. Daha sonra ben de ona sarıldım. Sonra ciddiyetle ayrıldım bedeninden, boğazımı temizledim. " Bu kadar dram bizi aşar." Güldü bu halime. " Beni güldürmeyi her seferinde nasıl başarabiliyorsun?" " Gül diye demedim zaten." Yataktan doğruldu , bana yer açtı. " Uyu artık açelya." Diretmedim çünkü istiyordum. Uyku alırdı bu yorgunluğumu. Kafamı yastığa dayadım. " Bana uyar." Uyku ise bana kapılarını açtı.
☀️ Eymen Akın... Siktiğimin telefonu da neredeydi ? Açelya'nın babasına hemen haber vermeliydim. En sonunda Açelya'nın telefonundan kendi telefonumu çaldırmak geçti aklımdan . Hemen yataktan aldım. Şifresi yoktu , açtım. ♥️Eymen'im♥️ diye kaydetmişti beni. Çaldırdım. Mutfaktan geliyordu ses. Tezgahta kalmıştı, bir hışımla aldım telefonu. Zekeriya amca'nın ismine tıkladım hemen. " Alo ?" " Efendim oğlum, ne oldu?" " Zekeriya amca oldu, yemin ederim oldu." Şaşırdığını belli eden bir ses doldu kulaklarıma. " Ne dedi?" " Benim suçummuş dedi , bağırdım çağırdım boş yere , beni affeder mi? Dedi. Oldu yani amca, oldu." " Ee ne olacak şimdi. " " Şimdi şöyle bir sorunumuz var ki , kendini suçluyor. ANnem benim yüzünden aşkına hasret kaldı diye ağlıyordu en son." Arkadan züleyha teyze'nin sesi geldi. " Sen bir şey yapmadın mı oğlum?" " Olur mu , uyuttum işte uyuyor şimdi." Derin bir nefes verdi Zekeriya amca. " Ben onun saçını bile okşayamadım." Moral bozmak istemiyordum. " O da olacak Allah'ın izniyle. Merak etmeyin siz." " Hadi o zaman görüşürüz oğlum." " Görüşürüz ." Telefonu kapattım hemen . Hal olmuştu . Sıkıntılarının hepsi geçmişti neredeyse. Ben başarmıştım , biz başarmıştık. Peki ya Açelya boş durur muydu? Uçakta yaşanılanları unutur muydu? Sanmıyordum... Peşine düşecekti elbet. Ama unutulurdu. Peki ya o köyde yaşanılanlar? Arjin ve Şiyar neredeydi? Yine vururlarmıydı Açelya' mı? Ya ben görevdeyken gelirlerse, ya Açelya yine o hallere düşerse? Ne yapardım , yaşayabilir miydim? Sanmazdım... Pisikolojisi zaten bozuktu . Tekrar yaşanırsa ayakta duramazdı. Güçlü değildi benim Açelya'm, yıpratmışlardı onu , üzmüşlerdi, küstürmüşlerdi hayata... Ama ben düzeltebilirdim onu, öyle de oluyordu. Mucizeler gerçekleşirdi, ben ise bunu Açelya'yla beraber geçirdiğim günlerimde anladım. Evet... Mucizeydi benim için, bir kelebekti, kuştu, gökyüzü , yeryüzü , hatta kainattı, tek sevdiğim kadındı. Az önceki soruyu sordum kendime yine. Bensiz başa çıkabilir miydi? Kesinlikle hayır, önlem almam gerekiyordu , ben olmasam bile onu koruyacak birileri, kim olabilirdi? |
0% |